Ben bilmem beyin bilir

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Ben bilmem beyin bilir

Dünyanın en karışık haberleşme şebeke genel karargâhı olan beyin, kalbin dakikada 70 defa çarpması gerektiğini, vücut sıcaklığının 37 derecede kalması gerektiğini bilir.

Beynimizin esrarı


Vücut fazla şeker üretirse bu fazla şekerin yakılması hakkında kesin kararın verilmesini de beyin bilir. Adalelerin hareketlerini ve dengenin kontrolünü de düzenlemesini de yine beyin bilir. Şimdilerde elektronik beyinlerin başardığı harikalarından hayranlıkla bahsediliyor. Ama bir tek insan beyninin kabiliyeti elektronik bir beyinden milyarlarca defa daha büyüktür. Beyin cerrahı ünlü uzmanı Dr. Warren Mac Cullok "Dünyanın en büyük binalarından Empire State Building'in tamamına bir elektronik beyin yerleştirilse ve bu makineye beynimizdeki sinir hücrelerinin sayısına eşit sayıda da tüp konulsa, güç olarak da bu makineye Niagara şelalesinin gücü kadar bir güç sağlanabilse, gene de insan beyni ile yarışamazdı" diyor. Elektronik beyinlere hayran kalıp ustasını alkışlarken bundan milyarlarca defa daha harika olan insan beyninin karşısında hayran kalmamak, kendi kendini aldatmanın ifadesi değil midir? Ne dersiniz?
 

Sinner

"Suskun, Hüzün-Bâz..."
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
7,913
Tepkime puanı
120
Puanları
0
Konum
Câh-ı Bün...
bakLım mevLam neyLer.. neyLerse GüzeL eyLer...

vesseLam..
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yeni Bir Kimlik Tespiti

Yeni Bir Kimlik Tespiti

İnsan beynindeki elektromanyetik dalgaların profili çıkaran araştırmacılar, bu sistemle kimlik tespiti yapabilecek. Beyin dalgalarıyla kimlik tespiti

19 Ocak 2007 Cuma 02:38

Avrupalı bilim insanları, insan beyinindeki elektrik aktivitelerinden tanıyan bir elektronik güvenlik sistemi geliştiriyor.

NewScientist’in haberine göre, Dimitrios Tzovaras ve ekibi tarafından Yunanistan’ın Araştırma ve Teknoloji Merkezi’nde geliştirilen bu biometrik sistem, maaliyetinin çok yüksek olması sebebiyle sadece yüksek seviyeli güvenlik önlemlerinde kullanılmak üzere tasarlandı. Sistem ‘EEG’ olarak bilinen elektroensefalografi metodunu kullanıyor.

EPİLEPSİ TEDAVİSİNDE UMUT
EEG kafanın etrafına yerleştirilen elektrodlarla beyin aktivitelerini takip ederek, elektrik yoğunluğu bulunan bölgeleri tespit ediyor. Bu, beynin farklı alanlarının hangi işlemleri gerçekleştirmek için çalıştığını bulmaya yardım ediyor. Nörobiyologların epilepsi gibi hastalıkları daha kolay inceleyebilmelerini de sağlayan sistem, Tzovaras’ın tasarımıyla kimlik tespiti için de kullanılabilecek.

Sistemin kullanılabilmesi için kişinin daha önceden EEG’sinin çekilmesi gerekiyor. Kablosuz elektrodlar sayesinde beyindeki elektrik aktiviteleri bir bilgisayara yükleniyor. İşlem sırasında Tzovaras kişilerden gözlerini kapatıp sessizce oturmalarını istiyor. Çünkü bu sayede ‘daha net bir resim’ elde ediliyor. Çoğunlukla önemli binaların ve yüksek teknoloji laboratuvarlarının güvenliğini sağlamak için kullanılması planlanan sistem, her giriş çıkışta kişilerin giymek zorunda olduğu elektrodlar sayesinde veritabanında kayıtlı paternlerle karşılaştırma yapıyor.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Beyin fonksiyonlari gelistiren besinler...

Beyin fonksiyonlari gelistiren besinler:

Güngeçtikçe besinlerin vücuttaki yeni etkileri ve yararları daha doğru ve bilimsel bir şekilde ortaya konuyor. Bilim beyin fonksiyonlarını geliştiren ve öğrenmeyi kolaylaştıran besinleri gündeme getiriyor. Unutulmaması gereken temel noktalardan birisi:

Vücud için en çok yararı olan ve sindirim sistemi için en az enerji gerektiren yiyecek meyvedir!

Beyin sadece glikoz ve oksijenle çalışır. Meyvelerde bulunan meyve şekeri kolayca glikoza dönüşür.

Meyveler aç karnına yenmelidir; çünkü meyve midede değil ince bağırsakta sindirilir.Mide dolu ise meyve midede kalır ve mayalanır.

Piyasada satılan meyve suları tercih edilmemelidir; Çünkü doğallığını kaybedip, asidik karaktere dönüşmüştür. Taze sıkılmış meyve sularını tercih edin.

Sabahları geç kahvaltı ediyor ya da kahvaltıyı ihmal ediyorsanız, o zaman mevsimlik meyve, meyve suyu ve bir bardak ılık su almayı alışkanlık hale getirin.

Sabah bir tatlı kaşığı bal veya bir avuç siyah üzüm zihin aktivitenizi canlandırır.

Ceviz, fındık, fıstık, zihnin uzun süre çalışmasına yardımcı olur. Yorgunluğu giderir.

Fesleğen, limon, balık ve karabiberin zihin açma özelliği vardır.

Zencefil içerdiği maddelerle, beynin yeni fikirler üretmensini sağlar. Kan sulandığı için daha serbest akar.

Kimyon insanin aklına yeni fikirler getirir. İçerdiği uçucu yağlar bütün sinir sistemini uyarır; ancak faal düşünce şartıyla. Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan insan suya karıştırarak kimyon içebilir.

Havuç hatırlama yeteneğimizi arttır ; Çünkü beyin metabolizmasını canlandıran enzimler içerir. Yağlı havuç salatası tercih edilmelidir.

Ananas ezberlemek için çok yararlıdır.:blink:

Avokado kısa süreli hafıza için tüketilebilir.

Çilek stresin etkisini azaltır. Mutluluk hormonun salgılanmasını sağlar.

Limon algılama yeteneğini arttırır.

Lahana, troid bezlerinin aktivitesini azaltır ve bu da sinirlenmeye iyi gelir.

Soğan aşırı yıpranmaya, fiziki yorgunluğa karşı kanı sulandırır. Böylece beyin oksijeni daha kolay alır.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Pekmez, bebeklerin beyin gelişimini hızlandırıyor...

Pekmez, bebeklerin beyin gelişimini hızlandırıyor...

Beynin tek enerji kaynağı olduğu belirtilen glikozun, pekmezde yeterince bulunduğu, bu nedenle çocukların sağlıklı gelişmelerinde pekmezin çok önemli olduğu bildirildi.

Bünyesindeki organik asitler, mineral maddeler ve kısmen de vitaminlerle pekmezin, beslenmedeki öneminin büyük olduğunu söyledi. Tüketilen her 100 gram pekmezin, kalori olarak 575 gram süte, 150 gram ekmeğe, 195 gram ete eşdeğer olduğu kaydedildi:

''Pekmezdeki şekerin yüzde 80'i, glikoz ve fruktoz halinde olduğundan, bebeklerin beslenmesinde pekmez çok önemli bir role sahiptir. Anne sütü olmadığında hekim kontrolünde bebeklere pekmez verilebilir. Pekmezde bulunan glikoz ve fruktoz, sindirim sisteminde parçalanmaya ihtiyaç duymaksızın kana basit difüzyon ile geçebilmektedir. Böylece vücut yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir sürede enerji kazanmaktadır.''

Bebeklik çağında beyin çok hızlı geliştiğinden enerjiye ihtiyacın oldukça fazla olduğunu, bebeğe yeterli glikoz verilmediği takdirde beyin gelişmesinde duraklama veya yetersizlik olabildiği bilinmektedir, ayrica ''Kana geçmesi çok kolay, beynin tek enerji kaynağı olan glikoz, pekmezde yeterince bulunmaktadır."

Bu nedenle çocukların sağlıklı gelişmelerinde pekmez çok önemli role sahiptir'' dedi. Türkmen, pekmezin bazı vitaminlerce de zengin olduğunu, sofralarda pekmez bulundurulması halinde günlük vitamin ihtiyacının yüzde 20'sinin karşılanabilemektedir.

 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Pekmez, bebeklerin beyin gelişimini hızlandırıyor...

Pekmez, bebeklerin beyin gelişimini hızlandırıyor...

Beynin tek enerji kaynağı olduğu belirtilen glikozun, pekmezde yeterince bulunduğu, bu nedenle çocukların sağlıklı gelişmelerinde pekmezin çok önemli olduğu bildirildi.

Bünyesindeki organik asitler, mineral maddeler ve kısmen de vitaminlerle pekmezin, beslenmedeki öneminin büyük olduğunu söyledi. Tüketilen her 100 gram pekmezin, kalori olarak 575 gram süte, 150 gram ekmeğe, 195 gram ete eşdeğer olduğu kaydedildi:

''Pekmezdeki şekerin yüzde 80'i, glikoz ve fruktoz halinde olduğundan, bebeklerin beslenmesinde pekmez çok önemli bir role sahiptir. Anne sütü olmadığında hekim kontrolünde bebeklere pekmez verilebilir. Pekmezde bulunan glikoz ve fruktoz, sindirim sisteminde parçalanmaya ihtiyaç duymaksızın kana basit difüzyon ile geçebilmektedir. Böylece vücut yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir sürede enerji kazanmaktadır.''

Bebeklik çağında beyin çok hızlı geliştiğinden enerjiye ihtiyacın oldukça fazla olduğunu, bebeğe yeterli glikoz verilmediği takdirde beyin gelişmesinde duraklama veya yetersizlik olabildiği bilinmektedir, ayrica ''Kana geçmesi çok kolay, beynin tek enerji kaynağı olan glikoz, pekmezde yeterince bulunmaktadır."

Bu nedenle çocukların sağlıklı gelişmelerinde pekmez çok önemli role sahiptir'' dedi. Türkmen, pekmezin bazı vitaminlerce de zengin olduğunu, sofralarda pekmez bulundurulması halinde günlük vitamin ihtiyacının yüzde 20'sinin karşılanabilemektedir.




Allahu Ekber
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Beyin felci hastalarına yeni umut! 'Trombolitik tedavi' isimli yöntem...

Beyin felci hastalarına yeni umut! 'Trombolitik tedavi' isimli yöntem, hastanın tıkalı beyin damarının içine "rt-PA" ilâcı enjekte edilerek felci düzeltebiliyor!

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Kumral, beyin felçlerini tedaviye yönelik İzmir'de hastalara "trombolitik tedavi" isimli yeni bir yöntem uygulamaya başladıklarını, bu sayede beyin felçlerinin düzeltilebildiğini ifade etti.

EÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Kumral, ABD'de son 3-4 yıldır deneysel olarak kullanılan ve 2006 yılının sonundan itibaren ABD ile AB ülkelerinde kliniklerde yaygınlaşan bu yöntemi Türkiye'de uygulamak için altyapı çalışmalarını tamamladıklarını söyledi.

Sağlık Bakanlığı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinin ortak çalışma başlattığını ve bu konuda doktorların eğitildiğini kaydeden Kumral, "Ortak bir organizasyon kuruldu. Herhangi bir vak'a bize ulaştığı andan itibaren trombolitik tedavi yöntemiyle kalpten atılan ya da damarda oluşan pıhtıları eriterek yok edebiliyoruz " diye konuştu.

Beyin damarının tıkanıklığına bağlı olarak hastalarda beyin krizi (beyin felci) olarak adlandırılan inme hastalığının ortaya çıktığını belirten Kumral, bu hastalarda beyin damarının içine "rt-PA" adı verilen ilâcı enjekte ettiklerini, bu ilâcın damar içindeki pıhtıyı erittiğini ve tıkanıklığı açtığını anlatarak, "Bu sayede beyin felçleri büyük ölçüde düzeltilebiliyor, hasta sağlıklı haline dönebiliyor" görüşünü bildirdi.

İlk aşamada İzmir'de Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yeşilyurt Devlet Hastanesi'nde bu yöntemin uygulanabildiğini ifade eden Kumral, olumlu sonuç alınabilmesi için müdahalenin ilk 2-3 saat içerisinde yapılması gerektiğine dikkati çekerek, "3 saati geçen vak'alarda kanama meydana gelebileceği için çok geç kalınmış oluyor ve bu yöntemi uygulamak mümkün olamıyor" bilgisini verdi.


Dertte Senden, Dermanda Senden Ya Rabbul Alemin...
Allahu Ekber
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Beyindeki "Fedakarlık" Bölgesi Bulundu

Beyindeki "Fedakarlık" Bölgesi Bulundu...

Bilim adamları, beyinde bir insanın bencil ya da fedakar olup olmadığını gösteren bölümü buldu. :thinking:

Amerikalı bilim adamları, karşılık beklemeksizin diğer insanlara yardım etme eğilimi olarak tanımlanan fedakarlığın, beynin ''posterior superior temporal sulcus'' bölgesiyle bağlantılı olduğunu saptadılar.

Duke Üniversitesi Tıp Merkezi bilim adamları, 45 gönüllü üzerinde fMRI ile beyin taraması yaparak, beynin belli bir bölgesindeki faaliyetin fedakarlık tutumunu gösterdiğini tespit etiler.

Fedakarlık ölçüsünü saptamak için, deneklerden (bir yardım kuruluşu veya kendileri için para kazandıkları) bilgisayar oyunları oynamaları istendi. Bu esnada deneklerin beyin taramaları yapıldı. Bunun yanı sıra deneklere fedakarca veya bencilce davranışları hakkında sorular soruldu.

Araştırmanın önemli sonuçları olabileceğini belirten bilim adamları, bundan sonra beynin bu bölgesinin yaşamın ilk yıllarında gelişimini araştırmaya çalışacaklarını belirttiler. Bilim adamları, buradan elde edecekleri bilginin, fedakarlık eğiliminin nasıl ortaya çıktığını saptamada yardımcı olabileceğini söylediler.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Beyindeki "Fedakarlık" Bölgesi Bulundu

Beyindeki "Fedakarlık" Bölgesi Bulundu...

Bilim adamları, beyinde bir insanın bencil ya da fedakar olup olmadığını gösteren bölümü buldu. :thinking:

Amerikalı bilim adamları, karşılık beklemeksizin diğer insanlara yardım etme eğilimi olarak tanımlanan fedakarlığın, beynin ''posterior superior temporal sulcus'' bölgesiyle bağlantılı olduğunu saptadılar.

Duke Üniversitesi Tıp Merkezi bilim adamları, 45 gönüllü üzerinde fMRI ile beyin taraması yaparak, beynin belli bir bölgesindeki faaliyetin fedakarlık tutumunu gösterdiğini tespit etiler.

Fedakarlık ölçüsünü saptamak için, deneklerden (bir yardım kuruluşu veya kendileri için para kazandıkları) bilgisayar oyunları oynamaları istendi. Bu esnada deneklerin beyin taramaları yapıldı. Bunun yanı sıra deneklere fedakarca veya bencilce davranışları hakkında sorular soruldu.

Araştırmanın önemli sonuçları olabileceğini belirten bilim adamları, bundan sonra beynin bu bölgesinin yaşamın ilk yıllarında gelişimini araştırmaya çalışacaklarını belirttiler. Bilim adamları, buradan elde edecekleri bilginin, fedakarlık eğiliminin nasıl ortaya çıktığını saptamada yardımcı olabileceğini söylediler.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Beyniniz Kadın mı Erkek mi?

Beyniniz Kadın mı Erkek mi?

Erkek ve kadın beyinleri, temel fonksiyonlar açısından bir hayli benzer olsa da bilim dünyasındaki yaygın teoriler, erkek beyninin daha ziyade analiz ve keşfe yönelik “sistematik” bir yol izlediğini; karşısındakinin ruh halini erkeklerden çok daha kolay anlayabilen kadın beyninin ise “empatik” bir karakteri olduğunu gösteriyor. Ancak bu özelliklere sahip olmak için mutlaka o cinsin bir üyesi olmak gerekmiyor.

Çünkü erkeklerde “kadın beyni”, kadınlarda da “erkek beyni” olabiliyor. Hatta Cambridge Üniversitesi tarafından 82 kişi üzerinde uygulanan bir testte, erkeklerin yüzde 17’sinin kadın beynine, kadınların yüzde 17’sinin ise erkek beynine sahip olduğu ortaya çıktı. Bunun ortasında yer alanların ise “dengeli beyin” tipine sahip olduğu belirtiliyor.

YATKINLIKLAR FARKLI ERKEKLER

* Satrançta daha iyi
* Görüşte derinlik ve perspektif iyi
* Nesnelerle daha yakından ilgili
* Beynin sağ yarısı daha büyük
* Sol kulağını kullanmayı tercih ediyor
* Matematik sorularını konuşmadan çözer
* Çok işi aynı anda yaparken zorlanmaz
* Az göz teması kurar
* Dikkati çabuk dağılır
* Daha fazla duygu arar
* Acıya yavaş tepki verir

KADINLAR

* Yabancı dilde daha iyi
* Resmi bütün olarak daha iyi görüyor
* Yüzler ve insanlarla ilgileniyor
* Beynin sol yarısı daha büyük
* İki kulağıyla birden dinliyor
* Aritmetik işlemleri konuşarak yapar
* Aynı anda çok işi yapmak zorlayabilir
* Göz teması fazladır
* Dikkat süresi uzundur
* Daha az duygu arar
* Acıya çabuk tepki verir

Test: Beyniniz kadın mı, erkek mi?

AŞAĞIDAKİ testi çözerek, beyninizin kadınsı ya da erkeksi taraflarını ölçebilirsiniz.

1 - Birisi üzüldüğü zaman sebebini anlayabiliyor musunuz?
A) Evet, hemen anlıyorum
B) Hayır, genelde anlamıyorum

2 - Otomobil alacak olsanız motor hakkında dataylı bilgi ister miydiniz?
A) Hayır B) Kesinlikle

3 - İlişkileriniz sizin için ne kadar önemli?
A) Çok önemli B) Öncelik konusu değil

4 - İş yaparken kolaya mı kaçarsınız?
A) Evet B) Hayır kılı kırk yararım

5 - İlk seferde bir konuyu anlamayan birine durumu 2 kez anlatmak zor gelir mi?
A) Çok kolay B) Çok zor

6 - Ne okumayı tercih edersiniz?
A) İlişkiler hakkında romantik yazılar
B) Somut gerçeklere dayalı makaleler

7 - Birisi sohbetinize katılmak istiyor, ne hissedersiniz?
A) Buyursun gelsin B) Rahatsız olurum

8 - Harita okumanın sizin için zorluk derecesi nedir?
A) Çok zor B) Çok kolay

9 - Sosyal ortamlarda ne hissedersiniz?
A) Rahat olurum
B) Bir an önce gitmek isterim

10 - Eviniz düzenli mi?
A) Hayır B) Gayet düzenli

11 - Evde elektrik sisteminiz arızalanırsa ne yaparsınız?
A) Elektrikçi çağırırım
B) Kendim tamir etmeye çalışırım

12 - Matematik dersinde neler hissederdiniz?
A) Sıkılırdım
B) Rakamların büyüsüne kapılırdım

13 - Hava durumunu izlerken ne hissediyorsunuz?
A) Detaylar beni sıkıyor
B) Meteorolojik olaylar bana ilginç geliyor

14 - Tartışma ortamlarında tutumunuz nasıldır?
A) Fikirlerimi dayatıyorsam rahatsız olurum
B) Nerede duracağımı bilmem

DEĞERLENDİRME

* A’lar B’lerden çoksa:
Kadın beynine sahipsiniz

* B’ler A’lardan çoksa:
Erkek beynine sahipsiniz

* A’lar ve B’ler eşitse:
Dengeli bir beyniniz var
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
şişmanlik öğrenmeyi Zorlaştiriyor...

ŞİŞMANLIK ÖĞRENMEYİ ZORLAŞTIRIYOR...

Orta yaşlı kilolu kişilerin, hafıza, dikkat ve öğrenme kabiliyetiyle ilgili testlerde kendilerinden zayıf olan emsallerinden daha az başarılı oldukları ortaya çıktı. Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırmanın bulguları, orta yaşta fazla kilonun, yaşamın ilerleyen safhalarında bunaklık riskini artırabileceği anlamına geldiğini gösterdi.

Sonuçları Neurology dergisinde yayımlanan araştırma çerçevesinde, 1996 yılında yaşları 32 ila 62 olan 2223 sağlıklı Fransızın incelendiği belirtildi.

Bu kişilere 1996 yılında verilen, hafıza, dikkat ve öğrenme hızı kabiliyetlerini ölçen bilişsel testlerin 5 yıl sonra tekrarlandığı, kilolu olan katılımcıların, normal kiloda olanlara oranla testlerde daha düşük notlar aldıkları ve bu süre içinde büyük bir bilişsel zayıflama eğiliminde oldukları görüldü.

Bilim adamları, yaş, eğitim ve sağlık durumu gibi faktörlerin bu düşüşle bağlantıları olmadığını belirttiler.

Araştırmanın yazarı Toulouse Üniversite Hastanesinde görevli doktor Maxime Cournot, yağ hücreleri tarafından üretilen leptin gibi hormonların beynin üzerinde doğrudan etkisi olduğunu hatırlatarak, şişmanlık ve hafıza zayıflığı arasındaki bağlantıya da bu tür maddelerin yol açmış olabileceğini söyledi.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Eğer Unutkansanız Bunu Önemseyin...

Eğer Unutkansanız Bunu Önemseyin...

Zaman zaman herkes bir ismi, anahtarları koyduğu yeri veya kapıyı kilitleyip kilitlemediğini unutabilir. Bunlar normal.

Ama telefonun nasıl kullanılacağını veya eve gideceği yolu unutmak çok daha ciddi hafıza problemlerinin belirtileridir.

Kişinin daha önce bildiği yerde kaybolması, tekrar tekrar aynı soruyu sorması, zaman, yer ve kişiler hakkında net olamaması, kendi bakımını yapamaması (kötü beslenme, banyo yapamama gibi…) ciddi hafıza problemidir. Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Abdullah Özkardeş, unutkanlık ve unutkanlığın yol açtığı ciddi bellek kusurları hakkında bilgi verdi...

UNUTKANLIK NEDİR? HANGİ DURUMLARDA CİDDİ BİR SORUN HALİNE GELİR?

Yaş ilerledikçe unutkanlığın arttığı bir gerçektir. Yeni şeyleri öğrenmek, daha önce bilinen isimleri ve kelimeleri hatırlamak veya gözlükleri bulmak daha uzun zaman alabilir. Bunlar genellikle ciddi bellek kusurlarının değil, ılımlı bir unutkanlığın bulgularıdır. Bir kişi, unutkanlığı hakkında endişeleniyorsa, doktora başvurmalıdır. Ayrıca belleği canlı tutacak, unutmayı engelleyecek pek çok şey de yapılabilir. Hobiyle uğraşma, zamanını arkadaşlarıyla geçirme, iyi ve sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma, kişinin daha uyanık ve daha sağlam kafalı olmasına yardımcı olur.

Belleğe yardımcı yollar şunlardır:

* Yeni beceriler öğrenin

* Toplumunuzda, sosyal topluluklarda ve okullarda gönüllü olarak çalışın

* Mümkün olduğu kadar vaktinizi arkadaşlarınızla ve ailelerinizle geçirin

* Ajanda kullanmak, liste yapmak ve not tutmak gibi belleğe yardımcı usuller kullanın

* Cüzdanınızı, anahtarlarınızı ve gözlüklerinizi her gün hep aynı yere koyun

* Dinlenmenize dikkat edin

* Eksersiz yapın, iyi ve sağlıklı beslenin

* Alkol almayın

* Kendinizi depresyonda hissederseniz yardım arayın

CİDDİ BELLEK PROBLEMLERİ NELERDİR?

Ciddi bellek problemleri, kişinin araba kullanma, alışveriş yapma ve para harcama gibi günlük aktivitelerini yapmasını etkileyebilir.

Ciddi hafıza problemleri:

* Daha önce çok iyi bildiği bir yerde kaybolma

* Tekrar tekrar aynı soruyu sorma

* Yön işaretlerine uyamama

* Zaman, yer ve kişiler hakkında net olamama

* Kendi bakımını yapamama (kötü beslenme, banyo yapamama gibi.)

Eğer bu problemler varsa, doktora başvurmak gerekir. Ciddi bellek problemine, unutkanlığa yol açan olayı bulmak önemlidir. Çünkü tedavi problemin nedenine bağlıdır.

CİDDİ BELLEK PROBLEMLERİNİN NEDENLERİ NELERDİR?

Tıbbi nedenler

Bazı tıbbi nedenler, ciddi bellek sorunlarına yol açabilirler. Bu problemler, tedaviye başlamadan önce giderilmeye çalışılmalıdır.

Bellek sorunlarına yol açan tıbbi nedenler şunlardır:

Bazı ilaçların yan etkileri
Depresyon
Dehidratasyon denilen vücutta yetersiz sıvı olması
Sağlıklı gıdaları yeterli kadar alamama veya vücutta vitamin ve mineral eksikliği
Küçük kafa travmaları
Troid problemleri
Bu durumlar önemlidir ve bir doktor tarafından tedavi edilmelidirler.

Psikolojik problemler

Yaşlı insanlarda bazı psikolojik problemler ciddi hafıza sorunlarına yol açabilir. Üzgün olma, yalnız, kaygılı ve sıkıntılı olma kafa karışıklığına ve unutkanlığa yol açabilir. Aktif olmak, arkadaşlarına ve ailesine daha çok zaman ayırmak ve yeni beceriler öğrenmek yardımcı olabilir. Tedavi için bir doktoru görmek gerekebilir. Problemler çözüldükçe bellek problemleri daha iyi olur.

Alzheimer Hastalığı

Alzheimer hastalığı da, ciddi bellek problemlerine yol açar. Bulgular yavaş bir şekilde başlar ve zaman içerisinde kötüleşir. Başlangıçta basit bir unutkanlık gibi görülebilir. Fakat zamanla net bir şekilde düşünce problemleri gösterirler. Her gün yaptıkları araba kullanma, alışveriş yapma, yemek yapma gibi işler zorlaşmaya başlar. Hastalık ilerledikçe Alzheimerli hastalar beslenme ve banyo yapma gibi ihtiyaçları için başkalarına bağımlı hale gelirler.

UNUTKANLIĞI OLAN KİŞİLER NE YAPMALIDIR?

Unutkanlığı olan kişiler, durumlarını çevresindeki insanlar ile birlikte değerlendirip, tıbbi yardım alabilirler.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Beyin krizi ve nedenleri...

Beyin krizi ve nedenleri...

Beyin krizi, vücutta uyuşma, karıncalanma kuvvet azalması veya kaybı, gözde ani bulanma veya kayıp, konuşma ve anlamada duraklamalar, bilincin koordinasyonun veya denge halinin ani bozulması, sersemlik ve düşme gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

İZMİT - Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gazi Özdemir, “Türkiye’de ölüm nedenleri arasında beyin kanaması ya da beyinde damar tıkanması sonucu oluşan beyin krizi, kalp krizinden sonra ikinci sırada geliyor”dedi.

Prof. Dr. Gazi Özdemir, beyin krizinin, beyindetemiz veya kirli kanı taşıyan bir damarın beyne gelen bir pıhtı veya damar sertliği parçacığı ile tıkanması, bir damarın ileri derecede büzüşmesi sonucu oluşan beynin kansız, dolayısıyla oksijensiz kalması,beyin kanamasıyla oluştuğunu bildirdi.

Beyin enfarktüsünün aniden oluşabildiği gibi bazen de birkaç saat veya birkaç gün içinde yavaş yavaş gelişebildiğini anlatan Özdemir, şubilgileri verdi:
“Beyin krizi kişiyi sakat bırakmada ilk sırada gelen hastalık. Ülke genelinde beyin krizinin görülme sıklığı 100 bin kişide 175. Ülkemiz genel nüfusuna göre yılda ortalama 125 bin yeni beyin krizi vakası olmaktadır. Beyin krizi her yaşta görülebilse de yüzde 25 kadarı 65 yaşından önce, yüzde 72’si 65 yaşından sonra oluşmaktadır. Beyin krizi olan hastaların üçte biri ilk krizleri sırasında ölmekte, üçte biri sakat olarak başkalarına bağımlı yaşamakta, üçte biri de tamolmasa bile başkasına muhtaç kalmayacak şekilde normale yakın hale gelebilmektedir. Türkiye’de beyin krizi vakalarının yüzde 71’ini damar tıkanması, yüzde 29’unu beyin kanaması oluşturuyor.”

RİSK FAKTÖRLERİ VE NEDENLERİ

Beyin krizi nedenlerinin yüzde 70’inin hipertansiyon olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gazi Özdemir, genel risk faktörlerini şöyle açıkladı: “65 yaşın üzerinde olma, kalp, şeker hastalığı, damar sertliği, ailede beyin krizi olması, horlama, aşırı sigara alkol ve uyuşturucu kullanma, yüksek kolesterol, hareketsiz yaşam, menopoz ve şişmanlık risk unsurlarıdır.”

Sigara kullanmayanlarda beyin krizinin 60 yaş üzerindeki kişilerdede görülebildiğini dile getiren Özdemir, şöyle devam etti:
“Kanı sulandırmak için bol su içilmesi ve arada kan verilmesi beyin krizini korur. Stres ve telaştan uzak durulmalı, yürüyüş ve egzersiz yapılmalı, yağsız dana eti, bol sebze, meyve salata bitkisel yağ ve az tuzlu yemekler tercih edilmelidir.”

Hastanın kriz sırasında ilk saat içinde hastaneye götürülmesinin önemli olduğuna değinen Özdemir, beyin krizinin başlangıç ve uyarıcı belirtilerini şöyle sıraladı:
“Geçici veya kalıcı vücudun bir yarısında uyuşma, karıncalanma kuvvet azalması veya kaybı, bir veya iki gözde ani görme bulanması veya kaybı, konuşma ve anlamada duraklamalar, bilincin koordinasyonun veya denge halinin ani bozulması, şiddetli sersemlik ve düşme halleri.”
 

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Beyin uyurken öğreniyor..




İddia şu: Dünya hafıza şampiyonunkiyle bizim beynimiz aynı..

Bire bir.. Onunki bizimkinden daha gelişmiş değil..

Fark şurada.. O kullanmasını biliyor, biz bilmiyoruz..

Dün örneklerle anlattım.. Konu önemli.. Herkesin öğrenmesi, çocuğuna öğretmesi gerek..

Beyin, kolumuzun kası gibi.. Hiçbir farkı yok.. Çalıştırmak gerekiyor.. Sadece çalıştırmak..

Peki ama nasıl?

Philip Holt’un NLP Grup’ta verdiği seminerden öğrendiğim kadarıyla anlatayım..

Philip Holt da kim mi?

Bu işin uzmanı.. Ülke ülke dolaşıp seminerler veriyor.. Bu hafta Türkiye’deydi..

Temel soru şu:

Beynimizi daha etkin nasıl kullanabiliriz? Bilgiyi ömür boyu unutmamak üzere bilinç altımıza nasıl yerleştirebiliriz?

Lazım olduğunda nasıl o yerden çıkartıp kullanabiliriz?

Öncelikle şunu söyleyeyim..

Bir şeyi öğrenmek için üç defa tekrarlamak gerekiyor.. En iyi yöntem de şu.. Bilgiyi beyne yükle.. Herhangi bir konuda çalıştıktan sonra uyu..

Burası çok önemli..

Uyu..

Sabah kalk, aynı konuyu bir kez daha çalış..

Bir hafta sonra yine..

Artık unutmana imkân yok..

Peki uyumak niye mi önemli?

Aslında beyin uykuda öğreniyor.. Beyne yerleştirdiğiniz bilgiler uyku sırasında kısa dönemli hafızadan uzun dönemli hafızaya geçiyor.. Oraya yerleşiyor..

Gözler kapanınca bilinç kapanıyor ama bilinçaltı çalışıyor.. Bilgi bilinç altına yerleşince de bir daha çıkmıyor..

Yani unutmuyorsunuz..

Kediler üzerinde bir araştırma yapılmış.. Kedileri iki gruba ayırmışlar.. Aynı şeyleri öğretmeye çalışmışlar.. Birinci gruptaki kedilere her öğrettikleri şeyden sonra uyumaları için izin vermişler.. İkinci gruptakiler daha az uyumuş, bol bol çalışmış..

Sonuç.. Uyuyanlar daha hızlı kavramış.. Daha başarılı olmuş..

Diyorlar ki stres altındayken bir şeyi öğrenemezsin.. Çünkü stres altındayken vücut kimyasal bir madde salgılıyor.. O madde öğrenmeyi, hatırlamayı engelliyor..

Hafıza şampiyonları yeni bir şey öğrenirken derin bir transa giriyormuş..

Yani bilgiyi doğrudan bilinç altına gönderiyorlar..

Nasıl mı?

Üç defa derin nefes alın, rahatlayın.. Beyninizi öğreneceğiniz şeye odaklayın..

Hepsi bu..

Bir de uzun çalışmanın da çok yararlı olmadığını söylüyorlar.. Saatlerce masa başında kalmanın..

Örnek mi?

Bir saat kesintisiz çalışacağına her 20 dakikada bir beş dakika mola ver.. Beyni rahatlat, çok daha iyi öğrenirsin..

Bir konferansa, seminere katılmışsınızdır veya uzun bir toplantıya..

Konuşmaların başını ve sonunu net biçimde hatırlarsınız.. Peki ya ortasını?

Uçar, gider!

Beyin almaz.. Hafıza algılamaz..

Küçük bir ipucu daha.. Öğrenirken o bilgiye duygular kat.. Beyninde resmet.. İstersen komik hale getir, abart..

Sonra o halini düşünerek kullan..

Bir daha hiç unutmazsın..


 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Beyin uyurken öğreniyor..




İddia şu: Dünya hafıza şampiyonunkiyle bizim beynimiz aynı..

Bire bir.. Onunki bizimkinden daha gelişmiş değil..

Fark şurada.. O kullanmasını biliyor, biz bilmiyoruz..

Dün örneklerle anlattım.. Konu önemli.. Herkesin öğrenmesi, çocuğuna öğretmesi gerek..

Beyin, kolumuzun kası gibi.. Hiçbir farkı yok.. Çalıştırmak gerekiyor.. Sadece çalıştırmak..

Peki ama nasıl?

Philip Holt’un NLP Grup’ta verdiği seminerden öğrendiğim kadarıyla anlatayım..

Philip Holt da kim mi?

Bu işin uzmanı.. Ülke ülke dolaşıp seminerler veriyor.. Bu hafta Türkiye’deydi..

Temel soru şu:

Beynimizi daha etkin nasıl kullanabiliriz? Bilgiyi ömür boyu unutmamak üzere bilinç altımıza nasıl yerleştirebiliriz?

Lazım olduğunda nasıl o yerden çıkartıp kullanabiliriz?

Öncelikle şunu söyleyeyim..

Bir şeyi öğrenmek için üç defa tekrarlamak gerekiyor.. En iyi yöntem de şu.. Bilgiyi beyne yükle.. Herhangi bir konuda çalıştıktan sonra uyu..

Burası çok önemli..

Uyu..

Sabah kalk, aynı konuyu bir kez daha çalış..

Bir hafta sonra yine..

Artık unutmana imkân yok..

Peki uyumak niye mi önemli?

Aslında beyin uykuda öğreniyor.. Beyne yerleştirdiğiniz bilgiler uyku sırasında kısa dönemli hafızadan uzun dönemli hafızaya geçiyor.. Oraya yerleşiyor..

Gözler kapanınca bilinç kapanıyor ama bilinçaltı çalışıyor.. Bilgi bilinç altına yerleşince de bir daha çıkmıyor..

Yani unutmuyorsunuz..

Kediler üzerinde bir araştırma yapılmış.. Kedileri iki gruba ayırmışlar.. Aynı şeyleri öğretmeye çalışmışlar.. Birinci gruptaki kedilere her öğrettikleri şeyden sonra uyumaları için izin vermişler.. İkinci gruptakiler daha az uyumuş, bol bol çalışmış..

Sonuç.. Uyuyanlar daha hızlı kavramış.. Daha başarılı olmuş..

Diyorlar ki stres altındayken bir şeyi öğrenemezsin.. Çünkü stres altındayken vücut kimyasal bir madde salgılıyor.. O madde öğrenmeyi, hatırlamayı engelliyor..

Hafıza şampiyonları yeni bir şey öğrenirken derin bir transa giriyormuş..

Yani bilgiyi doğrudan bilinç altına gönderiyorlar..

Nasıl mı?

Üç defa derin nefes alın, rahatlayın.. Beyninizi öğreneceğiniz şeye odaklayın..

Hepsi bu..

Bir de uzun çalışmanın da çok yararlı olmadığını söylüyorlar.. Saatlerce masa başında kalmanın..

Örnek mi?

Bir saat kesintisiz çalışacağına her 20 dakikada bir beş dakika mola ver.. Beyni rahatlat, çok daha iyi öğrenirsin..

Bir konferansa, seminere katılmışsınızdır veya uzun bir toplantıya..

Konuşmaların başını ve sonunu net biçimde hatırlarsınız.. Peki ya ortasını?

Uçar, gider!

Beyin almaz.. Hafıza algılamaz..

Küçük bir ipucu daha.. Öğrenirken o bilgiye duygular kat.. Beyninde resmet.. İstersen komik hale getir, abart..

Sonra o halini düşünerek kullan..

Bir daha hiç unutmazsın..




1 ay nete ara vermistim, ben yokken yazan olmus

tesekkürler ahuzar :arkadaşız:
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Düşünce yapımızla kalp sağlığı arasında direkt bir bağlantı var mı?

Düşünce yapımızla kalp sağlığı arasında direkt bir bağlantı var mı?

Dünyaca ünlü kalp cerrahı, New York Columbia Üniversitesi Presbyterian Hastanesi Kalp Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Öz'ün dilinden:

Bir kalp cerrahı olarak, yoğun düşmanlık besleyen, birinin gerçekten kötülüğünü isteyen ve bunun için dua eden insanların, karşısındakine çok kızan ama nefret duymayanlara göre kalp krizi geçirme riskinin 3 kat daha fazla olduğunu öğrendim. Bedenin de zihni etkileyebildiğini kaçımız biliyoruz?

Epilepsi de beyindeki anlık elektrik karmaşası tekrarlayan nöbetlere yol açar. Ama bazı epilepsi vakalarının tetikleyicisi bedensel işlevler olabilir. Örneğin adet dönemi, epilepsi hastası kadınların yüzde 50'sinin nöbetlerini etkileyebiliyor. Din de sağlık üzerinde etkilidir. Araştırmalar sırasında Budist rahipleri veya dinsel deneyim yaşayanları inceledik. Dini deneyimler yaşandığı sırada beynin belli bölümlerinin tıpkı bir Noel ağacı gibi aydınlandığı görülür.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yabanci dil bilmek beyni koruyor!!!

Yabanci dil bilmek beyni koruyor!!!

İki dil bilen insanların yaşları ilerledikçe daha az zihinsel gerileme yaşadıkları ortaya çıktı

Toronto'daki York Üniversitesi'nin araştırmasına göre, bazıları tek dil, bazıları da çift dil bilen orta yaştaki ve yaşlı 154 kişi üzerinde yapılan algılama testlerinde, iki dil bilenlerin daha başarılı olduğu görüldü.

Yaşlandıkça bir konu üzerinde yoğunlaşma yeteneğinin azaldığını belirten araştırmacılar, yabancı bir dil bilmenin beyni bu etkiye karşı koruduğunu söyledi. Araştırmacılar, hayatlarının büyük bölümünde yabancı bir dil bilen ve bunu kullananların, bu açıdan en avantajlı grubu oluşturduğunu belirtti.
 

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Hayvan anatomisinde beyin, veya ensefalon (yunanca), merkezi sinir sisteminin yönetim merkezidir. Bir çok hayvanda beyin, kafanın içinde, birincil duyu organlarının ve ağzın yakınında yerleşmiştir. Tüm omurgalılarda beyin olduğu gibi, omurgasızlarda da merkezileşmiş bir beyin veya birbirinden bağımsız ganglionlar topluluğu vardır. Beyin, şaşırtıcı derecede karmaşık ve komplike olabilir. Örneğin insan beyni 100milyar'dan fazla nöron içerir ve bu nöronların her biri, kendi gibi 10.000 tanesiyle bağ yapar.[1]

Tarihçe
Beynin fonksiyonu hakkındaki ilk kabuller, onun sıradan bir "kafatası yığınağı" olduğudur. Mısır'da, Orta Krallık döneminde, mumyalama işleminde beyin daima çıkartılırdı, ve zekânın kaynağı olarak kalp kabul edilirdi. Heredot'un aktardığına göre, mumyalama işleminin ilk basamağı şöyle olurdu: "En iyi mumyalama dediğimiz şudur: Önce demir bir kanca ile burun deliklerinden beyni çeker; ama hepsini alamaz, kalanını ilaçla eritir"di. Binlerce yıldan sonra, bu inanış tersine döndü; artık beyin, zekânın kaynağıdır

Genel Bakış

Beyin, sadece zekânın ve mantığın kaynağı olduğu için değil, aynı zamanda idrağın, duygunun, hafızanın, öğrenmenin kaynağı olduğu; duyusal sistemi, hareketi, davranış biçimini kontrol ve koordine ettiği; aynı zamanda nabız, tansiyon, sıvı oranı ve vücut sıcaklığı gibi konularda homeostaziyi sağladığı için de önemlidir. Refleksler ve temel hareket davranışları gibi basit davranışlar ise omurilik kontrolünde olabilmektedir.

Gri ve beyaz madde arasındaki fark, çoğu beyinde net olarak görülebilmektedir. Gri madde, nöronların hücre gövdesinden oluşurken, beyaz madde ise, nöronlar arası bağlantı kurmaya yarıyan akson ve dendritlerden oluşmuştur. Aksonlar, myelin denilen ve elektriksel iletiyi hızlandırmaya yarayan bir tabakayla kaplıdır ve aksonlara rengini myelin maddesi verir. Beyine dıştan bakıldığında serebral korteks ve gri madde görülür.

Beyin üzerine çalışmalar, beyini en özel düzey molekülerden en genel düzey psikolojiğe kadar inceleyen biyoloji dalı olan nöroloji biliminde incelenmektedir.

Akıl ve Beyin
Beynin tanımı; kafatasının içindeki, tüm elektrokimyasal nöronal faaliyetlerden sorumlu, fiziksel ve biyolojik bir cevher olduğudur. Akıl ise, inanç veya istek gibi zihinsel özniteliklerle ilgili görülmüştür. Bazı görüşlere göre akıl beyinden bağımsız bir şekilde vardır. Tıpkı ruh gibi. Bazı teorisyenlere göre ise, akıl bir bilgisayar yazılımına, beyin ise donanımına karşı gelmektedir.



 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
En büyük cinsel organ beyin!

En büyük cinsel organ beyin!

Cinsellikle ilgili görevleri yapan en önemli cinsel organımız her zaman beyin...

İster kadın ister erkek, cinsellikle ilgili duygu, düşünce ve işlevlerimizde başlatıcı, kontrol edici ve sonlandırıcı görevleri yapan en önemli cinsel organımız 'BEYİN'dir. Göz, cilt gibi duyu organlarımız yoluyla beynimizde gelen erotik uyarılar bazı kimyasal işlemlerle bir elektrik sinyalinin açığa çıkmasına neden olur.

Bu elektrik sinyali de beynin farklı bölgelerindeki kontrol mekanizmalarından geçerek önce cinsel isteği ortaya çıkarır, uyarılmayı sürdürür ve geliştirir, sonunda da birleşmenin olmasını sağlar. Cinsel birleşme sonrası sistemin eski durumuna dönmesi için gerekli işlevlerinin yönetimi de beyin tarafından yapılır. Beyini tüm cinsel sürecin orkestra şefi olarak düşünebilirsiniz. Peki bunu nasıl gerçekleştirir?

MÜKEMMEL BİR SİSTEM

Beyin, tahmin edileceği gibi bir komuta merkezidir. Vücüttaki tüm işlevler aslında beyinden gelen uyarılarla yönetilir. Dış dünyadan gelen bilgilileri değerlendirir, anlayıp yorumlar, uygun veya uygun olmayan cevapları araştırır ve bu bilgiye bir karşı tepki oluşturur. Tüm bu işlevleri ayrı ayrı değerlendiren özel beyin bölgeleri sonra da bu bilgileri bütünleştiren başka beyin bölgeleri ortaklaşa çalışırlar.

İnanılmaz hızlı ve mükemmel çalışan bir sistemdir. Bir örnekle anlatalım; karşı cinsten 'çekici' birini gördünüz, 'beyin' size çekici olduğunu söyleyen organdır. Ardından birlikte olmak için uyarıldığınızı hissetiniz, bunu da sağlayan beyindir. O kişi ile birlikte olmanızı engelleyen sosyal kurallar, ahlak kavramları da size hatırlatan ve isteğinizi bastıran yine beyindir...

ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Şartlar uygun ise, cinsellik içeren-uyandıran bir algılama sonrasında beyin cinsel organlara uyarı ile ilgili elektrik sinyali yollar. Bu sinyal omuriliğimizdeki sinirler yardımı ile cinsel organlara gelir ve vücutta cinsel uyarı sonrası olan değişiklikler gerçekleşmeye başlar. Cinsel bölge birleşmeye hazır hale gelir. Basit bir işlem gibi anlattığımız bu olaylar aslında karmaşık bir ağ gibidir.

Birçok merkezin birbirleri ile etkileşmesi, konuşması, algı organlarımızın keskinliği, çevre faktörleri, kişinin ruh hali, beklentileri, hormon seviyeleri, önceki deneyimleri gibi sayabileceğimiz birçok nedenden dolayı cinsel performans ve tatmin farklı olabilmektedir.

Cinsel sorunlardan bahsedebilmek için tüm bunların birlikte değerlendirilmesi ve daha uyarılma aşamasında beyindeki değişiklik ve eksikliklerin de farkına varılmasında fayda vardır.

Takvim / Op. Dr. Haluk Kulaksızoğlu

27.02.2007
 
Üst