Askeri Savcı: Tek Suçlu Çiçek Ordudan Atılsın (Kağıt Parçası Olmadığını Anladılar Şükür)

Özduygu

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
652
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Askeri Savcı: Tek Suçlu Çiçek Ordudan Atılsın (Kağıt Parçası Olmadığını Anladılar Şükür)

Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce kabul edilen 53 sayfalık iddianamede Albay Çiçek için 6 yıl hapis ve TSK'dan ihraç istendi. Savcı ihbar mektubundaki sıralı komutanları ise suçlamadı

Genelkurmay Askeri Savcısı Yavuz Şentürk, Albay Dursun Çiçek'in ıslak imzasını taşıyan İrtica İle Mücadele Eylem Planı soruşturması kapsamında hazırladığı iddianameyi tamamladı.

Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce de kabul edilen iddianamede, Çiçek sözkonusu belgeyi amirlerinin emri olmadan tek başına ve amiralliğe terfi ettirilmemeyi hazmedemediği için hazırladı ve basına sızdırdı. Çiçek'in tek sanık olduğu iddianamede Orgeneral Saldıray Berk'le birlikte 14 ErzincanErgenekonsanığı ‘mağdur' olarak yer aldı.

ASTLIK-ÜSTLÜK İLİŞKİSİNİ ZEDELEDİ

Genelkurmay Savcısı Yavuz Şentürk,Dursun Çiçekhakkında hazırladığı 53 sayfalık iddianameyi 12 Mayıs 2010'te tamamlayarak Genelkurmay Askeri Mahkemesi'ne teslim etti. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede Albay Çiçek, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı hazırlayarak “görevini kötüye kullanmak” ve “astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir ve tezyif edici harekette bulunmak”la suçlandı. Albay Çiçek için toplam 6 yıl hapis ve TSK'dan ihraç istendi.

‘KOMUTANLARININ EMRİ VE BİLGİSİ YOK'

Askeri savcılığın ıslak imza iddianamesinde Çiçek'in belgeyi komutanlarından habersiz hazırladığı vurgulandı. İddianamede “İrtica İle Mücadele Eylem Planı başlıklı yazıda yer alan konularla ilgili çalışma yapılması için Albay Dursun Çiçek'in sıralı amirleri olan Genelkurmay 2. Başkanı, Harekat Başkanı ve Bilgi Destek Daire Başkanı tarafından herhangi bir emir verilmediği, Bilgi Destek Dairesi'nde Dursun Çiçek veya diğer şüpheliler tarafından görevleri kapsamında kişisel inisiyatifleriyle yazıda belirtilen konularda bir çalışma yapılmadığı ve böyle bir yazının hazırlanmadığı anlaşılmıştır” deniliyor.

‘KIRGINLIK-KIZGINLIK VE KIŞKIRTMA VAR'

Komutanların planın hazırlanması ile ilgili bir emirleri ve bilgileri bulunmadığı vurgusunun hemen ardından tek suçlu olarak Albay Çiçek gösteriliyor. İşte iddianamede yer alan suçlama: “2007 yılı YAŞ toplantılarında amiralliğe terfi edemeyen şüpheli Albay Çiçek'in bundan kaynaklanan kırgınlık ve kızgınlık sonucu, muhtemelen bazı çevrelerin kışkırtmaları ve etkileriyle TSK'yı zor durumda bırakmak amacıyla söz konusu yazıyı hazırlayıp, aynı amaçla hareket eden bazı kişi veya kişilere ulaştırıp onların aracılığı ile yazının yayımlanmasını sağlamış olabileceği kanaatine varılmıştır.”

VATANDAŞIN TSK'YA BAKIŞINI ETKİLEDİ

“Askeri savcılığımızca şüphelinin söz konusu yazıyı hazırladığının kabulu nedeniyle” denilen iddianamede Çiçek “Belge ile vatandaşların bir kısmı üzerinde TSK hakkında gerçeğe aykırı kanaatler oluşmasına neden olmak” ve “Belgeyi tespit edilemeyen bir şekilde sızdırıp yayınlatarak TSK personelinin komuta kademesine olan güven hissini yok etmeyi amaçlamak” suçlarını işlediği vurgulandı.

Neden Çiçek hazırladı denildi?

İddianamede Albay Dursun Çiçek'in skandal eylem planı ortaya çıkmasının ardından ısrarlı bir şekilde planı inkar ettiği vurgulanan iddianamede planı Çiçek'in hazırladığı yolundaki kanaat şu cümlelerle dile getiriliyor: Yazının 4. sayfasında ‘Dursun Çiçek Dz. P. Kur. Kd. Albay' şeklindeki imza bloğunun üzerinde yer alan imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğununAdli Tıp KurumuBaşkanlığı, Gemniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığının raponlarıyla belirlenmiş olması karşılığında yazının yüpheli tarafından hazırlandığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.”

İmza makinası iddiası tutmadı

Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce de kabul edilen iddianamede, Çiçek ve avukatlarının Demokrasiye Müdahale Eylem Planı'nın altındaki imzanın “ıslak imza makinası ile atıldığı” iddialarına da yer verildi ve bu iddianın neden kabul edilmediği ayrıntılarıyla anlatıldı. İddianamede “Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı'nın raporlarında İrtica İle Mücadele Eylem Planı başlıklı yazının 4. sayfasında Dursun çiçek adına ithafen atılı bulunan imzanın Dursun Çiçek eli ürünü olduğu şeklinde kanaat belirtilmiş, herhangi bir taklit veya imza makinası ile atılmış olma ihtimalinden söz edilmemiştir” denildi.

Plan belge mi değil mi?

İddianamede, İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nın hukuki anlamda bir belge olup olmadığı da tartışılmış. Bir yazının belge olabilmesi için ‘yazılı olması', ‘düzenleyicisinin belli olması' ve belli bir içeriğinin bulunması' gerektiği belirtilen Askeri Savcılık İddianamesi'nde Albay Çiçek imzalı Demokrasiye Müdahale Planı'nın yazılı olmak ve hazırlayanın belli olması nedeniyle belge özelliği taşıdığı ancak askeri yazım kurallarına uymadığı ve resmi evrak niteliği kazandıracak herhangi bir kayıt olmaması” nedeniyle belge denilemeyeceği savunuldu.

Silivri'den mesaj vermişti

Silivri'de savunma yapan Albay Dursun Çiçek, kendisini idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in “Ben devlet memuruyum. Bana ne görev verildiyse onu yapıyorum” sözleriyle savunmuş ve sözlerini “Birileri benden onur intiharı beklemesin” diye bitirmişti. Albay Çiçek, “Bu planı ben hazırlasam şöyle yapardım” diyerek mahkemeye verdiği plan örneğini de mesajlarla süslemişti. Çiçek, kendi hazırlayacağı belgenin girişinde “T.C. Genelkurmay Başkanlığı / Ankara” diye başlayacağını, 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Dursun Çiçek adının yanı sıra Genelkurmay 2. Başkanı'nın adının bulunacağını ve sonunda “Genelkurmay Başkanı emriyle” ibaresinin yer alacağını söylemişti.

Orgeneral Berk ‘mağdur' listesinde

Askeri savcının hazırladığı iddianamedeki en çarpıcı bölümlerden bir diğeri de Dursun Çiçek'in söz konusu belge ile mağdur ettiği kişiler noktasında oldu. Belge, kamuoyuna “AK Parti'yi ve Fethullah Gülen'i Bitirme Planı” olarak da yansımıştı. İddianamede,AK PartiveFethullah Gülenmağdurlar arasında yer almadı. Buna karşın, Demökrasiye Müdahale Planı'nı Erzincan ve bölgesinde hayata geçirmek iddiasıyla yargılamaları süren 3.Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in de arasında yer aldığı Erzincan Ergenekon sanıkları mağdur olarak iddianameye girdi.

İddianamede, Orgeneral Berk ve diğer sanıkların neden mağdur olduğu şöyle anlatıldı: “...şüpheli tarafından hazırlandığı kabul edilen yazının esas alınarak ve adeta bu yazının TSK'nın hiyerarşik yapısı içinde hazırlandığı kabul edilerek, aralarında muvazzaf askeri personelin, bir Cumhuriyet Başsavcısının, MİT personelinin bulunduğu şüphelilerin suçlanması ve haklarında kamu davası açılması aşamasına gelinmiş olması ile kişiler yönünden mağduriyet oluşturma unsurunun gerçekleştiği kabul edilmiştir.” İddianamenin 14 mağduru şunlar: Orgeneral Saldıray Berk, Başsavcı İlhan Cihaner, Ali Tapan, Recep Gençoğlu, Nedim Ersan, Ersin Ergut, Orhan Esirger, Şenol Bozkurt, Murat Yıldız, Şinasi Demir, Kıvılcım Üstel, Sadri Barkın İnce, Ahmet Saraçlar ve Yaşar Baş.

İhbarcı Karargah'ta bir subay mı?

Askeri savcılığın iddianamesinin “Delillerin değerlendirilmesi ve olaylarla ilgili kabul” başlığı altında ıslak imzalı orjinal belgeyi Ergenekon savcılarına gönderen ihbarcının gerçekte bir subay olup olmadığı da tartışılmış. “Mektubunda subay olduğunu yazan ihbarcının beyanları incelendiğinde; Bilgi Destek Daira Başkanlığı'nda görev yaptığı ve kendisinin de birçok arkadaşıyla birlikte cunta oluşumunda görev aldığı anlaşılmaktadır” denilen iddianamede şu tespit yapılıyor:

GİZLİ  ŞEYLERİ BİLİYOR

“Mektubunda Bilgi Destek Dairesi'nde görevli olduğunu söyleyen ihbarcı subayın Askeri Savcılıkta yapılan soruşturmalar da dahil olmak üzere Genelkurmay Karargahının çeşitli birimlerine ait ancak özel bir araştırma ve çalışma sonucu tespit edilebilecek, normal koşullarda değil bir subayın komuta makamlarında bulunan komutanların dahi tamamına sahip olmasının mümkün olmadığı ayrıntılı bilgilere sahip olması dikkat çekmektedir.”

Hepsinin aslını ele geçirmiş

İhbarcı subayın ihbar mektubundaki iddiaları tek tek özetlenen Askeri Savcılık iddianamesinde, ihbar mektubu ile birlikte Ergenekon savcılarına gönderilen diğer belgelerinin de doğruluğu kabul ediliyor. İddianamede “... Haberi ve bilgisi olduğu, mektubun eklerinde gönderdiği kendisi tarafından hazırlanmamış olan belgelerin asıllarını veya suretlerini ele geçirdiği anlaşılmaktadır” deniliyor.

6 yıl hapis ve TSK'dan ihraç

Askeri savcılığın iddianamesinde Albay Çiçek'in Askeri Ceza Kanunu'nun (ASCK) 144. maddesi delaletiyle TCK'nın 257/1 ve 53. maddeleri, ASCK'nun 95/4 ve TCK'nın 53. maddeleri ve ASCK'nın 30. maddesi kapsamında cezalandırılması istendi.

GÖREVDEN ÜÇ YIL İSTEDİ

TCK 257 / 1 : Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan kişi 3 yıla kadar hapisle cezalandırılır.

TCK 53: Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; cezası bitene kadar memuriyet, seçme seçilme, kamuda istihdam edilmek haklarını kullanamaz.

ASCK 30: Asker kişiler hakkında, askeri veya adli mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, TSK'dan çıkarma cezası da verilir.

ASCK 95/4: Ast-üst münasebetlerini zedeleyecek suç işleyenler üç seneye kadar hapsolunur.

STAR GAZETESİ
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Albay Efendi Dursun Çiçekin yerinde ben olsam olayı bütün çıplaklığı ile itiraf eder ve anlatırdım. Çünkü, böyle bir olayda bir tek subayın kendi başına bu tür bir planlama yapabilmesi asla mümkün değildir.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
YAŞ öncesi ilginç Başbuğ iddiası

Askerî savcılığın, 'Kaos Planı'ndan sadece Dursun Çiçek'i sorumlu tutması ve Ergenekon'un Erzincan ayağındaki dosyada adı geçen TSK personelini 'mağdur' olarak göstermesi, soru işaretlerine yol açtı.
Bazı şaibeli isimlerin YAŞ'ta terfi ettirilmeye çalışıldığı ileri sürülüyor. Yapılan yorumlardan bazıları şöyle:

Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi: Anlıyoruz ki Dursun Çiçek, komuta kademesi tarafından korunmuş ve belgeler onların bilgisi dahilinde hazırlanmıştır. Şimdi ise Çiçek yalnız bırakılmak isteniyor. Plandan komutanların haberinin olmaması mümkün değil.

Emekli Yarbay Tevfik Diker: İddianamede bütün suçlar Çiçek'in üzerine yıkılıyor. Böylece ismi darbecilikle anılan şaibeli subaylar aklanarak, YAŞ'ta terfi almalarının önü açılacak. Birkaç generali kurtarmak için Çiçek'i susuz bırakıp kurumaya mahkûm ettiler.

Emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları: Çiçek, zaten içeride olduğu için terfi alamayacak. Hiç olmazsa diğerleri terfi alsın diye bütün suçlar ona kaldı. Günah keçisi ilan edildi. Saldıray Berk,İlhan Cihanerve diğer asıl büyük sorumluların kurtarılması için bu operasyon yapılıyor.

Askeri savcılığın, Dursun Çiçek'le ilgili hazırladığı iddianame, tartışmaları da beraberinde getirdi. İddianamede 'Kaos Planı'nın gerçek olduğu aktarılıyor ancak tek sorumlu olarakDursun Çiçekgösteriliyor. Ergenekon'un Erzincan ayağındaki dosyada adı geçen diğer bütün TSK personeli ise tam anlamıyla aklanıyor. Emekli Yarbay Tevfik Diker, Dursun Çiçek'in başta Erzincan bölgesindeErgenekonadına faaliyette bulunmakla suçlanan 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk olmak üzere ismi şaibeli olan birçok üst düzey subayı aklamak için feda edildiğini söylüyor.

Hakkında suçlama olan subayların terfi alamayacağını hatırlatan Diker, şöyle devam ediyor: "İddianamede bütün suçlar Çiçek'in üzerine yıkılıyor. Böylece ismi darbecilikle anılan şaibeli subaylar aklanarak, YAŞ'ta terfi almalarının önü açılacak. Birkaç generali kurtarmak için Çiçek'i susuz bırakıp, kurumaya mahkum ettiler." TSK'da her şeyin hiyerarşiye dayalı bir şekilde geliştiğini ifade eden Diker, Çiçek'in eylem planını hazırlarken üstlerinin habersiz kalmasının imkansız olacağını vurguluyor.

Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ise olayların emir komuta ilişkisi içinde hazırlandığını söylüyor. Çiçek'inGenelkurmayBaşkanı Başbuğ tarafından korunduğuna dikkat çeken Tanrıverdi, "Buradan anlıyoruz ki Dursun Çiçek komuta kademesi tarafından korunmuş ve belgeler onların bilgisi dahilinde hazırlanmıştır. Şimdi ise Çiçek yalnız bırakılmak isteniyor." diyor. Gelişmelere bir bütün olarak bakıldığında eylem planının Karargâh'ta hazırlandığını belirten Tanrıverdi, plandan komutanların haberinin olmamasının mümkün olmayacağını sözlerine ekliyor.

KURTARMA OPERASYONU UYGULANIYOR

Emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları da gelişmelerin tamamından TSK'nın sorumlu olduğunu söylüyor. TSK'nın üst düzey komuta kademesinde yer alanların kendilerini YAŞ öncesi korumak için Çiçek'i kurban verdiklerini söylüyor: "Çiçek, zaten içeride olduğu için terfi alamayacak. Hiç olmazsa diğerleri terfi alsın diye bütün suçlar ona kaldı. Günah keçisi ilan edildi. Kullanıldı. Böyle bir operasyona alet oldu. Saldıray Berk, İlhan Cihaner ve diğer asıl büyük sorumluların kurtarılması için bu operasyon yapılıyor. Ancak şimdi 'Pandora'nın kutusu' açıldı. Neİlker Başbuğne de diğer komutanlar kurtulabilir. Bugün hesabı sorulamazsa ileride sorulur."

Kurmay Binbaşı Kemal Şahin de iddianameyi yetersiz buluyor. 'Kirli tezgâh' planından Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere kademe komutasındakilerin bilgisinin olduğunun altını çiziyor. Genelkurmay'ın kendisini korumaya çalıştığını söyleyen Şahin, "Planın tamamından o komutanların haberlerinin olmadığını söylemek, gerçeklerin üstünü örtmektir. Bu girişimin asıl amacı Çiçek'i kurtarmaktır." şeklinde konuşuyor.

'İrticayla Mücadele Eylem Planı' soruşturması kapsamında aralarında Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız, Genelkurmay Hukuk Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu ve Korgeneral Mehmet Eröz'ün adı da gündeme gelmişti.

zaman
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
İlahlar baktı ki durum vahim.

Bu durumda KURBAN gerekirdi.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Genelkurmay müsameresi mi, gerçek mi?

Genelkurmay askerî savcısı, Albay Dursun Çiçek'in, "millete komplo belgesi"nin tek suçlusu olduğunu söylüyor. Askerî mahkeme, iddianameyi kabul ederek, iddiaları ciddiye alıyor.

Denilenler şunlar:

"İrtica İle Mücadele Eylem Planı"nı Albay Çiçek tek başına hazırladı. Başta Org. Saldıray Berk ve diğer komutanlar olayın mağdurlarıdır. Islak imzanın makine ile atıldığı iddiası doğru değil. Belgenin altındaki ıslak imza Dursun Çiçek'e ait. Dursun Çiçek bu planı, amiralliğe terfi edemediği için kırgınlık ve kızgınlık sonucu, TSK'yı zor durumda bırakmak için yaptı. 6 yıl hapisle cezalandırılıp TSK'dan ihracı gerekir.

Olayı kısaca hatırlayalım. Bilindiği gibi, Taraf gazetesinde 12 Haziran 2009'da, "AK Parti'yi ve Gülen'i Bitirme Planı" manşetiyle, Nisan 2009 tarihli ve "Dr. Dz. P. Kur. Kd. Albay Dursun Çiçek" imzalı skandal bir ordu belgesi ortaya çıktı. 4 sayfalık plan, Ergenekon'da tutuklanan avukat emekli Yüzbaşı Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirildi. Plana göre, AKP'nin "dinî esasları temel alan bir rejim" hedeflediği vurgulanacaktı. Ayrıca, Ergenekon kapsamında tutuklanan muvazzaf ve emekli askerlerin, irtica ile mücadele ettikleri için cezaevine konuldukları yönünde haberlerin ön plana çıkarılması isteniyordu.

Planda, 40 yıldır, mensupları hiçbir suça karışmadıkları, üzerlerinde çakı bile bulunmadığı halde, üstelik Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda davası beraatle sonuçlandığı halde, Gülen Hareketi'nin hedef seçilmesi dikkat çekiciydi. Şöyle deniyordu:

"Askerî suç kapsamında yapılacak Işık Evleri baskınlarında, silahlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb. materyal bulunması sağlanarak, Fethullah Gülen grubu, "Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü", (FSTÖ) kapsamına aldırılacak ve soruşturmalar askerî yargı kapsamında yürütülecektir. Ilımlı İslâm konusu özellikle vurgulanacak, FG'cilerin, ABD güdümünde hareket ettikleri ve İslâm'ın orijinalini bozmak istedikleri hususu yoğun olarak dile getirilecektir. Ev baskınları kapsamında, Alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve belgelerin bu evlerde bulunması sağlanacaktır."

Şimdi sorularımıza geçelim. Hani böyle bir plan yoktu? Koskoca Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009'da Karargâh'ta yaptığı basın toplantısında; "Bugün biz, bu kâğıt parçasının, birileri tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendiriyoruz." demişti. Ertuğrul Özkök'ün köşesinden, "Sahte olduğu anlaşılınca, ne yapacağımızı bütün Türkiye görecek" tehdidini savurmuştu. Daha geçenlerde, Uğur Dündar'ın karşısında, "Belgeyi polisin sızdırdığını biliyoruz" diyen de oydu. Genelkurmay savcısı, "Belgeyi Dursun Çiçek sızdırdı" diyor. Sayın Başbuğ, sahi şimdi siz ne diyorsunuz?

Tamam, emekli olup gidiyorsunuz da, TSK'yı bu kadar güven ve itibar kaybına uğratmaya ne hakkınız var? Hani bir de, "TSK'ya karşı asitmetrik savaş yürüten kansızlar" falan demiştiniz. Şimdi ne diyeceksiniz?

Kurmay eğitiminden geçmiş insanların en zekilerinin çalıştığı Genelkurmay Karargâhı, tam bir yıl sonra mı Dursun Çiçek'i yakalayabildi? Bu, çok uzun bir düşünme, araştırma, karar verme süresi değil mi? Koskoca bir toplum, enayi yerine konulmuyor mu?

Başka komutanları kurtarma adına, bir kurmay albayı; sırf amiral olamadığı için kurumunu satmakla suçlamak, böylesine aşağılamak, harcamak, askerin en değer verdiği onur ve şerefi paspas yapmak, askerlik mesleği ile bağdaşıyor mu?

Dursun Çiçek, sırf amiral olamadığı için böyle bir belge hazırladıysa, niye hükümete, masum insanlara savaş açıp, cuntacıları korumaya kalksın ki? Başka şeyler uydurması gerekmez miydi?

Sayın Başbuğ, bir müsamere mi oynanıyor? Yoksa siz emekli oluyorsunuz, Dursun Çiçek emekli edilecek; bütün kabahat sizin ikinizin omuzlarına yüklenip, önümüzdeki YAŞ toplantısı için cuntacıların etkisinin devam edeceği bir yeni komplo ile mi karşı karşıyayız?

Gerçek hangisi?


Hüseyin Gülerce

 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Milletin gözünün içine baka baka tiyatro çeviriyorlar
Kağıt parçası diye böğürüyordu ne oldu
Çiçek Albay terfi alamayınca 2 yıl sonra aklına gelmiş
şöyle bir senaryo yazayım diye
Buna kargalar bile güler
Çiçek eğer adam ise çıkar her şeyi anlatır
ama adam ne arar...
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Çiçeğin ipi çekildi madem, akıbeti iyi değil, kendini kemeriyle kalorifer borusuna astı banyoda diyebilirler.

O yüzden hemen bildiğini söylerse terfi bekleyen büyükbaşlardan öcünü almış olur.

O hapiste, büyükbaşlar terfide yazık olur, haksızlık olur.
 
Üst