Atatürkçülüğün Tanımı

hasandemir

Asistan
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
624
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Allah müslümanları Deccal ve süfyan'ın şerrinden korusun.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
m. kemal, rejimi, kanunları, pratik hayatı, uygulamaları, barları,pavyonları, tavernaları, genelevleri, saunaları, faizli bankaları, içki fabrikaları, ve bunları kullanan insanları ile kendisini izah ediyor zaten. YANİ ANLAŞILMAYAN BİR TARAFMI VAR. Gerçi onuda anlatıyorlarda, anlama aygıtı olmayanlar anlamamak için bir çare buluyorlar kendilerine yine.
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Atatürk ortak değerdir


Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde milliyetçilik, laiklik, bağımsızlık tartışmaları Türkiye'yi bir karar anına doğru adeta sürüklüyor. Bu tartışmalardan rejim problemi çıkarmak isteyenler de var. Hatta 'köklü' bir çözüm için kin ve nefretle harekete geçip demokrasinin bir defa daha kesintiye uğramasını göze alanlar var. Acaba sağduyunun gösterdiği yol nedir?
Sorularla cevap arayalım.

Bizi bölmek isteyenler var mı? Var. Çare, birbirimizi daha çok sevmek, kardeş olmaktır. Bizi kamplara ayırmak isteyenler var mı? Var. Çare, diyalog ve hoşgörüdür. Aramıza sokulmak istenen kuşkulara karşı, birbirimize güvenmeyi bilmektir. Türkiye'yi içine kapanan, dünya ile ilişkisini kesen bir Ortadoğu ülkesi yapmak isteyenler var mı? Var. Çare, kendimize güvenerek dışa açılma, AB yolunda demokrasi ve özgürlükler çıtasını yükseltmektir.

Ekonomik kalkınmamızı, yükselme hamlemizi baltalamak isteyenler var mı? Var. Çare, siyasî istikrardır. Pekiyi bütün bunlar için ortak değerlerimizin bulunduğu bir zemin var mı? Var. Dinimiz, öz değerlerimiz, Atatürk, Cumhuriyet, laiklik, demokrasi ve hukukun üstünlüğü. Eğer bunlarda mutabık isek, vehimleriyle oturup kalkan bir azınlığa değil de, makûl çoğunluğun sesine kulak vereceksek, sağduyunun gösterdiği çözümü mutlaka bulacağız demektir.

Atatürk'ü, bir laik-dindar kutuplaşması için millet çoğunluğunun karşısına dikmeye çalışanlar, bu ülkeye en büyük zararı verirler. Atatürk, bu toplumun ortak değeridir.

Atatürk, askerî ve idarî bir dâhi olarak, ezilmiş bir milleti yeniden istiklâline kavuşturmuş, ona hürriyetini tattırmış, milletlerarası yarışta bir sıçrama rampasına çıkarmıştır. Yükselme adına aklın, bilimin ve teknolojinin tartışılmaz önemini milletimize yeniden hatırlatmıştır. Bu milletin evladı olarak mukaddes bildiğimiz bütün değerlere de sahip çıkmış, saygılı olmuştur. Tarihî bir vesikadan örnek vermek isterim.

Erkân-ı Harbiye Binbaşısı Mehmet Nuri Bey (rahmetli Nuri Conker) 1913 yılı kışında Birinci Tümen arkadaşlarına verdiği konferanslarını 'Zâbit ve Kumandan' adlı eserinde toplar. Eseri okuyan Bulgaristan'daki Türk ataşemiliteri Kurmay Yarbay Mustafa Kemal hakkında bir kitap yazar.

'Zâbit ve Kumandan ile Hasbihal' isimli bu kitap 1962 yılında Türkiye İş Bankası'nın Kültür Yayınları arasında ikinci defa basılmıştır. Atatürk aynen şunları yazmaktadır:

'Askerlerimizin ruhunu kazanmak bizim için bir vazife olduğu gibi evvelâ onlarda bir ruh, bir emel, bir seciye yaratmak da Allah'tan ve Medine-i Münevvere'de yatan Cenâb-ı Peygamber'den sonra bize teveccüh ediyor.' Atatürk, satırlarının devamında, milletimizin seciyesinin yükselmeye müsait olduğunu, ancak kendi değerlerimize bağlı kalarak yükselebileceğimizi, başka seciyelerdeki müessirler tarafından bize bir şekil verilmeye kalkılırsa bunun neticesiz kalacağını da 94 yıl önce söylüyor.

Kendimiz olarak, kendi öz değerlerimizi koruyarak fedâkar, çalışkan ve çağı ile hesaplaşabilecek nesiller eliyle demokrasi ile taçlanmış Cumhuriyet'ini, hukukun üstünlüğü ile tahkim ederek Batı'ya doğru yürüyen, insanlık ailesinden kopmadan yükselen bir Türkiye tam da Atatürk'ün istediği Türkiye değil midir?

Türkiye, evet bir sıçrama rampasında, siyasî ve ekonomik istikrarı koruyarak, mantık ve sağduyuyu devreye sokmalıdır. İktidar ve muhalefet arasında tırmanan gerilim, sertleşen üslûplar ile ülkeye zarar verecek boyutlara taşınıyor.

Medeniyetler ittifakı için çaba harcayan Türkiye, kendi içinde hoşgörü ve uzlaşmayı başaramayacak mı?

HÜSEYİN GÜLERCE
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
Ölmüş gitmiş insanlara sövmeyin, ayakta kalanları rencide eder.” Bu benim için çok önemli bir prensiptir. Bir diğer Kur’anî disiplin de şudur ki; geçmişte olan bu insanlar kendi kazançlarıyla Allah’ın huzuruna gittiler.
Onlar ne kesb etmişlerse (kazanmışlarsa) ne iktisabda bulunmuşlarsa (edinmişlerse) onlara aittir. Siz kendi kazandığınız şeylerle Allah’a gideceksiniz.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Ölmüş gitmiş insanlara sövmeyin, ayakta kalanları rencide eder.” Bu benim için çok önemli bir prensiptir. Bir diğer Kur’anî disiplin de şudur ki; geçmişte olan bu insanlar kendi kazançlarıyla Allah’ın huzuruna gittiler.

Onlar ne kesb etmişlerse (kazanmışlarsa) ne iktisabda bulunmuşlarsa (edinmişlerse) onlara aittir. Siz kendi kazandığınız şeylerle Allah’a gideceksiniz.

Ölmüş gitmişlere kimsenin sövdüğü yok. Ölüp gitsede her insanın İslama göre bir değerlendirmesi yapılacaktır. Bu yapılıyor. İslama hizmet edenlerin rahmetle, islama ihanet edenlerinde lanetle anılması Kurani, İslami bir gerekliliktir. Hepsi bu.
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
Ölmüş gitmişlere kimsenin sövdüğü yok. Ölüp gitsede her insanın İslama göre bir değerlendirmesi yapılacaktır. Bu yapılıyor. İslama hizmet edenlerin rahmetle, islama ihanet edenlerinde lanetle anılması Kurani, İslami bir gerekliliktir. Hepsi bu.

HoşgeldinRabbim ölenlerin ve yaşayanların hesabını en doğru şekilde eminim yapar bize razı olmak gerek diye düşünüyorum. senin dinin sana benimki bana
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
HoşgeldinRabbim ölenlerin ve yaşayanların hesabını en doğru şekilde eminim yapar bize razı olmak gerek diye düşünüyorum. senin dinin sana benimki bana

Benim dinim İslamdır. Ve islamda, islamla uzaktan yakından alakası olmayanların heykelleri bulunmamaktadır. Sizin dininizde size olsun tabi.
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
Benim dinim İslamdır. Ve islamda, islamla uzaktan yakından alakası olmayanların heykelleri bulunmamaktadır. Sizin dininizde size olsun tabi.

Hoşgeldin demiştim ama

yine en alttaki yazıyı okuyup cevap veriyorsun. bu da konuyu dağıtıyor.

Ben de Elhamdülillah Müslümanım Adil olan yalnız ALLAH'dır.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Hoşgeldin demiştim ama

yine en alttaki yazıyı okuyup cevap veriyorsun. bu da konuyu dağıtıyor.

Ben de Elhamdülillah Müslümanım Adil olan yalnız ALLAH'dır.

Allahın dininde ne tağutların, nede tağutları savunanları yeri yoktur.
 

Türkay

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Günümüz Kemalistleri geçmiştekilerden çok daha doğmatik

Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Abant Platformu Eş Başkanı Prof. Dr. Mete Tunçay, Atatürk'ün 1925'te Fethi Okyar'a “bugün gözlerimi kapatsam arkamda bırakacağım bir diktatör manzarasıdır” dediğini belirtti

ATATÜRK AYDIN DEĞİLDİ

Atatürk nasıl bir aydındı?
Aydın deyince daha çok düşünce planında bir şey akla geliyor. Atatürk kendinden önce bu toplumda geliştirilen fikirleri biliyordu ve bir anlamda o fikirlerin bir ürünüydü. Meşrutiyet yıllarında tartışılan şeyleri cumhuriyet yıllarında cesaret ve cüretle yürürlüğe koydu, ama bu onu aydın yapmaz.

Otuz yıl önce yazdığınız bir makalede Kemalizm'i bir tür 'Yeni İslam' olarak tanımlıyorsunuz. Hâlâ aynı şekilde mi okuyorsunuz?

Bu düşüncem kuvvetlenerek devam ediyor. Günümüzün Kemalistleri geçmiştekilerden çok daha dogmatik, çok daha köşeli. Dinde inançlar tartışılmaz. Kemalizm de sanki dini dogmalarmış gibi bilimi tartışılmaz hale getirdi. Burada bir çelişki var. Adnan Adıvar, 1950'de benzer şeyler söylemiş: “Şimdi yeni düşünce, eskiden İslam dogmasının tuttuğu yeri tutuyor. Bundan ötürü, Türkiye'nin düşünce tarihinde, özgür ve eleştirici bir ruhun, İslamcı ve Batıcı düşünüşler arasında sahici bir etkileşim olmasını sağladığı herhangi bir düzenin varlığına işaret etmek hâlâ olanaksızdır.”

ARKAMDA BIRAKACAĞIM BİR DİKTATÖR MANZARASI

Bugünkü sol aydınların, sol siyasetin açmazı bu dogmatik düşüncede mi aranmalı?

Türkiye'de kendilerini sol olarak tanımlayanlar Kemalizm'le hiçbir şekilde dürüstçe hesaplaşmadılar. Atatürk'ün her yaptığı doğruydu yaklaşımı yanlış. Resmi tarih çok tek yönlü. Mesela 1925'te Şeyh Sait İsyanı bahane edilerek çıkarılan Takrir -i Sükûn Kanunu bir dönüm noktası. Fethi Okyar, Serbest Fırka dönemini anlatırken yazıyor: “Mustafa Kemal bana dedi ki: Gençliğim Abdülhamit baskıcılığına karşı bir isyan hareketleriyle dolu geçti, bugün bir yere geldik, gözlerimi kapatsam arkamda bırakacağım bir diktatör manzarasıdır.” Arkamda bırakacağım diktatörlüktür diyor, yani gidişattan Atatürk de rahatsızdı… Değişme süreci içinde, bir çok yerlerde modernlik adına, modernliğin ruhuna aykırı baskılar görüldü. Siyaset biliminde “Savunmacı çağdaşlaşma” diye bir kavram da icat ettiler. Toplumdaki egemen sınıfın kendi konumlarını sürdürebilmek için toplumu değiştirmeleridir yapılan. Cumhuriyetle birlikte ortaya çıkan Türk tecrübesi de böyle görülebilir.

O yapı bugün de devam ediyor mu?
Kendi hakimiyetlerinin devam etmesi çatışması sürüyor. Aydın geleneğimizde sorunlar var, güçlü bir “lejyoner” damar yaşıyor. Yani “kiralık asker, paralı asker.”
 

Masmavi_

Paylaşımcı
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sahte Atatürkçüler

1991 yılında ölen Nadir Nadi; Cumhuriyet Gazetesi'nin başyazarı idi. 12 Eylül darbecisi Kenan Evren; ona takmıştı. Çünkü Nadir Nadi; Kenan Evren'in Atatürk'ü taklit ederken Atatürk'e ihanet ettiğini görüyordu. Kenan Evren, trene biniyor, pencereden Atatürk gibi poz veriyor ama Türkiye'yi Amerikan işgaline açıyordu.Evren ve darbeci generaller; hapishaneye tıktıkları gençlerimizden solculara bir odada, ülkücülere öbür odada işkence ediyorlardı.Bu arada, toplumu dinselleştirmek adına; Türkiye tarikatlerin eline teslim ediliyordu.

Bütün bunlar da Atatürkçülük adı altında yapılıyordu. O yüzden rahmetli Nadir Nadi; yazılarını 'Ben Atatürkçü Değilim' adı altında kitaplaştırıp tepkisini gösterdi. Elbette ki hemen sıkıyönetim mahkemesine verildi; mahkum edildi.

Sahte Atatürkçüler, darbe dönemlerinde hep onun adı altına saklanarak Türkiye'yi sakatladılar.İddia ediyorum: Darbeci generallerin hepsi Amerika'nın adamıydı.27 Mayıs 1960, 12 mart 1971, 12 Eylül 1980 darbeleri ABD çıkarları doğrultusunda yapıldı.Kenan Evren'i eleştirdim diye bazı asker okurlarım bana sitem ediyorlar.Ben Atatürk'ün subaylarını değil, ABD'nin subaylarını eleştiriyorum.Ordu da eleştirilmez değildir.

Buyurun bir eleştirim daha: 4 Temmuz 2003'ü hatırlayın... O kara günü...Kuzey Irak'ta Süleymaniye'de bulunan Türk askeri karargahını Amerikan askerleri basıyorlar; bizim askerlerin ellerini arkadan bağlayıp başlarına çuval geçiriyorlar.

Türk askeri gıkını çıkartamıyor...Oradaki resmi görevli Korgeneral Köksal Karabay süs eşyası mıydı? Çok adam ölecekmiş... Ölürse ölür...ABD'li bunu göze alıyorsa sen haydi haydi alacaksın...Orada çarpışarak can vereceksin ki ben senin önünde secdeye varayım...Atatürk, 'Yurtta sulh, cihanda sulh!' derken, 'Asker, başına çuval geçirilse bile sus!' demedi.

ÇAĞDAŞ SAHTEKARLAR

Sahte Atatürkçülerin modern elbise giyenleri de var. Bunlar; Batı emperyalizmini, batı kültürünü, Atatürkçülük adı altında millete yedirmeye uğraşıyorlar. Bunlar; batılı beyaz Hıristiyan kültürünü; 'Çağdaş uygarlık düzeyi' sanki bu imiş gibi halka yedirmeye çalışıyorlar. Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık sözünü, batı olarak yorumlayan ve gösterenler de Atatürk düşüncesini sakatlayan sahtekarlar bölüğünün başka bir ayağını oluşturuyorlar.Halbuki Atatürk; batı uygarlığından akla, bilime uygun olanı almış ama milli kimliğimize uymayan batı ölçülerini reddetmiştir.

Atatürk; uluslararası politikasını da batı emperyalizminin dümen suyuna girmek olarak düzenlememiştir. Atatürk; Sovyetler Birliği'ni her zaman batılı ülkelere tercih etmiş ve batı emperyalizmini 'Bizi yutmak, mahvetmek isteyen bir canavar' gibi anlatmıştır. Hal bu iken; nasıl olur da O, Türk milletine bu canavar sistemini model gösterir?

Diğer bir sahte Atatürkçü tipi de siyasette karşımıza çıkar. Bu sahte Atatürkçü tip; bütün politikasını Atatürk sloganı üzerine kurar. Gel gör ki; Atatürk'ün bize bıraktığı bu cumhuriyeti koruyacak politik atılımı yapamaz. Hatta; bu tür atılımın önüne set çeker.Bunun sonucunda Türkiye, Atatürk karşıtlarının eline geçer. Türkiye'nin laik-demokratik-sivil hukuka dayalı düzeni çökertilirken, o sadece kuru gürültü yapar. Siyasetin slogan Atatürkçülüğüne indirgenmesi, demokrasimiz açısından en büyük tehlikelerden birisidir.

Başka bir sahte Atatürkçü bölüğünü de gerici siyasetçi takımı oluşturuyor. Bunlar; ortam gerildiğinde 'Asıl Atatürkçü biziz. Atatürk bugün yaşasaydı bizim partiye girerdi!' diyecek kadar yanardöner tiplerdir. Sıkışınca böyledirler; rahatlayınca Atatürk'ü küçük düşürecek her sözü iştahla ederler; hatta fıkralar bile uydururlar. Türkiye'nin kurtuluşu, işte bu sahte Atatürkçülerden kurtuluşumuza bağlıadır.

Rıza zelyut
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
ÇAĞDAŞ SAHTEKARLAR

Sahte Atatürkçülerin modern elbise giyenleri de var. Bunlar; Batı emperyalizmini, batı kültürünü, Atatürkçülük adı altında millete yedirmeye uğraşıyorlar. Bunlar; batılı beyaz Hıristiyan kültürünü; 'Çağdaş uygarlık düzeyi' sanki bu imiş gibi halka yedirmeye çalışıyorlar. Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık sözünü, batı olarak yorumlayan ve gösterenler de Atatürk düşüncesini sakatlayan sahtekarlar bölüğünün başka bir ayağını oluşturuyorlar.Halbuki Atatürk; batı uygarlığından akla, bilime uygun olanı almış ama milli kimliğimize uymayan batı ölçülerini reddetmiştir.

Atatürk; uluslararası politikasını da batı emperyalizminin dümen suyuna girmek olarak düzenlememiştir. Atatürk; Sovyetler Birliği'ni her zaman batılı ülkelere tercih etmiş ve batı emperyalizmini 'Bizi yutmak, mahvetmek isteyen bir canavar' gibi anlatmıştır. Hal bu iken; nasıl olur da O, Türk milletine bu canavar sistemini model gösterir?

Diğer bir sahte Atatürkçü tipi de siyasette karşımıza çıkar. Bu sahte Atatürkçü tip; bütün politikasını Atatürk sloganı üzerine kurar. Gel gör ki; Atatürk'ün bize bıraktığı bu cumhuriyeti koruyacak politik atılımı yapamaz. Hatta; bu tür atılımın önüne set çeker.Bunun sonucunda Türkiye, Atatürk karşıtlarının eline geçer. Türkiye'nin laik-demokratik-sivil hukuka dayalı düzeni çökertilirken, o sadece kuru gürültü yapar. Siyasetin slogan Atatürkçülüğüne indirgenmesi, demokrasimiz açısından en büyük tehlikelerden birisidir.

Başka bir sahte Atatürkçü bölüğünü de gerici siyasetçi takımı oluşturuyor. Bunlar; ortam gerildiğinde 'Asıl Atatürkçü biziz. Atatürk bugün yaşasaydı bizim partiye girerdi!' diyecek kadar yanardöner tiplerdir. Sıkışınca böyledirler; rahatlayınca Atatürk'ü küçük düşürecek her sözü iştahla ederler; hatta fıkralar bile uydururlar. Türkiye'nin kurtuluşu, işte bu sahte Atatürkçülerden kurtuluşumuza bağlıadır.

Rıza zelyut

Son günlerde ellerine kur'an alıp yemin edenler, düğmeye bastık diyenler bunların ta kendisi. Cumhurbaşkanlığı öncesi dokunulmaz olan Atatürk'ün arkasına sığınıp bir çok eylemler yapacaklar. Emekli general , ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ BAŞKANI şener eruygur düğmeye bastı. Dün meclisi basıp biz Atatürkçüyüz diye bağıran , başörtülülere dil uzatan kadınlar birden bire niçin böyle birşey yapsınlarki?
 

missilo

Asistan
Katılım
16 Ağu 2006
Mesajlar
914
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
izmir
atatürkü ibadet gibi görenleri,atatürkü sol görüşlü bir insan olarak görenleri,atatürkü deccal gibi gösterenleri,atatürkün ismini kullanıp milletimizi sömüren şerefsizleri lanetliyorum...
 
Üst