Aykırı İlahiyatçılar. Mehmet Şevket Eygi

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
Aykırı İlahiyatçılar. Mehmet Şevket Eygi


EHL-İ Sünnet Müslümanları arasında mezhepçilik kavgaları yoktur. Sünnîler dört hak mezhebe veya fıkıh ekolüne bağlıdır ama ...çilik yapmazlar, çekişmezler.

Dört hak mezhepten birine bağlanmak, onun fıkhını uygulamak fitne değildir ama mezhepsizlik fitnedir. Çünkü mezhepsizler, bütün Müslümanları kendileri gibi yapmak istiyor. İşte onların bu yoldaki propagandaları fitnedir, hem de büyük bir fitne...

Kimler mezhepsizlik propagandası yapıyor, Sünnî mezhepleri yıkmak istiyor?

1. Rafizîler yapıyor.

2. Vehhabîler yapıyor.

3. Telfik-i mezahib (Mezheplerin hükümlerinin karmakarışık uygulamasını isteyenler) yapıyor.

4. Fıkıhtan ve Şeriat hükümlerinden arındırılmış light, ılımlı, sulandırılmış, evcil, uysal bir İslâm çıkartmak isteyenler yapıyor.


5. Reformcular yapıyor.

6. İslâm’da radikal değişim isteyenler yapıyor.

7. Tarihselci Fazlurrahmancılar yapıyor.

Mezhepler ortadan kalkacak ki, Müslümanları bozuk fırkalara sokabilsinler...

Mezhep ve fıkıh olmasa doğru dürüst abdest alamayız, iki rekat namaz kılamayız.

Bazıları konuyu saptırıyor ve bize “Siz mezhebi Kur’ân’ın üzerine çıkartıyorsunuz, siz mezhebi put haline getirmişsiniz, siz müşriksiniz...” diye saldırıyor. Ne korkunç iftiralar...

Ehl-i Sünneti, dört hak mezhebi, fıkhı, Şeriat ahkamını ortadan kaldırdınız mı, sapıklıklar, bid’atler, dini yanlış yorumlamalar sökün etmeye başlar.

Zamanımızda, kesinlikle yasaklanmış olan mut’a nikahını, (geçici nikah) meşru gösterenler var.

Benim kesin olarak bildiğim şudur: Hanefi mezhebinde ince çorap üzerine mesh edilerek abdest alınmaz. Bunu yapanlar var.

Yine Hanefî mezhebinde midye, istiridye, yengeç, istakoz, karides, pavurya gibi deniz ürünlerini yemek tahrimen mekruhtur. Bunları da yiyenler var.

Mezhepsiz müctehidler Kitab’a, Sünnet’e, icmâ-i ümmete, dine, Şeriata, fıkha aykırı bir sürü sözde ictihadlar yumurtladılar. Ondört asırlık İslâm tarihinde hayızlı kadınların namaz kılmalarına, oruç tutmalarına, Kâbe’yi tavaf etmelerine asla cevaz verilmemişken onlar olur olur diyorlar. Nasıl oluyor? Onlar olur diyor, oluyor...

Zamanımızda mezhepsizlik en büyük fitnedir.

Selefiyiz diyorlar. Hayır Selef-i Sâlihîn’in (ilk çağlardaki sâlih, takvalı, doğru yolda olan örnek Müslümanlar) yolunda olanlar Sünnî Müslümanlardır.

Selefîyiz diyenler Selef’in yolundan gitmiyor, onlar İbn Teymiyye’nin ve Muhammed İbn Abdülvehhab’ın mezhebini veya fırkasını benimsemişlerdir.

Mezhepsizlik çok büyük bir fitnedir. Onlardan istirham ediyoruz, onlara kardeşçe yalvarıyoruz: Lütfen, merhameten, Allah rızası için bu yıkıcı, dağıtıcı, bölücü propagandaları yapmayınız.

Sünnîlikten, Hanefîlikten, Mâlikîlikten, Şâfiîlikten, Hanbelîlikten fitne doğmaz ama mezhepsizlikten doğuyor.

Onların bir kısmının siyaseti, stratejisi, taktiği bellidir. Önce Sünnî mezhepleri yıkacaklar, sonra açıkta kalan Müslümanları kendi bozuk fırkalarına sokacaklar.

Şiî kardeşlerimizden çok rica ediyoruz, Sünnî dünyasında Şiîlik propagandası, Ehl-i Sünnet düşmanlığı yapmasınlar.

Biz Sünnîler Ehl-i Beyt’i, Hz. Ali kerremallahu vecheh ve radiyallahu anh efendimizi, Hasan ve Hüseyin efendilerimizi, Hazret-i Fatıma annemizi, Peygamber soyundan gelmiş büyük imamları gerçekten, bütün kalbimizle seviyoruz, sayıyoruz. Onlar bizim başımızın tacıdır.

Şiîler, Hulefa-i Raşidîn’in ilk üçünü, Ashab-ı Kiram’ın bir kısmını sevmiyorlarsa, fitne çıkmaması için bu sevmemeyi yüreklerinde saklasınlar ve yıkıcı, üzücü, bölücü propagandalar yapmasınlar.

Tunus’lu yazar Et-Ticanî Sünnîlikten Şiîliğe geçmiş, “Nasıl Hidayete Erdim?” adında bir kitap yazmış. Ehl-i Sünnete saldırıyor. İranlı Şiî otoriteleri bu kitabı çeşitli dillere çevirtmiş, yüz binlerce bastırmış ve dağıtmış. Olacak şey midir bu? İslâm dünyasının bir ölüm kalım mücadelesi içinde bulunduğu bu devirde, iman kardeşliğine ve birliğe zarar verecek böyle bir şey yapılır mı? Şiîlikten Sünnîliğe geçen var, biz bu konuda propaganda yapıyor muyuz? Böyle bir propaganda mezhepçilik fitnesi olmaz mı?

Naylon müctehidlerin bozuk ictihadlarını kabul etsek ortada İslâm diye bir şey kalmaz. Baksanıza “Kur’an, Yahudi ve Hıristiyanları İslâm’a çağırmıyor” diyecek kadar zıvanadan çıktılar.

Dört hak mezhepten birine bağlanalım.

Bunların hepsi de Kur’ân’dan, Sünnet’ten hüküm çıkarmıştır.

Bugünkü naylon müctehidler, mezhep imamı büyük müctehidlerin ayaklarının altında toz bile olamazlar.

Zahid Kevserî ne demiş? “Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür” diye uyarmış.

Şam ulemasından Profesör Said Ramazan el-Bûtî’nin çok değerli kitabının adı şudur: “İslâm Şeriatini tehdit eden en tehlikeli bid’at mezhepsizliktir.”

İtikad ve fıkıhta ehl-i sünnet dairesi içinde bulunan bir mezhepli sapıtmaz, bid’ate ve küfre düşmez ama bir mezhepsiz için bu tehlike vardır.

Allah aşkına bu fitne yangınını söndürelim. Mezhepsizlik ve Sünnîlik Şiîlik konusundaki mezhepçilik propagandalarına son verelim.

Mehmet Şevket Eygi
Gazeteci -Yazar
2008-11-26
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Sn Arvasi daha faydalı konular açmanız temennisiyle =)
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Hani gençliğimden kalma bir gönül bağım vardır Arvasi ismi ile ...
Lakin antipati oluşmak üzere bünyede ...
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
ya arvasi mesepcilik dinsizliğe açılan penceredir müslümanlar birdir şu mesep bu mesep olmaz olursa islamdan kopmalar başlar örneğin senin gibi
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
yellenmek eğer sesliyse abdesti bozarmış,sesizse bozamaşmış ..malik öyledemiş ,şafi sessiz bozmaz demiş ,hanbeli 1 deisbel gurltuluyse bozar demiş ....

yellenmek kokuluysa ,ebu yusuf bozar demiş ,imamı muhmamet bozmaz demiş ,şafi bozar demiş ,malikide bozar demiş..

yelenmek kokulu sesli ise butun mezheb imamlar muttefekun aleyh olmuş bozar demiş,hanbeli katılmamış.

gayrı ihtiyari yellenmekde (karnına tekme almış ,makattan gaz çıkmış) ihtilaf edilmiş..:D


kardeşim böyle mezhebmi olur?

mehmet şevket eygi kime uyuyor acaba?

sesli kokulu olanlaramı?
kokusuz sesiz olanlaramı?
yoksa
sesiz kokusuz olanlaramı?
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Cok ilginc gercekten..

Bu konular oncedende paylasildi lakin kimse faydasiz konu demedi..

Faydali bir paylasim allah razi olsun bilgilendik..

Rahman sayin eygi hocamiza hayirli uzun omur versin dunya ve ahiret saadeti versin..

Paylasanada, okuyanlarada versin insallah..

Amiin..
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?59465-Kur%E2%80%99an%E2%80%99da-da-Hatalar-Varm%C4%B1%C5%9F-%28H%C3%A2%C5%9F%C3%A2%29&highlight=



Kur’an’da da Hatalar Varmış (Hâşâ)


Esselam aleykum


Öğrenince dehşete kapıldım...Kur’an’da da hatalar varmış ve bazıları bunu düzeltecekmiş!

Kur’an’a ve onun Allah’ın koruması altında olduğuna inanan bir kimsenin böyle bir şeye kalkışması, bunu söyleyebilmesi, hatta düşünmesi mümkün değil.

Ama maalesef doğru ve şâhitler hayatta.


Nisan 1994...

Bursa-Gönlü Ferah Oteli’nde bir toplantı yapılıyor.Kur’an Vakfı’nın tertiplediği toplantıda konu şu: Dinde Islâhât Yapılmalı...

Lügatlar, “Islâhât” kelimesi hakkında şunları yazıyor:

ISLÂHÂT: Düzeltme, iyileştirme işleri, reform. Eksik ve kusurlarını giderme, tamamlama. Kötü yönlerini düzelterek mükemmel bir hale getirme.

İlâhiyatçılarımız, İslam ve Kur’an hakkında işte bunu yapmayı düşünüyorlar.

Kur’an’ın ve İslâm’ın eksik ve kusurlarını düzelteceklermiş.

Dikkat!

Yukarıdaki kelimeler içinde “reform” da geçiyor.Olmasa bile, diğer kelimeler de aynı manayı taşıyor zaten...

Rabbimiz ne buyuruyooor, onlar ne diyor!..

Peygamberimiz’in Veda Haccı’nda, yani hayatının son günlerinde, “Bugün dininizi kemâle erdirdim; size nimetimi tamamladım. Sizin için İslâm’ı din olarak beğenip seçtim” buyuruyor. (Mâide Sûresi, 3)


Bazıları da kalkmış, Allah’ın “tamamladım” buyurduğu dinin, eksiklerini tamamlayacaklarını söylüyorlar.

Kimler?

İlâhiyat profesörleri...

Daha önce de kaç kere demiştik ya... İllallah bu tip ilâhiyatçılardan.
Bu memlekette senelerdir “Dinde reform yapılmalı” teranelerini duyar dururuz.

Ama yapılamaz; yapılmaya kalkışılsa da Müslümanlar hem kabul etmez, hem de itiraz ederler. Yapmak isteyenler bunu çok iyi bilmektedirler.

Bilhassa “dinde reform”a vatandaşlarımızın şiddetli bir allerjisi var.
Onun için bu tipler, “Yeniden Yapılanma” derler, “İslam Gerçeği” derler, “Gerçek İslam” derler de katiyyen “Reform” demezler.
Üstelik, “Hayır! Biz reform yapmak istemiyoruz” derler.

Onlara cevabımız:

İyi de, reform, deforma olan şeyde yapılır. Siz, İslam’ın bozulduğunu, orjinalliğini kaybettiğini ve düzeltmek istediğinizi söylemiyor musunuz?

O halde, yapmak istediğiniz, reform değil de nedir?

Bal gibi, ismi konulmamış bir reform...

Gelelim başta bahsettiğimiz toplantıya...

Gönlü Ferah Oteli’ndeki toplantıyı yöneten, eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş.

Toplantıda üç mesele ele alınıyor:

1) Kur’an ve Kur’an ilimleri,
2) Sünnet (Hadis) ve ilimleri,
3) Fıkıh ve usul-i fıkıh ilimleri.

Bunlarda ıslâhat yapacaklar. Ama, acaba hangisinden başlasalar.

(Islâhâtın manasını yukarıda verdik; lütfen tekrar hatırlayınız.)

Bir grup, fıkıh ve usûl-i fıkıh ilimlerinde tasfiye ile başlamayı teklif ediyor.

Bir grup, “önce sünneti (hadisleri) halledelim” diyor.

Öyle ya... Hadislerin doğru zannedilenleri bile şüpheli. Akla, maslahata, hatta Kur’an’a uymayanı var. Uyulması gerekenlerle, uyulmayanları da ayırmaları lâzım.

Üçüncü grup ise şöyle diyor:

- İşe Kur’an’dan başlayalım. Çünkü, Kur’an’da hatalar, imlâ bozukluğu var.

(Hani, “Hadislerin Kur’an’a uymayanları bile olduğunu” söylüyordunuz. Hadisler Kur’an’a uysa bile, bu durumda sizin hışmınızdan kurtulamayacak. Çünkü siz Kur’an’ı bile hatasız kabul etmiyorsunuz ki.)

Kur’an’da hatalar ve imlâ bozukluğu var diyen ilâhiyatçı devam ediyor:

- Hatta kısmen tashihe (düzeltmeye) başladım. Çok anlam düzelmeleri oluyor.

Bu kadar ileri gidilince, adaşım olan yazar, bir fırsat “Bul”up, söz “Aç”ıyor. Ve diyor ki:

- Bu kadarına da pes yani. Kur’an, tevâtüren nakledilmiş ilâhî kelamdır. Ondan şüphe kişiyi dinsizliğe götürür.

(Allah bu sözleri onun mizanına koysun)

Süleyman Ateş müdahale ediyor:

- Senin söz hakkın yok. Üstelik ben Kur’an hakkında öyle şeyler biliyorum ki, söylesem yer yerinden oynar.

Keşke konuşsaydı, içindekileri öğrenseydik de tek yer yerinden oynasaydı...

Kur’an’ı düzeltecek olan, Hayri Kırbaşoğlu’ymuş.

Sünneti elemek isteyenler, daha çok Ankara İlâhiyatın öğretim görevlileriymiş.

Ama bu iki konuya sonra el atılacakmış...

Çünkü, toplantıda, “Fıkhı ve fıkıh usulünü ictihatla değiştirmek” fikrinde olanlar çoğunlukta olduğu için önce ona karar verilmiş...

Değerli okuyucular, bu karar uygulanırsa, bütün ibâdetlerin şekilleri değişir.

Geçen sene, Orhan Uğuroğlu’nun “Söz Hakkı” programında konuşan Çorum İlahiyat’ın Dekanı Prof. Hasan Onat, demek ki boşuna konuşmuyormuş.

Hacda, mikat mahallinin ihramsız geçilmeyeceği hakkında diyordu ki:

- Ben, mîkat mahallini ihramsız geçip, ihrama Cidde’de girdim. Fıkıh kitapları, bu durumda bir kurban kesilmesini yazıyor ama ben kesmeyeceğim. Çünkü göreceksiniz, birkaç sene sonra benim söylediğim kabul edilecek. Zaten Hac yeniden dizayn edilmeli...

(Sayın okuyucular, bunların hiçbiri dinde reform falan olmuyor değil mi...)

Toplantıda kimler varmış? Meselâ Hayrettin Karaman orada mıymış?
Evet, oradaymış. Ama bu konuşmalar karşısında hiç sesini çıkarmamış...
Bekir Topaloğlu ise bir laz fıkrası anlatıp geçmiş. (Eli işte dili oynaşta derler ya.)

Eveeet! Durum vaziyeti bu sevgili okuyucular...

Anlaşılıyor ki, icmâ-ı ümmet silinmiş; sünnet/hadisler hakkında şüphe var; Kur’an’sa, hataları(!) düzeltildikten sonra, müracaat edilebilir hale gelecek.

Görüyorsunuz ki, eveleyip gevelemeden, isim vererek açık açık yazdım.
Ben o toplantıda yoktum. Kaynağım, şahitlerin konuşup ve yazdıklarıdır.

Buna rağmen, yazımda isimleri geçen zatların, haklarında yazılanlara itirazları varsa, gönderecekleri açıklamaları samimiyetle bekliyorum.
İsterlerse, “Sükut ikrardan gelir” kâidesine göre, susmak da haklarıdır...


Esselâmü alâ meni’t-tebeal Hüdâ...




Ali EREN






 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
arvasi kardeşim .konuların İTİKAT meselesi ve önemlidir.bazı beyinler bunu anlayamasada siz devam edin beyinsizlerin beynine işleyene kadar.kutluyorum sizi.
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
Bir kimsenin mezhepsiz olduğu nasıl tanınır?
Mezhepsizler değişiktir, kimi Mutezilenin, kimi Cebriyyenin, kimi Şianın, kimi Vehhabinin bazı fikirlerini, kimisi her gruptan bazı fikirleri benimsiyorlar. Fikirlerini benimsedikleri ve kaynak olarak gösterdikleri şahıslardan bazıları şunlardır:
Ahmet Kadiyani; Behaullah, Beykiyef, C. Efgani, Ebul ala Mevdudi, Hasan el Benna, Hasan Sabbah, İbni Hazm, İbni Kayyimi Cezviyye, İbni Rüşd, İbni Sebe, İbni Teymiye, İzmirli İsmail Hakkı, M. Şevkani, M. Abduh, M. bin Abdülvehhab Necdi, Makdisi, M. Hamidullah, M. Ebu Zehra, M. İkbal, M. Sıddık Hasan Han, N. Elbani, Reşat Halife, Reşit Rıza, S. Kutup, Seyyid Sabık, Şeyh Bedrettin, Yusuf Kandehlevi, Yusuf Kardavi, Zuhayli vs.
Mezhepsizleri tanımak için fikirlerini, inançlarını bilmek gerekir. Fikirlerinden bazıları şöyledir:
Mezhep taassubu tabirini çok kullanırlar. İctihad kapısı açık derler, sapık görüşlerini ictihad gibi gösterirler.
Telfîkı savunurlar. Mezhepleri birleştirmeye kalkarlar. Hangi mezhepteki hüküm akıllarına yatarsa onunla amel etmeye çalışırlar. Abduh gibi masonları mezhepler üstü müctehid kabul ederler.
Mezhepler bid’attir, Sahabenin mezhebi mi vardı derler.
İmam-ı a’zama, imam-ı a’zam demezler, Ebu Hanife derler.
Eshab-ı kiramdan çoğunu kötülerler. [Halbuki hepsi Cennetliktir. (Hadid 10)]
Bir kısmı, cin ve miracı inkâr eder. Bir kısmı mucizeleri, bir kısmı da kerameti inkâr eder.
Cennette de Allahü teâlâ görülmez derler. Halbuki Kıyamet suresinin (Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, Rablerine bakacaklardır) mealindeki 22 ve 23. âyetlerini açıklayan Peygamber efendimiz, dolunaya bakıp buyurdu ki:
(Rabbinizi de, [ahirette] böyle göreceksiniz.) [Buhari]

Günah işleyen namaz kılmayan kâfirdir, amel imandan parçadır derler.
Peygamberden, evliyadan yardım istemek şirktir, çünkü ölü işitmez derler. Halbuki Kur’anda (Onlar ölü değildir) buyuruluyor. Hadis-i şerifte de, (Kâfir ölüsü de işitir) buyuruluyor. (Buhari)
Kabir sualini, kabir azabını inkâr ederler.
Ölüye, dua fayda etmez derler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dirilerin duaları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet iner.) [Deylemi]

Sıratı, mizanı, şefaati inkâr ederler. Halbuki bunların hak olduğu âyet ve hadisle sabittir.
İskata, telkine ve kabir azabına inanmazlar. Halbuki bu konularda da sahih hadis-i şerifler vardır.
Yalnız Kur’an derler, bazıları da Kitap, Sünnet derler, dindeki dört delili inkâr ederler.
Bir çok hadis-i şerife uydurma damgasını basarlar, İsrailiyat derler. Halbuki hiçbir İslam âliminin kitabında uydurma hadis olmaz.

İyi iş yapan Hıristiyan ve Yahudiler de Cennete girecek derler. Halbuki Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Bana iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan Cehenneme girecektir.) [Hakim]

Kur’an değişmiştir derler. Halbuki (Onu biz indirdik, biz koruruz) buyuruluyor. (Hicr 9)
Namaz üç vakittir derler. Hadis-i şerifte, (Namaz beş vakittir) buyuruluyor. (Buhari)
Yanlış olarak, dinimize aykırı olarak İslami görüş, İslam düşüncesi, İslam felsefesi, İslamcı, Allah’ın mucizesi gibi tabirler kullanırlar.
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür
EHL-İ SÜNNET düşmanı bütün, tekrar ediyorum bütün İlahiyatçılar, derece derece bid’at ve sapıklık üzeredir.
Ehl-i Sünnet dışı bütün İslamcılıklar, derece derece bid’at ve sapıklık sergilemektedir.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat müctehidlerinin, ulema ve fukahasının üzerinde ittifak ve icma etmiş oldukları konularda, zaruriyat-ı diniyede aykırı fikirler, görüşler ileri sürenlerin hepsi bid’at ve dalalet ehlidir.
Efendimizin, Ümmetim yetmiş üç parçaya ayrılacaktır, bunlar, biri dışında Cehennemliktirhadîsinde buyurmuş olduğu farka-i nâciye (kurtuluş fırkası) Ehl-i Sünnet ve Cemaattir.
Mutezile mezhebini kabul ettiği halde, taqiyye ve kitman yaparak, kendini gizleyerek Ehl-i Sünneti sinsice yıkmaya çalışan ikiyüzlü ilahiyatçılar namerttir. İslam ahlakı, Müslümanların birbirlerini aldatmalarına izin vermez. Madem ki, Mutezile mezhebini beğenmiş ve kabul etmişler, bu keyfiyeti Sünnî kardeşlerine açıklamak zorundadırlar.
Kur’an-ı Kerimin üç yüz küsur muhkem ayetinin bugün geçerli olmadığı iddia eden, işlerine gelmeyen hadisleri AB standart ve normlarına göre ayıklayan Fazlurrahmancılar bid’at ve dalalet üzeredir.
Hükümleri Kıyamete kadar baki olan ayetleri tarihsel ilan eden ve Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetini inkar edenler sapıktır.
Bir ilahiyatçı mert ise mezhebini açıkça ilan etmelidir.
Haricî ise Haricîyim, Mutezilî ise Mutezile mezhebindenim demek zorundadır.
Müslümanları aldatanlar, bizden olmaktan çıkar.
Muhkem ayetleri ve hadisleri inkar etmek kimsenin haddi değildir.
Şeriat faizin azını da çoğunu da haram kılmıştır. Mevrid-i nasta içtihada mesağ yoktur.
Şeriat zina eden muhsan (evli veya başından evlilik geçmiş) Müslümanlara recm cezası veriyor. Bunu bile bile inkar eden kafir olur.
Şeriat savaş hileleri dışında hileye, yalana, düzene izin vermiyor. Yalancılar, hilekarlar, düzenbazlar merdut hainlerdir.
İmanı, İslamı, Kur’anı, Sünneti, Şeriatı, mukaddesat-ı islamiyeyi zengin olmaya, voli vurmaya, köşeyi dönmeye, paraya alet edenler sefil ve rezil bezirganlardır.
Kur’an çok açık ve seçik şekilde Allah katında İslamdan başka hak din olmadığını, yarın Mahkeme-i Kübraya, Cenab-ı Hakkın huzuruna İslam dininden başka bir din ile gelenlerin kabul görmeyeceğini bildirmektedir. Zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır, üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir inancı ve görüşü batıldır, sapıklıktır.
Ehl-i Sünneti yıkıp yerine bin parçalı bir İslam Protestanlığı getirmek isteyenler sapıktır.
İslam tefrikayı, parçalanmayı, mü’minlerin birbirleriyle çekişip tepinmesini haram kılmıştır ve böyle yaparsanız devletiniz elinizden gider zelil olursunuz diye uyarmıştır.
İslam, Kur’an, Hz. Peygamber kafirleri dost ve velî edinmeyi yasak ve haram kılmıştır.
Resul-i Kibriya Efendimiz “Kendi kızım Fâtıma hırsızlık yapsa onun da elini kestiririm”buyurmuştur.
İmam-Hatip okullarının gerçek İslam mektebleri olması isteniyorsa, bu okullarda:
1. Ehl-i Sünnet mezhebine göre eğitim verilmesi.
2. Beş vakit namazın bütün talebe tarafından mektep imamının ardında cemaatle kılınması gerekir.
İslam, buluğa ermiş kız ve erkek çocukların birlikte karma eğitim sistemiyle okutulmasına izin ve ruhsat vermez.
Müslümanlar, açtıkları ve açacakları bütün özel okullarda öğrencilere beş vakit namazı cemaatle kıldırmalıdır.
İslam dini ile dünyeviliğin, sekülarizmin bağdaşabileceğini iddia edenler büyük bir yanılgı içindedir.
Sünneti yıkmak isteyenler fıkhı yıkmayı hedefliyor. Fıkıh yıkılınca din bir ism ve resmden ibaret kalır.
Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslamlığını tehdit eden en büyük tehlike mezhepsizliktir.
Kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Hak Tealayı iki çehreli bir Roma putuna benzeten zındıktır, onu bir din büyüğü ve mücahid olarak kabul edenler ve reklamını yapanlar zındıkseverdir.
Müslümanlar!.. Dininizi icazetli ulema, fukaha, meşayih ve kamil mürşidlerden ve icazetli talebelerinden öğreniniz.
Sapık mezheplere bağlı, itikadları bozuk, Kur’anı kendi heva ve re’yleriyle yorumlayan, Sünneti ve fıkhı inkar eden kimselerden din öğrenilmez.
Deccalları, kezzabları, Süfyanları sevenler gerçek ulema değildir.
Bid’atçiler ve sapıklar son otuz yıl içinde bin çeşit İslamcılık türetmişlerdir.
ABD’nin, AB’nin, Haçlıların, İsrailin, Siyonizmin, emperyalistlerin, sömürgecilerin istediği light, ılımlı, Şeriatsız, fıkıhsız, cihadsız yeni bir İslam türetmek isteyenler, bunu bilerek yapıyorlarsa hain ve münafık, cahillikten yapıyorlarsa gafil ve şaşkındır.
Biz Allahın razı olduğu, Resulullahın öğrettiği, Selef-i Sâlihînin uyguladığı gerçek İslamı öğrenelim, bunu hayata uygulayalım.
Böyle yapmazsak sapıtabilir, ekinimizi ateşe vermiş oluruz.

Mehmed Şevket Eygi | 10 Ocak 2014 Cuma 00:05
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
Mezhep Bid’atmiş!

PEYGAMBER (Salat ve selam olsun ona) zamanında mezhep yokmuş, binaenaleyh mezhep bid’atmiş… Ne kadar yuvarlak bir laf!..

Resulullah zamanında Mushaf da yoktu, Kur’an-ı Kerim dağınıktı. Hz. Ebu Bekir zamanında toplandı, Hz. Osman zamanında çoğaltıldı, Mushaf haline getirildi. Bu da mı bid’attir?

Peygamber zamanında fıkıh kitapları yoktu. Onlar da mı bid’attir?

Şu mezhepsiz ilahiyatçılara ne demeli bilmem ki…

Taqiyye yapıyor, Mutezile veya Fazlurrahman mezhebinden olduğunu gizliyor, Ehl-i Sünneti yıkmak için mezhep bid’attir diyor.

İlahiyatçı profesör iyi bilmelidir ki:

1. Peygamberimizin mucizevî şekilde haber verdiği üzere Ümmet yetmiş üç fırkaya ayrılmıştır.

2. Fırkaların yetmiş ikisi cehennemliktir.

3. Biri fırka-i nâciyedir, yani kurtuluş fırkasıdır.

4. Bu kurtuluş fırkası Ehl-i Sünnet ve Cemaattir.

5. Ehl-i Sünnet Kur’anı doğru şekilde yorumlar.

6. Sünneti İslamın ikinci ana kaynağı olarak kabul eder.

7. Ehl-i Sünnet bozuk fırka ve mezheplerle bir tutulamaz.

8. Birtakım ilahiyatçıların bağlı oldukları Mutezile mezhebi bozuk bir mezheptir.

9. Diyanete sinsice sızmış olan Fazlurrahmancılık, yahut Tarihsellik mezhebi de çok bozuktur.

10. Hiçbir Mutezilî veya Fazlurrahmancı ilahiyatçının taqiyye yaparak Müslümanları aldatmaya hakkı yoktur. Açıkça, mertçe, samimî şekilde Mutezile (veya başka bir mezhebe mensup) olduklarını söylemeleri bir ahlak ve dürüstlük borcudur. Müslümanları aldatanlar Müslüman değildir.

11. Müslümanlar birleşmek istiyorlarsa Sevad-ı Âzam olan Ehl-i Sünnette birleşebilir.

12. Mezhepler kalksın, bütün Müslümanlar Kur’anda birleşsin sözü parlak bir edebiyattır ama hayata uygulanamamaktadır.

13. Suriyede Sünnîlerle Şiîler anlaşıp birleşebiliyor mu?

14. Mezhepsizlik İslam dinini ve Şeriatini tehdit eden en tehlikeli bid’attir.

15. Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür.

16. Bid’atçiler Sünnet ve hadîs düşmanlığı yapıyor. Sünnet giderse fıkıh gider, Müslümanlar nasıl ibadet edeceklerini, namazı nasıl kılacaklarını, dünya işlerini (muamelat) nasıl tanzim edeceklerini bilemezler, büyük bir kaos ve anarşi olur.

17. Mezhepsizlerin bir kısmı, Kur’an ayetlerini, mütevatir ve sahih hadîsleri Avrupa Birliği normlarına göre ayıklamak istiyor, bu ise küfürdür.

18. Kur’andaki ve Sünnetteki hükümler dünyanın sonuna kadar yürürlüktedir.

19. Fazlurrahman, bin Sünnî alimin, fakihin, müftünün fetvasıyla Pakistandan tard edilmiş bir sapıktır.

20. Müslüman halkı Şeriat ve fıkıhtan kopartıp dünyevî=seküler hale getirmek isteyenler mudil ve dall kimselerdir.

21. İslamın zaruriyatından birini inkar kimse kafir ve mürted olur.

22. İcazetsiz din alimi, fakih ve müftü olunmaz.

23. Kur’an re’y ve heva ile tefsir edilemez. Kutsal Kitabımızı ancak icazetli müfessirler tefsir edebilir. Kur’anı re’y ve hevası ile tefsir edenler küfre düşer. Men fessere’l-Kur’ane bi re’yihi fekad kefer…

24. Sarıklı Mason Afganî ne bir din alimidir, ne fakihdir, ne de bir din önderidir.

25. İmanlarını ve ebedî saadetlerini kurtarmak isteyen Müslümanlar itikatta ve fıkıh imamlarından ve mezheplerinden birine tabi olmalıdır.

26. Taqiyye ve kitman yapan bid’atçi ve reformcu ilahiyatçıların tuzaklarına düşülmemelidir.

27. Mezheplerini gizleyerek Müslümanları aldatanlar haindir ve merduttur.Mehmed Şevket Eygi

28. Devlet-i aliye-i Osmaniyyenin resmî mezhebi Hanefilik idi. Diğer üç hak mezhebin fıkhı da yürürlükteydi. Bu yolda devam edilmelidir.

29. Din ile dünyayı ayırmak küfürdür.

30. İslam, dünya işlerini tanzim için gönderilmiştir.

31. Avrupa Birliği normları ve prensipleri İslama uymaz. AB’nin İslama aykırı bütün ilkeleri, normları, değerleri bâtıldır, yanlıştır.

32. Allahın inzal etmiş olduğu hükümleri beğenmeyenler, onları hafife alanlar, onlarla istihza edenler kafir olur.

33. Resulullah Efendimizin hadîslerini AB normlarına göre “ayıklayanlar” çok büyük bir dalalet içindedir. Tevbe etmeleri gerekir.

34. Kur’andaki 300 küsur muhkem ayetin hükmü zamanımızda geçerli değildir, bunlar tarihseldir inancına sahip olanlar Müslüman değildir.

35. Feminizm batıl ve sapık bir ideolojidir, İslam Feminizmi olmaz..



 
Üst