Aşk Oltası

Amine1

Doçent
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
1,228
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Konum
UZAK DİYARLAR
O2J_18010600510zu9gs.jpg
“…Allâh onları sever; onlar da Allâh'ı severler…” (Mâide, 54)

“Balıkçılar büyük balığı birdenbire çekmezler. Olta balığın boğazına saplandığında kanı akıp gevşesin ve zayıf olsun diye bir parça çekerler, yine bırakırlar. Büsbütün zayıf düşünceye kadar bu böyle devam eder. Aşk oltası dahî insanın damağına saplanınca, ondaki bâtıl olan kuvvetlerin ve kanların yavaş yavaş yok olması için Hak Teâlâ onu tedrîcen çeker.” (Fîhi mâ fîh, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî; terc: Avni Konuk.)

* * *

Hiçbir şey yoktu, yalnız Sen vardın. Hiçbir şey yoktu, aşkın vardı. Aşkını izhâr ettin, yarattın bizi. Muhabbet ettin, yarattın beni…

Vahdaniyetinin tecellîsiyle bütün kalplere bir katre aşk iksiri serptin. Ehadiyetinin tecellisiyle bütün kalpler Sana âşık…

Bildim, seven sendin beni!.. Bütün varlıklarda yansıyan güneş gibi, sevgisiyle saran Sendin beni… Annemin merhamet yüklü sesi, yüreğini yüreğimin üstüne koyan dostun merhabası, başımı okşayan Peygamber eli, hâtırasıyla hüznümü alan sevgilinin sohbeti… bildim hep Sendendi.

Sevdin, sonra kopmaz bir zincirle kendine çektin. Zincirin her bir halkası, Senden tecellîlerdi.

Aşkına âşık olduğum Mecnûn “Sen”din. Aynalarda seyrettiğim Yûsuf, “Sen”!..

Sonsuz siyah güller, lâcivert akşamların iğde kokusu, hüzün yüklü sonbahar, yağmurun toprağa dokunuşu, bir gül renginde eriyen akşamlar, Dost'un yüzü, sevdiğim ne varsa, hep “Sen”dendi.

“Tecellî, tecellî edeni gösterir.” (a.g.e., Hazret-i Mevlânâ)

Sûretlerde nihân olan Sevgili, ey Sevgili!..

Yetimler Yetîmi'ne «vedduhâ» sırrıyla tecellî ederken, O'nu tek olana, “bir olan”a çekiyordun. Başka bütün kapıları kapatırken, hep açık olan kapına çağırıyordun.

Bildim, kalbimdeki her bir muhabbet tecellisiyle beni de kendine çekiyorsun. Çekiyorsun ve bırakıyorsun. Bırakıyorsun ki, kanayayım; zayıf yanlarımı tanıyayım. Seni bulayım.

Sonra yine çekiyorsun. Bu, hüzünlü bir şehrâyîn. Bu, bitimsiz bir med-cezir. Bu, içimdeki Mûsâ'yla Firavun savaşı; sulhü yok!..

Sevgili, en Sevgili!..

Sûretlerden geçerek, Sana erdir beni!.. Merhametinle arındır, kalbimi!..

-alıntı-
 
B

.BeYzA.

Guest
"Sevgili, en Sevgili!..

Sûretlerden geçerek, Sana erdir beni!.. Merhametinle arındır, kalbimi!.. "


ÇOK GÜZEL Bİ YAZI ALLAH RAZI OLSUN...selametle!
 

seher

Doçent
Katılım
31 Ağu 2006
Mesajlar
1,038
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
38
Konum
...
:clap2: gerçekten çok hoş..ve çok anlamlı..Allah razı olsun hepimize bu aşk oltasına takılmak nasip etsin..(âmin)
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
gerçekten çok güzel
paylaşımın için sağolllllll
 

ruhefza

Üye
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
76
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Gerçekten güzelmiş...elinize,yüreğinize sağlık...
paylaşım için Allah razı olsun.
 

suffa

Üye
Katılım
10 Kas 2006
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
bursa
"o'nu sevdiğimi sanıyordum,dikkat edince,gördüm ki O'nun beni sevmesi daha önce imiş!"
beyazid-i bistami
 

abla

Doçent
Katılım
21 Kas 2006
Mesajlar
694
Tepkime puanı
16
Puanları
0
O2J_18010600510zu9gs.jpg
“…Allâh onları sever; onlar da Allâh'ı severler…” (Mâide, 54)

“Balıkçılar büyük balığı birdenbire çekmezler. Olta balığın boğazına saplandığında kanı akıp gevşesin ve zayıf olsun diye bir parça çekerler, yine bırakırlar. Büsbütün zayıf düşünceye kadar bu böyle devam eder. Aşk oltası dahî insanın damağına saplanınca, ondaki bâtıl olan kuvvetlerin ve kanların yavaş yavaş yok olması için Hak Teâlâ onu tedrîcen çeker.” (Fîhi mâ fîh, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî; terc: Avni Konuk.)

* * *

Hiçbir şey yoktu, yalnız Sen vardın. Hiçbir şey yoktu, aşkın vardı. Aşkını izhâr ettin, yarattın bizi. Muhabbet ettin, yarattın beni…

Vahdaniyetinin tecellîsiyle bütün kalplere bir katre aşk iksiri serptin. Ehadiyetinin tecellisiyle bütün kalpler Sana âşık…

Bildim, seven sendin beni!.. Bütün varlıklarda yansıyan güneş gibi, sevgisiyle saran Sendin beni… Annemin merhamet yüklü sesi, yüreğini yüreğimin üstüne koyan dostun merhabası, başımı okşayan Peygamber eli, hâtırasıyla hüznümü alan sevgilinin sohbeti… bildim hep Sendendi.

Sevdin, sonra kopmaz bir zincirle kendine çektin. Zincirin her bir halkası, Senden tecellîlerdi.

Aşkına âşık olduğum Mecnûn “Sen”din. Aynalarda seyrettiğim Yûsuf, “Sen”!..

Sonsuz siyah güller, lâcivert akşamların iğde kokusu, hüzün yüklü sonbahar, yağmurun toprağa dokunuşu, bir gül renginde eriyen akşamlar, Dost'un yüzü, sevdiğim ne varsa, hep “Sen”dendi.

“Tecellî, tecellî edeni gösterir.” (a.g.e., Hazret-i Mevlânâ)

Sûretlerde nihân olan Sevgili, ey Sevgili!..

Yetimler Yetîmi'ne «vedduhâ» sırrıyla tecellî ederken, O'nu tek olana, “bir olan”a çekiyordun. Başka bütün kapıları kapatırken, hep açık olan kapına çağırıyordun.

Bildim, kalbimdeki her bir muhabbet tecellisiyle beni de kendine çekiyorsun. Çekiyorsun ve bırakıyorsun. Bırakıyorsun ki, kanayayım; zayıf yanlarımı tanıyayım. Seni bulayım.

Sonra yine çekiyorsun. Bu, hüzünlü bir şehrâyîn. Bu, bitimsiz bir med-cezir. Bu, içimdeki Mûsâ'yla Firavun savaşı; sulhü yok!..

Sevgili, en Sevgili!..

Sûretlerden geçerek, Sana erdir beni!.. Merhametinle arındır, kalbimi!..

-alıntı-

. . .
Allahı seven ve Allahında sevdiği kullardan olabilmek dileğiyle.........

bir tek senin içn
düştük yollara
elimizi boşa çıkarma ya vedud
bizi yollarda koma ya vedud
seni bildir,
seni sevdir,seni buldur ya vedud.
 
Üst