Allah Ve ResÛlÜ’nÜ Seven Sikintilara Sabretsİn

dilhuba

Profesör
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
2,630
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Konum
Manisa
Web sitesi
mustafababuroglu.sitemynet.com
İbn Abbâs [r.a] anlatıyor: “Bir ara Resûlullah’ın [s.a.v] evinde büyük bir sıkıntı ve kıtlık durumu baş göstermişti. Evde yiyecek namına hiçbir şey kalmamıştı. Bu durum Hz. Ali’nin kulağına ilişince hemen dışarı çıktı ve iş aramaya koyuldu. Böylelikle Resûlullah’a yardımcı olmayı arzuluyordu. Nihayet yahudi bir adamın bostanına geldi. Burada bir müddet çalıştı ve kuyudan on yedi kova su çekti. Yahudi onun bu çalışmasına karşılık on yedi tane hurma verebileceğini ve bunu dilediği hurma çeşidinden seçebileceğini söyledi. Hz. Ali [r.a] Acve denilen Medine hurmalarından on yedi tane alarak Resûlullah’a [s.a.v] getirdi. Resûlullah [s.a.v] hurmaları görünce,


— Ey Hasan’ın babası! Bu hurmalar da nereden geldi? diye sordu. Hz. Ali [r.a],

— Ey Allah’ın Peygamber’i! Sizin günlerdir aç olduğunuzu ve evinizde kaç zamandır yiyecek hiçbir şeyin olmadığını duydum. Bunun için dışarı çıktım ve çalışıp kazanarak size yiyecek bir şeyler almak istedim, dedi. Bunun üzerine Resûlullah [s.a.v],

— Seni, bunu yapmaya ancak Allah ve Resûlü’nün sevgisi sevketti, buyurdu. Hz. Ali [r.a],

— Evet, yâ Resûlullah! dedi. Daha sonra Hz. Peygamber [s.a.v] şöyle buyurdular:

“Allah ve Resûlü’nü seven hiçbir kimse yoktur ki, sel suyunun akışı hızıyla ona fakirlik gelmesin. Kim ki, Allah ve Resûlü’nü severse, dünya sıkıntısına karşı hazırlıklı olsun” buyurdu.

***

Ka‘b b. Ucre [r.a] anlatıyor: “Resûlullah’ın [s.a.v] yanına gittim; gördüm ki, beti benzi solmuş bitkin bir haldeydi.

— Anam babam sana feda olsun Ya Resûlullah! Neden benziniz solgun? diye sordum.

— Üç gündür mideme yiyecek namına bir şey girmedi, ondan! dedi. Bunun üzerine hemen Resûlullah’ın [s.a.v] yanından ayrıldım; iş aramaya koyuldum. Bir yahudinin devesi için su çektiğini gördüm. Kovası bir hurmaya onun için kuyudan su çektim; böylece biraz hurma kazandım. Bunları aldım ve Resûlullah’a [s.a.v] getirdim. Resûlullah [s.a.v],

— Ey Ka‘b! Bunlar nereden geldi? dedi. Ben de ona yaptıklarımı anlattım. Resûl-i Ekrem [s.a.v],

— Ey Ka‘b, beni seviyor musun? dedi.

— Anam babam sana feda olsun; evet seviyorum, dedim. Bunun üzerine Resûlullah [s.a.v],

“Şüphe yok ki fakirlik, beni seven kimsenin üzerine, sel sularının yatağına akışından daha hızlı gelir. Pek yakında sana da bir takım sıkıntılar isabet edecektir; bunlar için hazırlıklı ol!” buyurdu.

Resûlullah [s.a.v] bir ara Ka‘b’ı göremeyince,

— Acaba Ka‘b ne yaptı? diye sordu. Sahabeler,

— O hasta! dediler. Resûlullah [s.a.v] kalktı evinden çıktı ve Ka‘b’ın [r.a] evine kadar gitti. Ka‘b’ın yanına gelince,

— Sana müjdeler olsun ey Ka‘b! dedi. Resûlullah’ın bu kutlu haberini duyan Ka‘b’ın annesi,

— Cennet sana mutlu olsun ey Ka‘b! dedi. Bunun üzerine Resûlullah [s.a.v],

— Allah adına söz veren bu kişi de kimdir? diye sordu. Ka‘b [r.a],

— Yâ Resûlullah, o benim annemdir, dedi. Resûlullah [s.a.v] şöyle buyurdu:

— Ey Ka‘b’ın annesi! Onun cennete gireceğini nereden biliyorsun? Belki Ka‘b, kendisine faydası olmayan şeyleri konuşmuş, yada kendisini zengin etmeyecek şeyleri tasadduk etmekten geri kalmış olabilir!”

***

Husayn b. Vahvah el-Ensârî [r.a] anlatıyor: “Talha b. Berâ [r.a] ne zaman Resûlullah’a [s.a.v] rastlasa ona yapışır ve ellerini, ayaklarına öperdi. Yine bir gün Resûlullah’a [s.a.v] rastladığında ona,

— Yâ Resûlullah! Bana neyi dilerseniz emredin; sizin emrinize karşı gelmeyeceğim, dedi. Talha o zamanlar daha gencecik bir delikanlıydı ve onun bu sözleri Resûlullah’ın [s.a.v] çok hoşuna gitmişti. Bu sebeple Resûlullah [s.a.v],

— O halde git babanı öldür, dedi. Talha, anîden ayağa kalktı, kapıya yöneldi, fırlayıp dışarı çıktı, yıldırım hızıyla gidiyordu. Peygamberimiz şaka yapmıştı, arkasından seslendi: “Gel, gel! Ben akraba bağlarını çiğnetmek için gönderilmedim.” Talha b. Berâ geri döndü geldi.

***

Bu hâdiseden bir müddet sonra Talha [r.a] hastalandı. Mevsim kıştı. Bulutlu ve soğuk bir günde Resûlullah [s.a.v] onun ziyaretine geldi. Ziyaretini tamamladıktan sonra aile efradına,

— Talha’yı iyi görmüyorum; onun ölümü yakın! Şayet vefat ederse hemen beni haberdar ediniz ki, geleyim, cenazesinde bulunayım ve namazını kıldırayım. Bu hususta gevsek davranmayın, dedi ve oradan ayrıldı. Ancak daha Sâlim b. Avfoğulları’nın yurduna gelmeden Talha vefat etmişti. O sırada akşam olmuş ve karanlık da çökmüştü. Talha [r.a] ölmeden önce, «Öldüğümde beni hemen gömün, bir an evvel rabbime kavuşturun. Resûlullah’ı da çağırmayın; zira benim yüzümden etraftaki yahudilerin ona bir kötülüklerinin dokunmasının istemem!» şeklinde bir vasiyette bulunmuştu ve vasiyeti gereği hemen defnedildi. Sabah olduğunda durum Resûlullah’a arzedildi.
 
Üst