ALLÂH... Öyle bir isimdir ki... “Ulûhiyet”e işaret
eder! “Ulûhiyet” hem “HÛ” ismi ile işaret edilen “Mutlak
Zât” anlamını içerir; hem de “Zatî” ilim mertebesinde,
ilmiyle ilmini seyir anlamında oluşmuş “nokta”lar âlemlerini,
her bir “noktayı oluşturan kendine özgü “Esmâ”
mertebelerine işaret eder! “Zât”ı itibarıyla, “şey”in ayrı,
“Esmâ”sı itibarıyla “şey' in aynı olan Allâh ismiyle işaret
edilen; âlemlerden Ganî ve benzeri olmayandır! Bu yüzdendir
ki, “şey ”i ve fiillerini Esmâ’sıyla yaratan Allâh ismiyle işlaret edilen Kur’ân-ı Kerîm’de “BiZ” işaretini
kullanmaktadır. “şey”de kendisinin gayrı yoktur! Bu
konuda çok iyi anlaşılması gereken husus şudur:
“şiey”den söz etti¤imizde “şey”in zâtı derken onun varlığını
oluşturan “Esmâ mertebesinden” söz ederiz.
“şey”in zâtı hakkında tefekkür edilir, konuşulur. Allâh
adıyla işaret edilenin Zâtı hakkında ise konuşlmak muhaldir;
yani kesinlikle olanakızdır! Çünkü Esmâ
özelliğinden meydana gelmişlin, mutlak Zât hakkında fikir
yürütmesi, “vahiy” yollu gelmiş bilgi ile dahi olsa -ki bu
da olanaksızdır- mümkün olmaz! işte bunu anlatmak
sadedinde yolun sonu “hiç”likte biter, denmiştir!
HÛ... “HÛ’vAllâhulleziy la ilâhe illâ HÛ”! ister vahiy
yollu gelsin, ister bilinç yollu üzerine eğilinsin, algılanan
her “şey”in hakikatinin derûnu... Öylesine ki; Ekberiyet
tecellisi sonucu önce “haşlyeti”, sonucu olarak da “hiç”liği yaşatır ve bu yüzden de O’nun hakikatine erişilemez!
“Basîretler ona ulaşamaz!” Mutlak bilinmezliğe ve kavranı
lmazlığa işaret ismidir! Nitekim “ALLÂH” dâhil tüm
isimler “HÛ”ya bağlı geçer Kurân’da! “HU ALLAHu
EHAD”, “HU’ver Rahmanur Rahiym”, “Hu’vel’Evvelu
vel’Ah›ru vez’Zahiru vel’Bât›n”, “HU’vel Aliyyül
Aziym”, “HU’ves Semiy’ul Basıyr” ve Haşlr Sûresi’nin
son üç âyeti gibi! Bu arada şlunu da bir diğer okunuşl şekli
itibarıyla fark ederiz ki, isimlerin öncesindeki “HÛ” ismi
işaretiyle önce tenzih vurgulaması yapılır, sonra da söz
edilen isimlerle teşbihe işaret edilir. Bu da hiçbir zaman gözden kaçırılmaması gereken bir işarettir.
Ahmet Hulusi / Dua ve zikir