AV MEVSİMİ FİLMİ ÜSTÜNE
TEŞEKKÜRLER SADIK BATTAL!
( Av Mevsimi Filmi Üzerine Yatmadan Önce Yüz Fırça Darbesi)
Her ne kadar “Eşkıya” filminden beri Yavuz Turgul’a tövbe etsem de “Av Mevsimi” adlı filme gittim nihayet. Yavuz Turgul “Eşkıya”da takılıp kaldı. Onu aşamadığı gibi nihayet Şener Şen gibi bir karakter oyuncusunu da peşinden ihtiyarlattı.
Onun bütün filmleri Eşkıya’nın formatında… Mesela Eşkıya’daki Cumali’nin ölüm sahnesi Av Mevsimi'nde de tekrarlanmış Cem yılmaz rolüyle.
Eşkıya’da Keje otuz beş yıl konuşmamış ve ses tellerini tahrip etmişti, bu filmde de “Çömez” rolündeki oğlan bir ceset gördü diye Obsesif Kompüsif hastalığa tutulup sürekli ellerini yıkıyor. Bu hastalığa yakalanmanın çok kolay bir şey olmadığını keşke araştırsaydı… Eşkıya’nın Şener Şen’i insan sarrafıydı, bu filmde de cinayet masasında görevli bir polis olarak insan kurdu kesiliyor. Zaten “Kabadayı” filminde de tövbekâr bir kabadayı değil miydi?
Eşkıya filmindeki şu teknik hata dünya sineması için en iyi örnektir: Baran, otuz beş yıl hapis yatıyor ama dışarı çıkınca Dolapdere çatılarında güvercin gibi sekiyor, be mübarek kahramana Frodyen bir hastalık olan kapalı yer korkusu vereceğine kireçlenmeden dolayı ağrı, sızı, yavaşlık verseydin ya! Neyse, Baran’ı otuz beş yıl susarak beklemekten ses tellerini kaybeden Keje’yi hatırlayın. Baran, hapisten çıkıp onu buluyor ama kapısının önünde Keje’ye “Bekle beni, yarım saate kadar geleceğim” diyor. Sanki otuz beş yıl ses tellerini kaybederek bekleyen Keje, onu yarım saat beklemeyecek, yuh olsun!
Eşkıya’da burnu hortumlu zengin bir adam vardı, hastaydı. Av Mevsimi'nde de zengin’in kızı böbrek hastası, kızı için birilerini öldürüp böbreğini alıyor ve kendini aklıyor. Aynı şey Eşkıya’da şöyle geçiyordu: “Ben aşkım için arkadaşlarımı sattım, öldürdüm, çaldım, ya sen ne yaptın Baran?” Bu geri zekâlı diyalogu on beş yıldır tanıdığım ne kadar puşt varsa çok sevdi, ezberledi…
Yavuz Turgul, her filminde mutlaka marjinal kesimlere yem atıyor: Eşkıya’da hayat kadınını, Kabadayı’da ve Av Mevsimi'nde de homoseksüeli temize çıkarmadı mı? Cem Yılmaz’ı tanıyorum, zekâsına şahidim, bu filmde oynadığı için çamur atmıyor ama eğer filmin senaryosunu sevdiyse eşeğim!
Av Mevsimi'nin final sahnesi izleyiciyi aşağılayan basit bir duygusallıkla örülmüş… Hele de finalden önce doktorun kendi evinde kapısı açık bekleyip oracıkta intihar etmesi son derece embesil bir fikir doğrusu…
Fakat filmin hiç faydasını görmedim dersem yalan olur. Eryaman’da bomboş salonda eşimleydik, hatta ona çaktırmadım sinema salonunu ikimiz için kapattırdığımı söyledim, Allah razı olsun Yavuz Turgul’dan aile bağlarımızı sıkılaştırdı…
Av Mevsimi filminin bir tek saniyesini beğendim, o da Sadık Battal’ın misafir oyuncu olarak senaryoya dahil olup “Teşekkürler” diyerek gitmesiydi… “Bu bir saniyede iki gün yatıyor” dedim kendi kendime ve Sadık Battal’a telefon açtım, evet gerçekten öyleydi, Sadık Battal bu rolü için iki gün çalıştığını söyledi… Emek vermeden hiçbir şey olmuyor be kardeşim, teşekkürler Sadık Battal, bize şu fani dünyada hem de bir Yavuz Turgul filminde bir tek güzel saniye yaşattığın için
http://www.bulentakyurek.org/ana-sayfa/269-av-zamani-filmi-ustune