Allah'ın ahkamıyla hükmetme

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
Allah'ın ahkamıyla hükmetme

"Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir." (Maide, 5/44)

İlahiyat tahsili esnasında üzerinde en çok konuştuğumuz ayetlerden biriydi bu. Talebelerin hocaları ile anlaşamadıkları mevzuların başında gelirdi her nedense. "Her nedense" deyişim, lafın gelişi; yoksa sebebini biliyorum. Birkaç cümle ile izah edeyim; o yıllarda gençliğin İslam adına beslenme kaynaklarından birçoğu tercüme eserlerdi. Pakistan, Mısır, İran beslenme kaynaklarında üç ana akımı temsil eden ülkelerdi. Söz konusu ülkelerin sosyal, kültürel, ekonomik, askerî vb. şartları muvacehesinde oluşmuş olan gerek düşünceler gerekse içeri ve dışarıya karşı mücadele metodları, bizim şartlar hiç hesaba katılmaksızın aynıyla benimseniyor ve "Bu böyledir, aksi düşünülemez." hükmü veriliyordu. İşte yukarıdaki ayet, talebelerin devşirme fikirlerle "Böyledir" dayatması, hocaların ise kendi çalışmaları sonucu oluşan kanaatleri arasında tartışmalara konu oluyordu.

Aradan 30 yıla yakın zaman geçti. Tercüme eserler bahsini ettiğimiz mücadele metotlarına raci olan noktalarda devrini tamamladı. Bizzat yaşanan gerçekler onların hangi ölçüde doğru veya yanlış olduğunu bizatihi ortaya çıkardı. Buna rağmen geçenlerde birkaç kişiden aldığım aynı eksendeki sorular, beni yeniden 30 yıl öncesine götürdü. Şaşkınlık ve hayretle, bana; "Hâlâ böyle düşünenler var mı?" dedirtti.

Soruyu aynen yazmama gerek yok sanırım. Mesele şiddeti zuhurundan dolayı gizli değil; aksine apaçık meydanda.

Siyasi sistemlerden, üç-beş kişinin çalıştığı yerlerdeti kaide ve kurallara kadar idarenin söz konusu olduğu her yeri kapsama alanı içine alan ve "Bu ayete göre, bu ayete rağmen" diye başlayıp, "Caiz mi?" diye biten sorular. Arapların "Kıssatün la tentehi" dedikleri cinsten. Yani bitmeyen hikâye.

Ayetten başlayalım. Bir ayete doğru mana verebilmek için önce o ayeti kendi konteksi/siyak-sibak bütünlüğü içinde okumak lazım. Ayete Efendimiz'in (sas) getirmiş olduğu kavli ve fiili yorumlar ile sebebi nûzul, nasih-mensuh, mutlak-mukayyed vb. usulü tefsirde kullandığımız kavramlarla izahı bir sonraki fasıl. Buna ikinci adım diyecek olursak; üçüncü adım 15 asırlık İslam tefsir tarihi ve geleneği içinde ayetin başka müfessirlerce nasıl anlaşıldığı, ne türlü izah ve yorumlar getirildiği. Hatta bazen öyle olur ki, ayet o kadar açık ve net bir manaya sahiptir ki, anlama ve yorumlamada kullandığımız ikinci ve üçüncü adımlara müracaat etme ihtiyacı hissettirmez. Çünkü mana siyak-sibak bütünlüğü içinde apaçık meydandadır. İlave bilgiye gerek yoktur.

Cevabını aradığımız sorunun temelini oluşturan ayet, birçok ulemaya göre ilave bilgi gerektirmeyen, kendi bütünlüğü içinde okunduğunda manası açık olan ayetlerden biridir. Kaldı ki apaçık dediğimiz mana 44. ayeti takip eden 45 ve 47. ayetlerde de kâfir yerine zalim ve fasık denilerek, aynı ifadeler kelimesi kelimesine tekrar edilmektedir. Böylece anlatılan mevzu, mevzu içinde vurgulanan hususlar muhkem bir hale gelmektedir.

Birlikte okuyalım: "İçinde hidayet ve nur olan Tevrat'ı biz indirdik. Kendilerini Hakk'a teslim eden nebiler, Yahudilerle ilgili meselelerde onunla hükmederlerdi. Alimler ve Rablerine teslim olmuş zahitler de Allah'ın kitabını koruma ile görevlendirilmeleri sebebiyle yine onunla hüküm verirlerdi. Hepsi de kitabın hak olduğunun şahitleri idiler. O halde insanlardan korkmayın, Benden korkun. Ayetlerimi az bir menfaat karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği ahkam ile hükmetmezse işte onlar tam kâfirdirler." (Maide 5/44)
Gördüğünüz gibi, ayeti anlamak için gerekli görülen üç safhanın daha ilk adımında mevzu net, verilen mesaj açık. Ama buna hiç dikkat etmeden, üç safhaya teker teker müracaat edip bir bütün olarak bakma bir kenara, daha ilk adımda ayetin hepsini de değil, fezleke dediğimiz son cümlesini almak ve hüküm vermek, bizi yanlış yerlere götürür. Nitekim götürdüğü gibi.
 
Üst