Allah resülünün(a.s.m) ırkçılığa bakışı

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Allah resulünün (a.s.m.) ırkçılığa bakışı nasıldır?

İns ve cinnin o yegâne rehberi, ırkçılık hakkında, “asabiyyet-i cahiliyye” tabirini kullanmış ve onu İslâm öncesi, Asr-ı Saadet öncesi, cehalet devrinden, fetret devrinden kalma çirkin bir dâvâ olarak görmüş ve göstermiştir. Bu vadide pek çok Hadis-i Şerifleri mevcut... Bunlardan birisi şöyle:

“Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir: “Kaderiye (‘kişi kendi fiilinin yaratıcısıdır’ cümlesinde ifadesini bulan, kaderi inkâr dâvâsı). Unsuruyet dâvâsı (ırkçılık) ve dinî meselelerde gevşeklik etmek.” (Taberanî, Mu’cemüs Sağir, 158)

Bir diğer Hadis-i Şerif: “Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir” (Ebu Davut, Edeb, 121)

Bir başka Hadisleri: “Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, kavmiyetçiliğe çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7)

Bu Hadis-i Şerifleri iyi değerlendirdiğimizde kavmini sevmekle, kavmiyetçilik dâvâsı gütmenin ayrı şeyler olduğunu anlarız. İslâm’ın yasakladığı, Allah Resulü’nün şiddetle menettiği, “kavmiyetçilik dâvâsında bulunmak”, diğer Müslümanlara hor bakmak, İslâm’ı bölüp parçalamak ve takvanın dışında bir başka fazilet ve üstünlük ölçüsü getirmekle İslâm’ın ruhuna ters düşmektir. Yoksa, her insan akrabasını sever, onlara iyilikte bulunur. Yâni sıla-ı rahim yapar. Bu hususta Allah fermanında nice teşvikler vardır. İnsanın içinde yaşadığı milletini sevmesi, onlara acıması, onların hatasını düzeltmeye çalışması, ecdadının mazideki iftihar verici hallerini hatırlayıp onlara lâyık bir evlât olmak için gayret göstermesi ırkçılıktan tamamen ayrıdır.

İslâm ırkı reddetmez, ırkçılığı men eder… Buna bir misal olarak cinsiyeti verebiliriz. Kur’an-ı Kerîm, bizim kabile kabile yaratıldığımızı da haber veriyor, erkekli dişili yaratıldığımızı da…
Biz ne ırkları inkâr ediyoruz, ne de cinsiyeti… Erkeklerin ve kadınların ayrı birer cephe kurarak mücadeleye girmeleri hâlinde nasıl aile kökünden yıkılırsa, ırk dâvâsı güderek parçalanmak da millet mefhumunu, devlet mefhumunu yaralar ve bizi düşmanlarımız karşısında zayıf düşürmekten başka bir şeye yaramaz.

Allah Resulünün ırkçılık hakkındaki beyanlarını ‘Veda Hutbesi’ ile noktalayalım.
Resulûllah Efendimiz (a.s.m.), 23 senelik tebliğ ve irşat hayatını noktalamaya yakın olduğu günlerde son haccını, veda haccını yapar ve oradan irat ettiği eşsiz hutbesiyle Müslümanların dikkatini ana meselelerde bir kez daha yoğunlaştırır. Irkçılık âfetine de bu hutbede dikkat çekilmesi ayrıca bir önem arz eder...

Hutbenin bu bölümünde şöyle buyurulur: “Ey İnsanlar!.. Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.”

Prof. Dr. Alaaddin Başar
 
Üst