Annesinin gözünde o hala Numan

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
İmam-ı Azam hz. annesini hatırına pek ziyade riayet edermiş.


Annesi bilmediği bir meseleyi öğrenmek için , İmam-ı Azam ın verdiği cevaba kanaat etmez, vaiz Ömer bin Zerr in vereceği cevaba göre hareket edilmesini istermiş.İmam-ı Azam da hiç yüksünmeden ,annesi için bir binek hazırlar ve Ömer bin Zerr in yanına giderek suali ona da sorarmış.Ömer bin Zerr :

"Aman efendimiz bizim size öğretecek birşeyimiz yok " dese de

"Annemin ricası, böyle " buyururlarmış.Ömer bin Zerr ;
"Peki öyleyse siz nasıl düşünüyorsunuz?"Diye İmam-ı Azam Hz. nin hükmünü sorar ve arkasından da; "Ben de aynen böyle düşünüyorum dermiş" dermiş

Bundan sonra İmam-ı Azam Hz. annesine"Anneciğim, Ömer bin Zerr de benim size anlattığım gibi düşünüyor." Dermiş....

Allah ondan razı olsun...
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
Çok önceleri elifba kitabında okumuştum. Allah razı olsun
 

iskender

Üye
Katılım
4 Ocak 2007
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
böyle mübarekler varken insanlar niye başkalarını örnek alırlar ki?
 

fark

Üye
Katılım
8 Ocak 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
ben annesinin kabul etmemesini anlamadımnede olabiilir
 
S

Sidar

Guest
Takvimde okumuştum burdada okumak nasip oLdu .. Allah razı oLsun
 

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
Peygamber Evine Benzeyen Ev

Peygamber Evine Benzeyen Ev

Gönüller sultanı Mevlana Hazretleri'nin hizmetçisine: Bu gün evimizde yiyip içecek birşey var mı?" diye sorup, hizmetçisinin de "Hayır hiç birşey yok" diye cevap vermesi üzerine sevince garkolup ellerini Yüce Dergah'a açarak:

"Allahım, sana şükürler olsun ki, evimiz bugün Peygamber evine benziyor" diye Muhammed Mustafa'nın(sav) yolunun tozu olduğunu gösterdiğini,,. (29)
 

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
Tavus KuŞu Mİsalİ

İNSAN TAVUS KUŞU GİBİ OLMALI NASILKİ TAVUS KUŞU AYAKLARININ SİYAHLIĞINI GÖRÜRDE VÜCUDUNUN GÜZELLİĞİNİ GÖRMEZ İNSANDA BU DÜŞÜNCE VE HAL ÜZERİNE OLMALIDIR. ÇÜNKÜ İYİ HALİNE BAKARAK ONA GÜVENMEK KİBİR VE GURURA SEBEB OLUR. MAHLUKATTAKİ KEMALATIN HEPSİ ALLAH cc 'IN YANSIMASIDIR, KİŞİNİN KEMALATI KENDİNDEN BİLMESİ BOŞ BİR İDDİA VE BÜYÜK BİR KUSURDUR.

SİBGATULLAH EL ARVASİ HZ (GAVSI HİZANI) MİNAH KİTABINDAN ALINTI
 

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
Hz. Süheyb(r.a.)

Hz. Süheyb, Allah ve Resulü için tüm zenginliklerinden vazgeçen insanların sembolüdür. Hakkında ayet nazil olmuştur. Cömertliği ve nişancılığı ile meşhurdur.
Süheyb bin Sinan ya da Süheyb-i Rûmî olarak meşhur olmuştur. Hz Süheyb’in babası, Nemr soyundan Sinan, anası Kuayd kızı Selma’dır. Dedesi, Musul civârındaki bir kasabanın hâkimi idi. Günün birinde, Bizanslılar hücum ettiler. Çok kimseyle birlikte, Küçük Süheyb de esir düştü. Uzun müddet, Romalıların elinde esir kaldı. İşte bu yüzden, Süheyb-i Rûmî olarak anılmıştır. Onu, Mekkeli Abdullah bin Ced’an satın aldı. Bir müddet sonra da, iyi hareketlerinden dolayı azât etti.

Hz. Süheyb, orta boylu, kırmızı yüzlü, çok cömert ve lâtifeyi seven bir kişiydi. Resûlullah’ın hadîslerine büyük önem verir, ‘hata ederim’ endişesiyle hadîsleri nakletmezdi. ‘Niçin nakletmiyorsun’ diyenlere şöyle cevap veriyordu: “Vallahi ben Resûlullah’ın hadîslerini bile bile nakletmiyorum. İsterseniz gelin size Peygamber Efendimiz’in savaşlarını ve yanlarında bulunduğum sırada gördüğüm şeylerin hepsini anlatayım. Fakat, “Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu.” demeye gelince, ben onu yapamam!”

Efendimiz, Süheyb’i çok severdi. “Bir kimse Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, bir ananın evlâdını sevmesi gibi Süheyb’i sevsin.” buyurmuştur. Ka’be-i Muazzama’nın güneyinde, yüksekçe bir yerde, Hz. Erkam’ın evi bulunuyordu. Hz. Erkam, Mekke’nin ileri gelenlerinden, itibarı çok olan bir zât idi ki, herkes kendisine hürmet ve ikrâm ederdi. Bu gibi sebeplerden dolayı, Efendimiz ve diğer Müslümanlar burada toplanırlar, emniyetli bir yer olduğu için ibâdetlerini rahat yaparlardı. Yeni Müslüman olmak isteyenler de bu eve gelir, Müslüman olmakla şereflenirdi. Bunun için, bu eve Dar’ül-İslâm ve Dârü’l-Erkam gibi isimler verilmişti. Süheyb bin Sinan da bu evde Müslüman olmuştur. Müslüman olduğunu açıklamaktan çekinmeyen yedi mücâhid sahâbîden biri oydu.

Hakkında ayet indi

Hz. Süheyb, Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra Mekkeli müşriklerin, şiddetli hücum ve işkencelerine mâruz kaldı. Hz. Süheyb, Mekke’de akrabası, dayanağı olmayan bir zât olduğu için, müşrikler kendisine çok zulmederler, konuşamayacak hâle getirinceye kadar döverlerdi. Demir gömlek giydirirler, en sıcak günde, güneş altında tutulur, üstüne de yük bindirirlerdi.

Bir gün, Hz. Habbâb ve Hz. Ammâr’la birlikte giderlerken, müşriklerden bazıları ile karşılaştılar. Müşrikler, “İşte Muhammed’e tâbi olan kimseler!” diye alay ettiler ve bazı yakışıksız sözler söylediler. Hz. Süheyb onlara cevâben dedi ki: “Evet! Allah’ın Peygamberine tâbi olan, O’nunla beraber bulunmaktan zevk alan kimseler biziz. Hz. Muhammed’e (sas) biz inandık, siz inanmadınız. Biz O’nun (sas) söylediklerinin, bildirdiklerinin hepsinin doğru olduğunu kabûl ettik. Siz yalanladınız. Bütün üstünlük ve fazîletler İslâmiyet’te, bütün zillet ve felâketler de müşrikliktedir. Müslümanlıkta aşağılık, müşriklikte üstünlük yoktur.” Hz. Süheyb böyle söyleyince saldırdılar ve onu konuşamayacak hâle gelinceye kadar dövdüler.

Hz. Süheyb, Mekke’de kendi gayretleriyle büyük bir servet elde edip hayli zengin oldu. Medîne-i Münevvere’ye hicret edeceği müşrikler tarafından haber alınınca yine yolu kesildi. “Senin bu kadar mal ve para ile gitmene izin vermeyiz!” dediler.

Hz. Süheyb de, “Ey müşrikler. Beni iyi tanırsınız ki, çok iyi ok atarım. Üzerime gelirseniz, sadağımdaki okların hepsini size atarım ve sonra kılıcımı çekerim. Bunlardan biri elimde bulundukça bana bir şey yapamazsınız, kendiniz bilirsiniz! Yanımda ve Mekke’de bulunan mallarımı size verirsem önümden çekilir misiniz, yolumu açar mısınız?” dedi. Hemen kabûl ettiler. Müşriklerin elinden kurtuldu ve hiç parasız olarak yoluna devam etti. Çölde binbir güçlüklere rağmen Peygamber’imize (sas) kavuşmanın heyecanı ile bütün sıkıntılardan zevk alarak yoluna devam etti. Efendimiz (sas), Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’le (r.anhüm) birlikte Hz. Külsüm bin Hedm’in hânesine misâfirdiler. Orada buluştular. Süheyb olanları anlattıktan sonra Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Süheyb kazandı, Süheyb kazandı, Ebû Yahyâ kazandı! Satış kârlı çıktı. Satış kârlı çıktı!”

Sonra Hz. Süheyb (ra) hakkında nâzil olan: “İnsanlardan bir kısmı, Allahü Teâlâ’nın rızâsını isteyerek O’na ibâdet yolunda kendini ve malını fedâ ederler.” meâlindeki âyet-i kerîmeyi (Bakara, 2/207) okudular. Hz. Ömer, Hz. Süheyb’i çok severdi. Hz. Ömer, hançerle yaralanınca yerine geçecek halîfeyi seçmek için şûra ehlini tayin edip, yeni halîfe seçilinceye kadar Hz. Süheyb’in kendisinin yerine vekil olması ve cenâze namazını kıldırması için vasiyet etti.

Hz. Süheyb, üç gün müddetle cemaate namazları kıldırdı. Hz. Ömer’in cenâze namazını da kıldırdı. 70 yaşında, 658’de Medîne-i Münevvere’de vefât etti. Bâki Kabristanı’na defnolundu.



selam ve dua ile...
 

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
Sana Hizmet Askimdan Mahrum Kalacagim Diye....

SANA HIZMET ASKIMDAN MAHRUM KALACAGIM DIYE....

Imam-i MaLik´in babasi oLan Enes,
ResuLuLLah´in hizmetkari oLan Enes. Son
zamanda zayifLiyor. Bunu fark edip , gören Hz.PeyGamber;
"Ey Enes! Nicin zayifLiyorsun? Bir kederin, bir üzüntün,
bir sikintin mi var?" buyururLar.
Hz.Enes; "Ya RasuLuLLah! Sana hizmet ediyorum.
Bundan seref duyuyorum, sevk duyuyorum, ask duyuyorum,
mutLuLuk duyuyorum. ÖLünce, Sen Makam-i Mahmud-da
oLacaksin. Ben ise sana uLasamiyaCagim.
Senden ve Sana oLan hizmet askimdan mahrum
kaLacagim. Üzüntüm, sikintim, kederim odur.
Onun icin zayifliyorum."der. Hz.Peygamber;
"ÜzüLme Ya Enes!
Kisi sevdigi iLe beraberdir." buyurduLar.
 

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
Bİr İnsani Tanima Yollari Nelerdİr?

'Bir adam Hz. Ömer (r.a.)'in yanında bir hususta şâhitlikte bulunmuştu. Ömer ibnü'l-Hattâb hazretleri ona,

' Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, dedi.

Orada bulunanlardan birisi,

' Ben onu tanıyorum, deyince Hz. ömer,

' Nasıl bilirsin? diye sordu. O da,

' Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum, cevabını verdi.

Hz. Ömer (r.a.) tekrar sordu:

' Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur?

' Hayır, diye cevap verdi adam.

Hz. Ömer (r.a.) sormaya devam etti:

' İnsanın takvâsını ortaya koyan, muâmelesidir. Bu adam, alış'veriş yaptığın bir kimse midir?

Adam tekrar,

' Hayır, dedi.

Hz. Ömer (r.a.) bu defa;

' Bununla, insanın ahlâkının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkân veren bir yolculuk yaptın mı? diye sordu.

Adam bu soruya da,

' Hayır, cevabını verince, Hz. Ömer (r.a.),

' Sen onu tanımıyorsun, dedi ve sonra da adama dönerek,

' Git, seni tanıyan birini getir, buyurdu.'


Demek ki bir insanı iyi tanıyabilmek, doğruluk ve dürüstlüğünden emin olabilmek için; onunla, ya yakın komşuluk yapacaksın veya alış-verişte bulunacaksın yahut da beraber yolculuk edeceksin... Aksi takdirde, yani bu ölçülerden hiçbirisi ile tartmadığın bir kişi hakkında, müsbet veya menfî yönde şahâdette bulunmayacaksın. Zira bu demektir ki, sen onu tanımıyorsun
 

ozlem_tns

Doçent
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
586
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
ANKARA
tanıdığı sanıp çok yanıdığım için kimseyi tanıdığıma inanmıyorum ben
 
Üst