Aramızda ALLAH Dostları Bulunmaktadır

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bundan sekiz ya da dokuz sene evvel bir Kadir gecesi akşamı idi. Bu değerli ve çok mübarek geceyi en iyi nerede geçirebiliriz derken yolumuz Çarşamba'da Yavuz Selim Camii'ne düştü. Sorduk ve öğrendik ki, Efendi Hazretleri'nin bu gece Yavuz Selim Camii'nde vaazı var. Gönül bahçemizde nice güzel güller açacağını hissederek Yavuz Selim Camii'nin içine girdik. Aman yârabbi! Bir kalabalık, bir izdiham, muhteşem bir tablo! Biz de arkadaşlarla bir kenara büzülüp oturduk. Daha sohbet başlamadan bizleri derin bir huzur ve feyiz dalgası sarmıştı. Derken bir dalgalanma oldu. Bu dalgalanmadan Efendi Hazretleri'nin geldiği anlaşılıyordu. Onun gelişi ile heyecan ve mutluluk kat kat artmıştı. Vaaz edeceği kürsünün önüne geldiğinde, sanki kürsü dile gelmiş onu davet ediyordu. Çok güzel bir mânevî hava ve rahmet iklimi yaşanıyordu. Efendi Hazretleri, Yavuz Selim Camii'nin kürsüsüne, Yavuz Selim Han'ın heybet ve vakarı ile yürüdü. Bir merdiven dayatılmıştı, Efendi Hazretleri kürsüye çıkıyordu. Orada bulunan binlerce insan, ondan bir an olsun gözlerini ayırmıyordu. Her türlü zulüm, haksızlık ve zorbalıkla kirlenen dünyada gerçek bir Peygamber varisini görmek ne büyük bir nimetti. Artık beklenen an gelmiş, mübarek zat sohbetine o tatlı ve sevecen ses tonuyla başlamıştı. Hamd ve besmeleden ve ardından âyetleri ve hadisleri okuduktan sonra şöyle buyurdu:
–Ey cemaat–i müslimin! Şu an aramızda Allah'ın dostları bulunmaktadır. Belki biz onların kim olduğunu bilemeyiz; ama şunu biliniz ki, ya sağınız da, ya solunuzda Allah'ın dostları var ve bu sohbette hâzır ve nâzırdırlar. Lâkin Mevlâ'mız onları bizlerden gizliyor."

Ne müthiş sözlerdi bunlar, mübarek bir gecede, mübarek bir topluluk içerisindeydik.

O da neydi! Efendi Hazretleri bunları anlatırken, kürsünün önünde bir hareketlenme oldu. Kürsüye çıkmak için kullanılan merdiven, kürsüye yeniden dayandı. O da ne! Bir adam merdivenlerden çıkmaya başlamaz mı? Bu durum karşısında Efendi Hazretleri de sohbetini kesmişti. Herkes hayret ve şaşkınlık içinde idi. Bizler bu şaşkınlık içerisindeyken oldukça heybetli, takım elbiseli, kravatlı olan bu adam konuşmaya başladı:
–Ey muhterem cemaat! Beni bir iki dakika dinleyin. Ben eski ….nıyım. Az önce Efendi Hazretleri aramızda Allah'ın gizlediği dostları var dedi. Ben sizlere bir olayı anlatacağım ve sonra da sizden dua isteyeceğim."

Tabiî bizler, Efendi Hazretleri'nin sohbetinin kesilmiş olmasından pek de memnun değildik; fakat olan olmuştu. İçimizden "tamam bir an önce anlatacağını anlat, sana dua da ederiz. Yeter ki, fazla uzatma; bir an evvel anlat. Bizi Efendi Hazretleri'nin sohbeti ile baş başa bırak." diyorduk. Tabiî nereden bile bilirdik ki, bize çok enteresan bir olayı anlatacak, dinledikçe duygu seline kapılacağız.

Başladı anlatmaya:

–Ben falan tarihte Efendi Hazretleri ile bir umre yolculuğuna çıkmıştım. Allah nasip etti, çok güzel bir umreyi değerli Hocaefendi'nin sayesinde gerçekleştirdik ve dönüş zamanı geldi çattı. İstanbul Yeşilköy havaalanına indiğimizde sabahın erken saatleri idi. Uçaktan iner inmez Efendi Hazretleri'ne bir teklifte bulunmak geldi içimden:

–Efendi Hazretleri bu sabah kahvaltıyı bizim evde yapalım, bir yorgunluk kahvesinden sonra sizi mekânınıza bırakalım." dedim. Sağ olsun Efendi Hazretleri beni kırmadı ve teklifimi kabul etti. Birlikte bizim eve doğru yola çıktık. Birlikte benim yazlık evime doğru yol almaya başladık. Bir yandan yol alırken, bir yandan da, aklıma evimin bahçesinde bulunan ve son derece saldırgan köpeğim geliyordu. Zira bu köpek sıradan bir köpek değildi. Özel eğitim almış, yabancı insana tahammülü olmayan bir köpekti. Yabancıyı gördü mü hemen saldırıyordu. Yabancıyı görmese bile kokusundan tanıyordu. Sonuç olarak; iri kıyım yapısı ile son derece saldırgan bir hayvan bizi bekliyordu. Bunları düşünerek yol alırken, Efendi Hazretleri'ni rahatsız edecek diye endişeleniyordum.

"Efendi Hazretleri'ni rahatsız eder mi? Huysuzluğu ve havlaması ile." Ben bu düşüncelerle meşgul olurken, Efendi Hazretleri'ne bu konudan hiç bahsetmedim."

Bu düşünceler içinde eve geldik. Kapıyı açtılar, içeri girdik. Her an bir hareket bekliyordum; ama yazlığın içine girene kadar beklediğim hareket olmadı.

Eve gelmiş, kahvaltımızı yapmıştık. Efendi Hazretleri kahvaltıdan sonra işrak namazını kıldı. Namazdan kalkar kalkmaz birden bana döndü:

–Senin şu köpeği merak ettim, haydi bir görelim." dedi. Efendi Hazretleri'nin bu talebi beni son derece şaşırtmıştı. Çünkü ben ona köpeğimden bahsetmemiştim. Ben telaşlı bir vaziyette:

–Aman Efendi Hazretleri, o sizi rahatsız eder.

–Yok, yok, hiçbir şey olmaz. Haydi, görelim şunu.

Israrı karşısında fazla bir şey diyemedim. "Peki, buyrun bahçeye çıkalım." diyerek Efendi Hazretleri ile birlikte bahçeye çıktık. Kulübeye doğru ilerlerken, tedirginliğimi üzerimden atamamıştım. Her an kulübeden sıçramasını bekliyordum. Efendi Hazretleri'ne, dikkatli olmasını köpeğin her an kulübeden çıkabileceğini söyledim. Ha havladı, havlayacak derken, kulübenin önüne gelmiştik.

Ben şaşkındım; çünkü normalde şimdiye kadar çoktan bizi fark edip ortaya çıkması lâzımdı. Ama o da ne! Köpek, kulübesinde sessizce duruyordu. Birden başını dışarı çıkardı. Efendi Hazretleri'ne bakmaya başladı, tepeden tırnağa kadar bir güzel süzdü. Daha sonra başını ön iki ayağının arasına indirerek, yerde sürüne sürüne bize doğru geldi. Ben dehşetle olayı izliyordum. Şaşkın ve heyecanlı idim zira ortada çok garip bir hâdise vardı.


Köpeğim Efendi Hazretleri'nin önüne kadar geldi. Efendi Hazretleri'ne sevgiyle baktığını inanın hissetim ve köpeğim başını yana yatırdı. Efendi'ye bakarken artık vallahi ağlıyordu, gözlerinden süzülen yaşları bir görmeli idiniz. Efendi Hazretleri köpeğime tebessüm edip başıyla selâm verdi. Bu ne muazzam bir manzara idi! Tüylerim diken diken olmuştu. Ben köpeğimin bir zarar vermesinden korkarken, o, Efendi'nin önünde saygıyla eğilmiş, ağlıyordu.

Mahmut Efendi bana:

–Hadi gidelim.

Deyince sanki bir rüyadan uyanmıştım. Son derece hırçın ve saldırgan olan köpeğimin bu kadar sessiz ve sakin olması beni şaşırtmıştı. Ayrılırken köpeği elimle dürttüm. Dürtmemle bu sefer bana havlaması bir oldu. Sanki benim düşüncelerimi anlamış ve "Sen ne yapmaya çalışıyorsun?!" der gibiydi.

Eve dönerken Efendi Hazretleri bana şöyle diyordu:

–Eee, gördün mü? Köpek sahibini mahcup etmemek için, benim gibi bir…'ne havlamadı."

Aman Allah'ım! bu ne büyük bir tevazu idi.

Bunları anlatan zat, anlatmasını bitirmiş, yüzünü cemaatten kürsüde olan Efendi Hazretleri'ne cevirdi ve yüksek bir ses tonuyla âdeta haykırdı:

–Efendi Hazretleri! Efendi Hazretleri! Sizlerin kıymetini, değerini hayvanlar bile anladı da bizler anlayamadık.

Bu hâdiseyi anlatan zat merdivenlerden inerken biz dâhil bütün cemaat hüngür hüngür ağlıyorduk.

***

İşte gerçek bir Allah dostu… Mevlâ şefaatine hepimizi nail eylesin. Ben bire bir yaşadığım bu olayı sizlerle paylaşmaktan gerçekten onur duydum. Biliyorsunuz; Peygamberimiz'in de hayvanlar ile konuşmuşluğu ve hâdiseleri vardır.

Bir ceylanın avlandıktan sonra Peygamberimiz'den, serbest kalıp yavrularını emzirmek için avcıya aracı olmasını istemesi gibi… Zaten dağlar, taşlar, hayvanlar hep Mevlâ'yı zikrederler. İşte onlar zikrettikleri yüce yaratıcının sevgili kullarını da tanırlar ve hürmet ederler. Tıpkı Bişr–i Hafi Hazretleri'ne yaptıkları gibi…

Biliyorsunuz Bişr–i Hafı Hazretleri hep çıplak ayakla hayatını sürdürmüştür. Onun bulunduğu yerde kediler, köpekler sokakları, yolları pisletmezlerdi. Ona hürmet ederlerdi. Şimdi zaman ne kadar ilerlerse ilerlesin, Allah'ın velileri hep vardır ve olacaktır. Bu hâdise de ona delildir. Yüce Mevlâ'mız gördüklerimizden, duyduklarımızdan ibret alarak dinine bağlı kullardan eylesin bizleri.
 

dilara1999

Üye
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
126
Tepkime puanı
1
Puanları
0
saniyorumki bu olay gercekten cerayan etmistir ne mutlu o insana bir zati evine misafir ediyor ve onunla böyle bir hadiseyi yasiyor,köpekler kadar bile olamadik ...... ne yazikkiiii..............
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
:confused1[1]: Estağfur'Allah kardeşim. Olmayan birşeyi olmuş gibi gösterirmiyiz.....
 

karakesis

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Baslarin ayak, ayaklarin bas oldugu su fitne caginin en büyük starlarinin kiymetini bilmemiz gerekiyor degerli kardeslerim, Su ahir zamanda böyle büyüklerimizi hala bulabiliyorsak ne mutlu bizlere!!Merhum Bayram hocamiz, Hizir Ali hocamizda onlardan biriydi , ama maalesef Cenab-i Hak aramizdan aldi,onlarin bayramiydi o an belki, ama bakin kardeslerim nasilda birer birer kaybediyoruz, Biz kiymet bilmiyoruz mevla aliyor...Birdaha gelirmi bir BAYRAM daha,insallah umut ediyoruz..Ama kardeslerim kolay yetismiyor, iyi bilmek lazim...Rabbim kiymet bilenlerden eylesin!Böyle büyük Alimlerimizi , Evliyaullahlari basimizdan hic eksik etmesin ve sefaatlerine de bizleri nasip eylesin!!
 

mürid

Üye
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
112
Tepkime puanı
3
Puanları
0
evet bu vakkayi bn de daha önce duymustum ama baska yerde,bir gün efendi hz leri evine girerken köseden dogru bir kus bakiyormus, efendi hz leri kusu yanina cagirmis gel demis kus efendi hz lerinin yanina gelmis, efendi hz leri kusu az sevdikten sonra hadi git demis kus gitmis, hayvanlar bile söz dinerken biz ise hic dinlemiyoruz.
 
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
İstanbul-fatih
S.A.EFENDİ HZ.(K.S.) LERİNİN ASIL KERAMETİ ,BU FİTNE ZAMANIN DA KUR'AN VE SÜNNET-İ SENİYYEYE SIKI SIKIYA SARILMASIDIR.DİĞER KERAMETLERİ MÜRİDLERİNİ CANLI TUTMAK İÇİN VERİLMİŞ GÜZELLİKLERDİR.RABBİM BİZLERİ ONDAN AYIRMASIN(AMİN).sELAMETLE...

fİ EMANİLLAH!...
 

mavi vuslat

Paylaşımcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
300
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Konum
İsmailağa'dan..
Kurban olurum ben O'na..O'nun kıymetini anlayabilmek,,,,O'nun gittiği yola gerçekten baş koyabilmek..Rabbim bizlere geç olmadan anlamamıza vesile olacak şeylerle karşılarştırsın inşAllah..
 

m.ali

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
60
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
İstanbul
işte tam bir mürşid-i kamil gidip teslim olacaksın ve oda seni hak tealaya kadar taşıyacak sora cemali ba kemali seyredeceksin...
 
Katılım
1 Ara 2006
Mesajlar
64
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Rabbimizim böyle güzide dostlarından Mevla bizi ayırmasın.Kurban olalım onların gittiği yollara.Gönül gözlerimiz önüne öyle kalın perdeler gerilmiş ki bu perdeleri aralayıp da onların güzelliklerini göremiyoruz.
O hırçın köpek Allah dostunun karşısında nasıl da erimiş.
mEVLA Dostlarının himmetine şefaatlerine hepimizi nail eylesin...
Selametle
 

buharaA

Paylaşımcı
Katılım
11 Ara 2006
Mesajlar
163
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
inanin siteye girdim gireli ilk dafe bu kadar coskulandim bir hos oldum allah hepinizden razi olsun cidden diyorum
 
Üst