Amerika’dan Osmanlı korsanlarına haraç

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
Korsanlara dair mitler ve gerçekler!

Korsanların, özellikle Hollywood filmlerinde resmedildiği gibi, esirleri güverteden denize uzatılan bir iskele üzerinden yürüterek denize attığı vaki değil. Onların tarzı daha çok, esirleri, bayrak direği etrafında, kırık şişe camları üzerinde yürütmekti!

Korsanlar hiçbir zaman hazinelerini gömmedi. O yüzden, aranızda korsan hazinesi arayan varsa, kendini yormasın! Ellerine geçen servetleri kumara ve içkiye harcıyorlardı.

Korsan kaptanlarının omuzlarında papağan taşıdığına dair bilgi de yok. Hem onca hengâme arasında bakımının zor olmasından hem de hayvanın ayak altında dolaşma ihtimalinden dolayı, tarihçiler, omuz üzeri papağan klişesini, görsel bir hoşluk olarak değerlendiriyor.

Tahta bacaklar, çengel kollar ve göz bandanaları gibi korsan aksesuarlarının yaygın olarak kullanılmış olabileceği tahmin ediliyor. Zira çatışmalar sonucu ağır yaralanmalar, tıbbî imkânlar gelişmediği için, söz konusu organın kesilmesi ile sonuçlanıyor, korsanlar da, güvertede ellerine ne geçerse, eksik organlarının yerine monte ediyorlardı!

Kurukafalı bayrağın sırrı ne?

O çok meşhur, siyah zemin üzerine beyaz kurukafa ve üzerine çaprazlamasına çekilen kemiklerden oluşan korsan bayrağına literatürde, ‘Jolly Roger’ deniliyor. Geçmişiyle ilgili farklı hikâyeler var. Bazı kaynaklara göre bayrağın aslı esasında kırmızıydı. Ve bu bayrakla ‘Asla merhamet etmeyiz!’ mesajı veriliyordu. Kelime de, Fransızcada ‘koyu kırmızı’ manasına gelen jolie rouge’dan türemişti. Diğer bir varyasyon ise argoda, ‘Şeytan’ manasına gelen ‘Old Roger’ teriminin deforme olmuş haliydi. Ama şu kesindi. Hikayesi ne olursa olsun, bu bayrağı görenlerin yüreğine korku düşüyordu…
Amerika’dan Osmanlı korsanlarına haraç
Korsanlık tarihi, ilginçtir, Amerika’nın, dolaylı da olsa Osmanlı’ya vergi ödediği bir tarih sayfası açmıştı. Amerikan Kongresi, Cezayirli Hasan Paşa ile imzalanan ‘haraç anlaşması’nı 1796 yılının 7 Mart’ında onayladığında, bir bakıma Osmanlı Devleti’nin vergi mükellefi olmuştu! Şöyle ki, Kuzey Afrika kıyılarındaki Cezayir, Trablusgarp ve Tunus gibi dönemin Osmanlı eyaletlerinde askerler ve leventlerin en büyük geçim kaynağı, Akdeniz’de yaptıkları korsanlıktı. Bununla birlikte, İstanbul ile ticaret ve serbest dolaşım anlaşması yapmış olan ülkelerin gemilerine saldırmaları yasaktı. Bu devletler, Osmanlı’ya vergi ödeyerek kendilerini kurtarıyordu. Amerika da korsanların şerrinden kurtulmak için vergi verenler listesine eklenmişti. Cezayirli Hasan Paşa’nın George Washington’a kestiği haracın bedeli 642.500 Amerikan Doları’nı bulmuştu!
‘Korsanlar Amerika’yı kalkındırdı!’

Jason Acosta (tarihçi, Florida Üniversitesi): Her şeyden önce Avrupalıların Yeni Dünya’yı tanımasını sağladılar ve aynı zamanda, gemilerinde, Amerikan demokrasilerinin temel ilkelerini hayata geçirdiler! O yüzden Blackbeard ve Ben Franklin gibi korsanlar saygıyı hak ediyor. Tıpkı Amerika’nın kurucu babaları gibi, korsanlar da ‘denge ve kontrol’e dayanan bir sistem kurmuşlardı gemilerinde. Kaptan, ABD Başkanı gibi oyla seçiliyor, korsan konseyi kongremizi andırıyor, dümenci, tıpkı anayasa mahkemesi başkanı gibi, kaptanın yetkilerini aşmasına engel oluyordu. Ayrıca her tayfa oy kullanıyor, çatışmalarda uzuvlarını kaybedenlere tazminat ödeniyordu. Modern devlet gibi! Korsanlar aynı zamanda yağmaladıkları doğal zenginliklerle, yeni ticaret yollarını keşfetmeleri ve Port Royale ve Charleston gibi önemli limanları dünyaya kazandırmakla, modern ticaretin ve tüketim patlamasının önünü de açtılar. Ellerine geçen servetleri dışarıdan gelecek para ve malzemeye bağımlı olan kolonilerde harcayarak, gelişmelerini sağladılar.

‘Avrupa, Amerika’nın yolunu kesmek için korsanları kullandı!’

Frank Lambert (Purdue Üniversitesi Tarih Profesörü): Hollywood filmleri nedense korsanlık söz konusu olduğunda, tarihi doğruluğu sulandırmakta, meseleye biraz ‘hızlı ve gevşek’ bir şekilde yaklaşmakta gecikmiyor. Tarihçilere sorarsanız, onlar da başka şekilde resmediyor. Özetle, korsanın ne ya da kim olduğu, bakana göre değişiyor. Korsan, en basit hali ile hiçbir ülkeye bağlı olmadan ya da yaptırıma uğramadan, denizde soygun yapan kişi olarak tanımlanır. Oysa tarihe ‘en şatafatlı’ korsanlar olarak geçen Berberi Korsanları (Akdeniz’in Kuzey Afrika kıyılarında çok etkindiler), aslında korsan bile sayılmazdı. Zira bizzat Avrupa ülkeleri tarafından, kendilerine rakip olarak ortaya çıkan Amerika’nın ticaret yollarının kesilmesi için tutulmuşlar ve teşvik edilmişlerdi!
 
Üst