algilar
Üye
- Katılım
- 24 Eki 2014
- Mesajlar
- 17
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Konum
- sakarya
- Web sitesi
- www.algilarveteklik.com
Kainatı içine alabilecek yücelikte olan gönül , nazar makamı ve edep aynası olmakla övünmez . Yüceliği tanımakla kalmayıpyokluğunda kendisidir aslında . Hayatta bir saman çöpünden farkınız olmasın öğüdü , her halde insanda böyle bir kabiliyetin varlığı bilinerek yapılmıştır , kısacası yokluğu ve hiçliği içine sindirmiştir gönül , duaya aşıktır ,bitmeyen iman hasretini bekler , özler durur . Dua varlığının sebebidir , bu yüzden her zorluğa katlanmak gibi bir sabır şuuru içindedir , emre aykırılıktan korkar , istekleri beklentisizdir ,olmasını şarta bağlar ki aklanması edebin korunması ile olsun ,yani istedikleri kendisi için değildir .
Gönül aslında hayat yolculuğundaki insanın kendisidir . Düşündüğümüzde insan bizim hangi yönümüzdür sorusunun karşılığına en uygun düşen figür , gönül olarak kendisini hissettirmektedir .Yaşanılan acı tatlı , kolay yada meşakkatli her hal gönülle bir mana ifade eder . Varlık nedeni olan dua , ruhun kendisine ilham ettiği her nasihatteki hassasiyetidir , ruh gönlü Allah'a salmıştır , benlik ise tam tersi . Benlik gönlü kendisine ister, her aşırılığının himayesini bekler ondan, çektirdiği heracıda ortaklık isterken her davranışta da kimlik arar , yani birlikte mahzun olalım derken çözümleri ben üreteyim der .Anlaşılacağı gibi üreteceği çözümlerdeki günaha ortak aramaktadır .
Gönül bu nevi tüm aşırılıklara tahammül eder , benliğin verebileceği her türlü üzüntüye katlanır , onun vermediği ise haya sırrıdır. Gönül haya sırrı ile kaplıdır , bu sırrın aşılmasına asla izin vermez , çünkü kendisi ve haya duygusu ile birlikte insandaki ilme arkadaşlık ederler , yönettiği manevi unsurları o kadar iyi tanımaktadır ki verilmiş ilim sayesinde insana ait kainatta ne varsa her şeyin ayağına geleceğini de bilir .
Birdavranış oluşurken gönlün ortaya koyduğu o muazzam tavır olan" bunu yapmaktan haya ederim " yakarışı ile rabbine rücu etmesi , mizanı yerinden oynatacak ölçüdedir . Allah ' tan utanma duygusu gönlü nazar makamı yapmıştır .
İmanı arayışında aklın ona geç olsa bile yapacağı iyilik ile ,benliğin de gerçeği idrak etmesine sebep olur ki yine ona ram olan nefsin , ancak imanı makamına tayin etmiş bir gönlün ışığıile aydınlanabileceği hususunda , hiç bir şüphe kalmayacak şekilde nihayetlenmesine vesile olacaktır .
İşte insan kompozisyonundaki farklı unsurların bir birleri ile olan ilişkilerini , bir orkestra şefi örnek alınarak müziğin sonsuzlukta yansıyan müthiş ahengi gibi her an değişebilen hallerimizi gönlümüzün süzgecinde eritip varlıklar arasındaki ritme dönüştürerek onu kuramsal olarak çözümleyen yaklaşımı sufizm olarak anlamaktayız .
www.algilarveteklik.com
Gönül aslında hayat yolculuğundaki insanın kendisidir . Düşündüğümüzde insan bizim hangi yönümüzdür sorusunun karşılığına en uygun düşen figür , gönül olarak kendisini hissettirmektedir .Yaşanılan acı tatlı , kolay yada meşakkatli her hal gönülle bir mana ifade eder . Varlık nedeni olan dua , ruhun kendisine ilham ettiği her nasihatteki hassasiyetidir , ruh gönlü Allah'a salmıştır , benlik ise tam tersi . Benlik gönlü kendisine ister, her aşırılığının himayesini bekler ondan, çektirdiği heracıda ortaklık isterken her davranışta da kimlik arar , yani birlikte mahzun olalım derken çözümleri ben üreteyim der .Anlaşılacağı gibi üreteceği çözümlerdeki günaha ortak aramaktadır .
Gönül bu nevi tüm aşırılıklara tahammül eder , benliğin verebileceği her türlü üzüntüye katlanır , onun vermediği ise haya sırrıdır. Gönül haya sırrı ile kaplıdır , bu sırrın aşılmasına asla izin vermez , çünkü kendisi ve haya duygusu ile birlikte insandaki ilme arkadaşlık ederler , yönettiği manevi unsurları o kadar iyi tanımaktadır ki verilmiş ilim sayesinde insana ait kainatta ne varsa her şeyin ayağına geleceğini de bilir .
Birdavranış oluşurken gönlün ortaya koyduğu o muazzam tavır olan" bunu yapmaktan haya ederim " yakarışı ile rabbine rücu etmesi , mizanı yerinden oynatacak ölçüdedir . Allah ' tan utanma duygusu gönlü nazar makamı yapmıştır .
İmanı arayışında aklın ona geç olsa bile yapacağı iyilik ile ,benliğin de gerçeği idrak etmesine sebep olur ki yine ona ram olan nefsin , ancak imanı makamına tayin etmiş bir gönlün ışığıile aydınlanabileceği hususunda , hiç bir şüphe kalmayacak şekilde nihayetlenmesine vesile olacaktır .
İşte insan kompozisyonundaki farklı unsurların bir birleri ile olan ilişkilerini , bir orkestra şefi örnek alınarak müziğin sonsuzlukta yansıyan müthiş ahengi gibi her an değişebilen hallerimizi gönlümüzün süzgecinde eritip varlıklar arasındaki ritme dönüştürerek onu kuramsal olarak çözümleyen yaklaşımı sufizm olarak anlamaktayız .
www.algilarveteklik.com