Akşam akşam nereden takıldı dilime.....

  • Konbuyu başlatan ummuhan
  • Başlangıç tarihi
H

hiç

Guest
"kapat gözlerini kimse görmesin
yalnız benim için bak yeşil yeşil
gözlerin kimseye ümid vermesin
yalnız benim için bak yeşil yeşil.."

dilime takıldı bu sabahdan beridir söyleyirum benim kafa hafif uçtu da mecnun mu oldum nedir..? :)
 
V

VeLeyl

Guest
bazen;
yıldızları süpürürsün, farkında olmadan
güneş kucağındadır, bilemessin
bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın
uçar gider, koşşan da tutamazsın
 
U

ummuhan

Guest
"kapat gözlerini kimse görmesin
yalnız benim için bak yeşil yeşil
gözlerin kimseye ümid vermesin
yalnız benim için bak yeşil yeşil.."

dilime takıldı bu sabahdan beridir söyleyirum benim kafa hafif uçtu da mecnun mu oldum nedir..? :)



Hayırdır hiç kardeş bir çift yeşil göz mü girdi hayatınıza :)))) e hayırlı olsuuuunnn...
 
U

ummuhan

Guest
Sevmek
'Allahin elcilerinden sonra en büyük insana'

Bir orman gibi büyür icimde sevmek
Icimde insan bir mahser gibi kabarirken
Ey her suca ortak cikan kalbim.



Erdem Beyazit
 
U

ummuhan

Guest

MECNUN

Aşka düştük kalu bela

Yürü dedi yollar bize

Bülbül olduk gonca güle

Acı söyler diller bize

Leyla kapar kapımızı

Ecel yakmış yapımızı

Mevla bilir tapımızı

Divane der eller bize

Sbep yoktur savaşmaya

Öfke kabarıp taşmaya

Leyla ile buluşmaya

Sefer verir yollar bize
 
H

hiç

Guest
-AŞK-

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

Ö.ASAF
 
V

VeLeyl

Guest
Aşk Üstüne ...

Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.

Aşktan haberdar olduğumda sözler cılız bir hıçkırığa dönüştü, yüreğimdeki şarkı derin bir sessizliğe gömüldü.

Ey bana gizlerinin ve mucizelerinin varlığına inandığım Aşk'ı soran sizler, Aşk peçesiyle beni kuşattığından beri ben size aşkın gidişini ve değerini sormaya geliyorum.

Sorularımı kim yanıtlayabilir? Sorularım kendi içimdeki için; kendi kendime cevaplamak istiyorum.

İçinizden kim içimdeki benliği bana ve ruhumu ruhuma açıklayabilir ?

Aşk adına söyleyin, yüreğimde yanan, gücümü tüketen ve isteklerimi yok eden
bu ateş nedir ?

Ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir ?

Baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir ?

Hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten daha mutluluk verici bir keder var.

Neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten, hücremi ışığa boğan bu bilinmeyen güce veriyorum?

Uyanıklık hayaletleri kurumuş gözkapaklarımın üstünde titreşiyor ve taştan
yatağımın etrafında düş gölgeleri uçuşuyor.

Aşk diye seslendiğimiz şey nedir? Söyleyin bana, bütün anlayışlara sızan ve çağlarda gizli olan o sır nedir ?

Başlangıçta olan ve herşeyle sonuçlanan bu anlayış nedir ?

Yaşam'dan ve Ölüm'den, Yaşam'dan daha acayip, Ölüm'den daha derin bir
düş oluşturan bu uyanıklık nedir ?

Söyleyin bana dostlar, içinizde Yaşam'ın parmakları ruhuna dokunduğunda Yaşam uykusundan uyanmayan biri var mı ?

Yüreğinin sevdiğinin çağrısıyla babasından ve annesinden vazgeçmeyecek kimse var mı?

İçinizden kim ruhunun seçtiği kişiyi bulmak için uzak denizlere açılmaz, çölleri aşmaz, dağların doruğuna tırmanmaz?

Hangi gencin yüreği tatlı nefesli, güzel sesi ve büyülü dokunuşlu elleriyle ruhunu kendinden geçiren kızın peşinden dünyanın sonuna gitmez?

Hangi varlık dualarını bir yakarış ve bağış olarak dinleyen bir Tanrı 'nın önünde yüreğini tütsü diye yakmaz?

Dün kapısından geçenlere Aşk'ın sırları ve değeri sorulan tapınağın girişinde durmuştum.

Ve önümden çok zayıflamış, yüzü hüzünlü yaşlı bir adam iç çekerek geçti ve şöyle dedi :
"Aşk bize ilk insandan beri bağışlanmış bir güçsüzlüktür."

Yiğit bir genç karşılık verdi:
"Aşk bugünümüzü geçmişe ve geleceğe bağlar."

Ardından kederli yüzlü bir kadın hıçkırarak şöyle dedi:
"Aşk cehennem mağaralarında sürünen kara engereklerin ölümcül zehiridir. Zehir çiğ gibi taze görünür, susuz ruhlar aceleyle içer onu ; ama bir kere zehirlenince hastalanır ve yavaş yavaş ölürler."

Sonra gül yanaklı bir kız gülümseyerek dedi ki:
"Aşk Şafak 'ın kızları tarafından sunulan ve güçlü ruhlara güç katıp onları yıldızlara çıkaran bir şaraptır."

Ardından çatık kaşlı, kara giysili, sakallı bir adam geldi:
"Aşk gençlikte başlayıp biten kör cahilliktir."

Bir başkası gülümseyerek açıkladı:
"Aşk insanın tanrıları mümkün olduğunca fazla görmesini sağlayan kutsal bir bilgidir."

Sonra yolunu asasıyla bulan kör bir adam konuştu:
"Aşk ruhlardan varlığın sırlarını gizleyen kör edici bir sistir;yürek tepeler arasında sadece titreşen arzu hayaletlerini görür ve sessiz vadilerin çığlıklarının yankılarını duyar."

Çalgısını çalan genç bir adam şarkı söyledi:
"Aşk ruhun çekirdeğindeki yangından saçılan ve dünyayı aydınlatan bir ışıktır. Yaşam 'ı bir uyanışla diğeri arasındaki güzel bir düş olarak görmemizi sağlar."

Ve paçavraya dönmüş ayaklarının üzerinde sürüklenen güçsüz düşmüş çok yaşlı
bir adam titrek bir sesle şunları söyledi :
"Aşk mezarın sessizliğinde bedenin dinlenmesi, Sonsuzluk 'un derinliklerinde ruhun huzura ermesidir."

Ve onun ardından gelen beş yaşındaki bir çocuk gülerek dedi ki:
"Aşk annemle babamdır, onlardan başka kimse bilmez aşkı."

Ve böylece Aşk'ı tarif eden herkes kendi umutlarını ve korkularını bıraktı önüme sır olarak.

O anda tapınağın içinden gelen bir ses duydum:
"Yaşam iki yarıya ayrılmıştır: biri donar, biri yanar; yanan yarı, Aşk'tır."

Bunun üzerine tapınağa girdim, sevinçle diz çökerek dua ettim:

"Tanrım, beni yanan alevin besleyicisi yap...
Tanrım beni kutsal ateşine at..."

Halil Cibran
 
U

ummuhan

Guest

BİR BEYAZ GEMİ
Ne zaman karşıdan bir gemi geçse
Kalbim durur, ölür gibi olurum.
Ayrılıp gidişin gelir aklıma
Mendiller sallanır ben kahrolurum.

Üstüme yıkılır bu koca şehir
Kalbim paramparça bir taş olurum
Ne zaman karşıdan bir gemi geçse
Gözümde kurumuş yaşlar bulurum

Hele o beyaz bir gemiyse geçen
O günü hatırlar deli olurum
Açar kollarını mavi bir deniz
Dalgalar içinde kaybolurum.


A.S.İlhan
 
U

ummuhan

Guest
Haddeden geçmiş nezaket yal ü bal olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsar-ı al olmuş sana

Buy-i taktir olunmuş nazın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mal olmuş sana



Nedim

(bakalım çözebilecek misiniz?)


Hadi yazayım :)

Nezaket, inceliki zerafet haddeden geçip sana boy pos, şarap şişeden süzülerek sana kırmızı yanak olmuştur Gül kokusu damıtılmış, nazın ucu işlenmiş. Bunların biri sana ter, bir diğeri de mendil olmuştur )
 
U

ummuhan

Guest
HIZLA AKAN MIZRAK

Sabahtır
Alkışlar gecenin
Sıcak damları sükûn yapılarıyla
Aydınlatır bir ucundan
Kahvaltı sofrasında çay tasını

Düzgün uysal
Işıklı bir de ağız
Gizlice götürür hücreyi bütüne
Ve akla her gelen telgraf telinde
Öpüşür iki güvercin
İncelmiş ve yumuşamış gagalarıyla

Bu geçen mızrak
Kalın kararlı
Atanın değer biçilmez atıyla
Kuşkusuz yolunda gerek

Mızrak geçer ışığı
Geçer geceyi dolduran karanlığı da


ACZ
 
V

VeLeyl

Guest
Ey Aşk!
Suskunluğun esiri olmaktansa,

haykırışlarımın efendisi ol...
 
U

ummuhan

Guest
AŞK

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.



Özdemir Asaf
 
U

ummuhan

Guest
Yaşanmamış Yıllar
Ben beni kendi içimde
Bilmem arasam bulur muyum
Yaşanmamış genç yıllarımı
Ve sebebini suskunluğumun

Buluşsam orada kendimle
Ve yaratsam ellerimle
Küçük bir sırça köşk misali
Dostlarımla benim evrenimde

Boş yere değil yok inanmam
Koşarım yine ardından
Bulsam da olur bulmasam da
Bu ümit beni bil yaşatan

Boş yere değil yok inanmam
Koşarım yine ardından
Bulsam da olur bulmasam da
Bu ümit beni bil, bil yaşatan

Cesaretim olur o zaman
Düşünmeye içtenlikle
Açık seçik ve hiç korkmadan
Sonuna dek dürüst ve sevgiyle

Boş yere değil yok inanmam
Koşarım yine ardından
Bulsam da olur bulmasam da
Bu ümit beni bil yaşatan

Boş yere değil yok inanmam
Koşarım yine ardından
Bulsam da olur bulmasam da
Bu ümit beni bil, bil yaşatan


Sezen Aksu
 
U

ummuhan

Guest
Özeleştiri

Çâkeri miydim ki ben gamın?
Çökerdi yüreğime dembedem,
Fakir bir de gam yükünü,
Bir de elemin yükünü,
Çekerdim.
Divâne miydim ki devâsâ dertler,
Yetmezmiş gibi yüreğime,
Başka yüreklerin dertlerini düşünür,
Deşerdim.
Serveri miydim ki servistânın?
Hayatın huysuz atında süvari,
Olan ben,
Akıbet buraya gelecek birini
Esrik, çılgın ama sessizce
Severdim.
Onu sevmemek mümkün müydü?
“Kün” emri onda yinelenmiş gibiydi,
Ben ise gözlemci bir rüzgâr,
Durup eğlenmeye vakit mi var?
Eser ve giderdim.

Hüsrev Hatemi
 
U

ummuhan

Guest
Yok Gibi Yaşamak
Boğuk bir bakışın oluyor senin
Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim
Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan
Durma bana türkü söyle Anadolu olsun
Susuz dudak gibi çatlak olsun
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün
Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma
Ağlıyorum bir karanlık karayel saçlarına
Çekme ülkemden nar yangını gözlerini
Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni
Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini

Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin
Katı bir yalnızlık bu bilmelisin
Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin.

Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın
Niye herşey bir anda kayıyor sen kayıyorsun
Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun
Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum
Niye bunları bir anda unutamıyorum

Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.


Erdem Beyazit
 
U

ummuhan

Guest
Yaşamak
I

Biliyorum, kolay değil yasamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Söyle bir fırsat bulup yarim gün,
Yan gelebilmek Camlıca tepesine...
-Bin turlu mavi akar Bogaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

II

Biliyorum, kolay değil yasamak;
Ama iste
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati isliyor kolunda.
Yasamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.


Orhan Veli Kanık
 
U

ummuhan

Guest
Ayrılık Sevdaya Dahil
görinen yıldız değil yir yir delinmişdür felek
gün yüzünün hasretiyle tir-i ahımdan benüm

necati

-1.
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın

-2.

rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan

-3.


ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
..........
..........



Attila İlhan
 
U

ummuhan

Guest
Benim Nefsim
Ruhuma bir kefen bezi yeter de,
Yetmez aç nefsime sırma ve ipek.
Çare yok, yüzünden düştüğüm derde;
Yesem de "toprakla karışık kepek..."

Güneşle bir tutsam girmez hizaya;
Dar bulur, sığmam der, dipsiz fezaya.
Kuyruk sallar, sonra hırlar ezaya;
Benim nefsim, benim nefsim ne köpek!..
nfk
 
U

ummuhan

Guest
Yürek Müzikali
Oda siyaha yığılır
Ve ruhumuz öpülür kirli dudaklarıyla yalnızlığın
Gecedir, özlem bir köşeye atılmış eşya
Terkedilmiş odalara sıçrar müziğin kırgın kanı
Kırık görüntüler devşirilir, kırık bebekler
Bu sonsuz gece kafilelerinden

Yuvaları yumuşatmaz sakat demirler
Dondurur hayata taze akışları
Bu bitimsiz ve kırıcı tablo
Uzat ellerime ana bahardan ellerini
Bir metal sevinciyle kulaklarımda
Büyüdü koro
Bastırarak ağzımızın kervanlarında seslerimizi

Artık bütün yakınlıkları bariyerler yutuyor
Piknik kokularını anaların
Bariyerler. karanın akı
Yürek fotoğraflarda mı kalacak
Fotoğraflar hüzün yırtığı
Övgü boşluklara mı
Nedir bu kasvet, dört köşeli bunalım
Bu demirden marşları beşiklerin
Nedir taşlarını bile ürküten bu şato
Bu heykel kibri yeter ana, bu körlük ağı
Ben sitemdeyken masadan kayan vazo
Getirsin ağlamağı

Uyan ana uyandır uykuna sakladığın
Baharlar ülkesini
Süzdür şefkat peteklerinden sıcak sözcüklerini
Düşür sıcaklığını bakışlarından satır satır
Ve beni geceleri sesine yatır
Yüzümü ov hasretinde yüzüme dokun
Ruhumu okşa
Yanaştır sevgini alnımın kıyısına
Bana ruhunun ezgisini emzir kucaklarında
Boğuk sesimi erit sesinde bir çırpıda
Dışarda kalsın günışığı
Yüzün günışığıdır yanaklarımızda

Ve yaklaş sözcüklere ana, oda kovulmuş eşya
Terkedilmiş beşiklere sıçrar bebeğin bitkin canı
Sığınak değil burası
Bir mikrop yuvası
Kalpler mumyalanır mı burda

Kalpler mumyalanır mı burda!

Çekilsin çelik örtüler yüzden
Sopsoğuk demirler ve buzlu yorganlar arasında
Gözlerini göreyim

Ana indir beni beşikten
Beni ayaklarında salla

Şeyh Galip
 
Üst