annesiz bir güne uyanmak

gülümse

Üye
Katılım
26 Haz 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
:
Gece çökünce, uzun beyaz florasanlar ile aydınlatılan koridorlarda, üzerlerine ilaç kokuları sinmiş hasta yakınları, korku, umut ve endişeyle beraber, geceyi sırtlayıp sabaha taşırlardı.

Hastanenin ikinci katında bulunan yoğun-bakım odasındaki sessizlik, karanlığı bile kıskandırmaya yeterdi. Azrail`in sık sık uğradığı bu yerde, umut zincirlerine sarılmış yaşamlar; insanca bir çaba ile sürdürülürdü. Belki anneme bir faydası olur düşüncesiyle, görevlilerin izin verdiği kadar bu odanın önünde beklerdim. Beni terk etmesine izin vermediğim umudumla...

Salı gününü çarşamba gününe bağlayan gece de, yoğun-bakım odasındaki hareketlilik gözüme çarptı. Ses avına çıkmış kulaklarımla, tüm olup biteni anlayabilmek için yaklaştığımda, görevlilerin her zaman yaptıkları gibi yaşam savaşını kaybeden birini, sarıp sarmalayıp, zemin katta bulunan morg odasına götürmek üzere çabaladıklarını gördüm. Ölen kişinin annem olabileceği korkusu, yüreğime oturdu. Üzerine bastığım mermer zemin sanki ayaklarımın altından çekildi, dengem bozuldu ve vücudumun her yeri titremeye başladı. Kendimi biraz olsun toparladıktan sonra görevlilere ; ''bu kez kim?'' diye soracakken, birgün önce hastanenin kantininde çay içip, sohbet ettiğimiz hemşirenin dost elini sırtımda hissettim. —Yaşlı amca!'' dedi. —Bir haftalık yaşam mücadelesi sona erdi. Dayanılmaz acılar çekiyordu. Ölüm belki de kurtuluşu oldu.''

Hemşirenin söyledikleri beni rahatlatmıştı ama her gün birilerinin ölmesi, sıranın anneme de gelebileceği korkusunu üzerimden atmama yetmemişti. Yine de tüm olumsuz düşünceleri beynimin duvarlarından kazımak üzere, hemşireye teşekkür edip yanından ayrıldım.

Hastanenin karşısında bulunan cami minaresinden yükselen ezan sesi; insanları sabah namazına davet ederken, İstanbul sisli bir sonbahar sabahına uyanıyordu.

Sigara içmek için kantine geldiğimde, kardeşlerimin ve babamın ayrı ayrı masalarda oturduklarını, sildikçe yenileri gelen gözyaşlarını, nafile çabalarla birbirlerinden sakladıklarını gördüm. Beni fark ettiklerinde, sorgulayan gözleri suratımdaydı.

İnandırıcılıktan uzak sözcükleri bile bulmamın günbegün zorlaştığı, kimin, kimi kandırdığının bilinmediği, insanca oynanan bir oyunun kim bilir kaçıncı sahnesindeydim. Benimle beraber umut biriktiren bu insanların, morallerini yüksek tutma zorundalığım, beni yalan üreten bir makineye çevirmişti.

Daha fazla beklemeden aklıma gelen yalanları sıralamaya başladım. ''Yoğun bakım odasında bulunan yaşlı amcayı hatırladınız mı? Hani annemin solunda bulunan. İşte o amca iyileşmiş. Ölüm riskini atlatmış olacak ki, yukarı katta bir odaya aldılar. İnşallah annem de iyileşecek! Hep beraber evimize gideceğiz!''

Söylediklerimi onaylarcasına başlarını sallayıp, hep bir ağızdan ''inşallah!'' dediler. Beraber, yoğun-bakım odasının sorumlu doktorunun, hasta yakınlarını bilgilendirmek amacıyla, saat 10.30`da yapacağı görüşmeyi beklemeye koyulduk.

Saati görebileceğim bir masa bulup oturdum. Ismarladığım demli çayımı içerken, bir de sigara yaktım. Zaman genişliyordu, genişledikçe yüreğimden gelen kabul edilmez öfke ve direniş giderek artıyordu. Henüz hayatının baharında olan annem, lanet olası bir odada ölüm-kalım savaşı veriyordu. Şuurunu kaybetmiş, kalbi de bir cihaz yardımıyla çalışıyordu. Sığındığım Allah`a dua etmekten başka elimden hiçbir şey gelmiyordu. ''Ya annem ölürse'' düşüncesi, beynimi kemiren kocaman bir kurt oluyor ve her geçen dakika daha fazla kemirgenleşiyordu. Gözlerimde tıkalı olan yaşlar, bir yol bulup akmaya başladı. Ağladım çokça...

Saatler 10.30`u gösterdiğinde, yoğun-bakım odasının sorumlu doktoru, bir sonraki günün getireceklerine kendimizi hazırlamamız gerektiğini söylüyordu. Annemin beyninde oluşan ödem, yaşama şansını neredeyse sıfıra indirmişti.

Günlerdir hastanede uykusuz, sağa-sola koşturan bedenim, doktorun söyledikleri karşısında direncini iyice yitirdi. Göz kapaklarım kendiliğinden kapandı. Eve kiminle geldiğimi, üzerimdekileri çıkartıp, yatağa nasıl uzandığımı hatırlamıyorum. Derin bir uykudan sıçrayarak uyandığımda, kardeşimin -''Hastaneye gitmemiz gerek!'' feryadının yankısı, hastaneye gitmek üzere bindiğimiz taksinin içerisinde bile sürüyordu.

Hastaneye geldiğimde, annemin parmak uçlarından kayan yaşam yıldızı, veda için bekliyordu. Henüz ısısını kaybetmemiş yanağına bir öpücük kondurduktan sonra, hıçkıra hıçkıra ağlayarak, morg odasından dışarıya çıktım. Adımlarım beni, günlerdir annemi bize bağışlaması için dua ettiğim caminin avlusuna götürdü. Kulağıma fısıldanan, nereden ve kimden geldiğini bilmediğim ''Takdir İlahi'' sözcüğü, beni ne kadar teselli edebilirdi ki?

Aynı gün, ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazından sonra, annemi son yolculuğuna uğurladım.

Ertesi günü, İstanbul yine bir sonbahar sabahına uyanırken, annesiz geçireceğim ilk gün başlıyordu. Canımın yarısının olmadığı...

:uzgunum[1]:
06/01/2006
 

meftun

Paylaşımcı
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
246
Tepkime puanı
4
Puanları
0
herkesin bir gün yaşayacağı değişmez gerçek : ölüm....
sağol ablam..
 

SiNeM

Piss'a!
Katılım
14 Haz 2006
Mesajlar
1,000
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Konum
ev :))
Annemin acısını yaşamak istemem... .
 

zenit

Üye
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
okurken inanın göz yaşlarımı tutamadım sevgili gülümse acaba bu sizin gerçek hayatta yaşamış olduğunuz bir acımı?
 

cevdet

Üye
Katılım
13 Haz 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
çok üzücü ama gerçek. Allah razı olsun
 

Byrocktar

Profesör
Katılım
8 Haz 2006
Mesajlar
2,500
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
RoCk CiTy
arkadaşlar herkes bişiler yazmış güzelde yazmış bende annemi çook severim daha doğrusu çok severdim . taki bu mesajı yazmadan 5 dk ya kadar önce hiçten boştan bi sebepten dolayı hakkımı helal etmiorm dedi peki siz benim yerimde olsanız ne yaparsınız? bende benimde senin üzerinde ne hakkım varsa helal etmiorm dedim ama hiç bir hakkım yok sanırım :(
 

Rüveydaa

Profesör
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
2,026
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kendi içimde: )
Web sitesi
www.serzenisler.com
annelik karşılık beklenmeden yapılan en büyük en kıdemli fahri hizmet....

ne kadar ömrümüz çok,yaşıyoruz desekte;
aslında bizi yaşatan zaman,
şu uğruna tüm enerjiyi,emeği,çabayı ve sevgiyi feda etttiğimiz kahrolası zaman..işte birazcık olsun yaşamak için herşeyi göze aldığımız bu zaman aslında çok kısa.....

bu kısa zaman dilimi içinde benim için en büyük güzellik Rahman'ın bana lütfettiği ANNEM: )

şükürler olsunki annem yanıbaşımda,
hamdolsunki en çaresiz anımda;
tuttuğum bi el baktığım bi göz sarıldığım bi yürek annem: )
elhamdülillah en iyi en sadık dostum annem..
kahrımı karşılıksız çeken derttaşım gözyaşım canım annem...sensiz bi hayat düşünemem: ((

ben seni bırakıp gitsemde sen benden gitme........
 

M_i_r_a_y

Paylaşımcı
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
374
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Austria
Okurken bende gozyaslarima engel olamadim :( o kisinin yerine kendimi koydum ve vefat edenin kendi annem oldugunu dusundum,cok aci verdi bana bu yazi :( o olmadan yasamayi aklimdan bile gecirmezken; onun Allah korusun hayatta olmamasi yazinin son cumlesinde oldugu gibi canimin yarisinin olmadigi zamandir...Allah annelerimize ve tum sevdiklerimize olumu gecinden versin...
 

SiNeM

Piss'a!
Katılım
14 Haz 2006
Mesajlar
1,000
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Konum
ev :))
M_i_r_a_y' Alıntı:
Okurken bende gozyaslarima engel olamadim :( o kisinin yerine kendimi koydum ve vefat edenin kendi annem oldugunu dusundum,cok aci verdi bana bu yazi :( o olmadan yasamayi aklimdan bile gecirmezken; onun Allah korusun hayatta olmamasi yazinin son cumlesinde oldugu gibi canimin yarisinin olmadigi zamandir...Allah annelerimize ve tum sevdiklerimize olumu gecinden versin...
aminnn
 
M

Murat Sâki

Guest
İnsanın nutku tutuluyor,

yazacak başka bir şey bulamıyorum

Anne'nizin mekanı cennet olsun.
 

gurbet

Asistan
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
638
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Allah Rahmet eylesin...mekanı cennet olsun.
okurken kendi yaşadıklarim geldi aklıma
bende annemi kanserden kaybetim
anlatması çok zor
Alllah kimselere yaşatmasını istemem...

(Her ümmetin bir eceli vardır, gelince ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider.) [Araf 34]
 

hıfz-ı lisan

perekli..
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
4,381
Tepkime puanı
340
Puanları
0
Konum
İstanbul/Kartal
Yürek döküntülerini toplayabilmek böyle bir durumda hem kolay hem zor olmalı..

''Ölümü tatmak.. ''

Rahman annenizin mekânını cennet eylesin..
 

NehiR

mütebessim :)
Katılım
16 Haz 2006
Mesajlar
2,708
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Gaziantep/Konya
sperri5qi5.jpg
 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
yüreğim çatlayacak gibi zaten şimdi ağlatmayın beni....:(
Her insanın dünyadaki en sağlam dayanağı ''anne'' ....
Rabbim sabrınıda versin inşallah annelerimizi kaybedeceğimiz gün...
Her canlı ölür, her ölen de unutulur ama anne kaleniz yıkılınca şevkat,merhamet ve yardım bağlarınız kopmuş ve yapayalnız kalmış olursunuz...
imtihan dünyası...:(
 

zeynep27

Üye
Katılım
25 Mar 2010
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
slm hikaye çok acıklı bende annemin acısını yaşamak istemem demek isterdim ama daha 1 yıl oldu annemi kaybedeli çok dokundu :(
 

Ecrin

'Bâd-ı Sabâ..'
Katılım
16 Ara 2009
Mesajlar
0
Tepkime puanı
2,484
Puanları
0
''Acı dillendi..
Sığmadı yürek hiç bir mekana..
Annemm sen gittin yaa yürekte seninle gitti ..
Avazz Avazz yüreğim Annecimmm Özleminden ölüyorum..
Bir tutam göz yaşı yetmez seni özlemenin tarifini anlatmaya kanıyorum annem özleminden ölüyorum annem ..
bir tutam toprak sür gözlerime geleğim yanına..Annem..''



Cennet ola mekanı..:flw
 
Üst