Atatürk'ün İslam Ve Din Eleştirileri Onun Dinsizliğine Kanıt Değildir

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Atatürk'ün İslam Ve Din Eleştirileri Onun Dinsizliğine Kanıt Değildir

Atatürk'ün, Lenin, Stalin, Napolyon, İskender gibi liderlerden ve devrimcilerden en temel farkı "din üzerine" ciddi bir biçimde, entelektüel düzeyde kafa yormuş olması ve dini yok etmek için değil, dinin anlaşılması için uğraşmasıdır.

Atatürk, özellikle Çanakkale Savaşı yıllarında, savaş meydanlarında karşılaştığı manzaralardan dolayı olsa gerek, din ve Tanrı kavramı üzerinde düşünmekle kalmamış, inancın gücünü de bizzat gözlemlemiştir. Atatürk'ün Çanakkale savaşlarından yakın dostlarına yazdığı mektupların satır aralarındaki "Allah büyüktür", "Allah dilerse olur", "Allahın inayetine sağınarak çalışıyorum" gibi dinsel ifadeler ve Çanakkale anıları arasında bize aktardığı Bombasırtı Vakası, onun 1915 yılında Çanakkale'de din ve Tanrı kavramını "içselleştirdiğini" kanıtlamaktadır.

O günlerde askerlerinin inancıyla gurur duyan Atatürk, herşeye rağmen o dönemde bile "akılcı düşünceyi" bir kenara bırakmamıştır. Sonraları,"Hangi şey ki akla mantığa uygundur, biliniz ki o şey dinidir" diyen Atatürk, "gerçek dinin" "akılla" bir probleminin olmadığına inanmaktadır.

O "akıl dışılığı" aynı zamanda "din dışılık" olarak görmektedir. Atatürk'ün bu yaklaşımı Fransız düşünürü Voltaire'nin "Akılla inanma" kuramını akla getirmektedir.Bilindiği gibi "akıldışı" unsurlardan dolayı Hırisitiyanlığı eleştiren Voltaire, "aklının kendisini bir Tanrı'ya inanmaya zorladığını" belirtmiştir.

Türk insanının "inancını" çok iyi bilen Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında bilerek ve inanarak bir "dinsel meşruiyet politikasına" başvurmuştur... Müslüman Anadolu insanını, Hıristiyan işgalciye karşı en iyi birleştirecek şeyin İslam dini olduğunu görerek, Kurtuluş Savaşı'nın başından sonuna kadar İslam dininden övgüyle söz etmiştir.

Bu sırada Meclisi dualarla açtırmış, bazen camiye, bazen cem evine gitmiş, bütün yazışmalarında dinsel bir uslüp kullanmıştır. Atatürk, bunu yaparken aslında Kuran'daki "cihat" kavramından yararlanmıştır....

O günlere ait "Hafıza kuran okuttum", "Hafız Kuran okudu", "TANRI BİRDİR VE BÜYÜKTÜR" biçimindeki kendi el yazısıyla tuttuğu özel notlarından kendisinin de o dönemde samimi olarak Tanrı'ya yöneldiği anlaşılmaktadır....

DEVRİM STRATEJİSİ VE DİNSEL SÖYLEMİN TERKEDİLİŞİ

Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrasında, devrimler sürecinde "dinsel söylemlerden" zamanla neredeyse tamamen vageçmiştir.

Büyük bir "taktisyen" olan Atatürk'ün 1923 sonrasında dinsel söylemlerini önce azaltmasının, sonra din eleştirileri yapmasının ve son olarak da dinsel söylemlerden tamamen vazgeçmesinin nedeni yine "stratejiktir":

Şöyle ki: Nasıl ki Kurtuluş Savaşı yıllarında dinin, Müslüman toplumu bir araya getireceğine inanarak "dinsel söylem" kulandıysa, dinden "övgüyle" söz ettiyse, devrimler sürecinde de "akıl ve bilimi" esas alan "laik" bir devleti yerleştirme sürecinde dinsel söylemlerden o kadar uzak durmuş, hatta zaman zaman "din eleştirileri" yapmıştır...

Radikal bir devrimci olan Atatürk, Osmanlı toplumunda "akıl ve bilimin" önünü kapatan şeyin "din", daha doğrusu "dinin çarpıtılmış yorumları", olduğunu bilmektedir.Bu durumda en çabuk biçimde akıl ve bilimin önünü açmak için, "kendisine dinsiz denilmesini bile göze alarak", genelde dinleri özelde de İslam dinini ağır biçimde eleştirmiştir. Dünya tarihinde hiçbir Müslüman liderin cesaret edemeyeciği bu "din eleştirileri", Atatürk'ün kendisini toplumuna feda ettiğinin en açık kanıtlarından biridir.


İSLAM ELEŞTİRİLERİNİN NEDENİ

Nasıl ki Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı yıllarında "İslam ve din" konusundaki "övgü dolu" yaklaşımlarını onun "dindarlığına" kanıt olarak gösteremezsek (çünkü, bunlar o günün koşullarında müslüman halkı milli mücadele etrafında toplamak için söylenmiştir), Atatürk'ün 1930'da Medeni Bilgiler kitabında yazdığı "İslam ve din eleştirilerini" de onun "dinsizliğine" kanıt olarak gösteremeyiz.

Çünkü Atatürk 1930'larda Türk devriminin temel taşı olan "akıl ve bilime "vurgu yaparak onları öne çıkarmak ve "irticanın önünü kesmek" istiyordu, bunu yaparken de "devrimci bir mantıkla" dini eleştiriyordu.Bunlar tamamen "stratejik" ve "devrimci" açıklamalardır.

GERÇEK DİN ANLAYIŞININ ADRESİ

O, Hurafelerden arındırılmış İslama inanıyordu... İslama girmiş Emevi adetlerini ve bazı uygulamaları eleştiriyordu....Yobaza, din bezirganına, dinciye, dinin siyasete alet edilmesine karşıydı... Akıl ve bilimin önünü tıkamayan saf ve samimi bir din anlayışına asla karşı değildi; buna DOĞAL DİN adını veriyordu.

ELMALILI HAMDİ YAZIR TEFSİRİNİ cebinden para vererek hazırlatması, BUHARİ HADİSLERİNİ TÜRKÇEYE ÇEVİRTMESİ, 50 HUTBE KİTABINI HAZIRLATMASI VE 100.000 TAKIM DİN KİTABINI BASTIRIP TÜRKİYE'YE ÜCRETSİZ DAĞITMASININ anlamı, "Şuura muahlif, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor" dediği İslam dininin anlaşılmasıydı.

Din hakkındaki gerçeklerin bir gün yine bilim tarafından aydınlatılacağına, bu aydınlanma sağlanıncaya kadar heryerde dini kullanan DİN OYUNU AKTÖRLERİNE rastlanacağına inanıyordu....

ÖZGÜN BİR DİNDAR

Ayrıca, tabi ki Atatürk sıradan bir Müslüman değildi, İslam da da eleştirdiği, sorguladığı noktalar vardı. ibadetlerini eksiksiz yerine getiren biri de değildi, ama tek Tanrı'ya, İslamın "öz itibariyle" ilerlemeye engel olmadığına inancı tamdı....

Gizli dünyasında kendine özgü biçimde ibadet eder, hatta Kuran okur ve dinlerdi, dini anlamaya çalışırdı...Toplumsal anlamda hiçbir zaman dine karşı bir savaş başlatmadı, o yobazlığa düşmandı, "dindarla" değil "dinciyle" kavgalıydı...

Atatürk de bir Müslümandı, ama onun Müslümanlığı "dahilere" özgü sorgulayan, düşünen, anlamaya çalışan ve çok daha önemlisi "aklı ve bilimi" asla devre dışı bırakmayan bir Müslümanlıktı. O İslam'ın "İlim Çin'de bile olsa al" emrini "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" biçiminde ifade etmişti.

Sinan Meydan odatv
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Kesin bir kâfirin… Hele bilhassa, asrımızda İslâm’a en büyük darbeyi vuran… Dünya Müslümanlarını başsız bırakıp çil yavrusu gibi dağıtan… Zamanındaki ve kendinden sonraki dünyanın diğer zâlim ve kâfir zorbalarına önder ve model olan… Milyonları îmânsızlaştıran… İrili ufaklı sayısız korkunç îmânsızlık tezgâhları ve faprıkaları kuran… Kur’ânda la’netlenen Ashâb-ı Uhdûd’u çok gerilerde koyan… On binlerce İslâm âlimini ve Müslüman’ı -Müslüman olduğu içün- asan ve kesen… Âkıbeti i’tibârıyla îmânına dâir sahîh bir delîl şöyle dursun hiçbir zayıf karîne bile bulunmayan… Kâfirliğini gösteren sarîh ifâdeleri kendinin ve kullarının kitâblarında açıkça okunan… Ve daha nice kâfirlik vasfını taşıyan zorba kâfirlerin îmânla göçmek ihtimâlini (!) göz önünde bulundurarak haklarında hüsn-i zann yapmak veya mü’minlere hüsn-i zann yaptırmak ve onları aldatmak -hangi maksadla olursa olsun- affedilmez bir hatâ, hattâ ileri derecede bir hiyânettir.

Hüseyin Avnî Hocaefendi
 

Mahpeyker

Kıdemli Üye
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
4,456
Tepkime puanı
742
Puanları
0
Kesin bir kâfirin… Hele bilhassa, asrımızda İslâm’a en büyük darbeyi vuran… Dünya Müslümanlarını başsız bırakıp çil yavrusu gibi dağıtan… Zamanındaki ve kendinden sonraki dünyanın diğer zâlim ve kâfir zorbalarına önder ve model olan… Milyonları îmânsızlaştıran… İrili ufaklı sayısız korkunç îmânsızlık tezgâhları ve faprıkaları kuran… Kur’ânda la’netlenen Ashâb-ı Uhdûd’u çok gerilerde koyan… On binlerce İslâm âlimini ve Müslüman’ı -Müslüman olduğu içün- asan ve kesen… Âkıbeti i’tibârıyla îmânına dâir sahîh bir delîl şöyle dursun hiçbir zayıf karîne bile bulunmayan… Kâfirliğini gösteren sarîh ifâdeleri kendinin ve kullarının kitâblarında açıkça okunan… Ve daha nice kâfirlik vasfını taşıyan zorba kâfirlerin îmânla göçmek ihtimâlini (!) göz önünde bulundurarak haklarında hüsn-i zann yapmak veya mü’minlere hüsn-i zann yaptırmak ve onları aldatmak -hangi maksadla olursa olsun- affedilmez bir hatâ, hattâ ileri derecede bir hiyânettir.

Hüseyin Avnî Hocaefendi




Atatürk'ün müslüman olup olmadığını anlamak için dahi olmak gerekmediği gibi ,o zamanda yaşanılan tarihi olayları okumak yeterlidir ve birde Uğur Dündar'ın Atatürk Belgesini izlemek de faydalı olacaktır :)
dünyanın gördüğü en büyük Diktatörlerden biri bana göre Atatürk ve zulmü hala daha devam ediyor
bismillehirrahmenirrahim: üleike hümül keferatül fecera ...sadekallahül azim
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hüseyin Avni hoca doğru söylüyor.Bediüzzamanın şahitliği yetmez mi?? (5. Şua ve Emirdağı lahikası)
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Bu entel olma durumu, dinin doğru anlaşılmasından ziyade, dinine sımsıkı bağlı ve kopma ihtimali olmayan bu millete çağdaş! bir din uyarlamak şeklinde tazahür etti gibi.
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
Kesin bir kâfirin… Hele bilhassa, asrımızda İslâm’a en büyük darbeyi vuran… Dünya Müslümanlarını başsız bırakıp çil yavrusu gibi dağıtan… Zamanındaki ve kendinden sonraki dünyanın diğer zâlim ve kâfir zorbalarına önder ve model olan… Milyonları îmânsızlaştıran… İrili ufaklı sayısız korkunç îmânsızlık tezgâhları ve faprıkaları kuran… Kur’ânda la’netlenen Ashâb-ı Uhdûd’u çok gerilerde koyan… On binlerce İslâm âlimini ve Müslüman’ı -Müslüman olduğu içün- asan ve kesen… Âkıbeti i’tibârıyla îmânına dâir sahîh bir delîl şöyle dursun hiçbir zayıf karîne bile bulunmayan… Kâfirliğini gösteren sarîh ifâdeleri kendinin ve kullarının kitâblarında açıkça okunan… Ve daha nice kâfirlik vasfını taşıyan zorba kâfirlerin îmânla göçmek ihtimâlini (!) göz önünde bulundurarak haklarında hüsn-i zann yapmak veya mü’minlere hüsn-i zann yaptırmak ve onları aldatmak -hangi maksadla olursa olsun- affedilmez bir hatâ, hattâ ileri derecede bir hiyânettir.

Hüseyin Avnî Hocaefendi

Allah razı olsun
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
"Shema Yisrael" diye dua edip, Karaite Yahudisi olan, Sabetay Sevi'ye iman etmiş, 1911 ve 1921'de görüştüğü Yahudi Gazeteciye bunları otelde gizlice anlatan birisinin dini ya da dinsizliği kimi ilgilendire ?

Yalnız hepsi bir yana Onu dindar göstermek için SAHTE TELGRAF "Kabeyi Kurtarmak için rest çektiği belirtilen Telgraf" hazırlayan NEVZAT YALÇINTAŞ'a ne demeli ?
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
ELMALILI HAMDİ YAZIR TEFSİRİNİ cebinden para vererek hazırlatması, BUHARİ HADİSLERİNİ TÜRKÇEYE ÇEVİRTMESİ, 50 HUTBE KİTABINI HAZIRLATMASI VE 100.000 TAKIM DİN KİTABINI BASTIRIP TÜRKİYE'YE ÜCRETSİZ DAĞITMASININ anlamı, "Şuura muahlif, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor" dediği İslam dininin anlaşılmasıydı.

kadircik
üstad ne demiş
risale okuduğuna emin misin
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Benim bu haberde ilgimi çeken şey, savaş süresince cihat kavramıyla halkın kahramanlıklar göstermesi adına onların dini duyarlılıklarına anlayışlı davranmış, ama savaş bitip devrimlere sıra gelince başka tavır takınmış din konusunda.

Başbakana takiyeci diyenler tarihe bir baksalar takiyeyi görürler.
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
takiyye mi
yoksa gücün halkla paylaşılmak istenmemesi mi

güç elde edilene kadar herkese gül dağıtmak
sonra dikenlerini batırmak mıdır
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
ELMALILI HAMDİ YAZIR TEFSİRİNİ cebinden para vererek hazırlatması, BUHARİ HADİSLERİNİ TÜRKÇEYE ÇEVİRTMESİ, 50 HUTBE KİTABINI HAZIRLATMASI VE 100.000 TAKIM DİN KİTABINI BASTIRIP TÜRKİYE'YE ÜCRETSİZ DAĞITMASININ anlamı, "Şuura muahlif, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor" dediği İslam dininin anlaşılmasıydı.

kadircik
üstad ne demiş
risale okuduğuna emin misin


İran sınırının değişmesinden dem vuracak kadar, kültür seviyesi tavan! yapmış korakedemikciğin, mezkur şahsın Kur'an tercümesine neden tevessül ettiğini anlamasını beklemek beyhude olacaktır.Daha öncede iktibas ettiğimiz bu konuya ait bir anekdotu Kazım Karabekirden tekrar okuyalım: ''Mustafa Kemal Paşa ,beyanatıma karşı hiddetle bütün içini ortaya dökerek :

'' Evet Karabekir ; Araboğlunun yâvelerini (saçma söz, hezeyan. ) Türk oğullarına öğretmek için Kur'anı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım! Ta ki, budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler'' (Paşaların Kavgası s. 158)

Acaba korakedemikcik bu terceme işinin neden yapıldığını anlayabildimi??!!
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
kadircik
osmanlı ile koyunlu devleti arasında bağdat kaç kez el değiştirdi
ya da azerbaycan sınırları kaç kez değişti
bi incele bakalım

sonuç tefsir şu an yayında ve okunuyor
senin alıntın da fos
kaynak ne kadar kesin
senin kendin yaz sonra da karşı tarafı suçla tarzı mesajlarını okuyunca
 

reis

Kıdemli Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10,901
Tepkime puanı
414
Puanları
0
Konum
Karadeniz
Ben onu bunu anlamam..
Her ayın ilk cuma akşamı Kadir Mısıroğlu'nu dinliyorum TvNet'te..
Gayet harikulade bir şekilde hırpalıyor ha hırpalıyor.. :)
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
dünyalık hırs
hala hocaefendiyi diline doluyorsa haber edin
tekrar kapatırız:D
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Ben onu bunu anlamam..
Her ayın ilk cuma akşamı Kadir Mısıroğlu'nu dinliyorum TvNet'te..
Gayet harikulade bir şekilde hırpalıyor ha hırpalıyor.. :)

Katılıyorum, herkese seyretmesini tavsiye ediyorum.
 
Üst