Aslında Ne Oldu (yazı dizisi) - İlhami Işık

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
178.png


İlhami IŞIK

Aslında ne oldu-1
12 Haziran 2017 Pazartesi


Yadsınamaz bir gerçek var ki; 15 Temmuz 2016 gecesi, Cumhuriyet tarihimizin en alçak, en hain ve en kalleş ihanetine şahit olduk.


Bu coğrafya, bugüne kadar birçok darbe girişimine tanıklık etti fakat 15 Temmuz'u diğerlerinden ayıran en önemli özellik, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve TBMM ile birlikte, demokrasi adına eline Türk bayrağını alarak sokaklara fırlayan 7'den 70'e toplumun her kesiminin de hedef alınmış olmasıydı.

Yaklaşık 1 ay sonra 15 Temmuz gecesi yaşanan bu ihanetin sene-i devriyesi olacak ve hemen hemen hepimizin aklında tek bir soru var: Aslında ne oldu?
İşte bu yazı dizimizde, 1 yıl öncesine geri döneceğiz ve karanlık kalmış noktalara bir nebze de olsa ışık tutmaya çalışacağız.


İhanetin merkezi Akıncı ve Gölbaşı
Hatırlayacağınız üzere, 15 Temmuz darbe girişiminin, Akıncı (Yeni adı Mürtet) ve Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığı olmak üzere 2 merkez üssü vardı. Akıncı Üssü, 15 Temmuz'un plan, proje ve koordine merkezi, Özel Kuvvetler Komutanlığı ise başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız ve TSK içinde stratejik noktalarda görev alan komutanlarımızın derdest edilmesi görevini üstlenmişti.

14 Nisan 2017'de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi "Akıncı Üssü İddianamesi"ni kabul ederken ilk duruşma tarihi olarak 1 Ağustos 2017 gününü belirledi. Dolayısıyla, bu yazı dizimizde daha çok halihazırda davaları görülen ve 15 Temmuz gecesi operasyonel personel olarak kullanılan Özel Kuvvetler Komutanlığı ve darbe girişimin planlanma aşaması üzerinde durmaya çalışacağız.


Ankara, İskenderun, Diyarbakır üçgeni
Kamuoyu, darbenin 1 numaralı ismi Adil Öksüz'ü, Kuzgun ve Şapka kod isimli gizli tanıklardan öğrendi. Darbe girişiminin planlanma aşaması, 6-9 Temmuz 2016 tarihlerinde Ankara-Ümitköy'de bulunan 3 katlı bir villada gerçekleşmiş, söz konusu bu villa, bu tarihler arasında birçok generalin uğrak yeri olmuştu. Planlamanın son rötuşları 10 Temmuz akşamı gerçekleşirken Adil Öksüz, yapılan çalışmaları bizzat kendisi FETÖ lideri Gülen'e iletmek için 11 Temmuz 2016'da ABD'ye gitti.

Öksüz, FETÖ elebaşı Gülen'e raporunu sunmak için yolculuğa çıktığı saatlerde bir önemli gelişme de Ankara Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yaşandı. Telefonun bir ucunda o dönem Tümgeneral olan Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı, diğer ucunda yine o dönem Genelkurmay 2. Başkanı olan Orgeneral Yaşar Güler vardı. Görüşme, 'TANIK' sıfatıyla bilgisine başvurulan Aksakallı'nın duruşma tutanağına şu şekilde yansıdı:
"…Kurs kapanış törenine teşrifleri için Genelkurmay 2. Başkanına konuyu arz ettiğimde Genelkurmay Başkanımızı kastederek onu da davet edelim katılabilir dedi. Ardından Genelkurmay Başkanımızın 15 Temmuz’da programının müsait olmadığını söyledi. Ben de 14 Temmuz ya da 18 Temmuz’u teklif ettim. Genelkurmay Başkanımızın emrini alarak kurs kapanış töreninin 14 Temmuz’da yapılmasına karar verildi."

Gölbaşı ve Karargah arasında yaşanan bu görüşmenin ardından bir başka önemli gelişme ise İskenderun'da yaşandı. Amanos Bölgesi'nde gerçekleşecek olan ve 4 aylık bir süreci kapsayan terör operasyonları için 2016 Haziranının ilk haftası İskenderun'a konuşlandırılan Özel Kuvvetler’e bağlı 12. ve 16.Tabur, Aksakallı'nın emri ile 13 Temmuz 2016 günü acil olarak Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı'na çağırıldı.
Aksakallı tarafından 13 Temmuz’da Diyarbakır'a çağırılan 12. ve 16. Taburu önemli kılan özellik ise 15 Temmuz gecesi Şehit Ömer Halisdemir tarafından Oğulbey Kışlası'nda vurulan darbeci Semih Terzi ile birlikte Diyarbakır'dan Ankara'ya gelen tim ile tabur komutanının, 12. Tabur personeli olmasıydı. Aksakallı tarafından yapılan bu görevlendirme, 'TANIK' sıfatıyla bilgisine başvurulan Özel Kuvvetler 1. ve 2. Tugayın grup komutanı Albay Altan Bora'nın Ankara 14. Ağır Ceza’nın 21.03.2017 tarihli duruşma tutanağına şu şekilde girdi.
"13 Temmuz’da 35. Taburu Kilis'e, İskenderun'da bulunan 12. ve 16. Özel Kuvvetler Taburları da Diyarbakır'a görevlendirildi. Ayın 13'ünü 14'üne bağlayan gece, daha erken gelmeleri bekleniyordu. 13'ünde uçaklarının arıza yapması nedeniyle saat 04.00 gibi havaalanına anca geldiler. Ayın 13'ünü 14'üne bağlayan gece yani 14'ünde. Çok geç olduğu için ben onları yatma yerlerine, istirahat edecek yerlere gönderdim. Tabur komutanlarına da ertesi gün istirahat etsinler, bakımlarını yapsınlar, müteakip göreve hazır olalım yalnız sizler benim yanıma gelin yarın sabah..."

Peki ertesi sabah ne oldu?


Star Gazetesinden alıntı

not: devamı Aslında ne oldu -2 başlıklı yazıda
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Aslında ne oldu-2

Aslında ne oldu - 2

"Aslında Ne Oldu-1" başlıklı ilk yazımızda Haziran 2016'nın ilk haftası İskenderun'a gönderilen Özel Kuvvetler Komutanlığı emir komutasındaki 12. ve 16. Taburun, 13 Temmuz'da Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı'na görevlendirildiğini, taburların 14 Temmuz sabahı Diyarbakır'a ulaşmalarının ardından yaşanan gelişmeleri bu yazımıza ertelemiştik.

Kaldığımız yerden devam edelim…


Taburlar operasyona çağırıldı

14 Temmuz 2016 sabahı saat 04.00 sıralarında Diyarbakır'a gelen 12. ve 16. Taburu, Özel Kuvvetler 1. ve 2. grup komutanı Albay Altan Bora karşıladı. Albay Bora, planlanan yolculuğun rötarlı gerçekleşmesi nedeniyle yol yorgunu olan tabur personeline 14-15 Temmuz günü istirahat ve bakım izni verirken, 12. Tabur komutanı Binbaşı Fatih Şahin ile birlikte 16. Tabur komutanı Yarbay Volkan Yaman'ın da 15 Temmuz sabahı yanına gelmelerini emretti. Çünkü İskenderun'da konuşlu olan 12. ve 16. Taburun Diyarbakır'a görevlendirilme nedeni, 20 veya 21 Temmuz günü Jandarma unsurlarıyla birlikte Lice'nin kuzeyinde gerçekleşmesi planlanan bir terör operasyonuydu.


Terzi'den beklenmedik telefon

12. ve 16. Tabur komutanları Yaman ve Şahin, bir önceki gün Albay Bora tarafından kendilerine verilen emir doğrultusunda 15 Temmuz sabahı saat 08.30 sıralarında Bora'nın makamına geldiler. 20 veya 21 Temmuz'da yapılması düşünülen operasyonu planlayacak olan harekat subaylarının da gruba katılmasıyla birlikte çalışmalar başladı. Toplantının devam ettiği saatlerde Albay Bora'yı 15 Temmuz gecesi yaşanan ihanetin en kilit isimlerinden birisi olan Semih Terzi telefonla aradı.
Yaşanan bu gelişme, Albay Bora tarafından şu şekilde aktarıldı:

"Saat 10.00 gibi Semih Terzi aradı. Genelde yaptığı bir şey değil ama benim de hoşuma gitti. Tabur komutanlarıyla görüşmek ve yeni görevlerinde başarılar dilemek istiyorum dedi. Tabur komutanlarını çağırdım, askeri hattan beraber aradık. Önce Volkan Yaman görüştü, arkasından da Fatih Şahin. Merak ettim, ne konuştuklarını sorduğumda 'Yeni görev için başarılar dilediğini, görevlere hazırlık konusunda 3 prensibi olduğunu, 1'incisi çantasız, 2'incisi sırt çantalı, 3'üncüsü de tam ağırlıklarla hazır olmaktır' şeklinde tavsiyede bulunduğunu öğrendim. Fakat burada ilginç bir şey var. Yaklaşık 1 senedir zaten Volkan Yaman'ı aramış, Fatih Şahin ile de uzun süre çalışmıştı."

Albay Bora, belki de gece yaşanacak olayların ilk sinyalini bu ilginç telefon görüşmesinde hissetti fakat bir anlam veremedi. Terzi ve tabur komutanları arasında gerçekleşen bu telefon görüşmesinin ardından yeniden toplantıya dönüldü ve akşam saat 18.00'e kadar planlama çalışması yapıldı.


Saat 18'de gelen ilk emir


Albay Bora'nın koordinesinde gerçekleşen toplantı saat 18.00 sıralarında sona ermişti ki, Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Harekat Merkezi'nden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın emriyle "Tüm hava araçlarının uçuşu 2. bir emre kadar yasaklandı" bilgisi Albay Bora'ya iletildi. Gelen bu emir üzerine yapılan kısa bir değerlendirmenin ardından Bora, emrin uygulanması talimatını verdi. Aslında getirilen bu uçuş yasağı Albay Bora'yı rahatlatmıştı. Çünkü o akşam, daha önceden planlanmış bir uçuş vardı ve gelen emir, bu uçuşun da iptal olmasını sağlamıştı.

Albay Bora, o dakikaları şöyle anlattı:

"O akşam bizim Ankara, Diyarbakır, Cizre, Ankara bacağı olan bir kurye uçağımız vardı. Diyarbakır'daki helikopter teknisyenlerimizden bir tanesinin değişimi planlanmıştı. Bu uçuş iptal olunca rahatladım. Çünkü bir personeli Diyarbakır havaalanına götürmek bizim için emniyet açısından biraz sıkıntılı bir durum. Birkaç yere haber vermeniz gerekiyor, eskort gelmesi gerekiyor, zırhlı araç çıkarmanız gerekiyor. Ve sırf bir kişi için uçak fazladan bir bacak yapacaktı. Uçak gelmeyeceği için rahatlamıştım."

Aynı saatlerde Ankara'da ne oldu?

Albay Altan Bora'nın ifade ettiği bu uçak, aslında Semih Terzi'yi Diyarbakır'dan Ankara'ya getirecek olan uçaktı. Fakat ne Albay Bora, ne de Ankara'dan Diyarbakır'a gelen bu uçağın mürettebatı bunun farkındaydı.

Saat 18.00 sıralarında Diyarbakır'a gelen bu mesaj, eş zamanlı olarak Ankara Özel Kuvvetler Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı'na da gönderilmişti. Ankara'da yaşanan gelişmeler ise Terzi'yi getirecek olan uçağın komutan pilotu Yüzbaşı Cemal Yılmaz'ın "TANIK" sıfatıyla verdiği ifadesine şu şekilde yansıdı:

"15 Temmuz günü, saat yirmili lokal kalkışlı uçuşumuz vardı. Geç uçuş olduğu için saat 16.15 civarı Özel Hava Alay Komutanlığı'na geldik. Uçuş ekibiyle birlikte uçağın saat 20.00'de kalkacağı şekilde görevin son koordinesini yaptık. Saat 19.00 sıralarında araçla uçağın yanına geldik. Daha araçtan inmeden, uçuşun iptal olduğu bilgisi geldi. Araçtan inmeden tekrar Özel Hava Alay Komutanlığı'na geri döndük. Bunun üzerine Alay Komutanımızı (Albay Ümit Tatan) aradım ve uçuşun iptal edildiğini söyledim. Kendisi kısa bir süre sonra beni aradı ve yaklaşık 1 saat kadar alayda beklememizi emretti. İlerleyen saatlerde Alay komutanımız tekrar aradı ve uçuşların açık olduğunu bildirdi. Bize en kısa olarak ne zaman kalkabileceğimizi sordu. Bizde 21.15 civarı kalkabileceğimizi söyledik, takriben 21.00-22.00 arası gerekli izinleri alarak Diyarbakır için kalkış yaptık."


Aynı gün Terzi'den 2. telefon

Ankara Özel Kuvvetler Özel Hava Alay Komutanlığı'ndan saat 21.00-22.00 sıralarında uçağın havalanmasıyla birlikte Diyarbakır'da da önemli gelişmeler yaşandı. Saat 21.00 sıralarında Özel Hava Grup Komutanı Yarbay Savaş Baysal, Albay Altan Bora'yı arayarak "Ulaştırma uçaklarının uçuş yapabildiğini, bu nedenle rotası Ankara, Diyarbakır, Cizre, Ankara olan uçağın 10-15 dakika içinde kalkacağı" bilgisini verdi.

Bunun üzerine Albay Bora acil olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı Harekat Merkezi'ni aradı ve ilerleyen saatlerde darbeye iştirak edecek olan Harekat Merkezi Amiri Yarbay Mehmet Ali Çelik ile bir görüşme gerçekleştirdi. Albay Bora, Çelik ile arasında geçen o görüşmeyi şu şekilde kayıtlara geçirdi:

"Özel Kuvvetler Harekat Merkezi'ni aradım, Mehmet Ali Çelik'e bu uçak gelmesin Mehmet Ali, uçağın 1 kişi için gelmesine gerek yok. Ben gerekirse bu çocuğu kendi imkanlarıyla Ankara'ya gönderirim diğer personel de gelmesin bu değişimi daha sonra yaparız. Bu emir için Zekai Aksakallı'nın emri alınması gerekiyor dedim. Fakat Mehmet Ali bana komutanımızın düğünde olduğunu, kendisini arayabileceğinin uygun olmadığını söyleyince ben de kızdım ve ne haliniz varsa görün diyerek telefonu kapattım. Ardından bir tane zırhlı araç hazırlanmasını, yanına araç komutanının verilmesini ve hatta emniyet amaçlı ayrıca personel verilmesini emrettim. Bu arada zaten uçağın da saat 21.22'de kalkış yaptığı bilgisi bana verildi."

Albay Bora, yapmış olduğu bu görevlendirmenin ardından makamına geçerek gelişmeleri takip etmeye başladı. Saat 21.30'da Albay Bora'nın odasının kapısında telaşlı bir şekilde 12.Tabur komutanı Binbaşı Fatih Şahin görüldü. Kendisini Semih Terzi'nin aradığını, 12. ve 16. Taburlara alarm verdiğini söyledi…


"Aslında Ne Oldu" başlıklı yazı dizimizin ikinci bölümüne de burada virgül koyalım ve devamını Cumartesi günü yayınlanacak üçüncü bölüme saklayalım. Şimdiden belirtmeliyim ki, üçüncü bölümle birlikte 15 Temmuz gecesi yaşanan ihanete yönelik tarihe not düşecek bilgilerle karşılaşacaksınız. Hatta şimdiden bir ipucu vereyim. Mesela 15 Temmuz gecesi dönemin Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı, halihazırda ise 2. Ordu Komutanı görevini sürdüren İsmail Metin Temel'i infazı için kimin emir verdiğini, "Aslında Ne Oldu-3" başlıklı yazımızda öğreneceksiniz.
 
Son düzenleme:

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Aslında ne oldu-3

Aslında ne oldu -3

Geçtiğimiz Perşembe günü yayınlanan yazı dizimizin 2. bölümünde, 15 Temmuz 2016 gecesi saat 21.30 sıralarında Özel Kuvvetler Komutanlığı 1. ve 2. Grup Komutanı Albay Altan Bora'nın makam odasının kapısında 12. Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin'in göründüğünü ve telaşlı bir biçimde Semih Terzi'nin 12. ve 16. Tabur için "Alarm" emri verdiğini yazmıştık. Terzi tarafından verilen bu emrin nedeni, Ankara'dan çekilen, "Harekat Yıldırım" mesajıydı.


Darbenin ilk adımı SKKHM'de


15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı o kanlı Cuma gecesi, Genelkurmay Karargahı'nda ilk önemli hareketlilik, Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi'nde (SKKHM) yaşandı. SKKHM'de yaşanan bu ilk hareketli saatler, o gece Uluslararası Cari Harekat Merkezi (UCHM) vardiya nöbetçi subayı Serkan Ünal'ın ifadesine şu şekilde yansıdı.

"15 Temmuz 2016 tarihinde SKKHM, UCHM'de İst. Vard. Subaylığında nöbetçi olmam sebebiyle sabah saat 09.00'da görevi devraldım. Akşam saat 21.00-21.30 sularında UCHM Amiri P. Kur. Alb. Osman Kardal, SKKHM'ye geldi. Tüm personeli topladıktan sonra, 'Çok büyük bir terör eylemi beklendiğini, kimsenin dışarı çıkmaması gerektiğini' ifade etti. Bir süre sonra Osman Albay, 'Burada emir komuta bende daire başkanı benim, şu andan itibaren benim emrim dışında hiçbir şey yapılmayacak, telefonlara bakılmayacak' dedi."


Terör alarmı önceden planlandı
Darbeciler, "Çok büyük bir terör eylemi bekleniyor" algısını, başta Genelkurmay Karargahı olmak üzere Türkiye'nin en stratejik üslerine daha önceden yerleştirmişti.
Hatta, İstanbul'da yaşanan ilk hareketliliğin "Darbe girişimi" olarak algılanamamasının sebebi de işte bu algıydı.

Çünkü 15 Temmuz gecesi İstanbul 1. Ordu ve 3. Kolordu da "Kırmızı Alarm" konumundaydı. 14 Temmuz günü "BİRKOM 141945 C TEM 16 TGS.li, İSTH.:54801010-2210-1544167-16/İKK ve Güv.Ş.(4) sayılı ve 'Alınan Haber/Duyumlar" konulu mesaj saat 19.45'te, "ÜÇKORKOM 151455 C TEM 16 TGS.li, İSTH.: 56373521-2200-1551188-16 sayılı ve 'Alınan Haber/Duyumlar" konulu mesaj ise 15 Temmuz günü saat 14.55'de 3. Kolordu Komutanlığı ve emir komutasındaki tüm birliklere, "MİT Müsteşarlığının 04 Temmuz 2016 tarihli, sayı: 2016/414 sayılı ve 'DAEŞ Muhtemel Eylem' konulu yazısı" şeklinde gönderildi.

İhanetin ilk mesaj emri saat 21:30'da


Gerek İstanbul, gerekse Ankara, komplocu darbecilerin, 15 Temmuz gecesi "Bir terör eylemi bekleniyor" algısını dikkate almış ve garipsememişti. Darbeci Albay Osman Kardal, Genelkurmay Karargahı'ndaki güvenlik kameralarından tespit edilen görüntülere göre saat 21.25'de SKKHM'ye giriş yaptı ve darbe girişimini başlatan "YSK: 26702250-1920-97470-16/SKKHMA" dosya numaralı ilk mesajın saat 21.30'da yollanmasının emrini verdi. "Kimden" kısmında "GENKUR", "Kime" kısmında "MAGG 5101", "Konu" kısmında da "Hazırlık İkazı ve Birlik İntikali" açıklamaları bulunan bu mesaj,

1- Ülke genelinde meydana gelen ani gelişmeler kapsamında; Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm birlik, kurum ve karargahları tarafından; kendilerine verilecek vazifeleri yerine getirmek, güvenliği sağlamak ve işlerliği devam ettirmek maksadıyla; gereken her türlü tedbir tereddütsüz alınacaktır.

2- Bu doğrultuda; tüm birlik, kurum ve karargahlar;

A- En kısa sürede hazırlıklarını tamamlayacak,
B- GNKUR. BŞK.lığınca verilecek emirleri icra etmek maksadıyla hazır halde bulunacaklardır.

3- Bu kapsamda, öncelikli olarak;

A- 1'inci J. Komd. Tuğ. K.lığı/Çakırsöğüt ve Öz.Kuv.K.lığının uygun birlikleri gecikmeksizin, derhal Ankara'ya intikal edecek,

B- İntikalin süratle gerçekleştirilmesine yönelik her iki birlik komutanına Kuvvet K.lıkları ve diğer birliklere her türlü koordine yetkisinin verildiğini... şeklinde kayıtlara geçti.


İlk atamaların saati 21:48


Saat 21.30'da emri verilen ve saat 21.37'de çekilen bu mesajla birlikte yine eş zamanlı olarak saat 21.48'de "YSK: 26702250-1920-97472-16/PER.PL.VE YNT.D.GEN.AMİRAL/1" Dosya numaralı bir mesaj daha birliklere gönderildi. Kur. Alb. Cemil Turhan'ın kaleme aldığı Tuğg. Mehmet Partigöç'ün izin verdiği bu 2'nci mesajda ise,

"Ankara Sıkı Yönetim ve 4'üncü Kolordu Komutanlığına Tümg. Osman Ünlü, Özel Kuvvetler Komutanlığına Tuğg. Semih Terzi, Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığına Tuğg. Ahmet Bican Kırker, 28.Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına Tuğg. Ali Kalyoncu, Genelkurmay Cari Harekat Daire Başkanı olarak Kur. Alb. Osman Kardal ve Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı Bakım Komutanı olarak da Kd. Alb. Önder Kamiloğlu"nun yeni görev atamaları yapıldı.


Kritik nokta: Çakırsöğüt ve Silopi
Genelkurmay Personel Planlama ve Yönetim Dairesinden darbeci general Partigöç emri ile saat 21.48'de çekilen bu mesajla birlikte, Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanlığı ile birlikte Silopi'de bulunan Semih Terzi'de harekete geçti. Kardal ve Partigöç'ün emri ile çekilen bu 2 mesajın ardından Çakırsöğüt'te yaşanan hareketlilik, dönemin Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı (Darbeci şüphesiyle şuan tutuklu) Tuğg. Ali Osman Gürcan'ın ifadesine şu şekilde yansıdı:

"Mehmet Partigöç imzalı mesajın gelmesinin ardından bir değerlendirme yaptık. Malatya 2'nci Ordu Komutanlığı Harekat Merkezi'nden bir subay aradı. 'Komutanım, birliğinizin ivedi olarak Ankara'ya intikali bekleniyor, bunun için uçak gönderiliyor, ivedi olarak Şırnak Havaalanına intikal etmeniz gerekiyor' dedi. Bunun üzerine saat 22.00-23.00 arasında 3'üncü ve 4'üncü taburla beraber 320 personelle Cizre'ye doğru yola çıktık. Cizre'ye vardığımızda Emniyet yolu kesmişti. Emniyet Müdürü ile telefonda görüştüm, kendisine Genelkurmayın emri var bizi Ankara'ya bekliyorlar dedim. Emniyet Müdürü, Şırnak'ın Merkezine girişimize izin vermedi. Şırnak merkezine giremeyince Kurmay Başkanımızla görüştüm ve tekrar tümene geri döndük."

Aynı saatlerde Silopi'de Semih Terzi cephesinde yaşanan hazırlıklar ise, Terzi'nin Emir Astsubayı Ahmet Kara tarafından bu şekilde anlatıldı:

"Semih Terzi, Saat 21.30-22.00 arası beni odasına çağırdı. Diyarbakır'a gideceğiz hazırlıklarını yap dedi. Hazırlandıktan sonra odasına geldim, kendisine hazır olduğumu söyledim. Elimde birkaç tane çantayla helikoptere yöneldik ve helikopter saat 22.00-22.30 arası Diyarbakır'a gitmek için hareket etti."


O gece bir kahraman daha vardı
15 Temmuz gecesi yaşanan o hain kalkışmanın akamete uğramasında mutlaka en önemli rolü 7'den 70'e sokaklara çıkarak gövdesini hainlerin mermi ve tanklarına siper eden halkımız gerçekleştirdi fakat o gece bir önemli isim daha vardı. Kimden mi bahsediyorum? Dönemin Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel'den. Temel, sadece o gece Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayı'nın Şırnak Merkezine girişine Emniyetle birlikte engel olmadı. Temel, o gece sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile aynı kaderi paylaştı. Tıpkı sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan gibi Temel de suikastten son anda kurtuldu. Nasıl mı? Gelin Temel'in 09.08.2016 tarihinde "Tanık ve Müşteki" sıfatlı ile verdiği ifadesinden okuyalım:

"Bir haber geldi. Daha önceden Siirt Valisi ile bölücü terör örgütüne yönelik sokağa çıkma yasağı ilan edilen mahallelerde nokta operasyonları yapabilmek için sözleşmiştik. Bu sebepten dolayı 15 Temmuz akşamı normalde helikopterle gideceğim yer Siirt'ti. Meğer benim planlı iniş yerim olan Siirt'te bir tertibat alınmış. Daha sonra Silopi Cumhuriyet Başsavcılığında Özel Kuvvetler Tim Komutanının şüpheli sıfatıyla verdiği ifade de, kendisine talimat verildiği, Siirt'e gidip hain olarak söyledikleri benim için bir infaz emri verilmiş."


Temel'in infaz emrini veren Semih Terzi


Dönemin Van Jandarma Aşayiş Kolordu Komutanı Temel'in 09.08.2016 tarihinde bulunduğu beyanında yer alan bu infaz emrini veren isim Semih Terzi. Üstelik Temel hakkında verilen bu infaz emri ve o dakikalarda yaşanan gelişmeler, Terzi'ye ait olan, "ASUS Marka, 352175074094628-352175074094636 " imei numaralı cep telefonlarının 21.11.2016 tarihinde alınan imajlarından elde edilen mesaj görüntülerinde, Terzi ile yine Terzi tarafından Silopi'de görevlendirilen Kurmay Başkanı Celal Koca arasında geçen yazışmalara şu şekilde yansıdı:


Saat 21.47.38:Güncel:22.47.38: SEMİH TERZİ: Celal durumun nedir?

Saat 21.58.45:Güncel:22.58.45: CELAL KOCA: İsmail (İsmail Metin Temel'i infaz etmek için görevlendirilen Tim Komutanı Binbaşı İsmail Çevik) alamadı Otluca'ya dönüyor

Saat 22.00.12:Güncel:23.00.12: SEMİH TERZİ: Otluca'da ne yapacak, senin yanında daha güçlü olursunuz. OKHU ye gelsin

Saat 22.25.09:Güncel:23.25.09: CELAL KOCA: Ahmet gnr ile görüştüm yakıt ikmali yapıp buraya gelecekler.

Saat 22.26.57:Güncel:23.26.57: SEMİH TERZİ: Celal, Ahmet paşa asayiş kurmay başkanı adamı tecrit etmiş diyor. Öyleyse pes etmeyin. Gidip alın.

Saat 22.27.06:Güncel:23.27.06: SEMİH TERZİ: Celal, Ahmet otal paşa ile, İsmail Çev. (İsmail Çevik) irtibatta mısın? Halledin şu işi.
Binbaşı İsmail Çevik, Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 16 Temmuz 2016'da gözaltına alınmış, ifadesinde, Semih Terzi'nin "Terör örgütlerine yardım eden, bilgi sızdıran bir generalin ölüm emrini verdiğini" itiraf etmişti. İşte Terzi'nin telefonundan ele geçen mesaj içeriklerinde bu emrin dönemin Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı İsmail Metin Temel hakkında verildiği ve infaz operasyonunu bizzat Terzi'nin Celal Koca ile birlikte koordine ettiği de ortaya çıkmış oldu.
Peki, yaşanan bu olayların ardından ne oldu?

Bu sorunun cevabını da "Aslında Ne Oldu" başlıklı yazı dizimizin 4. bölümüne yani yayınlanacağı Pazartesi (19 Haziran 2017 yani bugün) gününe saklayalım.
 
Son düzenleme:

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Aslında ne oldu -4

15 Temmuz gecesi saat 21.30'da Uluslararası Cari Harekat Merkezi Amiri Albay Osman Kardal'ın Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi Amiri (SKKHMA) sıfatıyla göndermiş olduğu "Hazırlık İkazı ve Birlik İntikali" açıklamalı ilk mesaj ile darbe girişimi başlamış oldu.


Semih Terzi darbeci mi?


15 Temmuz gecesi yaşanan ihanete yönelik kamuoyunda konuşulan en önemli isimlerden birisi, hiç şüphesiz dönemin Özel Kuvvetler 1. Tuğay Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi oldu. Özellikle FETÖ medyası, Terzi'nin aslında darbeci değil bizzat darbeyi bastırmak için Diyarbakır'dan Ankara'ya intikal ettiğini öne sürdü. Dahası, bununla da yetinmedi ve aslında darbenin saat 20.30'a göre planlandığını iddia etti. Üstelik, Albay Osman Kardal, ilk mesaj emrini saat 21.30'da verdiği halde kamuoyunun bu saçma sapan teoriye inanması için de cansiperane bir algı operasyonu başlatıldı.
Peki, Semih Terzi darbeci miydi? Silopi'den Diyarbakır'a, Diyarbakır'dan da Ankara'ya darbeyi bastırmak için mi geldi?


Terzi, ÖKK Komutanı olarak atandı


Darbeci Albay Osman Kardal tarafından saat 21.30'da çekilmesi emredilen bu mesajın ardından emri yine saat 21.30'da verilen, birliklere saat 21.48'de yollanan ikinci mesaj, aslında Terzi'nin de konumunu belirliyordu. Çünkü Terzi, Kur. Alb. Cemil Turhan tarafından kaleme alınan, Tuğg. Mehmet Partigöç tarafından müsaade edilen, "YSK: 26702250-1920-97472-16/PER.PL.VE YNT.D.GEN.AMİRAL/1" dosya numaralı mesaj emrine göre, Tümgeneral (Şu an Korgeneral) Zekai Aksakallı'nın yerine Özel Kuvvetler Komutanı olarak atandı ve ivedi olarak Ankara'ya çağırıldı.

Partigöç tarafından yollanan bu emri alan Terzi'nin ilk yaptığı iş ise Diyarbakır'da konuşlu olan 12.Tabur komutanı Binbaşı Fatih Şahin'i aramak oldu. Terzi, Şahin'e verdiği emir ile 12. ve 16. Taburların Diyarbakır Havaalanında hazır olmalarını istedi.


Darbenin planlama aşaması


15 Temmuz darbe girişimin ardından Semih Terzi hakkında sorulan sorulardan bir diğeri de "Terzi, 15 Temmuz'un planlayıcıları arasında mı" sorusuydu. Bu sorunun cevabını da gelin darbeci olduğunu kabul eden dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Müşterek Hedef Analiz Başkanı Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in 20 Temmuz 2016'da Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nda vermiş olduğu ifadesinden okuyalım:
"Son dönemlerde Süleyman Şah ve Musul'daki rehine operasyonlarının hatta son dönemlerdeki PKK hedeflerini çalışan bir bölümüz. Bu çalışmaları yaparken MİT ve Özel Kuvvetlerle birlikte PKK özelinde her hafta standart toplantılar yapıyoruz. Özel Kuvvetlerde Tuğgeneral Semih Terzi bizim PKK konusunda devamlı çalışıp görüştüğümüz kişidir. 11.07.2016 tarihinde Milsec olarak adlandırdığımız güvenli hattan rutinde olduğu gibi beni aradı. Ancak bu sefer benimle PKK hakkında konuşmadı. Ülkenin zor günler geçirdiğini, durumdan rahatsızlık duyduğunu, benimde onun gibi düşünüp düşünmediğimi sordu. Bana ihtilalden bahsetmedi ama bu jargon bizde ihtilali çağrıştırmaktadır. Ben onun gibi başka kimlerin düşündüğünü, Aksakallı paşanın, Genelkurmay Başkanının, diğer Kuvvet komutanlarının da bu düşünceye destek verip vermediklerini sordum. O da bana onlarında bu şekilde düşündüklerini söyledi."


13.07.2016 tarihinde aynı güvenli hat üzerinden Semih Paşa beni yeniden aradı. Ben kendisine bu işin nasıl olacağına yönelik sorular sordum. Kendisi bana çok fazla detaya girilmemesi gerektiğini, bu planın açığa çıkmaması gerektiğini, herkesin bu plan dahilinde farklı bir görevinin olduğunu, benimde farklı bir görev yürüteceğimi söyledi. Görevimin ne olduğunu açıkça anlatmasını istedim. Kendisinden görevimin o tarihte Cumhurbaşkanı her nerede bulunuyor ise onu oradan alıp Ankara'ya getirmek olduğunu öğrendim.

Söylediği üzere 14.07.2016 günü uçakla İstanbul'dan Ankara'ya geçtim. O gece Hava Harp Okulu misafirhanesinde yattım. Semih paşa bana Özel Kuvvetlerden bir binbaşının gelip operasyonun detayları ile ilgili bilgi vereceğini söyledi. Bu kişiyi beklemeye başladım. 15.07.2016 tarihinde sabah çok erken saatlerde kendisini İsmail adı ile tanıtan ancak sonradan Şükrü Seymen olduğunu öğrendiğim bir binbaşı yanıma geldi."


Aksakallı’nın kaçırılma emri Terzi’den
Gökhan Şahin Sönmezateş'in 20 Temmuz 2016 tarihinde Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nda verdiği bu ifadesinde önemli bir ayrıntı mevcut. Sönmezateş ile Terzi arasındaki haberleşmeyi sağlayan ve 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a yönelik yapılan operasyonu yöneten Binbaşı Şükrü Seymen, aynı zamanda o dönem Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nde görevli Kurmay Albay Osman Kılıç tarafından da koordine edilen önemli bir isim.

Seymen ile 38 kişilik Yurtta Sulh Konseyi'nin üyesi olan Kılıç arasında, FETÖ'nün Mahrem İmamlarından birisi olduğu iddia edilen Ali Irmak tarafından temin edilen ve "Patates hat" olarak isimlendirilen telefon hattı üzerinden 15 Temmuz saat 09.30'dan 16 Temmuz saat 08.30'a kadar toplamda 37 kez irtibat kurulurken, 9 kez de mesaj trafiği gerçekleşiyor. Kılıç, FETÖ'nün Mahrem İmamlarından Irmak tarafından temin ettiği bu hat ile Gökhan Şahin Sönmezateş ve Semih Terzi ile de irtibat kuruyor. Terzi ve Kılıç arasında 15 Temmuz saat 10.22'den 16 Temmuz saat 02.12'ye kadar 4 kez irtibat kuruluyor.

Yine Terzi ve Kılıç arasında Özel Kuvvetler Komutanlığı adına kayıtlı ve Terzi tarafından kullanılan Silopi/Şırnak ile Bağlar/Diyarbakır'da baz veren telefon hattıyla 27 kez görüşme yapılırken 25 kez de mesaj yollanıyor. İşte yollanan bu 25 mesajın arasında öyle bir mesaj var ki; bu mesaj, sadece Terzi ve Kılıç arasındaki bağlantıyı değil, o gece saat 21.45 sıralarında Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın kaçırılması hadisesini kimlerin organize ettiğini de göz önüne seriyor. Terzi ve Kılıç arasında gerçekleşen o önemli mesajlaşma şu şekilde.


- 15.7.2016 saat:22:39:39: OSMAN KILIÇ: Zekaiyi alamadılar bilgi.
- 15.7.2016 saat:22:39:41: OSMAN KILIÇ: Fatih takipte
- 15.7.2016 saat:22:40:17: SEMİH TERZİ: Üsse gidiyorum
- 15.7.2016 saat:22.47.10: OSMAN KILIÇ: ok


Terzi ve Ankara arasında yaşanan trafik


15 Temmuz gecesi saat 21.48'de Partigöç tarafından gönderilen ve Semih Terzi'nin Özel Kuvvetler Komutanı olarak görevlendirildiği, "YSK: 26702250-1920-97472-16/PER.PL.VE YNT.D.GEN.AMİRAL/1" dosya numaralı mesaj emri ile birlikte sadece Silopi'de Terzi cephesinde bu hareketli saatler yaşanmadı. Hareketli saatlerin yaşandığı bir diğer nokta, Ankara Özel Kuvvetler Oğulbey Kışlası Nöbetçi Amirliği odasıydı. Telefonun bir ucunda kendisini kaçırmak isteyenlerin elinden zor kurtaran Zekai Aksakallı, diğer ucunda ise darbeci Albay Ümit Bak bulunmaktaydı ve aralarında geçen diyalog, "TANIK" sıfatıyla ifadesine başvurulan ve o gece Özel Kuvvetler Oğulbey Kışlasında yaşanan darbe girişimin bastırılmasında pay sahibi olan isimlerden birisi olan Yarbay Ümit Koçak'ın ifadesine şu şekilde yansıdı.
"Bçvş Cevdet Sarıçiçek, Albay Ümit Bak'ın odasına gelerek 'Komutanım Ümit Yarbay ile görüşmek istiyor' dedi. Alb. Ümit Bak hızla odayı terk ederek Harekat Merkezine telefonla görüşmek üzere benden önce hareket etti. Albay Ümit Bak telefonda Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'ya darbe mesajını okudu. Sonrasında telefonda komutanla tartışmaya başladı. Genelkurmaydan mesaj geldiğini, kendisinin asker olarak bu mesaj emrine uymak zorunda olduğunu belirterek telefonu komutanın yüzüne kapattı. Sonra bize dönerek bundan sonra bu emir doğrultusunda hareket edileceğini söyledi."


Aksakallı, Albay Ümit Bak ile yaptığı bu telefon görüşmesinin ardından hemen dönemin Özel Kuvvetler Okul Komutanı Albay Ömer Faruk Bozdemir'i aradı. Aksakallı, Bozdemir ile arasında geçen görüşmeyi şu şekilde aktardı.
"Kurmay Albay Ömer Faruk Bozdemir ile telefonla görüşerek bütün güvendiği ve benimde isimlerini verdiğim dost birlik personelini yanına alarak birliğe gitmesini ve emir komutayı devralması emrini verdim."


Aksakallı ve Bozdemir arasında gerçekleşen bu görüşmenin ardından ne mi oldu? Onu da Perşembe günü yayınlanacak 5. bölüme saklayalım.
 
Üst