astroloji ilminin islamda yeri var mı?

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Şimdi sadece olayın geliş şekline bakalım;

Evet ALLAHû Teâlâ’nın kaderi nasıl yerine gelir?. Daha doğrusu her an nasıl uygulanmada?.

Beyinlerimiz her an burçlardan gelen sayısız kozmik ışınların bombardımanı altında!. Bu ışınım, beyinlerimizin ilk açılışı kadarki kapasitesiyle her an alınıp değerlendirilmede. Bu gelen ışınım, sürekli olarak değişen açılar ve değişen güçlerle beynimizde çeşitli planetlerin etkisiyle açılmış devreleri etkiliyorlar.

Meselâ ilk açılımdaki Mars devresi, bir zaman Jüpiter’in yansıttığı ışınımı alırken, bir süre sonra Satürn’ün yansıttığı, bir süre sonra Güneş’in yansıttığı ışınımı alıyor. Ya da ilk açılım ile ay; sürekli üzerinden geçen çeşitli planetlerin yansıttıkları tesirleri almada; ve gene süratli devriyle çeşitli ilk açılım devrelerini etkilemede.

Böylece bizler sürekli olarak hâlden hâle girmekteyiz.

Bazı kişilerin ilk programlanışları çok sert olur ve bunlar beyin yapıları itibariyle çok hassas olarak aramızda yaşarlar. En ufak bir etki alımında hemen duygulanırlar, daima meseleleri olduğundan çok büyük olarak görüp değişik hâllere girerler.

Bazıları da son derece ağırkanlı, zor değişen tiplerdir. Gene bazıları dışa dönük, atak, girgin; bazıları da içe dönük, pasif, ilk hareketi hep karşılarından bekleyen tiplerdir.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Bazılarının iç dünyalarında çok büyük hareketler olup bunları bir türlü dışa vuramazlar; bazıları da aksine, çok konuşkan hareketli, etkileyici tiplerdir ama iç dünyaları dışı yeterli oranda besleyebilecek kapasiteye sahip değildir. Çoğunlukla bundan dolayı içdünyalarında pişmanlıklar duyagelirler.

Kısacası insanların bütün huyları, karakterleri, mizaçları tamamiyle beyinlerinin ilk açılımında aldıkları açılımlar, programlanma istikametinde oluşur. Ve bu ilk tesirlerde ne kapasitede bir açılım ve yönlenmeye nâil olmuşlarsa, artık yaşamlarında da o istikamette bir çalışma içine girerler. Ama bu gene de nasıl başladılarsa öyle bitecektir, demek değildir. Zîra, ilk açılımdan sonra, bir vesile ile o kişi şâyet zikre başlar ise, bu defa beyninde yeni açılımlar oluşacağı için, huylarında, davranışlarında bazı değişiklikler olmaya başlar.

Ancak bu değişiklikler, daha ziyade kişinin “istidat” yönüyle alâkalı olan, doğum günleri ile ilgili olarak aldığı tesirlerde daha çabuk görülür. Kişinin “kâbiliyet”iyle alâkalı, doğum saatiyle ilgili devrelerde ise, değişim çok daha yavaş olarak meydana gelir.

Daha önceden de belirtmiş olduğumuz gibi, 120. Günde alınan tesirlerle ilgili hususlarda ise, yani kişideki “A’yân-ı sâbite”de ise asla değişiklik olmamaktadır!.

“Said ana karnında saiddir; şakî ana karnında şakîdir”.

Yâni Cennete gitmesine yol açacak ekstra antiçekim dalgalarını üretme ihsanına beyin daha 120. Günde nâil olmuştur. Ya da maâlesef hayır!.
modify_inline.gif
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Muhakkak ki ALLAH dilediğini yapmadadır!. Ve trilyonlarla güneşin içinde yüzdüğü evreni vareden güce sual sorulmaz yaptığından!.



ASTROLOJİ,

İNSANIN YAPISINI TANIMASI İÇİN ÖNEMLİDİR


Astrolojinin Din içindeki yeri, KADER konusuyla yakın alâkası dolayısı ile bu hususlara oldukça önemli yer verdik.

Astroloji, insanın yapısını tanıması için günümüzde oldukça önemlidir.

Geleceğe dönük hükümler çıkartmak, falcılıkta bulunmak yönüyle ise bâtıl!..

Zira bu hususta öylesine çok geniş kompozisyonlar söz konusudur ki, bilgisayarlarla bile işin içinden çıkmak mümkün değildir.

Gazalî Hazretlerinin “İhyâ-u Ulûmi'd Dîn” adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinen İbni Abbas radiyALLAHu anh'ın şöyle dediği yazılıdır:

“O ALLAH ki yedi semâ yaratmış, arz’dan da onların bir mislini; ARALARINDAN emir inip duruyor!.” (Talâk 12)

Âyet-i Celîlesinin tefsirini yapacak olsam, beni taşa tutardınız. Bir başka nakilde de: “Beni tekfir ederdiniz!..”
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Gene aynı yerde Resûlü Ekrem'in çok yakınındakilerden biri olan Ebû Hureyre radiyALLAHu anh şöyle dediği kayıtlıdır:

“Rasûlullah efendimizden iki kab ilim aldım, birini dağıttım. Eğer diğerinin ağzını açsam, bu kelleyi uçururdunuz!..”

Ashabtan önde gelen ve âlim sayılan bu zâtların anlayışsızlar tarafından “tekfir” edilmesine, ya da boğazının kesilmesine kadar yol açacak “SIRLAR” acaba nelerdir?..

Şunu kesinlikle bilelim ki...

Din bugün çoğunluğun sandığı gibi yüzeysel emirler-yasaklar bütünü değildir!..

Din’de öyle “SIRLAR” vardır ki, bunlara muttalî olan bir kişinin bütün hayatı değerlendiriş şekli mutlaka değişir!.. Ve bunlar ancak yüksek tefekkür gücüne sahip olarak yaratılmış beyinlere has ilimlerdir!..

Öyle ise, bizler de artık beyinlerimizi çalıştırıp, 5 duyuyla kayıtlı mahlûklar olarak yaşama seviyesinden; ALLAHu Teâlâ'nın kendisine “HALİFE” olarak meydana getirdiği, “en şerefli” olma mertebesine ulaşalım!..
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
ATLAS FELEĞİ


Muhyiddini Arabi şöyle devam ediyor;

“Hak Teâlâ burçlarında olan hazinelerden ve etkili bilgilerden bir şey almak için 12 melâikenin elinde bulunan bu yıldızlardan her bir yıldızı ATLAS feleği içinde yerleştirmiştir.”

İçinde yerleştirmiştir yani güneş sistemimiz dışındaki galaksi içinde!



BURÇLAR


Eskilerin “BURÇ” kelimesiyle adlandırdığı takımyıldızlar yaklaşık 500-600 milyon ile milyarı geçen sayılarda biraraya gelmiş güneş benzeri yıldızlardan oluşmuştur. Ve bunlar, Evrene, kendi yapılarına uygun bir biçimde çeşitli kozmik ışınlar yayarlar.

Bunların yaydıkları ışınlar ise Güneş çevresinde dönmekte olan dünyayı ve üzerindekileri, tüm sistemle birlikte sürekli bombardıman altında tutarlar.



BURÇLAR, GERÇEKTE.

MELEKÎ VARLIKLARDIR!


Az önce dedik ki, taş, yıldız, hayvan gibi isimlerin ardında, Hakk’ın varlığından başka bir şey mevcut değildir!. Bir yıldız ya da takımyıldız, ‘’Burç’’ dediğimiz sistemler dahi belirli mânâları ihtiva eden yoğunlaşmış kitleler.

Burçlar, meleki varlıklardır gerçekte...

Burçlar, orijini itibariyle “meleki boyut” olması hasebiyle, bu boyut itibariyle Cennet boyutunda tesirlerini icra ederler.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Şimdi de

“EMRİ SEMÂDAN ARZA NÂZİL OLARAK TEDBÎR EDER”

ayetideki, “TEDBÎR”in mânâsına gelelim..

Bakın Hamdi Yazır merhum “TEDBÎR”i nasıl açıklıyor:

“TEDBÎR, bir işin arkasını görerek ona göre gereğini tâyin etmektir. ALLAH Teâlâ’nın tedbiri ise, HİKMETİNE göre İRADE buyurmasıdır..

Şu halde burada “EMÎR”, umurun tekili olarak “şein” mânâsınadır.

Yani, DÜNYANIN İŞİNİ MELÂİKE GİBİ SEMÂVÎ ESBAB VE KUVAİLE YUKARIDAN AŞAĞIYA İNDİRMEK SURETİYLE TEDBİR ve İDARE EDER..” (C.6; s:3859)

Sanırım artık iş iyice şekillenmeye başladı...

Bakın, “BÜTÜN YILDIZLAR EMRİYLE FAALİYETTELER”..

Peki ne iş yapıyorlar, görevleri ne?

Boş yere, kuru kuruya gökte dönsünler, sadece süs olsunlar diye mi yaradilmış bu yıldızlar?

“ALLAH YEDİ GÖĞÜ VE ARZDAN (YERYÜZÜ) DA BİR MİSLİNİ YARATMIŞ; EMİR (hüküm), ARALARINDAN NÂZİL OLMAKTADIR”
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Âyetinin yorumunda bakın Hamdi YAZIR merhum ne diyor, “HAK DİNİ KUR’AN DİLİ” isimli en kapsamlı ve değerli tefsirinde:

“Bizim anlayabileceğimize göre, bunun zâhirde seyyarelerden her biri kendi seması dahilinde bir arz(yeryüzü) gibidirler; ve ONLARDA DA ALLAH’IN BİR TAKIM MAHLÛKATI VARDIR; demek oluyor!.” (c:7;s:5078)

“Esahhı akval olan bu ihtimale göre, Arzımızın seyyarelerle, seyyarelerin arzımızla bir mücaneseti, ve semâlarla da bir mümaseleti bulunduğu neticesi alınır..

Bundan da, arzımızın dahi bir seyyare ve seyyarelerin azçok arzımız gibi kendi âlemlerinde birer merkezi sıklet ve bazı mahlûkata mesken ve bazı eserlere menzil olan maddi ve laekalmeadin ve nebatı havi birer cirm oldukları sezilebilir...” (c:7;5081)
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Her biri canlı ve bilinçli bir yapı olan, çeşitli "ALLAH" isimlerinin mânâlarını hâvi "BURÇLAR"ın, yani günümüz deyimiyle “takım yıldızların”, yaymış oldukları bir kısım kozmik ışınlar, sürekli olarak birbirlerini ve bu arada dünyamızı da etkilemektedir!

YILDIZLARDAN GELEN TESİRLER,

YALIN TESİRLERDİR


Beyne gelen tesirler, beyne gelen tahrik unsurlarıdır... Gelen melekî tesirler belli konulara dönük tahrik unsurudur.

Yıldızlardan gelen tesirler de böyle, yalın tesirlerdir... Bir belirli fikir getirmiyor!. Fakat, geldiği konumu itibariyle beynimizdeki hangi açılımlara hitâb ediyorsa, hangi açılımları etkiliyorsa ve açılımlarda bizde nasıl bir tabanı varsa, ona göre bizden bir davranış ortaya çıkıyor.



BURÇLAR,

HAYVAN VE NEBATLARI DA ETKİLER!


İşte sadece güneş ve ay değil, güneş sistemindeki bütün gezegenler ve onların çevresinde bulunan sizin "Burçlar" kelimesiyle bildiğiniz takım yıldızlar ve daha başkaları, her an henüz mâhiyetini bilemediğiniz güçte radyasyon ile dünya üzerindeki varlıkları etki altında tutmaktadır! Yâni, bunların yolladıkları kozmik ışınlar, gerek insanların, gerek hayvanların ve gerekse nebatların yapıları ve davranışları üzerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
ASTROLOJİNİN İSPATI,

KENDİNİZDEDİR!


Söylediklerimizin ispatı için önce iki bilgiye ihtiyaç vardır;

1-Kesin doğum tarihimiz. Senesi, ayı ve günü... Meselâ 1945-1-21 gibi...

2-Doğum saati. Günün hangi saatinde doğmuş olduğunuz... 02.45 gibi...

Şimdi bu iki bilgiye sahipseniz...

“A’dan Z’ye Astroloji“ kitabını bulunuz ve oradan doğum tarihinize göre asıl burcunuz ile doğum saatiniz itibariyle yükselen burcunuzu bulunuz ve okuyunuz. Yüzde 40-50 arasında özelliklerinizi “esas burcunuzdan”; yüzde 50-60 arasındaki özelliklerinizi de “yükselen burcunuzda” bulacaksınız. Duygularınızı görmek için de doğduğunuz saatte ayın hangi burçta olduğunu öğrenip, okuyarak çözebilirsiniz.

Şâyet kendi doğum tarihinizi veya saatinizi bilemiyorsanız, bildiğiniz bir yakınınız için de aynı çalışmayı yaparak sözlerimizin gerçek olduğunu görebilirsiniz.

Biz Cenâb-ı Hakk’ın mânâ yoluyla ihsân ettiği bu tür sayısız bilgiyi bilfiil kişiler üzerinde araştırma yaparak kesin hâle getirdik. Dilediğimiz, sizlerin de aynı araştırmayı yaparak ilâhî düzenin nasıl işlediğine dair kesin bilgilere kavuşmanızdır...

Zîrâ daha ilerde anlatacağımız bir takım hususların, beynin bu işleyiş düzeni ile son derece yakından alâkalı olduğunu göreceksiniz. Onun için öncelikle bu bölümün çok iyi bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Esasen kişinin yüzde 90’lara varan bir biçimde, tüm özelliklerini dahi okuyabilmek ehli için mümkündür.

Bunun için, “gökgünlüğü” denen “Ephemeris” adlı bir kitap ile “Dalton’s Tables Of Houses” adlı ikinci bir kitaba ihtiyaç vardır. Birinci kitapta, sizin doğduğunuz günde güneş sistemindeki tüm planetlerin, hangi burçların kaç derecesinde olduğu bilgisayarlarca hesaplanarak yazılmıştır. İkinci kitapta ise hangi burçların doğduğunuz saatte kaçar derecelik açılarla beyninizi etkilediği hesaplanır.

İşte çıkan netice, sizin “alın yazınız”dır!.

İşte beyin, bir beyin astroloji haritası çizildikten sonra, planetlerin düştükleri burçlara, birbirleriyle aralarında oluşturdukları açılara göre kişinin çeşitli yönleriyle kâbiliyetleri huyları, karakteri, mizâcı hakkında oldukça fazla şey söylenebilir. Velev ki o kişiyi hiç görmediniz!. Ancak burada çok önemli bir husus söz konusu tarih ve doğum saatinin kesin gerçek olması.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
ASTROLOJİ İLMİNİ ÖĞRENMENİN

YARARLARI NELERDİR?


Peki bu ilim bize ne getirir?..

Bu ilmi bilmek lüzumlu mudur?..

Bu ilmin insan için ne gibi yararlarından söz edilebilir?

Evet bu suallerin cevabını şöyle sıralayalım;

Astroloji ilminin deneylerinizle bir gerçeğe dayandığını gördükten sonra ister istemez bazı suallerin cevaplarını aramak zorunda kalacaksınız, şâyet düşünen bir beyne sahip iseniz.

Eğer sizin sayısız özellikleriniz, sizin hiçbir katkınız söz konusu olmadan daha doğduğunuz zaman programlanmışsa, ‘’ben’’ dediğiniz varlık nedir? Elinizden gelenler nelerdir ve nereye kadardır?.. Neden varsınız?.. Varlığınızı değiştirebilir misiniz?. Nereye kadar?.. Nasıl?.. vs. vs...



BURÇLARIN OLUŞTURDUĞU GRUPLAR

VE ÖZELLİKLERİ


Burçların yaymış olduğu ışın türleri esas olarak 4’e ayrılır. Bu türler eskiden yapılan tasnifte, şu isimlerle belirtilmiştir:

Ateş; Koç – Aslan – Yay

Hava; İkizler – Terazi – Kova

Su; Yengeç – Akrep – Balık

Toprak; Boğa – Başak – Oğlak

Şimdi önce bu dört gruptan sözedelim;

“Ateş” gurubunun en bâriz özelliği, bu guruptan olan kişilerin kendini beğenmiş, gururlu, dediğim dedik, bir yapıda olmalarıdır. Daima çevrelerine hükmetmek isterler. Hep zirveye tâliptirler.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
“Hava” gurubunun özelliği ise havaî bir tip olmalarıdır. Sebatkâr olmazlar. Her konuya dönüktürler. Fakat bir süre sonra o konudan bıkıp başka bir konuya merak sararlar. Fedakâr ve çevreyi düşünen tiplerdir.

“Su” gurubunun ortak özelliği ise son derece duygusal bir kafa yapısına sahip olmalarıdır.

“Toprak” gurubu insanların ortak özelliği ise sâbit fikirli ve genelde maddeye dönük, paraya bağlı olmalarıdır.

Ancak...

Dikkate alınması gerekli en önemli husus...

Dedik ki az önce, esas itibariyle herkesin iki ana burcu vardır;

A-”Ana” ya da “İç” burcu.

B-”Yükselen” ya da “Dış” burcu.

Biz daima karşımızdaki kişide, onun “dış burcundan” yani “yükselen” burcundan gelen özellikleri görürüz. Ve kişi daha büyük çoğunlukla dış burcunun getirdiği özellikler istikametinde yaşar. İnsanların çok büyük çoğunluğunda “İç” burç ile “dış” burç farklıdır. Bundan dolayı da siz kendinizin veya karşınızdaki kişinin sadece “İç” burç özelliklerine vâkıf olursanız, çoğunlukla o kişide bunları göremezsiniz!. Zirâ önce de yazdığımız gibi, kişinin davranışları, mizâcı tamamiyle “dış” burcunun yâni “yükselen” burcunun etkisi altındadır.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Ve günümüzde insanların burçlar konusunda şöyle uzaktan bir bakıp sonra da inanmadan geçmelerinin ana sebebi bu “dış” burç ya da “yükselen” burç konusunda bilgilerinin olmayışında yatar.

Bize lûtfedilen ilme göre, vâkıf olmuşuzdur ki, kişi 35-40 yaşlarından sonra iyice “yükselen” burcun kapsamına girmekte ve bu kişinin kişiliği yüzde 70-75’e varan nispetlerde “dış” burcuna dönüşmektedir.

Bu sebeple karşımızdaki kişiyi doğduğu tarih itibariyle edindiği “İç” burç yönünden ziyade, doğduğu saat itibariyle edindiği “dış” burç yönünden tanımak zarûreti söz konusudur.

Bir kişinin iç ve dış burçları şöyle çaprazlaşabilir;

İç burcu Dış burcu

Ateş Ateş

Ateş Hava

Ateş Su

Ateş Toprak

Ateş grubundan birincisinde olan kişi son derece bencil, yaşamdan önce kendisini düşünen, dünyanın kendi çevresinde dönmesini isteyen, istekleri olmayınca da sadece kendi menfaatinin gerektirdiği biçimde bir yaşamı tercih eden kişi olacaktır.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
İç ateşe dış hava gelir ise, bu defa yukarkine benzer düşüncelere sahip olmasına rağmen, bu kişi yaşamında havai meşrebi olacak, kolay kolay âdetlere bağlı kalmayacak; çevresine yararlı faaliyetlerde, kendini fazla düşünmeden, bir takım davranışları ortaya koyabilecektir.

Ateş iç’e Su dış burçlara gelince. Yani Koç veya Aslan yâhut da Yay gibi bir iç burca sahip olmasına rağmen, dışarıya bir Yengeç ya da Akrep veya Balık düşmesi hâli. Hayatı sıkıntı ve huzursuzluğa namzet bir kişi geliyor demektir. Zira içteki ateş kaynaklı yapı dıştaki su nitelikli kapayıcı yapı yüzünden sürekli bastırılır. Bu da kişide büyük oranda bir takım iç sıkıntıları meydana getirir. Bu tesirler bazen çok artar, bazen de nispeten geriler.

Ateş içe rast gelen toprak dış da gene nispeten yukarıda saydığımız gibidir; ancak üsttekinde görülen şiddetli sıkıntılar ve bunalımlar bunlarda daha azdır. Kafada cömert olan bu kişi fiiliyatta kolaylıkla para harcayamaz. Çevrenizde gördüğünüz bildiğiniz zenginlerin yüzde doksana yakınının dış burcu toprak gurubundan olan boğa veya oğlaktır. Ya da haritasında toprak gurubu, bu burçlarında birkaç güçlü planet mevcuttur. Veya 2. Evinde para getiren güçler mevcuttur.

Esasen burada konuya sadece bazı örnekler vermek istediğimiz için detaylara fazla girmeyeceğiz.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
İÇ” VE “DIŞ” BURÇLAR,

NEYİ İFADE EDER?


“İç” burç, kişinin İSTİDADINI gösterir.

“Dış” burç, kişinin KÂBİLİYETİNİ gösterir.



ASTROLOJİK ETKİLER


(Soru: İnsanların melekî boyut ile ilişkisi bir bölümüyle de “astrolojik tesirler” adı altında gerçekleşirken, melekî boyutta meleklerin etkileşim sistemine nasıl yaklaşımda bulunabilir ve ona nasıl bir isim verebiliriz?...)

Meleki etkileri yalnızca astrolojik etkiler olarak değerlendirmek çok yetersizdir...

İnsanın orijin varlığı, melekî boyut kökenlidir ve bu algılanan boyuta kadar olan tüm katmanlar melekî boyutun eseridir.

“İnsan” adıyla anılan melekî kökenli varlık, ayrıca “dış” diye kabul edilen boyutla da her an iletişim hâlindedir ve ondan da etkilenmektedir ki, buna bugünkü dilde “astrolojik etkiler” ifadesi kullanılabilir...



(Soru: Astrolojik tesirlerin formasyonu YALNIZ âfâki midir?...)

Evet...
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
TÜR VE IRK SIÇRAMALARININ TEMELİNDE

ASTROLOJİK ETKİLER YATMAKTADIR


Bilim adamlarınızın bugün hâlâ çözemediği tür ve ırk sıçramalarının, temelinde hep mutasyon diye adlandırdığınız, kozmik ışınım etkileri, yâni, ASTROLOJİK ETKİLER ya da bir başka ifade ile meleklerin tasarrufları yatmaktadır.



ASTROLOJİK TESİRLER ,

İNSANLARI NASIL ETKİLER?


Şimdi biraz da insanların astrolojik etkilerle nasıl etkilendiği üzerinde duralım.

1-Birinci etki alım şekli: doğum anınızda güneş sistemindeki planetler nerelerde ise, onların üzerinde diğer planetler 30-60-90-120-150-180 derecelik açı yapar bir biçimde geçerken, mutlaka geçtikleri evin ihtiva ettiği konuda bir hareket oluşur.

2-İkinci etki alım şekli: bu planetler şâyet sizin haritanızdaki bir planet ile birbirleri arasında belirttiğim açıları oluşturacak bir biçimde geçerse bu defa gene benzeri türden, fakat daha sert etkileşimler meydana getirir. Meselâ haritanızdaki Venüs ya da Mars’ınızın üzerinden, bir Güneşin bir Satürn veya Uranüs ile 90 ya da 120 derecelik açı yaparak geçmesi gibi.

3-Üçüncü türden bir etki de, Ay dolayısıyla oluşan bir etkidir. Ay, duygularımız ile son derece yakın ilişki içinde olan bir planettir. Özellikle bizim “yükselen” burcumuzdan ve yükselen burcumuzun mensup olduğu gurubun diğer burçlarından geçerken, bizi son derece etkiler ve çoğu zaman tasvip etmeyeceğimiz aşırı duygusal, fevrî davranışlar içine bizi sokar.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Şâyet o anda aklımızla içimizde kabaran duygularımızı bastıramazsak, sonradan pişmanlık duyacağımız bir fiili ortaya koymamız ya da sözü sarfetmemiz mukadder olur.



İNSAN İLİŞKİLERİ,

BİRİMLERİN BEYİNLERİNİN BURÇLAR TARAFINDAN

PROGRAMLANMA BİÇİMİNE BAĞLIDIR!


İnsanların şu yaşam sırasında birbirlerine olan sempatilerinin ve antipatilerinin altında tamamiyle burçlarının birbiriyle uyuşup uyuşmaması hususu yatar.

Halk arasında “yıldızı barışmadı” ya da “yıldızı uydu” denilen tâbirlerin kökeninde, o kişilerin burçlarının etkileri ile birbirleri arasındaki ya çekim ya da itiş kastedilir.

Bu husus Müslim’deki bir hadîs-i şerîf’te, Ebû Hüreyre radıyALLAHu anh tarafından şöyle nakledilir:

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ruhlar, (âhirette sınıf sınıf) toplanmış cemaatlerdir. Bundan ötürü, içlerinden birbirleri ile tanışanlar, sevişip anlamışlardır. Birbirleriyle birleşmeyenler ise ihtilâfa düşmüşler, anlaşamamışlardır”!.

Böyle olunca insanlardan kimler birbirlerini severler ve kimler de birbirlerine yaklaşamazlar, iterler.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
İki insanın şâyet;

“İç” burçları aynı guruptan, “dış” burçları aynı guruptan ise birbirlerine sempati duyarlar.

“İç” burçları aynı, “dış burçları” ayrı, biri ateş öteki hava ise, yahût biri su diğeri toprak ise birbirlerine çekerler.

“İç” burçları biri ateş diğeri su ya da toprak ise bir araya kolay kolay gelemezler kafaca. Hele dışları da ateşe karşı su ise âdeta iterler birbirlerini.

“İç burçları” birbirine yakın fakat “dış” burçlar ters ise beraber arkadaşlık etmeleri zordur. Meselâ iç hava- suya dış ateş – su. Ya da iç hava – ateşe dış ateş – toprak, dış ateş – su.

Bir de şu husus vardır; çaprazlama bakış açıları...

Meselâ siz “düşünce” yapınızla yani “İç” burcunuzla karşınızdakinin davranışsal yâni “dış” burcuna bakarsınız ve beğenirsiniz, ama kafaca uyuşamazsınız. Sebep ?..

Çünkü sizin içinizle – dışınız çaprazdır. Yâni iç burcunuz hava ya da ateş, yahût bunun aksi su veya toprak; buna mukabil karşınızdakinin de bunun gibi zıt bir durumdur. Diyelim ki sizin içiniz hava dışınız sudur, onun da dışı ateş içi topraktır. Şimdi siz hava gurubundan olan kafa yapınız ile onun ateşsel “dış”ını seveceksiniz ama konuşup anlaşmaya gelince sizin kafa yapınız ile onun kafa yapısı da bağdaşmayacaktır. Daima yaşama ve olaylara apayrı pencerelerden bakacaksınız..
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Demek ki iki insanın biraradaki yaşamı, iş ve arkadaşlık ya da evlilik olsun hep bu burçlarının; yâni beyin açılımlarının birbirine uyması ve dolayısıyla beyinlerinin yaydığı radyasyonların birbirini en azından itmemesine bağlıdır. “İç” ya da “dış”ları birbirini çekmeyen insanların ise birarada bulunmaları imkân dışıdır.

“Dünyada kim kimle beraber ise ölüm ötesinde de onu arar ve onunla beraber olmak ister”

sırrı kısmen bu esasa dayanır.

Demek oluyor ki insanların arasındaki münasebetler ve sempati – antipati konusu dahi beyinler arası benzer açılımlar dolayısıyla ortaya çıkmakta.

Şimdi bakın, bir kişiyi seviyorsunuz, arıyorsunuz... Mutlaka burçlarınız arasında benzerliği tespit edeceksiniz. Ki bu, daha ziyade dış burçların benzer – yakın karakterli olmasındandır.

Şimdi belirgin olarak ortaya şu husus çıkmış oldu;

İnsanların gerek kendi yapıları ve gerekse birbirleriyle olan ilişkileri hep beyinlerinin burçlar tarafından programlanma biçimine bağlı!.
 

kariyb

Doçent
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
688
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
KADER



ALLAH'ın ilminde kendi mânâlarını seyretmesi, seyretmeyi hükmetmesi "Kaza"dır...

Bu mânâların seyredilir hale gelmesini düzenlemesi de mutlak mânâda "Kader"dir..

Kader, “sır” olarak ifade edilmiştir... “Sistemin işleyişi” ve “Sistemin Bilinci” anlamında olarak!

Tamamiyle sayısız dalga boylarından, ışınlardan, kuantlardan oluşmuş evren, ya da evren içre evrenler, eğer o boyutun algılama aracıyla bakabilirsek, TEK bir yapıdır!..

Ve bizim de «hayal» dediğimiz şey, işte bu ışınsal kökenli yapıdır!.. Ve de gerçekte, bizler dahi ışınsal varlıklarız... Ancak ne yazık ki, algılama sistemimizin beş duyu ile kayıtlı olması şimdilik bu gerçeği yaşamaktan bizi mahrum etmekte!..

Evet, evren orijininde TEKİL bir yapı; ve gerçekte, tüm zerreler birbiriyle ilintili durumda olduğu için, her bir yoğunlaşma ve aktivite, hiç düşünemediğimiz bir noktada bambaşka şeyleri etkilemekte ve harekete geçirmektedir... Yani evrende, birbirinden kopuk, ayrı, müstakil varlıklar ve onların özgür benlikleri ve iradeleri mevcut değildir!.

“Kader”, senin anladığın gibi olmayıp ; genetik programının astrolojik (meleki) etkilerle yönlenerek açığa çıkmasının adıdır... Yukarıda biri oturup kader yazmaz!...

Astrolojik etkiler ise , Cennet yaşamında da devam eder...

İşte, «KADER» denen olgu bu husustan kaynaklanmaktadır.
 
Üst