Arifler Sofrasi

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Ey Hakikat arayan!

Sakın Hz.İnsanın, o Hudanın suretine nazar edipte manasından gafil olma.Kendin gibi zannetme. Nuhun gemisinde öyleleri vardi ki tufan onların nazarında hiç idi.

İşte o insanın Gemisinde öyle yolcular vardir ki, bu kesret denizinin dalgaları onların nazarında bir nokta gibi kalir.

Zira onlar, "la havfun aleyhim vela hümyahzenun" 10. sure yunus ayet.62. Sıfatı ile digerlerinden ayrılmıslardır.

Neticede boyunun alacağı kadar bir çukurda uyumaya mahkum olan zavallı. Niye Allah dostu ile bir saat oturup kalkmazsın.
Kaarun malından,Firavn Rububiyet davasından,orta yerde kalmıştır.

O halde faniyi Baki ile değişmenin çaresine bakta ,yanlız ekmek kazancına razı olma.

Ne vakit marifetullahı kazanacaksın .Maişeti hayvani nasil olsa olur.Asıl maişeti Insaniyi tedarik etsene.

Nefsin ameliyle Allahı talep etmenin şirk oldugunu bil.Vatani asliye vuslat için çalismak ne hoştur.

Şunu iyi bilmelisinki Zahirde bal gibi tatli ,fakat içinde zehir olan dünya sevgisi ve masiva alakasından kalbi katı olur.

Kalp katılaşınca kandil söner.Kandil çıraği sönen kimse Hakka düşman olur.
Hüdaya düsman olan kimsede cemalullahi görmekten kalır.

Onun içindir ki K.Kerim''de "Kalbinde ki ışığı sönüp kör olanlarla, marifet nuru ile parlayan kalplerin bir olmadiği emrolunmustur".

Hakikat cesedinde yürümek isteyen ,cananın bastığı toprakla gözünü sürmelemelidir.o vakit Rahmet kapısı açılır.
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Ey Gönül arayan..!

Gönlünde gecici olan şeyin karargahini kurma. Muhabbeti Ilahiyye karargahını kur. O vakit Kalbin Arşullah olur. Şunu iyi bilki , Hak hidayetini , kendine muhabbet edene verir. sev... sevil.

Hadisatlar senin kalbini kırmışsa uzülme.Hüda onu mahsus kırdırmıştır.Kendi bulunmasi için.

" Ben kırık kalplerdeyim" diye adresi sübhanisini resmen ilan etmemişmidir. Şuna çok dikkat et . Allahı yanlız ağzınla rızık tanıma .Halinlede Allahın rızık oldugunu göster. İşin dişinda gezenler, okumayı bilmek zannedip ağzi ile " Allah rezzaktir " derler ama halleriyle zalime kulluk ederler.

Ellerini açip Hakka yalvarıyorsun ,duanın çabuk kabul olmasını istersen kalbini ,Hak dostunun kalbine bağla .
Sakın Allah dostunu incitme. Sevde seni sarayi LÂ MEKAN''A çıkarsın.
İşin dışında kalanlar , ehlullah meydanına hor bakanlar, Hz. İnsanın gönlünün hususi bir nazarı ilahiye mazhar oldugunun farkında değildirler.

Bunlar Allah ile kul arasında kimse yoktur derler...Âmenna ...celili islamda Allah ile kul arasında hiç kimse olamaz. Amma, Insan Namaz kılarken Imama uyarlar .Imam onun sırrının kıblesi olan Allahı ile arasına girmişmi sayılır.

Bizim dinimizde şefaat yokmudur. "Vebteğu ileyhil vesile" 5.sure.maide.35. ayeti kerimesine ne diyecegiz.

Bazıları Efendim Kur''an sünnet yeter derler.Amenna ona ne şüphe. Fakat o Kur'anı okuman için Öğretmen gereklidir.

(Hz.Muhammet sav.tenezülen ne diye teşrif ettiler. Iyi ama o Âlemi cemale teşrif etti. Peki varislerini inkarmi edecez.

"el ulemaü verasetül enbiya" hadisine ne demeli.
Evet sureti Halk ile siyreti (iç alem) Allah ile olan ne muazzam erler vardır.
Onların gönül hazinesinde ki mücevher, Padişah hazinelerinde dahi bulunmaz.Onlara gönül veren Muhabbet şarabını içer hayati ebdiyeye mazhar olur.

Hakkın Nurunda musteğrak kalır.O Nurun adına Nuru Muhammedi denir. O nura mazhar olmayan kalp kaskati olur ve zulmet içinde kalır.

O Nurun tecellisine birden bire uğrayan kalp de tahammül edemez Parça Parça olur .
Feryada başlar. Iste O vakit " İNNİ ENALHAK "28.sure.kasas.30ayet. narasindaki zevki tadar...
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Ey Nur'i irfana talip olan aziz,

Derdi ilahi ile yan, sonrada bu derde derman isteme.Bu derdin devası ancak Hakkın cemaline vuslatla olur. Çok çalis...

Ervah alemindeki aşinayi kadiminle ( eski dost ) uzak düşmemeye çare ara...Perdeleme.

Ruhu gıdasız bırakma.Nefisle cihat görmeyi doğurdugunu bil.Rahmet deryasının feryadı ile cüşa geldiğini anla.

Aşik , aşkını kalbinin evinde tutmak ister. ve onun ezilmesini riya zanneder. Fakat ne yapsın aşkın misk gibi kokusu onun kalıp fıçısından sızar.Bu zevki tatmayanlar Hak dostlarına yan gözle bakarlar.

Nuru Muhammediyeyi keşfedemeyen bunda hissesi yoktur. O latifei Rabbaniyeye vasil olanin cennet ile alakası kalmamıştır.

Ey edeb arayan..! Kıylu kaal, yani boş söz hatıra neler getirir neler...

Yanlız şunu iyi bilki Hal olmadıkça Kaalin faydası yoktur.
Beni Allaha kavuşturmaklık için olan her vesile benim mahbubumdur.
Onun için beni ayıplayan haya etsin...
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Ey Nur arayan ,

Dost yolunda çekilen cefanin sonu likadir.Bu yolun nihayeti " Allahü besbaki heves " çikar.
Sakın bu yolda ümütsizliğe düşme. Zira Hak kapısının seher vaktinde göz yaşına açılacağına dair ilan vardir.Bu ilanı görürsen Şah ile gedanın gönlünü kurtarırsın.
O vakit dışı terk ederde işin özüne sahib olursun.

Hiç süphe yok özü muhafaza etmek için kabuğa ihtiyaç vardir.Kabuk olmazsa öz ne olur.

Fakat sen kabukta kalma içine dal.Gerek zahiri gerek manevi ve gerek Aşkı muhabbetten maksat vuslattır...
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Ey talib..!

Aşkı ilahi şarabından baska lezzette vardır. Gülün kokusu bülbülü mest ettiği gibi , onun kokusuda Ârifi mest eder.


Bunu istemekle yüzün kızarmasın. Onu istememekten daha büyük günah yoktur.Zira bu içilmeden cemali ilahide müsteğrap kalınmaz.

Zavallı , hemde pek zavallı sofu, bu şarabı içemediğinden ibadetine mağrurdur.


O bilmezki dergahı ilahinin kapısında " edna ile ala " birdir.
Çünkü Allah onun ibadetine muhtac değildir. İhtiyaç ona ayittir.

İbadet ile insan oldugunu gösterebilirsin.Ancak yoksa ibadet mucibi cennet değildir.Iş böyle olunca gururun kimedir.
O halde gururu terk et..

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Evet bu sahne , yalancı ile sadıkı ayırmak için kurulmuştur.
Alemi ervahta " elestü hitabı üzerine söz veren ,bu alemde uğradığı belaya karşı kaşını çatmamışsa sadık, çatmışsa yalancıdır." ve buraya gelişten gidişten gaye budur.

Dikkat edersen , hayalinin kölesi olarak yaşıyorsun.Bende lika makbüldür ama ,hayale ,nefse değil.aslina bende olmaktır.

Esasen burasi karargah degildir.

O halde gönlünü baglayıp perişan etmekte ne mana var. Huzur ile düşünecek olursan , hayat iki günden ibarettir.
O da bir gününde gönlünü bir yere bağlar, diğer gününde çözersin.

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Bu işte yine "küllü men aleyha fan " emri apaçık meydandadır. Dost ile konuşmak için siyah çadırın çekildiği vakti firsat bil.

Yani gecenin ganimet oldugunu anla.Çünkü agyar uyurken yar ile konuşmanın tadı baska olur.

Her şeyi apaçık söyleye bilirsin.O saatlerde bab-i ilahi ( İlahi Kapı ) açıktır. Allah ,her nedemeti , bir ibadet olarak kaydeder.Yeterki senin tam boynunun büküklügünü görsün.

Onun için aşkın kalbi uyumaz.Çünkü cenabi Hak ona her vakit tenezzül eder.

Eğer o kalp uyuyacak olursa " Hem beni istiyorsun, hemde uyuyorsun " diye itaba mazhar olur....
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Zahid..!

Kendinle meşgul ol. İstediğin kadar keramet sat.Yanliz bizim kusurlarımızla uğraşma. Çünkü " Elestü " bezminde bizim hissemize Aşk eyırdılar.


Onun için bizim iradademiz yok olmustur.Bizim kalb kadehimize Aşki kakiki de koysalar,Aşki mecazide koysalar içeriz.Çünkü muradımız ancak Allahtır.ve Muratta ancak Allahındır.

Hakkın iradesine teslim olmuşuz. Zira aklı bu yolda bağlamadıkça alemi kudrette dolaşmanın imkanı yoktur. Orada dolaşmayanada Rahmanın kokusu kismet olmamıştır.

Azizim.!

Gönül kabesinin tavafinin çaresini ara . Onun ihramını giy. Ruhun la sırrın arasında koş.
Şuhuddan sonra mahçup kalmamak için çok yalvar çook...

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Ey Hakki arayan..!

Tecrid ( soyma ) olmadıkça Tevhid olmaz. Tevhid olmadıkçada Tefrit ( Hak ile olmak ) olmaz.


Yolunda çok uğrak vardır.Kalbini tecrit et. Dünyada her şeyin bedeli vardir. Fakat ömrünün bedeli olmadığını bil. O halde Allahsız geçen bir an'ın ne büyük ziyan oldugunu anla.Anlada ömrünü sarfedecek yeri irfanınla bul.

Cenabı Hakkın muhabbetinin zinciri kimin ayağina takılmışsa onun için korku yoktur. Gam çekmekte yoktur.Bu zincir dünya zincirini kıranlara takılır.


Evet, zinciri Aşk takılmayan kimse , henüz manevi hayata kavuşmamış demektir. Bu ne acı bir mahrumiyyettir. Şunu iyi bilinki ,Aşk ve muhabbet Şeriatın büyük bir emanetidir.
Bu hususta edebi olmayan, mahremi esrar olmaz.

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

" Elestü birabbüküm " 7.sure Araf 172. hitabinda aşkı ilahi ile mest olanlar bu işin zevkini tadanlardır.

Onların dostu daima Allah olduğundan Nur ile müsteğrak kalmışlar, vücudu beşeriyetleri orta yerden kalkmış zahiri kayıtlar , sebebler çekilmiştir.

İrfan cennetinde cemalullahı müşahade etmek zevkini aldıklarından , cenneti şarabı dökmüşlerdir.Zira bu cennete layık olan diyer cennetler haram olmustur.
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Namazda secde penceresinden o daha güzel görünür. Hz. Ali , o sırları nebi " görmedigim Allaha ibadet etmem " burada buyurmustur.

" ve nahu akrebu ileyhi min habll verid."50.sure.kaf.46. Fermanı apaçık ilan ederki , Hakiki sevgili bütün zuhur yerinde zahirdir.Herkese ayandir.

Fakat gözsüzlere gizlidir.Görmeye layik olmayan göze asla gözükmez.
Onun için sevilmek makamına çık.
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Muhabbetin narında beşeriyet perdesini eritte Nura kavuş. İste o vakit, " La mevcude illa hu " nun manasını anlamış olursun.
Zira onu anlayanda , hayasından dolayı beşeri hüviyetinden bir zerre kalmaz.

Gavsı Azam sultan Abdulkadir Geylani Hazretleri , bu seyri ikmal etmeden bir kimse " La mevcude illallah " derse agzı yırtılmalı. buyurmustur.

Çünkü nefsinin zulmetinde kalan kimsenin takliden bu cümleyi söylemesi caiz degildir.

Zira bu iş hal işidir.sözle anlaşılması mümkün değildir.Istikamet ister.Istikamet ise çok tatlıdır.Aynı zamanda çok zordur.

Embiyayi ihtiyarlatan bir seydir.Istikameti olan kimsenin kalbi , daima Allahın ilhamı ile feyzi olduğundan bu feyz onları alçakların levminden korkmazlar...

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

ZEVK ARAYAN..!

Neş''ei Muhammedine ,o nisbeti Ahmedine engel olacak ne varsa kaç. Gaflet şarabı içen, için dışında kalan kuru vaazın sözüne aldanma.


O seni aşk şarabından mahrum eder. Hakiki aşık , maşukun lütfu kadar kahrında aşıkıdır.

Ey nuru irfana talip olan ,

Üç kelime öğrenip benlikleri kalınlaşmış ehli zahirin , dışarda kalan bi çarelerin yükünü boşuna taşıma. onlar bu aşk bahçesinin korkulukları ve çalılarıdır.

Herkesin o bahçeye ulu orta girmemesi için vücutları lazımdır. Fakat sen aldanma içeri gir.

" Vedullahi fevka eydihim "48.sure feth.10. ayetinin fermanı ilahisinin sırrına dal.
Bunuda çok iyi bilki herkesin yaşına istidadına göre gıda verilir.

Süt emen çocuğa pirzola verilmaz.Aşk yolu, ehli hevaya kapalıdır. Bu yol ancak ciğeri yanik sadıklara açıktır.
o caddeden giden susamaz...

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59


" Insani Kamil ancak Hakkın suretiyle kemale ermiştir...Tıpkı,yapılışı ( yaradılışı ) tam olmasa dahi ancak oraya bakan kimsenin suretinin tecellisi ile kemale eren ayna gibi.."

M.Ibnül Arabi

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Avam Müslümanları:

Allaha Rab ismi cihetinden ibadet eylerlerki , baska yoldan ibadet etmeleri onlar için mümkün degildir.

Avam Müslümanları Rabbin kullarıdır.

Lakin İrfan sahipleri bu sıfatın dışındadır.

Avam müslümanların makamı ; Şu ayeti kerime ile sabittir.

" Yarabbi ,bir nida işittik ,imana çağırıyordu .Rabinize iman edin...diye insanları iman etmeye davet ediyordu.Dinledik hemen iman ettik.Rabbimiz günahlarımızı bağışla hatalarımızı ört.Bizi ebrar zümresi ile öldür. ".Ali imran.193.

Şunuda bilmelisin ki Avam müslümanlar demem deki kastım,irfan sahipleri zümresinden olan Salihler,Şehitler,alimler ve hayır amel işleyenlerdir.

Çünkü bunlar ilahi yakınlığı bulunanlara nisbetle avam sayılırlar.

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

İrfan sahipleri:

Irfan sahipleri dediğimiz zümre,Allaha Rahman ismi cihetinden ibadet eylerler.
Çünkü bütün varlıklara sirayet eden varlığın anlara tecelli etmesidir ki bu ahvalde onlar daim Rahmani mülazaha eylerler.

İbadetlerinide Rahmaniyyet mertebesinden yaparlar.

İrfan sahipleri Rahmanın Kullarıdır.

Irfan sahibi Zatların makami ; şu ayetle sabittir.

" Rahman arşa istiva etti . Yerde olanlar , sema larda olanlar onundur. Yer ve sema arasında olanlarda onundur. Aynı şekilde rutubetli toprak altındakiler de onundur "

 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Hakikat ehli:

Onların ahvali daha baskadır.
Şöyle ki , bunların Süphan, Allaha ibadeti,Allah ismi ciheti yönündendir. " o " na yaptıkları s e n a ; büründükleri isimlerin , sıfatların Hakkı ne ise öyledir.

Çünkü sena nin hakitati o dur ki ,vasfini ettiğin varlığın sıfatına bürünesin.

Şunu iyi bilki lafz eylenen vasıf, yüce Allahın övüp hamd ettiğin bir ismide olabilir bir sıfatıda.

Bu zümreye mensup olanlar , Allahın hakikatini bulmuş kullardır.

Hakikat ehli olanlar : Makamı elhamdülillahtır.( Hamt Allahındır)


İlahi yakınlığı bulunanlar hakikati bulanlardir.Allah binasını onların üzerlerine kurmuştur.
Çeşitli sırların muhatapları onlardır.Perdelerin ötesinde seçilen kimseler onlardır.

Allahu teala , onları , bu dinin dayanağı kılmıştır.Belkide bütün dinlerin sutunları bunların irfan arzına çakılmıştır.

Onların irfan arzları öyle lügatlarla doludur ki onun ne olduğunu ancak kendileri bilir.Yüce Hakkın kelama onlardan ibarettirki o kelamlarda Hakikatlere işaretler vardır.

Onun emrinde, kulluk şekillerinde, onların anlayacağı rumuzlar vardır.
O rumuzlarda ilahi marifetlerin hazineleri vardir.
Şuda unutulmamalıdır ki hepiside Allahın kuludur.


 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

Değerli arkadaslar;
Bu sayfada Rab dili kullanılmıştır.Hakikat sırlarını başka bir ifadeyle izah yolu olmadığından bu dili kullanmak durumundayız.Bu dili ancak " Batıni ilm " (ledünni ve ilmi vehbi .Gizli ilim) okuyanlar anlayabilir.

Bu ilmi okumayanlarda sadece çağrışımlar olur, ancak öze inmelerine imkan yoktur.

Zahiri Alimlere bu yol kapalıdır. Hakka arif olanlar, Hakka vuslatı burada bularak coşacaklar ve Hak ile olacaklardır.

Üsdat Necip Fazıl bu konuyu şöyle tarif eder:

Kur''anin indiği dil Arapça
Oysa Kur'an, Arapça değildir Rab'ca


 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

İlimler iki türlüdür

1. Zahiri ilimler
2. Batıni ilimle
-------------------------------------------------

1. Zahiri ilimler:
Bu tür ilimler araştırma, okuma ,çalışma gibi zahmetlerle elde edilen ilimlerdir.

Bunlar, Fen ilimleri , Dini ilimler vs vs.
-------------------------------------------------

2.Batıni ilimler ise,
tamamen Allah tarafindan bağış yoluyla gelen ilimlerdir.Hiç bir çalışma ve emek olmadan elde edilen ilimlerdir.


Bu hakikat ilmi , Mürşidi Kamil vasıtasıyla taleb edenlere nakledilir. Bu Mürşit (irşad eden) Halk içinde gizlenir.

Halk ile beraber olur. Ancak Hakkı arayanlara tenezzül edip onun sevyesine inerek, Hakkın gizli ilmi olan o nuru talebedene nakleder. O gizli nuru ilahiye zamanla o talebede büyür ve tecelli ederek Rab dilini konuşmaya ve duymaya başlar.


Kesinlikle öğrenme ve okuma yolu yoktur. Tıpkı toprağa atılmış bir tohum gibi zamanı geldiğinde topraktan çıkarak meyvesini verir.

Her Mürşid bu ilmi nakledemez.Mürşid çoktur ancak Hakikat Mürşidi Kamili tektir.


Bu Mürşidden ilim okuyanların görüşleri ve duyuşları farklıdır. Cenabı Hak " Ben yere göğe sığmam insanın kalbine sığarım , onun gören gözü ve işiten kulaği olurum." demeside bundandir.

Allah hepimize bu Mürşidden ilim okumayı nasip etsin.
 

kumpas

Paylaşımcı
Katılım
5 Ocak 2008
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59

ZAT TECELLIGAHI

Zatın tecelligahı ile zat tecelligahı farklı mana içerir.Buna dikkat edilmeli.

Zat mutlak varliktan ibarettir.Ondaki nisbetler ,vecihlerin ve izafetlerin hepsi hükümsüzdür.Bunların hükümsüz oluşu mutlak varlıktan hariç bir sekilde değildir.


Mutlak: Kendisinde herhangi bir şekilde kayıtlama olmayan şey demektir.

Burada kast edilen Zat Vacibul Vücudun Zatıdır. Yani gerekli olan vücut.

Şuda unutulmamalIki zat kendi sadeliginden nazil olunca yani halka inince üç tecelligahı vardir.

1.İlk tecelligah "EHADIYET" Ehadiyette , itibarlardan ,izafetlerden , isimlerden, sıfatlardan ve daha başkalarından hiç bir şeyin zuhuru mevcut degildir.

EHADIYET sırf ZAT demektir.

Fakat zata ehadiyetin nisbeti vardir ve bu nisbet sebebiyle de zat sırflıktan nazil (inmek) olmustur.

2.İkinci tecelligah: "HÜVIYETTIR" Hüviyette hüviyetle gaib işaret yolu ile gayb lığı anlamak mevcuttur.

3.Üçüncü tecelligah: "ENIYETTIR"

Canabı Hak bir ayetinde "inne enellah" Necm.9 "Ben Allahım" demektir. Bu ayette (inne) ehadiyete " BEN " kelimesi işarettir.( yanlış anlaşılmasın Kimse Allah olamaz ve hiçbir kimsede ben Allahım diyemez demezde. Bu ifade Allaha has bir ifadedir.)

Çünkü "inne" kayıtlama olmadan sırf ısbata delalet eder.
Ehadiyet sırf zattan ibaret oldugundan ve kendisinde hiç bir şekilde kayitlama yoktur. ( inne hü ) deki (Hüve) zamiride ehadiyete dahil olan Hüviyete işarettir.


 
Üst