Amel-iman iliskisi ve namaz kilmayanlarin şer'i cezasi hakkinda hükümler

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Amel-iman iliskisi ve namaz kilmayanlarin şer'i cezasi hakkinda hükümler

Ehli-Sünnet itikadina göre ameller imandan bir cüz olmadigi halde hanbeli mezhebine göre namaz kilmayanlar neden kafir sayilir?

Bu forumda ilim sahibi ehil üyeler bulundugu icin konuyu buraya acip sorularima cevab ariyorum:

Elimde bir Kitab var.
Kitabin adi: namaza baslamak istiyorum ama nasil?
Yazari Feyzullah Birış
Türkiyedeyken bir kitabcida gözüme carpmisti ve icindeki bilgilerden istifade etme niyetiyle ve belki lazim olur düsüncsilye almistim.
Elime alip inceleme firsatini yeni buldum.
Kitabi acip söyle bir göz gecirirken dikkatimi ceken ve kafama soru isaretleri getiren bir konuyla karsilastim.
Konu namaz kilmayan müminlerle ilgili...

Aynen aktariyorum:

Muhammed bin Nasr el-Mervezi demistirki:
"ishakìn söyle dedigini isittim:
Namazi terk edenin kafir oldugu,nabii (as)`dan sahih senetle gelmistir."
yazar bunun ardindan bir yorum ekliyor ve diyorki:
"Özürsüz vakti gecinceye kadar namazi kasten terk edenin kafir oldugu Nebii (as) zamanindan beri ilim ehlininde görüsüdür.

Bu tesbiti dogrumu?
eger dogruysa bu yazar imam Ebu hanifenin ve onun gibi bircok Ehli-Sünnet aliminin görüslerini ilim ehlinin görüsölerinden saymiyormu sorusu aklima geliyor???

Devam edelim:
Bu yorumundan sonra mezheb alimlerimizin bu konudaki fetvalarina deginiyor:
Bu görüsleri alintiladigi kaynaklarida vermis,aynen aktariyorum:

1.) Imam Ebu hanifenin görüsü:
Tembellik yüzünden namazi terk eden kimse,namazi inkar etmedigi sürece dinden cikmaz,ancak günahkar,fasik olur.Bu konuda uyarilarak tövbeye davet edilir.tövbe etmezse kötü örnek olmamasi icin hapsedilir ve dövülür.
(44Islam ansiklopedisi,cilt 6,sayfa 139)

2.) Imam safiinin görüsü:
Bir vakit namazi terk eden ve onu vaktinden,yani zaruret vaktinden cikaran kimse tövbeye davet edilir.Buna ragmen kilmamakta israr ederse öldürülür.Bu öldürme durumu kafir oldugundan degil,had cezasi uygulandigindan öldürülür.
(Mürtede ait hükümler-Dr.Numan es-samerrai,sönmez yayinlari)

3.) Imam Malikin görüsü:
Vakit icinde namaz kilmasi emredilir ona.Eger vakti cikincaya kadar namaz kilmamak üzere irar ederse öldürülür.
(44 a.g.e. sayfa 138)

4.) Imam ahmet b.Hanbeli`nin görüsü:
Namazi terk eden kafir ve mürteddir.mali devlet hazinesine intikal eder ve gayri Müslimlerin mezarligina defnedilir.namazi inkar ederek terk etmesi ile tembelligi yüzünden terk etmesi arasinda bir fark yoktur.
(44 a.g.e. sayfa 138)

yazar bunlari yazmis.
Bu yazilar kafami karistirdi ve aklima su sorulari getirdi:


-Mezheb imamlarimizin görüslerini kim uygulayacak?
yazar onlarin fetvalarini öyle aktarmiski,bu bilgiler dengesiz birine denk gelse adam bunlari uygulayacak.uygulamamasi icin bir sebeb yok,yazar yazmamis.
Yazmadigi icin yanlis anlasilmaya müsaid oldugunu düsünüyorum.
yazar hadis nakletmis ve mezheb imamlarimizin görüslerini yazmis.Peki diyelim hanbeli mezhebine mensub bir müslümnan bu fetvalarla amel etse,yani namaz kilmayani tekfir etse ve yukarda izah edildigi gibi kilmadigi icin öldürse islama göre bir suc islemis olmazmi?
şer'i cezalar kim verir?
Bunun sartlari nelerdir?
Normal bir vatandas bu cezalari kendi kafasina göre verebilirmi?
Bu konu yani seri cezalari verme hakkinin kime ait oldugu ölcüler hakkinda ehli-sünnete göre cevablayan bir kaynak ariyorum...
Benim bildigim kadariyla şer'i cezalari devlet verir,yani bu devlet serait kanunlarina göre yönetilmeli ve her önüne gelen namazsizi cezalandiramaz cünkü dinde zorlama yoktur.Ancak iman edenlere bu zorlamalar uygulanir ama bununda sartlari vardir.bu sartlardan biride devletin milletine namazin önemini ögretmesidir.Sen cocuguna namazi ögretme,önemini anlatma,ondan sonra kilmiyor diye döv veya öldür,böyle birsey olurmu?


-Bildigim kadariyla Ehli-Sünnet itikadina göre ameller imandan bir cüz degildir.
Ehl-i Sünnet'in müctehid imamları; amelin imandan bir cüz olmadığı hususunda müttefiktir.
(İbn-i Abidin, Reddü'I Muhtar Ale'd Dürri'I Muhtar, İst.1983, c. IX, sh. 5.)
http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:1vAvFXDuKaEJ:www.menhec.com/islam/12-iman-amel-iliskisi.html+%C4%B0man+-+Amel+%C4%B0li%C5%9Fkisi&cd=3&hl=de&ct=clnk&gl=de&client=firefox-a

Durum böyle olmasina ragmen hanbeli mezhebi iman eden ve tembellik sebebiyle namaz kilmayan müminlerin kafirligine hükmediyor?+
Bildigim kadariyla Hanbelilerde ehli-sünnet,Hanbeli mezhebi 4 HAK mezhebden biri ve yoksa degillermi?
Ehli-sünnet itikadda ikidir...
Bunlarin ikiside HAKTIR ve yukardada yazdigim gibi Ehl-i Sünnet'in müctehid imamları; amelin imandan bir cüz olmadığı hususunda müttefiktir.
Hanbeli mezhebi itikaden hangi mezhebden?
maturudimi,esarimi?
Yoksa HAK olan ücüncü bir mezheb dahami var???

Son sorum:
Bu kitabin yazarini taniyan varmi?
Ehli-Sünnetmi?

Cevablarinizi bekliyorum insaAllah.

Saygilarimla
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
basliktaki sorumda "olmadigini halde" yerine "olmadigi halde" yazacaktim,düzeltirseniz memnun olurum.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Evet doğru Hanbeli mezhebinde durum öyledir, yani namaz kılmayan tekfir edilir, cenaze namazı da kılınmaz...Lakin 4 mezhebden sadece namaz konusunda böyle bir durum söz konusudur.Hanbeli mezhebinde Resulü Muhteremin '' Bizimle onların arasında güveni temin edecek ahd, namazdır.Binaenaleyh kim onu terk ederse, o küfrü izhar etmiştir'' buyurmuştur.'' ( El ahdu llezi beynena ve beynehum-ssalatu femen terekeha fekad kefere.)

Hadisi şerifteki hum= onlar zamiri, kafir veyahud munafıklara racidir.itikaden dine inanmasada , fiilen namaz kılan, cuma cemaatına devam eden kimsenin, kula nazaran imanına; bunu terk edenin küfrüne hükmedilmiştir.Çünkü insanın kalbindeki tasdik, kula malum değildir. Bunu için bilfiil namazı terk eden , sanki kalbindeki inkarı izhar etmiştir.İmam Ahmed rahimehullah, bu hadisin zahirine dayanarak , beynamazın küfrüne hükmetmiştir.Fakat cumhur :''Haddislerde çoğu zaman büyük günahlar küfür= nimeti inkar manasında kullanılmıştır; binaenaleyh bu hadiste küfür kelimesinin, imansızlık manasında olması muhtemel olduğu gibi, nimetin inkarı yani fısk manasında olması da muhtemeldir'' dediler.Bu itibarla cumhur beynamazın küfrüne hükmetmedi, amma ittifakla beynamazın imanınada şahidlik yoktur.Hasılı namaz kılana güven var, kılmayana yok.
Demekki ictihad sözkonusudur.Eğer amel imandan bir cüz olsaydı, diğer amellerde de küfrüne hükmedilmesi sözkonusu olurdu.Namaz dışında böyle bir ictihad görülmemiştir...Ehli Bid'a hariç.
 

Ezrak Yektâ'

NisyanDireniŞ
Katılım
21 Nis 2008
Mesajlar
629
Tepkime puanı
84
Puanları
0
Öncelikle kitabın isminden de anlaşıldığına göre, kitabın hitap ettiği kesim dinin gereklerini pek bilmeyen,yani günümüz türkçesiyle 'Kalbi Temiz' dediğimiz 'modern (!) müslümanlara hitap ediyor :) böyle bi kaitabın içinde bu gibi mevzuların geniş ve her mezhebe göre açıklamasının verilmesi anlamsız. Çünkü hitap ettiğin kişi onu anlamaz ( şekilde görüldüğü üzere).
Bu kural ve kaideler şeriat devleti için geçerli. Şeriat devletinin de bu mezheplerden birini benimsemiş olması gerekir ki bunlar uygulanabilsin :)
Şimdi Türkiye için baz alırsak bu imkansız, çünkü kamu kuruluşlarında namaz kılan insanların uzaylı görmüş gibi ana haber bültenlerine çıktığı bir ülkede yaşıyoruz. Yani siz namazınızı kılın gerisi Allahu alem...
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0

Öncelikle kitabın isminden de anlaşıldığına göre, kitabın hitap ettiği kesim dinin gereklerini pek bilmeyen,yani günümüz türkçesiyle 'Kalbi Temiz' dediğimiz 'modern (!) müslümanlara hitap ediyor :)
evet dogru....zaten benimde bu sebebden dolayi ilgimi cekmisti,cevremde bunlardan cok var...


böyle bi kaitabın içinde bu gibi mevzuların geniş ve her mezhebe göre açıklamasının verilmesi anlamsız. Çünkü hitap ettiğin kişi onu anlamaz ( şekilde görüldüğü üzere).
Bence tam tersi...
'Kalbi Temiz' dediğimiz 'modern (!) müslümanlar islam dinini kelle kesen,vuran kiran,vahsi terör dini gibi tanitan medyanin etkisindedir.

islam dinini böyle anlayan,böyle olmadiginida anlar...yeterki anlatmasini bilelim.

sadece türkiyedede degil,dünyada devletlerin siyaset ve basin yayin gibi güc merkezlerinde güclü olan islam düsmanlarinin islam dinini karalama,insanlari ürkütme,korkutma gibi calismalari var.Islam dnini "radikal" bir dinmis gibi tanitarak islama yönelmelerini engellemeye,süphe duymalarini saglamaya calisiyorlar,kafalari karistirmaya calisiyorlar.

Dolayisiyla Seriat denince akillarina taslamak,kesmek,dövmek,öldürmek gelen
bu 'Kalbi Temiz' dediğimiz 'modern (!) müslümanlarin karsisina islam hukukundan misaller vererek ürkütücü bir sekilde "taslanir,dövülür,öldürülür" gibi kavramlarla hitab edilmemeli cünkü zaten ürkütülmüsler,korkutulmuslar.

Sevdirmek lazim,kolaylastirmak lazim,nefret ettirmeden,ürkütmeden,önyargilari dogrularcasina zorlastirmadan yaklasmak lazim...bu ayni zamanda dinimizin bir emridir.teblig metodu,yumusak huylu olmak,güler yüzlü olmak,insan kazanma metodu budur.

sevgi üzerine, kolaylık üzerine inşa edilmiştir.Cenab-ı Hakk’ın, insanoğluna eziyet etmek ya da zora koşmak gibi bir niyetle, varlık alemini yarattığı elbette düşünülemez. Zaten böyle düşünmek de, O’nu ve sıfatlarını anlamamak demektir.

Dinimiz, bütün emir ve yasaklarda bir kolaylık getirmiştir. Yani her zorluğun bir kolaylığı da vardır.

Örneğin; namaz kılmak konusunda, eğer namaz kılmada bedenen bir engelin varsa, hasta yada rahatsız isen oturarak kıl, ona da gücün yok ise, yattığın yerden gözünle kıl, ona da gücün yok ise düşüncen ile kıl diyor Hakk..

Ya da; yasaklarımı bilmeden çiğnemiş isen Rahmetime sığın, bir daha yapmamak üzere terk edersen seni affederim diyerek bir hak daha veriyor kuluna..

Durum böyle olunca,üstelik seriatin s si bile olmayan,islamin seri ceza kanunlarinin uygulanmadigi bir ülkede islamdaki seri cezalarin verilmesi sadece devlete ait iken buna vurgu yapmadan
"namaz kilmazsan kafirsin,dövülürsün,öldürülürsün" seklinde bir hitabet ile karsilarina cikarsan zaten kalblerinde geregi gibi iman ve Allah sevgisi olusmamis bu insanlari iyice uzaklastiremis olursun.
yani iyilik yapayim derken kötülüge sebeb olursun.




Bu kural ve kaideler şeriat devleti için geçerli. Şeriat devletinin de bu mezheplerden birini benimsemiş olması gerekir ki bunlar uygulanabilsin :)

Madem öyle bunuda aciklamak lazim ozaman,sartlari ve ölcüleride yazilmaliki kafalar iyice karismasdin,insanlarin aklina yanlis seyler gelmesin.

Misal:
"Vakit icinde namaz kilmasi emredilir ona.Eger vakti cikincaya kadar namaz kilmamak üzere israr ederse öldürülür"

Bunu duyan biri seriat sistemini istermi?

Kim öldürür,nasil ödürür,bunun sartlari nedir bunlarida anlatmak lazim.

Diyelim seriat devleti kuruldu ve biri nefsine uyarak günah isledi ve sabah namazina kalkmadi veya baska bir sebebden dolayi nefsine uydu ve biri bunu devlete sikayet etti...ne yapar devlet???

Yukardaki fetvaya göre öldürülür,hanbelilere göre üstelik tekfir edilir....Bu anlama geliyor.
Yahu islam dini bukadar acimazsizmi? sorusu geliyor akla...
Biri nefsine uyup bir namazi vaktinde kilmadi diye tekfir edilip öldürülecekse
Allahin rahmeti ve merhametiyle ilgili bunca ayet ve hadis ne olacak peki?
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Evet doğru Hanbeli mezhebinde durum öyledir, yani namaz kılmayan tekfir edilir, cenaze namazı da kılınmaz...Lakin 4 mezhebden sadece namaz konusunda böyle bir durum söz konusudur.Hanbeli mezhebinde Resulü Muhteremin '' Bizimle onların arasında güveni temin edecek ahd, namazdır.Binaenaleyh kim onu terk ederse, o küfrü izhar etmiştir'' buyurmuştur.'' ( El ahdu llezi beynena ve beynehum-ssalatu femen terekeha fekad kefere.)

Hadisi şerifteki hum= onlar zamiri, kafir veyahud munafıklara racidir.itikaden dine inanmasada , fiilen namaz kılan, cuma cemaatına devam eden kimsenin, kula nazaran imanına; bunu terk edenin küfrüne hükmedilmiştir.Çünkü insanın kalbindeki tasdik, kula malum değildir. Bunu için bilfiil namazı terk eden , sanki kalbindeki inkarı izhar etmiştir.İmam Ahmed rahimehullah, bu hadisin zahirine dayanarak , beynamazın küfrüne hükmetmiştir.Fakat cumhur :''Haddislerde çoğu zaman büyük günahlar küfür= nimeti inkar manasında kullanılmıştır; binaenaleyh bu hadiste küfür kelimesinin, imansızlık manasında olması muhtemel olduğu gibi, nimetin inkarı yani fısk manasında olması da muhtemeldir'' dediler.Bu itibarla cumhur beynamazın küfrüne hükmetmedi, amma ittifakla beynamazın imanınada şahidlik yoktur.Hasılı namaz kılana güven var, kılmayana yok.
Demekki ictihad sözkonusudur.Eğer amel imandan bir cüz olsaydı, diğer amellerde de küfrüne hükmedilmesi sözkonusu olurdu.Namaz dışında böyle bir ictihad görülmemiştir...Ehli Bid'a hariç.

Aciklamariniz icin tesekkürler,Allah razi olsun.


demmekki hanbeli olduklarini söyleyen vahabiler namaz kilmayan müminleri tekfir etmekle kendi mezheblerine göre hakliymis sonucu ortaya cikiyor.

Sizin yazinizdan anladigim kadariyla hanbeliler namaz konusunda itikadi mezheblerimiz olan esariyye ve maturudiyye mezheblerinden farkli düsünüyorlar,namaz amelini imandan bir cüz biliyorlar dolayisiyla kilmayanlari kafirlikle damgaliyorlar.

Benim bildigim kadariyla büyük günahları isleyenin kafir olacağını sadece batıl bir mezhep olan Mutezile mensupları söylerler.

Nakletmis oldugunuz hadise göre icdihad ettikleri icin bu göüste olduklarini yazmissiniz...

peki ozaman asagdaki deliller ne olacak,bunlar hakkinda ne düsünüyorlar acaba?

kelime-i şehadet getirdikten sonra bir Müslümanın cehennemde ebedî olarak kalmayacağına dair kesin deliller vardır.

Misal:

Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyuruyor:
"Lâ ilahe illallah" deyip Allah'tan başka tapılardan inkar edenin malı ve kanı korunmuştur; dökülmesi, alınması haramdır. Bu kimsenin he*sabı Allah'a aittir."
(Muslim ; Eşcai yolu ile tahric etmiştir. Camiu'l-Usul, I, 161 )

Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştur;
"Lâ ilahe illallah" deyip kalbinde bir arpa ağırlığı kadar hayır bulunan kimse cehennem ateşinden çıkacaktır. Yine kalbinde buğday tanesi kadar hayır bulunduğu hâlde "Lâ ilahe illallah" diyen kimse cehennem ateşinden çıkacaktır. "Lâ ilahe illallah" di*yen ve kalbinde zerre kadar hayır bulunan kimse de cehennem ateşinden çıkacak*tır."
(Buhari ; Enes (r.a.)ten rivayet edilmiştir)
 

usame49

Paylaşımcı
Katılım
25 Şub 2007
Mesajlar
156
Tepkime puanı
2
Puanları
0
4 mehzeb uleması namaz hakkındaki hükmü vermişler. Ehl-i sünnetin itikadıda tatbikide yukarda yazılmış. Aksini iddia etmek adamı dalalete atar.

Şu anda şer'i şerife göre ahkamı icra eden bir devlet olmadığı için namaz kılmayanlara 4 mezheb ulemasının tesbit ettiği hadleri tatbik edecek bir müessese de yoktur, binaenaleyh her müslüman üzerine farzdırki nehy-i anil münkeri ortadan kadıracak ve emr-i bil marufu tatbik edecek bir kuvvet bir devlet kursunlar, millet-i islam ve devlet-i islam bir olsun. Ama şu an buda mümkün gözükmüyor, neticede Allah azze ve celle elbet dinini ihya edecek bir zatı gönderecektir. O gelince emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker nasıl olurmuş tatbikatını da göreceğiz vesselam...
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Namaz kılmayan kafir olur mu?
Soru

Bir kimse ben hambeli mezhebinin görüşünü (delillerini) benimsiyorum ve ne sebeble olursa olsun namaz kılmayana kafir diyorum diyebilir mi? Diğer mezheblerin görüşünü benimseyenlere (tembellik dolayısıyla kılmayanlara kafir demeyenlere) kafir demesinin hükmü nedir ? Caiz midir? Mezheblerin bir konuda (müslüman -kafir diye) ihtilaf etmesinden dolayı mensubları birbirlerini tekfir edebilirler mi? Burada izlenmesi gereken usul nedir?

Cevap
Değerli Kardeşimiz;

Hayır diyemez. Bir müslüman, kendi mezhebinin anlayışına uygun değildir, diyerek diğer mezhep mensuplarını kınayamaz ve ona göre hüküm veremez.

Her müslüman kendi mezhebine göre amel etmelidir. Kendi mezhebine göre amel ederken başka mezhebe göre amel eden bir müslümanı tenkit edemez. Örneğin Şafi mezhebine göre namaz kılan bir kimse, Hanefi mezhebine göre namaz kılan bir kimsenin kadına dokunmasından dolayı abdestinin bozulduğunu söyleyemez. O zaman Hanefi bir kimse de, Şafi olanın bir yerinin kanamasından dolayı abdestinin bozulduğunu söyler.

Buna göre namaz kılmayana verilecek bir hükümde de her müslüman kendi mezhebine göre değerlendirilmelidir. Ayrıca kendi mezhebine uıymadığı için diğer mezhep mensuplarını, kafir, fasık ya da günahkar diye itham edemez. Böyle bir şey söylerse sorumluluğu ve günahı kendine döner.
http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=15478
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Büyük günah işleyeni tekfir etmek caiz midir? Namaz kılmayan kafir olur mu?

Cevap
Değerli Kardeşimiz;

Bu soruyu cevaplarken, işlediği günahlarla övünen ve bunlardan pişmanlık duymayanların konumuz dışında olduğunu hemen belirtelim. Asıl mevzumuz, inandığı halde bu tür günahlara düşen ve onlardan pişmanlık duyanlardır.

Ehl-i sünnetin dışında kalan mutezile mezhebi ve haricilerin bir kısmı, “büyük günah işleyenlerin kafir olacağını veya imanla küfür ortasında kalacağını” söyler ve bunu şöyle izah etmeye çalışırlar: “büyük günahlardan birini işleyen bir mü'minin imanı gider. Çünkü Cenab-ı Hakk'a inanan ve cehennemi tasdik eden birinin büyük günah işlemesi mümkün değildir. Dünyada hapse düşme korkusuyla kendini kanun dışı yollardan koruyan birinin, ebedi bir cehennem azabını ve Cenab-ı Hakk'ın gadabını düşünmeyerek büyük günahları işlemesi, elbette onun imansızlığına delalet eder.”

İlk bakışta doğru gibi görünen bu hüküm, insanın yaradılışını bilmeyen sakat bir düşüncenin mahsulüdür. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri, bu sorunun cevabını Lem'alar adlı eserinde şu şekilde vermektedir: “... İnsanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez. Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı (el altında bulunan hazır bir lezzeti), ileride gayet büyük bir mükafata tercih eder. Ve az bir hazır sıkıntıdan, ileride büyük bir azab-ı müecceleden (sonradan gelecek, tehir edilmiş bir azaptan) ziyade çekinir. Çünkü tevehhüm ve heves ve his, ileriyi görmüyor. Belki, inkar ediyorlar. Nefs dahi yardım etse, mahall-i iman olan kalb ve akıl susarlar, mağlup oluyorlar.

Şu halde; kebairi (büyük günahları) işlemek, imansızlıktan gelmiyor, belki his ve hevesin ve vehmin galebesiyle, akıl ve kalbin mağlubiyetinden ileri gelir.”

Evet, bediüzzaman hazretleri'nin ifade ettiği gibi, insanın yaradılışında cennetin akıl almaz lezzetlerini çok ötelerde görmesi ve bu yüzden onları ikinci plana atıp, hemen eli altındaki günah lezzetlerine meyletmesi gibi bir özellik vardır. Çok acıktığı için kendisini en yakın lokantaya atan bir adamın, ısmarladığı iki porsiyonluk döner 10-15 dakika gecikeceği için hemen eli altında bulunan kuru ekmeği kemirmeye başlaması ve midesinin yarısını onunla doldurması, bu sırdandır.

Yine bediüzzaman'ın dediği gibi, insan bir ay sonra gireceği bir hücre hapsinden çok, hemen yemek üzere olduğu bir tokattan korkar. Yani bu hissiyata göre cehennem azabı, onun için çok uzaktır ve Allah da zaten affedicidir.

İşte insan, bu mülahazalarla 'imanlı olmasına rağmen, günahlara meyleder ve nefsinin de desteklemesiyle içine düşebilir. Evet büyük günahları işlemek, imansızlıktan gelmez. Fakat o günahlar, tövbe ile hemen imha edilmezse, insanı imansızlığa götürebilir. Bu konuda yine bediüzzaman'ı dinleyelim:

“günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra, ta nur-u imanı (iman nurunu) çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre (Allah'ı inkara) gidecek bir yol var. O günah, istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor...”

http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=595&keyword=B%FCy%FCk%20g%FCnah
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
İmam-ı A'zam Ebû Hanife'nin (v. 150/787) el-Fıkhu'l-ekber adlı akaid risalesine güzel bir şerh yazan Aliyyu'l Karî'nİn (v. 1014/1606) şu iki cümlesi anlatmak istediğimiz fikri hulâsa etmektedir:

"Ehl-i bid'atın kusurlarındandır ki birbirlerini tekfir ederler; ehl-i sünnetin de övülmeye lâyık meziyetlerindendir ki yekdiğerlerini olsa olsa hataya nisbet ederler, fakat tekfir etmezler"

Allâme Teftâzânî (v. 793/1390) meşhur «Şerhu'l-Akaidinde bu hakikati şöyle
ifadelendirmiştir:
"Ehl-i sünnetin prensiplerindendir ki ehl-i kıbleden kimse tekfir edilemez"

Yine bir mütekillim ve mezhepler tarihçisi olan Abdülkaahir el-Bağdâdî (v.
429/1037), el-Fark beyne'l-fırak adlı eserinde ehl-İ sünnetin birbirini tekfir etmediğini, buna mukabil f fırkaların tekfir belâsına giriftar olduklarını kaydeder.


İslâm âlimlerinin, ittifakla Muhammed ümmetinin dikkatlerini çektikleri bu hususda Buradaki titizliği Hüccetü'l-İslâm İmâm-ı Gazâlî'nin şu sözleriyle beyan eder.:

"İmkân nisbetinde bir Müslümanı kâfirlikle ithâmdan (tekfîrden) kaçınmak gerek... zira, tevhîd'i (Allah 'ın bir olduğunu) ikrâr eden musallî kimselerin kanını helâl addetmek hatâdır.

Hatâen bir Müslümanın kanını dökmektense hatâen bir kâfire hayat hakkı tanımak evlâdır."

İmam gazali r.a hazretlerininde buyurduğu üzere tekfirden kaçınmak lazımdır.
Büyük alimlerimiz bilhssa ehli kıbleyi tekfirden şiddetle kaçınmışlardır.

Gümüşhânevî hazretlerinden nakledilen söz, hemen bütün Ehl-i Sünnet ulemanın (özellikle de müteahhirunun) Kelam ve Fıkıh kitaplarında rastladığımız bir hükmü ifade etmektedir.

Tekfir (bir kimsenin herhangi bir söz veya fiilden dolayı küfre girdiğine hükmetmek), yerli yerinde işletilmediği zaman dünyevî ve uhrevî çok büyük sıkıntılara yol açabilecek bir müessesedir. Günümüz şartlarında bir şey ifade etmeyebilir; ama İslam tarihi, tekfir meselesinden dolayı bu Ümmet'in yaşadığı büyük acı ve sıkıntılarla doludur.


Bu sebeple ulema, bir kimseyi tekfirde alabildiğine hassas davranmış, hatta maddi-manevi ağırlığı sebebiyle herhangi bir kimsenin tekfiri konusunda ağzını açmama kararı alanlar olmuştur.

Bu meselede ölçü, -İmam Ebû Hanîfe'nin dediği gibi- şu olmalıdır:

"Bir kimse, kendisini iman dairesine sokan hususlardan (zarurat-ı
diniyyeden) herhangi bir hususu inkâr etmedikçe tekfir olunmaz."

Hz. Ebu Zerr (radıyALLAHu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bir kimse diğer bir kimseyi fıskla veya küfürle itham etmesin. Aksi takdirde, itham edilen arkadaşında bunlar yoksa, kelime kendine dönderilir.
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Ehli-Sünnetin görüsü bu.
Ehli-Sünnet itikadda ikidir.
Bunlarin disindakiler BATIL kabul edilmisler...
Ehl-i Sünnet'in müctehid imamları; amelin imandan bir cüz olmadığı hususunda müttefiktir...
Dolayisiyla hanbeli mezhebinin namaz konusundaki görüsü ehli-sünnete muhaliftir....
Bu caizmi?
 
Üst