Ayasofya

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Ayasofya ibadete açılmalıdır

19 EYLÜL 201


Ayasofya'nın statüsünün muallakta kalması birilerinin eskiye dönük taleplerini gündemde tutacak ve iştahlarını kabartacaktır. Maziye dönme umutlarını yeşertecektir.

Nitekim öyle de olmaktadır; Latin hortlakları gibi İstanbul'a yeniden Haçlı seferi düzenlemek isteyen Atlantik ötesi destekli Rumlar, Ayasofya'nın geçici statüsünden aldıkları cesaretle birlikte burada kimseden izin alma ihtiyacı hissetmeden ayin yapmak istemişlerdir. Bizim taleplerimiz köreldikçe ve geriledikçe bazılarının talepleri ve cesareti artacaktır. Dünyada Hıristiyanlık taassubu körelmesine rağmen bazılarının kör taassubu artmıştır. Dini kabilecilik bağlamında anlayan Mısırlı Ortodoks Kıptiler, Lübnanlı Maruniler ve Osmanlı bakiyesi Rumlar ve Ermeniler hâlâ taassup bataklığında debelenmektedirler. Bunların varlık sebepleri kinleridir. Özellikle birlikte yaşadıkları Müslümanlara. Bunu Mısır'da yakından tanımaktayız.

Ayasofya'nın statüsü gibi Müslümanları geçici statüde görüyorlar ve tekrar geldikleri Hicaz'a dönmelerini istiyorlar. Mısır Kıptileri 'Kilise'ye aykırı kanun çıkartılamaz' diyorlar. Lakin aynı zeminde çoğunluğun dini olan İslam'ın resmi din olmasına itiraz ediyorlar. "Müslümanlar bu topraklarda geçici misafirdir; biz onların velinimetiyiz ve onlar bize talimat veremezler. Biz onlara lutfediyoruz" mealinde sözler sarf ediyorlar. Mısır'da dengeli (dengeli) kişiliğiyle tanınan İslam düşünürü ve hukukçu Muhammed Selim Avva Kıptilerin iç savaş için silah stokladıklarını ve durumun çok kritik bir noktaya geldiğini haber vermektedir. Ortodoksları anlamak için Mısır'ı izlemekte fayda var. Son Patrik "'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum!'"

dememiş miydi? Mısır Kıptilerinin Lideri Papa Şennude ve Yardımcısı Bişvi resmen Müslümanlara meydan okuyorlar. Müslümanlığını ilan eden Kamilya özgür iradesinden mahrum edildiği gibi ne devlet ne de İslam toplumu manastıra kapatılan ve kaçırılan Kamilya'nın hakkını hukukunu arayabilmekte ve Kilise'nin üzerine gidebilmektedir.
Dolayısıyla Ayasofya'yı açmak için harekete geçenler ile Kur'an yakma eylemine teşebbüs eden Terry Jones arasında hiçbir fark yoktur. Lakin kabahat bizimdir ve Fatih'in emanet ve vasiyetini her gün çiğniyoruz. Fatih ve emanetine yabancı düştük. Biz "Ayasofya ibadete açılmalıdır" demeyi unuttuğumuz için bizden başka birileri daha önceki geçmişini hatırlıyor. Ayasofya 76 yıldır ibadete kapalı ve aynı zamanda geçici bir statüyle idare ediliyor. Rumlar, Ayasofya'nın ilelebet geçici statüyle idare edilemeyeceğini ortaya koydular. Ayasofya geçici statüde kaldıkça kışkırtma nedeni olacaktır.

Birileri de onu Fatih'in torunlarına iade etmek yerine Konstantin'in torunlarına bırakılmasını zamanla içselleştireceklerdir. Ve bu zamana da az kalmıştır. Halbuki, 11 Eylül ve sonrasını saymayacak olursak; Birinci Dünya Savaşı son Haçlı saldırısıdır. Okyanus ötesinden gelen Rumların Ayasofya'da eylem için 16 Eylül'e seçmeleri manidardır. 15 Ağustos'da yani Fatih'in Trabzon'u fethinin yıldönümünde Sümela'da ayin yaptılar. Lakin Sümela'nın statüsü ayrı. Fethin sembolü olarak cami yapılmamış ve manastır olarak görevine devam etmiştir. Bu açıdan o ayrı bir mesele olmakla birlikte Rumların 16 Eylül eylem veya harekete geçme günü ilan etmeleri bilhassa manidardır. 16 Eylül 1922'de son Haçlı seferinin mimarları olan Lloyd George, Reuters vasıtasıyla son Haçlı seferini ilan etmiştir. Müttefikleri ve peyk ülkeleri yeni bir haçlı saldırısına davet etmiş ve onlardan hazır olmalarını istemiştir.

İşte el'an sürmekte olan Ayasofya'nın esareti bu son Haçlı seferinin bir kalıntısıdır. İngilizler Birinci Dünya Savaşı'nın ertesinde üç mabetle birlikte Ayasofya'yı ele geçirmişler ve Ayasofya'nın tatiline neden olmuşlardır. Diğerlerini susturamamışlar ama bilvesile Ayasofya'nın susmasına neden olmuşlardır. "Asya'nın Uyanışı" adlı eserinde Rene Grousset bu hususa şöyle temas etmektedir:

"Müslümanlar, İngiliz siyasetinin İslamiyet'i imhaya çalıştığı kanaatindeydiler; İngilizlerin almış olduğu kararlar bu kanaati pekiştiriyordu. Kabe ile Ayasofya'dan sonra Ömer Camii de İngiltere'nin işgaline maruz kalıyordu. Savaştan yorulan Yunan siyaset adamları Ankara ile anlaşmanın yollarını arıyorlardı. Halbuki, Lloyd George, Gladstone'unkileri andıran nutuklarla onları coşturuyor ve akıllarına Ayasofya'yı getiriyordu (Asya'nın Uyanışı, Akçağ Yayınları, s: 24)." Haçlı Savaşlarının son faslının devam eden etkilerini kırmak ve silmek ve aynı zamanda Ayasofya'yı kışkırtma aracı ve vesilesi olmaktan çıkarmak ve Fatih'in ruhunu şad etmek ve İstanbul'u yeniden islambol (İstanbul'un böyle bir ismi yok ama sıfatıdır) yapmak için Ayasofya ibadete açılmalıdır. Zincirleri kırılmalıdır. Kimilerinin teklif ettiği gibi bunun yolu asla referandum veya plebisit değildir.

Çünkü Fatih burayı plebisit veya referandum yoluyla cami yapmamıştır ve bu bir fethin sembolü ve nişanesidir. Kazanılmış bir haktır. Ne zaman Ayasofya ibadete açılırsa; İstanbul'un tapusu gerçek manada yeniden geri kazanılmış olur. Esaretin son kırıntılarını da temizlemiş oluruz. Duyurulur...
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Yukarıdaki yazının müellifi muhterem Mustafa Özcndır.Kendisine katılmamak mümkün değildir.Ayasofyanın ibadete açılması, Hıristiyanın batının bu topraklardaki emellerine ciddi bir sed çekecek ve bu topraklarda müslümanlığın iddiasının bitmediği ispat edilecektir.İntizar ediyoruz.Bu yeni bir fetih olacak kadar önemli hadisedir..Bu şerefe nail olmak , şerefli erlere müyesser olacaktır!
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
seni tutan kim
al kadirciği git namazını kıl
 

giriftar

Ordinaryus
Katılım
1 Ocak 2012
Mesajlar
2,599
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Ayasofya'ya Çan Takmak İsteyenlere Ateş Edin.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra cami haline getirdiği Ayasofyada korsan ayin girişimleri memleketin işgal altında olduğu yıllarda bile buna izin verilmediğini gösteriyor.


İsviçre’de minare krizine destek olan “Amerikan Ayasofya’ya Özgürlük Konseyi” Derneği’nin başkanı milyarder işadamı Chris Spirou’nun korsan ayin girişimi Türkiye’de hareketli saatler yaşamasına neden oldu. Hem Yunan hem de ABD vatandaşı olan Spirou, Ayosofya’ya 250 kişilik grupla ayin için gelmemesi konusunda resmi makamlarca uyarıldı. Bunun üzerine Spirou ve beraberindeki ekip Ayasofya’ya gelmekten vazgeçti. Yıllardır Ayasofya’da ayin yapmanın hayallerini kuranlar yakın tarihimizde yaşanan bir olayı akıllara getirdi.

AYASOFYA’YA ÇAN TAKMAK İSTEYENLERE ATEŞ EDİNİZ

Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’un fethinden sonra cami yaptığı Ayasofya’yı I. Dünya Savaşı’nı bitiren Mondros Ateşkes Anlaşması ile geri almak ve kilise haline getirmek istediler. İtilaf Devletleri’nin işgali altında olan İstanbul’da Sultan Vahdeddin kendi güvenliğini hiçe sayarak Ayasofya konusunda verdiği emir düşman kuvvetlerine karşı kararlılığını gösteriyordu. Konu ile alakalı Tarihçi Yazar İsmail Çolak’ın Nesil Yayınları’ndan çıkan “Son Osmanlı Vahdeddin” adlı kitabında Ayasofya’da ayin yapılması ile ilgili “Kara gün: İstanbul’un işgali (Sayfa 40-41)” ve “Vahdeddin işgallere tepki gösterdi mi? (Sayfa51)” bölümünde şu bilgiler dikkat çekiyor: “Yıldız Sarayı’nda oturan Sultan Vahdeddin’in işgallerin ardından aldığı ilk tedbirlerden biri, kendisini korumak için bırakılan özel birlikleri Ayasofya’ya göndererek şu emri vermek oldu: “İstanbul’un fethinin sembolü Ayasofya’ya can takmak isteyenlere ateş ediniz.”

Sultan Vahdeddin’in bu emri üzerine 13 Kasım 1918’de fiilen, 16 Mart 1920’de resmen işgal edilen İstanbul’da İtilaf devletleri Bizansı ihya hevesine kapılanlar olmasına rağmen buna cesaret edemedikleri anlatılıyor.

PATRİK İSTANBUL’UN YUNANİSTAN’A BAĞLANMASINI İSTEDİ

Son Osmanlı Vahdeddin kitabında İsmail Çolak, Sultan’ın işgal yıllarında Ayasofya konusunda neden tedbir aldığını şöyle anlatılıyor:

“Eski Bizansın başşehri İstanbul’un 1453’ten asılar sonra içinde Yunanlıların da bulunduğu İtilaf Devletleri tarafından istila edilmesinin verdiği güç ve cesaretle Bizansı ihya hevesine kapılan Fener Rum Patrikhanesi, Temmuz 1919’da binasına Bizans bayrağı çekmekte bir sakınca görmemişti. Bu gelişmelerden sonra Patrik L. Dorotius, İngiltere Başbakanı Llyod George’a yazdığı ve İstanbul’un Yunanistan’a bağlanması gerektiğini savunduğu mektupta taleplerini açıkça dile getirmekten çekinmedi:

“İstanbul Müslümanlar için değil, fakat Yunanlılar için mukaddes bir şehirdir. İstanbul, Yunanistan’a kuvvetli bir bağla bağlanmazsa, Yunanlıların arzuları hiçbir vakit yerine getirilmemiş olacaktır. Bütün İstanbul anavatanla birleştirilmelidir. Artık yeniden dünyaya gelen Yunanistan, Türk mayasına tahammül edemez”

AVRUPA’DA AYASOFYA MİTİNGLERİ DÜZENLENDİ
Bununla da yetinmeyen Rumlar, 5 Şubat 1919’da, Ayasofya’nın Hristiyanlığa tekrar kazandırılması için bir “Kurtuluş Komitesi” daha kurmuşlardı. Komite, Avrupa başkentlerinde “Ayasofya’nın kurtuluşu için” mitingler düzenleyerek Avrupalıları tahrik etmeye çalışıyorlardı.

SON OSMANLI VAHDEDDİN’DE NELER ANLATILIYOR
Tarihçi Yazar Çolak, kitabına Sultan Vahdeddin’in şehzadelik yılları, eğitimi, gizemli şahsiyeti, dindar tabiatı, ilginç hobileri, felaket yıllarındaki zorlu padişahlık sınavı, Osmanlı’nın kabusu, İstanbul’un işgali gibi konuları anlatarak başlıyor ve devamında şu sorulara cevap veriyor: İşgallere tepki gösterdi mi, İngiliz baskısına direndi mi, bağımsızlık savaşını o mu başlattı, Sevr Antlaşması’nı imzaladı mı, niçin İngilizlere sığındı ve İngiliz zırhlısını kullandı, giderken hazineyi yağmaladı mı, vatanı terk etmesini nasıl savundu, İngiliz oyunlarına karşı gurbette vatanseverlik imtihanını nasıl verdi, Büyük Roma hayalini nasıl suya düşürdü, gurbet hayatının acı sahnelerinde neler yaşadı, tabutu neden haczedilip Şam’a kaçırıldı, Vahdeddin’in savunmasında ve vasiyetinde neler yazdı, gibi merak edilen konuları ciddi bir arşiv çalışmasıyla yazıya döktü.
 

giriftar

Ordinaryus
Katılım
1 Ocak 2012
Mesajlar
2,599
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Selam Olsun Sadıklara!. Maksatları ne provoke ne de kargaşa olanlara !. Istırabları iki yüz yıllık batılılaşma faciasına dur demek olanlara.. Selam Olsun Alnı Öpülesicilere!.

Gayeyi Müslüman Türk Vatanın şanını geri kazanmak bilenlere!.. Dertleri son yüz yıldır batılılaşmaktan bile geçip, 'batıllaşmak' adına en kalın zulumleri, en kılcal sinsilikleri, en makyajlı politikaları artık yemediklerini haykıranlara!.. Olanı görüyoruz.. Olanları biliyoruz.. Kurulan denklemde tarafları gözlüyoruz..

Emperyalizm; uğursuz Qamalist şergenekonları, kutlu mutlu ulusal ağızlı İnönücülüğü tasfiye ederken, sindire sindire büyüttüğü İslamcıların ılımlı tarafıyla, Özal'la yaşattıkları kayıp bir 20 seneyi tekrar yaşattıramıyacak bu topraklara..


Enselerindeyiz!.. Mazimiz pürü pak!.. İstikbalimiz umut dolu!..

Musab Bin Umeyr aşkına Yusuf yüzlülerle saf saf dizildik,
Fatih Sultan Muhammed'in, Abdülhamid'in,
Selahaddin'in misyonuna talibiz!..


İdeali biliyoruz, Necib Fazıl'ız!..

İstiklali kolluyoruz, Salih Mirzabeyoğlu'yuz!..


Toprağa bağlıyız, Muhsin Yazıcıoğlu'yuz!..

Kıyama durduk, Şeyh Said'iz!..

Meydan okuyoruz, Said-i Nursi'yiz!..


Zincirler Kırılacak, Ayasofya Açılacak!..

'Müslüman Türk' yine bu topraklarda zuhur edecek!..
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?

Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...
 

giriftar

Ordinaryus
Katılım
1 Ocak 2012
Mesajlar
2,599
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Ayasofya bugün Müze Oldu!



Bugün günlerden 1 Şubat 2012, yaklaşık 80 sene önce İslam'ın mührünü İstanbul'a vuran Fatih Sultan Mehmet Han'ın Camii olarak açtığı Ayasofya bugün resmen müzeye çevrilmişti.
"Nefis kilise Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak vakfedilmişttr. Bunu, Allah'a, ahirete. Onun heybetine İnanan hiçbir mahlûk, sultan olsun, hakim olsun, bir mütegallibe olsun, değiştire*mez. Vakıf şarlarım kim değiştirirse, Allah'ın, meleklerin, bütün İnsanların laneti onların üzerine olsun. Yüzlerine bakan ve onlara şefaat eden hiçbir kimse bulunmasın"...
"ALLAH'IN MELEKLERİN, BÛTÛN İNSANLARIN LANETİ AYASOFYAYI KAPATANLARIN ÜZERİNE OLSUN"

Fatih Hazretleri işte bu vasiyette bulunmuştu 600 sene evvel...Ama bir hain plan neticesinde Müslümanların ibadet ettiği CAMİİ müzeye çevrilmişti..

AYASOFYANIN MÜZEYE ÇEVRİLİŞ HİKÂYESİ;

Boston Bizans Enstitüsü " Ayasofya da ki mozaiklerin temizlenerek ortaya çıkarılması çalış malan yapmak için 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine müracaat eder. 1931 yılında Bizans Enstitüsüne istediği özel izin hemen verilir. Ve Enstitü Ayasofya camiinde çalış*malara başlar. Bir süre sonra " namaz kılan*ların arasında çalışmaların yürütülemeye-ceği" ileri sürülerek, caminin ibadete kapatıl*ması talep edilir. Bizans Enstitüsünün bu talebi de hiçbir hukuki dayanak olmaksızın hemen kabul edilir ve cami fiilen ibadete kap*atılır. Bu aşamadan sonra Bizans Enstitüsü, camideki Bizans eserlerini, mozaikleri, tasvir*leri, puflan ortaya çıkarmaya ve İslami eser*leri ortadan kaldırmaya başlar. Öyle ki küçük Ayasofya Camiinin minareleri bile bir gecede yıktırılır. Ayasofya'nın cami ve İslam mabedi kimllliğl yok edilmeye çalışılır.
Bizans Enstitüsünün çalışmalarına eş zamanlı olarak İç ve dış basında, Ayasofya Camflnin müzeye dönüştürülmesi yönünde yayın ve kampanyalar başlatılır.. İstanbul Müzeler Müdürü Aziz OĞAN başkanlığında oluşturulan komisyon, sunduğu raporda; binaya sonradan eklenen müştemilatın yıkılarak, Caminin ibadete kapatılması ve "Bizans Eserleri Müzesi" olarak açılmasını teklif eder.
Milli Eğitim Bakanlığı, Bakanlar Kuruluna yazdığı 14.11.1934 tarihli yazısında:
"... Eşsiz bir mimarlık sanat abidesi olan İstanbul'daki Ayasofya Camii'nin tarihi vaziyeti İtibariyle müzeye çevrilmesi bütün "şark âlemini sevindireceği" ve insanlığa yeni bir ilim müessesesi kazandıracağı cihetle, bunun müzeye çevrilmesi..." teklif edilir. Ve 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Ayasofya Camii müzeye çevrilir.1 Şubat 1935 tarihindede resmen Müze olarak kullanılmaya başlar.


Necip Fazıl Kısakürek Bu hususta şunu dillnedirmiştir..'Ayasofya'yı kapalı tutmak bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyon Türk'ün semaları tutan lanetine hedef olmaktır hissedemiyorlar. Ayasofya'yı kapalı tutmak Allah'a sövmeye Kuran'a tükürmeye Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye Türk vatanını esir etmeye denk bir suçtur" ..
(Necip Fazıl Kısakürek 1965 Ayasofya konferansından)
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Ayasofya müzesinin müdürü aile dostumuzdur.. Bize orayı gezdirdi ve her köşenin hikayesini anlattı, tarihi hakkında bilgi verdi. " Neden ibadete açılmıyor " diye sorduğumda şöyle cevap verdi" Burada her namaz vakti nama klılnıyor, yasak diye bir şey yok. Yabancı uyruklular da tavanında resim olan bölümlerde gelip dualarını yapıyorlar. Sadece ismi müze o kadar. Ezanlar okunmaya devam ediyor dedi. Çok şaşırdım.
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?

Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...


3 mayıs FATİH SULTAN MEHMET'in ölüm günü ona bir müjde olur inşALLAH
 

Fecri sadık

Profesör
Katılım
27 Ara 2011
Mesajlar
1,232
Tepkime puanı
180
Puanları
0
3 mayıs FATİH SULTAN MEHMET'in ölüm günü ona bir müjde olur inşALLAH

insaallah...

Aylar,yıllar geçti
hala ağlarsin
artik yaşlarını sil Ayasofya

o mahzun halinle
yürek dağlarsın
fethin sembolüsun
bil Ayasofya

Alnımızdaki bu leke temizlensin artik...
Fatih dedeye yapılan bu ihanet bitsin artik...





Zincirler kırılsın,
Ayasofya açılsın
 

giriftar

Ordinaryus
Katılım
1 Ocak 2012
Mesajlar
2,599
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..
.
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
 
Üst