Başörtüde Moda Takip Edilmeseydi Genç Kızları Nasıl Kapatacaktınız?

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Başörtüsü kitabın ayracı değil ta kendisidir, oklarınızın paratoneri örtü değil baş olmalı..

Başörtüde moda takip edilmeseydi gençleri nasıl kapatacaktınız sorusundan bir başlık attım hani taşlamayı çok seversiniz bari gediğine oturtun kavlinden bir başlık!

Evet başımız kanamalı bir saat değil örtüyü de sargı bezi gibi kafaya kuramayız… Evet başımız içe katlanabilir portatif hatlara sahip değil ve bir baş saklanmak için değil görünmek için örtünür!

Kafa da akıl yakan teneke olmadığına göre ve ayeti bertaraf etmek gibi bir tasamız olmadığına göre bu başın dış cephesinde her çeşit renk deneneceği gibi estetiğin hakkı da ayete ters düşmeden verilebilir.

Yani kutsal emrin zeminine leke düşürmeden bir genç kız örtüsünün altındaki zihniyle fikirsel akrobatlık yapacağı gibi başının üzerindeki örtüsünde de aynı estetiğin cömerti olabilir. Üçgeni sevdirmeden açılarını hesaplatamazsınız dolayısıyla bu şekli sevdirmenin hizası “dandik tesettürlü” damgasını doruğa çakmaktan geçmez.

On beş yaşındaki bir kıza 80’li yılların örtüsünü dayatan fazla Müslümancılık modasının yiğit ablaları gençlere örtünmeyi sevdirme derdinde değil “ hava boşluğundan oksijen yontma derdinde olduklarını örtü cengaverliği yaparak gösteriyor .

İlla tek tip lahana gibi bahçeye gömüleceğiz illa bir çobanın kavalından aynı sesi veren koyun notaları olacağız illa çokluğumuz avuçlanacak ve ayrıksananlar yuhalanacak diyorsanız hiçbir genç bu hantal güdümün yaveri olmaz. Olmasın da..

Başörtüsüne özgürlük diyerek parçalanan boğazların iri kıyımı şu slogana dahil edilmeli “ Başörtüsünü istediğimiz gibi takmaya izin ver mücahit! Zamanında allı güllü cemaatlerin içinde yüz arpa boyu sakal bırakan kravat takmaya günahın en yeşillikli ahkâmını kesen adamlar şimdi cami mankeni oldular yani anlayacağın azizim değişim sadece şekli körükler kalbi değil!

Başörtüsü kitabın ayracı değil ta kendisidir oklarınızın paratoneri örtü değil baş olmalı.. Şimdi ayetleri bilgisayar Arapçasıyla izlemek günahtır deme moduna gelmiş adamları mutmain kılmak için metropolün ortasına rahle mi açacağız? :glm

Bırakın artık şeklin şemalin teriyle örtüye kök söktürmeye gelen güruh ninemin kalabalığı değil gençliktir..

Nostalji amigoluğu yapacağınıza dizlerinizde dövecek aykırı kızlar arayacağınıza örtmek ve kapamak arasındaki damara, taşıma hurafelerle nizam biçeceğinize kadavrayı bozmadan gençliğin istediği örtüyü diriltin..

esra elönü
 

-Muhammed-

Profesör
Katılım
18 Kas 2010
Mesajlar
1,740
Tepkime puanı
234
Puanları
63
Çok fazla cafcaf olmamalı ama :) Sonuçta ben burdayım dememeli hiçbir kız..
 

tebeyyün

Doçent
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
548
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
istanbul
"gençliğin istediği örtüyü diriltelim..."
hey maşaAllah :) Bir erkek olarak konuşmanın rahatlığının farkında olup sussuyorum :)

ben kitap tanıtımı yapmak istiyorum.Bu moda nedir tarihi nedir zihniyeti nedir nedir nedir nedir???

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'ndan bir araştırma...



"Varlığını modernleşmeye borçlu olan moda, otoritesini "modanın eleştirilmezliği" üzerine kurmakta oldukça mâhir davrandı. Bu mahâretiyle birlikte moda, güzelin tarifini değiştirdi. Bu yeni tarife göre "moda olan güzeldir"; moda olan yani göze çarpan. En çok tartışılan ve göze batan zevkler ve renkler bile, modanın şemsiyesi altına girdiğinde "zevkler ve renklerin tartışılmazlığı" payesine yükseldi. Kitle kültürü içinde milyonlarca insan aynı şekilde giyinip aynı şeyleri tüketirken modacılar "Çıplak Kral"ın terzisi oldular.

Her şey eleştirilirken moda sarsılmayan otoritesini neye borçlu? Belki de bu, modanın tanımlanamamış olmasından kaynaklanıyor. Modanın kökeninde "oluşmayan sınır" yattığına göre moda neye göre tanımlanacak?

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'nun elinizdeki çalışması modanın eleştirilebilirliğine bu mânâda bir kapı aralamakta..."
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Bir fenomen vardı.. Canlı bir kurbağayı suda nasıl haşlarsınız diye.. Bu meseleye en güzel cevap o olsa gerek.. Ha birde şu var belki en güzeli :

İ'lem ey hitabet-i umumiye sıfatı ile gazete lisanıyla konferans veren muharrir! Sen, kendi nefsini aşağı göstermeye ve nedamet ederek kusurlarını ilân etmeye hakkın var. Fakat şeair-i İslâmiyeye zıd ve muhalif olan herzeler ile İslâmiyeti lekelendirmeğe kat'iyyen hakkın yoktur.
Seni kim tevkil etmiştir? Fetvayı nereden alıyorsun? Hangi hakka binaen milletin namına, ümmetin hesabına İslâmiyet hakkında hezeyanları savurarak dalaletini neşr ve ilân ediyorsun? Milleti, ümmeti kendin gibi dâll zannetme. Dalaletini kime satıyorsun? Burası İslâmiyet memleketidir, Yahudi memleketi değildir. Cumhur-u mü'minînin kabul etmediği bir şeyin gazete ile ilânı, milleti dalalete davettir, hukuk-u ümmete tecavüzdür. Bir adamın hukukuna tecavüze cevaz-ı kanunî olmadığı halde, koca bir milletin belki âlem-i İslâmın hukukuna hangi cesarete binaen tecavüz ediyorsun? Ağzını kapat!..
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Esra Hanım kendisini aklama peşinde : ) Kendi giyim şeklinin "Tesettür" olduğunu iddia ediyorsa uzun uzadıya konuşmanın pek de bir anlamı olmasa gerek...
 

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
Esra Hanım kendisini aklama peşinde : )
Haklısınız belkide.

Kendi giyim şeklinin "Tesettür" olduğunu iddia ediyorsa uzun uzadıya konuşmanın pek de bir anlamı olmasa gerek...
Kendi ruh hali karmakarışık bence (çok şeyi sorguluyor, kabul edemiyor, kendine yakıştıramıyor, isyan ediyor ve kendince yeni anlamlar türetiyor). Kendisini böyle birkaç forumdan ve yazısından tanımakla birlikte yazılarından (ki yazılar karakteri gösterir) kendisinden pek fazla hoşlandığımı söyleyemeyeceğim biri.

Kendisiyle yapılan birkaç röportajda başını neden, ne zaman ve nasıl kapattığını da anlatmış zaten. Başında o sembol olsun da nasıl olursa olsun, zihniyet budur (ailesinde de), kendisi anlatıyor.

Kimse kabul etmiyor ama o örtü gerçekten bir sembol yani kime, nereye, hangi inanca ait olduğunu, baş eğdiğini gösteren bir simge.

Sevgiler.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Yaşa göre anlayış farklılıkları olabiliyor. Yaşı 40-50 olanlar daha sadeliği tercih ederken, yaş 15-20-25 daha modern giyinmek istiyor.

Artık annelerde baskı yapmadığı için kızlar daha rahat kapanıyorlar. Üniversitede okuyanlar özellikle modayı kaçırmıyor.

 

GÜL-İ RANA

Profesör
Katılım
1 Şub 2008
Mesajlar
1,224
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Nur süresinde de emredildiği gibi başartünün zaten bi şekli vardır kimse moda ismi altında başka türlü şekillendirmez.
 
K

Kaçak

Guest
Bu konuda konuşmayan bir tek Cemil İpekcimi kaldı yahu ...
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
Bu konuda konuşmayan bir tek Cemil İpekcimi kaldı yahu ...


O da konuştu KAÇAK Kardeş sen atlamışın:)
Bak neler demiş...



Ünlü modacı Cemil İpekçi üniversitelerde türban serbest bırakılana kadar defile yapmayacağını açıkladı.

Önceki gün Haber7'de yayınlanan 'Sıradışı' adlı programa canlı yayın konuğu olarak katılan İpekçi, "Kadın olsaydım türban takardım" dedi.

Türbanın tülbentten geldiğini ifade eden İpekçi, "Bu bağlanış şeklinin bir ideolojik bağlanış şekli olduğunu kabul ediyorum. Çünkü hepsinin birden aynı şekilde bağlamasını başka türlü açıklayamazsınız. Ne zaman serbest kalacak, ondan sonra. Tabii ki bin şekil başı bağlama, bin şekil tesettür veya kapalı insanların giyinme şekilleri... Şu anda bu ideolojidir ve kimse kimsenin ideolojisine karışamaz" dedi. Kendisini AK Parti'ye yakın hissettiğini ifade eden İpekçi, "Kadın olsaydım türban takardım" dedi...


Başka bir yerde de böyle demiş....

"Türbanın kadına kimlik kazandırdığını" belirten İpekçi, "Benim türbanı savunmam ondan. Çünkü daha evvel kadınlar türbanı takmıyordu. Belki başını sadece örtüyordu. Ataerkil aile yapısından dolayı sokağa çıkamıyordu. Şimdi kadın, türbanla birlikte haklarını savunmasını öğrendi. Bir bakıyorsunuz türbanlıların yüzde 80'i okumuş, Lisan, dünya ekonomisi biliyor. Başı açıkların çoğu rolex saatten; evine moldovalı hizmetçi geldi, gittiden başka bir şey konuşmuyor"





ALLAHA EMANET OLUN
 
K

Kaçak

Guest
Şimdi hatırladmı bak , doğru O da konuşmuştu ...
O zaman şöyle soralım ...
Başörtüsü konusu moda olmasaydı , bunca zevat ne konuşacaktı ki ?
Ha bi rahat bırakın insanları yahu ...
Başmı baş ...
Örtümü örtü ...
Erkeklerde de adet olsaydı da ..
Kelimizi kapatacak birşey olaydı ...
hem annemiii , hem babamıııı ben köyümü özledimmmmmmm ....
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
Bir ara Çay Tv'de bizim Rizeli Necati Hoca'yı dinliyorum... Maille gelen sorulara cevap veriyor. Esprili, hoş ve de dobra adam vesselam.. :)

Neyse,

Bir soru geliyor;
"Hocam ben bir bayan olarak kot pantolonla Namaz kılsam olur mu?"

Hoca önce şaşırıyor, sonra cevabı yapıştırıyor...

"Olmaz olur mu, olur elbette. Ama 100 yerine anca 30 alırsın o namazdan.
Tesettürünü ne kadar düzeltirsen puanın o kadar yükselir."


Necati Hoca bizim halk diliyle kısaca; "Ne kadar köfte o kadar para" demek istemiştir anlaşılan... :)

Bilmem anlatabildim mi!..
 

tebeyyün

Doçent
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
548
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
istanbul
"TakVa
Yaşa göre anlayış farklılıkları olabiliyor. Yaşı 40-50 olanlar daha sadeliği tercih ederken, yaş 15-20-25 daha modern giyinmek istiyor.

Artık annelerde baskı yapmadığı için kızlar daha rahat kapanıyorlar. Üniversitede okuyanlar özellikle modayı kaçırmıyor."

Modayı kaçırmayan kimler?
Aslında bir tek hanımlara değil biz erkeklerede bakmak lazım biz erkekler moda denen şeye çoktan teslim olmuş gibiyiz! Kendimize özgü bir giyiniş tarzımız var mı yahut biz de şöyle diyelim biz neyi takip ediyoruz.Giyindiğim şeyleri sadece ben beğendiğim ve sevdiğim için giyor olsamda baktığımda bunun moda olduğunu görüyorum.Ama meselenin özü şu kimse tesettürlü kardeşlerimize haksızlık yapmıyor.Hanımların tesettürü beylere oranla çok mühim?Zira bizdeki "nefis" denen şeyi hanımlara bir kaç haftalığına verseydik heralde tesettürün ne kadar önemli olduğunu anlar/dı/k.Diğer yandan erkekler olarak her şeyi bizler yapıyoruz.Ben mü'min diye bildiğim arkadaşların tesettür konusunda sözde hassas ama evlenmeye gelince tesettürlüleri bakımsız olarak suçlayıp açık kişlerlede evlendiklerine şahit oldum.Bu durumda konuşunca insanların ne kadar aslan olduklarını astığımızın astık kestiğimizin kestik olduğu...
Kimseyi anlamaya çalışmıyorum zaten ben...Kendimi anlayamamışken.Genç kızların sorunlarını anlamak ???

 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
aralık;87691 ' Alıntı:
Ben mü'min diye bildiğim arkadaşların tesettür konusunda sözde hassas ama evlenmeye gelince tesettürlüleri bakımsız olarak suçlayıp açık kişlerlede evlendiklerine şahit oldum.

Bu durumda konuşunca insanların ne kadar aslan olduklarını astığımızın astık kestiğimizin kestik olduğu..

Kimseyi anlamaya çalışmıyorum zaten ben...Kendimi anlayamamışken.Genç kızların sorunlarını anlamak ???

Yadsınamaz bir gerçek
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Başörtülüyüm Sananlar!

Makyajın rengine uygun başörtüsü ya da başörtüsüne uygun renk ve biçimde kıyafet; başörtüsü modası denilen yeni moda türedi. Her dışarıya çıkmadan ütüden geçirilen, ayna karşısında yarım saat uğraşılarak takılan, kendisine verilen para ile Afrika'da bir kadının hayat boyu kendini tümüyle örtecek giysi alabileceği bir aksesuar.
Bu tavırlara bakarak "bu hanımlar kapanmak, Allah için örtünmek istediklerinden, nâmahrem bakışlara dur demek için başörtüsü takıyorlar" diyenler beri gelsin; Allah sorarsa bunlara olumlu şâhitlik yapabilecek kaç kişi çıkar dersiniz? Cinsel çekiciliği/câzibeyi kitabına/eşarba uydurup gözü açık safları kandırmak isteyen şeytan, insana sağdan yaklaşırken başörtüsü şeklinde flama kullanıyor olmasın? Yoksa bu yozlaşmış acınası başörtülüler, erkeklerin dikkatini bu şekilde daha çok çekmek için başörtüsünü yem ve istismar aracı mı görüyorlar?
Hayır, bin kere hayır! Medine'de Kaynuka Oğullarından Yahûdilerin, yüzünü açmak istedikleri ve onu savunan müslümanın bu zulmü yapanı öldürüp sonra şehid edilmesine sebep olan ve Rasûlullah'ın bu olay akabinde uğrunda savaş verdiği hanımın örtüsü böyle değildi.
Maraş'ta savaş pahasına savunulan başörtüsü bu tip başörtüsü değildi.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Nur sûresi 31. âyette mü'min hanımlarının yakalarının üstüne örtmeleri emredilen 'humurhımâr' bu başörtüsü değildir. Ahzâb sûresi, 59. âyette mü'min hanımlara emredilen cilbâb; üstlerine giymeleri gereken dış elbise bu değildir, hayır!
Hz. Âişe annemizin, ensar kadınlarının özelliği olarak anlattığı, başörtüsü emrinin hemen ertesi sabahı, sanki başları üstünde karga var gibi örtüler içinde sabah namazına gelen kadınların örtüleri değildir bu.
Yirminci asrın ortalarına kadar dünyanın hiçbir yerinde ve Osmanlı'da namaz kılan mü'mine hanımların örtülerinin benzeri değildir bu çeyrek örtüler.
Doğuda, insanlar geniş/bol, uzun elbise giyerler, başlarını örterler iken; Batıda tam tersi dar, kısa giyerler ve başları açıktır. Günümüz dünyasında Batı ile Doğu özellikleri kaybolup dünya globalleşir/küreselleşirken, Batı Doğuyu her konuda kendine benzetir, kendi kültürünü dayatıp farklılıkları imhâ ettiği halde, yine de giysilerdeki bu farklılar kısmen korunmakta, özellikle dinin bu farklılıkları korumada özel konumu hâlâ direnci canlı tutmaktadır. Bir köyün, bir şehrin Müslüman beldesi mi, Hıristiyan yerleşim yeri mi olduğu daha uzaktan görünen minâresinden ya da çan kulesinden belli olduğu gibi, elbise de bir kimsenin mü'min mi, kâfir mi olduğunu zâhiren yansıtma özelliğini gösterebilir. Zâhirle bâtın, dış ile iç, kalıp ile kalp arasında, zannedildiğinden çok fazla ilişki vardır. Bu ilişki, eğer uyum içinde değilse; birinin tümüyle ötekine baskın çıkıp aradaki uzlaşmazlığı kaldırıncaya kadar sürer. Elbisenin sadece dinle, dinin emirlerine teslimiyetle değil; aynı zamanda dinin özü olan takvâ ile de yakın irtibatı vardır. İnsan, takvâ adlı elbiseye bürünmemiş ise, her tarafını çok kalın giysilerle tümüyle örtse bile bu giysi ona yeterli gelmeyecek, kendisini ve muhâtaplarını haramlardan korumaya yetmeyecektir. Edeb, hayâ, iffet gibi kelimelerle de ifâde edilen bu durum, Arapça'da hicab kelimesiyle ifâde edilir. Bu özellik, giyinmenin arka planını ortaya koyduğu için, "giysili çıplak" olmaya giden yolu tıkayacak, sözgelimi kadının cinsel tahrik unsuru olarak ayakkabı veya terliklerini kadınsı bir edâ ile tahrik edecek şekilde ses çıkararak kullanmasına, tahrik edici parfümler kullanmasına engel olacaktır.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Haramlara dâvet edici şuh kahkahalar, kadınsı cilve, kırıtma ve aşırı rahat/özgür tavırlar ile sadece dış giysinin kapatamadığı çirkinlikleri ancak takvâ giysisi kapatır.
Takvâ giysisi, edeb, iffet ve hayâ günümüzün gençlerine doğal ortamda, evde, çevrede çocukluğundan beri verilemediği için çeyrek tesettürlüler, yani "örtülü ama tesettürsüz" kimseler ortalığı kaplamaya başladı. Takvâ giysisinin önemsenmemesine, biraz da diğer tamamlayıcı unsurlardan yalıtılmış şekilde, sadece "başörtüsü" vurgusunun sebep olduğu değerlendirilmelidir. İş, bırakın takvâ giysisini, fetvâ boyutunu bile hiçe sayan, sanki İslâm'ın tesettür ve hicap emriyle dalgasını geçen bir tuhaflığa, hatta maskaralığa bile dönüşebilmektedir. İşin sadece fıkhî/şekilsel boyutunu ele alan, ama takvâ giysisinden soyunmuş bir bayan sözgelimi parmağını göstermenin câiz olduğundan yola çıkarak yabancı bir erkeğe parmağıyla işaret ederek parmağına "haydi gel!" dedirtebilir, gözünü göstermenin câizliğinden yola çıkarak göz kırpabilir. Bu tür problemlerin ne kadar yaygın olduğunu belki sokağı caddeyi, okulu, gezinti yerlerini tanımayan kişiler bilmeyebilir, ama iş gerçekten çığırından çıkmış vaziyettedir. Sadece başörtülü olan, diğer giysileri ve tavırlarıyla takvâ giysisine hatta düşman olan ya da şeklen tesettürlü olduğu halde İslâmî edebe, hayâ ve iffete yeterli derecede sahip olmadığı hemen belli olan kişinin kapalı kıyâfeti de artık yadırganmamakta, her iki farklı, hatta birbirine düşman tavır normal görülebilmektedir. Elbise de konuşur. Evet, kişi, dili aracılığıyla konuştuğu gibi, elbisesi aracılığıyla da konuşur. "Bana, benim dişiliğime bakma, ben Allah'tan korkan bir müslümanım. Toplumun ve/veya kendimin ihtiyacından dolayı bulunduğum sosyal hayatta şu anda ben bir dişi olarak değil, kişi olarak varım. Sahip olduğumu düşündüğüm her şey gibi kendi vücudum da bana emânettir, Allah'ın emâneti. Onu nasıl kullanmam, nasıl örtmem gerektiğini de Sahibi bilir. Yanlış kıyafetim ve hatalı davranışım yüzünden de başka erkekleri günaha dâvet ederek mülkün sahibine ihânet edemem! Kıyâfet tercihimle ilân ediyorum ki, yabancı erkeklerin bana bakmasını istemiyorum" şeklinde kibarca mesaj vermesi gereken başörtüsü, bugün göz alıcı renk ve desenleri, diğer tamamlayıcı giysi ve tavırlarıyla cıyak cıyak bağırıyor: "Hey erkekler, ben buradayım, baksanıza! Sizin dikkatinizi ve ilginizi çekip kendime baktırmak için ben ne paralar sarfettim, kaç mağaza gezdim, ne uğraşlar verdim. Nasıl, yakışmış mı başörtüm, uyum sağlamış değil mi diğer giysilerimle. Karar veremedinse tekrar bak, bir daha bak! Ha, nasıl olmuşum, güzel miyim, bu giysilerimle daha güzelleşmiş miyim? Cevabını şimdilik gözlerinle ver e mi?"
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Örtünmenin amacı başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı meşrû olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini korumak içindir. Bir şey maksadından soyutlanarak algılanırsa işte böyle sulandırılır, yozlaştırılır.
Tesettür, kadının kimliğini öne çıkaran bir onurdur. Müslüman hanımın, toplumda dişiliğiyle değil, kişiliğiyle yer edinmesini sağlayan, kadının sömürülmesine ve eziyet edilmesine karşı koruyucu bir kalkandır. Kadının teniyle, derisiyle değil, insanî özellikleriyle topluma katılmasıdır. Bir bilinçtir, bir cihaddır, bir ibâdettir tesettür. İzzetine, iffetine, şeref ve namusuna düşkün müslüman kızlarımızın bu erdemi bazı iki ayaklı şeytanların gözüne batıyor. Hanımların dişiliğiyle değil; kişiliğiyle toplumda yer alma isteklerine karşı kırmızı başörtüsü görmüş boğa gibi saldıracak yer arıyorlar. Özellikle İmamHatip'te, Üniversitede okuyan ve okumak isteyen müslüman kızın dünya âhiret tercihi ve cihadı da başörtüsü bayrağında ve onunla bütünleşen tesettür ve müslümanca kişilikte düğümleniyor. İslâmî örtünme iman alâmetidir. Ruhumuz gibi vücudumuz üzerinde de Allah'ın hâkimiyetini kabul edişin belgesi olan bir ibâdettir. Örtünme, çağımızın zulüm egemenliğine karşı kadınımızın cihadı, örtü de özgürlük bayrağıdır. Materyalist modern insan; imajı, vitrini, kaportayı, yani madde cinsinden ve göz boyayacak şeylerin özün yerine koydu. Bunun kadın açısından durumu da şu: Fark edilip beğenilmek isteyen bir kadın, teniyle, çekici kıyâfetiyle, dişiliğiyle bunu gerçekleştirecek, toplumda bu özelliklerle yer edinecektir. İnsanî erdemlerle, hizmet ve hayırlı çalışmalarla kendini ispatlamak, ancak kulluk şuuruyla ve İslâm kimliğiyle sözkonusu olabilir. Kadın edilgenlikten, sömürüden, metâlaşmaktan, nesneleşmekten, kendi nefsine veya kendine nefsine köle olanlara kölelikten kurtulmak ve erkek egemen dünyada hak ettiği saygın yeri almak istiyorsa, bunun yolunun kesinlikle tesettürden, hicaptan, Allah korkusuna dayalı bir yaşayıştan, İslâmî bir aileden geçtiğini unutmamalıdır. Kadının huzur ve mutluluğu sokaktan geçmemektedir. Sokakta bulunanlar veya bulunduğu sanılanlar yine bir sokakta kaybedilecek şeylerdir. O olmadan tesettürün de olmayacağı, ama sadece kendisiyle bitmeyen başlangıç olan baş tâcı başörtüsü, dişiliğin örtülmesi olarak görüleceği yerde, dişiliği öne çıkarmanın çarpık bir aracı haline d(ön)üşmüşse, artık tesettürün bile bir parçası olmayan bu bez parçasını başına koyan örtülü çıplak, Allah'ın değil; hevâsının/hevesinin, ins ve cin şeytanlarının kulu olmuştur.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Sağduyu sahibi her insanın kabul edeceği gibi, İslâm'ın istediği gibi örtünmemek ve bunun sonucunda karşı tarafı tahrik etmek bir eziyettir. Bayanlara yönelik cinsel tâciz elbette bir eziyettir, zulümdür; ama buna sebep olan cinsel tahrik de erkeklere yönelik bir eziyet ve zulümdür. İslâm'ın istediği gibi tesettüre, hayâ ve edebe, takvâ giysisine özen göstermeden toplum içine çıkan bayanlar, özellikle nâmuslu müslüman erkeklere yönelik bir eziyet yapmakta, onların vebalini almakta, günahlarına vesile olmaktadır. Gereği gibi tesettür ve edep içinde olmayan bayanlar, kendilerini ister istemez gören erkeklerin haklarını gasp etmektedirler; en doğal hakları olan namuslu olma, Allah'a kulluk yapma, haram işlemeden yaşama hakkını çiğnemektedirler. O yüzden tesettüre ve hayâya tam dikkat etmeyen bayan, kendisine gözüktüğü tüm erkekleri taciz ederek kul hakkı suçu işlemektedir.
Örtü bir kalkan oluyor. Karşı tarafı tahrik edecek unsurları perdeliyor. Karşı tarafa karşı caydırıcı bir özellik taşıyor. Ve örtülü bir kadın böylece çok yönlü bir eziyetten de kurtuluyor. Tâciz gibi eziyetlerden, çirkin bakış ve düşüncelerden, teklif ve sataşmalardan korunmak isteyen bir bayanın şöyle düşünmesi gerekir: "Başkasının bana cinsî tâcizde bulunmasını istemiyorsam, bana ait güzellikleri allayıp pullayarak teşhir etmemeliyim. Tahrik ederek başkalarının bana cinsî tâciz yapmasına sebep olacak duygularını kabartmamalıyım."
 
Üst