Anlat Rahatla (Gerçek Hayattan Kesitler)

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bir Havva Diyor ki…
Bu yaşadığım kötü olayı yazmayacaktım fakat benim gibi başkaları da aynı hataya düşmesinler diye yazdım; ama yazmak benim için zor oldu, anıları tekrardan yaşadım.
1 yıl 3 ay öncesinde bir arkadaşımın yanına gitmiştim, orda arkadaşımın iş arkadaşı beni görmüş tanışmak istemiş. “Farklı cemaatten birine olumlu bakar mısın.” dedi. Cevaben” farklı bir cemaat olması benim için önemli değil, herkesin gittiği yer aynı yerdir, benim için önemli olan şeylerden biri ahlakı, namazı olması içki sigarası olmamasıdır.” dedim.
İlk görüşmemizde ona her konuda açık oldum.Hangi cemaate bağlı olduğumu, her şeyi söyledim.O da kendini anlattı.Sonuç olarak olumsuzdum.Arkadaşım olumsuz olmamın nedenini sordu. “Görüşürken çok rahattı, gözlerimin içine bakarak konuşuyordu, senli hitap ediyordu, aynı zamanda ismimi çok rahat kullanıyordu, bu yüzden rahatsız oldum” dedim. Arkadaşım “mesleğinden dolayı öyledir” dedi, bir daha görüşmemi istedi. 2.görüşmede de aynı kanıdaydım. 3.görüşme derken kalbim çarpmaya başladı. Bunun nedeni ise bu zamana kadar ben ilk defa bir erkekle böyle özel bir durum için konuşuyordum.
Hamdolsun ki, ben ne ilköğretim ne ortaöğretim ne de üniversite yıllarımda hiçbir erkekle ne oturmuşum ne de muhabbet etmiştim. İsterseniz cahil deyin, bu kadar okumuşsun bunda ne var diyebilirsiniz.ilk defa iş hayatımda erkekler iş dışında hiçbir yerde bir erkekle asla konuşmamışımdır. Keşke iş hayatımda olmasaydı diyorum çünkü bu zamana kadar dikkat etmiştim.
Aracı olan arkadaşım artık bu görüşmeler nereye kadar gidecek, artık adını koyun dediler.Bu süre zarfında bulunduğum cemaatten ve birkaç kişiden onu araştırmalarını istedim.Gelen cevapları ona hiç söylememiştim.Olumsuz gelmişti cevaplar.Nedenlerini de bildirdiler.Fakat ben çok seviyorum diye artık izin verdiler.Peki dediler.Biz senin üzülmeni istemiyoruz dediler bana kırıldılar bu zamana kadar itaatkar olmuştum çünkü.İlk defa istişareye itaat etmemiştim.Onu bulunduğum cemaate sevdirmeye çalıştım.Hayır o böyle inanın ki dedim. İki taraftan da araştırdık hem onun cemaatinden hem de buradan iki tarafta olumsuz cevap verdiler, biz senin mutlu olmanı istiyoruz dediler.
Arkadaşım bu görüşmeler nereye kadar dedikten sonra, onu aradım bir görüşme yaptık.Bu şehirde en sevdiğim yerde görüştük.Ciddiyetini sorguladım.Heyecanlıydım çünkü benim kalbimin ilk baharıydı o kış soğuğunda.Utandığımdan dolayı yüzüne bile bakamıyordum..Ona bakarken gözlerimi kaçırırdım.Çünkü utanıyordum.Onunla her buluşmam da heyecanlanıyordum.Onunla buluşmaya gitmeden önce hep 2 rekat namaz kılardım.Allahım yardım et bu işten bize diye.Benden müthiş bir şey istedi.Başörtü takmamı istedi, çok sevindim. “Hemen şu anda yapamam, fakat evlendikten sonra yaparım” dedim. Fakat bu konuda yanımda olur musunuz dedim. Eve gittim 2 rekat namaz kıldım şükür namazıydı.O kadar mutluydum ki.sonra zamanla kendime bir başörtü aldım.O da bana almıştı bir tane hepsini evde takardım aynanın önüne geçip.
Bu süre zarfında bir gün elimi tuttu, önce izin vermedim fakat sonra izin verdim. Biz evleneceğiz dedi. Bir hadisi şerifi söyledi. “Evlenince bütün günahlarımız dökülecek ellerimizin arasından” dedi. Benim dini bilgim onun kadar değildir. Doğum günümde bana müthiş bir sürpriz yaptı kuran meali hediye etti.İşte bana verilebilecek en güzel hediye buydu.Bana hep ayetler hadisler ışığında cevap verirdi.Böyle zamanlarda eve gidip şükür namazı kılardım böyle bir insanı nasip ettiği için.Ona derdim ben kimsenin elini tutmadım ilk defa senin elini tutuyorum, bu benim için çok önemli bir şey demiştim.Zamanla gözlerimdeki o ar perdeleri kalkmaya başladı.Sanki biz yavaş yavaş karı koca moduna girmeye başladık.Hala adını koymuyordu.Zamanla bulunduğum cemaatin kitaplarına, büyüğüne laf atmaya başladı,Üzülüyordum.
Bir gün beni evine davet etti. Cemaat eviydi. Hiç kimse yokmuş, balık yapmış (o zamandan beri balık yiyemiyorum.)Benim sevdiğim şeyleri almış. “Gelmesem daha iyi olur.” dedim. Niye ki ne olacak dedi. Peki dedim.Tam evine giderken annem aradı, sesi ağlamaklıydı. “Yavrum rüyamda gördüm, bir adam sana kötülük yapıyordu dikkat et .”dedi. Anneme söyleyememiştim biriyle görüşüyorum diye bu gizlilikte beni bitiriyordu, üzüyordu.
Eve gittim.Yemek yedik film seyretme kısmına geçtik; fakat olmaması gereken şeyler yaşanmaya başlandı.Bana dokundu,vesaire şeyler, sonra cinsel içerikli teklifler.Eve geldim hıçkıra hıçkıra ağladım.”Evleneceğiz inşallah biz, anneme senden bahsettim.” dedi… Sonra bu olay yaşanmamış gibi hayatımıza devam etmeye başladık; çünkü o yaptığına pişman olmuş, özür dilemişti.
O sırada evlilik hakkına konuşuyorduk.Düğünümüz nerde olur, nasıl olur, tatilleri nasıl yaparız derdi ben de hep sen nerdeysen ben orda olurum. “Benim ailem köyde otururlar, inek sağar mısın?” dedi,”öğrenirim inşallah” dedim. Çalışma konusunda da kesinlikle çalışmamı istemiyordu. Çocuklara kim bakacak, bakıcı ya da annelerimiz mi bakacak, çocuk senin sözünü dinlemez dedi.Haklıydı onda da anlaştık çocuklar olunca ayrılacağım dedim.Kızım olursa ismini şunu koymak istiyorum demiştim.
Birlikte sessizliği dinlerdik,kavga etmezdik, o benim için çok değerliydi.O sinirlendiğinde ben susardım hiç karşılık vermedim.Onu görmeden sesini duymadan edemez oldum.O olayı unuttum.Bana hep kızardı niçin bana yemek yapmıyorsun.Bir arkadaşının mezuniyetine sarma yapmamı istedi.Evelallah yemeğin en kralını yaparım; fakat ismim sevgilisi diye geçiyordu.Ne sıfatla yapayım derdim.
Beni sevmiyorsun demişti, ama yapmamın doğru olmadığı kanısındaydım. Sonra 2. 3.4.5. yakınlaşmalar oldu olmaması gereken yakınlaşmalara devam etti.O işi yapmayı teklif etti; zevk alacağımı söyledi, kabul etmedim.
Bir gün benden ayrılmak istedi, sebep ise başörtüyü hemen yapmıyorum diyeymiş. Bir gece intihara karar vermiştim. Onu aradım hıçkıra hıçkıra ağladım, seninde bacın var dedim, kendimi kullanılmışlık hissinden alamıyordum.
Bu mailden sonra ertesi gün o yanıma geldi kırmızı güller almış.Bir daha deneyelim dedi.Onu o kadar seviyordum ki kabul ettim. Ertesi gün pikniğe gidelim dedi.Piknik dönüşü evine gittik bu evi cemaat evi değildi.Cemaat evinden ayrılmıştı, orda da olmaması gereken şeyler yine yaşandı.Beni gördüğünde dayanamıyormuş artık.Ertesi gün beni okula bıraktı, okulda hıçkıra hıçkıra ağladım.Boğuluyordum kimse yoktu tektim.
“Neler oluyor bana, nasıl olurda bir adamın evine giderim” dedim, bu zaman kadar ilköğretim lise, üniversite yıllarımda hiçbir erkekle muhatap olmamıştım.Sonra telefonla aradım ben başörtüyü evlendikten sonra yapacağım dedim, hemen yapmazsam ayrılacak mıyız dedim evet dedi, peki dedim kapattı telefonu..O hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etti. Benim içinse mücadeleler yeni başladı.
Onun için kazandığım bir pozisyonu bırakmıştım, çünkü yuva kuracaktım.
İnsan sevdiği için bütün fedakarlıkları yapar. 2 ay kadar sonra onu tekrar aradım “ben unutamıyorum o olayları, ben ne olacağım, bana dokundun 6 ay görüştün” dedim. “Ne yani sana dokundum diye evlenmem mi lazımdı” dedi . Sonra devam ettim “Dokundun ya o işi de yapsaydın….?” “Çirkinleşme” dedi. “Allah affeder, tövbe et dedi ” (yani suçlu sadece ben oldum ki öyle ki herhalde tedavi gören benim, o mutlu mesut devam ediyor).TÖVBE BASİT BİRŞEY Mİ? ve ekledi “sana dua ediyorum iyi biri ile karşılaşman için, çünkü sen çok iyi biriydin” dedi. “Ve namaz kılacağım, sana dua edeceğim, ben dua ettim Allahım hayırlısı değilse bu sevgiyi kalbimden al dedim ve aldı. Başörtüyü yapsaydın şimdi evli olurduk.” dedi.
Sonra tavsiyeleri vardı” Zaman her şeyin ilacıymış. Kendisi yeni insanlarla görüşerek beni unutmuş, bu sevgiyi kalbine gömmüş(!),bana da yeni biriyle görüşmemi” söyledi.
Dediğini yapamadım, çünkü her uyuduğumda o olay geliyordu aklıma. Kendimden tiksindim, eğlenilecek kız olarak gördüm. Son sözümü söyledim, Rabbim eğer hakkım varsa hakkımı helal etmiyorum ona . Bu dünya onun olsun, diğer alemde ondan hakkımı alacağım.Benim günahımı da bu dünyada al dedim.9 ay boyunca ağladım gizli olarak psikiyatriste gittim, ilaç kullandım. Bir gece yine intihar edecektim, kafamda tamam dedim. Birden uykuya daldım nasıl oldu anlamadım,sonra o gece rüyama bir alim zat geldi ve bana bir şey söyledi. Şu anda hala psikiyatrideyim %20-%30 iyileşme kaydetmişim.
Psikiyatrıma olayları, yaşadığım her şeyi anlatamadım, çünkü utanıyorum, o da bunun farkında. Kalkacaksın dedi. Allah ondan da razı olsun bırakmadı beni, hep yardımcı oldu.Toparlamaya çalıştı.Ben düşerken o beni tekrar kaldırdı.
Şimdi o bey nişanlıymış, istediği gibi birini bulmuş başörtülüymüş, fakat bana çalışmayacaksın demişti çalışan biriyle evleniyor. Çevremde ki arkadaşlar herkes onun nişanlandığını duyan herkes ohh çok şükür nişanlandı, ondan kurtuldun dediler. Ben bunu diyemiyorum çünkü çok sevdim onu.O beni kendine layık yar görmedi.Çünkü ben onun ailesine yakışan bir gelin değildim.Başörtülü değildim.
Psikiyatrımın bir tespiti var “onu öyle bir merkezine koymuşsun ki, hala ona güzel şeyler diyebiliyorsun, çok sevmişsin.” dedi.Ona kitap bile yazdım. Resmini yaptım. Yaptığım resmi ağlaya ağlaya yırttım.Mükafatlandırılan o cezalandırılan benim gibi geliyor bana. Niçin hala sevgim gitmiyor bunu anlayamıyorum.Bilemiyorum.
Ondan sonra karşıma çoook iyi bir insan çıktı; fakat ben kendimi o insana layık göremedim kendimi kirlenmiş, kullanılmış, günahkar hissinden alamıyorum. Psikiyatrımla istişare ettim ve o insana cevaben olumsuz gönderdim.
Peki ben nasıl ayağa kalkmaya çalışıyorum diye sorarsanız, benim gibi böyle durumlar veya daha kötüsünü yaşayan insanlara şunu diyorum DUA ile kalktım.Her gece teheccüt namazında rabbimle buluştum. Bir tek ona anlatabildim yaşadıklarımı görmüyor mu? Görüyor beni fakat anlatmak istiyorsunuz birilerine anlatamıyorsunuz.Ve kuran ve mealini okuyun.İnanın ki ruha çok iyi geliyor.Hatimler yapmaya çalışıyorum.O olay hep aklıma geldiğinde önce salavat çekiyorum, sonra estağfrullah, sonra da Hasbinallahü ve nimel vekil deyip düşüncelerimi değiştiriyorum.
Bütün genç kızlara söylüyorum hiçbir erkeğin evine ne olursunuz gitmeyin.Güvenmeyin.Cemaatçi, dindar dahi olsa..Çünkü hepimizin nefsi var…Ne olursunuz dikkat edin!
Bana da dualarınızı esirgemeyin, ihtiyacım var.

Ç.A.net
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bir Havva Diyor ki...
Zor bir meslek annelik..
Çoğu kadının burun kıvırdığı, hatta anne olanların bile buna katıldığı değeri küçültülen bir şey oldu annelik.

Tabi bir de el gün ne der anneleri var; çocuklarını hiç düşünmeden evde bir canavar, bir ahbabın yanında süt dökmüş kedi!.
Çalışan annelerimiz de var tabii:
Millet ne der, o kadar okudun, bütün emeklerin boşa mı gitsin, ayaklarının üzerinde durmalısın, kocanın eline bakamazsın, evde seninde sesin gür çıksın vs. vs. laflarla evlatlarını düşünmeden işe giren sabahın köründen taa akşama kadar çalışan anneler. Evlatlar küçücük yaşlardan itibaren ya kreşte yada tanımadığı bir buz gibi ama okumuş bakıcının elinde. Babaannesi, halası bakmaya gönüllü olanlarda var ama bu anneler hadi çalışıyorum evlatlarım kanından canından sıcacık birinin kollarında olsun demek yerine, gelirlerse düzenimi bozarlar, ya bir de kalırsa her şeye karışırlar. Kayınvalidem hiç okul görmemiş ki cahil çocuğuma ne verebilir!. derler onlar.
Ne verebilir: sevgisini verir, canının yanmasına izin vermez torununun, bir şekilde canı yandı diyelim kendi canıda yanar. Cahil bu kayınvalidem ne verebilir diyor ya anneler: merhameti, sevgiyi, hoşgörüyü saygıyı inancı insana dair ne varsa ama günümüzde değer görmeyen her şeyi verebilirler.
Bir de çalışmayan ama evladına bir şey vermek için ev hanımı olan değil, bir şekilde ya kocası izin vermemiş, ya iyi bir iş bulamamış, yada iş temposuna ayak uyduramayan anneler var ama bunların ki daha vahim.
Evde anneleri varken çocuklarını anne sevgisine ve ilgisine mahrum eden anneler..Evlatları evde aç ama karınları değil duyguları aç. Anneleri tv karşısında bitmek bilmeyen ahlaksızlıklar karşısında yahut bilgisayarda facebookta arkadaşlarını araıyor ya da arkadaşlarıyla kim ne yapmış konuşulmasa olmayacak öğrenmezse çatlayacak derin mevzularda, veya hayır hasenat işlerinde vs. vs Evlatları da anneleriyle konuşabilme, sarılabilme, oynayabilme bir şeyler paylaşabilme umuduyla çırpınmakta bazıları sessizliğe gömülmekte bazları da dikkat çekmek adına yaramazlıklar haşarılıklar peşinde..
Sonucunda da anneler habersiz, çocuklar çaresiz. Evlatlarına bağıran, hakaret eden döven hırpalayan annelerde var evlatlarında tamiri zor
duygusal hasarlar bırakan, güveni sevgiyi unutturabilen anneler onlar da.
Birde kürtaj bizim hakkımız diyen anneler var, sanki o evladını sadece kucağına alınca anne olunuyormuş gibi rahmine düştüğü an sen zaten annesin bir can taşıyorsun, nasıl kıyarsınki daha minicik gelişmemiş gelişmesi Allah ın takdiriyle sana bağlı olan yavruna. Koklayamadan, sevemeden öldürürsün onu hakın hukukun, yada bir anlık zevkin uğruna. Ya da bir doğum kontrol yöntemi sanırsn kürtajı cahilde değilsindir sen en azından lise yada üniversite mezunusundur ama bunlar okulda verilmiyor ki...
Bütün bu anne olamayan anneler bir şekilde annelerine bağlı anneliğin ne olduğunu ne kadar kutsal olduğunu temiz bir neslin büyük çoğunlukla anneye bağlı olduğunun bilincine varamamışlar vardırılmamışlar.
Annelere ve anne olacak tüm kadınlara sesleniyorum evlatlarınıza sahip çıkın.
Onları el ne der diye, hak hukuk özgürlük vs. uğruna heba etmeyin, sevginizi, merhametinizi onlara verebildiğinizce verin.
Unutmayın çocuklarınızın güzel ahlaklı, güçlü, dirençli, kendine güven duyan ve duyduran, sevecen, duygularını iyi bir şekilde paylaşan bireyler olabilmesi için annelere ihtiyaçları vardır. Fiziksel olduğu gibi psikolojik olarak da yetişmeleri size bağlıdır.
Güzel yarınlar adına bunu yapın başarabirsiniz, başarabiliriz..
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Ben onu çok sevdim.

Allah rızası için hayallerimi bir kenara koymam gerektiğimi anladığım zamanlarda bir ümit oldu bana…Seksen beş dakikalık tanışma merasimimizde iki hafta sonra sözlenmeye cesaret edecek kadar yüreğime girdi. Hayattan, evlilikten beklentilerimizi anlattığımız anlarda öylesine samimi ve dürüsttü ki. Kendime şunu sormuştum: Bu insanla bir ömür geçirebilir miyim? O an bir emniyet ve şefkat hissi kaplamıştı içimi. Evet demiştim, evet; utangaçlıkla harmanlanmış her gülüşü; evet, evet dedirtiyordu bana.Belki bir rüyaya kapılmıştım ilk zamanlar, evlilik sonrası bunalımlar yaşamıştım. Hiç hayal ettiğim gibi değildi. Sonra fark ettim, hayalim neydi ki benim? TV’lerde, romanlarda anlatılan nefis odaklı, abartılı, gerçek hayatta yaşanması imkânsız hikâyelerin peşine düşmüştü zihnim. Hayır dedim kendime, hayır. Bu bir zulüm, eşime, bu hayatta en sevdiğim insana karşı yaptığım bir zulüm.

Sonra evliliği güzelleştirmeye dair seçkin kitaplar okudum. Anladım, çok hatalarım vardı ve hamdolsun geç değildi, telafi etme fırsatı verdi ve hala da veriyor Rabbim.
Ben onu çok sevdim. Bazen özlemek sebebiyle bunaltırcasına sevdim. İstedim hep yanımda olsun, daha çok şey paylaşalım. Tabi dünya fani, biliyorum yetmeyecek ki.Ben onu bazen kırdım, hatta çok kırdım, incittim. Ama o öylesine beyefendi ki; beni, incitmemeye, kırmamaya, çocukça hallerimi görmemeye özen gösterdi.Bazen dedim boşanalım, olmayacak, bir şeyler eksik gibi. Konuştu benimle sabahlara kadar, ben ağladım, anlattım o dinledi. Biliyorum çok kere içine attı sıkıntılarını, sadece gülümsedi bana. Elimi tuttu, teselli oldu. Kendi iç mücadelemi evliliğe mal etmeme konusunda destek oldu. Başörtü yasağı sebebiyle üniversiteyi bırakmak zorunda mı kaldın, gel şimdi serbest, helalinden, açık öğretimden oku, arkandayım dedi.

Rabbim bu arada bize çok güzel yaratılmış, babasının kopyası bir bebek hediye etti. Kızımızı bir ay koynunda uyuttu babası, çok gazı vardı bebeğimizin. Bazı gecelerde birlikte uyumadık; hiç yastığını alıp, odadan çekip gitmedi eşim, ben ısrar ettim çok kez. Sen git uyu, yarın işe gideceksin, zihnin dinlensin dedim. O bizi öptü ve dualarla gitti başka bir odada uyumaya.Belki bana hiç çiçek almadı ya da özel bir günde hediye; ama sevmek bu değilmiş ki. Zorluklara beraber göğüs germek, birbirinden vaz geçmemek, hep motive etmek, saygı göstermek, kazandığın her lokmayı ailenle paylaşmakmış hakiki sevmek.Ben onu çok sevdim.Kalbime, telefon rehberime GÜNEŞİM diye yazdım.Çünkü o, sıcacık, sevgi dolu yüreği, dinimizi daha iyi yaşamaya azmetmiş ruhuyla hep ısıtıyor gönlümü ve evimi.Çünkü o, eve biraz geç gelse gecenin soğuğunu hisseder, bir yalnızlık hüznü kaplar içimi; taa ki zil çalana kadar, sonrası neşe ve mutluluk cıvıltıları.Ve ben şahidim ki; o iyi bir kul, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir evlat ve iyi bir damat.Ben onu çok sevdim Rabbim; GÜNEŞİMİ cennetine, beni de GÜNEŞİM’in yanına koy lütfen.

Sümeyye
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Bir Havva Diyor ki…
Bu yaşadığım kötü olayı yazmayacaktım fakat benim gibi başkaları da aynı hataya düşmesinler diye yazdım; ama yazmak benim için zor oldu, anıları tekrardan yaşadım.
1 yıl 3 ay öncesinde bir arkadaşımın yanına gitmiştim, orda arkadaşımın iş arkadaşı beni görmüş tanışmak istemiş. “Farklı cemaatten birine olumlu bakar mısın.” dedi. Cevaben” farklı bir cemaat olması benim için önemli değil, herkesin gittiği yer aynı yerdir, benim için önemli olan şeylerden biri ahlakı, namazı olması içki sigarası olmamasıdır.” dedim.
İlk görüşmemizde ona her konuda açık oldum.Hangi cemaate bağlı olduğumu, her şeyi söyledim.O da kendini anlattı.Sonuç olarak olumsuzdum.Arkadaşım olumsuz olmamın nedenini sordu. “Görüşürken çok rahattı, gözlerimin içine bakarak konuşuyordu, senli hitap ediyordu, aynı zamanda ismimi çok rahat kullanıyordu, bu yüzden rahatsız oldum” dedim. Arkadaşım “mesleğinden dolayı öyledir” dedi, bir daha görüşmemi istedi. 2.görüşmede de aynı kanıdaydım. 3.görüşme derken kalbim çarpmaya başladı. Bunun nedeni ise bu zamana kadar ben ilk defa bir erkekle böyle özel bir durum için konuşuyordum.
Hamdolsun ki, ben ne ilköğretim ne ortaöğretim ne de üniversite yıllarımda hiçbir erkekle ne oturmuşum ne de muhabbet etmiştim. İsterseniz cahil deyin, bu kadar okumuşsun bunda ne var diyebilirsiniz.ilk defa iş hayatımda erkekler iş dışında hiçbir yerde bir erkekle asla konuşmamışımdır. Keşke iş hayatımda olmasaydı diyorum çünkü bu zamana kadar dikkat etmiştim.
Aracı olan arkadaşım artık bu görüşmeler nereye kadar gidecek, artık adını koyun dediler.Bu süre zarfında bulunduğum cemaatten ve birkaç kişiden onu araştırmalarını istedim.Gelen cevapları ona hiç söylememiştim.Olumsuz gelmişti cevaplar.Nedenlerini de bildirdiler.Fakat ben çok seviyorum diye artık izin verdiler.Peki dediler.Biz senin üzülmeni istemiyoruz dediler bana kırıldılar bu zamana kadar itaatkar olmuştum çünkü.İlk defa istişareye itaat etmemiştim.Onu bulunduğum cemaate sevdirmeye çalıştım.Hayır o böyle inanın ki dedim. İki taraftan da araştırdık hem onun cemaatinden hem de buradan iki tarafta olumsuz cevap verdiler, biz senin mutlu olmanı istiyoruz dediler.
Arkadaşım bu görüşmeler nereye kadar dedikten sonra, onu aradım bir görüşme yaptık.Bu şehirde en sevdiğim yerde görüştük.Ciddiyetini sorguladım.Heyecanlıydım çünkü benim kalbimin ilk baharıydı o kış soğuğunda.Utandığımdan dolayı yüzüne bile bakamıyordum..Ona bakarken gözlerimi kaçırırdım.Çünkü utanıyordum.Onunla her buluşmam da heyecanlanıyordum.Onunla buluşmaya gitmeden önce hep 2 rekat namaz kılardım.Allahım yardım et bu işten bize diye.Benden müthiş bir şey istedi.Başörtü takmamı istedi, çok sevindim. “Hemen şu anda yapamam, fakat evlendikten sonra yaparım” dedim. Fakat bu konuda yanımda olur musunuz dedim. Eve gittim 2 rekat namaz kıldım şükür namazıydı.O kadar mutluydum ki.sonra zamanla kendime bir başörtü aldım.O da bana almıştı bir tane hepsini evde takardım aynanın önüne geçip.
Bu süre zarfında bir gün elimi tuttu, önce izin vermedim fakat sonra izin verdim. Biz evleneceğiz dedi. Bir hadisi şerifi söyledi. “Evlenince bütün günahlarımız dökülecek ellerimizin arasından” dedi. Benim dini bilgim onun kadar değildir. Doğum günümde bana müthiş bir sürpriz yaptı kuran meali hediye etti.İşte bana verilebilecek en güzel hediye buydu.Bana hep ayetler hadisler ışığında cevap verirdi.Böyle zamanlarda eve gidip şükür namazı kılardım böyle bir insanı nasip ettiği için.Ona derdim ben kimsenin elini tutmadım ilk defa senin elini tutuyorum, bu benim için çok önemli bir şey demiştim.Zamanla gözlerimdeki o ar perdeleri kalkmaya başladı.Sanki biz yavaş yavaş karı koca moduna girmeye başladık.Hala adını koymuyordu.Zamanla bulunduğum cemaatin kitaplarına, büyüğüne laf atmaya başladı,Üzülüyordum.
Bir gün beni evine davet etti. Cemaat eviydi. Hiç kimse yokmuş, balık yapmış (o zamandan beri balık yiyemiyorum.)Benim sevdiğim şeyleri almış. “Gelmesem daha iyi olur.” dedim. Niye ki ne olacak dedi. Peki dedim.Tam evine giderken annem aradı, sesi ağlamaklıydı. “Yavrum rüyamda gördüm, bir adam sana kötülük yapıyordu dikkat et .”dedi. Anneme söyleyememiştim biriyle görüşüyorum diye bu gizlilikte beni bitiriyordu, üzüyordu.
Eve gittim.Yemek yedik film seyretme kısmına geçtik; fakat olmaması gereken şeyler yaşanmaya başlandı.Bana dokundu,vesaire şeyler, sonra cinsel içerikli teklifler.Eve geldim hıçkıra hıçkıra ağladım.”Evleneceğiz inşallah biz, anneme senden bahsettim.” dedi… Sonra bu olay yaşanmamış gibi hayatımıza devam etmeye başladık; çünkü o yaptığına pişman olmuş, özür dilemişti.
O sırada evlilik hakkına konuşuyorduk.Düğünümüz nerde olur, nasıl olur, tatilleri nasıl yaparız derdi ben de hep sen nerdeysen ben orda olurum. “Benim ailem köyde otururlar, inek sağar mısın?” dedi,”öğrenirim inşallah” dedim. Çalışma konusunda da kesinlikle çalışmamı istemiyordu. Çocuklara kim bakacak, bakıcı ya da annelerimiz mi bakacak, çocuk senin sözünü dinlemez dedi.Haklıydı onda da anlaştık çocuklar olunca ayrılacağım dedim.Kızım olursa ismini şunu koymak istiyorum demiştim.
Birlikte sessizliği dinlerdik,kavga etmezdik, o benim için çok değerliydi.O sinirlendiğinde ben susardım hiç karşılık vermedim.Onu görmeden sesini duymadan edemez oldum.O olayı unuttum.Bana hep kızardı niçin bana yemek yapmıyorsun.Bir arkadaşının mezuniyetine sarma yapmamı istedi.Evelallah yemeğin en kralını yaparım; fakat ismim sevgilisi diye geçiyordu.Ne sıfatla yapayım derdim.
Beni sevmiyorsun demişti, ama yapmamın doğru olmadığı kanısındaydım. Sonra 2. 3.4.5. yakınlaşmalar oldu olmaması gereken yakınlaşmalara devam etti.O işi yapmayı teklif etti; zevk alacağımı söyledi, kabul etmedim.
Bir gün benden ayrılmak istedi, sebep ise başörtüyü hemen yapmıyorum diyeymiş. Bir gece intihara karar vermiştim. Onu aradım hıçkıra hıçkıra ağladım, seninde bacın var dedim, kendimi kullanılmışlık hissinden alamıyordum.
Bu mailden sonra ertesi gün o yanıma geldi kırmızı güller almış.Bir daha deneyelim dedi.Onu o kadar seviyordum ki kabul ettim. Ertesi gün pikniğe gidelim dedi.Piknik dönüşü evine gittik bu evi cemaat evi değildi.Cemaat evinden ayrılmıştı, orda da olmaması gereken şeyler yine yaşandı.Beni gördüğünde dayanamıyormuş artık.Ertesi gün beni okula bıraktı, okulda hıçkıra hıçkıra ağladım.Boğuluyordum kimse yoktu tektim.
“Neler oluyor bana, nasıl olurda bir adamın evine giderim” dedim, bu zaman kadar ilköğretim lise, üniversite yıllarımda hiçbir erkekle muhatap olmamıştım.Sonra telefonla aradım ben başörtüyü evlendikten sonra yapacağım dedim, hemen yapmazsam ayrılacak mıyız dedim evet dedi, peki dedim kapattı telefonu..O hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etti. Benim içinse mücadeleler yeni başladı.
Onun için kazandığım bir pozisyonu bırakmıştım, çünkü yuva kuracaktım.
İnsan sevdiği için bütün fedakarlıkları yapar. 2 ay kadar sonra onu tekrar aradım “ben unutamıyorum o olayları, ben ne olacağım, bana dokundun 6 ay görüştün” dedim. “Ne yani sana dokundum diye evlenmem mi lazımdı” dedi . Sonra devam ettim “Dokundun ya o işi de yapsaydın….?” “Çirkinleşme” dedi. “Allah affeder, tövbe et dedi ” (yani suçlu sadece ben oldum ki öyle ki herhalde tedavi gören benim, o mutlu mesut devam ediyor).TÖVBE BASİT BİRŞEY Mİ? ve ekledi “sana dua ediyorum iyi biri ile karşılaşman için, çünkü sen çok iyi biriydin” dedi. “Ve namaz kılacağım, sana dua edeceğim, ben dua ettim Allahım hayırlısı değilse bu sevgiyi kalbimden al dedim ve aldı. Başörtüyü yapsaydın şimdi evli olurduk.” dedi.
Sonra tavsiyeleri vardı” Zaman her şeyin ilacıymış. Kendisi yeni insanlarla görüşerek beni unutmuş, bu sevgiyi kalbine gömmüş(!),bana da yeni biriyle görüşmemi” söyledi.
Dediğini yapamadım, çünkü her uyuduğumda o olay geliyordu aklıma. Kendimden tiksindim, eğlenilecek kız olarak gördüm. Son sözümü söyledim, Rabbim eğer hakkım varsa hakkımı helal etmiyorum ona . Bu dünya onun olsun, diğer alemde ondan hakkımı alacağım.Benim günahımı da bu dünyada al dedim.9 ay boyunca ağladım gizli olarak psikiyatriste gittim, ilaç kullandım. Bir gece yine intihar edecektim, kafamda tamam dedim. Birden uykuya daldım nasıl oldu anlamadım,sonra o gece rüyama bir alim zat geldi ve bana bir şey söyledi. Şu anda hala psikiyatrideyim %20-%30 iyileşme kaydetmişim.
Psikiyatrıma olayları, yaşadığım her şeyi anlatamadım, çünkü utanıyorum, o da bunun farkında. Kalkacaksın dedi. Allah ondan da razı olsun bırakmadı beni, hep yardımcı oldu.Toparlamaya çalıştı.Ben düşerken o beni tekrar kaldırdı.
Şimdi o bey nişanlıymış, istediği gibi birini bulmuş başörtülüymüş, fakat bana çalışmayacaksın demişti çalışan biriyle evleniyor. Çevremde ki arkadaşlar herkes onun nişanlandığını duyan herkes ohh çok şükür nişanlandı, ondan kurtuldun dediler. Ben bunu diyemiyorum çünkü çok sevdim onu.O beni kendine layık yar görmedi.Çünkü ben onun ailesine yakışan bir gelin değildim.Başörtülü değildim.
Psikiyatrımın bir tespiti var “onu öyle bir merkezine koymuşsun ki, hala ona güzel şeyler diyebiliyorsun, çok sevmişsin.” dedi.Ona kitap bile yazdım. Resmini yaptım. Yaptığım resmi ağlaya ağlaya yırttım.Mükafatlandırılan o cezalandırılan benim gibi geliyor bana. Niçin hala sevgim gitmiyor bunu anlayamıyorum.Bilemiyorum.
Ondan sonra karşıma çoook iyi bir insan çıktı; fakat ben kendimi o insana layık göremedim kendimi kirlenmiş, kullanılmış, günahkar hissinden alamıyorum. Psikiyatrımla istişare ettim ve o insana cevaben olumsuz gönderdim.
Peki ben nasıl ayağa kalkmaya çalışıyorum diye sorarsanız, benim gibi böyle durumlar veya daha kötüsünü yaşayan insanlara şunu diyorum DUA ile kalktım.Her gece teheccüt namazında rabbimle buluştum. Bir tek ona anlatabildim yaşadıklarımı görmüyor mu? Görüyor beni fakat anlatmak istiyorsunuz birilerine anlatamıyorsunuz.Ve kuran ve mealini okuyun.İnanın ki ruha çok iyi geliyor.Hatimler yapmaya çalışıyorum.O olay hep aklıma geldiğinde önce salavat çekiyorum, sonra estağfrullah, sonra da Hasbinallahü ve nimel vekil deyip düşüncelerimi değiştiriyorum.
Bütün genç kızlara söylüyorum hiçbir erkeğin evine ne olursunuz gitmeyin.Güvenmeyin.Cemaatçi, dindar dahi olsa..Çünkü hepimizin nefsi var…Ne olursunuz dikkat edin!
Bana da dualarınızı esirgemeyin, ihtiyacım var.

Ç.A.net

ben zannetim hayat hikayesi sana ait:agla:..forumda yoneticilik yapan biri nasıl depresyom hastası olabilir diye düşnüyordum.el eteklerini hayattan çekerler.
topluma, hayata yenilmedir depresyon.

şeytan insana hiç bir rahatsızlık veremez düşüncelerini etkileyemez.o sadece yolunu gösterir o kadar...

bence ilaç kullanması lazım..hacı hoca işi cemaat işi tarikat değil bu iş !
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
ben zannetim hayat hikayesi sana ait:agla:..forumda yoneticilik yapan biri nasıl depresyom hastası olabilir diye düşnüyordum.el eteklerini hayattan çekerler.
topluma, hayata yenilmedir depresyon.

şeytan insana hiç bir rahatsızlık veremez düşüncelerini etkileyemez.o sadece yolunu gösterir o kadar...

bence ilaç kullanması lazım..hacı hoca işi cemaat işi tarikat değil bu iş !

Malatyalılar ya velidir ya deli :)
Biz malatyalıyız depresiflik değil de henüz veliye de olamadık :)
yalnız zaman zaman hayata yeniliyoruz, dualarımızı yitirince...
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0


Malatyalılar ya velidir ya deli :)
Biz malatyalıyız depresiflik değil de henüz veliye de olamadık :)
yalnız zaman zaman hayata yeniliyoruz, dualarımızı yitirince...

depresyon bir hastalık.tıp bir sebeb bulamadığı için ruhsal bir hastalık olarak değerlendiriliyor.çok depresyon gördüm.
birisi hiç unutmam.mahalla arkadaşımdı .şen şakrar,kız peşinde koşan haylaz,geveze bir arkadaştı .Daha çocukken bile hal haraketleri garib gelirdi bize..Almanyaya gitmiş 15 sene orada kalmıştı.türkiyede bir işe girmişti.Görmemiştim kendisini.
bir gün camiden çıkarken koluma biri yapıştı.:)yeşil bir takke ,up uzun bir cubbe ve sakal içinde ,naber havas! dedi..
arkadaşa şöyle bir baktım tanıyamadım.tanıdığıma bile inanamadım!:blink:
yaa halil ne oldu sana böyle!
-Ben döndüm tövbe ettim!deyip islami sorular soruyor.cevab veremediğim sorulara garib bir şekilde gülerek sanki beni alt etmişcesine gevrek gevrek gülüyordu.
bana cihadı anlatıyor.Bu devlet kafir .!cihad edeceğiz şeriatı getireceğiz !etrafda çok kafir var!....
-iyi çok güzel halil dine dönmüşsün çok güzel! dedim..
-biz dini senden daha iyi biliriz deyip sırıtıyordu.
.tamam bil ,yeterki bil! dedim ..fakat harketleri ,konuşması bir garib geliyordu bana.
.-Abi bak! bunlar benim çocuklar yanındaki hanımım!öğretmen dedi.


çcuklar 5- 7 yaşlarında takkeli şirin ,hanımı karaçarşaflı bir kızcağız.

-Allah mesut bahtiyar etsim dedim ayrıldık..

Arada 3 sene sonra bizim halil'le iligili bir hikaye geldi kulağıma..çarşıda ara sırada görüyordum .cubbe takke gitmiş sakal kesilmiş.tanıdığım halile dönüşümüştü.
camide gördüğümüzde yoktu..
eşini aldattığı bu nedenle boşanmanın eşiğine geldiklerini duydum.
eşi yine başı çarşaflı hiç taviz vermemiş bir hanım kız !eşimle pazarda selamlalışıyorlardı..
valla kıza acıdım!!

Ailesinin isteğiyle gitmiş bir deliye yar olmuş!..yazık dedim..Allah şifa versin işlerini kolay eylesin diyelim..



birde yanımızda çalışan bir kız var .3 ilaç kullanıyor.kullanmadığında hayattan zevk alamıyor.

aslında yuzlerinden haraketlerinden bile anlaşılabiliyorlar..gerçekten kötü bir durum.





 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
ben zannetim hayat hikayesi sana ait:agla:..forumda yoneticilik yapan biri nasıl depresyom hastası olabilir diye düşnüyordum.el eteklerini hayattan çekerler.
topluma, hayata yenilmedir depresyon.

Sayın @Havas

Türkiye'de yapılan araştırmalarda şu sonuca varılmış ki toplumun üçte biri ruh hastası.

Kimisi hafif vakıa kimisi ağır.

Misalen ben normalsem sizde normalseniz ortalamaya göre sayın @Büşra Betül hasta olabilir.

Ben söylemiyorum doktorlar söylüyor.

Selam ve dua ile...
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
İşyerinde yıllardır beraber çalıştığımız bir arkadaş var kendisi OKB hastası (Obsesif Kompulsif Bozukluk).

Kendiside bu durumun farkında.

Zaman zaman hastalığının ağırlaştığı ve hastaneye yattığı dönemlerde oluyor.

Neyse gelelim meseleye, bir gün telefon çaldı çok eskiden beraber çalıştığımız bir arkadaş bana bu OKB olan arkadaşımızı sordu.

Evlilik meselesi imiş damadı araştırıyorlar.

Hasta olan arkadaşımız Malatya'lı, gelin adayıda Malatya'lı.

O an üzerime öyle büyük bir yük bindi ki, arkadaşım kötü desem belki evlenince ev bark sahibi olunca düzelecek normalleşecek.

İyi biri desem belki kızcağıza dünyayı zindan edecek, kıza zarar verecek.

Arada kaldım.

Bir taraftan iyiliğinide istiyorum diğer taraftdan evleneceği kızında hayatının mahvolmamasını düşünüyorum.

Yuvarlak cümlelerle olayı geçiştirdim.

Namazlarını aksatmaz dedim.

Bir yandanda içimden diyorum inşallah evlenince psikolojik sorunları düzelir, evliliği hayırlı olur inşallah diye.

Uzun lafın kısası evlendiler 2-3 sene oldu.

Bu 2-3 senede arkadaşım bir kaç kez hastalığından hastaneye kaldırıldı filan.

Hem bu evliliğe ben sebebiyet verdim diye hemde arkadaşımı sevdiğimden bir kaç kez ailece alıp onları pikniğe götürdüm.

Bunuda nedense burada paylaşmak istedim.

Sonuç olarak arkadaşım kendisinde OKB hastalığı olduğunu biliyor, çevresindeki insanlarda biliyor.

Ama toplum içinde hastalığı olduğunu bilmeyen bir sürü insan var.

Selam ve dua ile...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Kıza söylenmedi mi rahatsızlığı eğer öyleyse haksızlık yapılmış..
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Sayın @Havas

Türkiye'de yapılan araştırmalarda şu sonuca varılmış ki toplumun üçte biri ruh hastası.

Kimisi hafif vakıa kimisi ağır.

Misalen ben normalsem sizde normalseniz ortalamaya göre sayın @Büşra Betül hasta olabilir.

Ben söylemiyorum doktorlar söylüyor.

Selam ve dua ile...

sıkıntı bunalım hastalık değildir normal insan tepkisi.bazı insalar sinirli bazı insanlarda sakin olabilir buda kişlikdir..
depresyon hastası belli oluyor...doktor görürse daha iyi olur elbette..

kendimizdende şuphe edebiliriz.buda gayet normal..

toplumun çoğundada var bence..

büşra hanım gayet guzel yazıyor yazılarında ruhunun aksetti bir sorun yok gibi.

bana göre tek proplemli biri var ...A.b ..diye kısaltılabilir niki..:D
 

deren

semure
Katılım
11 Haz 2012
Mesajlar
2,393
Tepkime puanı
262
Puanları
0
Kıza söylenmedi mi rahatsızlığı eğer öyleyse haksızlık yapılmış..
hastalığı karşı tarafa söylenmedi iise hem haksızlık hemde çok büyük bir yanlışlık yapılmış.evlenmeden önce herşey baştan konuşulmalı.aracı olanlarda özelllikle adaylar hakkında bildikleri olumsuz davranışları özellikle söylemeliler ki ileide bir sorun oluşturmasın.ebu computer söylememekle yanlış yapmışsınız
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
ebu computer söylememekle yanlış yapmışsınız

Kızı tanımıyordum.

Tanısam dolaylı yollardanda olsa bir şekilde söylerdim.

Ama dediğim gibi bir yandan kızı yakıyoruz düşüncesi varken bir yandanda evliliklerine mani oluyorum, ya mutlu mesut güzel bir yuva kurarlarsa düşüncesi vardı.

Beni arayan kişiye damadın olumsuzluklarını söyleyemedim, başka isimler verip onlardanda araştırın soruşturun dedim.

Hayırlısı inşallah mutlu mesut bir hayat sürerler.

Kız içinde erkek içinde hayırlısı olur.

Selam ve dua ile...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
hastalığı karşı tarafa söylenmedi iise hem haksızlık hemde çok büyük bir yanlışlık yapılmış.evlenmeden önce herşey baştan konuşulmalı.aracı olanlarda özelllikle adaylar hakkında bildikleri olumsuz davranışları özellikle söylemeliler ki ileide bir sorun oluşturmasın.ebu computer söylememekle yanlış yapmışsınız

Yok ben sn Ebayı eleştirmedim karşı tarafın söylemesi gerektiğini vurgulamak istedim..
 

deren

semure
Katılım
11 Haz 2012
Mesajlar
2,393
Tepkime puanı
262
Puanları
0
Kızı tanımıyordum.

Tanısam dolaylı yollardanda olsa bir şekilde söylerdim.

Ama dediğim gibi bir yandan kızı yakıyoruz düşüncesi varken bir yandanda evliliklerine mani oluyorum, ya mutlu mesut güzel bir yuva kurarlarsa düşüncesi vardı.

Beni arayan kişiye damadın olumsuzluklarını söyleyemedim, başka isimler verip onlardanda araştırın soruşturun dedim.

Hayırlısı inşallah mutlu mesut bir hayat sürerler.

Kız içinde erkek içinde hayırlısı olur.

Selam ve dua ile...[/QUOTE

gerçekleri söylemek evliliğe mani olmaz ki temelin daha sağlam atılmasına vesile olur.rahatsızlığını erkekte söylememiş yalan üzerine kurulan evlilikten mutlu mesut güzel ve daim bir yuva beklemekte bir başka konu....
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
yalan üzerine kurulan evlilikten mutlu mesut güzel ve daim bir yuva beklemekte bir başka konu....

Bu cümle önemli ve her evlilikde hem kız hem erkek için geçerli.

Yabancı bir düşünür derki : ''İnsanlar ay'a benzer görünmeyen bir karanlık yüzleri vardır''

Yani kişilerin hep parlak güzel yönünü görürüz, kişilerde özenle bu yönlerini gösterirler.

Kimse olumsuz yönlerinin ve kötü huylarının görünmesini istemez.

Sürekli karşı tarafa şirin görünür güzel görünür.

Kitaplık bu cümleniz için sizi alkışlıyorum.

Selam ve dua ile...

oboy.gif
 

Mahpeyker

Kıdemli Üye
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
4,456
Tepkime puanı
742
Puanları
0
hastalığı karşı tarafa söylenmedi iise hem haksızlık hemde çok büyük bir yanlışlık yapılmış.evlenmeden önce herşey baştan konuşulmalı.aracı olanlarda özelllikle adaylar hakkında bildikleri olumsuz davranışları özellikle söylemeliler ki ileide bir sorun oluşturmasın.ebu computer söylememekle yanlış yapmışsınız




haksizliktan ziyade bunun dini vebali de vardir. her iki tarafinda bütün kusurlari -hastalik vs bilmeye seran hakki vardir.
herkesten önce aileler cok bilincli olmali ! bir aile, hasta veya capkin olan ogluna gidipte imam hatib mezunu bir hoca hanimi alamaz ! akil var mantik var! git oglune uygun bir kiz bul! neymis efendim- kiz cok güzelmis !? iyide sen kendi kizina kiyamazken, elin kizina nasil kiyarsin be müslüman !
etrafimda ruh hastaligina sebep olmus bir sürü evlilik var. cok üzülüyorum sahsen. ayni zamanda bilincli bir kac tane kayinvalide adayi teyzede var. onlarla konustugumda fikirlerine hayran kaliyorum.
bir anne kendi öz kizina nasil kiyamiyorsa, elin kizina da ayni hassasiyeti hatta daha fazlasini göstermek mecburiyetinde ! kul hakki bu .

yazsam kitap olur vesselam
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Bir Adem diyor ki !

-----

Ananem sevdiği zaman "ayın ondördü gibi parladın" derdi.

Yada böyle severdi.

Sevgisini bu şekilde beni de mutlu ederdi.

Sonraları biz büyüdük, büyüdük, büyüdük.

Ananemin neden ayın ondördü gibi parladın dediğini anladım.

Meğer maaş günü ayın onbeşiymiş. Ondördü gecesi bir sürü hayal ve sıkıntılardan kurtulma gecesiymiş.

Hey müberek kadın, hey...

-----

hiçbiyerdenalmadımbizzatyazdım
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
İnsanlar evlendikten sonra değişebiliyorlar. Olumlu ve ya olumsuz, çevre ve hayat şartları özellikle erkekleri menfi etkileyebiliyor (geleneksel erkekleri) İslami hassasiyetlere özen gösteren insanlar sorunlarını da bu minvalde çözüyorlar...

Müslüman erkekler eşlerinin kültürel zenginliğinin çok artmasından rahatsız oluyorlar bunu değişik baskılarla gösterebiliyorlar.. Benim yakın bir dostum var eşi çok zengin , kız hafız Kuran öğreticisi olacak, erkek Cevt Akşitsever, renkli eşarp taktırmaz, markete yollamaz , eşine 'senin tedavi olman lazım hastasın ' diye muamele eder, üstelik erkek mühendis.. Son görüştüğümüz de çok dalgındı. Eşim bile fark etmiş arkadaşınla ailecek görüşelim dedi. Henüz görüşemedik yalnız çok üzücü ...

Buna benzer baskı gören çok bayan var, üni okuyup çalıştırılmayan eşinden harçlık alamayan mağdur bir sürü insan var, karakter sorunu kişinin en çok kendisine zarar verir ama hassasiyet kopukluğu aileye ve topluma zarar veriyor...
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
İnsanlar evlendikten sonra değişebiliyorlar.

Bu mümkündür, olabilir ama aslında bu değişim dediğiniz şey yavaş yavaş evlendiğiniz insanın görmediğiniz yönlerini görmeye başlamanızdır.

Yani bu mesele: http://www.ihvanforum.org/showthrea...an-Kesitler)&p=1492195&viewfull=1#post1492195



Müslüman erkekler eşlerinin kültürel zenginliğinin çok artmasından rahatsız oluyorlar bunu değişik baskılarla gösterebiliyorlar.. Benim yakın bir dostum var eşi çok zengin , kız hafız Kuran öğreticisi olacak, erkek Cevt Akşitsever, renkli eşarp taktırmaz, markete yollamaz , eşine 'senin tedavi olman lazım hastasın ' diye muamele eder, üstelik erkek mühendis..

Aslında burada erkeğin eşini kıskanması var.

Kıskanmak imandandır.

Ama bununda bir ölçüsü olmalı tabi ki.

Kıskanma zulme dönüşüyorsa buda ayrı bir sorun.



Buna benzer baskı gören çok bayan var, üni okuyup çalıştırılmayan eşinden harçlık alamayan mağdur bir sürü insan var,

Burada biraz feminizm kokusu alıyorum.

Eşinden harçlik almaya mağdur ne demek.

Bende bir tespitimi paylaşayım, yurt dışında köylü kızları patavatsızdır görgüsüzdür kısacası köylüdür işte.

Ama lise üniversite okuyan kızları ağır başlıdır efendidir, oturmasını kalkmasını bilirler.

Daha naziktirler daha kibardırlar.

Türkiye'de ise köylü kızları daha efendidir daha ağır başlıdır.

Ama üniversite okuyan kızlar daha şirrettir.

Üniversite okuyan kızlarda yabancı kızlardaki gibi okumanın vermiş olduğu bir asalet beklemeyin.

Tabi hepsi böyle olacak diye bir kaide yok.

İstisnalar kaideyi bozmaz.



Evlilikte biraz denklikte lazım. Fakir bir kız zengin bir aileye gittiğinde orada ezilebilir.

Aynı şekilde zengin bir kız fakir bir erkek ile evlendiğinde mutlu olamayabilir.

Babasının evindeki gördüğü rahatı ferahı arayabilir.



Bir arkadaşım islami camiada tanınan varlıklı bir ailenin kızı ile evlenmek istemişti.

Bir müddet görüştüler kız evlenelim ama şartlarım var dedi.

Şartlar nedir:

- Florya'da denize nazır şu kadar metre kare ev, şu marka şu model bir araba.

Kızın istekleri bu.




Yukarıda anlattıklarım illaki bu şekilde olacak diye bir şey yok.

Ama genelde durum böyle.

Selam ve dua ile...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Eskiden köy kızlaarı efendi idi evet şimdi köy kızları kayınvalideyi eve koymuyor :) istisnalar

dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz islami hassasiyetten yoksun bay ve bayan zulme meyyal oluyor vesselam...
 
Üst