Bediüzzaman ile ilgili bir hatıra - Öbür tarafını bırak - Muhiddin Yürüten anlatıyor:
Eskişehir'de Şeyh Akif isimli bir zatın etrafında toplanmış, Akifiler diye bir grup vardi. Kendilerinden başka kimseye selam vermezlerdi.
Ben Seyh Akif'e rastladığımda selam verirdim, fakat selamımı almazdı. Onun bu durumu benim çok canımı sıkıyordu. Doğruca Bediüzzaman'a gidip onları şikayet ettim:
- Üstadım, burada bir tarikat şeyhi var. Ne kendisi ve ne de talebeleri, kendilerinden başkasının selamlarını almıyorlar, dedim.
Bediüzzaman Hazretleri hiddetle,
- Bu zat namazı emrediyor mu? dedi. Ben de cevaben
- Evet üstadım, bu zat namazı emrediyor. Hem de tadil-i erkan üzere namaz kıldırıyor, dedim.
- Obur tarafını bırak. İman, uhud dağı, kusurlar Çakıl taşları gibidir.
İnsanın kusuru ne olursa olsun, imanı varsa başka kusurlarına bakılarak medar-ı tenkid [tenkid sebebi] yapılmaz, diye karşılık verdi.
Eskişehir'de Şeyh Akif isimli bir zatın etrafında toplanmış, Akifiler diye bir grup vardi. Kendilerinden başka kimseye selam vermezlerdi.
Ben Seyh Akif'e rastladığımda selam verirdim, fakat selamımı almazdı. Onun bu durumu benim çok canımı sıkıyordu. Doğruca Bediüzzaman'a gidip onları şikayet ettim:
- Üstadım, burada bir tarikat şeyhi var. Ne kendisi ve ne de talebeleri, kendilerinden başkasının selamlarını almıyorlar, dedim.
Bediüzzaman Hazretleri hiddetle,
- Bu zat namazı emrediyor mu? dedi. Ben de cevaben
- Evet üstadım, bu zat namazı emrediyor. Hem de tadil-i erkan üzere namaz kıldırıyor, dedim.
- Obur tarafını bırak. İman, uhud dağı, kusurlar Çakıl taşları gibidir.
İnsanın kusuru ne olursa olsun, imanı varsa başka kusurlarına bakılarak medar-ı tenkid [tenkid sebebi] yapılmaz, diye karşılık verdi.