Ali AYÇİL Kitapları

  • Konbuyu başlatan Murat Sâki
  • Başlangıç tarihi
M

Murat Sâki

Guest
edd36b141eb01248b9a550a176ef85c8.jpg


Bu kitabı özellikle edebiyat ile ilgilenen ve hikaye yazma,yazmak çabası içinde olanlara tavsiye ederim.Kurgusundan feyz alabileceğiniz.farklı imgeler bulabileceğiniz bir kitap.


Kitabın adı: Sur Kenti Hikâyeleri
Yazar: Ali Ayçil
Tür: Hikâye

Kitap hakkında,

sur Kenti Hikâyeleri, Seyyah İbn Battuta’nın ömrünü adadığı yol serüveninde konakladığı Sur kentinde yaşanan birbirinden ilginç gizemli hikâyelerin kitabı.

Ali Ayçil, Sır Kentinin Dilber Makbule’si, Bilge Mansur’u ve Seyyah Battuta’nın gönlünü kaptırdığı, onu tutkusuyla bağlı olduğu yol serüveninden bir süreliğine de olsa alıkoyan güzel Mahinur’u ve daha başkalarının hikâyeleriyle, okuru kentin gizemine ortak ederek merak ve heyecan içinde dolaştırıyor.

Bu sıralar yayımlanan "Hikâye" kitapları arasında en kallavi olanlarındandır desem doğrudur.Okumanızı tavsiye ederim.
 
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Evet çok güzel bir kitap kesinlikle tavsiye ederim
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Ali Ayçil


(1969- ) Şair, yazar. Erzincan'da doğdu. İlk ve örta öğrenimini Erzincan'da tamamladı. Erzurum Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi Tarih Bölümünü bitirdi. İstanbul'da gazetecilik ve öğretmenlik yaptı. Dergâh dergisinde şiirleri, Merdiven dergisinde ve Akit gazetesinde poetik yazıları yayınlandı.



Şiirleri: Arastanın Son Çırağı (1999), Naz Bitti (2001).

Hikâyeleri: Sur Kenti Hikayeleri (2004).

Denemeleri: Ceviz Sandıklar

Para Kasaları (2002)

Kovulmuşların Evi


Kovulmuslarin_evi.jpg



"Tozlu kasabaların, herkesin ölümünün anons edildiği taşra şehirlerinin, ficek atmaya giden kızların, ansızın boşalan yağmur yüzünden oraya buraya kaçıganların, ilk sayıda batacağını bile bile dergi çıkarmaktan vazgeçmeyen genç edebiyatçıların ve bir yazarın yazgısının hatırlanacağı arızalı bir yolculuk olacak bu; beni bitkin düşürecek. Aralarında hiçbir insicam bulunmayan bir sürü hatıradan sonra yeniden dünyaya, o koyulmuşların evine geri döndüğümde, bir kez daha, 'hatırlamak da bir ihanettir' diye söyleneceğim."

“Koltuğuma yaslanırken, 'şimdi ben bu otobüste, yirmi bir numaralı kendimin kâşifiyim,' diye geçirdim içimden. 'Bilet kesen kadın, on iki saat boyunca uzaktaki bir şehre değil de, yalnızca uzaktaki kendime seyahat edeceğimi bilmiyor. Şu hiçbir yere kaydedilmemiş günlüğün yaprakları aralandıkça, bir kez daha, kurumuş bir çiçek gibi uyandığım, ruhumu insan içine çıkmaya ikna edemediğim sabahları hatırlayacağım. Anneme iyi bir oğul olup olamadığımı düşüneceğim sık sık; hiç fark etmeden ona nasıl da yabancılaştığımı… Küçük bir odada, her seferinde suretimi huzuruna çağıran bir aynanın, beni defalarca kandırdığını anımsamak asabımı bozacak. Bütün o yıllar boyunca kendime ettiğim kötülükler gelecek aklıma; sıkça, güneş ruhumda kimi arıyordu, diye soracağım. İyi biliyorum ki, bu, yalnızca kendime yoğunlaştığım bir yolculuk olmayacak. Yol boyunca, aradığı sorunun cevabını bulamamış başka başka insanlar da, bende bir cevap olup olmadığını anlamak için gelip kapımı çalacak. Bazen, vazosuna her gün yeni bir çiçek koyan orta yaşlı bir kadın olacak bu misafir, bazen bir dilenci, bazen bir gardiyan... Bazen de, insanların kapısını çalan ben olacağım: Kimi vakit merakla, oturdukları masaya kulak kabartacağım, kimi vakit indikleri kıyılarda dalgalarla konuşurken ya da büyük bir felakete arsızca sevinirken yakalayacağım onları. Kapısını çaldıklarım arasında, her uyandığında kızlarıyla baş başa verip, rüyalarını yorumlayan kadınlar da olacak, kendini burcunun kaderine teslim edenler de…' Otobüs, şehrin çıkışındaki gişelere yanaşırken, 'bana yirmi bir numaralı koltuğu veren, ojelerinin yarısı silinmiş, yüzü hayattan şikâyetçi kadın da artık hafızamın bir parçası sayılır,' diye geçirdim içimden. 'Tozlu kasabaların, herkesin ölümünün anons edildiği taşra şehirlerinin, ficek atmaya giden kızların, ansızın boşalan yağmur yüzünden oraya buraya kaçışanların, ilk sayıda batacağını bile bile dergi çıkarmaktan vazgeçmeyen genç edebiyatçıların ve bir yazarın yazgısının hatırlanacağı bu arızalı yolculukta onun da bir payı var. Kuşkusuz beni bitkin düşüren bir yolculuk olacak bu; aralarında hiçbir insicam bulunmayan bir sürü hatıradan sonra yeniden dünyaya, o kovulmuşların evine geri döndüğümde, bir kez daha, 'hatırlamak da bir ihanettir' diye söyleneceğim.'
 

AlyaDua

Vakt-i Suküt
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
1,550
Tepkime puanı
320
Puanları
0
yeni kitabını merak ettim en kısa zamanda almam lazım teşekkürler :)
 
Üst