Belgelerle gerçekler

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
Belgeler ve gerçekler

-1-
Belgelerle gerçekler yazı dizisi...

Papa Öldü ! Bayraklar İndirilsin !

 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
-2-


Refah-YOL Hükümeti Başörtüsüne Sahip Çıktı (BELGE)


Adalet eski Bakanı Şevket Kazan, 'Başörtülü dört hâkim adayının yazılı ve mülakat sınavlarını geçmelerine rağmen puanları düşürülerek imtihanı kazanmasına engel olduğu' şeklindeki iddiaları yalanlayarak, Refahyol döneminde kendisinin Personel Genel Müdür Yardımcısı olan Nusret Çiçek'e sert tepki gösterdi.

Kazan, iddiaların aksine kendisinin başörtülülere sahip çıktığını açıklayarak, "Bu adayların hepsi, hâkim seçilmişlerdir. Hâkimliklerinin kaybettirilmesi kesinlikle söz konusu değildir. Görev yerlerine gitmişlerdir. Hatta bir tanesi Şanlıurfa'da görev yapmaya başlamıştır. Görevleri sırasındaki mağduriyetlerini de önledim. Haklarında hiçbir işlem yaptırmadım" diye konuştu. Çiçek'in"İmtihanının yöneticisi bendim. Kazananlar arasında başörtülü dört kızımız vardı. Dört kız adayın daha önce almış oldukları yüksek puanlar düşürülerek yerine imtihanı kazanmayan başkaları yazılmış" sözlerine atıfta bulunan Kazan, şöyle konuştu: "Hem yazılı hem mülakat kazanan aday tayin edilir. Bakanın o listeden isim çıkarması veya ilave etmesi asla söz konusu değildir. Kaldı ki, bu konuda bana hiçbir şikâyet intikal etmemiştir. Ben kendisini esasen böyle şikâyet olmaması için bu komisyonun yöneticiliğine getirdim. Bunu da kendisi çok iyi bilir" dedi.

Teşekkür mektupları var
Kazan, başörtülülere nasıl sahip çıktığını başka bir kararla örnek göstererek,"Benden önceki Adalet Bakanları tarafından başörtülü avukatların davalara girmesi, icra ve tapu dairelerinde muamele takip etmesi yasaklanmış. Adalet Bakanlığı, genelge çıkarmış. Bunları Refah Gerçeği kitabında yazdım. Bu yazıyı görünce, şu anda MHP Milletvekili olan Faruk Bal, o zaman hukuk işleri genel müdürüydü. Faruk Bey'i çağırıp, bu genelge ile bir yasak konmuş. Biz de bu yasağı bir genelge ile kaldırıverelim bitsin gitsin dedim. Ve biz de bu yasağı bir genelge ile kaldırdık. Bu konuda avukatlardan almış olduğum teşekkür mektuplarının haddi hesabı yoktur. Hepsi şahsi dosyam hala mevcuttur. Yani başörtülülerin başını açtırmadık. Başörtülü şekilde tekrar görev yapmalarına imkânı tanıdık " diye konuştu.

84417649898527353973.jpg
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
-3-


603484ScannedImage-4.jpg


İngiliz arşivleri diyor ki; Kıbrısın gerçek fatihi Erbakan.
Müslüman Türk varlığının garanti altına alındığı Kıbrıs Barış Harekâtı 36 yaşında. 20 Temmuz ve 14 Ağustos tarihlerinde yapılan barış harekâtları ile Kıbrıs'ta devam eden Müslüman katliamı son bulmuş ve ada sükunete kavuşmuştu.


Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in askeri harekât için gönülsüz olması ve diplomatik görüşmeler yapmak üzere Londra'ya gitmesi üzerine Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın başkanlığındaki hükümet acil olarak toplandı ve Kıbrıs barış harekâtını başlattı.

havakomonda1974la1.jpg

20 Temmuz 1974 sabahı, Türk uçaklarının bombardımanından sonra, saat 06.15 den itibaren, hava indirme ve uçarbirlik harekatı ile Hava İndirme ve Komando Tugayları Gönyeli ve Kırnı bölgelerine indirilmeye başlanmış, Mersin'den Ertuğrul gemisi ve 33 çıkarma gemisi ile donanmanın koruması altında hareket eden Çakmak Özel Kuvveti de komanda birliklerimizle eş zamanlı olarak Girne'nin batısında dar ve sığ bir plaj olan Pladini (Karaoğlanoğlu) plajına, uçaklarımızın ve deniz topçusunun desteğinde çıkmaya başlamıştı.

20 Temmuz'da Rumlar büyük bir baskına uğramışlardı. Rumlar, Türk Ordusu'nun 1964 ve 1967'de olduğu gibi adaya müdahaleye cesaret edemeyeceği düşüncesinde idiler. Başlangıçta, paraşütle atlayan, helikopterle inen ve kıyıya çıkan birliklerimize etkili bir şekilde müdahale edemediler. Zamanla toparlanan Rumlar akşam saatlerinden itibaren birliklerimize karşı harekâta başladılar.

20/21 Temmuz gecesi Türk ve Rum kuvvetleri arasında çok çetin çatışmalar yaşandı. Rumların Ortaköy, Gönyeli ve Boğaz Bölgelerini ele geçirerek; Girne- Lefkoşa irtibatını kesmek ve bu suretle; çıkarma yapan birliklerimizle, inen birliklerimizin birleşmesini önlemek amacıyla gece boyunca St.Hilarion, Bozdağ, Dikmen Tepe, Ortaköy ve Gönyeli ile Göçeri bölgelerinde yaptığı saldırılar kahraman Mehmetçikler tarafından her defasında püskürtülmüştü. Kıbrıs'a çıkan ve inen Türk birlikleri ele geçirdikleri yerleri, her ne pahasına olursa olsun elde tutmayı başarmışlardı. Harekâtın ilk günlerinde, birliklerimiz hava desteğinin haricinde topçu ve tank desteğinden mahrum idi. Buna rağmen Türk askeri Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, Kore'de destan yaratan atalarını aratmadılar. Beşparmak Dağlarında, Rumların gece saldırılarına karşı Komando birliklerimizin ölüm-kalım mücadelesi takdire şayandır. Türk birlikleri 21 Temmuz'dan itibaren, Rum kuvvetlerine karşı tamamen üstünlük sağlayarak ileri harekâtına devam ettiler. 22 Temmuz'da çıkarma yapan birliklerimiz ile birleşme sağlandı. Harekât doğu ve batı yönünde gelişerek Rum hedefleri tek tek ele geçirildi. Girne-Lefkoşa yolu tamamen Türk birliklerinin kontrolüne girdi.

İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, kamuoyunda bilinenin aksine Kıbrıs Barış Harekâtı'nın mimarının merhum Başbakan Bülent Ecevit değil dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan olduğunu ortaya koyuyor. Doktora çalışması için girdiği İngiliz Ulusal Arşivi'nde tam 10 yıl boyunca çalışan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında yaşananlara ilişkin çok ilginç ve bugüne kadar hiç anlatılmayan konuları içeren belgelere ulaştı.

Bu, Ankara'daki İngiliz büyükelçinin, İngiliz Dışişleri'ne yazdığı raporlar ve İngiliz Başbakanı ve kabinesinin konuyu değerlendirirken, oraya katılan devlet adamlarının konuşma tutanaklarından anlaşılıyor. Ecevit'in Londra ziyareti ve Türk ile İngiliz hükümeti arasındaki yazışmalardan da Ecevit'in harekât konusunda isteksiz davrandığı ve savaşa girmeden bir çözüm aradığı görülüyor. Yine belgeler gösteriyor ki Kıbrıs Harekatı'nın yapılmasında, icra safhasında Necmettin Erbakan daha aktif ve istekli. Ecevit'in ise savaşa yanaşmadığı görüntüsü ortaya çıkıyor. Dönemin İngiltere Büyükelçiliği'nden giden raporlarda Erbakan'ın Genelkurmay ile aynı çizgide ve harekâtın gerekli olduğunu, niyetinin tüm Kıbrıs'ın alınması olduğu belirtiliyor. Erbakan'ın dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar ve Türk ordusuna tam destek verdiği de belgelerde yer alıyor.

14 Ağustos 1974: İkinci Barış Harekâtı
İkinci Cenevre Konferansı'nda Yunan ve Rum tarafı zaman kazanmak, dünya kamuoyunu Türkiye aleyhine çevirmek için uzlaşmaz bir tutum sergilemeye başladılar. Birinci Cenevre Konferansı'nda alınan kararları dahi dikkate almadılar. İkinci Cenevre Konferansı'nın başarısızlığa uğraması üzerine, Türk Silahlı Kuvvetleri İkinci Barış Harekâtına başladı. 14 Ağustos günü Saat 06.30'dan itibaren 28 ve 39'ncü Tümenler, Magosa ve Boğaz Deniz üssünü ele geçirmek üzere doğuya doğru taarruza başladılar.

Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı ile Lefkoşa Sancağı ve Komando Tugayı kolordu bölgesinin batı kesimini savunmakla görevlendirilmişlerdi. 39 Tümen bölgesindeki İngiliz Tepe ve Kara Tepe, Rum savunmasının bel kemiği durumunda idiler. 39 Tümen'in birlikleri saat 11.30'da İngiliz Tepe ve Kara Tepe'yi ele geçirdiler. 28 Tümen saat 12.00'ye doğru Mia Milia'yı işgal etti. Saat 15.00 civarında 39.Tümen Değirmenlik'i, 28. Tümen de Timbu hava alanını ele geçirdi. Türk askeri karşısında çareyi kaçmakta bulan Rumlar mağlubiyetin acısını çıkarmak için; 14 Ağustos'ta Taşkent, Terazi, Atlılar, Muratağa ve Sandallar köylerinde; savunmasız, çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere yüzlerce Türk'ü topluca ve vahşice öldürmüştür.

Adanın diğer kesimindeki Türklere de insanlık dışı, vahşice saldırılar yapılmıştır. Birliklerimiz 14 Ağustos akşama doğru Paşaköy ve Serdarlı'ya girerek soydaşlarımızla kucaklaştılar. 15 ve 16 Ağustos'ta doğu ve batı istikametlerinde ileri harekatına devam eden birliklerimiz Magosa, Lefkoşa ve Lefke hattının kuzeyindeki bölgeyi tamamen kontrol altına almışlardır.

Sonuç olarak, Kıbrıs Barış Harekâtı ile Kıbrıslı Türklerin can güvenlikleri sağlanmış, Rumların Enosis hayali Akdeniz'in karanlık sularına gömülmüştür. Bu savaşta; 498 Türk askeri, 70 Kıbrıslı Mücahit ve 270 Kıbrıs Türk'ü şehit olmuştur. Türkiye bu harekâtı ile kendi güvenliğini ve Kıbrıslı Türklerin güvenliğini tehlikeye atacak girişimlere hiçbir zaman seyirci kalmayacağını dünyaya fiilen kanıtlamış oluyordu.

Milli Gazete
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
-4-

Refahyol IMF ile anlaştı mı? - Türkiye IMF Anlaşmaları

Ankara- Uluslararası Para Fonu(IMF) ile şimdiye kadar 19 defa stand-by anlaşması yapan Türkiye, bunlardan sadece son iki stand-by’ı başarıyla tamamlayabildi.

Son iki stand-by anlaşmasında dikkati çeken bir başka nokta ise her iki anlaşmanın da, herhangi bir ekonomik kriz nedeniyle gerçekleştirilmemiş olması.

Türkiye’nin IMF ile ilişkilere başlaması ile birlikte, ilk stand-by anlaşmasının yapıldığı tarih ise 1 Ocak 1961 yılına denk geliyor. Bu ilk stand-by anlaşması bir yıl sürüyor ve 31 Aralık 1961’de sona eriyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği(AB) ile ilişkilerinin başlaması da IMF ile stand-by düzenlemelerinin başladığı döneme rastlıyor.

Türkiye, 1961 yılından, 1970 yılına kadar her yıl, IMF ile bir stand-by gerçekleştirdi. Anlaşmalar genellikle bir yıl dolmadan sona erdi.

1970’ten, 1978’e kadar IMF’ye sekiz yıllık bir ara veren ve bu süre içinde stand-by anlaşması yapmayan Türkiye, 1978 yılından, 1980 yılına kadar, IMF ile yeniden birer yıllık stand-by anlaşmaları gerçekleştirdi.

Türkiye, 18 Haziran 1980 tarihinde ilk kez, IMF ile en uzun stand-by anlaşmasını gerçekleştirdi ve bu anlaşma 17 Haziran 1983’te sona erdi.

1983 yılında yeni bir stand-by düzenlemesine giden Türkiye’nin anlaşması süresi bir yıl sürdü.

[rainbow]Türkiye, 1984’ten 1994’e kadar IMF ile stand-by düzenlemesine gitmedi. 8 Temmuz 1994’te yapılan stand-by ise 26 Eylül 1995’te sona erdi.

1999’a kadar stand-by düzenlemesine gitmeyen Türkiye, 1999-2002 döneminde 17. stand-by düzenlemelerini gerçekleştirdi.
[/rainbow]
En son 18. stand-by düzenlemesine 4 Şubat 2002’de başlayan Türkiye, 4 Şubat 2005’te bu anlaşmanın sona ereceği tarihten önce Ocak 2005’te 19. stand-by’ına gitti.

47 yıllık stand-by döneminde, genellikle krizlerin ardından mecburi olarak stand-by düzenlemesine giden Türkiye, bu süreçte IMF’den 50 milyar doların üstünde kaynak sağladı.

IMF, mevcut stand-by’ın sona ermesinin ardından Türkiye’yi, otomatik olarak "Program Sonrası İzleme"ye alacak.

Kaynak : Anadolu Ajansı

 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
-5-

Kamuoyuna yanlış olarak aksettirilen ve "Erbakan Hoca 28 şubat kararlarını imzaladı!" diye iftira atılan konunun iç yüzü...

Erbakan Hoca 28 Şubattaki 9 saatlik MGK toplantısında bu belgelere imza atmadı. Hatta toplantı sonrası günlerce başbakanlığa gelen MGK sekreteri Tuncer Kılınç Erbakan'a imzalatmak için getirdiği bu evrakı imzalattıramadı. Dahası o belgelere MGK üyesi hiç bir kişi de imza atmadı. Sadece MGK sekreteri Tuncer Kılç imzaladı. İşte rutin belgenin gizli EK-A protokolü :




 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
-6-
Ayetlere sansür uygulaması


devam edecek...
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
-7-
54.Hükümette Refah Partisi Faizi böyle düşürmüştü

[video=google;5553812938143988511]http://video.google.com/videoplay?docid=5553812938143988511#[/video]​
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Allah razı olsun.
Dost acı söyler, düşman yalan söylermiş.
Belgelere itibar edenler taassup belasından kurtulur hakka gider ve cemali ba kemali seyreder... inşaallah
 
Üst