Aşık Karınca

berraksu

Aşafatlı
Katılım
2 Eyl 2006
Mesajlar
3,652
Tepkime puanı
85
Puanları
0
Yaş
36
"Vaktiyle Hz. Süleyman, kuvvet ve haşmetiyle yolda giderken bir alay
karıncaya rast geldi. Karıncaların hepsi, tazim etmek üzere huzuruna koştular.
Bir an içinde binlerce, hatta daha da fazla karınca huzura vardı.

Fakat bir karınca, hemencecik huzura gelmedi. Yuvasının önünde bir toprak
tepe vardı. O tepeyi düzeltmek için yel gibi toprak zerrelerini birer birer
taşımaktaydı.

Süleyman, bu karıncayı yanına çağırıp dedi ki:

“Ey karınca! Görüyorum ki pek güçlü sayılmazsın. Nuh’un ömrüyle Eyyûb’un
sabrına sahip olsan yine bu tepeyi kaldırmaya güç yetiremezsin. Böyle bir iş,
senin gibisinin kol kuvvetiyle yapılamaz. Bu tepeyi sen kaldıramazsın.”

Karınca dile geldi:

“Padişahım!” dedi, “bu yolda ancak himmetle yürünebilir. Sen benim yaratılışıma
bakma. Himmetimdeki yüceliğe bak. Benden ayrı bir karınca var. Göremiyorum
onu. Fakat beni aşk tuzağına çekti. Bana dedi ki: ‘Sen şu toprak tepeyi
dümdüz yol yaparsan ben de senin yolundan bu hicran kayasını kaldırır, seninle
düşer kalkarım.’ Hemen şimdi ben de bu işe bel bağladım. Bu toprağı taşımaktan
başka çarem yok. Bu toprağı kaldırır, tepeyi dümdüz bir hale getirirsem onun
vuslatını elde edebileceğim. Bu hususta çalışıp çabalarken ölebilirim, ama hiç
olmazsa yalan yere bir davaya kalkışmış sayılmam ya!”

Azizim, aşkı karıncadan öğren! Gözün kıymetini körden belle!

Karıncanın kilimi karadır ama gayret kemeri vardır belinde. Karıncaya bile hor
bakma sakın! Onun da gönlünde bir aslan yatar.

Bu yolda hal böyle; bir karınca, bir aslanın kulağını çekmede...
 

doğuhan

Profesör
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
1,425
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
37
Konum
orta dünyalar
Bu hususta çalışıp çabalarken ölebilirim, ama hiç
olmazsa yalan yere bir davaya kalkışmış sayılmam ya!”
burasına çok imrendim,:clap2:
Allahım karıncalardaki kararlılık ve azimden bu kulunada bahşet derim,
Berraksu nereden bulursun bu yazıları,ben yine farklısın derim.
 
H

hod-ray

Guest
Güzel olan vuslat değil zaten vuslat için çalışmak...:)
 

: E n E S :

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
646
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Konum
çorum(KONYA)
HZ. SÜLEYMAN (a.s) ILE KARINCA

Bir gün Süleyman Peygamber (a.s) bir karıncaya biryıllık yiyeceğinin miktarını sorar. Karınca da, "Birbuğday tanesi yerim" diye cevap verir. Cevabindoğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen SüleymanPeygamber (a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanınada bir buğday tanesi koyarak hava alacak şekildeşişeyi kapatır. Ondan sonra da bir yıl bekler.Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar kikarınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısınıda bırakmıştır. Kendi kendine meraklanır. Acabaneden yemedi? Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s) karıncaya buğdaytanesini tamamen neden yemediğini sorar. Karınca da,"Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah (c.c)verirdi. Ben de O'na güvenerek bir buğday tanesinitamam olarak yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz veihmal etmezdi. Fakat bu isi sen üzerine alıncadoğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye sana pekgüvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmaledebilirsin. O yüzden de bir yıllık yiyeceğiminyarısını yiyerek, diğer yarısını da ertesi yılabıraktım" diye cevap verdi. Yüce Allah (c.c) cümlemizi kul kapısınabaktırmaktan korusun, âmin…
 

SUKUT

Asistan
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
432
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Aşık karınca

"Vaktiyle Hz. Süleyman, kuvvet ve haşmetiyle yolda giderken bir alay karıncaya rast geldi. Karıncaların hepsi, tazim etmek üzere huzuruna koştular. Bir an içinde binlerce, hatta daha da fazla karınca huzura vardı.

Fakat bir karınca, hemencecik huzura gelmedi. Yuvasının önünde bir toprak tepe vardı. O tepeyi düzeltmek için yel gibi toprak zerrelerini birer birer taşımaktaydı.

Süleyman, bu karıncayı yanına çağırıp dedi ki:

Ey karınca! Görüyorum ki pek güçlü sayılmazsın. Nuhun ömrüyle Eyyûbun sabrına sahip olsan yine bu tepeyi kaldırmaya güç yetiremezsin. Böyle bir iş, senin gibisinin kol kuvvetiyle yapılamaz. Bu tepeyi sen kaldıramazsın.

Karınca dile geldi:

Padişahım! dedi, bu yolda ancak himmetle yürünebilir. Sen benim yaratılışıma bakma. Himmetimdeki yüceliğe bak. Benden ayrı bir karınca var. Göremiyorum onu. Fakat beni aşk tuzağına çekti. Bana dedi ki: Sen şu toprak tepeyi dümdüz yol yaparsan ben de senin yolundan bu hicran kayasını kaldırır, seninle düşer kalkarım. Hemen şimdi ben de bu işe bel bağladım. Bu toprağı taşımaktan başka çarem yok. Bu toprağı kaldırır, tepeyi dümdüz bir hale getirirsem onun vuslatını elde edebileceğim. Bu hususta çalışıp çabalarken ölebilirim, ama hiç olmazsa yalan yere bir davaya kalkışmış sayılmam ya!

Azizim, aşkı karıncadan öğren! Gözün kıymetini körden belle!

Karıncanın kilimi karadır ama gayret kemeri vardır belinde. Karıncaya bile hor bakma sakın! Onun da gönlünde bir aslan yatar.

Bu yolda hal böyle; bir karınca, bir aslanın kulağını çekmede...


İlahiname
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Dervişlik dedikleri inceden ince imiş
Süleymana yol kesen şol bir karınca imiş.

Emrem Yunus

Meğer İnsan beyninin yarısı karınca imiş.
Diğer yarısıda arı imiş.
Beyin denilen hakikat karınca gibi çalışır.
Arı gibi bal üretirmiş.
Binbir gönül derdine şifa verirmiş.
 

İsr@

hizmet erbabı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
3,080
Tepkime puanı
62
Puanları
0
Yaş
44
Konum
KOCAELİ
Allah razı olsun kardeşim çok güzel bir paylaşım.

karıncayla ilgili İbrahim a.s kıssasınıda çok beğenirim ve hep dilimdedir bir karıncanın lafı...

İbrahim a.s ateşe atıldığında karınca su taşımaya başlamış Cebrail a.s sen mi söndüreceksin ateşi deyince:

en azından safımız belli olsun demiş...
 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Bu hikayeyi hep hatırlar ibret alırım çoğu zaman...
Brenda, yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir
kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.
Tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karsılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi ve kayanın dik yüzüne Tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu... Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve
Brenda artık bulanık görüyordu.Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun.Onu bulmama yardım et."Patikalardan yürüyerek aşağı
indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mı?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti. Eve döndüklerinde
Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlattı. Bir karikatürcü olan
babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın
üzerindeki baloncuğa şunları yazdı:

Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM"
demeyin...
 

SUKUT

Asistan
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
432
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selamun aleykum,

insanlarin ibret almasi gereken okadar cok sey varki,
biz yeterki gormek isteyelim!
yapana degil yaptirana bakalim

vesselam...
 
Üst