B.O.R Kışlık Ceket ...

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Geçen arkadaşlarla kışlık ceket çıkartsak nasıl olur diye fikir fırtınası yaptık. Güzel fikirler çıktı.

Markası mutlaka B.O.R olmalı falan dedik; milletçe bor madenini çok severiz, nâmından istifade etmek lazım, hatta ceketin sol koluna, içinde bir parça bor bulunan şeffaf yuvarlak bir tüp dikmeli, hareket ettikçe şıkır şıkır etmeli ...

Reklam filmini şöyle düşündük: Eli yüzü temiz insanların bindiği bir yolcu uçağını düşünün. Herkes yerine geçiyor, -bu noktada B.O.R marka ceketimiz katlanıp üst rafa konuyor, yakın çekim!- gayet konforlu bir ortam falan var, hostesler, hizmet, “dıng” sesleri, kaptan pilotun konuşmaları... Bu konforlu ortamda giderken uçak sallanmaya başlıyor, ve aşırı soğuk bir dağın tepesine düşüyor, kar, tipi falan. Ağlaşanlar, inlemeler (arkadaşlardan biri, el ele tutuşmuş şekilde kopmuş iki kol fena olmaz falan dedi ama yaş sınırı var, olmaz dedik), Neyse işte kurtarma ekipleri geliyor, helikopterden sarkıyor, uçağın kırılan tepesinden komando tipli bir herif sarkıp ceketi kapıyor, yukarı doğru eliyle “çek” işareti sallıyor, ceket elde kendini çektiriyor. Misyon tamamdır, ve kurtarma ekipleri geri çekiliyor... Kameranın kadrajı genel manzaradan uzaklaşırken tok bir ses B.O.R diyor. Yazıyla birlikte keskin bir çelik sesi, ve parıldaklık...

Alternatif reklam senaryosu şöyle: Uçağımız bu sefer Amazon ormanlarına düşer. Tarzan filmlerini andıran bir dünyadır burası! Uçaktan tek kişi kurtulur. Ekran kararır ve “23 yıl sonra” diye bir yazı çıkar. Kameranın kadrajı havadan gösterir, kurtulan adam uçağın parçalarından kendine ev yapmış, resmen bir dünya kurmuş. Kadraj geçerken koltuğunda ölen insanlar falan hepisi iskelet olmuş, hatta hamile bir bayanın iskeletinin içinde küçük bir iskelet daha vardır. Uçağın içini dışını ağaç kökleri falan kaplamış... Ama kurtulan tek kişi daha gözükmüyor, kamera sadece ortamı çekiyor. Sonra bi gök gürültüsü, korkunç bir yağmur, bardaktan boşalır gibi. Çalılıklar oynar, kamera yaklaşır, veeee kahramanımız B.O.R marka ceketimizle belirir. Adam yaşlanmıştır, zayıflamıştır, saç sakal karmançorman.. Ama BOR adamın üstünde terrrtemiz durmakta, ve yağmur sularını hiç içine emmeden üzerinden inci gibi kaydıra kaydıra akıtmakta... Sonra B.O.R diyen o tok ses, çelik ve parıldama...

Marka ismi değişebilir, Mesela B.O.R yerine M.A.R.S olabilir. O zaman tüpün içine nohut büyüklüğünde kızıl bir taş koymak lazım. Veya YILDIZ, tüpte de meteoru andırsın diye köpüklü grafit renkli bir taş... :)

Bu işin biz şakasını yaptık, güldük... Fakat düşündüğünüzde büyük markaların ciddi ciddi pazarladığı şeyler bundan farklı değil. Reklam şirketlerinin yaptığı tek şey, markayı, iç güdüleri gıdıklayan mesajlara düğümlemek; “Hayatta kalmak istiyorsan buna ihtiyacın var!” Mesaj tamamen bu...

Tek kullanımlık çocuk bezini icad eden adam bir reklam filmi yaptırır. Reklamın sloganı “ev işini kolaylaştırmak isteyen anneler için”... Adam hiç satış yapamaz. Tam iflasın eşiğindeyken başka bir reklam şirketi der ki; biz seni kurtarırız ama bu icadın yarısına ortak oluruz. Adam bunu kabul eder. İkinci reklamın sloganı “çocuğunu düşünen anneler için”... ;) ve bütün dünya çocuk beziyle tanışır. Anne olarak sıkıysa alma! Hatta almazsan günahkâr gibi hissedersin kendini. :)
 
Son düzenleme:
Üst