Çocuk terbiyesine nereden başlamak lâzımdır? Dayak bir terbiye çeşidi midir? Âilenin çocuk terbiyesindeki rolü ve dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
Çocuk terbiyesine, evvelâ ana-babanın terbiyesinden başlamalıdır. Zira bu yüce terbiye, mürebbî (terbiye edici) sıfatını kazanabilen olgun anne ve babaların gerçekleştirebileceği bir eğitimdir. Şâirin:
Kendisi muhtâc-ı himmet bir dede,
Nerede kaldı gayriye himmet ede!..
şeklinde tarif ettiği, kendi eğitimi noksan bir anne ve babanın evlâtlarına verebileceği terbiye ne olabilir ki?!.
Kısacası çocuğumuzun kusursuz olmasını istiyorsak, kusursuz anne-baba olmaya gayret etmeliyiz.
Çocuk terbiyesi, evvelâ anne-babanın yüreğindeki çocuk sevgisinden başlamalıdır. Onları Allah’ın bir emâneti olarak sevmeli; bu sevgiyi de, dünya ve âhiret saâdetini kazanmaya vesîle kılmalıdır. Eğer arkamızda güzel bir nesil yetiştirmez isek, mezarımız tenha kalır. Yarınki gerçek konağımızın ise mezar olduğunu unutmamak gerekir.
Bir atasözünde
“el-ümmü medresetün: anne mekteptir/okuldur.” denilmektedir. Kadın, evde çocuklarıyla daha çok birlikte olduğu için çocuklara güzel örnekler sergileyerek, onların rûhunda kalıcı izler bırakmak sûretiyle
“ilk ve en büyük terbiyeci” olacaktır.
Annenin ağzından çıkan her kelime, çocuğun şahsiyet binasına konulan tuğlalar gibidir. Anne yüreği çocuğun eğitim gördüğü bir sınıftır. Şefkatin en büyük menbaı annelerdir. Anne terbiyesinden mahrum çocukların terbiyesi güçleşir. Yüksek karakterli kişiler, daha ziyade sâliha annelerin yetiştirdiği çocuklardır.
çocuklar, birer video kaseti gibi anne ve babalarındaki bütün davranışları eğrisini doğrusunu hiç ayırt etmeden, olduğu gibi kaydetme ve taklit etme meyli içindedirler.
Çocuk eğitiminde bilhassa dikkat edilmesi gereken husus ise, dayak meselesidir. Bu, aslâ kabul edilemeyecek yanlış bir davranıştır. Kötü alışkanlıklar kazanmasın diye çocuğa caydırıcı usûller uygulanabilir, ancak bunların arasında dayak aslâ olmamalıdır. Çünkü o, istikbâlin gencini korkak ve ürkek, yahut da arsız ve yüzsüz bir hâle getirir.
ALINTI :
http://huzurluaileyuvasi.darulerkam....yesi-hakkinda/
Yukarıda alıntı yaptığım güzel yazıda iki nokta dikkatimi çekti :
1)
kendi eğitimi noksan bir anne ve babanın evlâtlarına verebileceği terbiye ne olabilir ki?!.
2)
Kadın, evde çocuklarıyla daha çok birlikte olduğu için çocuklara güzel örnekler sergileyerek, onların rûhunda kalıcı izler bırakmak sûretiyle
“ilk ve en büyük terbiyeci” olacaktır.
Bu çok doğru tesbitlerden anlıyoruzki, sağlam ve iyi eğitimli olmayan anne babaların çocuklarına gerekli değerde terbiye veremeyeceği açıktır.
İkinci önemli nokta ise babanın sabahtan akşama kadar işinde olması, kadının ise gün boyu çocukla beraber ve ona muhatap olması nedeniyle bir çocuğun terbiyesinin annesinin mahsulü olduğunu ifade edebiliriz.
Bu nedenle çocuk terbiyesinin ilk sorumlusu annedir...
Aklımıza şöyle bir soru geliyor...
Neden toplumumuzda, gençlerde ve yetişkinlerde çok sayıda terbiye,ahlak ve edep yönünden büyük bir zafiyet vardır..?
Neden gençlerimiz yetişkinlerimiz en küçük anlaşmazlıklarda
birbirlerine ağır hakaretler, küfürler eder hatta tekme tokat
kavgaya başlarlar. ?
Bunun nedeninin çocukların yetersiz aileler içinde yetiştirilmelerinin olduğu anlaşılmaktadır.Zaten topluluk içinde bir kişinin bir terbiyesizliği görüldüğünde ,söylenen laf :
AİLE TERBİYESİ GÖRMEMİŞ Kİ.....olmaktadır.
Kişisel kanaatim toplumdaki terbiye,edep ve ahlak dışı hareket ve davranışların sorumlusunun ANNELER olduğudur.
Toplumumuzda 35 milyon kadınımız var....
Bu 35 milyon kadınlarımız içinde ne yazık ki, ve maalesef ahlaken zayıf ve düşük kadınlarımız da vardır.
Bu yapıdaki kadınlardan terbiyeli,ahlaklı ve edepli çocuklar yetiştirmelerini bekleyemeyiz....