MeVsİm
Üye
- Katılım
- 6 Ara 2006
- Mesajlar
- 36
- Tepkime puanı
- 7
- Puanları
- 0
Başkalarının kusur
eksiklik
utanılacak şey
suç
cürüm
şeref ve haysiyete aykırı davranış
nezaket ve terbiye dışı
fena
kötü
utanç verici şey cinsinden yaptığı işlerin duyulmasını
görülmesini önlemek
yayılmasına mani olmak.
Toplumu ve insanları kötülüklerden korumak için işlenen ayıpları örtmek ahlâkî faziletlerin başında gelir. Böylece Islâm'ın övdüğü
müslümanlarda bulunmasını istediği faziletlerden birisi de başkalarının ayıp ve kusurlarını örtmek ve gizlemektir. Buna karşılık; bir müslümanı küçük düşürmek
şahsiyetini lekelemek ve onu rezil etmek için ayıplarını araştırmak ve başkalarına anlatıp açıklamak ise büyük bir ahlâksızlık olup
Islâm tarafından yasaklanmıştır.
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
"Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın..." (el-Hucurât
49/12). Resulullah da bir hadiste: Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın" (Müslim
Birr ve Sıla
30) diye buyurmaktadır.
Resulullah (s.a.s.) başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
"Her kim bir müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse
'u Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği birşeyini ortaya çıkarır ve dile verirse;
da onun ayıplarını
kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten
bir ölüyü diriltmiş gibidir. " (Buhârî
Mezâlim
3; Müslim
Birr 58; Tirmizî
Birr ve Sıla
85)
Müslümanın ayıp araştırması değil
bilâkis gördüğü ayıp ve kusurları örtmesi gerekir.
Diğer bir hadis-i şerifte: Kim bir müslümanın ayıbını dilerse
da kıyamet gününde onun ayıbını örter." (Ebû Dâvud
Edeb
39)
Kim bir ayıp görür de örterse sanki kabrine diri gömülmüş bir yavruya can vermiş gibi olur. " (Ebû Dâvud
Edeb
38) buyurulmuştur.
Insan başkalarının ayıp ve kusurunu değil
kendi ayıp ve kusurunu görmeye çalışmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): Kendi ayıbı
insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun. " (Aclûnî Keşfu'l-Hafa
II
46) buyurmuştur.
Ayıpların araştırılıp ortaya dökülmesi; insanları birbirine düşürmekten
aralarında kin ve düşmanlık tohumları ekmekten
fenalıkların yayılmasından başka bir şeye yaramaz. Insanların gizli kalmış kusurlarını açıklamak
herkese duyurmak onların utanma duygularının yok olmasına
sosyal kontrolün azalmasına ve böylece ahlâksızlığın süratle yayılmasına da sebep olur. Resulullah: Müslümanların ayıplarını
gizli hallerini araştırmağa kalkışırsan
onları ifsad eder (ahlâklarını bozar) veya ifsada yaklaştırmış olursun
" (Riyazü's-Sâlihin
III
154) buyurmuştur.
Peygamberimiz ve ashabı
kimsenin ayıplarını araştırmamış ve araştıranları da şiddetle kınamıştır. Peygamberimiz'in: "Din kardeşini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse
o suçu (günahı) kendisi de işlemedikçe ölmez. " (Tirmizî
Kıyâme
53) uyarısını da hiç bir zaman unutmamak gerekir.
Bir gün Hz. Ömer'in yanına bir adam geldi ve ona şöyle dedi: "Benim bir kızım var
cahiliye devrinde onu diri diri toprağa gömmüş
sonra da ölmeden çıkarmıştık. Islâmiyet geldikten sonra ben de kızım da müslüman olduk. Fakat kızım
'ın yasakladığı bir şeyi yaptı ve had vurulması icab etti. Bunun üzerine bizim bulunmadığımız bir yerde bıçakla kendisini kesmek istemiş. Biz durumu haber alır almaz koştuk fakat boyun damarlarından birini kesmişti. Hemen tedavî ettik
iyileşti. Yaptığına pişman oldu. Tövbe ederek bir daha böyle bir şey yapmamaya karar verdi. Bir kabileden dünür geldi. Ben de olanları olduğu gibi anlattım." Hz. Ömer
adamın bu sözlerine kızarak:
"-
'u Teâlâ'nın gizlediğini açığa mı vuruyorsun? Vallahi eğer kızın başından geçenleri başka birine daha anlatırsan herkesten önce cezanı ben veririm. Git
kızı diğer müslüman
temiz kızlar gibi evlendir dedi." (Y. Kândehlevî
Hadislerle Müslümanlık
III 1021).
Müslümanların başkalarının günah ve kusurlarını
işledikleri ayıpları örtmeye çalışmaları nasıl önemli bir ahlâkî görevleri ise; aynı şekilde kendi günah ve kusurlarını da ifşâ etmemeleri gerekir. Aşağıdaki hadîs-i şerif bize bu konuda da titiz davranmamız gerektiğini göstermektedir. Resulullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor:
"Fenalıklarını açığa vuranlardan başka bütün ümmetim halkın dilinden ve elinden salimdir. "
"Bir adam bir gece fenalığı yapıp da Cenâb-ı Hak onu örtmüş iken:
"Ey filânca ben dün gece şöyle şöyle yaptım demesi, suçunu ilân ve teşhirdir. Halbuki o
geceyi
'ın setrine mazhar olarak geçirmişti.
'ın örttüğü bu suçu sabahleyin teşhir etmiş
açıklamış bulunuyor. " (Riyazü's-Salihîn
I
282).
Rabîatü'l-Adeviyye: "Kul
'ın sevgisini tattığı zaman
onu kendi kusurlarına muttali kılar
böylece başkalarının kusurunu görmez olur" der.
Bu ayet-i kerime ve hadis-i şerifler
toplum içinde yardımlaşmak
birlikte iyi geçinmek
yapılan fenalıkları ve ayıpları örterek arkadaşlığı
dostluğu kuvvetlendirmek
dostca yaşamayı isteklendirmek ayıp ve günahları teşhir etmeden önlemek gibi insanî ve Islâmî faziletlerimizi belirtmektedir.











Toplumu ve insanları kötülüklerden korumak için işlenen ayıpları örtmek ahlâkî faziletlerin başında gelir. Böylece Islâm'ın övdüğü



Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
"Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın..." (el-Hucurât



Resulullah (s.a.s.) başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
"Her kim bir müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse










Müslümanın ayıp araştırması değil

Diğer bir hadis-i şerifte: Kim bir müslümanın ayıbını dilerse






Insan başkalarının ayıp ve kusurunu değil




Ayıpların araştırılıp ortaya dökülmesi; insanları birbirine düşürmekten









Peygamberimiz ve ashabı




Bir gün Hz. Ömer'in yanına bir adam geldi ve ona şöyle dedi: "Benim bir kızım var





"-





Müslümanların başkalarının günah ve kusurlarını

"Fenalıklarını açığa vuranlardan başka bütün ümmetim halkın dilinden ve elinden salimdir. "
"Bir adam bir gece fenalığı yapıp da Cenâb-ı Hak onu örtmüş iken:
"Ey filânca ben dün gece şöyle şöyle yaptım demesi, suçunu ilân ve teşhirdir. Halbuki o






Rabîatü'l-Adeviyye: "Kul




Bu ayet-i kerime ve hadis-i şerifler




