Bayan Arkadaşlara ''Anneler, kızları ve yoğurt kapları''

Katılım
22 Ocak 2007
Mesajlar
1,433
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
Konum
ankara
Sabah bulaşık yıkarken ellerimin annemin ellerine ne kadar benzediğini
fark ettim.
Benzemekten de öte; tıpatıp aynısı olmuşlar..
Ergenlik çağlarımda (hakikaten çekilmez bir yeniyetmeydim) annemin
ellerine sinir olurdum.
Ya da şöyle diyelim: Sinir olduğum bir milyon sekiz yüz kırk altı şeyden
biri de annemin elleriydi.
Kadıncağızın beni sinir etmek için ellerine özel olarak yaptığı bir şey de
yoktu.
Uzun kırmızıya boyanmış cadı tırnakları falan veya lime lime olmuş tırnak
etleri gibi bir durum da yoktu.
Sadece şekilsizdi. Yani güzel değildi. Ve ben buna sinir olurdum.
"Hah" dedim kendi kendime "şimdi senin de bir sıpan olsaydı o da sinir
olacaktı ellerine. Yeterince güzel değilmiş diye.."
Şimdi ise o eller biraz daha elimin içinde kalsın diye ne numaralar
çekiyorum...
Yok üşüdüm, tutsana elimi, yok kremi fazla sürdüm, alsana birazını,
tırnakların uzamış, törpüleyeyim mi..

Aslında düşününce, eller dışında da anneme her geçen gün daha çok
benziyorum.
Eskiden çok umurumda olmazdı şimdi evde ufacık bir dağınıklık olsa
sıkılıyorum.
Sabah kalkar kalkmaz temizlik yapmaya başlıyorum.
Hesapça çay demleninceye kadarki vakti değerlendirmiş olacağım.
Çay zift oluyor, ben hâlâ bir yerleri siliyorum.

Aynı annem gibi ben de masa örtülerini düzeltmeden yanlarından geçmiyor,
hoh yapıp silmeden aynalara bakmıyor, yerden gübür toplamadan
ilerleyemiyorum artık.

Aynı onun gibi sabah kalkınca uzun uzun camdan dışarıya bakmadan güne de
başlayamıyorum.
Esnafla iki kelimenin beli kırmazsam aynı onun gibi eksik iş yapmış
sayıyorum kendimi.

Daha az süsleniyor ama tıpkı onun gibi daha çok bakım yapıyorum.
Eskiden tek bir nemlendiriciyi üç kereden fazla kullanamayan ben artık her
gün sabah akşam sürüyorum.
Üstelik fındık tanesi kadar miktar, oldu artik ceviz tanesi kadar! Rimel
ise kurumak üzere..

Bu kadarla kalsa yine iyi.. Arkadaşlarımdan çok bitkilerimle konuşmama ne
diyorsunuz?
Ya da yalnızsam on iki dedi mi en şahane filmi bile seyrediyor olsam
kapatıp cup yatağa giriyor olmama?
Veya çantamda vızıldayan bir çocuğa verilmek üzere BONBON taşımaya
başlamama?

Ben de şaşırıyorum ama gerçek.
Annemde dalga geçtiğim ne kadar şey varsa hepsini ben de yapıyorum
artik!...
Tek kaygım şu: Bir gün ben de YOĞURT KAPLARINI biriktirmeye başlayacak
mıyım acaba?
Aklımın almadığı tek şey bu. Bütün dolap içleri yıkanmış, kurulanmış
yoğurt kaplarıyla dolu.
Hepsi küçük kuleler şeklinde üst üste dizilmiş, kuzu kuzu bekliyorlar. .
Kapakları da elbette mevcut.
Onlarca değil yüzlerce!

Ne diyeyim...
Bir gün elimdeki yoğurt kabını deterjanlarken anlarım herhalde kap
biriktirmenin esbab-ı mucibesini.. .
***
Bu yazıyı geçen sene yine bu günlerde yazmıştım..
Çünkü hatırlatmak istedim ki annelerimizde kızdığımız, kırıldığımız, dalga
geçtiğimiz, hafife aldığımız, lüzumsuz gördüğümüz, saçma bulduğumuz ne
kadar huy, alışkanlık, arzu, istek varsa bir gün hepsini kendimiz de
edineceğiz . şakanızı, siteminizi yaparken bunu unutmayın istedim.
Üstelik bazen sadece alışkanlıklar değil bahtlar da annelerden kızlara
miras kalabiliyor.
İyi veya kötü..
Onları eleştirirken, yargılarken bunu da düşünün istedim..
Çünkü..
Ben..
Artık..
Yoğurt kaplarını biriktirmeye başladım..
alıntı
 

MaKBeR

Doçent
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,318
Tepkime puanı
4
Puanları
0
hayır yazı çok güzel elinize sağlık ama ben bu tür yazıları sevmiyorum çünkü her okuduğumda ağllıyorum vesselam..
 

ilayda

Üye
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
102
Tepkime puanı
1
Puanları
0
malesef desemde cokgercekci bir yazi olmus kendime baktikca anneme benzeyen cok vasiflar goruyorum ve bundan da cok mutlu oluyorum cunki sIk sIk goremedigim annemi sanki icimde kendimle yasatiyorum yazi bir harikaydi!!!!!!ELLERINE SAGLIK
 
U

ummuhan

Guest
Sabah bulaşık yıkarken ellerimin annemin ellerine ne kadar benzediğini
fark ettim.
Benzemekten de öte; tıpatıp aynısı olmuşlar..
Ergenlik çağlarımda (hakikaten çekilmez bir yeniyetmeydim) annemin
ellerine sinir olurdum.
Ya da şöyle diyelim: Sinir olduğum bir milyon sekiz yüz kırk altı şeyden
biri de annemin elleriydi.
Kadıncağızın beni sinir etmek için ellerine özel olarak yaptığı bir şey de
yoktu.
Uzun kırmızıya boyanmış cadı tırnakları falan veya lime lime olmuş tırnak
etleri gibi bir durum da yoktu.
Sadece şekilsizdi. Yani güzel değildi. Ve ben buna sinir olurdum.
"Hah" dedim kendi kendime "şimdi senin de bir sıpan olsaydı o da sinir
olacaktı ellerine. Yeterince güzel değilmiş diye.."
Şimdi ise o eller biraz daha elimin içinde kalsın diye ne numaralar
çekiyorum...
Yok üşüdüm, tutsana elimi, yok kremi fazla sürdüm, alsana birazını,
tırnakların uzamış, törpüleyeyim mi..

Aslında düşününce, eller dışında da anneme her geçen gün daha çok
benziyorum.
Eskiden çok umurumda olmazdı şimdi evde ufacık bir dağınıklık olsa
sıkılıyorum.
Sabah kalkar kalkmaz temizlik yapmaya başlıyorum.
Hesapça çay demleninceye kadarki vakti değerlendirmiş olacağım.
Çay zift oluyor, ben hâlâ bir yerleri siliyorum.

Aynı annem gibi ben de masa örtülerini düzeltmeden yanlarından geçmiyor,
hoh yapıp silmeden aynalara bakmıyor, yerden gübür toplamadan
ilerleyemiyorum artık.

Aynı onun gibi sabah kalkınca uzun uzun camdan dışarıya bakmadan güne de
başlayamıyorum.
Esnafla iki kelimenin beli kırmazsam aynı onun gibi eksik iş yapmış
sayıyorum kendimi.

Daha az süsleniyor ama tıpkı onun gibi daha çok bakım yapıyorum.
Eskiden tek bir nemlendiriciyi üç kereden fazla kullanamayan ben artık her
gün sabah akşam sürüyorum.
Üstelik fındık tanesi kadar miktar, oldu artik ceviz tanesi kadar! Rimel
ise kurumak üzere..

Bu kadarla kalsa yine iyi.. Arkadaşlarımdan çok bitkilerimle konuşmama ne
diyorsunuz?
Ya da yalnızsam on iki dedi mi en şahane filmi bile seyrediyor olsam
kapatıp cup yatağa giriyor olmama?
Veya çantamda vızıldayan bir çocuğa verilmek üzere BONBON taşımaya
başlamama?

Ben de şaşırıyorum ama gerçek.
Annemde dalga geçtiğim ne kadar şey varsa hepsini ben de yapıyorum
artik!...
Tek kaygım şu: Bir gün ben de YOĞURT KAPLARINI biriktirmeye başlayacak
mıyım acaba?
Aklımın almadığı tek şey bu. Bütün dolap içleri yıkanmış, kurulanmış
yoğurt kaplarıyla dolu.
Hepsi küçük kuleler şeklinde üst üste dizilmiş, kuzu kuzu bekliyorlar. .
Kapakları da elbette mevcut.
Onlarca değil yüzlerce!

Ne diyeyim...
Bir gün elimdeki yoğurt kabını deterjanlarken anlarım herhalde kap
biriktirmenin esbab-ı mucibesini.. .
***
Bu yazıyı geçen sene yine bu günlerde yazmıştım..
Çünkü hatırlatmak istedim ki annelerimizde kızdığımız, kırıldığımız, dalga
geçtiğimiz, hafife aldığımız, lüzumsuz gördüğümüz, saçma bulduğumuz ne
kadar huy, alışkanlık, arzu, istek varsa bir gün hepsini kendimiz de
edineceğiz . şakanızı, siteminizi yaparken bunu unutmayın istedim.
Üstelik bazen sadece alışkanlıklar değil bahtlar da annelerden kızlara
miras kalabiliyor.
İyi veya kötü..
Onları eleştirirken, yargılarken bunu da düşünün istedim..
Çünkü..
Ben..
Artık..
Yoğurt kaplarını biriktirmeye başladım..
alıntı



anam, anam, canım anam.................:)
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
Gerçekten okuyupta duygulanmamak elde değil. Ne kadar çalışsak annelerimizin hakkını ödeyemeyiz.

Allah razı olsun.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
yazi tam anlamiyla yasananlari ve yasanacaklari anlatmis, Allah c.c. razi olsun insallah..
 
Üst