"Bana Kız Kardeşini Mut'a Olarak Versene"

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Malumunuz, Mut'a denilen geçici süreliğine nikah batıldır. Kadın ve erkek belli bir süreliğine mesela 1 aylığına evlenip boşanmış oluyorlar. Sonra o yoluna! Öbürü de yoluna! Ve Ehli Sünnet mut'aya gayri meşru gözüyle bakarlar. Peygamber efendimiz onu yasaklamıştır. Hz. Ömer efendimiz o yasağı teyid etmiş, yaygınlaştırmıştır.

Şia ise mut'aya helal derler. Aralarında yaygındır. Kadın erkek geçici süreliğine beraber olup sevap kazandıklarına inanırlar.

Önceden Şii olup sonra Ehli Sünnet'e geçmiş "Şehid" Murtezâ Radmehr'in hayat hikayesi, İHH çalışanlarından rahmetli Faruk Aktaş tarafından Türkçe'ye çevrilen "Nura Yolculuk" isimli eserde kendisince yazılmıştır. Orada geçen bir hatırasını nakletmek istiyoruz. Hatıra yaşandığı sıra halen Şii olup daha Ehli Sünnet olmamış olan Murtezâ Radmehr anlatıyor:

"Bir defasında Kum’daki arkadaşlarımdan Ali Rıza Muhammedî, Tahran Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi'nden bir arkadaş ve Ebu Talib Salihî’yle beraber, biraz vakit geçirmek için Tahran’ın güney taraflarına doğru gittik. Yolda bir yerde aileme telefon açmak istedim. Telefon merkezine girdik ve sıramızın gelmesini bekledik.

Telefon merkezinde Beluçi elbisesi giyen bir adam oturuyordu. Adamın görüntüsünden, Ehli Sünnet'in âlimlerinden biri olduğu anlaşılıyordu. Adamın yanında bir grup genç oturuyordu, göründüğü kadarıyla bu gençler de telefon için sıra bekliyorlardı. Kısa bir süre geçtikten sonra gençlerden biri, bu Beluçi âlime yöneldi ve birazcık alaycı bir üslupla; “Sen Sünni misin, yoksa Şii misin?” dedi. Adam onların soru şekline karşılık; “Şii olmaktan Allah’a sığınırım” dedi. Gençler biraz garipseyerek: “Niye, Şiilerin hangi ayıbı var?!” dediler. Adam; “Allah rızası için, insanda ayıp olarak kabul edilip de Şiilerde bulunmayan ne var?” dedi.

Bunun üzerine, gençlerle bu adam arasındaki tartışma gittikçe sertleşmeye başladı. Biz de biraz uzakta oturmuş olanları izliyorduk.

Gençlerden biri; “Sizin en büyük ayıbınız Ömer’dir (r.a). Ömer, helâlı haram ve haramı da helal kılan şahıstır” dedi. Beluçi âlim dedi ki: “Allah rızası için bana, Hz. Ömer’in (r.a) helal kıldığı bir haram ya da haram kıldığı bir helal söyleyebilir misin?” Genç dedi ki: “Mut’a nikâhı helal olduğu halde Ömer onu haram kıldı”. Sünni âlim dedi ki: “Sana bir şey sormak istiyorum, sence mut’a nikâhı güzel bir şey midir?”. Genç dedi ki: “Evet, binlerce defa evet”. Sünni âlim dedi ki:

Eğer mut’a nikâhı helal ve güzel bir şey ise, bak ben senin Müslüman kardeşinim ve ben uzun zamandan beridir ailemden uzaktayım, bundan dolayı mut’a nikâhına ciddi manada ihtiyacım var. Bana kız kardeşini mut’a nikâhı yapmak üzere verebilir misin? Eğer dediğin gibiyse çok sevap kazanmış olacaksın”.

Genç bu cevaba çok kızdı, arkadaşlarıyla beraber Sünni âlimi dövmeye başladı ve onu dışarı attı. Ben ve arkadaşlarım dışarı çıktık, Sünni âlimi arabamıza aldık, lokantaya götürdük ve bizimle beraber bir şeyler yemesini istedik. Yemek masasında arkadaşlarım saygı ve edep ölçüleri içinde tartışmaya sebep olan konu hakkında Sünni âlimle konuşmaya başladılar.

...

Sünni alimle tartışmayı devam ettirmek için yeterli hazırlığımızın olmadığını görünce tartışmayı fazla uzatmadık ve vedalaşarak ayrıldık. Ancak, adamın o gençlerle olan tartışması ve mut’a nikâhı konusunda söylediği sözler beni çok etkiledi. Bunun üzerine bu konuyu yeniden gözden geçirmeye karar verdim. ...
 

MüGe

Ben, Keyfim ve Kâhyam
Katılım
22 Ağu 2009
Mesajlar
2,423
Tepkime puanı
583
Puanları
0
Konum
İZMİR / K.YAKA
Yazının kaynağı nedir..?Kitap ismi verilmemişte ondan soruyorum...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Yine "Şehid" Murtezâ Radmehr, aynı eserinde anlatmaya devam ediyor:

"Sosyoloji Fakültesi'nden arkadaşlarım Ali Rıza ve Seyid Ebu Talip Salihî toplumsal bir konuyu araştırmaya başladılar. Arkadaşlar, resmi yerlerden gerekli izinleri aldıktan sonra işlerine koyuldular.

Bu iki arkadaş, halkın yoğun olduğu park, cadde vb yerlere giderek fesat, ahlaksızlık gibi konuları araştırıyorlardı. Konu ilgimi çektiği için onlardan izin alarak araştırmaya ben de katıldım.

Öğrenci parkı olarak meşhur olan Ekbatan parkına gittik, kameramızı hazırladık ve parkın güzel yerlerini çekmeye başladık. Bu arada arkadaşlarımızdan biri, yanımızdan geçen yaşlı bir bayanı durdurdu ve ona; “Affedersiniz! Bazı toplumsal olaylarla ilgili bir araştırma yapmak istiyoruz, sorularımıza cevap verebilir misiniz?” dedi.

Kadın oldukça üzgündü ve psikolojik durumu iyi gözükmüyordu. Bize bağırarak şöyle dedi: “Buyurun kalbimi çekin, o vakit kızlarımızın niçin fesada karıştıklarını, sadece bir lokma ekmek kazanmak için neler yaptıklarını görmüş olursunuz. Bizim toplumumuzda genç kızlar, karınlarını doyurmak için mut’a nikâhı adı altında kendilerini satıyorlar!”.

Yaşlı kadın, detaylı bir şekilde mut’a nikâhını ve onun olumsuz sonuçlarını, toplumdan örnekler vererek anlatmaya başladı. Karşılaştığımız manzara karışışında şaşırmıştık, anlatılanlar karşısında etkilenmemek mümkün değildi…"
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Yine "Şehid" Murtezâ Radmehr, aynı eserinde anlatmaya devam ediyor:

"Araştırmamızın başka bir safhasında genç bir bayana, aşk hakkında ne düşündüğünü sorduk. Genç bayan bize şu karşılığı verdi: “Bana göre aşk ekmektir, aşk sudur, aşk izzet ve onur içinde yaşayabileceğimiz bir hayatın arayışında olmaktır, aşk karın doyurmaktır”. Bayan daha sonra ağlamaya başlayarak konuşmasına şöyle devam etti:

“Bayanların bir lokma ekmek bulmak için kendilerini mut’a nikahı adı altında satmak zorunda kaldıkları bir toplumda, siz hangi aşktan bahsediyorsunuz?!”

Genç bayan daha sonra, toplumdaki mut’a nikâhının gerçeklerinden, toplum üzerinde bıraktığı etkiden bahsetmeye başladı. Gerçekler, insanın kanını dondurmaya, ezberini bozmaya yeterdi. Genç bayan konuşmasına devam ederek şöyle dedi: “İhtiyaçlarını gideren, mut’a nikâhı yaptıkları bayanlar üzerinden şehvetlerini tatmin eden beyler, bu ilişki sonucu dünyaya gelen çocukları sahiplenmemekte ve hiçbir şekilde bu çocukları kendi adlarına kaydetmeye yanaşmamaktadırlar. Zaten bir lokma ekmeğe muhtaç olduğu için mut’a nikâhını tercih eden bayan, çocuğuyla beraber kendisini bekleyen bin bir problemle baş başa kalmaktadır.

Genç bayanın, mut’a nikâhına karşı duyduğu nefret ve onu tasvir şekli eşsizdi ve bunu yazıya dökmek hiçbir şekilde mümkün değil...

Başka bir bayana aşk hakkında soruduğumuzda, bize şu cevabı verdi: “Aşk, bugünlerde cinayet, zina, mut’a ve sonra ayrılıktır”.

İki arkadaş bu çalışmayı hazırlayıp üniversiteye sundukları halde araştırma, din adına ortaya atılmış, gerçekte dinle alakası olmayan, bazı yanlış fıkhî hükümlerin neden olduğu kötü sonuçları ortaya koyduğu için, üniversite yönetimi tarafından yayınlanmadı. "
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ve Şehid Radmehr'in kendi düştüğü dipnotudur:

"Gerçekte mut’a nikâhını yasaklayan Hz. Ömer (r.a) değil, Rasûlullah (sav) Efendimizin kendisidir. Hz. Ali (r.a) bu konuda şöyle demektedir: “Rasûlullah (sav) Hayber gününde evcil eşek eti ve mut’a nikâhını yasakladı”. “El-İstibsar” Tûsî (3/143), “Vesailu Şia” Hur Amilî (21/12)

Aynı şekilde, Allah rahmet etsin, imamlar da mut’a nikâhını yasakladılar. Abdullah Senal şöyle dedi: “Ebu Abdullah (r.a)’a mut’a hakkında sordum, bana şöyle dedi: “Kendini onunla kirletme”. “Mustedreku Vesail” (14/455)

Mufaddal şöyle dedi: “Ebu Abdullah (r.a)’ı aynı şekilde derken duydum: “Ondan uzak durun, birinin avret yerinizi görüp onu kardeşlerine ve arkadaşlarına aktarmasından korkmaz mısınız?!” Kâfî (5/453), Vesailu Şia (21/22). Muhammed b. Şem’ul şöyle dedi: “Ebu Hasan bazı valilerine mektup yazarak şöyle dedi: “Mut’a nikâhını helal kabul etmeyin. Size düşen sünneti uygulamaktır.” Kâfî (5/453). Ayetullah Haşimi Rafsancani 684 sayılı Şira’ dergisine verdiği bir mülakatta, İran’da mut’a nikâhı sebebiyle çeyrek milyon kimsesiz çocuk olduğunu söylemişti."
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
muhterem hirahos, binlerce teşekkürler ve dualar ederim kıymetli abim. bu muazzam bilgileri bizimle paylaştığınız için.
bu ülkede mebzul miktarda iran ve şia hayranı olan vatandaşımız var. ben bizatihi şia olanlardan bahsetmiyorum. kendini sünni olarak takdim eden, yahut bizlerin öyle bildiği ama, ağzını her açtığında ballandıra ballandıra iranı anlatan, propagandasını yapan gafiller! ve onların anlatımından etkilenen, kafası karışan, bilvesile kanına şia virüsü karışmış nice insanımıza ziyadesiyle ibretamiz, aydınlatıcı, yol gösterici bu çarpıcı bilgilere çok ihtiyacı olan insanlarımız vardır. eğer izniniz olursa bu yazıyı üyesi olduğum bazı sitelere de taşımak istiyorum abim, tabii mehaz belirtmek suretiyle...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Amin ecmain ve rica ederim aziz ağabeyim. Buyurduğunuz gibidir. Şia, bugün, inançlarının bataklığında boğulmakta... 250 bin rakamı resmi ağızdandır. Belki de daha fazla çocuk bu Mut'a yüzünden kimsesiz yaşamak zorunda kalmıştır. Sadece mut'a değil; Şia'nın pekçok batıl inancı kendisini rezil ve zelil etmekte...

Mesela, bugün, çocuğunuz "masumane" de olsa YALAN SÖYLEDİĞİNDE hemen müdahale ederiz. Çocuk da olsa yalana alışmasın isteriz. Bir yakınımız, güvendiğimiz bir insan "beyaz" denileninden de olsa yalan söylediğinde dünyamız yıkılır, güvenimiz sarsılır. Toparlamamız zaman alır. Öyle değil mi?

Öyle de Şia'nın, inançları hakkında Şii olmayanlara YALAN SÖYLEMEYİ bir vecibe olarak benimsediğini biliyor muyuz peki?

Daha nice cinayetleri vardır. Fakat; ASIL Peygamber Efendimizin Ashabına iftira etmeleri, haşa Peygamber Efendimizin namusuna dil uzatmaları; Hz. Ali efendimizi korkaklıkla ve kendini gizlemekle sıfatlandırmaları onlara ZULÜM ve VEBAL olarak yeter.

Bu yazıları ismimizi zikretmeden dahi nakledebilirsiniz. Allah razı olsun. Sizin gibi idrak ve mesuliyet sahibi Müslümanların sayısını çoğaltsın.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Yine "Şehid" Murtezâ Radmehr, aynı eserinde anlatmaya devam ediyor:

" ... Aynı yıl, Kum’daki ilim havzası Fatma (r.anha)’nın şehadeti anısına, Ehli Sünnet'in yoğunlukta olduğu farklı bölgelerde programlar düzenledi. Programlarda genelde, dualar okunuyor, ağıtlar yakılıyor ve çeşitli konuşmalar yapılıyordu. Etkinliğin düzenlendiği yerlerden biri de Kankan bölgesiydi. Bu programın düzenlenmesi için ben, Hücetü’l İslam ve Müslimin Hüseyin Fatimî görevlendirildik. Her gece bir oturum düzenliyor, oturumlarda tarihte kin kusan kötü insanlardan, zulümden, Rasûlullah (sav)’in kızını şehit ederek, tarihe kara bir leke olarak geçen insanlardan bahsediyorduk. Bizim hedefimiz, bu büyük suçu işleyen zalimlerin gerçek yüzünü ortaya koymaktı. Bu programı düzenlediğimiz yer, Sünni bölgesi olduğu için konuşmalarımız bölgede gergin bir havanın oluşmasına sebep oldu.

Bir gece konuşmalar, ağlama oturumu ve ağıtlarla dolu programımızı yaptıktan sonra bir arkadaşın evine gittik. Arkadaşımız o bölgede oturuyordu ve bize yardımcı oluyordu. Biz eve gittikten sonra, halinden üzgün olduğu anlaşılan bir adam geldi ve Seyyid Fatimî’nin önünde oturduktan sonra;

Eğer müsaade ederseniz birkaç soru sormak istiyorum” dedi. Seyyid Fatimî; “Buyur” dedi. Adam kendisine hâkim olmaya çalışarak şöyle dedi: “Siz evlisiniz, değil mi?” Seyyid Fatimî biraz garipseyerek; “Evet” dedi. Adam; “Büyük ihtimalle eşiniz çok güzeldir” dedi.

Adamın soru sorma şekli Seyyid Fatimî’yi çok sinirlendirdi ve Seyyid Fatimî kendisine hâkim olamayarak adamın yüzüne birden sert bir tokat attı. Böylece sohbet ortamı bir anda kavga meydanına dönüştü. Ev sahibiyle araya girerek ortamı zar zor sakinleştirebildik.

Sünni olduğunu öğrendiğimiz adam bir ara Seyyid Fatimî’nin yüzüne bağırarak şöyle dedi:

Sen hâlâ çocuk denecek yaşta bir ilim öğrencisisin, buna rağmen eşinle ilgili ufak bir söze dayanamayarak bu kadar kızıyorsun. Be ahmak adam… Rasûlullah (sav) Efendimizin damadı, Hayber’in fatihi, Rasûlullah (sav)’in kahraman olarak adlandırdığı bir insana nasıl bu kadar rahat iftira edebiliyorsun?! Eşi düşmanı tarafından haksızlığa uğrayan ve öldürülen böyle bir insan, her şeye nasıl seyirci kalabilir, nasıl susabilir?!... Rasûlullah (sav)’in sahabesine iftira ederken, onlar adına yalan konuşurken hiç mi utanmıyorsunuz?! Senin söylediğin tüm sözler, Hz. Ali (r.a)’ye yapılmış hakaretler, iftiralar ve ona ihanetten başka bir şey değil

Adam daha sonra hepimize döndü ve bağırarak şöyle dedi: “Sizin gibi kötü adamlara burada yer yok, çabuk şehrimizden çıkıp gidin”. Daha sonra ev sahibine dedi ki: “Allah, şiddetli azabını üzerimize yağdırıp hepimizi cezalandırmadan önce bu kötü adamları şehirden çıkar”.

Bu olay, benim üzerimde derin bir iz bıraktı. Bu benim için çok acı bir olaydı ve onu bir daha unutabileceğimi zannetmiyorum.

Kum’a döndük ve yaptığımız çalışmalarla birlikte, yaşadığımız bu olayı detaylı bir şekilde havzanın yönetimine bildirdik. Buna rağmen sorumluların cevabı sadece şu oldu: “Sorun değil, bu konuyu fazla kafanıza takmayın. Ehli Sünnet tarih boyunca Ehli Beyti sevmemiş ve onlardan nefret etmiştir. Bundan dolayı kendinizi fazla yormayın, bu olanları unutmaya çalışın”.

Herkes bir şekilde bizi olayın etkisinden kurtarmaya, değişik yorumlarla Ehli Sünnet'in Rasûlullah (sav)’in ailesine karşı düşmanlığını ortaya koymaya çalışıyordu. Ancak hiçbir yorum beni rahatlatmıyor ve yaşadığım bu olayın etkisinden kurtulamıyordum. Artık Şia’yla ilgili sahip olduğum tüm fikirlerden, inançlardan şüphe eder hale gelmiştim. ..."
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
İslamın içine sokulmak istenen MUTA denen zehir hakkındaki bu güzel başlık için teşekkürler arkadaşım. Sağolasın varolasın. Özellikle Gençlerimiz, genç kızlarımız bu konuya mutlaka dikkat etmeliler.
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
irani örnek alanlar ve öve öve bitiremeyenler bu yazilari okumali...
"Türkiye bozulmusta,zina artmista bakin irana onlar ne güzel örtünüyor,onlar iffet ve namus konusunda bizden kat kat üstün" falan filan,bu düsünce cok yaygin...tamam türk milleti cok bozuldu,burasi kabul fakat iran bizdende beter,Muta nikahida zinadir ve iranda anlasildigi gibi cok yaygindir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Gençlerimiz dikkat etsinler. Şia'nın heveslerine kanıp, geçici süreliğine nikah tuzağına düşmesinler.

İslam dininin asıl yolu olan Ehli Sünnette (Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki Mezheplerinde) geçici niyetle (misalen 1 haftalığına, 1 aylığına, 1 yıllığına gibi) yapılacak nikah akdi sahih (doğru ve geçerli) değildir. Nikah, ölünceye kadar helalliğime aldım, helalliğine kabul ettim şeklinde yapılır. Aksi bir niyetle yapılırsa taraflar birbirine haram olup zinaya düşerler.

Boşanma da helal görülmüş ancak "Allah Teala'nın en sevmediği helal" olarak öne çıkarılmıştır.

Ve Ehli Sünnette boşanma usulü ciddi manada zordur. İmkansız değil ama çok zordur. Öyle ben seni boşadım oldu bitti yok.

Şia'nın NEFSANİ ve ŞEYTANİ uygulamalarını Ehli Sünnet'le karıştırıp lütfen kendinizi oyuncak etmeyiniz ettirmeyiniz; insanlık şerefinden, hayadan iffetten mahrum kalmayınız.

Mut'ayı helal ve sevap gören Şia'nın hakim olduğu İran'da Cumhurbaşkanı Rafsancani açıklıyor: "250 bin çocuk, mut'ai (geçici) nikah yüzünden kimsesiz yaşamak zorunda..."

Düşünebiliyor musunuz? Bu resmi ağzın söylediği... İnanıyorum ki o rakam daha fazladır. Kimi rakamlara göre 70 Milyonluk İran'da 14 yaş altı nüfusu 30 milyon civarında. 30 milyonda 250 bin kimsesiz çocuk devede kulak kalır. Mut'a serbest ve yaygınken o rakamlar katlanarak artacaktır.

TEHLİKENİN FARKINDA MIYIZ?

Bugün içimizde Şiayı şirin göstermeye ve gençlerimizi mut'a (nın Şeytani) cazibesiyle kandırmaya çalışanlar vardır. İçimizdeler. Orda burda konuşuyorlar, özellikle nette yazıyorlar.

O nedenle yukarıda yazılan çarpıcı hatıralara odaklanıp "mut'a, inançlı kesimler arasında yayılırsa ne hale geleceğimizi" hissetmeye çalışalım. Çevremizi bu konuda mutlaka uyaralım. Çocuklarımıza gereken bilgileri gerektiği şekilde verelim. İnşallahu Teala.
 
K

Kaçak

Guest
Şia = Muta güzel yaklaşım doğrusu ...
Bende Turkiyede ciddi bir Şialaşma seyri var , acaba İranda da ciddi bir sunnileşme etkisi varmı , Şia iken Sunni olanlar varmı diyordum ki ..
Mezkur kitabın sahibi varmış demek ...
Adamlar ülkemize , devrim ihraç ederken savunma kalkanımız oldukca güçlü ..
Şia olursan , kız kardeşin mutaya kurban gidebilir söylemi ...
Oldukca etkili oldugu için , Turkiye ciddi bir Şia tehditi altında olsa gerek ...
Postahanedeki bir avuç gencin dahi tek bir cümle ile hakikati görüpte , susturma cabası içine girdikleri bir ortamda ...
Nasıl olurda , devrim ayakta kalabilir ve nasıl olurda bu devrim ihraç edilebilir ?
Muta gibi ayan beyan bir yanlışın varlıgını kabul etmiş bir ülke , nasıl olurda tüm dünyaya kafa tutabiliyor ...
İşin kötü tarafı ne biliyormusunuz ...
Neredeyse , İslamın şartlarını bilmezden evvel , İran dendiginde Muta oldugunu biliyorduk ...
Hala daha Şia= Muta söylemi devam ediyor ...
Fakat gerek bölgesinde , gerek içerisinde , gerekse dünya kamuoyuna karşı güçlenen bir İranı görüyoruz ...
Bu görüntüden etkilenen binlerin , Şia= Muta gercegine karşın neymiş bu Şia deyip araştırdıgını görüyoruz ...
Ve biz hala Ehli Sünnetli olmanın yolunun Şia= Muta söyleminden gectigine inanıyoruz ...
İnsanların gözlerini Ehli Sünnetli toplumlara çevirmeyeceklerini sanıyoruz ....
Hani kanka demişti ya , korku filan yok diye ...
El insaf bundan büyük korkumu olur yhau ...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Şia muhibleri harekete geçmiş. :)

Eski bir Şia'nın tecrübelerine, yaşadıklarına, şahid olduklarına kulak verseniz iyi olur, siz de kendinizi kandırmamış olursunuz.

(O kitaptan mut'a ile ilgili daha başka hatıralar da vardı ama hepsini almadık.)

O çarpıcı hatıralar, eski bir Şii'nin anlattıkları pek önemli ve göz açıcıdır. Anlatabiliyor muyuz?

Kimi forumlarda yukarıdaki hatıralar, birilerini fena halde sobeledi. Yarım ağız, "Şia'da mut'a yok, iftira" filan diyerek güya Şia'yı şirin göstermeye çabalıyorlardı. Yukardaki çarpıcı hatıralardan, şahidliklerden sonra ne yapmak istedikleri açıkça ortaya çıkmıştır.

Kendileri de yakalandılar. :sweatingbul:
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Şehid Murteza Radmehr

Onu belki de hiçbiriniz duymadınız ama o doğru bildiğinden en ağır zulümlere rağmen taviz vermemiş, Ehl-i Sünnet akidesini bulduktan sonra Dünyalık olarak ulaşacağı şan, şeref, "Ayetullah"lık, maddiyat imkanlarını tepmiş ve inşaAllah şehidlerden olmuş değerli bir Müslüman; Şehid Murteza Radmehr...

Merhum Farsi olup, Şianın parmakla gösterilen, önde gelen genç alimlerinden biriyken, gittiği yolun yanlış olduğunu anlayıp Ehl-i Sünnete intisab etmişti.

Kendisi "Ayetullah" Kazvini diye bilinen meşhur bir Şii alimin en gözde talebesiydi, Kazvini girdiği münazaralarla meşhurdu, Ehl-i Sünnetten bir grupla girdiği münazarada 200 genç talebesinden 31'i (en başta da Merhum) Sünniliğe geçme kararı aldı. Bu Kum şehrinde şok etkisine sebeb oldu; çünkü, bu talebeler İran'ın en seçkin talebeleri olup onlara geleceğim taklid mercileri gözüyle bakılmaktaydı.

İran rejimi bu hadisenin ele başı olarak gördüğü Şehid Murteza Radmehr'i zindana kapayıp 13 ay boyunca ona ağır işkenceler uyguladı ise de onu davasından vazgeçiremedi, sonunda ruhunu teslim etti ve Şehid oldu (inşaAllah).

Ruhunu teslim etmeye yakın zindan arkadaşları onun Arabca şöyle dediğini söylemektedirler: Allah nurunu tamamlayacaktır, Rafıziler (Şialar) bunu kerih görse bile (velev kerihel Rafidun) Allah rahmet eylesin. AMİN.

Diğer arkadaşlarına gelince onlar da ağır baskılarla karşılaştılar ama davalarından dönmediler, Merhumun şehadeti onlar için büyük bir örnek oldu.

Merhum arkasında Niçin Sünni olduğunu açıkladığı, zina olarak isimlendirdiği mut'a nikahıyla ilgili bir kitab bıraktı, uğradığı zulmün asıl sebebi de bu kitabdı.

Aşağıdaki video Şehid Murteza Radmehr'le ilgili:

YouTube - Shaheed Radmehr - Shia Molla who converted to Islam

Bu video da sonradan Sünniliğe geçen Şii alimlerini konu alıyor, isimler arasında Merhumun ismi de geçiyor, diğer isimlerin de ağır baskılara uğradığını, kimisinin ülke dışına sürüldüğü, kimisinin zindanlara atıldığı ve çoğunun da o veya bu şekilde katledildiğini tahmin edebiliyorsunuzdur.

YouTube - Top Shia Scholars convert to true Islam

(DF, Sadık'tan alınmıştır)
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Allah razı olsun.
Kardeşlik, birlik diyenlere eyvallah ama, onların da hiç olmazsa bu gibi inanışların / uygulamaların yanlışlığını kabul etmesi, eleştirmesi gerekmez mi?
Şii-Sünni kardeş olacağız diye, böyle konuların gündeme getirilmesinden kaçmamalıyız.
 
K

Kaçak

Guest
Şia Muhiblerini üzerime alınabilirim değil mi ?
Muhib de seven demekmiş ...
Şia sever oluyor mealen ...
Şianın ne olup olmadıgını anlatsanız , gam yemeyecegim ..
Mesajım bir sevgi mesajından öte anlamlar içeriyordu ...
Şiayı , mutayla, sahabeye sövmekle vb . özdeşleştiriyorsunuz ama bu yaptıgınız size yol su elektrik olarak geri dönüyor demek istemiştim ...
Şianın bu kadar basit ve ucuz olmadıgını ya bilerek görmezden geliyorsunuz , ya bilmeden kendi topugunuza sıkıyorsunuz ...
Şuraya hitabeti düzgün , siyaseti iyi , ve okumuş gecirmiş bir Şia dalsa , sizin bu teorilerinizi tarumar eder demek istemiştim ...
Şiaya bunlardan vurmak beyhude demek istemiştim ...
Çunku böylesi basit ve kolay açıkları var ise , neden Türk toplumunda yankı yapıyor ve dünyada yankı yapıyor , ve hala güçlü bir şekilde ayakta durabiliyor demek istemiştim ...
Şiaya karşı bir basitlik ve korku duvarı örülme sebebi , Şiayla mucadele etme argumanlarının olmayışı diyordum ...
Şia kızkardeşime göz dikmiş azgın teke kıllı adam demek degildir, demek istedim ...
Böyle bir algı oluşturuldugunda , sadece kendinizi ve cevrenizi kandırırsınız oda yatsıya kadar yanıyor demek istemiştim ...
Bunun pek severlikle filan alakası yok ...
Cunku gercekten geniş bir cevreye ve iyi bir gözleme sahipseniz , Şianın cevrenizde hummalı bir çalışma yaptıgını ve kazanımlar elde ettigini görebilirsiniz ...
Ben kayıp olarak nitelendirmiyorum , ama size göre ciddi kayıplar bunlar ....
Şia gercegine , mizan ceza hakimi sıfatıyla degilde , ezilmiş , sömürülmüş kitleler gözüyle baksanız belki azda olsa anlarsınız ne olup ne olmadıklarını ...
Bugun anayasasını , uluslar arası imajını , devlet kurumlarını , sosyal dokusunu inceleyipte İslam kokusunu en net hissedebildiginiz toplumun Şia toplumu olması sizi hiç gocundurmaması ve aksi gibi sizin sadece Şia düşmanlıgı yaparak besleniyor olmanız samimiyet testini kaybetmenize sebep oluyor ,farkında degilsiniz demek istemiştim ....
Bugun İran İslam devriminin etkilerinin hala hissedilebildigi , mucadelenin , direnişin bu topraklara bu devrimle nufus ettigini inkar etmenin size faydası olmadıgını söylemek istemiştim ....
Şia-Sunni çekişmesinin, savaşının , cedelleşmesinin bir sonuca varamayacagını , biz hakkız onlar batıl söylemlerinin kimseleri bastırmayacagını , iki tarafında teorilerini , tezlerini % 100 ispatlayamayacagını , iki tarafında kendi görüşleri , prensipleri , dogruları çercevesinde yaşayıp , birlikte dış dünyaya karşı hareket etme kültürünün geliştirilmesi gerektigini , bu sürtüşmenin kar degil zarar oldugunu söylemek istemiştim ...
Ve nihayetinde de , Şiaya karşı savunma mekanizması oluşturulmak isteniyor sa , İmamet muessesinde ciddi eserlerin telif edilmesi gerektigini söylemek istemiştim ..
İmamete ve masumiyete ikna olmadıgım için Şia konusunda "severlik , sempatizanlık" yakıştırmalarını hiç üzerime alınmıyorum ....
İmamsız Şia olmayacagı için , bana giren cıkan yok ...
Özetle kız kardeşime göz diken kıllı adam imajını Şiaya layık görmekle , Şiaya zarar vermiyorsunuz ama bana bir zarar veriyorsunuz kanımca ....
Haa mutamı ...
Muta Şianın kabul ettigi bir şey ...
Onlara sorun beni baglamaz :)
Selamlar ...
 
Üst