Başörtüsü Genelgesine Danıştay Engeli

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Danıştay 8. Dairesi, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın, rektörlüklere gönderdiği yazıyı 'genelge' olarak kabul ederek, yürütmesini durdurdu.

Danıştay 8. Dairesi, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın, ''başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılmasını öngören değişikliklerin yapıldığı Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerine göre uygulama yapılabilmesi için ayrıca bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığına'' ilişkin rektörlüklere gönderdiği yazıyı ''genelge'' olarak kabul ederek, oy birliği ile yürütmesini durdurdu.


A.A

 

hamza-t

Üye
Katılım
7 Ağu 2007
Mesajlar
77
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
yönetmelik çıkarmazsan böyle olur işte.,
şu AKPliler hakikatten hukuk özürlü.
 

inkişaf_

Doçent
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
1,124
Tepkime puanı
3
Puanları
0
B planı varmış yökün

Yök genel kurulunda yapılacak bir oylamada evet oyu 11 hayır oyu 9 çıkıyor. bu durumda genelge çıkartılabilir. 11 evet oyla kabul edilir. Danıştay bu bildidirnin genelge olamıyacağını söylemiş zaten.
 

Türkay

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Sevinçleri kursaklarında kalacak... Kalmalı da...

Biri çok satmakla, diğeri 'aydınlanmacı' olmakla övünüyor, ama al birini vur ötekine... Dün birinin manşeti “Danıştay YÖK'ü durdurdu” diyordu, ötekinin ise “Yargı türbana 'dur' dedi”... Oysa Danıştay YÖK'ü durdurmadığı gibi, Danıştay'ın anayasayla serbest bırakılan bir konuda 'dur' deme yetkisi bulunmuyor.

Danıştay'ın YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan'ın üniversitelere gönderdiği yazısı için taktığı ad sorun çıkarıyor: 'Genelge'... Düz bir yazıya 'genelge' adını takan Danıştay, kararıyla, YÖK Başkanı Prof. Özcan'a, “Tek başına genelge yayınlama yetkiniz yok” demiş oldu...

Hepsi bu.

Yarın YÖK Başkanı Prof. Özcan genel kurulu toplar ve oradan yazısında ifade ettiklerini aynen tekrarlayan bir 'genelge' çıkarırsa, Danıştay'ın kararına uyulmuş olur. Genel kurulu toplamasına da gerek yok YÖK Başkanı'nın; sonuçta pek çok üniversite TBMM tarafından gerçekleştirilmiş ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş anayasa değişikliğini doğru yorumlayıp başörtüsü/türban yasağını kendiliğinden kaldırdı zaten.

Manşetlere farklı biçimde yerleştirilen kararın esas anlamı bundan ibaret. Çok satan veya aydınlanmacı geçinen gazetelerin, olayı, sanki Meclis'in yaptığı anayasa değişikliği üzerinde Danıştay'ın denetim hakkı varmış gibi sunmaları ibretlik. 'Aydınlanmacı' geçinen “Danıştay 8. Dairesi, YÖK Başkanı Özcan'ın genelgesini oybirliğiyle yasalara aykırı buldu” diyor ya üst-manşetinden; genelgesinin içeriği değil Prof. Özcan'ın Danıştay tarafından aykırı bulunan, tek imzayla 'genelge' yayınlaması sadece.

Dertleri, kafaları karıştırıp çöpe atılmış gerekçelerine hak kazandıracak olaylara çanak tutmak...

Türkiye üniversitelerinde yasakların devam etmesinden yana olanların bugüne kadar kullandıkları gerekçe üniversitelerin yarıdan fazlasının yasağı uygulamadığı haftalar boyunca çöktü. İddiaları, yasağın kalkması durumunda üniversitelerin karışacağıydı. Hatta bir aklıevvel, işi, “Mahalle baskısı yüzünden bir ay içerisinde üniversitelerde başını örtmeyen kız öğrenci kalmaz” noktasına kadar vardırmıştı. Haftalardır yasağın uygulanmadığı üniversitelerde tek bir 'aykırı' olayla karşılaşılmadı. Her üniversitede, başını örtmeyen öğrenciyle başını örten kardeş kardeş geçinmeyi sürdürüyor.

Daha da önemlisi şu: Bazı üniversitelerde uygulanmayan yasağı sürdüren eğitim kurumlarında da olay yaşanmıyor... Mağdur genç kızlar, mağduriyetlerini gururla sineye çekip hukukî sürecin sonuca ermesini bekliyorlar. Hukukî süreci tamamlayacak olan Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karardır. CHP'nin yaptığı 'yok sayma' başvurusunu inceleyecek olan Anayasa Mahkemesi, anayasada ve kendi yasasında çerçevesi çizilmiş olan yetkileri dâhilinde karar verecektir.

Anayasa Mahkemesi'nin yetkileri arasında anayasa değişikliklerini denetleme bulunmuyor. Anayasa Mahkemesi hukukla siyaset arasında var olması gereken mesafeyi koruduğu takdirde, CHP'nin yaptığı başvurunun akıbetini tahmin etmek zor değil. Anayasa Mahkemesi üyelerinin, geçen nisan ayında verdikleri '367' kararının toplumda meydana getirdiği dalgalanmayla yeniden karşı karşıya kalmak istemeyecekleri umulur.

Sözün kısası şu: Danıştay TBMM tarafından çıkarılmış anayasa değişiklikleri ve yasalar konusunda yetkili değildir; verdiği karar kalkmış olan yasağın sürdüğü anlamına gelmiyor bu yüzden... Anayasa Mahkemesi'nin de hukuka bağlı kalarak vereceği karardan endişe etmek gerekmiyor.

Yasak sürüyor diye etekleri zil çalanların sevinçleri kursaklarında kalacak.

Fehmi koru





 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
'Anayasa Mahkemesi'ne mesaj mı?'

BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu, Danıştay’ın YöK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya özcan’ın üniversite rektörlüklerine gönderdiği “başörtülü öğrencileri derslere alın” talimatını “kanunsuz emir” olarak niteleyerek yürütmeyi durdurmasını “Danıştay’ımızın ibretlik kararlarına bir yenisi daha eklenmiştir. YöK Başkanının itiraz hakkını kullanacağını düşünüyoruz” sözleriyle değerlendirdi.

“ALKOLE KARŞI TUTUMU MANİDAR”
Danıştay’ın başörtüsü ile ilgili kararları geçmişten bu yana mağdurlar aleyhine aldığını belirten Topçu, “Mahir Danıştay’ımızın geçmişte alkol reklamlarına kısıtlama taleplerine anında karşı çıkması manidardır” dedi.

HERKESİN üMİDİ
“Din ve vicdan hürriyeti ile ilgili yasakların olmadığı bir ülkede yaşamak 75 milyon insanımızın hakkıdır” diyen Topçu, “TBMM’nin, dolayısıyla büyük Türk milletinin yasağın kaldırılmasına yönelik ortaya koyduğu iradenin uygulanması için doğru ve yerinde karar veren YöK Başkanımızın tamimine karşı çıkan Danıştay İdari Dava Dairesinin ‘özgürlükler’ lehine karar alacağını ümit ediyoruz. İlgili daire, TBMM ve dolayısıyla büyük Türk milletinin iradesi olan bir kararın uygulanmasının önüne koyulan bu hukuksuzluğu umarız düzeltecektir” şeklinde konuştu.

“TARTIŞMALAR YENİDEN ALEVLENDİ”
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu da, Danıştay 8. Dairesinin kararının başörtüsü tartışmasını yeniden alevlendirdiğini belirterek, Artık Türkiye’de adli ve idari makamlar, başörtüsü yasağıyla bu kadar çok ilgilenmesinin ve bu yasağı sürdürme gayretlerinden vazgeçmelidir” dedi.

“DANIŞTAY KANUNLARA UYMAKLA YüKüMLüDüR”
“Danıştay her şeyden önce bir yargı makamı olarak diğer yargı organları gibi kanunlara uymakla yükümlüdür” diyen Başoğlu, “Bu meseleyi bir siyasi iktidar ve üniversite üst yönetimleri arasında bir iddialaşma ve inatlaşmaya dönüştürmek, bizim dediğimiz doğrudur anlayışına dönüşmektedir. Toplumumuzun bugün beklediği daha iyi eğitim ve daha iyi eleman yetiştirmektir. İnsanların kılık kıyafetine bakarak, eğitim hakkından mahrum etmek, üstelik anayasanın son değişikliğine ve kanuna rağmen ısrar etmek, her şeyden önce adli makamların başvurmaması gereken bir anlayış olması gerekir.
Bu tartışma ne kadar çok uzarsa o kadar çok insanın ve öğrenci ve ailelerinin mağdur olduğunu bilmek gerekir. Artık Türkiye yabancıların bile savunma durumunda kaldığı başörtüsü yasağının kaldırılması durumundan kendisini bir an önce kurtarmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

YASAKçILARIN EKMEĞİNE YAĞ SüRüLDü
MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Nigar Gümrükçüoğlu ise; kararın yasakçıların ekmeğine yağ sürmek için kullanılmasını esefle kınadıklarını belirtti. Gümrükçüoğlu, “Bu kınamamız bu olayı hukuksuzca algılayanadır. Danıştay kararında başörtüsüne yasak getirmemiştir. Teknik açıdan tek başına YöK başkanının genelge yayınlayamayacağına karar vermiştir. Bu doğrudur, fakat serbestlik anayasa ile gelmiştir YöK başkanının genelgesi olsa da olmasa da serbestlik yürürlüğe girmiştir. Bu sebeple bu kararı yasaklama olarak duyuran ve Anayasa Mahkemesi’ni bu yol ile baskı altına almaya kalkan zihniyeti kınıyoruz” diye konuştu.

“ANAYASA MAHKEMESİNE BASKI MI?”
Gümrükçüoğlu, “Siyasi bir parti imiş gibi yorumda bulunan yargı organları, yine Anayasa Mahkemesi’nden başörtüsü ile ilgili düzenlemeye ret çıkması için baskı yolunu mu seçiyor? Bu strateji ile de bu meselenin halkoyuna sunulmasını mı bekliyorlar? Kendileri bu mesele halkoyuna kalırsa sadece üniversitelerde değil, kamu kurum ve kuruluşlarında da özgürlük olması yönünde bir referandum olması ihtimalini de göz önünde bulunduruyorlar mı?” diye sordu.

habervaktim

 

rota

Doçent
Katılım
15 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Demokrasilerde çareler tükenmez.

Her zorluğun bir çıkış yolunu oluşturur Allah.

Bu sorunda hallolacak inşallah.

Dur bakalım bu kararları verenlerin bir kaçının ergenekon ile bağlantısı deşifre olunca bunlar sus pus olurlar.

Teziçin sesi çıkmıyor baksanıza.
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Bayağı bir ayak oyunları oynanacak,kanunlar didik edilerek "açık" aranacak hukuk devletimizde...

Ve kanunlarla en iyi kim "oynarsa",o kazanacak...

Halimiz ne kadar komik olsa da,inşallah kazanan biz oluruz...
 

KAVİ

Paylaşımcı
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
0
Puanları
0
başörtüsü yasağı, söz konusu genelge ile değil, Anayasa değişikliği ile serbest bırakılmıştır. Dolayısıyla türbanlı öğrenciyi derse alan rektör, genelge gereği değil, Anayasa değişikliği gereği olarak bu özgürlüğü tanımıştır. Bu sebeble de, genelgenin yetki açısından yürütmesinin durdurulması, türban serbestliğinin devam etmesinin önünde bir engel değildir. Genelge daha sonra iptal bile edilse, serbestlik devam edecektir. çünkü serbestliğin kaynağı genelge değil, Anayasa değişikliğidir.

“Türbanlıları okula alan rektörler mi, almayan rektörler mi suç işliyor” tartışmasında da, ceza hakiminin bakacağı hukuki kaynak; genelge değildir.
Bakılacak hukuki kaynak, “Anayasa, YükseköğretimKanunu ve Türk Ceza Kanunu”dur.
Genelge ister serbest desin, isterse yasak desin; genelge ile suç ihdas edilemez. Suçlar, kanunla ihdas edilir, kanunla kaldırılır. Dolayısıyla, rektörü yargılayacak olan ceza hakimi, Anayasa’ya bakacaktır.

Anayasa ne diyor: “Eğitim hakkı, ancak kanunla kısıtlanabilir.”
Akabinde ceza hakimi kanuna bakacaktır: “Kanunda türban yasağı var mı?” diye soracaktır rektöre.
Gösteremeyince de, açacak Türk Ceza Kanunu’nu, “Senin eylemin, eğitim hakkını kısıtlamaktır. Cezası da ...” deyip basacaktır cezayı..
Genelge imiş, başkan imzalamalı imiş, kurul karar almalı imiş tartışması, ceza hakimini bağlamayacaktır.

çünkü ceza hakimi; genelge ile suç ihdas edilemeyeceğini bildiği gibi, genelgenin iptali ile de bir eylemin suç olmaktan çıkmayacağını gayet iyi bilir!
üAKBaşkanı Akaydın da, ODTüRektörü Ural Akbulut da, fazla sevinmesin bence..
Yapılan Anayasa değişiklikleri yerinde durduğu sürece, Yükseköğretim Kanunu Ek 17’deki “Kılık kıyafet serbesttir” hükmü yerinde durduğu müddetçe, Türk Ceza Kanunu’ndaki eğitim hakkını kısıtlamanın suç olarak düzenlendiği madde yerinde durduğu müddetçe, türbanlı öğrenciyi okula almayan rektörün ceza almasını hiçbir Danıştay kararı önleyemez!
aAnayasa’nın açık hükmüne karşılık Danıştay’ın 8. Dairesi’nden aksi bir karar

ali karahasanoğlu


 

KAVİ

Paylaşımcı
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
0
Puanları
0
yanlış yere yazdım pardon
 
Üst