sırburcu
Üye
- Katılım
- 16 Tem 2006
- Mesajlar
- 110
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Aklımıza İlk Gelen O Olsun
Kur’an’daki mesajların sunuluş yollarından birisi de, insani tabiatımız tarafından desteklenen şeylere kısaca değinilip geçilmesi, görünüşte veya gerçekten ağır olan ve yerine getirmekte zorlandığımız şeylere ise devamlı teşvikte bulunulmasıdır.
Kutsal kitabımızda üzerinde en çok durulan ve kendisine teşvik edilen ibadet namazdır. Namazdan sonra oruç ve diğerleri gelir. Bu, hem namazın her gün beş vakit olarak ayrı ayrı namazlar şeklinde kılınması –burası zorlandığımız nokta olmakta– hem de hadis-i şerifte “Namaz dinin direğidir.” şeklinde anlatılan, Allah’a yaklaşma yolundaki vesilelerin en önemlilerinden biri olduğu içindir. Her gün belli vakitlerde kılınması, dine çok uzaktan bakan biri veya bir gayr-ı müslim gözüyle bakıldığında, ağır bir şey gibi görülebilir. Namaz ibadetine devam edenler ise, ilk başlarda insanın biraz zorlandığını fakat kısa bir süre sonra ona alışıldığını söyleyeceklerdir. Önemli bir ibadet olmasına gelince, Kur’an ve sünnetin namazla ilgili söylediklerinden bunu rahatlıkla anlayabiliriz. Kur’an yüzden fazla yerde namazdan bahsederek, bu konudaki hassasiyeti gözler önüne sermektedir.
Evlilik ve onunla ilgili bahislere gelince farklı bir durumla karşılaşırız. Aile hukukuyla ilgili pek çok ayet var olmasına karşılık, bu ayetlerin tamamını incelediğimizde, evliliğe dair çok ciddi bir teşvik hissedilmez. Mevcut ayet-i kerimeler daha çok hükümlerle ilgili ve değişik arızaları gidermeye yöneliktir. Kur’an’dan değil ama “Evlenin ve çoğalın. Kıyamet gününde ben sizin çokluğunuzla iftihar ederim.” hadis-i şerifi, neredeyse nikahı teşvik adına söyleyebileceğimiz tek hadistir. Evlenme ve yuva kurma arzusu insanların çoğunda, dışarıdan bir teşvikçiye gerek kalmadan her zaman canlı olarak bulunduğundan, Kur’an’ın onlarca ayetle bu meseleyi ele alması yerinde olmayacaktı. Ama öbür taraftan, Allah’ı inkar manasına gelebilecek şeyler için çok sayıda tehdit ayetinin var olmasını düşünecek olursak, gafil avlanabileceğimiz bir konuda nasıl uyarıldığımızı görürüz. Allah Teala kafirlerin ve münafıkların yanlışlarını sık sık nazara vererek, inananlar öyle olmasınlar diyor. Benzer şekilde, nasıl namaz kılmak birçoklarımıza zor geliyor, o yüzden üzerinde duruluyor; aynen onun gibi ahirette karşılaşılması muhtemel kötü haller sık sık hatırlatılmak suretiyle, uzak gibi gördüğümüz ölümü ve sonrasını hep akılda tutmamız isteniyor. Vaid ayetleri dediğimiz bu ayetlerde, intibaha gelmek için uyarılıyoruz ki, onları her okuyuşumuz ve düşünüşümüzde kendimize çeki düzen verelim. Günde beş defa Cenab- Hakk’ın karşısında secdeye varmamız gerekiyor ki, O’nu her gün defalarca hatırlamak suretiyle, esas hatırlanması gereken an olan ölüm anında, aklımıza ilk önce O gelsin, başka şeyler bizi meşgul etmesin.
En çok zihnimize takılan ve hatırladığımız şeyler, en fazla meşgul olduğumuz şeylerdir. Vaktimizin çok azını işgal eden işler ise, her zaman unutulup gitmeye mahkumdur. Her gün düzenli olarak Kur’an okuyan veya dinleyen bir insanın aklına, hiç tahmin etmediği yerlerde bile -ezberlemeye çalışmış olmasa da- bazı ayetler gelebilir. Hiç durmadan roman okuyan bir insan da, okuduğu kitaplardaki kahramanlarla yatıp kalkar; hatta onlar rüyalarına bile girerler. Hobi olarak yaptığımız faaliyetlerimiz faydadan hali değiller ise onlara devam edilebilir. Bunların faydasız olanlarına gelince, asıl vaktimizi heba eden onlardır. İş yerinde, okulda ve evdeki günlük faaliyetlerimiz dışında, boş vakitlerimizi ve dinlenme anlarımızı nelerle doldurduğumuza dikkat etmek zorundayız. Kim bilir bir gün bazı kimseler, akıllarını ve zihinlerini gerektiği ölçüde ulvi duygular ve dini hakikatlarla meşgul etmediklerinden dolayı, tam da hatırlanması gereken bir yerde, hatırlamaları gereken bir şeyleri hatırlayamayacaklardır. Böyle bir durumdan tekrar tekrar Cenab-ı Hakk’a sığınırız.
Kur’an’daki mesajların sunuluş yollarından birisi de, insani tabiatımız tarafından desteklenen şeylere kısaca değinilip geçilmesi, görünüşte veya gerçekten ağır olan ve yerine getirmekte zorlandığımız şeylere ise devamlı teşvikte bulunulmasıdır.
Kutsal kitabımızda üzerinde en çok durulan ve kendisine teşvik edilen ibadet namazdır. Namazdan sonra oruç ve diğerleri gelir. Bu, hem namazın her gün beş vakit olarak ayrı ayrı namazlar şeklinde kılınması –burası zorlandığımız nokta olmakta– hem de hadis-i şerifte “Namaz dinin direğidir.” şeklinde anlatılan, Allah’a yaklaşma yolundaki vesilelerin en önemlilerinden biri olduğu içindir. Her gün belli vakitlerde kılınması, dine çok uzaktan bakan biri veya bir gayr-ı müslim gözüyle bakıldığında, ağır bir şey gibi görülebilir. Namaz ibadetine devam edenler ise, ilk başlarda insanın biraz zorlandığını fakat kısa bir süre sonra ona alışıldığını söyleyeceklerdir. Önemli bir ibadet olmasına gelince, Kur’an ve sünnetin namazla ilgili söylediklerinden bunu rahatlıkla anlayabiliriz. Kur’an yüzden fazla yerde namazdan bahsederek, bu konudaki hassasiyeti gözler önüne sermektedir.
Evlilik ve onunla ilgili bahislere gelince farklı bir durumla karşılaşırız. Aile hukukuyla ilgili pek çok ayet var olmasına karşılık, bu ayetlerin tamamını incelediğimizde, evliliğe dair çok ciddi bir teşvik hissedilmez. Mevcut ayet-i kerimeler daha çok hükümlerle ilgili ve değişik arızaları gidermeye yöneliktir. Kur’an’dan değil ama “Evlenin ve çoğalın. Kıyamet gününde ben sizin çokluğunuzla iftihar ederim.” hadis-i şerifi, neredeyse nikahı teşvik adına söyleyebileceğimiz tek hadistir. Evlenme ve yuva kurma arzusu insanların çoğunda, dışarıdan bir teşvikçiye gerek kalmadan her zaman canlı olarak bulunduğundan, Kur’an’ın onlarca ayetle bu meseleyi ele alması yerinde olmayacaktı. Ama öbür taraftan, Allah’ı inkar manasına gelebilecek şeyler için çok sayıda tehdit ayetinin var olmasını düşünecek olursak, gafil avlanabileceğimiz bir konuda nasıl uyarıldığımızı görürüz. Allah Teala kafirlerin ve münafıkların yanlışlarını sık sık nazara vererek, inananlar öyle olmasınlar diyor. Benzer şekilde, nasıl namaz kılmak birçoklarımıza zor geliyor, o yüzden üzerinde duruluyor; aynen onun gibi ahirette karşılaşılması muhtemel kötü haller sık sık hatırlatılmak suretiyle, uzak gibi gördüğümüz ölümü ve sonrasını hep akılda tutmamız isteniyor. Vaid ayetleri dediğimiz bu ayetlerde, intibaha gelmek için uyarılıyoruz ki, onları her okuyuşumuz ve düşünüşümüzde kendimize çeki düzen verelim. Günde beş defa Cenab- Hakk’ın karşısında secdeye varmamız gerekiyor ki, O’nu her gün defalarca hatırlamak suretiyle, esas hatırlanması gereken an olan ölüm anında, aklımıza ilk önce O gelsin, başka şeyler bizi meşgul etmesin.
En çok zihnimize takılan ve hatırladığımız şeyler, en fazla meşgul olduğumuz şeylerdir. Vaktimizin çok azını işgal eden işler ise, her zaman unutulup gitmeye mahkumdur. Her gün düzenli olarak Kur’an okuyan veya dinleyen bir insanın aklına, hiç tahmin etmediği yerlerde bile -ezberlemeye çalışmış olmasa da- bazı ayetler gelebilir. Hiç durmadan roman okuyan bir insan da, okuduğu kitaplardaki kahramanlarla yatıp kalkar; hatta onlar rüyalarına bile girerler. Hobi olarak yaptığımız faaliyetlerimiz faydadan hali değiller ise onlara devam edilebilir. Bunların faydasız olanlarına gelince, asıl vaktimizi heba eden onlardır. İş yerinde, okulda ve evdeki günlük faaliyetlerimiz dışında, boş vakitlerimizi ve dinlenme anlarımızı nelerle doldurduğumuza dikkat etmek zorundayız. Kim bilir bir gün bazı kimseler, akıllarını ve zihinlerini gerektiği ölçüde ulvi duygular ve dini hakikatlarla meşgul etmediklerinden dolayı, tam da hatırlanması gereken bir yerde, hatırlamaları gereken bir şeyleri hatırlayamayacaklardır. Böyle bir durumdan tekrar tekrar Cenab-ı Hakk’a sığınırız.
