Ercan Tekin
Kıdemli Üye
- Katılım
- 25 Eyl 2010
- Mesajlar
- 5,631
- Tepkime puanı
- 266
- Puanları
- 0
Erbakan Hoca Ağladı
ARTIK askerler, Batılıların "Türkiye Cumhuriyeti'nin İslamci
Basbakani" olarak nitelendirdikleri Erbakan ile birlikte gün geçtikçe
gelisen irtica tehdidini izlemek ve degerlendirmek istiyorlardi,
Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü Basbakanlik Konutu'nda tarikat
liderleri ve dini cemaat önderlerine iftar yemegi verdi. Kamuoyunda
yemek tarikat iftari diye takdim edilmisti.
Erbakan o gün partinin asil sahibi dedigi ve kamuoyuna sivil toplum
örgütü olarak takdim edilen kabul ettirdigi dini cemaat önderlerinin
karsisinda önü ilikli, dokunsan aglayacak bir üslûpla konusmaya
basladi. Erbakan ağlıyordu. Ağlarken de söylediklerinin de ileride
Başbakanlığı kaybetmesine kadar gideceğini kimse hesaba katmamıştı.
"Bediüzzaman Said-i Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahid Kotku,
Mahmut Sami Ramazanoğlu, Muhammet Raşit Erol gibi birçok İslam büyüğü
ve sizin çalismalarinizla bugünlere geldik. Allah-u Tealâ'nin yardimi,
sizlerin himmetiyle Başbakanlık'ta size hizmet vermek mümkün oldu."
Erbakan'in bu sözlerinden sonra kürsüye gelen İsmail Ağa Cemaatinin
Şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu, "Allah'a şükreden topluluklara Allah
teşekkür eder. Sayın Erbakan'ın Başbakanlığa gelmesi bu şükrümüzün bir
sonucudur" diyordu.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kapatılan tekke ve zaviyelere karşı
Erbakan 70 yıllık rejimin sınırlarını zorlayarak Başbakanlık makamına
taşıması, bir bakıma cemaatlere iade-i itibar verilmesi anlamı
taşıyordu. Erbakan'ın vefa borcunu ödemesi, Türkiye'nin birinci
partisi olmasına ragmen RP’nin Anayasa Mahkemesi'nin hışmına
uğramasına engel olamayacaktı. Erbakan'ın siyasi yasaklı olmasının
birinci nedeni tarikatlara verilen yemekti.
ARTIK askerler, Batılıların "Türkiye Cumhuriyeti'nin İslamci
Basbakani" olarak nitelendirdikleri Erbakan ile birlikte gün geçtikçe
gelisen irtica tehdidini izlemek ve degerlendirmek istiyorlardi,
Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü Basbakanlik Konutu'nda tarikat
liderleri ve dini cemaat önderlerine iftar yemegi verdi. Kamuoyunda
yemek tarikat iftari diye takdim edilmisti.
Erbakan o gün partinin asil sahibi dedigi ve kamuoyuna sivil toplum
örgütü olarak takdim edilen kabul ettirdigi dini cemaat önderlerinin
karsisinda önü ilikli, dokunsan aglayacak bir üslûpla konusmaya
basladi. Erbakan ağlıyordu. Ağlarken de söylediklerinin de ileride
Başbakanlığı kaybetmesine kadar gideceğini kimse hesaba katmamıştı.
"Bediüzzaman Said-i Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahid Kotku,
Mahmut Sami Ramazanoğlu, Muhammet Raşit Erol gibi birçok İslam büyüğü
ve sizin çalismalarinizla bugünlere geldik. Allah-u Tealâ'nin yardimi,
sizlerin himmetiyle Başbakanlık'ta size hizmet vermek mümkün oldu."
Erbakan'in bu sözlerinden sonra kürsüye gelen İsmail Ağa Cemaatinin
Şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu, "Allah'a şükreden topluluklara Allah
teşekkür eder. Sayın Erbakan'ın Başbakanlığa gelmesi bu şükrümüzün bir
sonucudur" diyordu.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kapatılan tekke ve zaviyelere karşı
Erbakan 70 yıllık rejimin sınırlarını zorlayarak Başbakanlık makamına
taşıması, bir bakıma cemaatlere iade-i itibar verilmesi anlamı
taşıyordu. Erbakan'ın vefa borcunu ödemesi, Türkiye'nin birinci
partisi olmasına ragmen RP’nin Anayasa Mahkemesi'nin hışmına
uğramasına engel olamayacaktı. Erbakan'ın siyasi yasaklı olmasının
birinci nedeni tarikatlara verilen yemekti.