başörtüsü..

AyneyN

Üye
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
89
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Başörtüsü yani tessettür farzdır bu ayetlede sabittir
Bu ayetten yola çıklırsa Okumak için başını açanlar hangi konumda olurlar ?
 
M

Murat Sâki

Guest
keşke bahsettiğin ayet-i kerimeyide verseydin.
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
74
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
ARDAHAN
Web sitesi
www.ihvan-forum.com
ARKADAŞIM BEN KONUYLA İLGİLİ BİR YAZI BULDUM SİZLERLE PAYLAŞAYIM

Soru: Kadının Yabancı erkeklere karşı avret mahallİ neresidir?

Cevap: Kadının avret mahalli, el ve yüzü hariç vücudun her tarafıdır. Kadının boynunu, saçının bir tek teli olsa dahi saçını göstermesi haramdır. Elleri ve yüzünün dışında kalan vücudunun her tarafı avret olup, örtülmesi farzdır. Bunun delili Allahû Teâla’nın şu ayetidir:
ولا يبدين زينتهن الا ما ظهر منها

“Ancak kendiliğinden görünen kısmı müstesna, ziynetlerini açmasınlar.” Ayette geçen kendiliğinden görünen kısımlar, eller ve yüzdür. Çünkü müslüman kadınlar ellerini ve yüzlerini Rasûlullah ()’ın yanında açıkta bırakıyor, Allah’ın Rasulü de onlara ses çıkarmıyordu. Zira eller ve yüz namaz ve hac gibi ibadetlerde açılıyordu. Yine bu iki uzuv ayetlerin indiği dönemde yani Rasûlullah () zamanında âdet olarak da açılıyordu. Bununla ilgili delil ise Rasûlullah ()’ın, kadının elleri ve yüzünün dışındaki vücudunun her tarafının avret olduğunu bildiren şu hadistir: ‎
المرأة عورة
“Kadın avrettir.” Bir başka hadiste ise şöyle buyurulmaktadır:
يا اسماء ان المرأة اذا بلغت المحيض لم يصلح ان يرى منها الا هذا وهذا واشار الى وجهه وكفيه
“Ey Esma! Kadın hayız görmeğe başladığı zaman onun şurası ve şurası -ellerini ve yüzünü işaret ederek- dışında kalanların görünmesi doğru olmaz.”
Bu delillerin tümü, elleri ve yüzü dışında kadının tüm vücudunun avret, örtünmesinin ise farz olduğu hususunda açık ve net delillerdir. Şârî’, kadının avret yerlerini ne ile örtmesi gerektiği konusunda belirli bir elbise tayin etmeksizin sadece şu ifadelerle yetinmiştir:
“Zinetlerini açmasınlar”, “Şunlar hariç ondan bir kısmının görünmesi uygun değildir.” Şekli ne olursa olsun el ve yüzün dışındaki bedenin tamamını örten şey elbise olarak kabul edilir. Uzun bir elbise, pantolon, entari, çorap gibi giyeceklerin hepsi örtü olarak kabul edilir. Bu nedenle Şârî’ avret yerinin örtülmesi konusunda belli bir elbise şekli tayin etmemiştir. Avreti örten yani avreti açığa çıkarmayan her giysi, şekline, türüne ve kaç parça olduğuna bakılmaksızın şer’an avreti örten elbise olarak kabul edilir.

Soru: Kadının, cildinin rengini gösteren bir çorap veya şeffaf bir elbise giymesi caiz midir?

Cevap: Şârî’, elbisenin cildi örtmesini şart koşmuştur. Bu nedenle örtünün, derinin rengini, üzerindeki beyazlığı, siyahlığı, kırmızılığı, morluğu veya bunların dışındaki başka renkleri belli etmeyecek şekilde olmasını farz kılmıştır. Eğer elbise, şeffaf ve ince olup arkasındaki derinin rengi, derideki beyazlık, kırmızılık belli olursa avreti örten bir elbise olarak kabul edilmez. Avret açık sayılır. Çünkü şeran örtünme tamamlanmamıştır. Elbise derinin rengini tamamen örttüğü zaman avret örtülmüş sayılır. Bunun delili ise Aişe ()’nin Rasûlullah ()’den naklettiği şu hadistir:
يا اسماء ان المرأة اذا بلغت المحيض لم يصلح ان يرى منها الا هذا وهذا واشار الى وجهه وكفيه
“Ey Esma! Kadın hayız görmeğe başladığı zaman onun şurası ve şurası -ellerini ve yüzünü işaret ederek- dışında kalanların görünmesi doğru olmaz.” Bu hadiste Nebi (), Esma ()’nın giydiği ince ve şeffaf elbiseyi örtü olarak kabul etmemiş, avretinin açık olduğunu bildirmiş, ona bakmamak için gözlerini çevirmiş ve avretini örtecek elbise giymesini emretmiştir. Bununla ilgili bir başka hadis de Usâme hadisidir. Rasûllullah () Usâme’ye, kıbtiyye [bir çeşit ince elbise] hakkında sorduğu zaman Usâme kıbtiyyeyi karısına giydirdiğini söyleyince, Rasûlullah () ona şöyle buyurdu:
مرها ان تضع تحتها غلالة فاني اخاف ان تصف حجم عظامها
“Karına emret kıbtiyyenin altına elbise giysin. Zira ben onun kemiklerinin hacminin belirmesinden korkuyorum.” Rasûlullah (), Usâme’nin, kıbtiyyeyi karısına giydirdiğini öğrenince derisinin rengi belli olmaması için, karısına kıbtiyye’nin altına elbise giydirmesini emretmiştir. “Ben, kemiklerinin hacminin belirmesinden korkuyorum” diyerek bunun sebebini de illetlendirmiştir. El-vasf, birşeyin arkasındakinin şekil olarak değil de aynen ortaya çıkmasıyla gerçekleşir. Hadiste, “Ben, kemiklerinin hacminin belirmesinden korkuyorum” ifadesi, kemiklerin şeklinin değil renginin açığa çıkması demektir. İşte bu iki hadis, Şârî’in avreti örtecek olan elbisenin, altındaki derinin rengini belli etmeyecek bir şekilde olmasını şart koştuğuna dair açık delillerdir. Setr-i avret diye bilinen konunun özü budur.

Soru: Kadın üzerinde pardösü olmaksızın etek ve manto veya pantolon ve gömlek gibi elbiseyle dışarı çıkabilir mi?

Cevap: Kadının genel hayatta yani cadde ve sokaklarda giymesi için Şârî’in koyduğu muayyen elbiseler vardır. Her ne kadar avreti örtebilme özelliğine sahip olsa da pantolonla avretin örtülerek genel hayata çıkılması caiz değildir. Çünkü Şârî’ genel hayatta kadınların giymesi için belirli bir elbise tesbit etmiştir. Şârî’in emrine karşı gelir de onun belirlediği elbiseyi giymezse günahkâr olur. Zira bu hareketiyle farzlardan birisini terk etmiştir. Bu nedenle avretin örtülmesi konusu ile genel hayatta giyilecek elbiseler konusunun birbirine karıştırılmaması gereklidir. Pantolon, ince ve şeffaf olmadığı zaman avreti örter. Ancak pantolon ile yabancı erkeklerin karşısına çıkılacağı anlamına gelmez. Çünkü pantolon kadının güzelliklerini ve ziynetini açığa çıkarır. Bu durumdaki bir kadın her ne kadar avret yerini örtmüş olsa da, güzelliklerini yabancılara göstermiş sayılır. Halbuki Şârî’, kadının süslenip güzelliklerini yabancı erkeklere göstermesini haram kılmıştır. Bu nedenle pantolonun kadının avretini örtme özelliğine sahip olması nedeniyle kadının güzelliklerini ortaya koymadığını söyleyemeyiz. Bu nedenle kadının avretini örtmesi meselesi ile süslenip güzelliklerini yabancılara göstermesi konusunu kesinlikle birbirine karıştırmamak gereklidir. Bunların her biri birbirinden ayrı konulardır.

Ancak Şârî’, kadının çarşı-pazara, cadde ve sokağa çıkmak istediği zaman özel hayatta giydiği elbisenin üzerine bir başka elbise daha giymesini emretmiştir. Şârî’, evinin dışına çıkan kadına elbisesinin üstüne tek parça çarşaf veya benzeri bir elbise giymesini, bunu da ayaklarına kadar salıvermesini emretmiştir. Eğer elbisesinin üstüne giyeceği tek parça çarşaf veya benzeri bir elbise bulamazsa komşusundan, kardeşinden veya bir yakınından ödünç alması gerekir. Eğer ödünç almaya gücü yetmez veya ödünç alamazsa dış elbisesi olmadan dışarı çıkması caiz değildir. Özel hayatında giydiği elbisenin üstünden tek parça çarşaf, ayağa kadar uzun manto veya pardösü gibi bir elbise giymeden dışarı çıkarsa günahkâr olur. Çünkü bu durumda Allah’ın farzlarından birisini terk etmiş olur. Bu durum omuzlardan aşağıya kadar salıverilecek elbise ile ilgili bir hükümdür.

Ancak kadının vücudunun üst kısmını yani başını, başörtüsü veya başörtüsünün yerini tutacak başın tümünü ve boynunu örtecek, göğüslerine kadar salınacak bir örtü ile örtmesi gereklidir. Kadın, çarşıya çıkmak istediği veya cadde ve sokakta yürümesi gerektiği zaman başörtüsü veya aynı vazifeyi görecek, genel hayatta kullanacağı bir örtünün bulunması gereklidir. Buna göre kadın, başında başörtüsü ve omuzlarından aşağısını örten çarşaf, manto türü iki parçadan oluşan bir elbise bulunursa çarşıya çıkabilir, cadde ve sokaklarda yürüyebilir. Eğer bu iki tür örtü bulunmazsa, hangi halde olursa olsun kadının genel hayata çıkması caiz değildir. Çünkü örtünme emri bu iki örtü için genel olarak gelmiştir ve tüm durumlarda genel olarak da kalmıştır. Zira ayetteki emri tahsis edici bir şey yoktur. Genel hayatta bu iki örtünün örtülmesinin farziyetinin delili yüce Allah’ın şu ayetleridir:
وليضربن بخمرهن على جيوبهن ولا يبدين زينتهن الا ما ظهر منها
“Başörtülerini yakalarının üstüne vursunlar. Kendiliğinden görünen hariç ziynetlerini göstermesinler.” Omuzlarından aşağıda kalan kısmın örtülmesi ile ilgili ayet ise şudur:
يا ايها النبي قل لازواجك وبناتك ونساء المؤمنين يدنين عليهن من جلابيبهن
“Ey Nebi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına cilbablarını üstlerinden salmalarını söyle”
Bu delillerin tümü, kadının genel hayatta dış elbisesini giymesi gerektiğine açıkça delalet etmektedir. Allahû Teâla, genel hayatta kadının giymesi farz olan bu elbiseyi yukarıda geçen her iki ayette, dikkatli, eksiksiz ve kapsamlı bir şekilde nitelemektedir. Gömleğin ve elbisenin yakasından görünen yerlerini gizlemeleri için başlarını, göğüslerini ve boyunlarını örtsünler.

Soru: Pardösünün uzunluğu nereye kadar olmalıdır?

Cevap: Cilbab veya çarşaf ya da mantoda aranan şart veya özellik, kadının iki ayağını da gizleyinceye kadar aşağıya kadar salıverilmesidir. Ayette: “Cilbablarını üstlerinden salmalarını söyle” Yani dış elbiselerini üzerlerine yaysınlar. Bu durumda ayet, mantolarını veya çarşaflarını aşağıya kadar salıversinler anlamına gelmektedir. Zira İbni Ömer’den rivayet edilen bir hadiste şöyle denilmektedir:
“Rasulullah () şöyle buyurdu:
من جر ثوبه خيلاء لم ينظر الله اليه يوم القيامة فقالت ام سلمة : فكيف يصنع النساء بذيولهن فقال يرخين شبرا فقالت : اذن تنكشف اقدامهن قال : يرخين ذراعا لا يزدن
“Kim kibirlenerek elbisesini yerde sürüklerse kıyamet günü Allah ona bakmaz.”, deyince Ümmü Seleme: “Kadınlar eteklerini ne yapacaklar.” dedi. Allah’ın Rasulü “Bir karış salsınlar” buyurdu. Ümmü Seleme “Bu takdirde ayakları açılır.” deyince Allah’ın Rasulü: “Bir dirsek salsınlar, artırmasınlar.” buyurdu.”
Bu hadis, kadınların giydikleri dış elbiselerin ayaklara kadar uzandığını ve ayaklarını örttüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Eğer ayakları, çorap veya ayakkabı ile örtülmüş olsa bile yine de dış elbiselerini aşağıya kadar salıvermeleri gereklidir. Ayakların herhangi bir şeyle örtülmüş olması zorunlu değildir. İşte böylece kadının dışarı çıkmak için giymiş olduğu elbisenin üstüne geniş bir elbise giymesinin vacip olduğu açıklanmış olmaktadır. Ayaklara kadar uzanan bir elbise giymek farzdır. Aksi takdirde Allah katında günahkâr
 

AyneyN

Üye
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
89
Tepkime puanı
0
Puanları
0
30- Mü'min erkeklere gözlerini harama bakmaktan sakındırmalarını ve mahrem yerlerini korumalarını söyle. Bu onlar için en güvenceli arınma yoludur. Hiç şüphesiz onlar ne yaparsa Allah ondan haberdardır.

31- Mü'min kadınlara de ki; gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Baş örtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar.
NUR SURESİ
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
S.a
Adıyalnızlık;.. "Cilbab veya çarşaf ya da mantoda aranan şart veya özellik, "... gibi bir ifade kullanması "cilbab/çarşaf" ile "manto" yu aynı manaya ve aynı özellikleri taşıyor gibi bir anlam çıkarmış düzeltmek isterim..

Zira; cilbab ve ç arşaf da yüz gizlidir manto da hem omuz hem yüz açıktır...
Kadının güzelligi yüzünde zuhur ettigi için Tesettür ü Şer i olan emir ancak "Çarşaf/Cilbab" ile mümkündür... Manto Tesettür ü Şer i değildir...

Delil olarak sunulan ayetler içinde geçen "cilbab" kelimesinden murad ne bildirlse ve açıklansa daha hoş olurdu...

“Ey Nebi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına cilbablarını üstlerinden salmalarını söyle”

İslamda; "Baş örtüsü" diye bir kavram ve emir yoktur...

Salemetle....
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Başörtüsüne karşı değilim. Takmak isteyen taksın. Takmak istemeyen de takmasın.

Mesela ramazan ayında kantinde yiyip içenleri dövmek ne kadar kötü bir şeyse, başörtüsünü yasaklamak da o kadar kötü birşeydir.
 

AyneyN

Üye
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
89
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Başörtüsüne karşı değilim. Takmak isteyen taksın. Takmak istemeyen de takmasın.

Mesela ramazan ayında kantinde yiyip içenleri dövmek ne kadar kötü bir şeyse, başörtüsünü yasaklamak da o kadar kötü birşeydir.

EVET HAKLISINIZ İSLAM DİNİ HOŞGÖRÜYÜ KAPSAR BU HAREKETLER BİR MÜMİNE YAKIŞIR HAREKETLER DEĞİL
BİR BAŞKA AÇIDAN BAKARSAK OLAYA MÜSLMÜNLARA KARŞI ALINAN TAVIR NEDİR?
1-OKUMAK İSTEYEN BİR MÜSLÜMAN KIZ KARDEŞİMİZ ALLAHIN EMRİ OLAN ÖRTÜSÜNÜ TAKIYOR DİYE OKULA ALINMIYOR
2-TEMİZLİK İŞCİSİ BİLE OLSAN TESETTÜRLÜYSEN BAZI İŞ YERLERİ KABUL ETMİYOR
3-DIŞARDA YANİ CAMİ DIŞINDA NAAMZ KILARSAN HABERLERE KONU OLUYORSUN
VS VS BU ÖRNEKLER ÇOĞALTILABİLİR ASKERİYEDE SÜREKLİ TETİKTE İRTİCA İRTİCA DEYİP DURUYOR
YANİ ANLIYACAĞINIZ MÜSLÜMAN OLMAK MÜSLÜMANCA YAŞAMAK ATEŞ DENİZİNDE MUMDAN GEMİLERLE YÜZMEYE BENZİYOR
BUNLARI YAŞAYAN MÜSLÜMANLAR HANGİ PSİKOLOJİDE DERSİNİZ MÜMİNLER MELEK DEĞİL ONLARINDA BİR SABRI VAR
BU BAHSETTİĞİNİZ OLAYLARIN OLMASI TABİKİ OLMAMASI GEREKEN ŞEYLER VEDE BEN KENDİ ADIMA ONUŞAYIM ONAYLAMIYORUM
AMA MÜMİNLERE YAPLAN BASKILAR BU OLAYLARIN KATBE KATIDIR .....
 

kubra

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Başörtüsüne karşı değilim. Takmak isteyen taksın. Takmak istemeyen de takmasın.

Mesela ramazan ayında kantinde yiyip içenleri dövmek ne kadar kötü bir şeyse, başörtüsünü yasaklamak da o kadar kötü birşeydir.

o zulümü ve ızdırabı çekenler bizleriz! kapılarda kalan,zorlanan,hırpalanan!!! Çok zor. Rabbim hakkımızda hayırlısını versin.
 
Katılım
18 Eki 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bAŞÖRTÜSÜ İslamın emri değildir doğru fakat Tesettür İslamın emridir ayeti kerime de çizilen avret sınırı eller ayaklar ve yüzdür...Herkesin görüşü kendinedir fakat bunu şeriata bağlamak yanlıştır.Bu konudaki şeriat söylediğim gibidir gerisi teferruattır ...
selametle
 

selday

Üye
Katılım
13 Eki 2006
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bazı kavramların yorumlanmasına ne kadar çok ihtiyacımız var değilmi (örtünmek , cilbab, kadın avret mahalli ) . halbuki inanan o kadar insan var başı açık ve tesettürlü giyinmeyen. Bir inanan olarak bu insanlara karşı bakış açımız bun insanların günahkar olduğu mu olmalı. Onlara o gözle mi bakmalıyız. Herkes gücü yettiğince islamı yaşasa ve insanlar birbirlerine karşı saygı gösterse olmaz mı . yaradılanı sevmek gerek yaratandan ötürü...
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
S.a

Selday; açık olan insanlara karşı iki bakış açısı olabilir..
1- Açık olanlar Allah ın emrini dinlemiyor; Kafir dir...
2- Allah ın emrini Kabul ediyorlar, ama amelleri eksik günahkarlar...

Biz 2. maddeyi kabul ediyoruz, Ahkam ı ilahide olan her emri kabul eden, iman eden amel etmesede kafir olmaz, günahkar olur...

Bişey olmaz nolacak diyemeyiz, harama ve küüfre rıza gösteremeyiz..
dua ederiz.. Selametle..
 

hasret

Asistan
Katılım
23 Eki 2006
Mesajlar
748
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
Y@R ŞEHİR......
evt aslında rabbimizin ilk kelimesi oku olmuştur.bu nedenle millet bundan istifade ederek başlarını açarlar halbuki Allah yaratn rabbinin adıyla oku emrini vermiştir.bu durumda bugün nerdeyse din dersleri kaldırılan üniversiteler için elbetteki başını açmak uygun lmaz hatta harama girer yani günahtır...duayla
 

Uveys El Konevi

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Konya
evt aslında rabbimizin ilk kelimesi oku olmuştur.bu nedenle millet bundan istifade ederek başlarını açarlar halbuki Allah yaratn rabbinin adıyla oku emrini vermiştir.bu durumda bugün nerdeyse din dersleri kaldırılan üniversiteler için elbetteki başını açmak uygun lmaz hatta harama girer yani günahtır...duayla

Dediklerini harfi harfine katılıyorum kardeşim...
Hem sonra diyelim ki bu okullarda 7 gün 24 saat din eğitimi verilse..Hadis,kelam,tefsir bilumum ulum-u diniyye tedris edilse..Ama deseler ki" ki başörtülü gireceksin ama başörtünün ucundan 1 parmak saçın görünecek"
yine oralarda okumak CAİZ OLMAZ!!!
Çünkü Allah'ın emri çiğneenerek Allah'ın rızası kazanılmaz....:wallbash[1]:


Bazıları bunu abarttığımızı sanabilir ama abartı değildir...Çünkü biz Müslüman'ız..Müslüman teslim olan demek..Rabbe teslim olmuşuz.."Kalu Bela "demişiz.Artık bundan sonra Rabbimizden ne gelirse kayıtsız şartsız iman edip amel etme yoluna gideriz.Hatalara girsek de günahlar işlesek de Allah'ın emri bize dünyadaki en kıymetli şeyden daha kıymetli olmadıkça gerçek iman etmiş olmayız!!

Mesela biz içki içmeyiz..Ama içki zararlı olduğu için içmemeklik yapmayız , ALLAH HARAM KILDIĞI için içmeyiz...Zararı bizim için sebeb olamaz ancak sonuç olur, belki teşvik olur...

Onun için Rabbe iman ettikten sonra aklımızla bu imanı güçlendiririz, tefekkür ederiz; Allah'ın yarattıklarını düşünüreke Rabbe olan imanımızı artırırız..VEya aynı şekilde Allah Resulü (sav) in hayatını düşünüp ona olan imanımızı pekiştiririz...
Ancak biz Kitab'ta yazan herhangi bir hüküm hakkında sorgulama yapmayız...Çünkü biz teslim olmuşuz...O kitabın Allah'tan geldiğine inandıktan sonra artık kayıtsız şartsız teslim oluruz...

İşte günümüz insanını imansızlığa sürükleyen bir nokta yakaladım..Anlatayım mı???
Kimisi 5 vakit namaz kılıyor, oruç tutuyor,hacca gidiyor vs. ama tutup diyor ki bu ülkeye şeriat gelirse (haşa) şöyle kötü olur böyle kötü olur?
Şimdi al sana kaya nereye dayarsan daya demezler mi adama!!!!

İman filan bırakmaz adamda mazallah!!!

Neyse konudan çıktım galiba :D
 

Uveys El Konevi

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Konya
EVET HAKLISINIZ İSLAM DİNİ HOŞGÖRÜYÜ KAPSAR BU HAREKETLER BİR MÜMİNE YAKIŞIR HAREKETLER DEĞİL
BİR BAŞKA AÇIDAN BAKARSAK OLAYA MÜSLMÜNLARA KARŞI ALINAN TAVIR NEDİR?

2-TEMİZLİK İŞCİSİ BİLE OLSAN TESETTÜRLÜYSEN BAZI İŞ YERLERİ KABUL ETMİYOR
.....

Bacım burada bi düzeltme yapmak istiyorum....Şevki Yılmaz hoca bundan yıllar önce 90lı yıllarda Arafat'ta verdiği bir vaazında diyor ki:
"Bu ülkede temizlik yapan kadınlara başörtüsü takmak nerdeyse zorunluluk gibidir..Yani temzilik yapan kadınlardan başörtüsü takması isteniyor.Peki ben Üniversitede de takayım dediği zaman olmaaaaaaaaz diyorlar...E peki temizlikçiyi niye başörtülü istiyorsun..İŞTE BURDA TOPLUMA BİR MESAJ VERİLİYOR.ALLAH'IN EMRİYLE DALGA GEÇMEK İÇİN BÖYLE YAPIYORLAR...BAŞÖRTÜSÜ TAKAN İNSANI AŞAĞILAMAK İÇİN, ONLARI CAHİL Bİ ŞEYDEN ANLAMAZ ANCAK TEMİZLİK YAPAR CAM SİLER MASA TEMİZLER BAŞKA İŞE YARAMAZ GÖSTERMEK İÇİN BÖYLE YAPIYORLAR..." demişti...

Hatta örnek olarak da "Hain" dediği Prof.İhsan Doğramacının masasını temizleyen temizlikçi kadının başörtülü olduğunu söylemişti....:wallbash[1]:
 

fesleghen

Üye
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
safranbolu
İşte benim en zayıf noktam,
Adı müslüman olarak geçen bir ülkeyiz fakat biz bunun neresindeyiz
Örtüm Allah' a binlerce şükür olsun ki şimdiye kadar başıma hiçbir yerde bela olmadı.
Zaten and. ihl' ye başalayınca örtündüm yani yaklaşık 1, 2 aydır örtülüyüm.
Beni yadırgayan bana gülen benimle dalga geçen arkadaşlarım oldu tınmadım
o liseyi zaten yanlışlık sonucu yazmıştım
kimse beni desteklemedi imamhatip konusunda
mesleğin olmaz diye
bende gençliğin verdiği haz ve birazda kişiliğimden gelen inatla gidip kaydoldum
ve şuan çok mutluyum çünkü ben örtümle varım örtümle özgürüm,
kendimi örtümle ifade edebiliyorum,
ben ALLAHIN YOLUNDAYIM ve gerekirse de bu yolda ölmek istiyorum.
ALLAH örtüleri uğruna herşeyden vazgeçen zorluk çeken kardeşlerimin yanında bulunsun inşAllah.
 

Uveys El Konevi

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Konya
bazı kavramların yorumlanmasına ne kadar çok ihtiyacımız var değilmi (örtünmek , cilbab, kadın avret mahalli ) . halbuki inanan o kadar insan var başı açık ve tesettürlü giyinmeyen. Bir inanan olarak bu insanlara karşı bakış açımız bun insanların günahkar olduğu mu olmalı. Onlara o gözle mi bakmalıyız. Herkes gücü yettiğince islamı yaşasa ve insanlar birbirlerine karşı saygı gösterse olmaz mı . yaradılanı sevmek gerek yaratandan ötürü...

Kardeş konuyu çarpıtmamak gerek...Biz Günahkara değil Günah'a düşmanız...Biz tabii ki başını açan bacılarımızı aşağılayamayız bu bize yakışmaz..Dinimizce de bu kul hakkına kadar gider..

Ama bizim demek istediğimiz bu eylemi yani yasağı meşru göstermek isteyenler var bunun yanında "eğitim için baş açılır, (haşa) günah değildir" diye fetva verenler var...Biz onlara karşı teprki gösteriyoruz..Yoksa bir bacımız günaha girdi diye onu tabii ki dışlamayız...
Ama o eylemi ve yasağı meşru göstermek hem dine hem de insanlığa bir İHANETTİR!...

:uzgunum[1]: Herhalde siz bizi yanlış anladınız...
 

melami

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
238
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İSTANBUL
Bu aklı fikriyle mevla bulunmaz

Ömür dediğin Zaman o kadar kısaki
Bu zamanı hakikatte Hak senden neler istiyor onlara daha fazla zaman ayırmanız nacizane fikrim birkaç ilahi sözü bizden hediye kabul buyurunuz efendim:

Hakikat manasını şer ile bilmediler.
Hakikat dirliğini riya dirilmediler.

Hakikat bir denizdir şeriat onun gemisi
Çoklar girdi gemiye denize dalmadılar.
YUNUS

Hararet nardadır, sacda değildir
Keramet hırkada taçta değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs'te, Mekke'de, Hac'da değildir.

HACI BEKTAŞ-I VELİ


Bu aklı fikriyle mevla bulunmaz
Bu ne yaradır ki merhem bulunmaz
Deryalar içinde susuz gezerim
Beni kandıracak umman bulunmaz

Severim ben seni candan içeru
Yolum vardır bu erkandan içeru
Süleyman kuş dili bilir dediler
Süleyman var Süleyman'dan içeru

Yunus'un sözleri hundur, ateştir
Kapında kul var sultandan içerü
Beni benden sorman ben ben değilem
Bir ben vardır bende benden içerü

YUNUS
.
 
Üst