Bakur’un sıradan ve öngörülebilir hikâyesi

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
ETYEN MAHÇUPYAN
[email protected]

İstanbul Film Festivali’nde bu yıl bir ilk yaşanıyor. ‘Bakur’ (Kuzey) adlı belgeselin gösterim iznine sahip olmadığı için festivalden çıkarılmasını protesto eden 22 yapımcı kendi filmlerini çektiler. Bu arada jüri üyeleri de görevlerinden istifa etti. Olay imza kampanyalarıyla destekleniyor ve sanatın sansüre uğratılamayacağı vurgulanıyor… Peki gerçek hikâye ne?

Arka planda Kültür Bakanlığı’nın bir tasarrufu var. Festivaller için yerli filmlerde gösterim belgesi alma şartı aranıyor ve bu belgeyi de Kültür Bakanlığı veriyor. İlgili genelgenin tarihi 9 Ocak 2014… Ancak Bakanlık yapımcıları çoğu tek seferlik olan gösterimler için bürokratik mekanizmaya muhatap kılmamak amacıyla bir süredir müsamahalı davranmakta. Yani gösterim izni olmayan yerli belgesellerin de festivallerde gösterilmesine ses çıkarmamakta. Ancak bu zorunlu koşulun ortadan kalktığı anlamına gelmiyor…

Yaşanan ‘skandala’ vesile olan Bakur adlı film Türkiye topraklarındaki PKK kamplarında ve Kandil’de çekilmiş. Tanıtımında oradaki gündelik hayatı yansıtma amacını güttüğü söyleniyor. Film ekibinin epeyce uzun süre, muhtemelen aylarca dağda kaldıkları anlaşılıyor. Çözüm sürecinde olduğumuz ve Kürt meselesi bağlamında ifade özgürlüğünün de genişlemesi gerektiği düşünüldüğünde böyle bir filmin festival kapsamında gösterilmesi yadırgatıcı değil. Nitekim festival organizatörü olan İKSV de filmi kabul etmiş. Ne var ki geçen hafta içindeki basın gösteriminden sonra Bakanlık bu filmle ilgili gösterim izin belgesi olmadığını hatırlatma ihtiyacı hissetmiş ve birçok girişime rağmen sorun çözülmeyince İKSV de filmi festival kapsamından çıkarmış. Bir taraftan bakıldığında hükümetin engellemesinden, diğer taraftan bakıldığında İKSV’nin filme sahip çıkmamasından ya da böylesine siyasi anlamı olan bir film için gösterim izni almayı önemsemeyen yapımcının davranışından söz edilebilir.

Ancak olayın bir de daha içerden hikâyesi var… Geçen cumartesi, yani gösterimden bir gün önce filmin yapımcısı beni arayarak durumu anlattı ve aracı olmamı rica etti. Bakanlıkla konuştuğumda filmde PKK ile DHKP-C arasında bir bağlantı kurulduğu söylendi. Ancak filmin onlara gönderilmediğini ve filmle ilgili bilginin dışarıdan elde edildiğini öğrenince yapımcıdan filmi seyretme imkânı yaratmasını istedim ve cumartesi gece izledim. Film bir PKK güzellemesi olarak çeşitli sahnelerin kolajından oluşuyor. Hamur yoğuran biri, ebelemece türü bir oyun, kurdele ören bir kadın, yemek sahneleri, topluca bir gösterinin seyredilmesi vs. Bunların arasına silah atış sahneleri ve çeşitli konuşmalar yerleştirilmiş. Bu konuşmalarda PKK’nın devlet kurma hayalini bıraktığı ancak o toprakların ‘kendilerine’ ait olduğu vurgulanıyor. Bu arada PKK’nın hapishanesine giren kamera ‘yanlış’ yapmış veya İran’dan Kürt kardeşlerini öldürmek üzere gelip pişman olmuş kişilerin itirafını yansıtıyor. Başka bir sahnede örgüte yeni katılan kişilerin bu kararlarından ne denli emin oldukları kendilerine soruluyor. Zorlamanın olmadığını, her katılımcının kendi özgür iradesiyle orada olduğunu anlıyoruz. Her şeyin ‘güzel’ ve davetkâr olduğu bir dünya… Hiçbir konuşmanın üzerine gidilmemiş, bariz sorular sorulmamış, aylarca toplanan malzemeden suni bir günlük hayat üretilmiş. Kısacası sonuçta ortaya bariz bir propaganda filmi çıkmış.

Gece yarısı yapımcıyı arayıp bu kanaatimi söyledim. DHKP-C bağlantısı sadece tek ve dolaylı bir cümleydi. Eğer sebep buysa filmin gösterilmesi gerektiğini düşündüğümü, ancak ürünün bir propaganda malzemesi olduğu için kabul görmemiş olabileceğini vurguladım. Pazar sabah gerçek rahatsızlığın bu olduğu ortaya çıktı. Filmin dağa katılmayı, silahlı mücadeleyi teşvik ettiği düşünülüyordu ve doğrusu benim de kanaatim buydu. Yapımcıya durumu bildirdiğimde gönderdiği mesajda ifade özgürlüğünden yana olduğunu ve filmlerine sanat eseri muamelesi yapılmasını beklediğini söyledi.

Ben de şöyle cevap verdim: “Filme emek verdiniz, sizin için tabii ki kıymetli. Ama kusura bakmazsanız görüntü dışında sanatla pek ilgisi yok. Bir ifade özgürlüğü meselesi olarak görülebilir ama silahı meşru kılan, insanların ölümünü zımnen onaylayan ve de hiç objektif olmayan bir örgüt güzellemesi yapılmış. Yine de gösterilmeli… Ancak filmin yüklenmediği sorumluluğun başkalarınca da alınmamasını beklemek gerçekçi değil. Açıkçası gösterimin gerekli koşulu İKSV’nin sahip çıkması…”

Ama İKSV sahip çıkmadı. Soru başta nasıl olup da bu filmi kabul ettikleri olmalı. Belki ‘hayır’ diyemedikleri içindir… Ya da bu filmi gösterebilmiş olmanın getireceği yapay ‘kahramanlığı’ reddedemedikleri için…


http://www.aksam.com.tr/yazarlar/et...iradan-ve-ongorulebilir-hikayesi/haber-398508
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
RTE sebep olmuştur (!) :D
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Şehit Savcı ile alay edildiği için, eşi filmi yargıya taşımış.
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
PKK destekçisi 22 yapımcı varısa, ilerideki günlerde PKK köpeklerini GAHRAMAN diye seyir edeceksiniz demektir.

Hayaldi gerçek oldu.
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
PKK destekçisi 22 yapımcı varısa, ilerideki günlerde PKK köpeklerini GAHRAMAN diye seyir edeceksiniz demektir.

Hayaldi gerçek oldu.

eskiden pkk teröristlerine gerilla diyorlardı,şimdelerde eylemci oldu adları,ileride sizin dediğiniz gibi gahraman olabilir,dahada ileride barış elçileri pambık prenses olabilirler:D
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0


eskiden pkk teröristlerine gerilla diyorlardı,şimdelerde eylemci oldu adları,ileride sizin dediğiniz gibi gahraman olabilir,dahada ileride barış elçileri pambık prenses olabilirler:D

Ak parti bölücü başı, terörist diye adlandırıken CHP gerilla demeye devam ediyor.
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Ak parti bölücü başı, terörist diye adlandırıken CHP gerilla demeye devam ediyor.

ya geçsene sen:D görüşen bilmem nedir dedikten sonra,ak parti değil devlet görüştü diyen chp mi:D
sonrasında apo nevruzlarda falan reisi cumhur gibi tebrik mesajları falan coşkuyla karşılanmadı mı:D
dolmabahçedeki bildiriyide chp yaptı değil mi:D

duanur git işine ya.
tamam başka konularda gel karşıma,lakin bu açılım konusunda ne chpye ne mhpye laf edemezsiniz.please yani.:D
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0

Kanı durdurmak devletin görevi, her görüşmeyi yapar. Görüşmeyipde dumanlamı mesaj gönderip kan durduracak?

Ammaaaaa yinede muhatabına terörist der, en ufak bir çıkışta silah kullanır ve leşlerini yere serer, en son Ağrı'da olduğu gibi.

CHP vekilleri Ağrı'da serilen leşlere gerilla dedi.
 
Üst