TakVa
Ordinaryus
- Katılım
- 13 Nis 2007
- Mesajlar
- 2,868
- Tepkime puanı
- 79
- Puanları
- 0
Ali Bulaç ve zevatının vefasız siyasi dünyası
Cumhuriyet Halk Partisi’ni kale alıp, onların İslam’a bakış açılarını tahlil etmek, yorumlamak ise akılsızlığın da akılsızlığıdır. Yok ‘Baykal farklıydı Kılıçdaroğlu farklı…’ gibi cümlelerle halkı salak yerine koyan, toplum mühendisliğine soyunmaya çalışan bazı kesimlerin, hiçbir zaman başarıya ulaşamayacağı da açıktır.
Başörtüsü sorunun Chp tarafından çözülmesi veya bu konuda bir olumlu hareket görüleceği takdirde onlara oy verilebileceği, dahası İslami kesimin onlara yaklaşacağını dile getirmek, bu topraklarda yaşamamak, halkın içinde hava solumamak, tarih bilmemek demektir. İslami kesim de bu onayı bekliyordu Ali Bey! İlk seçimde oylar Chp'ye inşallah...?
Başörtüsü konusunda Chp’ den icazet almak ve bu nazik, insan hak ve özgürlüğü sorununun çözümü noktasında onlara teveccüh göstermek, bu davaya baş koymuş, geceleri gözüne uyku girmemiş, sessizce gözyaşı dökmüş, isimlere kadrolarına yapılmış saygısızlıktır.
Kılıçdaroğlu’na oy verebilirim demek, Rahmetli Muhsin Başkan'ın mezar taşına tükürmektir. Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına sövmektir. Numan Bey’e ve davasına hakaret etmektir.
Omurgasız siyasi görüşler, yani; ‘Biz her partiye eşit uzaklıktayız’ yalanı ve insanı aptal yerine koyan söylemler, midemi hep bulandırmıştır.
Hadi, bu söylemden, benim kadar nefret etmesin kimse, ama 'her partiye eşit uzaklıktayız' söylemini yüksek sesle eleştiren bir yazar olmaz mı Allah aşkına? Etrafımda da, yazar çizer kesminde de bu yaklaşımı hiç bir zaman içine sindirmemiş çok fazla insan olduğu kanaatindeyim. Ama dışarıdan söyleyemezler.
Bu mide bulandıran siyasi konum alma durumu -malum kesimin, bayraklaştırdığı, utanmadan da doğru bir şeymiş gibi gururla söylediği- herkesi keriz yerine koyma değildir de nedir? Hakikaten herkese eşit yakınlıkta veya uzaklıktalar mı? Bu siyasi tavrın, üslübun kriterleri nedir?
Ak Parti ile Chp'ye eşit uzaklıkta olmanın açıklaması, mantığı nedir? Bir hareketi bırakın, bir insanın, Ak Parti ile Chp'yi, içerisinde eşit kelimesi geçen bir cümle içerisinde kullabilme olasılığı nedir?
Öte yandan, kamuoyu önünde düşman gibi lanse edildikten sonra, kapı arkasında ahbap çavuş ilişkisinde olanlar, bunu sevenlerine nasıl açıklıyorlar anlamak çok güç. Sevenleri ise bu omurgasız duruşa nasıl hak veriyor, o daha büyük bir muamma…
Zamanında Ecevit’e gösterilen yakınlığı hatırladıkça, bu kesimin niye hep böyle davrandığını çok daha iyi anlıyorum.
Hüseyin Gülerce’nin geçenlerde bir röportajı yayınlanmıştı. Aslında Deniz Baykal ile cemaatin, Hocaefendi’nin, çok farklı bir samimiyeti olduğunu söylüyordu. Şunu söylüyordu; ‘Eğer açıklasam yer yerinden oynar!’ Hatırladınız mı? Saptırılmış açıklamalar mıydı onlar da?
Deniz Baykal 8 senedir ‘F Tipi aşağı, F tipi yukarı’ derken ve cemaate ve Hocaefendi'ye açıkça hakaretler ederken, kapı arkasında ahbap çavuş ilişkisi mi var? Hüseyin Bey alenen bunu söylüyor. Alenen diyor ki ‘Aslında öle değil. Kamuoyunun bildiği bir nefret ilişkimiz yok. Bilseniz ne kadar iyi anlaşıyoruz.’
Ali Bulaç da eğer samimiyet görürse Kılıçdaroğlu' nu desteklermiş. Peh peh…
Sen destekleyebilirsin beyefendi! Ama bil ki bu konuda yalnızsın! Bil ki bunu da yemez sevenlerin! Bil ki artık 'yeter' diyoruz.
Ak parti ile olan şartlı evliliğinizin farklı bir boyuta girdiğini duyuyoruz, biliyoruz. Kamuoyuna bunu açıklayamasanız bile, sadece siz de mi istihbarat var?
Kapalı kapılar ardında hükümetten neler istendiğini, çok iyi biliyoruz. Başesgioğlu’nun neden istifa ettiğini çok iyi biliyoruz. Çok iyi…
Delikanlıca, Ak Parti’ye ve Erdoğan’a ültimatom verdiğinizi niye açıklayamıyorsunuz.
8 yıldır verdiğiniz büyük desteği çekmeyi düşündüğünüzü niye açıklayamıyorsunuz?
Zaten, darbe planları ve ordu içindeki cuntaları deşifre etmedeki büyük gayretinizi, Ak Parti’ye verilmiş büyük bir destek olarak yutturdunuz tabanınıza. Ama hükümetin İslam coğrafyasına yapmış olduğu büyük açılımdan rahatsız olduğunuzu niye açıklayamıyorsunuz? Niye?
Bazı Ak partili siyasetçilere yapmış olduğunuz baskıyı niye açıklayamıyorsunuz? İsim istermisiniz beyefendiler?
Ama bilin ki, Erdoğan ve hükümeti boş durmuyor. Düğmeye basma işini hep siz mi yapacaksınız?
El mi yaman bey mi yaman… Göreceğiz!
Biraz kapalı bir yazı oldu. Gerçi anlayan, çok rahat anlar neler kastettiğimi, ama ne yazık ki bu işler böyle...
Eğer Mozambik’te milyonlarca aç sefil halk arasında; asker, bürokrat, akademisyen, işadamı çocuklarına Türkçe öğretip, şarkı söylettirseydim, eleştirilme ve yanlış şeyler söyleme, yanlış tavırlar alma gibi bir durumla karşılaşmazdım. :glm
Her söylemim vahiy gibi doğru addedilirdi. (Hayatını bu davaya adamış binlerce pırıl pırıl genci tenzih ederek...!)
Dedim ya, ben kimim ki eleştiriyorum? Ben kimim ki?
(Bu arada Hüseyin Gülerce ve Ali Bulaç’ın bu gibi söylemlerde bulunduğuna inanmayanlar olursa, hemen liklerini gönderebilirim. Gerçi görmemiş olmak imkânsız.
Günlerce her yerde çarşaf çarşaf yayınlandı. Ama yine de inanmayanlar çok olacaktır. Eminim.)
Halit Taha YAŞA
Cumhuriyet Halk Partisi’ni kale alıp, onların İslam’a bakış açılarını tahlil etmek, yorumlamak ise akılsızlığın da akılsızlığıdır. Yok ‘Baykal farklıydı Kılıçdaroğlu farklı…’ gibi cümlelerle halkı salak yerine koyan, toplum mühendisliğine soyunmaya çalışan bazı kesimlerin, hiçbir zaman başarıya ulaşamayacağı da açıktır.
Başörtüsü sorunun Chp tarafından çözülmesi veya bu konuda bir olumlu hareket görüleceği takdirde onlara oy verilebileceği, dahası İslami kesimin onlara yaklaşacağını dile getirmek, bu topraklarda yaşamamak, halkın içinde hava solumamak, tarih bilmemek demektir. İslami kesim de bu onayı bekliyordu Ali Bey! İlk seçimde oylar Chp'ye inşallah...?
Başörtüsü konusunda Chp’ den icazet almak ve bu nazik, insan hak ve özgürlüğü sorununun çözümü noktasında onlara teveccüh göstermek, bu davaya baş koymuş, geceleri gözüne uyku girmemiş, sessizce gözyaşı dökmüş, isimlere kadrolarına yapılmış saygısızlıktır.
Kılıçdaroğlu’na oy verebilirim demek, Rahmetli Muhsin Başkan'ın mezar taşına tükürmektir. Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına sövmektir. Numan Bey’e ve davasına hakaret etmektir.
Omurgasız siyasi görüşler, yani; ‘Biz her partiye eşit uzaklıktayız’ yalanı ve insanı aptal yerine koyan söylemler, midemi hep bulandırmıştır.
Hadi, bu söylemden, benim kadar nefret etmesin kimse, ama 'her partiye eşit uzaklıktayız' söylemini yüksek sesle eleştiren bir yazar olmaz mı Allah aşkına? Etrafımda da, yazar çizer kesminde de bu yaklaşımı hiç bir zaman içine sindirmemiş çok fazla insan olduğu kanaatindeyim. Ama dışarıdan söyleyemezler.
Bu mide bulandıran siyasi konum alma durumu -malum kesimin, bayraklaştırdığı, utanmadan da doğru bir şeymiş gibi gururla söylediği- herkesi keriz yerine koyma değildir de nedir? Hakikaten herkese eşit yakınlıkta veya uzaklıktalar mı? Bu siyasi tavrın, üslübun kriterleri nedir?
Ak Parti ile Chp'ye eşit uzaklıkta olmanın açıklaması, mantığı nedir? Bir hareketi bırakın, bir insanın, Ak Parti ile Chp'yi, içerisinde eşit kelimesi geçen bir cümle içerisinde kullabilme olasılığı nedir?
Öte yandan, kamuoyu önünde düşman gibi lanse edildikten sonra, kapı arkasında ahbap çavuş ilişkisinde olanlar, bunu sevenlerine nasıl açıklıyorlar anlamak çok güç. Sevenleri ise bu omurgasız duruşa nasıl hak veriyor, o daha büyük bir muamma…
Zamanında Ecevit’e gösterilen yakınlığı hatırladıkça, bu kesimin niye hep böyle davrandığını çok daha iyi anlıyorum.
Hüseyin Gülerce’nin geçenlerde bir röportajı yayınlanmıştı. Aslında Deniz Baykal ile cemaatin, Hocaefendi’nin, çok farklı bir samimiyeti olduğunu söylüyordu. Şunu söylüyordu; ‘Eğer açıklasam yer yerinden oynar!’ Hatırladınız mı? Saptırılmış açıklamalar mıydı onlar da?
Deniz Baykal 8 senedir ‘F Tipi aşağı, F tipi yukarı’ derken ve cemaate ve Hocaefendi'ye açıkça hakaretler ederken, kapı arkasında ahbap çavuş ilişkisi mi var? Hüseyin Bey alenen bunu söylüyor. Alenen diyor ki ‘Aslında öle değil. Kamuoyunun bildiği bir nefret ilişkimiz yok. Bilseniz ne kadar iyi anlaşıyoruz.’
Ali Bulaç da eğer samimiyet görürse Kılıçdaroğlu' nu desteklermiş. Peh peh…
Sen destekleyebilirsin beyefendi! Ama bil ki bu konuda yalnızsın! Bil ki bunu da yemez sevenlerin! Bil ki artık 'yeter' diyoruz.
Ak parti ile olan şartlı evliliğinizin farklı bir boyuta girdiğini duyuyoruz, biliyoruz. Kamuoyuna bunu açıklayamasanız bile, sadece siz de mi istihbarat var?
Kapalı kapılar ardında hükümetten neler istendiğini, çok iyi biliyoruz. Başesgioğlu’nun neden istifa ettiğini çok iyi biliyoruz. Çok iyi…
Delikanlıca, Ak Parti’ye ve Erdoğan’a ültimatom verdiğinizi niye açıklayamıyorsunuz.
8 yıldır verdiğiniz büyük desteği çekmeyi düşündüğünüzü niye açıklayamıyorsunuz?
Zaten, darbe planları ve ordu içindeki cuntaları deşifre etmedeki büyük gayretinizi, Ak Parti’ye verilmiş büyük bir destek olarak yutturdunuz tabanınıza. Ama hükümetin İslam coğrafyasına yapmış olduğu büyük açılımdan rahatsız olduğunuzu niye açıklayamıyorsunuz? Niye?
Bazı Ak partili siyasetçilere yapmış olduğunuz baskıyı niye açıklayamıyorsunuz? İsim istermisiniz beyefendiler?
Ama bilin ki, Erdoğan ve hükümeti boş durmuyor. Düğmeye basma işini hep siz mi yapacaksınız?
El mi yaman bey mi yaman… Göreceğiz!
Biraz kapalı bir yazı oldu. Gerçi anlayan, çok rahat anlar neler kastettiğimi, ama ne yazık ki bu işler böyle...
Eğer Mozambik’te milyonlarca aç sefil halk arasında; asker, bürokrat, akademisyen, işadamı çocuklarına Türkçe öğretip, şarkı söylettirseydim, eleştirilme ve yanlış şeyler söyleme, yanlış tavırlar alma gibi bir durumla karşılaşmazdım. :glm
Her söylemim vahiy gibi doğru addedilirdi. (Hayatını bu davaya adamış binlerce pırıl pırıl genci tenzih ederek...!)
Dedim ya, ben kimim ki eleştiriyorum? Ben kimim ki?
(Bu arada Hüseyin Gülerce ve Ali Bulaç’ın bu gibi söylemlerde bulunduğuna inanmayanlar olursa, hemen liklerini gönderebilirim. Gerçi görmemiş olmak imkânsız.
Günlerce her yerde çarşaf çarşaf yayınlandı. Ama yine de inanmayanlar çok olacaktır. Eminim.)
Halit Taha YAŞA