AŞERE-i MÜBEŞŞERE ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
İsrafil Balcı




İsrafil Balcı

AŞERE-i MÜBEŞŞERE ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Geleneksel Sünni inancına göre ve Diyanet İslâm Ansiklopedisi’ndeki maddede ifade edildiği üzere, bu kavram “Hz. Peygamber tarafından cennete girecekleri daha hayatta iken kendilerine müjdelenen on sahabî”yi ifade eder. Söz konusu 10 sahabînin isimleri şunlardır: “Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa‘d b. Ebû Vakkās, Ebû Ubeyde b. Cerrâh ve Saîd b. Zeyd.”
Soru/sorular:
1. Bu 10 sahabinin hepsi niçin Kureyşlidir?
2. Niçin Ensar’dan hiç kimse bu kontenjana dahil edilmemiştir?
3. Neden hepsi erkektir, niçin aralarında hanım sahabî yok?
4. Bu 10 kişi hakkında mezkur ansiklopedideki ifade aynen şöyledir:
“Kureyş kabilesine mensup olup nesepleri Hz. Peygamber’in nesebiyle birleşmektedir. Bu sebeple, “aşere-i mübeşşere” ifadesini “Kureyş’ten cennetle müjdelenmiş on kişi” olarak anlamak daha doğru olacaktır.”
5. Şayet Hz. Peygamber’e yakınlık, İslâm’a yardım veya İslâm’da öncelik söz konusu ise, eşleri niçin zikredilmemiştir? Özellikle Hz. Hatice validemizin olmaması nasıl izah edilebilir?
6. Hepsinin Kureyşli olması ve Resûlüllah’la nesebi bağlarının olduğu vurgusu, Kureyş’e bir ayrıcalık ve bu anlamda diğer sahabilere haksızlık olmaz mı? Bu durum eşitlik ilkesi açısından nasıl izah edilebilir?
7. “Allah katında üstünlük takvadadır” âyetini tebliğ eden ve kabilevi üstünlük anlayışının (asabiyetin) kökünü kazımak için mücadele eden Allah Resûlü, tebliğ ettiği vahye aykırı ve aynı zamanda kendi nesebinden gelenlere paye verecek bir açıklamada bulunabilir mi?
8. Yine mezkur ansiklopedideki maddede aynen şu açıklamalar yer almaktadır: “Allah’ı ve Resulü’nü sevdikleri bizzat Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır. Allah yolunda yakınlarına karşı savaşmaktan çekinmemişlerdir.”
Diğer sahabîler Allah Resûlü’nü sevmiyorlar mıydı? Ya da onlar yakınları için savaşmadılar mı? Örneğin Ebû Huzeyfe Bedir’de babası Utbe b. Rebia’ya karşı savaşmıştır. Ya da Rıdvan biatinde ölümüne Resûlüllah’a bağlılık bildirenleri hangi kefeye koyacağız?
9. “Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını, kim de zerre kadar kötülük yaparsa karşılığını görür (Zilzâl 99/7).” âyetine göre, her birey yaptığından sorumlu olacağına göre, 10 kişinin muaf tutulması bu âyete göre nasıl açıklanabilir?
10. “Bana ve size ne yapılacağını bilemem” (Ahkaf 9). Ayetini tebliğ eden (benzer ayetler de vardır) Peygamber, kendisi hakkında garanti veremezken ve kızına bu minvalde tavsiyede bulunurken, söz konusu on kişiye niçin böyle bir paye vermiş olsun? Ya da verebilir mi?
11. Üstelik bu sahabilerle diğerleri arasında bazı problemler de yaşanmıştır. En basitinden Hz. Peygamber’in kızı Fatıma, Fedek arazisinin mirası hakkında aldığı karar nedeniyle Ebu Bekir’e küsmüş ve altı ay dargın kalıp öyle de vefat etmiştir? Bu durum “Müslüman Müslümana karşı üç günden fazla dargın duramaz” şeklindeki rivayetle nasıl bağdaştırılacaktır?
12.Son sahabî Said b. Zeyd hangi özelliği nedeniyle bu kontenjana dahil olabilmiştir? Şayet ilk Müslüman olma veya İslâm’ın çilesini çekme söz konusu ise, İslâm ilk şehitleri olarak bilinen Yâsir ve Sümeyye’nin oğlu Ammar niçin bu kontenjana dahil edilmemiştir?
13. İslâm inancına göre Allah ve Resûlü’ne inanan her birey zaten cennete gitmeyecek mi? Peygamber dahi olsa Allah adına birilerini masum kabul etme, İslâm inancıyla örtüştürülebilir mi?
14. Cennet’le müjdelenen on sahabî iddiası ile Şia’nın “masum imam” teorisi arasında ne fark vardır? Aynı kapıya çıkmaz mı? Şia’nın bu inancı yadırganırken Sünni gelenekteki bu anlayışın meşruluğu neye dayanmakta? Şayet Resûlüllah’a akrabalık ise Şia’nın imamları kan bağı ile ona bağlı değil mi?
15. Bu iddia, Şia’nın masum imam teorisine karşı Sünni geleneğin uydurduğu tez veya dengeleme teorisi olamaz mı?
16. Sıralama niçin ilk dört halifenin hilafete geliş sırasına göre yapılmıştır? Örneğin Ali veya Ömer’in ilk sırada yer almamasının kriteri nedir?
17. Peygamber memnuniyeti gereği, birisine “cennetlik adamsın” şeklinde bir söz söylemiş olamaz mı? Nitekim Talha’ya buna benzer söz söylemiştir. Bu söz mutlak olarak cennete gideceği garantisi anlamında mı algılanmalıdır?
18. Bütün bunlardan sonra ashabın cennete gitmeyeceğini iddia eden mi var? Fakat niçin Allah adına bir gurup sahabî imtiyazlı konuma getirilmiştir? Peygamber'in vahiyle uyarıldığı çok açıkken, her zaman hata yapma potansiyeli bulunan söz konusu isimlere ayrıcalık verilmesi, ne derece vahyin ruhuyla örtüştürülebilir?
Sorular çoğaltılabilir, ancak uzatmamak için sanırım şimdilik yeter.
Prof. Dr. İsrafil BALCI
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Allah razı Olsun Ömerusta, mü'minin feraseti aslında çoğunlukla bu kadar tevile gerek kalmadan eğiriyi, doğruyu seçebiliyor. Ama tespitler çok yerinde.
Bir zamanlar bir yerlerde bir şeyler dönmüş, bir işler çevrilmiş ama acısını şuan İslam ümmeti dediğimiz 1,5 milyarlık kitle feci halde çekiyor.
Biz de Canlı şahitleriyiz.
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
evet gerçekten on kere okunup yüz kere düşünülecek bir konu
tüm üye arkadaşlardan okumasını tavsiye ederim
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Dört Halife ve altı diğer kişi Raşid halifeler döneminde halifelerin yanında belirli görevlerde bulunmuş (Şura meclisi gibi) sahabeler... Kaynağın sıhhat derecesini bilemeyeceğim...

Peygambere desteklerini hayatta iken ve öldükten sonra ciddi anlamda sürdüren nadide insanlar..
Hataları elbette vardır ki Hz Ebubekir dışında üç halife öldürüldüğü için şehid mertebesinde olabilirler.
Şianın masum imam anlayışı ile bir olduğunu düşünmüyorum...
Buna iman etmenin imanı tehlikeye sokacağını da düşünmüyorum...
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
Sen yeni mi buldun bu konuyu :)

evet dersem şaşırmazsınız değilmi? ben daha bu güne kadar bu konuyu gerçek olarak kafama oturtmuş hiç böyle düşünmemiştim peşin kabullerimden di


Son.Fedai



önemi yok derken şahsımın önemi yok toplum için aydınlanması gerektiğine inandığımdan koydum sizdende aynı hassasiyeti beklerdim
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
Vallahi bırakın artık yeni bir islam türetme yoluna girdiniz. Sizden öncekiler size ne verdi ise alın başınızın üzerine koyun canınız sıkılıyor ise candy crush oynayım mübarekler. Alimler sizin için kafa patlatıyor çalışıyor didiniyor yakmayan cürütmeyen kefen yapıyor sizlerin yaptığı işe bakın hele
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Vallahi bırakın artık yeni bir islam türetme yoluna girdiniz. Sizden öncekiler size ne verdi ise alın başınızın üzerine koyun canınız sıkılıyor ise candy crush oynayım mübarekler. Alimler sizin için kafa patlatıyor çalışıyor didiniyor yakmayan cürütmeyen kefen yapıyor sizlerin yaptığı işe bakın hele

canın mı bitti
kaçıncı eldesin can göndereyim :p
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Sormak önemli şey ama cevap bulmak daha önemli...

evet dersem şaşırmazsınız değilmi? ben daha bu güne kadar bu konuyu gerçek olarak kafama oturtmuş hiç böyle düşünmemiştim peşin kabullerimden di


Son.Fedai



önemi yok derken şahsımın önemi yok toplum için aydınlanması gerektiğine inandığımdan koydum sizdende aynı hassasiyeti beklerdim

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE HARİCİNDE CENNETLE MÜJDELENENLER


Türkiye'deki Müslüman halk arasında yaygın bir kanaat var: "Hayatları esnasında Efendimiz (s.a.s) tarafından cennetle müjdelenen sadece 10 kişi vardır. Bu yaygın inanışın sebebini herhalde aşere-i mübeşşere, yani cennetle müjdelenen on kişinin çok meşhur olmasında aramak gerekmektedir. Yalnız kaynak kitaplarımıza müracaat ettiğimizde gördüğümüz bir husus var ki, o da aşere-i mübeşşere haricinde gerek hayatları esnasında, gerekse vefat ettikten sonra veya farklı bir anlatım tarzı içinde, gerek ferdî, gerekse cemaat ve grup hâlinde âyet-i kerimeler ve Efendimiz (s.a.s)'in beyanları ile cennetle müjdelenenlerin oluşudur. İşte bu kısa çalışmada okuyuculara bir fikir verebilmek ve daha çaplı araştırmalara zemin hazırlayabilmek için aşağıda sunacağımız tertip içinde cennetle müjdele-nenleri belirtmeye çalışacağız.

1)Hz. Peygamber (s.a.s)'in zevceleri arasından,
2)Hz. Peygamber (s.a.s)'in çocukları ve torunlarından,
3)Aşere-i mübeşşere haricindeki sahabe-i kiramdan,
4)Ashab içinde vefatlarından sonra,
5)Ashab-ı Bedr, Bey'at-i Ridvan'a katılanlar,
6)Şehitler,
7)Akıl baliğ olmadan ölenler,
8)Rüyada cennetle müjdelenler.

1) Hz. Peyamber (s.a.s)'in Zevceleri Arasından

Hz. Hatice (r.anha): Ebu Hureyre (r.a) dedi ki, "Cibril Hz. Muhammed (s.a.s)'e geldi ve dedi ki: "Ya Rasulallah, Hatice beraberindeki yiyecek ve içeceklerle senin yanına geliyor. O geldiğinde Rabbinden ve benden ona selam söyle; lü'lü ve mercanlar içinde gürültü ve meşakkatin bulunmadığı cennet ile onu müjdele" buyurdu.(1)

Hz. Âişe (r.anha): "Cibril (a.s) kendi suretinde, yeşil ipekten hırka içinde Resulullah'a geldi ve dedi ki: Bu (Hz. Aişe) dünyada da, ahirette de senin zevcendir. "^

Hz. Hafsa (r.anha): Efendimiz (s.a.s) bir sebebe binaen Hz. Hafsa validemizi boşamıştı. Sonra kendisi şöyle anlatıyor: "Cibril bana geldi Hafsa'ya geri dön, yani onu nikahına tekrar al. Zira o savvame, kavvame yani çok oruç tutan ve çok namaz kılan bir kadındır ve o cennette senin zevcendir" dedi.(3)

Zeyneb b. Cahş (r.anha): Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: Efendimiz buyurdular ki: "Bana sizin aranızdan en çabuk iltihak edecek olan eli en uzun olanınızdır. " Bizim aramızda eli en uzun olan yani en çok sadaka veren Zeyneb idi. Zira o, kendi eliyle iş yapar (el işleri) -para kazanır- ve onu tasadduk ederdi.(4)

Görüldüğü gibi Efendimiz (s.a.s)'in beyanıyla, ismi geçen analarımız direkt veya dolaylı olarak cennetle müjdelenmişlerdir.

2) Hz. Peygamber (s.a.s)'in Çocukları ve
Torunları
Hz. Fatıma (r.anha): İbn-i Abbas rivayet ediyor: Bir gün Allah Rasulü (s.a.s) yere dört çizgi çizdi. Sonra "bunlar nedir biliyor musunuz? " dedi. Biz de Allah ve Rasulü daha iyi bilir dedik. Buyurdular ki: "Cennet kadınlarının en faziletlisi Hatice b. Huveylid, Fatıma b. Muhammed, Asiye b. Müzehim (ki firavunun karısı idi) ve Meryem b. İmrândır. �(5)
Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhüma): Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor. Efendimiz buyurdular ki; "Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerin efendileridir. "(6)
Hz. İbrahim: Efendimiz (s.a.s)'in Hz. Mariye'den olma çocuğunun adı. Süt emme çağında iken vefat etmişti. Enes b. Mâlik anlatıyor: Allah Rasulü buyurdular ki; "İbrahim benim oğlumdur. Emzikte iken vefat etti. Onun cennette iki tane süt annesi vardır ki onun süt emmesini ikmal ediyorlar. " (7)

3) Aşere-i Mübeşşere Haricindeki Sahabe-i Kiramdan

Bizim isimlerini bildiğimiz ve bilmediklerimizle beraber 37 tane cennetle müjdelenen şahabı var. Bir fikir verme amacıyla bunlardan bazılarını zikredelim.

Ebu Zerr el-Gifârî (r.a): Ebu Zerr ile Allah Rasulü arasında şöyle bir konuşma geçiyor.
"Ya Rasulallah. Bir adam bir kavmi seviyor ama onlar gibi amel yapmaya gücü yetmiyor?
Sen ya Ebu Zerr, sevdiklerinle berabersin.
"Ben Allah ve Rasulünü seviyorum."

"Şüphesiz ki sen sevdiklerinle berabersin. Ebu Zerr bu cevaptan sonra, aynı cümleyi birkaç defa tekrar etti, her seferinde aynı cevabı aldı. "(8)

Arabi (r.a): Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: "Bir arabî Efendimiz' e geldi. Ya Rasulallah, bana öyle bir amel göster ki, ben onu işlediğimde cennete gireyim" dedi. Allah Rasulü, "Allah'a ibadet eder ve O'na hiçbir şeyi şerik koşmaz, namaz kılar, farz zekâtı verir, Ramazan orucu tutarsan cennete girersin" dedi. Arabi, "Nefsim elinde olana yemin olsun ki buna hiçbir şey ziyade etmeyeceğim" dedi, döndü gitti. Efendimiz, "Cennet ehlinden bir adama bakmak kimin hoşuna giderse, şu adama baksın" buyurdu.(9)

Arabi (r.a): Bir arabi Müslüman olmuş, Hayber veya Huneyn gazvesine katılmıştı. Efendimiz ona da ganimetten hissesini ayırdı. Bu hisse kendisine ulaşınca, onlan eline aldı ve huzur-u Nebeviye geldi: "Ya Muhammedi Ben bunlara nail olmak için sana biat etmedim. Fakat ben -boğazını göstererek- ha şuradan bir ok yiyerek ölüp cennete girmek için biat ettim" dedi. Efendimiz, "Eğer sen Allah'a karşı -bu isteğinde- sadık isen, Allah seni sadık çıkarır yani arzunu verir" buyurdu. Sonra bir savaşta düşmanlarla savaştı ve boğazından ok yiyerek şehit olmuş olduğu hâlde Efendimiz'e getirildi. Bu "O mu? " dedi. "Evet, O" dedi sahabe-i kiram. Sonra Allah Rasulü onu kefenledi, cenaze namazını kıldırdı ve şöyle dedi: "Allahım bu senin kulundur. Senin yolunda muhacir olarak yola çıktı ve şehit olarak öldürüldü ve buna ben şahidim. �(10)

Harise b. Nu'man (r.anha): Hz. Aişe (r.a) validemiz anlatıyor: "Allah Rasulü (sav) buyurdu ki; cennete girdim, (bir başka rivayette rüyamda cenneti gördüm;) bir okuyucunun (Kur'ân okuyordu) sesini duydum. Kim bu dedim. Bu Harise b. Nu'man dediler. Sonra Rasulullah (s.a.s) bana iki defa dedi ki, "bu iyiliğinin karşılığı, mükâfatıdır." Zira Harise b. Nu'man insanların içinde annesine karşı en çok iyilik eden idi. "(11)
...............................................................................

Cennetle müjdelenme var mıdır? Varsa, 10 kişi olmasının ve hepsinin erkek olmasının hikmeti nedir?
  • Öncelikle belirtmek gerekir ki, “hayatları esnasında Efendimiz (sav) tarafından cennetle müjdelenenlerin sadece 10 kişi” olduğu biçimindeki yaygın kanaat doğru değildir. Bu konudaki rivayetler incelendiğinde, gerek şahıs, gerekse cemaat olarak Peygamberimizin zevceleri, çocukları ve torunları arasından ve aşere-i mübeşşere haricindeki sahabilerden cennetle müjdelenenlerin bulunduğu görülmektedir.
  • Aşere-i mübeşşere (müjdelenen on kişi) olarak bilinen sahabiler şunlardır: Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Abdurrahman b. Avf, Hz. Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh, Hz. Talha b. Ubeydullah, Hz. Zübeyr b. Avvam, Hz. Sa’d b. Ebi Vakkâs ve Hz. Said b. Zeyd. Söz konusu sahabilerin, İslam’ın ilk yıllarında Müslüman olmuş, Hz. Peygamber’e ve İslam davasına büyük hizmetlerde bulunmuş, hicret etmiş, Bedir savaşına katılmış, Hudeybiye’de Rasûlullah’a biat etmiş, faziletlerinde ittifak edilmiş kişiler olduğunu görüyoruz. Bu sahabiler, faziletleri ile birinci sahabe tabakasında kabul edilmiştir.
  • Kur’an’ın farklı ayetlerinde bazı Müslümanlara cennet, Allah’ın rızasını kazanmış olma, üstün olma gibi güzel vasıfların vadedildiğini görüyoruz: “(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.(Tevbe, 100)”, “Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vâdetmiştir. Allah’ın yaptıklarınızdan haberi vardır.(Hadid, 10)”, “Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur… (Fetih, 18)”, “Melekler şöyle demişlerdi: ‘Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz kıldı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.’ Ey Meryem! Rabbine gönülden boyun eğ. Secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte sen de rükû et.(Âl-i İmrân, 42-43)”… Kula bakan yönüyle, bahsedilen müjdeler, “kayıtsız şartsız bir müjde” değildir. Bir başka ifadeyle, onlara “şu an içinde bulunduğunuz güzel durumu devam ettirdiğiniz sürece cennetliksiniz” denilmektedir. Nitekim, Hz. Ömer, daima Mâbud-u Bilhakk’a lâyıkıyla ibâdet edememekten muzdarip olur, ağlar, istiğfar eder ve âkıbetinin ne olacağından endişe duyardı. Bazı sahâbilerin, “Ey Ömer, neden bu kadar endişe ediyor ve sızlanıyorsun? Sen Aşere-i Mübeşşere’den değil misin? Sen, Cennet ile müjdelenmedin mi?” demelerine, Hz. Ömer şu cevabı veriyordu: “Evet, ben Aşere-i Mübeşşere’denim. Fakat Cenâb-ı Hakk’ın vaadi şarta bağlıdır. Söyleyiniz bana, Ömer şimdi namaz ve ibâdetini terk etse, Allah O’nu Cennet’ine koyar mı?”
  • Âyet ve hadislerin diliyle aşere-i mübeşşere haricinde cennetle müjdelenen birçok kimse varken, neden özellikle bu on kişinin adı öne çıkmıştır? Mustafa İslamoğlu, bu konuda ilginç bir yorum yapmaktadır. Ona göre, İslam ümmetinde ilk ihtilaf, Resulullah’ın vefatıyla boşalan yere kimin geleceği konusunda ortaya çıkmıştı. Şia bu konuda vasiyeti ölçü alırken, Ehl-i Sünnet efdaliyeti ölçü almış ve delil olarak sahabenin icmaını göstermişti. İhtilafların önü alınamamış ve insanlar fırkalara ayrılmaya başlamıştı. Şia, Hz. Ali ile savaşanları tekfir ederken, Hariciler Cemel ve Sıffin’de savaşan tüm tarafları sahabe de olsa tekfir ediyordu. Halife seçimi günü işi aceleye getirmekle suçlanan Hz. Ömer, Hz. Osman’ı halife olarak atayan şûrâda öncü rol oynadığı için sonraki tefrikadan sorumlu tutulan Abdurrahman bin Avf, Cemel’de Hz. Ali’ye karşı savaşan Hz. Talha ve Hz. Zübeyr, bütün bu olaylar sırasında hiçbir tarafa karışmayıp sorumluluktan kaçmakla suçlanan Sa’d bin Ebî Vakkas ve Sa’d bin Zeyd gibi sahabenin seçkin isimleri tartışmaların odak noktasını teşkil ediyordu. İslamoğlu, Peygamberimiz birçok sahabiyi cennetle müjdelemesine rağmen, aşere-i mübeşşerenin bazı fırkaların dilinden kurtarılmak istenmesi sonucu bazı hadislere de dayanmak suretiyle meşhur hale geldiğini vurgulamıştır.
  • Diğer yandan, cennetle müjdelenenlerin hep erkek olduğu iddiası da doğru değildir. Hz. Hatice, Hz. Meryem, Hz. Asiye ve Hz. Fatıma gibi mübarek hanımlar da cennetle müjdelenmiştir.
Dr. Naim Tatlıcı
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
Toplumun çoğunluğu zaten belli şeyleri kabullenmiş

Daha neyi kabullensinler

işte onlarda benim gibi saf kanık akıllamı inanmış yoksa akılları gerçeği araştırmış görmüş mü?
bir şeyin doğruluğu çoğnluğun kabul etmesi ile ölçülüyorsa dünyadaki kafir nufus islamdan çok diye sorarım
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
AŞERE-İ MÜBEŞŞERE HARİCİNDE CENNETLE MÜJDELENENLER


Türkiye'deki Müslüman halk arasında yaygın bir kanaat var: "Hayatları esnasında Efendimiz (s.a.s) tarafından cennetle müjdelenen sadece 10 kişi vardır. Bu yaygın inanışın sebebini herhalde aşere-i mübeşşere, yani cennetle müjdelenen on kişinin çok meşhur olmasında aramak gerekmektedir. Yalnız kaynak kitaplarımıza müracaat ettiğimizde gördüğümüz bir husus var ki, o da aşere-i mübeşşere haricinde gerek hayatları esnasında, gerekse vefat ettikten sonra veya farklı bir anlatım tarzı içinde, gerek ferdî, gerekse cemaat ve grup hâlinde âyet-i kerimeler ve Efendimiz (s.a.s)'in beyanları ile cennetle müjdelenenlerin oluşudur. İşte bu kısa çalışmada okuyuculara bir fikir verebilmek ve daha çaplı araştırmalara zemin hazırlayabilmek için aşağıda sunacağımız tertip içinde cennetle müjdele-nenleri belirtmeye çalışacağız.

1)Hz. Peygamber (s.a.s)'in zevceleri arasından,
2)Hz. Peygamber (s.a.s)'in çocukları ve torunlarından,
3)Aşere-i mübeşşere haricindeki sahabe-i kiramdan,
4)Ashab içinde vefatlarından sonra,
5)Ashab-ı Bedr, Bey'at-i Ridvan'a katılanlar,
6)Şehitler,
7)Akıl baliğ olmadan ölenler,
8)Rüyada cennetle müjdelenler.

1) Hz. Peyamber (s.a.s)'in Zevceleri Arasından

Hz. Hatice (r.anha): Ebu Hureyre (r.a) dedi ki, "Cibril Hz. Muhammed (s.a.s)'e geldi ve dedi ki: "Ya Rasulallah, Hatice beraberindeki yiyecek ve içeceklerle senin yanına geliyor. O geldiğinde Rabbinden ve benden ona selam söyle; lü'lü ve mercanlar içinde gürültü ve meşakkatin bulunmadığı cennet ile onu müjdele" buyurdu.(1)

Hz. Âişe (r.anha): "Cibril (a.s) kendi suretinde, yeşil ipekten hırka içinde Resulullah'a geldi ve dedi ki: Bu (Hz. Aişe) dünyada da, ahirette de senin zevcendir. "^

Hz. Hafsa (r.anha): Efendimiz (s.a.s) bir sebebe binaen Hz. Hafsa validemizi boşamıştı. Sonra kendisi şöyle anlatıyor: "Cibril bana geldi Hafsa'ya geri dön, yani onu nikahına tekrar al. Zira o savvame, kavvame yani çok oruç tutan ve çok namaz kılan bir kadındır ve o cennette senin zevcendir" dedi.(3)

Zeyneb b. Cahş (r.anha): Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: Efendimiz buyurdular ki: "Bana sizin aranızdan en çabuk iltihak edecek olan eli en uzun olanınızdır. " Bizim aramızda eli en uzun olan yani en çok sadaka veren Zeyneb idi. Zira o, kendi eliyle iş yapar (el işleri) -para kazanır- ve onu tasadduk ederdi.(4)

Görüldüğü gibi Efendimiz (s.a.s)'in beyanıyla, ismi geçen analarımız direkt veya dolaylı olarak cennetle müjdelenmişlerdir.

2) Hz. Peygamber (s.a.s)'in Çocukları ve
Torunları
Hz. Fatıma (r.anha): İbn-i Abbas rivayet ediyor: Bir gün Allah Rasulü (s.a.s) yere dört çizgi çizdi. Sonra "bunlar nedir biliyor musunuz? " dedi. Biz de Allah ve Rasulü daha iyi bilir dedik. Buyurdular ki: "Cennet kadınlarının en faziletlisi Hatice b. Huveylid, Fatıma b. Muhammed, Asiye b. Müzehim (ki firavunun karısı idi) ve Meryem b. İmrândır. �(5)
Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhüma): Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor. Efendimiz buyurdular ki; "Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerin efendileridir. "(6)
Hz. İbrahim: Efendimiz (s.a.s)'in Hz. Mariye'den olma çocuğunun adı. Süt emme çağında iken vefat etmişti. Enes b. Mâlik anlatıyor: Allah Rasulü buyurdular ki; "İbrahim benim oğlumdur. Emzikte iken vefat etti. Onun cennette iki tane süt annesi vardır ki onun süt emmesini ikmal ediyorlar. " (7)

3) Aşere-i Mübeşşere Haricindeki Sahabe-i Kiramdan

Bizim isimlerini bildiğimiz ve bilmediklerimizle beraber 37 tane cennetle müjdelenen şahabı var. Bir fikir verme amacıyla bunlardan bazılarını zikredelim.

Ebu Zerr el-Gifârî (r.a): Ebu Zerr ile Allah Rasulü arasında şöyle bir konuşma geçiyor.
"Ya Rasulallah. Bir adam bir kavmi seviyor ama onlar gibi amel yapmaya gücü yetmiyor?
Sen ya Ebu Zerr, sevdiklerinle berabersin.
"Ben Allah ve Rasulünü seviyorum."

"Şüphesiz ki sen sevdiklerinle berabersin. Ebu Zerr bu cevaptan sonra, aynı cümleyi birkaç defa tekrar etti, her seferinde aynı cevabı aldı. "(8)

Arabi (r.a): Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: "Bir arabî Efendimiz' e geldi. Ya Rasulallah, bana öyle bir amel göster ki, ben onu işlediğimde cennete gireyim" dedi. Allah Rasulü, "Allah'a ibadet eder ve O'na hiçbir şeyi şerik koşmaz, namaz kılar, farz zekâtı verir, Ramazan orucu tutarsan cennete girersin" dedi. Arabi, "Nefsim elinde olana yemin olsun ki buna hiçbir şey ziyade etmeyeceğim" dedi, döndü gitti. Efendimiz, "Cennet ehlinden bir adama bakmak kimin hoşuna giderse, şu adama baksın" buyurdu.(9)

Arabi (r.a): Bir arabi Müslüman olmuş, Hayber veya Huneyn gazvesine katılmıştı. Efendimiz ona da ganimetten hissesini ayırdı. Bu hisse kendisine ulaşınca, onlan eline aldı ve huzur-u Nebeviye geldi: "Ya Muhammedi Ben bunlara nail olmak için sana biat etmedim. Fakat ben -boğazını göstererek- ha şuradan bir ok yiyerek ölüp cennete girmek için biat ettim" dedi. Efendimiz, "Eğer sen Allah'a karşı -bu isteğinde- sadık isen, Allah seni sadık çıkarır yani arzunu verir" buyurdu. Sonra bir savaşta düşmanlarla savaştı ve boğazından ok yiyerek şehit olmuş olduğu hâlde Efendimiz'e getirildi. Bu "O mu? " dedi. "Evet, O" dedi sahabe-i kiram. Sonra Allah Rasulü onu kefenledi, cenaze namazını kıldırdı ve şöyle dedi: "Allahım bu senin kulundur. Senin yolunda muhacir olarak yola çıktı ve şehit olarak öldürüldü ve buna ben şahidim. �(10)

Harise b. Nu'man (r.anha): Hz. Aişe (r.a) validemiz anlatıyor: "Allah Rasulü (sav) buyurdu ki; cennete girdim, (bir başka rivayette rüyamda cenneti gördüm;) bir okuyucunun (Kur'ân okuyordu) sesini duydum. Kim bu dedim. Bu Harise b. Nu'man dediler. Sonra Rasulullah (s.a.s) bana iki defa dedi ki, "bu iyiliğinin karşılığı, mükâfatıdır." Zira Harise b. Nu'man insanların içinde annesine karşı en çok iyilik eden idi. "(11)
...............................................................................

Cennetle müjdelenme var mıdır? Varsa, 10 kişi olmasının ve hepsinin erkek olmasının hikmeti nedir?


  • Öncelikle belirtmek gerekir ki, “hayatları esnasında Efendimiz (sav) tarafından cennetle müjdelenenlerin sadece 10 kişi” olduğu biçimindeki yaygın kanaat doğru değildir. Bu konudaki rivayetler incelendiğinde, gerek şahıs, gerekse cemaat olarak Peygamberimizin zevceleri, çocukları ve torunları arasından ve aşere-i mübeşşere haricindeki sahabilerden cennetle müjdelenenlerin bulunduğu görülmektedir.
  • Aşere-i mübeşşere (müjdelenen on kişi) olarak bilinen sahabiler şunlardır: Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Abdurrahman b. Avf, Hz. Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh, Hz. Talha b. Ubeydullah, Hz. Zübeyr b. Avvam, Hz. Sa’d b. Ebi Vakkâs ve Hz. Said b. Zeyd. Söz konusu sahabilerin, İslam’ın ilk yıllarında Müslüman olmuş, Hz. Peygamber’e ve İslam davasına büyük hizmetlerde bulunmuş, hicret etmiş, Bedir savaşına katılmış, Hudeybiye’de Rasûlullah’a biat etmiş, faziletlerinde ittifak edilmiş kişiler olduğunu görüyoruz. Bu sahabiler, faziletleri ile birinci sahabe tabakasında kabul edilmiştir.
  • Kur’an’ın farklı ayetlerinde bazı Müslümanlara cennet, Allah’ın rızasını kazanmış olma, üstün olma gibi güzel vasıfların vadedildiğini görüyoruz: “(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.(Tevbe, 100)”, “Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vâdetmiştir. Allah’ın yaptıklarınızdan haberi vardır.(Hadid, 10)”, “Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur… (Fetih, 18)”, “Melekler şöyle demişlerdi: ‘Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz kıldı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.’ Ey Meryem! Rabbine gönülden boyun eğ. Secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte sen de rükû et.(Âl-i İmrân, 42-43)”… Kula bakan yönüyle, bahsedilen müjdeler, “kayıtsız şartsız bir müjde” değildir. Bir başka ifadeyle, onlara “şu an içinde bulunduğunuz güzel durumu devam ettirdiğiniz sürece cennetliksiniz” denilmektedir. Nitekim, Hz. Ömer, daima Mâbud-u Bilhakk’a lâyıkıyla ibâdet edememekten muzdarip olur, ağlar, istiğfar eder ve âkıbetinin ne olacağından endişe duyardı. Bazı sahâbilerin, “Ey Ömer, neden bu kadar endişe ediyor ve sızlanıyorsun? Sen Aşere-i Mübeşşere’den değil misin? Sen, Cennet ile müjdelenmedin mi?” demelerine, Hz. Ömer şu cevabı veriyordu: “Evet, ben Aşere-i Mübeşşere’denim. Fakat Cenâb-ı Hakk’ın vaadi şarta bağlıdır. Söyleyiniz bana, Ömer şimdi namaz ve ibâdetini terk etse, Allah O’nu Cennet’ine koyar mı?”
  • Âyet ve hadislerin diliyle aşere-i mübeşşere haricinde cennetle müjdelenen birçok kimse varken, neden özellikle bu on kişinin adı öne çıkmıştır? Mustafa İslamoğlu, bu konuda ilginç bir yorum yapmaktadır. Ona göre, İslam ümmetinde ilk ihtilaf, Resulullah’ın vefatıyla boşalan yere kimin geleceği konusunda ortaya çıkmıştı. Şia bu konuda vasiyeti ölçü alırken, Ehl-i Sünnet efdaliyeti ölçü almış ve delil olarak sahabenin icmaını göstermişti. İhtilafların önü alınamamış ve insanlar fırkalara ayrılmaya başlamıştı. Şia, Hz. Ali ile savaşanları tekfir ederken, Hariciler Cemel ve Sıffin’de savaşan tüm tarafları sahabe de olsa tekfir ediyordu. Halife seçimi günü işi aceleye getirmekle suçlanan Hz. Ömer, Hz. Osman’ı halife olarak atayan şûrâda öncü rol oynadığı için sonraki tefrikadan sorumlu tutulan Abdurrahman bin Avf, Cemel’de Hz. Ali’ye karşı savaşan Hz. Talha ve Hz. Zübeyr, bütün bu olaylar sırasında hiçbir tarafa karışmayıp sorumluluktan kaçmakla suçlanan Sa’d bin Ebî Vakkas ve Sa’d bin Zeyd gibi sahabenin seçkin isimleri tartışmaların odak noktasını teşkil ediyordu. İslamoğlu, Peygamberimiz birçok sahabiyi cennetle müjdelemesine rağmen, aşere-i mübeşşerenin bazı fırkaların dilinden kurtarılmak istenmesi sonucu bazı hadislere de dayanmak suretiyle meşhur hale geldiğini vurgulamıştır.
  • Diğer yandan, cennetle müjdelenenlerin hep erkek olduğu iddiası da doğru değildir. Hz. Hatice, Hz. Meryem, Hz. Asiye ve Hz. Fatıma gibi mübarek hanımlar da cennetle müjdelenmiştir.
Dr. Naim Tatlıcı


Bende cennet ile müjdelendim ve şuan yaşıyorum

hocam nasılsınız iyisiniz inşallah
 
Üst