Aşk ile bağlanan Zikir dinmez; Zikir ile bağlanan Aşk zail olmaz

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
54
Malum olduğu üzere bütün tarikler birdir hepsi yedi esma üzere bina olunmuş bilahare kişilerin içtihatlarına göre zaman içinde bazı farklılıklar görülmüştür.

Bu meseleyi Ahmet Şemseddin Yiğitbaşı Risaleyi Tevhidinde şöyle beyan eder:

“Allah teala gizli bir hazineyken kendisinin bilinmesini arzu etti ve muhabbetle evvela Ruhu Muhammedi ‘yi halk eyledi ve mürit menzilinde tutup nurdan bir kandilde halvet ettirdi. Kendisini şeyh menzilinde tutup kelime-i tevhidi telkin eyledi. Bin yıl Ruhu Muhammedi kelime-i tevhid ile meşgul oldu. Sonra bu muhabbetle ikinci esmayı lafzatullahı telkin etti bin yılda ikinci isimle meşgul oldu. Ondan sonra bu muhabbetle üçüncü isim olan Hu esmasını bin yıl, dördüncü isim olan Hak esmasını bin yıl, beşinci isim olan Hay esmasını bin yıl, altıncı isim olan Kayyum esmasını bin yıl ve yedinci isim olan Kahhar esmasını muhabbetle telkin etti. Hakkın bu isimleri Ruhu Muhammedi ‘ye de devamlı kendini zikreder hale geldi.

Bu yedi isme meşayihin usulü esma demesinin hikmeti budur. Bu usulü esmanın nurları vücud menzilesinde olup, muhabbetullah ruh menzilesinde oldu. Aşkı hakiki denen işte bu muhabbettir. Zira muhabbet ile bağlanan zikir dinmez, zikir ile bağlanan muhabbet zail olmaz.

Hak teala Cebrail (as) aracılığıyla bütün Enbiyanın kalbine telkini mayesini, zikri ilka eyledi.

Aşk-ı hakiki denen bu mayeyi, telkini zikri (kalbine ilka olunan şeyi) Resulullah (sav) Medine-i Münevvere ’de ashaba telkin eyledi.

Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve İmam Ali (kv) Resulullahtan sonra bu maye ile irşat ettiler meşayihin yoluda bu usul üzeredir. Böylece tarika girip seyri süluk çıkarmak hem farz hem sünnet oldu.

Resulullah (sav) ‘in mübarek vücudunun Halk ile münasebeti var idi. Mübarek vücudu ile halka telkini maye edip, irşad edip Hak ile münasebet kurmalarını sağladı.

Vefatından sonra Resul (as) bu usulü bozmadı. Yani benim mübarek ravzam ile münasebet kurun telkin alın demedi yerine halife diledi. Artık mezardan telkin olmaz neuzu billah bu mayeden muhabbetten mahrum olunur.

Bu takdirce batın için sahih irşad tariki budur ki Kutbul Aktab-ı hakikilik Resulullah (sav) ‘in ola. İmam Ali (kv) ‘den mücaz kişiler yani kalbi bu maye ile baliğ olmuş kişiler ehli irşad oldular ve dualadıkları kişiler Kutbu Manevi oldular.

Yine Ahmet Şemseddin Yiğitbaşi Silsile-i Ehli Tarik adlı eserinde asrı saadette şu olayı delil göstermekte .

Resulullah (sav) zamanında ashab-ı suffa denen erler üçyüz altmış kimse var idi. İttifak, Hz. Ali (kv) birgün namaz kılmak niyetiyle mescidi Kübaya gidince gördüki bir bölük Müslümanlar Hakkın ibadeti ile meşgul olmuşlar. Asla gelenden ve gidenden haberleri yok. Hz. Ali (kv) bu melaletle Resulullah (sav) ‘in yanına geldi.

Hz. Resulullah dedi ki “ Ya Ali! Niye melül oldun?”

Hz. Ali (kv) cevap verdi “Ya Resulullah, Mescid-i Kubaya vardım. Gördümkü Suffe-i Safa tevhide meşgul olup ibadet nuruna müstağrak olmuşlar. Asla gözlerine bir nesne görünmez" deyince Hz. Resul (as.) buyurdu ki,

Ya Ali sen dahi tevhide meşgul olup Bari teala onlara ibadet nurunu nasip ettiği gibi, senin gönlüne de tevhid nuru nasip ola” dedi.

Hz. Ali (kv) tevhide meşgul oldu, gelip Hz. Resul (as) ‘a dedi ki:

Ya Resulullah! Asla bana bir nesne ayan olmadı” deyince, Hz. Resul (as) “Ya Ali! Iğmız aynek”, “ Ey Ali! Gözünü yum” deyip Hz. Ali (kv) ‘nin kulağına telkini tevhid eyledi ve Hz. Ali (kv) varıp tevhide meşgul oldu ve bilahare gelip.

Ya Resulullah! Bana şunun gibi acayip ve garayip haller vaki oldu" deyince Hz. Resul Cibril ‘i eminin kendi kalbine ilka ettiği ezelde Cenab-ı Hakkın hakikatı Muhammediye ‘ye talim etmiş olduğu esmaları sırayla telkin edince yedinci esmaya geldiğinde dağlar ve taşlar Hz. Ali (kv) ‘ye Bi İznillahi teala hal diliyle kelimat eyleyip boyun eğdiler.

Hz. Ali (kv) dahi Hasan Basri ‘ye ondan Habibi AcemiDavudi TaiMarufi Kerhi Seriyi SakatiCüneydi Bağdadi Seyit Yahya Şirvani Aleaddin Uşşaki – A.Ş. Yiğitbaşi ondan günümüze kadar geldi.

Yine Yiğitbaşı hazretleri bu olayı naklettikten sonra Hz. Resul (as) ‘ın bu telkini bu şekliyle sadece İmam Ali (kv) yaptığı diğer eshabla biat vaki olması nedeniyle tarik silsilelerinin eshab arasındaki fazilet tartışmalarına girmeden ve Musa (as) ‘ın Hızır (as) ‘a biatını örnek göstererek İmam Ali (kv) ‘de sonlanması gereğine dikkat çekmiş. “Ben ilmin şehriyim Ali onun kapısıdır” buyurduğu sebeple Allah (cc) ‘a vuslat etmek isteyenlerin İmam Ali (kv) kapısından ve ondan mücaz meşayihin açtığı kapıdan içeri girmeleri gerektiğini beyan etmiştir. Fakirin kanaatide aynıdır.

Yalnız şuna dikkat etmeli ki insanları idlal edecek halsiz şeyhlerden uzak durula. Böyle kişilere derviş olmaktansa ehli sünnet yolunda ebrar tarikiyle geçinmek evladır. Halsiz şeyhe intisabın sonu dervişin ilhadı veya hakiki meşayihi inkardır.

Malum olduğu üzere meşayih 4 alemden bahsetmiş 1- Alemi Lahut, 2- Alemi Ceberut, 3- Alemi Melekut, 4- Alemi Şuhud. Alemi Lahut Cenab-ı Hakkın kendi zatıyla bulunduğu yaradılışın başlangıcından beri değişmeyen mahlukatın ilmi ezeliyle vatanı aslisi olan bir alemdir. Cenab-ı Hak (cc) bir kenz, bir hazine iken Alemi Lahut ‘ta bilinmeyi murat etti ve hakikatı Muhammediye ‘yi kendi nurundan halk etti ve ondan Alemi Ceberrutu, Melekutu ve Şuhudu dünya hayatını halk etti.

Alemi Lahut zatı itlakiyetin bulunduğu alem, Alemi Ceberut Arş ve Kürsinin bulunduğu alem, Alemi Melekut 7 kat sema ve içindekiler, Alemi Şuhud dünya göğü ve hayatı olmak üzere tasnif edildi. Meşayih bizim idrakimize bunu böyle sundu.

Başladı vücutta gizli bir yanış
Zuhur etmez mi dost ile barış
Hakikat alemini sor karış karış
Makamı Mahmud ‘a giderim Allah

(Uşşakilerin Sitesinden alıntıdır)
 
Üst