TakVa
Ordinaryus
- Katılım
- 13 Nis 2007
- Mesajlar
- 2,868
- Tepkime puanı
- 79
- Puanları
- 0
Atatürk bir tür korunma yeriydi. Yükselmekte olan şeriatçı bir akım var deniyordu, tehlike olarak inşa edilen görüntüye karşı korunmanın bir mekanıydı Anıtkabir. İnsanlar artık farkettiler ki tehlike yok."
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 2010'da ağırbaşlılık ve sükunetle anıldı. Medya, Atatürk'le ilgili ilginç ve yeni haberlere; televizyonlar Atatürk'le ilgili belgesel ve filmlere yer verdi.
Buraya kadar her şey normal ve olması gerektiği gibiydi.
Ama bu tabloda gözardı edilen bir ayrıntı var ki; HABERTURK.COM'un dikkatini çekti.
DÖRT YILDA NEREDEYSE ÜÇTE İKİ AZALDI
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait internet sitesinin 'Anıtkabir ziyaretleri' bölümündeki verilere göre, 2007 yılında büyük artış gösteren Anıtkabir ziyaretçi sayısı, o yıldan bugüne ciddi miktarda düşüyor.
10 Kasım'larda Anıtkabir ziyaretçi sayıları resmi rakamlara göre şöyle:
2007: 546 bin
2008: 232 bin
2009: 259 bin
2010: 198 bin
REJİM TEHLİKEDE DEĞİL Mİ?
Atatürk'ün ölüm yıldönümünde Anıtkabir'e gelen ziyaretçi sayısı çoğu zaman "irtica tehdidi"ne karşı "halkın tepkisi" olarak gösterildi. "Rejimin elden gittiği"ni düşünenlerin Atatürk'ün değerlerine bağlı olduklarını göstermek için Anıtkabir'e koştuğu vurgulandı.
Peki öyleyse bu düşüşün nedeni ne olabilir?
Rejimin tehlikede olduğundan korkanların sayısı mı azaldı?
Yoksa artık daha az kişi mi "irtica tehdidi"ne inanıyor?
FERHAT KENTEL (SOSYOLOG) "ANITKABİR, KURGULANAN TEHLİKEYE KARŞI KORUNMA YERİYDİ"
Atatürk bir tür korunma yeriydi. Yükselmekte olan şeriatçı bir akım var deniyordu, tehlike olarak inşa edilen görüntüye karşı korunmanın bir mekanıydı Anıtkabir.
İnsanlar artık farkettiler ki tehlike yok. O inşa edilmiş tehlikeye karşı Atatürk'ü kurtarıcı olarak görmenin, çok da fazla rasyoneli kalmadı. Tabi bu bir hipotez.
Tehlike pompalanmış bir şeydi, zaten yoktu. Masallara inanıyorlardı insanlar. Mitlerin olmadığı yeni zaman diliminde yeni kurgulara ihtiyacı var insanların.
"Bir tür dinselleşme yaşanıyor orada"
Varolan dinler, bazı insanların ruhlarını inşa eden bir referans değilse, bu tür seküler ritüeller din yerine geçiyor. Anıtkabir'e gitmek de seküler bir ritüel. Bir tür dinselleşme yaşanıyor orada, ama korkuya neden olan kurgunun kurgusallığı ortaya çıktıkça, ihtiyaç kalmıyor.
Referandumda dünya kadar yaygara kopardılar, şeriat geliyor, bölünüyoruz diye. Onlar olmayınca, tehlike üzerinden hareket etmenin de rasyoneli kayboluyor. Anlamını kaybediyor artık.
Serkan Şenol & Ece Göksedef
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 2010'da ağırbaşlılık ve sükunetle anıldı. Medya, Atatürk'le ilgili ilginç ve yeni haberlere; televizyonlar Atatürk'le ilgili belgesel ve filmlere yer verdi.
Buraya kadar her şey normal ve olması gerektiği gibiydi.
Ama bu tabloda gözardı edilen bir ayrıntı var ki; HABERTURK.COM'un dikkatini çekti.
DÖRT YILDA NEREDEYSE ÜÇTE İKİ AZALDI
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait internet sitesinin 'Anıtkabir ziyaretleri' bölümündeki verilere göre, 2007 yılında büyük artış gösteren Anıtkabir ziyaretçi sayısı, o yıldan bugüne ciddi miktarda düşüyor.
10 Kasım'larda Anıtkabir ziyaretçi sayıları resmi rakamlara göre şöyle:
2007: 546 bin
2008: 232 bin
2009: 259 bin
2010: 198 bin
REJİM TEHLİKEDE DEĞİL Mİ?
Atatürk'ün ölüm yıldönümünde Anıtkabir'e gelen ziyaretçi sayısı çoğu zaman "irtica tehdidi"ne karşı "halkın tepkisi" olarak gösterildi. "Rejimin elden gittiği"ni düşünenlerin Atatürk'ün değerlerine bağlı olduklarını göstermek için Anıtkabir'e koştuğu vurgulandı.
Peki öyleyse bu düşüşün nedeni ne olabilir?
Rejimin tehlikede olduğundan korkanların sayısı mı azaldı?
Yoksa artık daha az kişi mi "irtica tehdidi"ne inanıyor?
FERHAT KENTEL (SOSYOLOG) "ANITKABİR, KURGULANAN TEHLİKEYE KARŞI KORUNMA YERİYDİ"
Atatürk bir tür korunma yeriydi. Yükselmekte olan şeriatçı bir akım var deniyordu, tehlike olarak inşa edilen görüntüye karşı korunmanın bir mekanıydı Anıtkabir.
İnsanlar artık farkettiler ki tehlike yok. O inşa edilmiş tehlikeye karşı Atatürk'ü kurtarıcı olarak görmenin, çok da fazla rasyoneli kalmadı. Tabi bu bir hipotez.
Tehlike pompalanmış bir şeydi, zaten yoktu. Masallara inanıyorlardı insanlar. Mitlerin olmadığı yeni zaman diliminde yeni kurgulara ihtiyacı var insanların.
"Bir tür dinselleşme yaşanıyor orada"
Varolan dinler, bazı insanların ruhlarını inşa eden bir referans değilse, bu tür seküler ritüeller din yerine geçiyor. Anıtkabir'e gitmek de seküler bir ritüel. Bir tür dinselleşme yaşanıyor orada, ama korkuya neden olan kurgunun kurgusallığı ortaya çıktıkça, ihtiyaç kalmıyor.
Referandumda dünya kadar yaygara kopardılar, şeriat geliyor, bölünüyoruz diye. Onlar olmayınca, tehlike üzerinden hareket etmenin de rasyoneli kayboluyor. Anlamını kaybediyor artık.
Serkan Şenol & Ece Göksedef