Bedirhan Gökçe Şiirleri

Kaf-Nun

Asistan
Katılım
14 Haz 2006
Mesajlar
544
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Yer_6
Bedirhan Gökçe;

Doğumu: 21 Mart
Türk şair, müzisyen, seslendirici.

1988 yılında günümüze seslendirdiği onlarca şiir ve müziklerle tanınmış sanatçıdır.
1988 yılında TRT'nin açtığı seslendirme sınavlarında başarı göstererek günümüze kadar seslendirdiği onlarca parçalarla ve şiirlerle tanınmıştır. Sanatçının onlarca sesli şiir kayıtları ile denemeleri olup, bu şiirlerini albüm haline getirmiştir. Sanatçı birçok özel kanalda şiirlerini seslendirdiği pogramlar yapmıştır. Bedirhan Gökçe 2003 yılında ise A.G.A adlı yönetmenliğini Andaç Haznedaroğlu'nun yaptığı TV dizisinde rol almıştır. Ayrıca TRT'de yayınlanan Bedirhan Gökçe ile gecenin kıyısında aslı programı sunmuştur.


Kendi dilinden Bedirhan Gökçe:
Ne zaman sorsalar özgeçmişiniz diye, bunalır ve özgeçmişten ziyade öz geleceğe talip olduğunu söyler ve debdebelerle dolu geçmişimin renksizliği içinde birazda sıkılarak başlarım anlatmaya öz olan geçmişimi en öz şekliyle.

1988 senesinde TRT'nin açmış olduğu seslendirme sınavlarına girdiğim sırada mankenliğe de başlamıştım, tipim çok iyi olmasa da iyi taşırdım kıyafetleri.
Reklam, film, belgesel derken, çok alakasız bir zamanda devlet memuru oldum... Memuriyetim boyunca "allahım bana öyle bir iş verki gece oturup gündüz yatayım" diye dua ettim... İleride bu duamın kabul olacağının bilinmezliği içinde...
Memuriyete bir türlü ısınamayan ben, 1993'te açılan özel radyolarla geceleri şiir okuyup gündüzün stresini atmaya başladım...


Ve 1995'in sonunda Hulki Cevizoğlu'nun samimi teklifi üzerine biran bile düşünmeden, Kanal 6'nın haberlerini okumak üzere istifa ettim memuriyetimden.
Üç sene sonra sesimin haberlerde anlamını yitirdiğini düşünerek gelen teklif üzerine radyo programımı Kanal A'da yapmaya karar verdim...
Yine aynı sene şiir kasetleri daha patlamamıştı ki bir şiir albümü yaparak sessizce yüzbinin üstüne çıkan albimüm ile ismimi iyice şiirleştirme imkanı buldum...


2000 yılının eylül'ünde Radyo Tatlıses'e başlamak üzere herşeyimi geride bırakarak Ankara'ya hüzün dolu bir vedanın ardından, geldim taşı toprağı "para-kadın-hırs" olan üçlü sac ayağının merkezi... İstanbul şehrine...
Bu arada "Kanal A" televizyonundaki "Damlayan Mısralar" adlı programıma da devam ettiğimi düşünürsek, Ankara-İstanbul otobanının dile gelmesi durumunda nasıl 9 kilo verdiğim en iyi şekilde anlatılmış olacaktır.


Ve ben Damlayan Mısralar adlı TV programımla Radyo-Televizyon Gazetecileri Derneği'nin "2000 yılı Radyo- TV Oskarları" ödülü ile Kültür-Sanat dalında yılın en iyi televizyon programcısı sıfatına sahip olma şansını yakalarken programımın kalitesi de nihayet tescillenmiş oldu...
Alâkasız görülsede ben aynı zamanda siyah kuşak kareteciyim.
Kısacası, şairin ifadesi ile "Biraz kül, biraz duman, o benim işte."
 

doğuhan

Profesör
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
1,425
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Konum
orta dünyalar
Ne Çıkar?


Tut ki gecenin
Alacakaranlığında düşlemişim seni.
Tut ki, rüyalarımı bölmüşsün ne çıkar?
Ne çıkar gündüzlerin selamsız aşkına,
Geceleri kefen biçsen.
Bir anlık hırsla,
Her şeyi yıkıp geçsen, ne çıkar...

Tut ki bundan böyle unutmuşum seni.
Tut ki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.
Tut ki yazılan şiirler, seni anmasın,
Varsın eller de unuttu desin.
Ben seviyorum ya seni,
Sen sevmesen, ne çıkar...
Bedirhan Gökçe
 

doğuhan

Profesör
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
1,425
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Konum
orta dünyalar
yaşamak güzel be

Yaşamak güzel be,
Yaşamak güzel;
Ağlamak, gülmek,
Sevmek, sevilmek,
Yaşamak güzel be;
Çay içip, simit yemek,
Martılara imrenmek,
Maviyle, yeşille,
Hatta bütün renklerle yeşermek;
Tenine dokunmak gerçeğin,
Ve yanmak;
Henüz doğmuş bir çocuğu koklamak;
Bir kuzunun sesiyle uyanmak;
Korna seslerinde şehre yağmak;
Yaşamak güzel be,
Kayıp vitrinlerin süslü eteklerinden,
Kaldırımlarda yağmura basmak,
Erise de güneşte, kardan adam yapmak,
Delikanlı ağında duyguların,
Biraz hoyrat olmak;
Kadın olmak, erkek olmak, hatta yaşlanmak;
Yaşamak güzel be,
Her şeye rağmen, ama her şeye,
Yaşamak güzel be,
Yaşarken ölürsen,
Yaşadığını kim bilecek,
Yaşamak güzel be,
Yaşamak güzel,
‘Sonunu düşünürsen kahraman olamazmışsın’
Olsun, kimin umurunda
Yaşamı seçmişken sen
Kendi hayatının kahramanı değil misin zaten

Bedirhan Gökçe
 

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan

ne cikar,sevilmeden sevmissem
Sevgin abuyyattir yüregimi yeserten
Sen sevme ben sevmmisim ya seni
Ne cikar,sensiz yasamisim sensiz ölmüyüm
iki cikanda yüregimde nikahlimsin ya
ne cikar tutmamisim elini düsmemisim gözlerinin kara zindanlarina...
ne cikar,hayatindan cikmisim
gözünden düsmemisim ya...



tesekkür jewel eline saglik :shake2[1]:
 

doğuhan

Profesör
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
1,425
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Konum
orta dünyalar
sevilmeden sevmek ne yüce bir erdem
bunca sıkıntıya katlanır ki hangi adem
gözlerin esir alsada bu yolcuyu
kendimden geçmeme sebep o mavi dem
 

gurbet

Asistan
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
638
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Gamzelerim

Ben hüzünlerle sevdim şiirleri
Ben hüzünlerle büyüttüm kendimi
Küçükken gamzelerim vardı benim
Büyüdükçe hüzne sattım hepsini...

(Bedirhan Gökçe)
 

gülsev

Paylaşımcı
Katılım
15 Ocak 2007
Mesajlar
189
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
benimde gamzem vardı...
 

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Sen gidersen Bende giderim....

SeN GiderseN

Sen gidersen so hbet gider
Tadım gider tuzum gider
Dinlediğim her şarkıda
Tel kırılır sazdan düşer
Sen gidersen başkent gider
İçim üşür ayaz düşer
İzmir de konak meydanı
İstanbul da taksim düşer
Sen gidersen canım gider
Adın geçer içim titrer
Şu dağlanmış yüreğime
Sevda denen akkor düşer
Sen gidersen herşey gider
Sesin gider, sesim düşer
Sen gidersen ey sevgili
Ben biterim, şiir biter...

Bedirhan GOKCE
 

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
beyza sen bunu bana yazmıştın...ama inan sen gidersen bende giderim güzelim:)
 
B

.BeYzA.

Guest
beyza sen bunu bana yazmıştın...ama inan sen gidersen bende giderim güzelim:)


:arkadaşız:çok saolasın emmacık beni çok duygulandırdın güzelim ama

sen gidemezsin senin öğrencilerin var riyaz da :) elin kolun bağlı yani ;)

ama benim biraz çekilmem lazım forumdan :):)..
 

Sinner

"Suskun, Hüzün-Bâz..."
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
7,913
Tepkime puanı
120
Puanları
0
Konum
Câh-ı Bün...
Hoyrat Bakışlım


Dur hoyrat bakışlım gitme,
Son sözümü söylemedim daha,
Dur, otur şöyle.
Bir sigara yak, bir çay iç,
Konuşurken çantanla oynama,
Son sözümü söylemedim daha.
Hakkım bu benim, yağlı ilmek darağacında.
Son arzumu söyleyip gideceğim diyorum.
Dur hoyrat bakışlım, dinle bi Dakka,
Al bu peçeteyi, terleyen avucunla ıslat,
Ben anlattıkça sen ağla.
Ben de ağlarım ama
Ağlamak yakışmıyor delikanlıya

Dur öyle bakma,
Bu bakış yakışmıyor sana.
Kan kusuyor gözlerin,
Nefret köpürüyor sözlerin.
Ah benim hoyrat bakışlım,
Son sözümü söylemedim daha.
Göğsüm daralıyor, sesim titriyor.
Öyle bakma ne olur!..
İçim yanıyor…

Gerekirse gecede çalışırım,
İş bulurum istanbul’da.
Kaç bilezikse alırım,
Akşam pazarı içim,
Karanlık ve dağınık.
Yanlış sözler söylersem kusura bakma,
Salı pazarından fistan alırım sana.
İtfaye meydanından ince koltuklar,
Eskiciden buzdolabı, fırın, birde makine.
Teyp alırım sana , çift kasetlisinden,
Hasret türküleri dinlersin,
Bilirim türküleri seversin sen.
Yorgun gecelerimde dökersin üstüme..
Ezberden birkaç şiir okursun,
Gündüzden kalmış birkaç şarkı.
Dur, öyle bakma hoyrat bakışlım,
Gece de çalışırım ben,
İş bulurum İstanbul da.
Dur gitme, hem son sözümü
Söylemedim daha….
Bir çay daha iç, bir sigara daha yak,
Haftalığımı aldım bugün,
Düşünme keyfine bak.


Böyle bakmazdı eskiden gözlerin,
Böyle nefret köpürmezdi.
Ellerin böyle terlemez,
Ellerimi isterdi..
Terin tenimde kurur, terlediğini bilemezdi.
Ahh benim hoyrat bakışlım,
Nasılda kötü olurdum ağladığında!
Sana kıyamazdım bilirdin,
Bilirdin de sanki ağlardın gıcıklığına.

Dur bak garson geldi,
Hadi bir çay daha.
Tamam kapattım geçmişi,
Ama anlasana
Boynu bükük kalacak hatıralar
Ve bir daha olmayacak asla.
Hem sen yapamazsın Almanya’da,
Kim dinler elin gavur memleketinde seni.
Çayı sile sallamadır,
Bulamazsın Kızılay’ı, Çankaya’yı.
Tamam baban dinlemiyor
Ablana anlat bunları.
Komşu gelini örnek ver,
İntihar ettiydi de.
Öldürürüm kendimi de,
Ben yapamam onsuz de,
Dur hoyrat bakışlım gitme.

Çayın yarım kaldı.
Sigaranda rujun,
Çantanda terin kaldı.
Yüreğimde sancın,
Dudağımda adın kaldı.
Son sözümü söylemedim.
Son sözüm kurtuluştu,
Son sözüm ilk sözümdü.
Gitme hoyrat bakışlım gitme.
Yokluk mertliği bozar.
Mertliğinden ödün verme,
Gitme gönlümün kadını.
Son sözüm artık ilk sözümdü…
Dur hoyrat bakışlım gitme,
Bana kızıp da ömrünü heder etme.

Işıklı geceler de yalnız kalırsın,
Boynu bükük kalırsın her ezan vakti.
Boğulursun Almanya’nın puslu yazında,
Hoyrat bakışın mahzun olur.
Üşürsün temmuzunda, yanarsın kasımında,
Yıldızları sayarsın ağladığında.
Beni hatırlarsın bir bardak sallama çayda,
Hoyrat bakışlım “gitme demiştim”
Demek
İstemem sana..
Vakit geç olur pişmanlığına….

GİTTİ HOYRAT BAKIŞLIM BEN MAHSUN KALDIM
SAKALIMA KIR DÜŞTÜ, SAÇIM AĞARDI.
HER AKŞAM YILDIZLARA BAKMAK İSTEDİM,
GÖZLERİM GÖZLERİNE TAKILDI KALDI…..

Bedirhan Gökçe​
 

berraksu

Aşafatlı
Katılım
2 Eyl 2006
Mesajlar
3,652
Tepkime puanı
85
Puanları
0
Yaş
36

undersecretary

Doçent
Katılım
3 Ara 2006
Mesajlar
720
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
73
Türkü Gözlüm

Türkü Gözlüm

Kar yağıyor türkü gözlüm
Kar yağıyor buralara.
Uzun hava ağıt gibi,
Dökülüyor bulvarlara.
Sen de gittin buralardan,
Böyle bir karlı havada.
Okul bittikten sonra 95'in yılbaşında,
Gelmiş özlemiştin beni,
Sarılmıştın hıçkırıkla,
Kar yağarken dilek tutmuş,
Kar yemiştin avucumda.
Nasıl gittin türkü gözlüm,
Mahzun kaldım buralarda.
Gülüşlerimiz geliyor,
Ağlıyorum buralarda.

Sen bir öğretmensin şimdi,
657 devlet memuru.
Kıt kanaat geçinirsin,
Seni beklediğim gibi,
Beklersin ay sonunu.

Belki de evlisin şimdi,
Bunca yıl geçti aradan.
Sen beni unuttun belli,
Türkü gözlüm çık hatrımdan.

Oralara da kar yağar mı,
Güneş çıkar mı ardından?
Saçaklardan su damlar mı,
Su girer mi papucundan?

Yokluk kötü türkü gözlüm,
Yokluğun çıkmaz aklımdan.
Varlık güzel türkü gözlüm,
Varlığın yitti yanımdan.

Okulun bittiği yıl tayinin çıktı doğuya.
Belki yazarsın diye,
Bir kalem almıştım sana.
O kalemle mektup yazmış
O kalemle ağlamıştın
Ama o son mektubunda
Sen ne kadar değişmiştin
Sözlerinde değişmişti
Değiştiğin belliydi ki
Kaleminde değişmişti.

Ah benim türkü gözlüm
Ne oldu birden sana ?
And içmiştik gündüz gece
And içmiştik kopmamaya.
Hacı Bayram'da dua ettik
Ayırmasın Allah diye...
Bir fakire para verdik,
Belki dua eder diye...

Fakir mi dua etmedi,
Sen mi yalancı çıktın
O fakiri göremedim,
Gelmedi namaz vakti.
Çok oturdum musallada,
Her tabutta kendim vardım,
Dua ettim ardım sıra...

Şimdi en arabesk duygularla
Dudağımda o türkü,
Yürüyorum bulvarlarda...

Ellerim üşürken hep
Ellerin gelir aklıma.
Yüreğim ağlıyor şimdi,
Yanıyorum buralarda...
Kar yağarken hazin hazin,
Ölüyorum türkü gözlüm,
Ölüyorum buralarda...
 

efruz

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
5,170
Tepkime puanı
735
Puanları
0
Konum
İstanbuL
BEYAZ MENEKŞE / Bedirhan GÖKÇE


Eskiden,



Utanınca,


Yüzü kızarırdı tüm ergenlik kızların,


Şimdi,


Yüzü kızarınca utanır oldularsa,


Suçu kimde bunların?


Eminim eskiden,


Anneleri yaprak kuruturlardı defterlerinde,


Adları Ayşe,


Adları Fatma, Nesrin, Gülsüm en çok da masum,


İçinden ok geçen karalama kalpler çizerlerdi,


Hepsi biraz kareli defter, biraz kurşun kalem,


Biraz da teneffüs saati gülerlerdi,


Sevmek o zaman yaralı bir kalpti,


Sevmek o zaman utanmak demekti,


Aşk, henüz ayağa düşmemişti!


Sevmek belki de biraz utanmaktı




Eskiden,


Utanınca,


Yüzü kızarırdı tüm ergenlik kızların,


Şimdi yüzü kızarınca utanır oldularsa


Şuçu kimde bunların?


Eminim,


Eskiden,


Anneleri okuldan çıkınca,


İlk adres eve giderlerdi,


Gölgelerine bile değmekten çekinir


Sevdiği de olsa bir oğlanın gölzeri akıverse bakışlarından,


Kirlendiğini düşünüp,


Gözyaşlarıyla silerdi sevdiğinin hayalini gözlerinden,


Sevmek o zaman tertemiz bir hayaldi,


Sevmek o zaman yabanıl bir umudun değmediği,


Sevmek, şıpsevdi bir iştah değil,


Sevmek,


Uzak Çok uzak bir evin penceresinde,


Sabırlı bir beklemeyle sulanan,


Bembeyaz bir menekşeydi,


Kuzum, değişmeyen neydi,


Eskiyen ne


Zaman mıydı değişen,


Yoksa değişmek kirlenmek için bir bahanemiydi


Biz mi büyüdük,


Ar, yıkanmaz mı artık utançla,


Geç mi kaldık yoksa?


Geç mi kaldık avuçlarımızdan kayıp giden sabahla
 
Üst