Başörtülü Resepsiyona CHP Boykotu

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
'Türbanı ben çözerim' diyen Kılıçdaroğlu ve ekibi, Cumhurbaşkanı Gül'ün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyona katılmayacağını açıkladı.

MHP yönetiminden ise böyle bir karar gelmedi. MHP Grup Başkanvekili Mahmet Şandır kişisel olarak da katılacak...

CHP'nin kararını Grup Başkanvekili Muharrem İnce açıkladı. İnce, Gül'ün akşam vereceği resepsiyona gitmeyeceklerini ifade ederek, ''Kızlar üniversiteye, türban takıp giriyor. Hükümet, Başbakan 'kamuda, ilköğretim, ortaöğretimde olmayacak' diye niye bir açıklama yapmıyor? Sayın Cumhurbaşkanı niye konuşmuyor? Ne oldu da iki resepsiyon bir resepsiyona indi? Bu, kamuda çalışanlara da türban taktırmanın, ilköğretimdeki çocuklarımıza da türban taktırmanın Çankaya'dan başlangıcı mı acaba? Onun için katılmıyoruz'' dedi.

İnce, resepsiyon davetiyesinde "Türkiye Cumhurbaşkanı" cümlesinin yer aldığını ve "Cumhuriyet" kelimesinin kullanılmadığını belirtti.

"Cumhuriyet yoksa Cumhurbaşkanı da yoktur" diyen İnce, AK Parti'nin türban konusunda sessiz kaldığını ifade etti.

MHP'NİN TAVRI NE OLACAK?

MHP'nin tavrı ise geçtiğimiz yıllardan farklı olmadı. MHP Grupbaşkanvekili MHP yönetiminden böyle bir kararın gelmediğini kendisinin de kişisel olarak katılmayı düşündüğünü açıkladı.

sonsayfa
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Bu ülkede chp kadar yobaz, chp kadar gerici, chp kadar faşist bir parti yoktur. Yazıklar olsun bu kafaya. Bunlar adam olmazlar.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
CHP'nin Çankaya'yı boykotu ne anlama geliyor?

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna CHP katılmayacakmış...

CHP yöneticileri galiba o davetin biri gündüz diğeri akşam olmak üzere neden iki kez verildiğini, şimdi ise teke indirilmesinin sebebini anlayamamışlar. Anlamış olsalardı, bundan kendileri için pay çıkarır ve Çankaya'ya çıkmakta tereddüt etmezlerdi.

27 Nisan (2007) 'e-muhtırası' ve CHP'nin yönlendirmesiyle Anayasa Mahkemesi'nin dayattığı '367 şartı'nın etkileri henüz tazeydi.

Cumhuriyet Bayramı davetini iki ayrı zemine kaydırmakla, o süreçte rol üstlenmiş olanlara nazik bir çıkış yolu sunmuş oldu Cumhurbaşkanı Gül.

Bugün 27 Nisan sürecinin şartları devam mı ediyor CHP'ye göre?

Etmiyor ve etmemesinin en olumlu etkilerini de CHP kendi üzerinde hissediyor. CHP'nin son kurultayında genel başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu partisine yeni bir başlangıç yaptırma fırsatını o sayede yakaladı.

CHP'yi daha fazla oy alabileceği genişçe bir kulvara doğru hareketlendirebildiyse, bunu, kendisinin 27 Nisan sürecinde şahsen herhangi bir rol üstlenmemiş olmasına borçlu.

O sayede CHP hemen her konuda 'sorunun parçası' olan bir parti algısını geride bırakıp 'çözümün parçası' bir partiye doğru adım adım evriliyor.

Meclis'e Cumhurbaşkanı girdiğinde ayağa kalkan Kılıçdaroğlu ve arkadaşları kimseden olumsuz bir tepki almadı. Tersine, görevde bulunduğu süre içerisinde halkın gözündeki yerini sağlamlaştıran Cumhurbaşkanı Gül ile kurulan sempati köprüsü, CHP'nin imajı üzerindeki buğuyu biraz daha silmeye yaradı.

Çankaya'yı boykotun, CHP'yi ve ondan daha çok da kendisini zor duruma düşüreceğini nasıl oluyor da görmüyor Kemal Kılıçdaroğlu?

Dünkü 'boykot' kararıyla, Kılıçdaroğlu, bugüne kadar uyandırdığı umutları boşa çıkartabilecek bir yanlışa imza atmış olabilir.

İkili davet bir zorunluluk formülüydü; bu nokta unutulmamalı. Davetin teke indirilmesinin ise, Türkiye'nin demokrasi yolunda aldığı mesafeyi göstermesi bakımından simgesel bir değeri var.

Ülkenin dirliği ve birliğini sembolize eden değerlenden biri Cumhuriyet kavramı ise, o kavrama anlam kazandıran da Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Bunu anlamakta zorlananların Cumhuriyet kavramıyla da sorunu var demektir.

Her fırsatta kendilerinden "Cumhuriyet'i kuran parti" olarak söz eden CHP'nin, halkın iradesinin Meclis'e yansımasıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e saygıda kusur ederek varabileceği tek yer, halkın gözünde değer kaybetmektir.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanlığına taşıması gereken siyasi akıl, 27 Nisan sürecini ve o süreçte partisinin oynadığı rolü unutturmayı ve o dönemi hatırlatacak çıkışlardan uzak durmayı gerektiriyor.
'Akıl' bir şeyi daha gerektiriyor: Bir sonraki cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceğini unutmamayı...

fehmi koru
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Bu CHP mi çözecek başörtüsü sorununu?

CHP 29 Ekim resepsiyonuna katılmayacakmış...

Başörtüsüne tepki ver, örtü sorununu çözerim diye ortaya çık...


Geçelim bir kalemde... Peki neden değişemez CHP?

Çünkü işin devlet ideolojisine uzanan yapısal bir yönü var... Üç maddede özetleyelim:

Türk modernleşme modeli, ödevleri, hakları, tavırları, yaşam biçimiyle sıkı sıkıya tanımlanmış bir 'Türk-laik yurttaş' kimliği üzerine oturtulmuştur. Bu resmi kimlik çerçevesinde yaratılmaya çalışılan resmi 'insan' Türk modernizasyon projesinin temel taşıyıcısı olmuştur.

Bunun dışında kalan tüm kimlik ve taleplere, yani devlet-birey kutuplaşmasında bireyin özerkliğinin altını çizen siyasal hareketlere merkezkaç güçler olarak bakmıştır.

Toplumdaki tüm aracı aktörler ve kurumları bu resmi kimlik projesini gerçekleştirecek işlevlerle donatmıştır.

Bu çerçevede merkez sağ ve sol partiler merkezkaç talepleri ehlileştiren araçlar, yani milli devlet modelinin sentez aygıtları, entegrasyon araçları ve filtraj ınekanizmaları olarak vazife görmüşlerdir.

Liberaller, Sosyalistler, Kürtler, İslamcılar, gecekondu sakinleri, dindarlar devlet kaynaklı modernleşmenin reddettiği kimlik ve taleplerini siyasi kimlik ve taleplere çevirmemeye, başka bir deyişle devletin tanımladığı ve kontrol ettiği özel mekânlara hapsetmeye zorlanmışlardı.

Denebilir ki Türk 'demokrasi' anlayışı dini ve etnik farklılıklara ve değerlere özel mekânlar ve özel yaşamlar çerçevesinde özgürlük tanımakla sınırlı kalmıştır.

Türk demokrasisinin gösterdiği terakki, özel mekânların kamusallaşması ya da en azından çoğalması şeklinde değil, özel mekânlar ve dünyalar çerçevesinde ifade edilebilecek değerler ve farklılıkların sayısının artmasıyla ölçülmüştür; siyasi partiler de bu sayı artışını sağladıkları oranda demokrat olmuşlardır.

Başka bir deyişle, merkez güç-merkezkaç güç çatışması, özel yaşamların ve yerel-kültürel kimliklerin özel yaşamlara hapsedildiği, kamu yaşamının ise siyasal merkez tarafından belirlendiği bir yapılanmayı ifade eder. Bu yapılanma, özel alanla kamu alanını birbirinden sıkı sıkıya ayıran, ancak ayırırken kamu sahasını; 'yerel değer karşıtı evrensel değerlerle' ahlakileştiren bir ikilik üzerine oturur.
Türk siyasal yaşamı uzun süre, merkezkaç güçlerin taleplerini gerçekleştirme çabalarıyla, merkezin bunları bazen doğrudan bazen ehlileştirerek bastırma çabası arasındaki gerilimden şekillenmişti.
Diğer bir deyişle belli bir iktidar ilişkileri alanını ve bir yaşam biçimini belirlemişler ve bu korunmanın simgesi, hatta doğrulanması olarak kullanmışlardır.

Bu çerçevede kültürel ve sosyal sahada laiklik, ekonomik sahada tekelimsi sanayi yapılanması ve kapalı bir rant sistemi Türk sistemi ve globalleşmesinin temel dinamiği olarak ortaya çıkar.

Nitekim Türkiye'de globalleşme politikaları demokratlığı ve demokrasiyi vurgulamak yerine korumacı sınırlar altında tanımlanan bir liberalizmi ifade etmişlerdir.

Türk modernleşme modelinin temel iç çelişkisi ve kriz yaratıcı niteliği de buradan kaynaklanmaktadır.

Bu model hemen her yönüyle iflas etmiştir...
CHP ise hâlâ bu sahada oynuyor, üstelik son günlerde oynamıyor gibi yaparak oynuyor.

ali bayramoğlu
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Her an çark edebilirler.29 ekime çok var daha :)

Kılıçdaroğlu ile sav arasında savaş kızışmış, Kılıçdaroğlu kendi başına katılsa bile, partide ipini çekmiş sav. Yakında gidici kılıçdaroğlu.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Olmadı Gürsel Tekin

TÜRBAN yüzünden resepsiyon boykotu planlayan CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, sıkışık durumdan yırtmak için...Bir dedikoduya yaslanıyor.

Hayrünnisa Hanım ile Emine Hanım arasında küskünlük varmış, bu yüzden Emine Hanım resepsiyonu boykot edecekmiş.

Diyelim ki doğru... Diyelim ki gerçekten de Emine Hanım, Hayrünnisa Hanım’dan hazzetmediği için resepsiyonu boykot edecek...

Bunun “asıl mesele” ile ne ilgisi var?

Asıl mesele şudur:

“Sen türban yüzünden resepsiyonu boykot ediyor musun, etmiyor musun?”

Bu konuda doğru dürüst bir tavır geliştire-meyenlerin, bir dedikoduya bel bağlamalarına bizim buralarda “acziyet” diyorlar.

ahmet hakan
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
ahmet hakana bak hele, olmadı gürsel tekin diyor, niye olmadı ki?

Bunların tıyneti bu değil mi zaten? olmaıd değil tam oldu, bunlara zaten ancak böyle saçmalıklar yakışırdı bunlar da kendilerini yakışanı yapmışlar, gürsel efendi de dahil.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Kılıçdaroğlu chp içinde iktidarı ele geçiremedi

Batu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü sorunu ve 29 Ekim’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde vereceği resepsiyona katılıp katılmaması konusunda çaresiz kaldığını söyledi.


Bugün TV’de gündemi değerlendiren İnal Batu, “Kılıçdaroğlu, kaset olayından sonra apar topar parti genel başkanlığına oturdu. ‘Türbanı biz çözeriz’ dedi. Beklentiler oluşturdu. Ama parti içindeki derin muhalefet genel başkanı geri adım atmaya zorladı.” dedi.


ÇARESİZLİĞİN BELİRTİSİ

29 Ekim’de Çankaya Köşkü’nde düzenlenecek resepsiyon konusunda CHP’nin tavrını eleştiren Batu, sözlerine şöyle devam etti: CHP içinden bir parti üyesinin çıkıp da ‘Resepsiyona katılmayacağız’ sözleri olmasaydı Kılıçdaroğlu Köşk’e giderdi.

Ama bu sözler Kılıçdaroğlu’nu zor duruma düşürdü.” İnal Batu, Kılıçdaroğlu’nun ‘Resepsiyon konusunda herkesi serbest bıraktık’ açıklamasını da doğru bulmadığını belirterek “Ne demek serbest bırak. Bu bir dağınıklığın, parti içindeki bölünmüşlüğün ve bir çaresizliğin ifadesisidir.” diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU CHP İÇİNDE İKTİDARI ELE GEÇİREMEDİ

Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında Başbakan Erdoğan için kullandığı ifadelerin doğru olmadığını vurgulayan Batu, Kılıçdaroğlu’nun üslubunu yadırgadığını belirtti. Kılıçdaroğlu’nun söylemlerindeki farklılıkları CHP içinde iktidarı ele geçirememesine bağlayan Batu, sözlerine şöyle devam etti: “Kılıçdaroğlu, olağanüstü kuşullarda bir kaset olayında paraşütle genelbaşkanlığa oturdu. Am genel başkanlık dümenini bir türlü eline geçiremedi. CHP’de bir iç çekişme ve karışıklık devam ediyor. Resepsiyon ve türban konusunda bu sorunları yaşıyor.”
 
Üst