Ali Kara Hoca'nın "Mehdi As. ve İsa As." Adlı Eseri

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Biraz uzun görünebilir, nefs u şeyatin (eğer vaktiniz var ise) sizi uzun diye okumaktan caydırabilir. Lakin göründüğü kadar uzun bir eser değildir. (Word sayfasıyla 23 sayfa tutuyor) Derli toplu Kıyamet Alametleriyle ilgili Hadis-i Şerifleri ve rivayetleri bünyesinde toplamış önemli bir eserdir.

Lütfen dikkatle ve sabırla okuyalım.


MEHDİ AS. VE İSA AS.
Ali Kara​

ESERİ TAKDİM

Alemlerin rabbine sonsuz hamd u sena, sevgili Peygamberi Muhammed Aleyhisselam Efendimiz ve Aline sonsuz salat u selam olsun.

Günümüzde insanlar son derece cahil olduğundan onları kandırmak, istismar etmek bir takım uyanıklar için çok kolay olmaktadır. Öyle ki hakkında pek çok Hadis-i Şerif ve Ayet-i Kerimenin delalet ettiği hususların zıddına, insanları aldatmaya cüret (cesaret) etmektedirler.

Bu cümleden olarak son ‘Mezarcı’ olayı ve onun karşısında konuşup İslam’ın asırlarca sahih Hadis-i Şerif kitaplarında ve Tefsirlerde beyan ettiği kıyamet alametlerini inkara kalkan etiketli, rütbeli din hırsızları, bizi bu hususta harekete geçirmiştir. Belki, bu kısa çalışmamız temiz ehli sünnet itikadındaki kardeşlerimizi tatmin etmek hususunda yeterli delilleri ifade etmesi bakımından son derece faydalı olacağını umarız.

Ahir zamanda olması beklenen olayların ilki Mehdi Aleyhisselamın zuhuru ile başlayacaktır. Bundan evvel onun gelişini haber veren pek çok alamet zuhur etmiştir. En mühimi yalancı Mehdilerin zuhur etmesi, yeryüzünün zulüm, isyan ve küfürle dolmasıdır.

Bundan sonra Deccalın zuhur edip ortalığı fesada boğması beklenmektedir. Daha sonra İsa Aleyhisselam gökten inerek Mehdi ve mü’minlere destek olarak Deccal ve ordusunu helak edecektir.

İslam’ın bütün dünyaya hakim olmasından belli bir müddet geçtikten sonra artık diğer alametler sırasıyla vaki olup dünya varacağı son noktaya elbette ulaşacaktır.

Biz bu eserimizde sadece Hadis-i Şerif, Ayetler ve onların asırlarca yapılan tefsirlerinden aldığımız bilgileri sizlere aktarmakla yetinmekteyiz. Herhangi bir yorum getirmekten kaçınmaktayız. Zira gaybı ancak Allah bilir. Gayemiz siz kardeşlerimize ilmi destek vererek itikad ve amelinizi ehli sünnet üzere muhafaza etmekte yardımcı olmak ve muhaliflere cevap vermektir.

Cenabı Hak Celle Celalühü bizleri hak ehlinden, sıratı müstakimden ve dostlarından dünya ve ahirette ayırmasın. Amin.

ALİ KARA, Ramazan 1421 (2000)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
KIYAMET ALAMETLERİ

Onlar, kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şeyi beklemiyorlar. İşte muhakkak onun alametleri gelmiştir. Artık onlara geldiği vakit düşünmelerinin ne faydası olacak. (Muhammed, 18)

Bu Ayet-i Kerimenin izahında Celaleyn tefsirinin haşiyesi Cemel’de, Huzeyfe Radıyallahu anhu Hadis-i Şerifi zikredilmiştir. Bu Hadis-i Şerifte Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem efendimiz kıyamet alametlerini şu şekilde beyan etmiştir:

Huzeyfe İbni Esedil Gıfari’den, şöyle söylediği rivayet edildi: Biz oturmuş Resulullah’ın odasının gölgesinde konuşuyorduk. Kıyametten bahsettik. Seslerimiz yükseldi. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

Kıyamet asla kaim olmaz, ta ki ondan evvel on alamet bulunmadıkça:

Güneşin battığı yerden doğması, Dabbetü’l arz’ın çıkması, Ye’cüc Me’cüc’ün çıkması, Deccal, Meryem oğlu İsa’nın inmesi, Duman, Batı-doğu Arap Yarımadası’nda üç yer batması. Bunların sonuncusu Yemen’de Aden derinliklerinden bir ateşin çıkmasıdır. İnsanları mahşere sevk eder
.” (Ebu Davud)

MEHDİ ALEYHİSSELAM HAKKINDAKİ HADİSİ ŞERİFLER

Abdullah’tan Radıyallahu anhu rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

Dünyada bir günden başkası kal masa, elbette Allah o günü uzatır, ta ki o günde benden veya ehli beytimden bir adamı gönderir. İsmi benim ismime uyar, babasının ismi babamın ismine uyar. Yeryüzünü, zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve doğrulukla doldurur.” (Ebu Davud)

Ali Radıyallahu anhu dan rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Zamandan bir günden başka kalmasa da elbette Allah, ehli beytimden bir adam gönderir. Zulümle dolduğu gibi, yeryüzünü adaletle doldurur.” (Ebu Davud)

Ebu Hureyre’den Radıyallahu anhu rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Dünyadan bir günden başka kalmasa da elbette Allah o günü uzatır, hatta ehli beytimden bir adam, Deylem dağına ve Kostantıniyye’ye (İstanbul) sahip olur.” (İbni Mace)

SİYAH BAYRAKLILAR

Alkame’den, o da Abdullah’tan (Radıyallahu anhuma) rivayet edildi ki bir ara biz Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem yanında idik. Birden Haşim oğullarından bir genç topluluğu geldi. Resulullah onları görünce gözleri yaşla doldu, rengi değişti. Dedim ki ‘Yüzünde hoşlanmadığımız şeyi görmemiz nedendir?’ Buyurdu ki

Muhakkak biz Ehli Beyt’iz. Allah bizim için, dünya üzerine ahireti seçti. Muhakkak ehli beytim benden sonra belalar, kovulmak ve sürgünlere kavuşacak. ta ki bir kavim doğu tarafın dan gelecek. Onlarla birlikte siyah bayraklar vardır. Hayrı (imameti) isterler, onlara verilmez. Bu yüzden savaşırlar, yardım olunurlar (Galip gelirler) İstedikleri onlara verilir de onu kabul etmezler. Onu ehli beytimden olan bir adama verirler. Yeryüzü zulümle dolduğu gibi onu adaletle doldurur. Sizden her kim bu vakte yetişirse, kar üzerinde sürünerek olsa da onlara katılsın” (İbni Mace)

Abdullah’tan Radıyallahu anhu rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Ehli beytimden bir adam gelmedikçe kıyamet kopmaz. İsmi, ismime uyar.” (Ahmed)

Abdullah’tan Radıyallahu anhu rivayet edil diki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Günler bitmez veya zaman tükenmez, ta ki Araplara ehli beytimden olan bir adam hakim olmadıkça. İsmi, benim ismime uyar.” (Ahmed)

Ebu Said el Hudri Radıyallahu anhu Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Ehli beytimden olan alnı açık, haya sahibi bir adam (dünyaya) hakim olmadıkça kıyamet kopmaz. Daha evvel zulümle dolduğu gibi yeryüzünü adaletle doldurur. Yedi sene daim olur.” (Ahmed)

MEKTUBAT-I RABBANİ’DE KIYAMET ALAMETLERİ VE MEHDİ AS.

Peygamberimizin haber verdiği kıyamet alametlerinin hepsi haktır. Onlarda meydana gelmeme ihtimali yoktur.

1- Adetin hilafına, batıdan güneşin doğması.
2- Mehdi Aleyhisselamın zuhuru.
3- Ruhullah İsa Aleyhisselamın gökten inmesi.
4- Deccal’ın çıkması.
5- Ye’cüc ve Me’cücün çıkması.
6- Dabbetü’l arzın çıkması.
7- Sonra bir dumanın ortalığı kaplayıp, onları elim bir azabla azablandırması. Sıkıntıdan insanlar şöyle der: “Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır, biz mü’minleriz.”
8- Son alamet, Aden tarafından çıkan bir ateş tir. (bu ateş insanları mahşere sürecek.)

Cahillikten dolayı bir cemaat, Hindistan ehlinden mehdilik iddia eden birisinin Mehdi olduğunu zannetti. Onlara göre Mehdi geçti ve öldü, kabrinin “Kurre” denilen bir yerde olduğunu söyle diler. Halbuki şöhret ve tevatürü manevi derecesi ne ulaşan sahih Hadis-i Şerifler bu taifeyi yalanlıyor. Zira Efendimiz, Mehdi için alametler beyan etti. Bu alametler o iddia edilen şahısta yoktur.

Hadis-i Nebevi’de şöyle geldi: “Mehdi çıkacak ve başının üzerinde bir parça bulut olacak, içinde bir melek şöyle nida edecek 'şu şahıs Mehdi’dir, ona tabi olun.'

Yine Efendimiz buyurdu ki “Yeryüzünün tamamının maliki dört tanedir. Zülkarneyn ve Süleyman mü’minlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır kafirlerdendir. Yeryüzüne ehli beytim den olan beşinci bir şahıs malik olacaktır.” (Bu Mehdidir.)

Efendimiz buyurdu: “Benim ehli beytimden bir adamı Allah göndermedikçe dünya yok olmaz, onun ismi ismime uyar, babasının ismi babamın ismine uyar, zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi yeryüzünü doğruluk ve adaletle doldurur.”

Hadis-i Şerifte “Ashab-ı Kehf, Mehdinin yardımcılarıdır” şeklinde buyruldu.

İsa Aleyhisselam Mehdinin zamanında inecek, Mehdiye, Deccalı öldürmekte yardım edecek, saltanatının zahir ve (galib) olduğu zamanda ramazanın on dördünde güneş tutulacak ve ayın evvelinde ay tutulacak, bunlar normal adetin ve müneccimlerin hesabının hilafına olacak.

İnsaf nazarıyla bakmak lazım, şu alametler o bahsedilen şu ölü şahısta var mı yok mu (yok.) Mehdi’nin, Efendimiz tarafından haber verilen diğer pek çok alametleri vardır. Şeyh İbni Hacer, Mehdinin alametleri beyanında bir risale yazdı ki o alametler iki yüze ulaşıyor.

Ebu Hureyre Radıyallahu anhu şöyle dedi. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem buyurdu ki: “Davaları bir olan iki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz.” (Buhari)

Ebu Hureyre Radıyallahu anhu şöyle dedi. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem buyurdu ki: “İki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Aralarında büyük ölümler olur. Davaları birdir. Otuz taneye yakın yalancı Deccallar gönderilmedikçe kıyamet kopmaz. Bunlardan her biri, kendini Allah’ın Resulü zanneder.” (Buhari)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
DECCAL

Nevvas İbni Sem’an el Kelbi’den söyle demiştir. ‘Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem Deccalı zikretti ve şöyle buyurdu “Ben içinizde iken Deccal çıkarsa ben onunla mücadele ederim, siz değil. Ben yok iken çıkarsa, kişi nefsini müdafaa edecektir. Allah, her Müslüman üzerine vekildir. Sizden her kim Deccala kavuşursa, Kehf suresinin başını (on Ayeti) ona karşı okusun. Onlar sizi Deccalın fitnesinden korur.”

Dedik ki ‘Dünyada kalması ne kadardır?’ Buyurdu ki “Kırk gün. Bir günü bir sene gibidir. Bir günü, bir ay gibidir. Bir günü, Cuma gibidir. Diğer günleri, sizin günleriniz gibidir.” (Takriben 424 gün)

Dedik ki ‘Ya Resulullah! Şu bizim senemiz gibi olan günde, bir gün ve gecelik namaz bize yeter mi?’ Buyurdu ki “Hayır. Onun miktarını takdir edin (Vakitlere taksim edin.) Sonra Meryem oğlu İsa Aleyhisselam, doğu Dimaşk’ta (Şam) beyaz minarenin yanına inecektir. Deccalı Lüddi kapısında yakalayacak ve öldürecektir.” (Ebu Davud)

Salim'den, o babasından şöyle rivayet etti ‘Hayır, vallahi Resulullah, İsa için kırmızıdır demedi. Fakat şöyle buyurdu “Bir ara ben uyuyordum. Rüyamda Kabe’yi tavaf ediyorum. Kıvırcık saçlı bir adam, iki kişi arasında salınarak yürüyordu. Başından su damlıyordu veya başı su akıtıyordu. Bu kimdir? dedim. Dediler ki Meryem oğlu İsa’dır. Yürüyüp gittim. Birden bir kırmızı ve cüsseli bir adam, başı kıvırcık, sağ gözü kör. Sanki gözü üzüm salkımı (gibi sarkmış) Dedim ki ‘Bu kimdir?’ Dediler ki ‘Bu Deccaldır’ İnsanların ona en çok benzeyeni İbni Katan’dır.” Zühri der ki: Huzaa kabilesinden olan bir kişidir. Cahiliyye döneminde ölmüştür. (Buhari)

HAK TAİFE

Cabir İbni Abdullah der ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellemin şöyle buyurduğunu işittim. “Ümmetimden bir taife, hak üzere savaşmaktan zail olmayacaktır. (Hak üzere devam edecekler.) Kıyamet gününe kadar üstün olacaklardır.” Şöyle buyurdu: “Meryem oğlu İsa Aleyhisselam inecektir. (Mü’minlerin) Emiri (Mehdi As.) der ki ‘Gel, bize namaz kıldır.’ (İsa As.) Der ki ‘Hayır. Muhakkak sizin bazının, Allah’ın bu ümmete olan ikramı ile bazınız üzerine emirlersiniz.’ (Müslim)

Ebu Hureyre’den rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Rum (Hıristiyan ordusu) A’mak veya Dabık’a inmedikçe kıyamet kopmaz. Onlara karşı, Medine’den o vakitte yeryüzü Müslümanlarının en hayırlılarından olan bir ordu çıkar. Karşılıklı saf olunca, Rumlar der ki ‘Bizim ile bizden esir alanların arasını serbest bırakın ki onlarla savaşalım’

Müslümanlar ‘Hayır! Vallahi sizin ile kardeşlerimizin arasını asla serbest bırakmayız.’ Onlarla (Rumlarla) savaşırlar. Ordunun üçte biri hezimete uğrar. (kaçar) Allah, onların ebediyen tevbesini kabul etmez. Ordunun üçte biri şehid olur. Allah katında en faziletli şehidler bunlardır. Üçte biri savaşı kazanır. Bunlar ebediyen fitnelenmezler (asi olmazlar) Kostantiniyye’yi (İstanbul’u) feth ederler.


Onlar, kılıçlarını zeytin ağaçlarına astıkları halde ganimetleri taksim ederlerken, içlerinde şeytan nida ederek ‘Mesih Deccal arkanızdan ehlinize musallat oldu’ der. Yola çıkarlar, halbuki bu söz batıldır.

Şam’a vardıklarında Deccal çıkmış olur. Bir de onlar savaşa hazırlanıp saf olduklarında namaz için kamet edilir. Meryem oğlu İsa Sallallahu aleyhi ve Sellem gökten iner. Onlara namaz kıldırır.

Allah’ın düşmanı (Deccal) onu görünce tuzun suda eridiği gibi erir. Şayet onu kendi haline bıraksaydı elbette eriyip helak olurdu, fakat Allah Teala O’nun elinde Deccal öldürür. Onlara kanını, süngüsünde gösterir.”

DECCALIN DOLAŞMASI

Nevvas İbni Sem’an’dan Radıyallahu anhu şöyle dediği rivayet edildi: Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem bir gün kuşluk vaktinde Deccal’ı anlattı, hakkında hem küçümseyici, hem de mühimsenecek şeyler söyledi. Hatta onu hurma taifesi arasında zannettik. Sonra kendisine gittiğimizde, bizdeki üzüntünün farkına vardı ve: Neyiniz var? Diye sordu.

Ey Allah’ın Resulü, Deccal’dan söz ettin; hakkında hem küçümseyici, hem de mühimsenecek şeyler söyledin. O kadar ki onu hurmalıklar taifesi arasında zannettik, dedik. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem: Bana sizin için Deccaldan başkası daha korkuludur, dedi. Çünkü Deccal, ben aranızda iken çıkarsa, tek başıma onunla davalaşır ve iddiasını iptal ederim. Ben, aranızda yokken çıkarsa, herkesin bizzat kendisi davalaşmak zorundadır ve her Müslüman için Allah, benim vekilliğimi yapar.

Deccal, genç ve çokça kıvırcık saçlıdır, bir gözü kördür. Onu, Katanoğlu Abdul Uzza’ya sanki benzetiyorum. Kim, sizden ona yetişirse, Kehf suresinin ilk on Ayetini okusun. O, Şam ile Irak arasındaki bir yerden çıkacaktır. Sağı, solu fesada boğacak, ey Allah’ın kulları (hak’ta) sabit olunuz! buyurdu.

Ey Allah’ın Resulü! Deccal yeryüzünde ne kadar kalacaktır? Diye sorduk. Kırk gün, fakat onun bir günü, bir sene, bir günü bir ay, bir günü de Cuma gibi, öteki günleri de, sizin bu günkü günleriniz gibidir, dedi.

Ey Allah’ın Resulü! Bir sene gibi olan o günde, bir günün namazı bize kafi gelecek mi? Diye sorduk. Hayır, onu takdir ederek (her 24 saatte beş vakit namaz kılmak suretiyle) hesaplayın. Onun yer yüzündeki hızı ne olacak? Dedik. Peygamber Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Hızlı rüzgarlı yağmur gibi. Bir kavme gelecek. Onları davet edecek. Onlar da kendisine iman edip davetine koşacaklar. Göğe emir edecek, gök yağmur yağdıracak, yere emir edecek, yer bol bol bereketlerini çıkaracak, insanların hayvanları, meraları, cüsseleri en güzel şekilde, memeleri sütle dolu olduğu halde döneceklerdir.

Sonra Deccal bir başka kavme gelecek. Onları davet edecek. Onlar ise onun davetini kabul etmeyecekler. Deccal da onlardan yüz çevirip gidecek. Ve onlar hemen büyük bir kıtlığa maruz kalıp ellerinde ne varsa bir şeyleri kalmayacak.

Deccal bir harabeye uğrayacak ve: “definelerini çıkar” diyecek. Defineler, arı oğulu gibi arkasından gelecekler. Sonra gençlikle dolup, taşan birini çağıracak. Onu, kılıç darbesi ile iki parçaya bölecek. Sonra bunu çağıracak ve bu dirilip, güler yüzle kendisine gelecektir.

Deccal bunları yaparken Allah, Meryem’in oğlu İsa Aleyhisselamı gönderecek.

İsa Aleyhisselam iki elbise içinde, ellerini iki melek kanatları üzerine koymuş olarak Dimaşk doğusunda, Minare-i Beyza (Beyaz Minare) denilen yere inecek. Başını eğdiği vakit su damlayacak, kaldırdığı vakitte inci daneleri gibi su damlaları dökülecektir. Nefesinin kokusunu duyan her bir kafir, derhal ölecektir. Nefesi ise, gözünün gördüğü yere kadar yayılmaktadır.

İsa Aleyhisselam derhal Deccalı arayacak ve onu Lüddi denilen (Beyt-i Mukaddes yakınlarında) bir beldede kendisini yakalayıp öldürecektir.

Sonra İsa’ya Aleyhisselam, Allah’ın kendilerini Deccal’dan koruduğu bir kavim gelecek, İsa Aleyhisselam onların yüzlerini mesh edecek ve cennetteki derecelerini anlatacaktır.

İsa Aleyhisselam bu durumda iken Allah, kendisine “Ben kimsenin kendileri ile savaşmayıp öldüremeyeceği bir takım kullarımı ortaya çıkardım, sana tabi durumda olan kullarımı Tur dağına çıkar ve bunlardan koru” diye emredecek ve Allah, Ye’cüc ve Me’cüc’ü, her tepeden sürate iner oldukları halde gönderecek.

İlk önde gelenler, Taberiyye gölüne uğrayacak ve bütün suyunu içecekler. Arkalarındakiler gelince “burada bir defa su vardı” diyecekler.

İsa Aleyhisselam ile ona tabi olan müminler muhasarada kalmış olacaklar. O kadar ki onlar için bir öküz başı, sizin için bugünkü yüz dinardan daha değerli olacaktır. Allah’ın peygamberi İsa Aleyhisselam ve arkadaşları Allaha dua edecekler, Allah da onların (Ye’cüc ve Me’cüc) boyunlarına negaf denilen bir kurt gönderecek ve tek kişi gibi hepsi öleceklerdir.

Sonra İsa Aleyhisselam arkadaşları ile Tur’dan inecekler ve yeryüzünde onların kokmuş pisliklerinin doldurmadığı bir yer bulamayacaklar. İsa Aleyhisselam ve arkadaşları Allah’a dua edecekler. Allah da, Horasan develerinin boyunları gibi bir takım kuşlar gönderecek, bunların kokmuş cesedlerini taşıyıp Allah’ın dilediği tarafa atacaklar dır. Sonra Allah bir yağmur gönderecek ki bu yağmurdan ne çadırlar, ne de binalar kendini koru yamayacaktır. Yağmur yerleri ayna gibi yapıncaya kadar yıkacaktır.

Sonra yere:

“Bitir meyvelerini, çıkart bereketlerini” denilecek. Ve o gün cemaat narlardan yiyecekler ve kabukları ile gölgenecekler. Hayvanlarına öyle bereket verilecek ki devenin sütü bir cemaate yetecek, ineğin sütü bir kabileye, koyunun sütü de insanların bir mahallesine yetecektir.

İnsanlar bu halde iken; Allah, hoş bir rüzgar gönderecek, bu rüzgar insanları koltuk altlarından alıp, her mü’min ve müslimin ruhunu alacaktır. (Dünyada) yalnız yabani eşekler gibi, birbirine girmiş olduğu halde bulunan kötü insanlar kalacak tır. Ve kıyamet de bunlar üzerine kopacaktır.
(Müslim)

DECCAL NE KADAR KALIR

Urve İbni Mes’ud es Sakafi der ki Abdullah İbni Amr’ı işittim, ona bir adam geldi ve ‘Şu sözler nedir ki kıyamet şöyle şöyle kaim olacak dersin’ Bunun üzerine (Urve) Subhanallah, La ilahe illallah veya buna benzer bir kelime söyledi. Muhakkak ebediyen hiç kimseye bir şey söylememeyi kast ettim. Ancak ben dedim ki muhakkak siz, az zaman sonra büyük işler göreceksiniz. Beyt yarılacak, şöyle şöyle olacak... Sonra dedi ki ‘Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Deccal, ümmetim içinde çıkacak, kırk kalacak. Kırk ay mı, gün mü, sene mi dediğini bilmiyorum. Allah, Meryem oğlu İsa’yı gönderecek. Sanki O, Urve İbni Mes’ud gibidir. (Ona benzer) Deccalı arar ve onu helak eder.

Sonra insanlar, iki kişi arasında düşmanlık olmayan yedi sene beklerler. Sonra Allah Teala Şam tarafından soğuk bir rüzgar gönderir, yeryüzünde kalbinde hayırdan veya imandan zerre ağırlığı bulunan hiç kimse kalmaz, ancak hepsinin ruhu alınır. Öyle ki sizden biri dağın içine girse elbette onun üzerine gelir ve ruhunu alır.

(Urve) Der ki bunu Resulullah’tan Sallallahu aleyhi ve Sellemden işittim. Şöyle buyurdu: “İnsanların en şerlileri kalacak. Ma’rufu bilmezler, çirkini inkar etmezler. Şeytan onlara şekillenerek gelir ve der ki ‘İcabet etmeyecek misiniz? Derler ki: Ne emrediyorsun? Onlara putlara ibadeti emreder. Onlar bu halde iken rızıkları bol, geçimleri güzeldir. Sonra Sur’a üfürülür. Onu işiten ilk kişi, deve havuzunu sıvarken düşüp ölür. Bütün insanlar ölür.

Sonra Allah Teala bir yağmur gönderir, sanki o çisedir veya gölgedir. Bütün insanların cesedleri bundan dolayı yerden biterler. Sonra Sur’a diğer bir üfürüşle üfürülür ve birde bütün insanlar ayakta bakıp dururlar. Sonra denilir: ‘Ey insanlar! Rabbinize doğru gelin. ‘Onları durdurun, zira onlar mesuldürler.’
(Buhari)

DECCALİN VASIFLARI

İmamı Mücahid’den şöyle rivayet edildi, biz İbni Abbas (Radıyallahu anhuma) nın yanında idik. Deccalı konuştuk. Bize dedi ki “Muhakkak onu iki gözü arasına kafir yazılmıştır.” (Buhari)

Abdullah der ki: Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem bir gün insanların ortasında Mesih Deccalı anlattı ve şöyle buyurdu: “Muhakkak Allah kör değildir. Ancak Mesih Deccal sağ gözü kördür. Sanki gözü üzüm salkımı gibi sarkmış.

Bir gece uykumda kendimi Kabe’de gördüm. Bir de Baktım ki insanların en güzellerinden olan bir adam, saçları iki omuzu arasında sarkmış ve düzgün taranmış. Başından su damlıyor. Ellerini iki kişinin omuzlarına koyduğu halde beyt-i şerifi tavaf ediyordu.

Dedim ki bu kimdir? Dediler ki bu Meryem oğlu Mesih İsa’dır.

Sonra ötesinde başka bir adam gördüm ki kıvırcık ve kısa saçlı, sağ göz kör, sanki gördüklerim arasında en çok İbni Katan’a benziyor. İki elini bir adamın iki omzuna koymuş olduğu halde beyt-i şerifi tavaf ediyor.

Dedim ki; Bu kimdir? Dediler ki ‘Mesih Deccaldır.
’ (Buhari)

İbni Ömer Radıyallahu anhu den rivayet edildi ki şöyle demiştir. Biz, veda haccında kendi aramızda konuşuyorduk. Halbuki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem henüz aramızda idi. Bunun veda haccı olduğunu bilmiyorduk. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem Allaha hamd ve sena etti, sonra Mesih Deccal’ı anlattı. Onun hakkında sözü uzattı. Ve buyurdu ki Allah Teala hiçbir Peygamber göndermedi ki onlar ümmetini Deccal’dan korkutmamış olsun. Nuh ve ondan sonraki peygamberler (ümmetlerini Deccal’dan) korkutmuştur.

Muhakkak deccal içinizde çıkar. Onun durumu sizin üzerinize gizli kalmaz. Muhakkak rabbiniz, sizin üzerinize gizli değildir. (bunu üç kere tekrar etti.)

Muhakkak rabbiniz kör değildir. Muhakkak Deccalın sağ gözü kör olup sanki sarkmış üzüm gibidir. Dikkat edin! Allah kanlarınızı, mallarınızı şu günün, şu beldenizin, şu ayınızın hürmeti gibi haram etmiştir. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi? Dediler ki evet. Buyurdu ki Allah’ım şahid ol! (bunu üç kere tekrar etti.) Yazıklar olsun, bakın benden sonra küfre dönmeyin. Bazınız bazınızın boynunu vurmasın.
” (Buhari)

RESULULLAH’IN DUASI

Enes İbni Malik Radıyallahu anhu der ki Muhakkak Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle dua ederdi “Ey Allah’ım! Cimrilikten, tembellikten, erzeli ömürden, kabir azabından, Deccalın fitnesinden, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.” (Buhari)

Aişe Radıyallahu anha validemiz der ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle derdi: “Allah’ım! Cehennemin fitnesinden, cehennem azabından, kabir fitnesinden, kabir azabından, zenginliğin şerrinden, fakirliğin fitnesinin şerrin den sana sığınırım. Allah’ım! Mesih Deccalın fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah’ım! Kalbimi kar ve dolu suyu ile yıka. Kalbimi beyaz elbise kirlerden pak edildiği gibi hatalardan pak eyle. Benimle hatalarım arasını, doğu ile batı arasını uzak ettiğin gibi uzak eyle. Allah’ım! tembellikten, günahtan ve borçtan sana sığınırım.” (Buhari)

DECCAL, MEKKE VE MEDİNE’YE GİREMEYECEK

Ebu Bekrete Radıyallahu anhu Resulullah’tan şöyle rivayet etti. “Medine’ye, Mesih Deccalın korkusu girmeyecek. O vakitte Medine’nin yedi kapısı olup, her bir kapı üzerinde iki melek bulunacaktır.” (Buhari)

Ebu Said der ki bir gün Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem bize Deccal hakkında uzun konuştu. Şöyle buyurdu: “Deccal gelir. Halbuki Medine’nin kapılarından girmesi ona haram edilmiştir. Medine’nin yakınındaki çorak araziye iner. O vakitte insanların en hayırlısı olan bir kişi, ona doğru çıkar ve der ki ‘Ben şahitlik ederim ki sen Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem bahsettiği Deccalsın.’

Deccal der ki söyleyin bakayım eğer bu adamı öldürürsem, sonra onu diriltirsem benim işimde şüphe eder misiniz? Etrafındakiler der ki ‘Hayır.’

Deccal o kişiyi öldürür, sonra diriltir. O kişi der ki ‘Allaha yemin olsun ki bu gün senin hakkındaki basiretim daha şiddetli oldu. (Senin deccal olduğunu şimdi daha iyi anladım)’Deccal onu öldürmek isteyecek fakat ona güç yetiremeyecek.
” (Buhari)

YALANCI DECCALLER

Ebu Hureyre’den Radıyallahu anhu Müslim İbni Yesar şöyle işitmiştir. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu “Ahir zamanda yalancı deccallar olacaktır. Sizin ve babalarınızın işitmediği sözlerle size geleceklerdir. Sakının, onları da sakındırın. Sizi saptıramazlar, sizi fitnelendiremezler.” (Buhari)

KABUL EDİLEN İMANIN VAKTİ

Ebu Hureyre Radıyallahu anhu şöyle dedi. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Üç şey çıktıkları vakitte kişiye daha evvel iman etmemiş veya imanında hayır kazanmamışsa artık iman etmesi fayda vermez. Güneşin batıdan doğması, deccalın ve dabbetü'l arzın çıkması.” (Buhari)

MEDİNE SALLANACAK

Enes İbni Malik Radıyallahu anhu der ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Deccal gelip Medine’nin yakınına konaklar. Sonra Medine üç kere sallanır. Her bir kafir ve münafık olan çıkıp deccalın yanına gelir.” (Buhari)

DECCALDEN NASIL KORUNURUZ

Ebud Derda Radıyallahu anhu dan rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Her kim Kehf suresinin evvelinden on Ayet ezberlerse Deccaldan muhafaza edilir.” (Müslim)

DECCALİN NEHİRLERİ

Huzeyfe’den Radıyallahu anhu rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: ‘Ben Deccal ile birlikte bulunan şeyi en iyi bilirim. Onunla birlikte akan iki nehir vardır. İkisinden biri göz görmesi ile beyaz sudur. Diğeri göz görmesi ile tutuşmuş ateştir. Sizden biri onu idrak ederse, ateş olarak gördüğü nehre gelsin, gözünü yumsun. Sonra başını eğerek ondan içsin. Zira o, soğuk sudur.

Muhakkak Deccal, gözü mesh edilmiştir (kördür) Üzerinde kalın bir tabaka vardır. İki gözü arasında ‘kafir’ yazılıdır. Yazı bilen veya bilme yen her mü’min bunu okur
. (Müslim)

Ukbe İbni Amir Huzeyfe’ye Radıyallahu anhu dedi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem den işitmiş olduğun şeyleri bize haber vermeyecek misin? Dedi ki ben şöyle buyurduğunu işittim. “Muhakkak Deccal ile beraber çıktığı vakitte su ve ateş bulunacak. İnsanların ateş olarak gördüğü şey soğuk sudur. İnsanların su olarak gördüğü şeyde yakıcı ateştir. Sizden her kim ulaşırsa ateş olarak gördüğüne gitsin. Zira o tatlı ve soğuk sudur.” (Buhari)

DECCALE KARŞI ÇIKAN MÜ’MİN

Ebu Said el Hudri’den Radıyallahu anhu rivayet edildi ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu “Deccal çıkar, onun karşısına mü’minlerden bir adam çıkar. Deccalın silahlı muhafızları onun karşısına çıkar ve nereye (gitmek) istiyorsun? derler. Mü’min der ki ‘Şu çıkmış olan kişiyi kast ediyorum’ Muhafızlar ona der ki ‘Rabbimize iman etmiyor musun?’ Mü’min der ki ‘Rabbimizin gizli bir tarafı yoktur.’ Muhafızlar ‘Onu öldürün’ derler. Bazıları diğerlerine der ki ‘Rabbiniz kendinden habersiz hiç kimseyi öldürmekten sizi nehy etmedi mi?’ (Ebu Said) Der ki ‘Onu Deccal’a götürürler.

Mü’min onu görünce, ‘Ey insanlar! Şu, Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem bahsettiği deccaldır’ der.
(Ebu Said) Der ki; Deccal der ki: ‘Onu tutun, onu ikiye yarın.’ Sırtı ve karnı sopa ile dövülür. (Ebu Said) Der ki; Deccal ona der ki ‘Bana iman etmeyecek misin’ (Ebu Said) Der ki: Mü’min ‘Sen yalancı Mesihsin’ der. Deccal emreder testere ile iki parçaya yarılır, hatta iki ayak arası ayrılır. (Ebu Said) Der ki sonra Deccal iki parça arasında yürür, sonra ona ‘Kalk’ der. Sapasağlam ayağa kalkar. Sonra ona der ki ‘Bana iman etmeyecek misin?’ Mü’min der ki ‘Ancak senin hakkında basiretim arttı’ Sonra der ki ‘Ey insanlar! Bu, benden sonra insanlardan hiç kimseye bir şey yapamaz’ (Ebu Said) Der ki Deccal onu kesmek için yakalar, boynundan köprücük kemiğine kadarki kısmı bakır yapılır, artık ona güç yetirmeye yol bulamaz.

(Ebu Said) Der ki Deccal onu iki eli ve ayağından tutar ve atar. İnsanlar onu ateşe attığını zanneder. Ancak o, cennete atılır. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem buyurdu ki ‘Alemlerin Rabbi indinde şehadet bakımından insanların en faziletlisi bu kişidir.’ (Müslim)

DECCAL ZİNCİRLE BAĞLIDIR

Resulullah’ın münadisi insanları namaz için çağırmıştı. Resulullah ile birlikte kıldık. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem namazı bitirince minber üzerine oturdu. Tebessüm ettiği halde idi. Sonra buyurdu ‘Bilir misiniz sizi niçin buraya topladım?’ Dediler ki ‘Allah ve Resulü daha iyi bilir.’ Buyurdu ki ‘Allah'a yemin olsun ki sizi rağbetlendirmek veya korkutmak için toplamadım. Fakat sizi şunun için topladım ki Temimid Dari, Hıristiyan bir adamdı. Gelip biat ederek Müslüman oldu. Bana bir haber getirdi ki ben daha evvel size Mesih Deccal hakkında söylediklerime tam uygundur. Temim haber verdi ki kendisi Lahm ve Cüzam (kabilelerinden olan) otuz kişi ile birlikte denizde bir gemiye binmişlerdi.

Denizde dalgalar onlara bir ay oyun oynamış, sonra denizde güneş batarken bir adaya çıkmışlar. Adaya girmişler. Karşılarına çok kıllı bir hayvan çıktı. Kılların çokluğundan önü ve arkası belli değildi.


— Ona dediler ki ‘Vay sana! Sen kimsin?’ Hayvan ‘Ben Cessaseyim’ (haberci) dedi. Dediler ki ‘Cessase nedir?’

— Dedi ki ‘Ey kavim! Şu manastırdaki adama gidin. Zira o, sizin haberinize arzuludur.’

Temim der ki ‘Bize bir adamı söyleyince onun Şeytan olmasından korktuk.’ Süratle gittik, ta ki manastıra girdik. Birde baktık ki orda, asla görmediğimiz büyük bir insan gördük. İki eli boynuna sımsıkı bağlı, iki dizi topuklarına kadar demirle kelepçelenmiş. Dedik ki ‘Vay sana! Sen kimsin?’

— Dedi ki ‘Muhakkak benim haberime ulaştınız. Bana haber verin, sizler kimsiniz?

Dedik ki ‘Biz, Araplardan bir takım insanlarız, denizde gemiye bindik. Denizin dalgalı vaktine tesadüf etmişiz, dalgalar bizimle bir ay oynadı. Sonra senin adana çıktık. Yakınına oturduk ve adaya girdik. Bizi, kılları çok olup önü arkası belli olmayan bir hayvan karşıladı. Ona dedik ki ‘Vay sana. Sen kimsin? dedi ki ‘Ben Cessaseyim’ Dedik ki ‘Cessase nedir?’ dedi ki ‘Şu manastırdaki adama gidin. Zira o, sizin haberinizi arzu eder.’ Ondan korkup süratle sana geldik. Senin şeytan olmandan emin değildik.

(Bağlı) Adam dedi ki: Beysan hurmalığından bana haber verin?

Dedik ki ‘Hangi şeyini öğrenmek istersin?

— Hurmalarından soruyorum. Meyve veriyor mu?
— Evet, dedik.
— Yakında meyve vermemesi umulur., dedi. Taberiyye gölünden haber verin dedi.
Hangi şeyinden haber soruyorsun? Dedik.
— Onda su var mı? Dedi.
— Onun suyu boldur. Dedik.
— Yakında suyunun yok olması umulur, dedi. Bana Zuğar kaynağından haber verin? Dedi.
— Hangi şeyini öğrenmek istersin dediler.
— Kaynakta su var mı? Ahalisi kaynak suyu ile ekin ekiyor mu? Dedi.
— Evet, kaynağın suyu çok, suyundan ahalisi ekin ekiyor, dedik.
— Bana Ümmi Peygamberden haber verin, ne yaptı? Dedi.
— Dedik ki ‘Mekke’den çıktı, Yesrib’e (Medine) hicret etti.
— Araplar onunla savaştı mı? Dedi.
— Evet, dedik.
— Onlara nasıl yaptı? Dedi.
— Ona, Araplardan etrafında olanlara galip geldiğini ve ona itaat ettiklerini anlattık.
— Bu oldu mu? Dedi.
— Evet, dedik.
— Bu onlar için daha hayırlıdır, dedi.

Kendimden size haber vereyim.

Ben Mesihim, (Deccalım). Bana yakında çıkmam için izin verilmesini umarım. Çıkarım ve yeryüzünde dolaşırım. Mekke ve Taybe (Medine) hariç kırk gece içinde inmedik bir belde bırakmam. Bu iki belde bana haram edilmiştir. Onlar dan birine ne zaman girmek istesem elinde keskin kılıç olan bir melek beni oradan men eder. Onun her bir kapısı üzerinde bekçilik yapan melekler vardır.

Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem asası ile minbere vurarak ‘Şu Taybedir, şu Taybedir, şu Taybedir. Medine’yi kasdetti.’ ‘Size bu haberi anlatmamış mıydım?’ buyurdu. İnsanlar ‘Evet’ dediler. 'Temim’in haberi beni taaccüb ettirdi. Bu haber, size kendisinden haber verdiğime, Medine ve Mekke hakkındaki habere de uygun oldu. Dikkat edin o, Şam denizindedir. Veya Yemen denizindedir. Hayır, belki doğu tarafındadır. O, doğu tarafındadır, o doğu tarafındadır, diyerek eli ile doğu tarafına işaret eyledi.' (Müslim)

DECCAL HORASAN’DAN ÇIKAR

Ebu Bekir Sıddık Radıyallahu anhu der ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem bize haber verdi ki Deccal doğu tarafından çıkacaktır. Oraya Horasan denir. Kavimler ona tabi olacaktır. (Tirmizi)

Ebu Ümame el Bahili’den Radıyallahu anhu rivayet edildi ki şöyle haber vermiştir. Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem bize hitap etti. Ekseri hutbeleri Deccal hakkındaki sözleriydi. Bizi ondan sakındırırdı. Şu sözü de bundandır: “Yeryüzünde Adem Aleyhisselamın neslini Allah’ın yaratmasından bu yana Deccalın fitnesinden daha büyük bir fitne yoktur. Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler ümmetlerini Deccaldan sakındırmışlardır. Ben, Peygamberlerin sonuncusuyum. Sizler ümmetlerin sonuncususunuz. Deccal, çaresiz sizin içinizde çıkacaktır. Eğer ben sizin aranızda iken çıkarsa, her bir Müslüman yerine ben, onunla davalaşırım. Eğer benden sonra çıkarsa herkes, kendi nefsini savunacaktır. Allah, her Müslüman üzerine, benim vekilimdir. Muhakkak o, Şam ile Irak arasından çıkacaktır. Sağı solu ifsad eder.

Ey Allah’ın kulları sabit kalın. Muhakkak ben size onun sıfatlarını vasfedeceğim ki benden evvel hiçbir peygamber onu böyle vasfetmemiştir.

O başladığı vakitte “Ben peygamberim” der. Halbuki benden sonra peygamber yoktur. İkinci olarak der ki ‘Ben sizin rabbinizim’ Halbuki sizler ölmedikçe rabbinizi göremezsiniz. Hem de onun gözü kördür. Halbuki rabbiniz kör değildir. Onun iki gözü arasında ‘kafir’ yazılıdır. Yazıyı bilen veya bilmeyen her bir mümin onu okur. Onun beraberinde bir bahçe ve ateş olma sı da onun fitnesindendir. Onun ateşi bahçedir, bahçesi ateştir. Her kim onun ateşi ile imtihan edilirse Allah’tan imdad istesin ve Kehf suresinin evvelini okusun. Onun üzerine (ateşi) soğuk ve selametli olur. Nasıl ki İbrahim'in üzerine ateş böyle olmuştu.

Bir bedeviye şöyle demesi de onun fitnesindendir. ‘Şayet sana babanı ve anneni diriltirsem benim, senin rabbin olduğuma şahitlik eder misin?’ Bedevi evet der. İki şeytan annesi ve babası suretinde gelip derler ki ‘Ey evladım ona tabi ol. Muhakkak o senin rabbindir’ Yine onun fitnesinden biride bir kişiye musallat olup onu öldürmesi ve testere ile onu ikiye yarmasıdır. Hatta iki parça halinde açılır. Sonra der ki ‘Şu kuluma bakın, muhakkak ben onu şimdi dirilteceğim. Sonra o zanneder ki benden başka Rabbisi var’ Allah Teala o kulu diriltir. Habis (Deccal) der ki ‘Rabbin kimdir?’ Rabbim Allah’tır, sen Allah’ın düşmanısın, sen Deccalsın, Allaha yemin olsun ki bu günkü olduğum basiretten daha şiddetlisi üzere olmamıştım.

Ebu Said der ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu. “Bu adam ümmetimin cennette derece bakımından en üstünüdür.” Onun fitnesinden biride gökyüzüne emr edip yağmur yağdırması, yere emredip bitki bitirmesidir. Fitnesinden biride, bir beldeye uğrayıp onu yalanladıklarında, sağlam hiçbir yaylım hayvanı kalmayıp hepsinin helak olmasıdır. Başka bir beldeye uğrayıp onu tasdik ettiklerinde gökyüzüne emrederek yağmur yağdırması, yeryüzüne emrederek bitki bitirmesidir, öyle ki o günde hayvanları olduklarından daha fazla semiz, en büyük halde olup memeleri bol sütle dolar.

Yeryüzünde basmadık arazi bırakmaz, ancak Mekke ve Medine hariçtir. Kapılarından hiç birin den onlara giremez, ancak melekler onu keskin kılıçlarla karşılarlar, ta ki Medine’nin yakınında çorak kırmızı bir araziye iner. Medine, ahalisini üç kere şiddetli şekilde sallar. İçerde münafık erkek ve kadından kimse kalmayıp hepsi çıkar. Körük demirin pisliğini dışarı attığı gibi Medine, içinde bulunan habisleri dışarı atar. Bu güne halas (kurtuluş) günü denir.

Ebu Akrenin kızı Ümmü Şerik der ki ya Resulullah o günde Araplar nerdedir.

Buyurdu ki “O gün Araplar çok azdır. Toplulukları Beyt Makdis’dedir. (Kudüs) İmamları salih bir adamdır. Bir ara imamları (Mehdi) sabah namazı için öne geçince o anda Meryem oğlu İsa iner. İmam olan zat gerisingeri döner ki İsa Aleyhisselam insanlara namaz kıldırsın. İsa elini onun iki omuzu arasına kor, sonra şöyle der “Öne geç ve namazı kıldır. Zira senin için kamet edilmiştir.” İmamları onlara namazı kıldırır. Namaz bitince İsa Aleyhisselam der ki “Kapıyı açın.” Kapı açılır, birde ötesinde Deccal ve beraberinde yetmiş bin Yahudi hepsi kılıç ve kalkanla kuşanmış. Deccal, İsa’yı Aleyhisselam görünce, su içinde tuz eridiği gibi erir ve korkarak kaçar. İsa Aleyhisselam der ki “Muhakkak benim için sana vurmak vardır. Bu hususta beni geçemezsin.” Onu (Deccalı) doğu tarafındaki Luddi kapısının yanında yakalayıp öldürür.

Allah Teala Yahudileri hezimete uğratır. Allah’ın yarattığından hiçbir şey ile Yahudiler örtünemezler ki Allah Teala o şeyi konuşturmasın. Ne bir taş, ne bir ağaç, ne bir duvar, ne bir hayvan. Ancak kargad ağacı müstesnadır. Zira bu ağaç onların ağacı olup Yahudiyi haber vermez. Diğerleri konuşup “Ey Allah’ın kulu Müslüman. Şu saklanan Yahudidir, gel onu öldür.” (derler.)

Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu “Deccalın günleri kırk senedir. Bir sene si, senenin yarısı gibidir. Bir senesi ay gibidir. Bir ayı Cuma gibidir. Diğer günleri kıvılcım gibidir. Öyle ki kişi şehrin kapısında sabahlar, akşama diğer kapısına ulaşamaz. Denildi ki ya Resulullah o kısa günlerde nasıl kılarız. Buyurdu ki şu uzun günlerinizde taktir ettiğiniz gibi taktir edersiniz ve kılarsınız. (İbni Mace)

(devam edecek inşallah)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
(Az kaldı ya Sabır :) )

BÜYÜK SAVAŞLAR

Utbe İbni Ebu Vakkas Radıyallahu anhu Resulullah’tan Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu haber verdi: “Arap yarımadası ile savaşırsınız ve Allah onu size feth eder. Sonra Rum ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Deccal ile savaşırsınız, Allah onu size feth eder.”

Cabir Radıyallahu anhu der ki ‘Rum feth olunmadıkça Deccal çıkmaz.’ (İbni Mace)

Utbe İbni Ebu Vakkas Radıyallahu anhu Resulullah’tan Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu haber verdi: “Arap yarımadası ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Faris (İran) ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Rum ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Deccal ile savaşırsınız, Allah onu, sizin için feth eder. Cabir Radıyallahu anhu der ki ‘Rum feth olunmadıkça Deccal çıkmaz.’ (Ahmed)

Nafi’ İbni Utbe der ki bir savaşta Resulullah ile birlikte idik. Batı tarafından bir kavim ona geldi. Üzerlerinde yün elbiseler vardı. Onlar ayakta idiler, Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem oturuyordu. Onun yanına vardım ve aralarında durdum. Ondan dört kelime belledim. Buyurdu ki “Arap yarımadası ile savaşacaksınız. Allah orayı feth edecektir. Sonra Fars ile savaşacaksınız, Allah orayı feth edecektir. Sonra Rum ile savaşacaksınız, Allah orayı feth edecektir. Sonra Deccal ile savaşacaksınız, Allah onu feth edecektir. Nafi’ der ki ‘Ya Cabir! Bakmaz mısın, Deccal, Rum feth edilmedikçe çıkmaz.’ (Ahmed)

Esma binti Yezid Radıyallahu anha der ki Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem ile birlikte evinde idik. Buyurdu ki “Deccalın çıkışından üç sene evvel üç sene gök yağmurunun üçte birini tutacak. Yer nebatının üçte birini tutacak. İkinci sene olunca gök yağmurunun üçte ikisini tutacak. Yer nebatının üçte ikisini tutacak. Üçüncü sene olunca gök yağmurunun tamamını tutacak. Yer ekininin tamamını tutacak. Tırnaklı ve diğer bütün hayvanlar helak olacaktır.

Deccal bedevilerden olan bir adama der ki ‘Bana söyle eğer deveni, memeleri dolgun, hörgücü iri olarak diriltirsem benim senin rabbin olduğumu bilir misin?’ Adam ‘evet’ der. Şeytanlar ona, devesi suretinde şekillenir. Neticede adam, Deccala tabi olur.


Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem dışarı çıktı, ev halkı ağlaştılar. Biz ağlarken Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem geri döndü. Neden ağlıyorsunuz? Dedi. Dedim ki ‘Ya Resulullah! Deccaldan bahsettin. Allah'a yemin olsun ki cariyem hamurunu yoğurur, daha olmadan nerdeyse açlıktan helak olacağım. O gün nasıl yaparız.’ Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Mü’mine yemeğinden, içeceğinden o gün tekbir, tesbih, tahmid yeterlidir.” Sonra buyurdu “Ağlamayın! Şayet Deccal çıkarsa ben içinizdeyim. Onunla çekişirim. Benden sonra çıkarsa Allah, benim yerime her bir Müslüman üzerine vekilimdir.” (Ahmed)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İSA ALEYHİSSELAM GÖKTEN (SEMADAN) İNECEKTİR

Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Ümmetim içinde Meryem oğlu İsa Aleyhisselam adaletli hakem ve adil imam olur. Haçı kırar, hınzırları keser, cizyeyi kaldırır, sadakayı kendi haline bırakır. Koyun ve deve üzerine zekat memuru gönderilmez. İnsanlar arasında kin ve düşmanlık kalkar. Zehirli olan her bir hayvandan zehri alınır. Hatta küçük bir çocuk elini yılanın ağzına sokar da ona zarar vermez. Küçük çocuklar aslanları korkutur da ona zarar vermezler. Kurt koyunlar içinde bulunur. Sanki onların bekçi köpeğidir. Yeryüzü kabın su ile dolması gibi sulh ile dolar. Söz tek olur. Allah’tan başkasına ibadet olunmaz. Harbler ağırlığını bırakır. (biter.)

Deccalın çıkışından evvel üç sene şiddetli olur. Onlarda, insanlara şiddetli açlık isabet eder. (Allah) Yere emreder, nebatının (bitkinin) üçte birini tutar. Sonra ikinci senede semaya emreder, yağmurunun üçte ikisini tutar. Yere emreder, nebatının üçte ikisini tutar. Sonra üçüncü senede Allah, semaya emreder, bütün yağmurunu tutar. Bir damla bile yağdırmaz. Yere emreder bütün nebatını tutar, bir yeşillik bitirmez. Tırnaklı hiçbir hayvan kalmaz (ölür), ancak Allah’ın dilediği müstesnadır.

Denildi ki ‘İnsanlar o zamanda nasıl yaşarlar?’ Buyurdu ki “Tehlil (La havle..), tekbir (Allahu ekber), tesbih (Subhanallah) ve tahmid (el hamdulillah) ile. Bunlar, onlara yemek yerine geçer. (İbni Mace)

İbni Mes’ud Radıyallahu anhu Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Yürütüldüğüm (İsra) gecesi İbrahim, Musa ve İsa’ya kavuştum. Kıyamet saatini konuştuk. İşlerini İbrahim’e çevirdiler. O dedi ki ‘Benim kıyamet hakkında ilmim yok’ İşlerini Musa’ya çevirdiler. O dedi ki ‘Benim kıyamet hakkında ilmim yok’ İşlerini İsa’ya çevirdiler. O, dedi ki ‘Onun sesini Allah’tan başkası bilemez. Rabbimin bana söz verdiği şey şu ki Deccal çıkacaktır. Yanımda iki tane keskin kılıç vardır. Deccal beni görünce bakırın erimesi gibi eriyecektir. Allah onu helak eder. Öyle ki taş ve ağaçlar elbette der ki ‘Ey Müslüman! Muhakkak altımda kafir gizlendi, gel ve onu öldür.’ Allah onların hepsini helak eder.

Sonra insanlar beldelerine ve vatanlarına dönerler. Bu anda Ye’cüc ve Me’cüc çıkar. Onlar her bir gedikten akıp gelirler. Onların beldelerini çiğnerler. Bir şey üzerine gelirlerse elbette onu helak ederler. Suya uğrarlarsa elbette onu içip tüketirler. Sonra bana dönüp gelirler, onlardan (Ye’cüc ve Me’cüc’ten) şikayetlenirler. Aleyhlerine bed dua ederim. Allah, onları helak eder. Onların hepsini öldürür. Hatta yeryüzü onların kokusu ile kokuşur. Allah azze ve celle bir yağmur gönderir. Onların cesetlerini sürükler, ta onları denize atar.

Hişam'ın hadisinde şöyledir: İsa (Aleyhisselam) der ki ‘Rabbim azze ve cellenin bana verdiği söz şöyle ki durum böyle olunca kıyametin saati hamile kadın gibi olup, doğumu tamamlanmış fakat ehli, çocuğunu gece mi yoksa gündüz mü doğuracağını bilmemektedirler. (Sabah akşam gibi, o kadar yakın)’ (Ahmed)

İSA ALEYHİSSELAMI NASIL TANIRIZ?

Ebu Hureyre’den Radıyallahu anhu Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Peygamberler baba bir kardeştirler. Anneleri değişiktir. Dinleri birdir. Ben Meryem oğlu İsa’ya insanların en evlasıyım. Zira onunla benim aramda peygamber yoktur. Ve O, mutlaka inecektir.

Onu gördüğünüz vakitte onu kırmızı ve beyaza mail orta boylu bir adam olarak tanıyın. Üzerinde iki kırmızımsı elbise vardır. Sanki başından su damlıyor, her ne kadar ona ıslaklık değmese de.

Haçı kırar, hınzırları öldürür, cizyeyi kaldırır, insanları İslam'a davet eder. Zamanında Allah, İslam'dan başka bütün milletleri helak eder. Zamanında Allah, Mesih Deccalı helak eder.


Yeryüzüne emniyet gelir, hatta aslanlar develerle otlar, kaplanlar ineklerle otlar, kurtlar koyunlarla otlar, çocuklar yılanlarla oynar da onlara zarar vermezler.

Yeryüzünde kırk sene bekler, sonra vefat eder, Müslümanlar üzerine cenaze namazı kılarlar. (Ahmed)

Rivayet edildi ki Osman İbni Ebi'l As’ın etrafında oturduk, O dedi ki ‘Resulullah’tan Sallallahu aleyhi ve Sellem işittim ki şöyle buyurmuştu: “Müslümanlar üç şehirde bulunacaklardır. Bir şehir iki denizin birleştiği yerdir. (İstanbul) Hıre’ de bir şehir. Şam’da bir şehir. İnsanlar üç korku ile şiddetle korkarlar.

Deccal, insanların ortasında çıkar. Doğuda olanları hezimete uğratır.

Evvelki şehir, iki denizin birleştiği yerdeki şehir halkı da ona gelir. Ahalisi üç fırka olur. Bir fırka silahlanıp bekleyelim der. Bir fırka Araplara katılır. Bir fırka yakınlarındaki şehre katılır.


Deccal ile birlikte yetmiş bin kişi olup üzerle rinde zırhları vardır. Ona tabi olanların ekserisi Yahudiler ve kadınlardır.

Müslümanlar, Efık önlerine çekilirler. Onlara asker gönderirler.Askerleri mağlup olur. Bu durum onlara ağır gelir. Onlara şiddetli açlık, şiddetli sıkıntı isabet eder. Öyle ki onlardan biri yayın kirişini (ipini) parçalayıp onu yer.

Onlar bu halde iken birden seher vakti bir münadi nida eder. ‘Ey insanlar! Size yardımcı geldi.’ Üç kere bunu tekrar eder.

Meryem oğlu İsa Aleyhisselam sabah vakti iner. Müslümanların Emiri ona ‘Ruhullah! Öne geç, namazı kıldır.’ der. İsa der ki ‘Şu ümmetin bazısı, bazısı üzerine emirlerdir.

Emirleri (Mehdi As.) öne geçerek namazı kıldırır. Namazı tamamlayınca İsa Aleyhisselam süngüsünü alır, Deccala doğru gider. Deccal onu görünce kalayın erimesi gibi erir. Süngüsü ile onu (Deccalı) öldürür. Adamlarını hezimete uğratır. Onlardan kimse o gün gizlenemez, hatta ağaç der ki ‘Ey Mü’min şu kafirdir. ‘ Taş der ki ‘Ey Mü’min şu kafirdir.’ (Gel onu öldür der.) (Ahmed)

İSA ALEYHİSSELAM HAKKINDA AYETLER VE TEFSİRİ

Ve ‘Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük’ demeleri yüzünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. (Nisa 157)

Bilakis Allah onu (İsa’yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir. (Nisa 158)

Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de O, onlara şahit olacaktır. (Nisa 159)

Bu Ayetlerin tefsirinde Bahrul-Ulum Tefsirin de şöyle denilmektedir:

Yahudiler onu öldürmek için toplandığında İsa aleyhisselam kaçıp bir eve girdi. Birisine içeri girmekle emir verdiler. Cebrail aleyhisselam gelip İsa’yı göğe yükseltti. İçeri giren adam kimseyi bulamadı. Bu kişi İsa’nın suretine dönüştürüldü. Dışarı çıkınca, onu İsa zannedip öldürüp astılar. Sonra dediler ki ‘Bu İsa ise, bizim adamımız nerde? Bu adamımız ise, İsa nerde?”

İmamı Mukatil der ki ‘Allah İsa As'ı Ramazan ayında, kadir gecesinde semaya yükseltti.’ Dahhak der ki ‘Aşura günü akşam ve yatsı arasında’

Yahudilere ölüm anında melekler gelip der ki ‘Ey Allah’ın düşmanı! Sana Üzeyir aleyhisselam geldi. O’nu yalanladın. Hıristiyan’a denir ki ‘Ey Allah’ın düşmanı! Sana Allah’ın kulu ve resulü İsa geldi, sen onu Allah’ın oğlu zannettin. O anda iman edip onun Allah’ın kulu ve resulü olduğunu kabullenecek, fakat bu vakitteki imanın ona bir faydası olmayacak. Bu imanları kıyamette aleyhlerine şahid olacak.

İbni Mes’ud der ki İsa aleyhisselam dünyada kırk sene kalacak. Adaletli imam olarak hükmedecek. Sonra vefat edince, bu ümmet, üzerine cenaze namazı kılacak.

Dahhak der ki 'İsa aleyhisselam Beyt Makdis'te bir kaya üzerine inecek. İnişi Deccalın çıkışından sonradır. Deccalı öldürecek, haçı kıracak, kilise ve havraları yıkacak, yeryüzünde Hıristiyan ve Yahudi kalmayacak, herkes Müslüman olacak.’

Muhakkak O, kıyamet için bir bilgidir, asla ondan şüphe etmeyin ve bana tabi olunuz. Bu dosdoğru yoldur..” (Zuhruf, 61)

Bu Ayetin tefsirinde Semerkandi Tefsiri 3. cilt sahife 262 de şu açıklamalar vardır:

Yani İsa’nın inişi kıyamet saatinin alametidir. Denildi ki: İsa’nın inişi insanlar için (ayet) nişandır. İbni Abbas’tan Radıyallahu anhumadan rivayet edildi ki bu Ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur “Meryem oğlu İsa’nın ortaya çıkmasıdır.” İmamı Katade’den “İsa’nın inişidir” şeklinde rivayet edilmiştir. Ebu Hureyre’den Radıyallahu anhu rivayet edildi ki “İsa aleyhisselam yeryüzünde adaletli imam olarak görülmedikçe kıyamet kopmaz. İsa aleyhisselam ile bir sofrada yemek yemedikçe ölmemeyi arzu ederim. Sizden herkim ona kavuşursa benden ona selam söylesin.

Elmalı Tefsirinde bu Ayetin izahında “Muhakkak ki O, saat içi bir ilimdir de kıyametin geleceğini, ölülerin dirilip ayağa kalkacağını bildiren bir delil bir alamettir. Çünkü İsa gerek ortaya çıkışı, gerek ölüleri diriltme mucizesi ve gerekse ölülerin ayağa kalkmasını haber vermesi itibarıyla kıyametin meydana geleceğine bir delil olduğu gibi, Hadis-i Şerifte haber verildiğine göre inmesi de kıyametin alametlerindendir.” Cilt 7. Sahife 58)

Ruhu'l Beyan Tefsirinde bu Ayetin izahında şöyle denilmiştir “İsa aleyhisselamın ahır zamanda inmesi kıyametin alametidir. Bununla kıyametin yakınlaştığı bilinir. Hadis-i Şerifte buyruldu ki ‘İsa aleyhisselam Arz-ı Mukaddes (Kudüs) te ‘Efik’ denen bir yere inecektir. (Burası Havran ile Ğur arasındadır) Üzerinde sarıya mail kırmızımsı iki elbise olacaktır. Başı yağlanmış, elinde süngü. Onunla Deccal’ı öldürecektir.

Beyt-i Makdis’e gelir, insanlar orda sabah namazındadırlar. İmam olan (Mehdi As.) geri çekilir, fakat İsa aleyhisselam onu öne geçirir ve onun arkasında Muhammed aleyhisselamın şeriatına göre namazı kılar.

Sonra domuzları öldürür, haçı kırar, havra ve kiliseleri yıkar, iman edenleri hariç diğer bütün Hıristiyanları (ve Yahudileri) öldürür.

İsa aleyhisselamın namazda Mehdi aleyhisselama uyması da sahihtir, zira mehdi As., Resulullah’ın halifesidir. Miraç gecesinde İsa aleyhisselam, Resulullah’a Sallallahu aleyhi ve Sellem uyarak namazı kıldığı gibi, dünyaya indiği vakitte de onun halifesine uyarak namazı kılacaktır.” (R. Beyan cilt 8, sf. 384)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
NETİCE

İsa As’ın yeniden İnmesi, onun bizim peygamberimize tabi olan bir ümmet olması için yaptığı duasının kabulü içindir. İsa ‘nın Aleyhisselam dünyada ölmeden evvel, gök yüzüne kaldırılmış olup ölümü tadmak için tekrar dünyaya inecektir. Kendisini öldürmeye gelen ve annesi Meryem validemize iftira eden, Zekeriyya Aleyhisselamı öldüren Yahudilerden intikamını alması için Allah Teala tarafından dünyaya indirilecek olan İsa Aleyhisselam zamanında İslam bütün dünyaya hakim olacaktır.

Bunu inkar edenler bilmelilerdir ki onların inkarı hakikati değiştirmeyecektir, belki de Mehdi ve İsa Aleyhisselam çıktığı vakitte öldürülecek olan bid’atçı sahte ilim adamları, şimdiden kendilerini belli etmeye başlamışlardır.

Bu gibi fitnelerin, yalancı Mehdi ve İsa’ların çıkışı da, asıllarının gelişinin müjdesidir, inşallah.

Her ne olursa olsun biz ehli sünnet yolunun salikleri, asla Mezhep imamlarımızın beyan ettiği fıkıh yolundan ayrılmayıp, sahih tefsir ve Hadis-i Şerif kitaplarının beyan ettiği hususlarda en ufak bir şüpheye yer vermemeliyiz. Zira bu gibi pek çok husus, asırlardır böyle bilinip inanıldığı halde ecdadımız tarafından bugüne kadar bu şekilde korunduğu halde, şimdi ortaya çıkan birkaç kravatlı, etiketli, saçı ile birlikte aklının ekserisi dökülmüş, başı açık aklı kaçık, ısmarlama din hırsızlarının inkarı veya saptırması ile değişmez, iptal edilemez.

Bu dinin sahibi yüce Mevla Teala’dır, O ne güzel vekildir, O bize kafidir. O’na sonsuz hamdler ve sevgili Peygamberi Muhammed Sallallahu aleyhi ve Sellem üzerine sürekli selamlar olsun...

Bitti (eser sona erdi)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İSA ALEYHİSSELAM GÖKTEN (SEMADAN) İNECEKTİR

Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Ümmetim içinde Meryem oğlu İsa Aleyhisselam adaletli hakem ve adil imam olur. Haçı kırar, hınzırları keser, cizyeyi kaldırır, sadakayı kendi haline bırakır. Koyun ve deve üzerine zekat memuru gönderilmez. İnsanlar arasında kin ve düşmanlık kalkar. Zehirli olan her bir hayvandan zehri alınır. Hatta küçük bir çocuk elini yılanın ağzına sokar da ona zarar vermez. Küçük çocuklar aslanları korkutur da ona zarar vermezler. Kurt koyunlar içinde bulunur. Sanki onların bekçi köpeğidir. Yeryüzü kabın su ile dolması gibi sulh ile dolar. Söz tek olur. Allah’tan başkasına ibadet olunmaz. Harbler ağırlığını bırakır. (biter.)

Deccalın çıkışından evvel üç sene şiddetli olur. Onlarda, insanlara şiddetli açlık isabet eder. (Allah) Yere emreder, nebatının (bitkinin) üçte birini tutar. Sonra ikinci senede semaya emreder, yağmurunun üçte ikisini tutar. Yere emreder, nebatının üçte ikisini tutar. Sonra üçüncü senede Allah, semaya emreder, bütün yağmurunu tutar. Bir damla bile yağdırmaz. Yere emreder bütün nebatını tutar, bir yeşillik bitirmez. Tırnaklı hiçbir hayvan kalmaz (ölür), ancak Allah’ın dilediği müstesnadır.

Denildi ki ‘İnsanlar o zamanda nasıl yaşarlar?’ Buyurdu ki “Tehlil (La havle..), tekbir (Allahu ekber), tesbih (Subhanallah) ve tahmid (el hamdulillah) ile. Bunlar, onlara yemek yerine geçer. (İbni Mace)

İbni Mes’ud Radıyallahu anhu Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Yürütüldüğüm (İsra) gecesi İbrahim, Musa ve İsa’ya kavuştum. Kıyamet saatini konuştuk. İşlerini İbrahim’e çevirdiler. O dedi ki ‘Benim kıyamet hakkında ilmim yok’ İşlerini Musa’ya çevirdiler. O dedi ki ‘Benim kıyamet hakkında ilmim yok’ İşlerini İsa’ya çevirdiler. O, dedi ki ‘Onun sesini Allah’tan başkası bilemez. Rabbimin bana söz verdiği şey şu ki Deccal çıkacaktır. Yanımda iki tane keskin kılıç vardır. Deccal beni görünce bakırın erimesi gibi eriyecektir. Allah onu helak eder. Öyle ki taş ve ağaçlar elbette der ki ‘Ey Müslüman! Muhakkak altımda kafir gizlendi, gel ve onu öldür.’ Allah onların hepsini helak eder.

Sonra insanlar beldelerine ve vatanlarına dönerler. Bu anda Ye’cüc ve Me’cüc çıkar. Onlar her bir gedikten akıp gelirler. Onların beldelerini çiğnerler. Bir şey üzerine gelirlerse elbette onu helak ederler. Suya uğrarlarsa elbette onu içip tüketirler. Sonra bana dönüp gelirler, onlardan (Ye’cüc ve Me’cüc’ten) şikayetlenirler. Aleyhlerine bed dua ederim. Allah, onları helak eder. Onların hepsini öldürür. Hatta yeryüzü onların kokusu ile kokuşur. Allah azze ve celle bir yağmur gönderir. Onların cesetlerini sürükler, ta onları denize atar.

Hişam'ın hadisinde şöyledir: İsa (Aleyhisselam) der ki ‘Rabbim azze ve cellenin bana verdiği söz şöyle ki durum böyle olunca kıyametin saati hamile kadın gibi olup, doğumu tamamlanmış fakat ehli, çocuğunu gece mi yoksa gündüz mü doğuracağını bilmemektedirler. (Sabah akşam gibi, o kadar yakın)’ (Ahmed)

İSA ALEYHİSSELAMI NASIL TANIRIZ?

Ebu Hureyre’den Radıyallahu anhu Resulullah’ın Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Peygamberler baba bir kardeştirler. Anneleri değişiktir. Dinleri birdir. Ben Meryem oğlu İsa’ya insanların en evlasıyım. Zira onunla benim aramda peygamber yoktur. Ve O, mutlaka inecektir.

Onu gördüğünüz vakitte onu kırmızı ve beyaza mail orta boylu bir adam olarak tanıyın. Üzerinde iki kırmızımsı elbise vardır. Sanki başından su damlıyor, her ne kadar ona ıslaklık değmese de.

Haçı kırar, hınzırları öldürür, cizyeyi kaldırır, insanları İslam'a davet eder. Zamanında Allah, İslam'dan başka bütün milletleri helak eder. Zamanında Allah, Mesih Deccalı helak eder.


Yeryüzüne emniyet gelir, hatta aslanlar develerle otlar, kaplanlar ineklerle otlar, kurtlar koyunlarla otlar, çocuklar yılanlarla oynar da onlara zarar vermezler.

Yeryüzünde kırk sene bekler, sonra vefat eder, Müslümanlar üzerine cenaze namazı kılarlar. (Ahmed)

Rivayet edildi ki Osman İbni Ebi'l As’ın etrafında oturduk, O dedi ki ‘Resulullah’tan Sallallahu aleyhi ve Sellem işittim ki şöyle buyurmuştu: “Müslümanlar üç şehirde bulunacaklardır. Bir şehir iki denizin birleştiği yerdir. (İstanbul) Hıre’ de bir şehir. Şam’da bir şehir. İnsanlar üç korku ile şiddetle korkarlar.

Deccal, insanların ortasında çıkar. Doğuda olanları hezimete uğratır.

Evvelki şehir, iki denizin birleştiği yerdeki şehir halkı da ona gelir. Ahalisi üç fırka olur. Bir fırka silahlanıp bekleyelim der. Bir fırka Araplara katılır. Bir fırka yakınlarındaki şehre katılır.


Deccal ile birlikte yetmiş bin kişi olup üzerle rinde zırhları vardır. Ona tabi olanların ekserisi Yahudiler ve kadınlardır.

Müslümanlar, Efık önlerine çekilirler. Onlara asker gönderirler.Askerleri mağlup olur. Bu durum onlara ağır gelir. Onlara şiddetli açlık, şiddetli sıkıntı isabet eder. Öyle ki onlardan biri yayın kirişini (ipini) parçalayıp onu yer.

Onlar bu halde iken birden seher vakti bir münadi nida eder. ‘Ey insanlar! Size yardımcı geldi.’ Üç kere bunu tekrar eder.

Meryem oğlu İsa Aleyhisselam sabah vakti iner. Müslümanların Emiri ona ‘Ruhullah! Öne geç, namazı kıldır.’ der. İsa der ki ‘Şu ümmetin bazısı, bazısı üzerine emirlerdir.

Emirleri (Mehdi As.) öne geçerek namazı kıldırır. Namazı tamamlayınca İsa Aleyhisselam süngüsünü alır, Deccala doğru gider. Deccal onu görünce kalayın erimesi gibi erir. Süngüsü ile onu (Deccalı) öldürür. Adamlarını hezimete uğratır. Onlardan kimse o gün gizlenemez, hatta ağaç der ki ‘Ey Mü’min şu kafirdir. ‘ Taş der ki ‘Ey Mü’min şu kafirdir.’ (Gel onu öldür der.) (Ahmed)

İSA ALEYHİSSELAM HAKKINDA AYETLER VE TEFSİRİ

Ve ‘Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük’ demeleri yüzünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. (Nisa 157)

Bilakis Allah onu (İsa’yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir. (Nisa 158)

Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de O, onlara şahit olacaktır. (Nisa 159)

Bu Ayetlerin tefsirinde Bahrul-Ulum Tefsirin de şöyle denilmektedir:

Yahudiler onu öldürmek için toplandığında İsa aleyhisselam kaçıp bir eve girdi. Birisine içeri girmekle emir verdiler. Cebrail aleyhisselam gelip İsa’yı göğe yükseltti. İçeri giren adam kimseyi bulamadı. Bu kişi İsa’nın suretine dönüştürüldü. Dışarı çıkınca, onu İsa zannedip öldürüp astılar. Sonra dediler ki ‘Bu İsa ise, bizim adamımız nerde? Bu adamımız ise, İsa nerde?”

İmamı Mukatil der ki ‘Allah İsa As'ı Ramazan ayında, kadir gecesinde semaya yükseltti.’ Dahhak der ki ‘Aşura günü akşam ve yatsı arasında’

Yahudilere ölüm anında melekler gelip der ki ‘Ey Allah’ın düşmanı! Sana Üzeyir aleyhisselam geldi. O’nu yalanladın. Hıristiyan’a denir ki ‘Ey Allah’ın düşmanı! Sana Allah’ın kulu ve resulü İsa geldi, sen onu Allah’ın oğlu zannettin. O anda iman edip onun Allah’ın kulu ve resulü olduğunu kabullenecek, fakat bu vakitteki imanın ona bir faydası olmayacak. Bu imanları kıyamette aleyhlerine şahid olacak.

İbni Mes’ud der ki İsa aleyhisselam dünyada kırk sene kalacak. Adaletli imam olarak hükmedecek. Sonra vefat edince, bu ümmet, üzerine cenaze namazı kılacak.

Dahhak der ki 'İsa aleyhisselam Beyt Makdis'te bir kaya üzerine inecek. İnişi Deccalın çıkışından sonradır. Deccalı öldürecek, haçı kıracak, kilise ve havraları yıkacak, yeryüzünde Hıristiyan ve Yahudi kalmayacak, herkes Müslüman olacak.’

Muhakkak O, kıyamet için bir bilgidir, asla ondan şüphe etmeyin ve bana tabi olunuz. Bu dosdoğru yoldur..” (Zuhruf, 61)

Bu Ayetin tefsirinde Semerkandi Tefsiri 3. cilt sahife 262 de şu açıklamalar vardır:

Yani İsa’nın inişi kıyamet saatinin alametidir. Denildi ki: İsa’nın inişi insanlar için (ayet) nişandır. İbni Abbas’tan Radıyallahu anhumadan rivayet edildi ki bu Ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur “Meryem oğlu İsa’nın ortaya çıkmasıdır.” İmamı Katade’den “İsa’nın inişidir” şeklinde rivayet edilmiştir. Ebu Hureyre’den Radıyallahu anhu rivayet edildi ki “İsa aleyhisselam yeryüzünde adaletli imam olarak görülmedikçe kıyamet kopmaz. İsa aleyhisselam ile bir sofrada yemek yemedikçe ölmemeyi arzu ederim. Sizden herkim ona kavuşursa benden ona selam söylesin.

Elmalı Tefsirinde bu Ayetin izahında “Muhakkak ki O, saat içi bir ilimdir de kıyametin geleceğini, ölülerin dirilip ayağa kalkacağını bildiren bir delil bir alamettir. Çünkü İsa gerek ortaya çıkışı, gerek ölüleri diriltme mucizesi ve gerekse ölülerin ayağa kalkmasını haber vermesi itibarıyla kıyametin meydana geleceğine bir delil olduğu gibi, Hadis-i Şerifte haber verildiğine göre inmesi de kıyametin alametlerindendir.” Cilt 7. Sahife 58)

Ruhu'l Beyan Tefsirinde bu Ayetin izahında şöyle denilmiştir “İsa aleyhisselamın ahır zamanda inmesi kıyametin alametidir. Bununla kıyametin yakınlaştığı bilinir. Hadis-i Şerifte buyruldu ki ‘İsa aleyhisselam Arz-ı Mukaddes (Kudüs) te ‘Efik’ denen bir yere inecektir. (Burası Havran ile Ğur arasındadır) Üzerinde sarıya mail kırmızımsı iki elbise olacaktır. Başı yağlanmış, elinde süngü. Onunla Deccal’ı öldürecektir.

Beyt-i Makdis’e gelir, insanlar orda sabah namazındadırlar. İmam olan (Mehdi As.) geri çekilir, fakat İsa aleyhisselam onu öne geçirir ve onun arkasında Muhammed aleyhisselamın şeriatına göre namazı kılar.

Sonra domuzları öldürür, haçı kırar, havra ve kiliseleri yıkar, iman edenleri hariç diğer bütün Hıristiyanları (ve Yahudileri) öldürür.

İsa aleyhisselamın namazda Mehdi aleyhisselama uyması da sahihtir, zira mehdi As., Resulullah’ın halifesidir. Miraç gecesinde İsa aleyhisselam, Resulullah’a Sallallahu aleyhi ve Sellem uyarak namazı kıldığı gibi, dünyaya indiği vakitte de onun halifesine uyarak namazı kılacaktır.” (R. Beyan cilt 8, sf. 384)

Bu nakiller, İsa As'ın inişini inkar edenlerin düştüğü çukuru çok iyi işaret etmektedir. Allah'ı ve Resulünü yalanlamaktan korkmayanların işi olmalıdır. Haşa ve kella. Eğer Allah ve Resulünden başka kaçabilecek bir yeriniz varsa, inkarınıza devam ediniz de belki kaçıp kurtulmuş olursunuz!

Kırmızı yerlere dikkat:

Çok açık biçimde İslam harici bütün dinlerin mensuplarının, şayet Müslüman olmadıklarında ÖLDÜRÜLECEKLERİ, YOK EDİLECEKLERİ anlaşılmıştır. Öyle bir zaman gelir ki Müslümanlardan ve Müslüman olanlarından başka tek bir tane bile başka inanç sahibi kalmadan hepsi öldürülecektir.

O nedenle, ahir zamanda, Mehdi As. ya da İsa As. döneminde "Yahudi ve Hıristiyanlar çok rahat edecekler, adeta Cennette gibi bizlerle kardeşçe (!) yaşayacaklar" diyenlerin de yüzüne kuvvetli bir tokattır! Ne kadar saptıklarını ve saptırdıklarını buradan anlayınız.

Artı, Hıristiyanlık, Hakiki İseviliğe dönecek, Müslümanlarla Hıristiyanlar omuz omuza o dönemde ittifak edecek diyenlerin de görüşlerinin yanlış olduğu; Nakli öyle ya da böyle maksadından saptırdıkları da ortaya çıkmıştır.

Son olarak: Birilerinin kabul edememesi hiç önemli değil. Onların neyi kabul ettiklerinin zerre değeri yoktur. Kıyamet alametlerinden haber verilen bu 10 hadiseye (İsa As. gelmesi, Mehdi As. dönemi, Deccal, ye'cüc, me'cüc, dabbetü'l arz vs..) bu alametlere inanmak bir AKAİD ilkesidir. İnkarı tehlikelidir. Zan ile hüküm olmaz. Bu meselelerin tahfifi (küçümsenmesi) dahi insanı itikadından kaydırabilir. Allah korusun.

Peygamber efendimizin sözlerinin yanında filanın, falanın sözünün de hiç bir değeri yoktur. Doğru söyleyen sadece Resulullah efendimiz Hazretleridir. Ne buyurduysa mutlaka gerçekleşmiştir, gerçekleşmeyenlerinin de zamanı gelmemiştir. Zamanı gelince hepsi bir bir, harf harf ortaya çıkacak ve yaşanacaktır. Amenna ve saddakna. İşittik ve itaat ettik.

Allah Teala ayaklarımızı Din-i Şerifinde, Habibi ve Ashabının yolunda sabit kılsın. Sözün tesiri Allah Tealadandır.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Aksini iddia edenlere son 150 yıl öncesine kadar bir tek ehli sünnet müfessir ,alim göstersinler, nuzlü isayı inkar eden, bütün söylediklerimizi geri alalım...Haydi abilerinizdende yardım alın, hodri meydan! Biz burdayız..
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Hazreti İsa Aleyhisselam'ın nuzülüne inanmayanlardan biride Seyyid Kutup'tur.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hazreti İsa Aleyhisselam'ın nuzülüne inanmayanlardan biride Seyyid Kutup'tur.

Bu inkarı tefsirinde midir?

Kaynağını belirtiniz de inşallah insanlar sakınsınlar.

Seyyid Kutup'un son deminden önce pişman olduğu, görüşlerinden tevbe ettiği lakin yazdıklarını değiştirecek vakit bulamadığı söyleniyor. İnşallah doğrudur. Allahu alem. Doğru ise Allah Teala hatalarını affetsin, hatalarını taklid edenlere de Kutup'un akibeti eğer öyleyse, son nefesleri gelmeden bu hatalarından dönmek nasip etsin. Amin.
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
sonradan bulunmuş bir cevher gibi müslümanların sahiplendigini savunmak da yanlış.. belki başkaca fikirleri yüzünden aşırı bulunmuş, sapık ilan edilmiş kişilerin, hakim olan tarafından baskılanmış oldugunu, kaybedilmiş, yokedilmiş oldugunu da biliyor olmamız lazım.. :) mesele hakikate ulaşmak ise sözün aslına bakılmalı..itiraz edilir olan şeyin neyi yıkıma ugratacagını ve neyin inşası ile alakadar olduguna bakmalı.. elimizden almak degildir yapılan her eylem; elimize bakabilmektir belki de ? hı? en yalın haline ulaşma istegi hangi birimizde yoktur ki :)
yaygın olanın ne dedigi ile saglama yapmak belki evet sırtımızı dayamak olur ama; hakikatin safı yoktur nerden geldigine bakılmaz..bulan ve gören onu alır, olur biter öyle degil mi :)
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bu inkarı tefsirinde midir?

Kaynağını belirtiniz de inşallah insanlar sakınsınlar.
Seyyid Kutub Âl-i İmrân sûresi, 55. âyetini yorumlarken diyor ki:

"Onlar Hz. İsa'yı (selâm üzerine olsun) asmayı ve öldürmeyi istediler. Allah ise, O'nu vefat ettirmeyi ve kendisine yükseltmeyi diledi. ...Fakat O'nun vefatı nasıl gerçekleşti ve o nasıl yükseltildi... Bu konu Allah'tan başkasının yorumunu bilemeyeceği "müteşabih" kapsamına giren gayb meselesidir. Onları araştırmakla elde edilecek yararlı bir sonuç yoktur. Ne inançta ne de hukukta bunun bir yararı olmaz. Bu meselelerin peşine düşenler ve onları tartışma konusu edenler sonunda kuşkuya kapılırlar, kafaları karışır ve çıkmaza girerler. Allah'ın bilgisine havale edilen bu meselede ne kesin bir gerçeğe ne de gönül huzuruna kavuşabilirler."

Bu satırları okuyan bir kişinin İsa aleyhisselamın öldüğünü düşünmesi kaçınılmazdır. Sonra Nisâ sûresi 158. âyetini yorumlarken şu muallak sözleri sarfediyor:

"Kur'an-ı Kerim, ... Daha hayattayken ruh ve cesetle birlikte mi göğe çıkarıldı yoksa öldükten sonra sadece ruh olarak mı? Ve bu ölüm ne zaman ve nerede meydana geldi? Bunlara değinmiyor. Buna göre onlar O'nu öldürmediler, çarmıha germediler, sadece O'na benzettikleri birini öldürüp çarmıha gerdiler. Kur'an-ı Kerim bu gerçeğin ötesinde başka bir ayrıntıya girmiyor. Sadece başka bir sûrede şöyle demektedir: "Ey İsa ben senin canını alacak ve katıma yükselteceğim." (Al-i İmran Suresi, 55) Bu da diğer ayet gibi İsa'nın ölümüne ilişkin ayrıntı vermiyor. Bu ölümün mahiyetini ve vaktini de açıklamıyor. Biz de bu tefsirde, uyduğumuz yöntem uyarınca, Kur'an'ın gölgesinden ayrılmak istemiyoruz. Elimizde bir kanıt olmadığı gibi, böyle bir kanıtı elde etmek imkanına da sahip olmadığımız halde, çeşitli söylentilerin ve efsanelerin arasına dalmamıza gerek yoktur."

Sonra Mâide sûresinin 117. âyetini yorumlamaya çalışırken şunları yazıyor:

"Vefatından sonra onlardan elini-eteğini çektiğini ifade ediyor. Kur'an-ı Kerim'in açık ayetleri yüce Allah'ın önce Hz. İsa'nın canını aldığını sonra da katına yükselttiğini açıklıyor. Bazı rivayetler O'nun Allah katında diri olduğunu bildiriyor. Burada anlayabildiğim kadarıyla Allah'ın onun dünya hayatına son vermesi yine onun Allah katında diri olması arasında hiç bir çelişki yoktur. Nitekim şehidlerde yeryüzündeki hayatlarını yitirirler. Fakat onlar Allah'ın katında diridirler. Yalnız biz onları nasıl bir hayat sahibi olduklarını bilemeyiz. Hz. İsa'nın hayatı da bunun gibidir. Nitekim o burada Rabbine: "Fakat sen canımı alınca artık onların ne yaptıklarını bilemem" demektedir."

Bütün bunları okuyunca, Seyyid Kutub'un İsa aleyhisselamın öldüğünü kabul ettiği açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Kaynak Makaleler ve vesikalar Murat Yazıcı
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Acaba sağlıkçı, fizilalden tek sayfa okudumu, yoksa kuruldu mu?

aktardıklarında bile inkar yok.Arkadaşta ve cemadatında fikri sabite var?
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Acaba sağlıkçı, fizilalden tek sayfa okudumu, yoksa kuruldu mu?

aktardıklarında bile inkar yok.Arkadaşta ve cemadatında fikri sabite var?
Okumuş anlamış ve bu yanlışlara karşı doğrusunu yazmış olanlardan nakiller ediyoruz.
Ölen bir kimse nasıl nuzul edeçek.Murat Yazıcı hangi cemaatten ben bunu hiç bilmem.Sadece Ehli Sünnet yolunda olan temiz ve doğru bir kalem.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
:''Çağdaş İslam alimlerinden Seyyid Kutub da tefsirinde, Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gelecek olmasının önemli delillerinden birinin bu ayet olduğuna dikkat çekmektedir. Kutub'un tefsirinde konu şöyle açıklanmaktadır:
Hz. İsa'nın kıyametin kopmasından önce yeryüzüne ineceğine ilişkin birçok hadis var dilimizde. Nitekim bu ayet de ona işaret etmektedir: "O, kıyametin kopacağını gösterir bir ilimdir." Yani Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesi ile kıyametin kopmasının yakın olduğu bilinir. İkinci bir okuyuş tarzında ayet şöyle okunur: "Ve innehu le alemun lissati". Yani onun inişi kıyametin belirtisidir, alametidir. Her iki okuyuş tarzı da aynı anlamı ifade etmektedirler. Hz. İsa'nın gökten inişi, doğru sözlü ve güvenilir Peygamberin -salat ve selam üzerine olsun- sözünü ettiği ve yüce Kuran'ın işaret ettiği bir gaybtır. Kıyamet gününe kadar değişmeden kalacak bu iki kaynaktan gelen bilgilerden başka, bu meseleye ilişkin olarak herhangi bir insanın söyleyebileceği bir söz olamaz. (Seyyid Kutub, Fizilali'l Kuran, Kurani Kerim Tefsiri)

Seyyid <kutuba ,İbni Teymiyeci diyenlerde var.Oda şunu söyler:Allah onu Kendi Katına yükseltti... ayeti, Hz. İsa'nın ruhu ve vücuduyla yükseltildiğini açıklamaktadır..." (İbn Teymiyye, Mecnuu Fetava, IV, s. 323)
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Biz de bu tefsirde, uyduğumuz yöntem uyarınca, Kur'an'ın gölgesinden ayrılmak istemiyoruz. Elimizde bir kanıt olmadığı gibi, böyle bir kanıtı elde etmek imkanına da sahip olmadığımız halde, çeşitli söylentilerin ve efsanelerin arasına dalmamıza gerek yoktur.
Yukarda hirahos'un aktardığı yazılarla ( seninde bu yazıları haklı olarak savunup muhaliflere meydan oluduğun yazı)bu ifadeleri ve diğer Seyyid Kutup'a ait yazılanları eşleştir.Tutar tarafını lütfen bildir.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Okumayıp, kafaları kurulmuş olanlarla müzakere yapmam.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Musa Topbaş Hz.lerinden:

Üstadımız Mahmüd Samî (k.s.) hazretleri herşeyin zirvesindeydi. Bazı insan ibadet ehli olur, ibadet eder ama diğer konularda zirveye çıkamaz. Bazısı edeb ehli olur, bazısı nezaket ehli, bazısı muamelat ehli... Üstazımız her şeyde zirvede idi, her şeyde...

O kadar gayürdu ki üstazımız, bütün gayesi Mehdi Rasûl'e kavuşup, hizmet etmekti. Böyle sabırsızlıkla bekledi. Hatta bir ara 1978 yılında Medine'de Yusuf amcaya emanet altın vermişti. Zahiren bir mürşidi kamilin altınla ne alakası vardı. Meğerse o altınları o büyük zat gelirse ona yardım etmek için, icap eden yere harcanmak üzere vermiş. O altınlar Cevad Bey'de şimdi.

İşaretlere göre arap soyundan olacak ismi Muhammed olacak, babası Abdullah olacak. Ama burada bile yer gök Mehdi. Türkiye'de filan artık sayısı belli değil. Hatta o kabul etmeyecek, ısrarla "Evet sen "O" sun" denilecek.

Mehdi Rasûl'ün bütün tabîleri aşerei mübeşşere meşrebli olacakmış. Aşerei Mübeşşere'ye bakıyoruz hepsi değerli ama hepsinin meşrebi tamamen, ayrı. Cenabı Hakk'ın ulûhiyetinin alameti. Onlar da Türk olacak Allah'ın izniyle. Ben de "efendim sizin de herhalde büyük bir vazifeniz olur" dedim. Öyle konuşmam ama ağzımdan bir kere kaçtı. "Yok yok nefer olarak çalışacağız" buyurdular. Bütün gaye ne baş ne alt olmaktır, gaye hizmettir. Ümidle öyle bekledi. Zamanı da belli değil, belki yarın belki yarından da yakın, belki de bir asır sonra. Çünkü yakının bir zamanı yok. Veysel Karanî Hazretleri "kıyamet yakın" buyurdular. 1400 sene evvel kıyametin yakın olduğunu söylediler. Yakının bir ölçüsü var mı? Yok. Madem bir nihayeti var, her gelecek yakındır.

Zaten o büyük zat gelmeden de Allahu alem bu dünyanın nizamı düzelmeyecek kolay kolay...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Ben de "efendim sizin de herhalde büyük bir vazifeniz olur" dedim. Öyle konuşmam ama ağzımdan bir kere kaçtı. "Yok yok nefer olarak çalışacağız" buyurdular. Bütün gaye ne baş ne alt olmaktır, gaye hizmettir.

Şu tasavvuf ehlinin edebine bir bakın, bir de diğerlerine. Evvela Efendim Mehdi sizsiniz demek gibi bir cehalet yok. Mühim bir vazifeniz olur denmeye bile çekiniyorlar. Cevabı da muhteşem, nefer olacak çalışacağız.

Şimdi bu tasavvuf terbiyesinden uzak olanlara bakın.

Efendim siz Mehdi'siniz diye methiyeler düzüyorlar. Efendi de; "yani yok değilim gibi aslında ama, e siz de madem öyle diyorsunuz, sizi de kıramıyorum, sizin de bir hakikatiniz var, olabilir de aslında"ya kadar gidiyorlar :)

Bir de çevresi diyecekmiş ya illa Mehdi sizsiniz diye, Efendi susuyor, bekliyor ki çevresi öyle desin.

Ya Hu bu diyecek olanlar çevrendekiler değil, ulema ve meşayih olacaktır herhalde. Çevredeki üç beş cahil ne derse desin.
 
Üst