Aslında hiç birimiz gerçek değil miyiz?

ozlem_tns

Doçent
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
586
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
ANKARA
Biz bir hayal miyiz?
Ailemiz, sevdiklerimiz sadece birer görüntü mü?
Rüyada mıyız aslında?
Uğrunda nelerimizi feda ettiğimiz malımız mülkümüz esasında sadece birer elektrik sinyali mi?
BELKİ BU, YAŞAMINIZDA FARKINA VARABİLECEĞİNİZ EN BÜYÜK GERÇEKTİR.
BÜYÜK BİR HIRSLA BAĞLANDIĞIMIZ DÜNYA AYAKLARIMIZIN ALTINDAN KAYIP GİDECEK!
...
Var olduğunu düşündüğümüz nesnelerden gelen etkiler (ses, koku, tad, görüntü, sertlik...), sinirlerimiz vasıtasıyla beyindeki duyu merkezlerine aktarılır. Beyne ulaşan bu etkilerin hepsi elektrik sinyalleridir.
...
Bir bardak kahve içtiğimizi düşünelim.
Elinizdeki bardağın sertliği ve sıcaklığı deri altındaki algılayıcılarda, kahveye ait koku,
yudumladığınızda hissettiğiniz tad ve bardağa baktığınızda gördüğünüz renk de ilgili duyularda,
bardağı masaya koyarken çıkan ses de kulakta algılanıp beyne elektrik sinyali olarak gönderilir.
Bu algılar, beyindeki farklı ama ortak çalışan duyu merkezlerinde yorumlanır.
Biz de bu yorumun bir sonucu olarak bir bardak kahve içtiğinizi düşünürüz ama aslında herşey beyindeki duyu merkezlerinde olup bitmektedir.
Ama biz tüm bunların somut bir varlığı olduğunu zannederiz.
Acaba yanılıyor muyuz?
Çünkü algıladığınız hislerin kafatasımızın dışında bir varlığı olduğunu düşünmek için hiçbir delilimiz yoktur.
...
Algıladıklarımız gerçekten var mı, yoksa hayal mi?
Görmek-duymak için dış dünyaya ihtiyaç var mı?
HAYIR!
MAALESEF HAYIR!
...
Herhangi bir şekilde beynin uyarılması ile tüm duyular harekete geçebilir, hisler, görüntüler ve sesler oluşabilir.
RÜYALAR GİBİ!
Rüya görürken, beden karanlık ve sessiz bir odada, hareketsiz yatmaktadır, gözlerimiz de kapalıdır.
Bize ulaşan ne ışık, ne de ses vardır.
Ancak, rüyada çok şey yaşanır.
İşe yetişmeye çalışırız.
Tatile çıkar, deniz kenarına gider ve orada güneşin sıcaklığını hissederiz.
Ancak ortada bu algılara sebep olacak bir kaynak yoktur.
...
Descartes: “Benim şu anda rüya görmediğim, hatta bütün hayatımın bir rüya olmadığı güvencesini bana kim verebilir?” der.
Nasıl ki rüyalarımızı gerçek zannediyor ancak uyandığımızda rüya olduğunu fark ediyoruz, şu anda yaşadıklarımızın da gerçek olduğunu iddia edemeyiz.
Belki bir gün gerçek diye düşündüğümüz hayattan uyandırılacak ve asıl gerçek hayata geçeceğiz.
Bu durumun gerçekleşmeyeceğine dair bir delil yoktur.
Tüm bunlar bize suni olarak verilen, aslında gerçekliği olmayan algılar olabilir mi?
...
BEYNİMİZ NEDİR?
Diğer herşey gibi bir molekül yığını değil mi?
Herşey gibi beynimiz de bir algı olabilir.
Özel bir durumu yoktur!
Duyu organlarımızla algıladığımız bir et parçasıdır.
O halde gören, duyan, hisseden, koklayan, tat alan beyin değilse nedir?
İnsanın bilincini 1.5 kiloluk bir hayalden ibaret et parçasına atfetmek doğru mudur?
Dış dünya dediğimiz algıları ruhumuza hissettiren, bunları hiç durmaksızın yaratan kimdir?
...
Tüm algıları Allah yaratmıştır.
Yalnızca dış dünya değil, insanın "yaptım" dediği şeyler de Allah'ın dilemesiyle gerçekleşir.
İnsan, Allah'tan bağımsız bir fiil işleyemez.
“Sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.” (Saffat 96)
“Attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı” (Enfal 17)
...
MUTLAK VARLIK ALLAH’TIR!
Bizi önünüzden, arkanızdan, sağınızdan, solunuzdan kuşatmıştır.
Her an, her yerde bize şahittir.
İçimize ve dışımıza tamamen hakimdir.
“Biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 16)
...
Dış dünyanın maddesel bir gerçek değil de Allah'ın ruhumuza gösterdiği görüntüler midir?
Biraz daha cesur düşünürsek, evimiz, eşyalarımız, arabamız, ofisimiz, banka hesabımız, gardrobumuz, eşimiz, çocuklarımız, iş arkadaşlarımız...bir hayal olabilir.
En sevdiğimiz müzik, oturduğunuz iskemle, hoşumuza giden bir parfüm, güneş, göz alıcı bir çiçek, uçan bir kuş, ürün veren bahçemiz, bilgisayarımız ya da müzik setimiz!
Dünya insanı denemek için yaratılan bir görüntü müdür?
İnsanlar yaşamları boyunca aslında gerçek olmayan, süslü ve çekici gösterilmiş algılarla mı denenirler?.
“Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır.” (Al-i İmran 14)
İnsanların çoğu, ahireti unutur ve yalnızca dünyaya yönelirler: İşim, ideallerim, sorumluluklarım var, vaktim kısıtlı, ileride yapacağım...
...
Sahip olmaya çalışılan ve övünülen herşey bir hayalse, bunlara yapılan hırs, geçirilen zaman, harcanan çaba boşuna mıdır?
Öyleyse sahip olunan malla övünmek aslında küçük düşmektir.
Kasılarak dolaşanlar, gösteriş yapanlar, zenginliklerini her fırsatta dile getirenler, mevkilerinin kendilerini üstün kıldığını zannedenler, yaşamlarını bu tip hırslar ve yarışlar üzerine kuranlar aslında hayallerle mi gösteriş yapmaktadırlar?
Rüyada da ev, araba, mücevher, altın, gümüş, yüksek mevki, fabrika, güç, kıyafet... olur.
Rüyada sahip olunanlarla övünmek nasıl komikse, dünyadaki görüntüyle övünmek de komiktir.
BU GERÇEKSE, FARKINA VARAN KAZANACAKTIR.
“Gerçek şu ki size Rabbinizden basiretler gelmiştir. Kim basiretle-görürse kendi lehine, kim de kör olursa (görmek istemezse) kendi aleyhinedir” (Enam 104)
...
Dünyadaki olaylar, gerçeği anlayanları utandıracaktır.
Kavga edenler, bağırıp çağıranlar, dolandıranlar, rüşvetçiler, sahtekarlar, yalancılar, cimriler, can yakanlar, dövüp sövenler, gözü dönmüş saldırganlar, içlerinde makam hırsı olanlar, haset edenler, gösteriş yapanlar, kendilerini yüceltenler...bunları bir hayal dünyasında yapıyorlarsa gerçekten rezil olacaklardır.
Hayal hırslar uğruna dini bir kenara bırakıp da sonsuz yaşamı kaybetmek sonsuz bir kayıp getirir.
“Onların onda (dünyada) bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları şeyler de geçersiz olmuştur.” (Hud 16)
Hem hırsları, tutkuları boşa çıkmıştır hem de sahip olduklarını sandıkları şeyler de ellerinden gitmiştir.
...
Bunun anlamı, sahip olduğumuz her şey bir gün yok olacaktır, öyleyse anlamsızdır, değildir.
Bunlar zaten yok, hepsi Allah'ın bizi denemek için gösterdiği görüntülerdir demektir.
Varsa, ahirette her şey ortaya çıkacaktır.
O gün insanın "görüş gücü keskinleşecek" (Kaf 22) tir.
Yaşamını hayaller peşinde harcamışsa, hiç yaşamamış olmayı dileyecek!
"Keşke o (ölüm her şeyi) kesip bitirseydi. Malım bana hiçbir yarar sağlayamadı. Güç ve kudretim yok olup gitti" (Hakka 27-29) diyecek!
“İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında birşey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.” (Nur 39)
...
Bel bağladığımız dünya, içindeki herşeyle birlikte elimizden kayıp gitmekte ve biz hiçbir şey yapamamakta mıyız?
Madde ezeli ve ebedi değil mi?
Sadece kibrimizden dolayı mı Allah'ı reddediyoruz?
MATERYALİZM BİR KOMEDİ MİYDİ?
Şaşırmadık dersek yalan olur.
Anlatılanlar materyalizmi temelden yıkmış, üzerinde tartışmaya dahi imkan bırakmamıştır.
Tüm düşüncelerini ve hayatlarını üzerine bina ettikleri madde, ellerinden uçup gitmiştir.
...
Allah'ın bir sıfatı da, inkarcılara tuzak kurmasıdır.
"Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır" (Enfal 30)
Allah, dünyayı var zannettirerek inkarcıları tuzağa mı düşürmüştür?
Mallarını, mevkilerini, toplumu hatta tüm dünyayı var sanmışlar, üstelik maddeye güvenerek Allah'a isyan etmişlerdir.
Ama Allah'ın KENDİLERİNİ ÇEPEÇEVRE KUŞATTIĞINI hiç düşünmemişlerdir.
“Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır. (Tur 42)
Bu, en büyük yenilgidir, alay ederken oyuna gelmektir.
“(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller.” (Bakara 9)
İnkarcılar, her şeyin onlara algılatılan bir hayal olduğunu ve her fiil gibi, kurdukları tuzakların da bir görüntü olduğunu farkedememişlerdir.
...
Hayatlarını dinle alay ederek geçirenler için bir serap oluşturulur ve ona güvenerek ellerini uzattıklarında, herşeyin bir hayal olduğunu anlarlar.
ALLAH ONLARI BİR SERAPLA KANDIRMIŞ, her şeyi var gibi göstermiştir.
Koskoca insanlar, profesörler, astronomlar, biyologlar, fizikçiler, ünvanları, mevkileri ne olursa olsun maddeyi ilah edinmeleri sebebiyle oyuna gelmişler, aldanmış ve küçük düşmüşlerdir.
Bir algıyı mutlak sanarak onun üzerine felsefelerini, ideolojilerini kurmuşlar, hakkında ciddi tartışmalara girmişlerdir.
Tüm bunlardan dolayı da kendilerini çok akıllı saymışlar, evrenin gerçeği hakkında fikir yürütmüşler ve sınırlı akıllarıyla Allah'ı yorumlamışlardır.
...
Dünyada bazı tuzaklardan kurtululunabilir; ancak Allah'ın kurduğu tuzaktan asla kurtulunamaz.
Ne yapsak, kime başvursak nafile!
"Kendileri için Allah'tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır." (Nisa 173)
BUNUN FARKINA İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA VARMAK NE BÜYÜK DEHŞETTİR!
Herşeyin bir hayal olması, HENÜZ DÜNYADAYKEN BİR ÖLÜMDÜR.
Bir Allah, bir de biz varız.
"Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı bana bırak" (Müddessir 11)
BU OLAĞANÜSTÜ BİR DURUMDUR, ACİL KODU İLE DUYURULMALIDIR.
“Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' bize geldiniz.” (Enam 94)
“Ve onların hepsi, kıyamet günü O'na, 'yapayalnız, tek başlarına' geleceklerdir.” (Meryem 95)
...
Maddeyi ilah edinenler de Allah'tan gelmişlerdir ve yine O'na döneceklerdir.
İsteseler de, istemeseler de Allah'a teslim olmuşlardır!
Herkes gibi hesap gününü beklemektedirler ve o gün hepsi tek tek sorguya çekileceklerdir!
...
Dünya, caddelerde amaçsızca dolaşanların, meyhanelerde kavga edenlerin, boş sohbetlerle ömürlerini tüketenlerin, mallarıyla övünenlerin, bencil tutkuların esiri olanların sandığı gibi, mutlak yer değildir.
Sadece bir algıdır.
İnsanlar, bu algıları zihinlerinde seyreden birer gölge varlıktır, ama bunun bilincinde değildir.
BU GAFLETTİR.
"Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler." (Araf 179)
Bu noktanın daha ötesini anlamak için, dikkati toplayıp konsantre olmak gerekir.
Gören, işiten, dokunan, düşünen ve şu anda bu kitabı okuyan akıllı varlığın, sadece bir ruh olduğunu ve bir tür perde üzerinde algıları seyrettiğini düşünün.
Böylece, insanlığı aldatan maddi dünya boyutundan uzaklaşıp, gerçek varlık boyutuna girmiş olur muyuz?
...
İmam Rabbani, Mektubat'ında şöyle yazmıştır: “Allah, yarattığı varlıkların vücutlarını yokluktan başka birşey yapmadı. Tüm bunları, his ve vehim (algı) derecesinde yarattı. Alemin varlığı his ve vehim derecesinde olup, maddi derecede değildir. Dış dünyada Yüce Zat'tan (Allah'tan) başkası yoktur.”
Mevlana Cami de "Kainatta ne varsa hepsi vehim ve hayaldir. Ya aynalardaki akislerdir, ya da gölgeler gibidir" demiştir.
İmam Rabbani, bu gerçeğin kitlelere anlatılmasının sakıncalı olabileceğini, çoğu insanın bunu anlayamayacağını yazmıştır.
Materyalizmin tarihin çöplüğüne atılmasıyla, insanlık asırlardır gözünün önüne çekilen perdelerden ve batıl inanışlardan kurtulacaktır.
Bu kaçınılmaz gidiş, hiçbir gölge varlık tarafından durdurulamaz...
...
BU, YAŞAMINIZDAKİ EN ÖNEMLİ BİLGİDİR.
Bu konuyu şimdiye kadar hiç düşünmemiş olabiliriz.
Ancak, emin olun, ALLAH'I TANIMAK, HERŞEYDEN ÇOK DAHA ÖNEMLİ VE ACİLDİR.
...
O'nun size verdiklerini bir düşünün; özel yaratılmış ve tüm detayları ince ince planlanmış bir dünya!
Dünyaya gelmek ve bu düzeni sağlamak için hiçbir şey yapmadınız; hiçbir katkınız yok!
Gözünüzü açtınız ve kendinizi sayısız nimetin içinde buldunuz.
Görebiliyor, duyabiliyor ve hissedebiliyorsunuz.
...
Sahip olduğunuz herşeyi size veren Allah'tır.
Öyleyse gelin Yaratan'a teslim olun ve verdiği nimetlere karşılık ona şükredin ve sonsuz bir kazanç sağlayın.
Eğer aksini yaparsanız nankörlük edecek ve sonsuza kadar sürecek bir azabın içine kendinizi atmış olacaksınız.
Emin olun ki, O vardır ve size çok yakındır.
Her yaptığınızı görür ve bilir, her sözünüzü işitir.
Ve yine emin olun ki, siz de dahil tüm insanlar çok yakında O'na hesap verecektir...
 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
Demirelin dediği gibi.. Birşey Varsa Vardır... Yoksa Yokdur... :)

gerisi hep Hayaldir..
 
Üst