efonaltı
Kısıtlı Erişim
islam dünyasında en çok palavra ve uydurmanın olduğu yer tasavvufdur.Peki avrupalının bilmisel makale ve hikayelerinde palavracılık ,yalancılık yokmu?
Bizim bilim adamların bakarsan böyle bir şey yoktur.Çunku onların beyinleri batıya tapar halde dumura uğramışdır.Onlar batının söylediği hiç bir şeye asla itiraz etmez ,onların açtığı kuluplerde onların uşağı olmaktan gururda duyarlar.
elbette bilmisel bir yayını eleştirirken o konuda bilginiz olmanız şart.
İnsanın tahsil hayatı arttıkca yapılan bu soytarılıkları ancak görebiliyor.
lluis pastör le iligili bir hikayeye bakalım;
6 Temmuz 1885 tarihinde, kuduz bir köpeğin saldırısına uğrayarak ciddi şekilde yaralanan ve kuduz olacağına kesin gözüyle bakılan 9 yaşındaki Joseph Meister aşılanma için Pasteur’a getirildi. Hastanın durumunun umutsuzluğu ortadaydı, böylce küçük Joseph Pasteur ve Roux’un geliştirdiği kuduz aşısının yapıldığı ilk insan oldu. Aşılamayı takip eden günlerde herkes merak içindeydi. Aşılamanın üzerinden üç-dört ay gibi bir süre geçtikten sonra, Pasteur, kucağında küçük Joseph ile basın mensuplarının karşısına çıktı. Joseph Meister kudurmadığı gibi son derecede sağlıklıydı! Küçük Joseph’in kuvvetle muhtemel bir ölümden kurtulması gerek bilim çevreleri, gerek halk tarafından büyük sevinçle karşılandı. Zamanla, insanların kuduz aşısına olan güvensizlikleri kayboldu"""
şimdi bu makalede bilmisellik adına o kadar çatlak nokta varki.
1-her ısırılan kuduz olmaz.pastör çocuğa aşı yaparak aşısının etkinliğini nasıl ilan edebilir?
2- kuduzda aşının etkinliği %40 ı geçmez.Yani siz yüz kuduz olacak guruba aşı yapsanızda ancak kırk kişiyi kurtarabilirsiniz.60 kişi ölür.,
bu durumuda baz alırsak neye göre pastörün aşısı etkindir denebilir.
3.kuduzda ısırlıma çok önemlidir.ilk ısırıkta sinir tututulumu varsa 100 tane aşı yapsanızda kuduza gidişi engelleyemezsiniz.
pastöre gelen çocukta belki hiç sinir tutulumu yoktu.ondan dolayı pastör aşısı etkin zannetdi dersek ne diyecekler?
Bunlar avrupalının kendi ilim admalarını şişirmek adına yayınladıkları komedi hikayelerdir.
Bu hikayelerden çok var..
Bizim bilim adamların bakarsan böyle bir şey yoktur.Çunku onların beyinleri batıya tapar halde dumura uğramışdır.Onlar batının söylediği hiç bir şeye asla itiraz etmez ,onların açtığı kuluplerde onların uşağı olmaktan gururda duyarlar.
elbette bilmisel bir yayını eleştirirken o konuda bilginiz olmanız şart.
İnsanın tahsil hayatı arttıkca yapılan bu soytarılıkları ancak görebiliyor.
lluis pastör le iligili bir hikayeye bakalım;
6 Temmuz 1885 tarihinde, kuduz bir köpeğin saldırısına uğrayarak ciddi şekilde yaralanan ve kuduz olacağına kesin gözüyle bakılan 9 yaşındaki Joseph Meister aşılanma için Pasteur’a getirildi. Hastanın durumunun umutsuzluğu ortadaydı, böylce küçük Joseph Pasteur ve Roux’un geliştirdiği kuduz aşısının yapıldığı ilk insan oldu. Aşılamayı takip eden günlerde herkes merak içindeydi. Aşılamanın üzerinden üç-dört ay gibi bir süre geçtikten sonra, Pasteur, kucağında küçük Joseph ile basın mensuplarının karşısına çıktı. Joseph Meister kudurmadığı gibi son derecede sağlıklıydı! Küçük Joseph’in kuvvetle muhtemel bir ölümden kurtulması gerek bilim çevreleri, gerek halk tarafından büyük sevinçle karşılandı. Zamanla, insanların kuduz aşısına olan güvensizlikleri kayboldu"""
şimdi bu makalede bilmisellik adına o kadar çatlak nokta varki.
1-her ısırılan kuduz olmaz.pastör çocuğa aşı yaparak aşısının etkinliğini nasıl ilan edebilir?
2- kuduzda aşının etkinliği %40 ı geçmez.Yani siz yüz kuduz olacak guruba aşı yapsanızda ancak kırk kişiyi kurtarabilirsiniz.60 kişi ölür.,
bu durumuda baz alırsak neye göre pastörün aşısı etkindir denebilir.
3.kuduzda ısırlıma çok önemlidir.ilk ısırıkta sinir tututulumu varsa 100 tane aşı yapsanızda kuduza gidişi engelleyemezsiniz.
pastöre gelen çocukta belki hiç sinir tutulumu yoktu.ondan dolayı pastör aşısı etkin zannetdi dersek ne diyecekler?
Bunlar avrupalının kendi ilim admalarını şişirmek adına yayınladıkları komedi hikayelerdir.
Bu hikayelerden çok var..