Akıllı ve ilim sahibi kimse...

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Hazreti Ebû Bekir buyurdu ki: “Üç şeye, üç şeyle ulaşılmaz. 1- Zenginliğe hayâl ve arzu ile. 2-Gençliğe saçı boyamakla. 3- Sıhhate yalnız ilâçla ulaşılmaz. Bilakis, Allahü teâlânın şifâ vermesi ile ulaşılır.”
Hazreti Ömer bin Hattâb buyurdu ki: “İnsanlara sevgi göstermek aklın yarısıdır. Âlimlere suâl sormak ilmin yarısıdır. Güzel tedbir, işleri, neticelerini hesaplayarak yapmak geçimin yarısıdır.”
Hazreti Osman bin Affân buyurdu ki: “Dünyâyı, (zararlı, faydasız şeyleri) terk edeni, Allahü teâlâ sever. Günahları terk edeni, melekler sever. Müslümanların malında, canında gözü olmayanı Müslümanlar sever.”
Hazreti Ali bin Ebî Tâlib buyurdu ki: “Dünyâ nimetleri içerisinde, Müslüman olmak, ni’met olarak yeter. insana meşgûliyet olarak tâat yeter. Nasihat ve ibret olarak ölüm yeter.”
Davûd aleyhisselâma Zebur’da şöyle vahyedildi: “Akıllı kimsenin üç şeyle meşgûl olması gerekir:
1-Sâlih ameller işlemek sûretiyle âhirete hazırlanmak.
2-Dünyâ hayâtı için lâzım ve kâfi olanı yerine getirmek.
3-Helâl kazanmanın lezzetine tâlib olmak.”
Hasan-ı Basrî hazretleri buyurdu ki: “Allahü teâlâya ve kularına karşı edebli olmayan kimsenin ilmine i’tibâr edilmez. Belâ ve musibetlere, insanlardan gelen sıkıntılara, günahlardan sakınıp, farzları yerine getirmenin meşakkatine katlanmayan kimsenin dindarlığı mu’teber değildir. Haramlardan ve şüphelilerden sakınmayanın, Allahü teâlâ katında bir mertebesi ve yakınlığı yoktur.”
Cebrâil aleyhisselâm buyurdu ki: “Ey Muhammed! İstediğin şekilde yaşa, mutlaka öleceksin, istediğin kimseyi sev, ondan mutlaka ayrılacaksın. İstediğini yap, mutlaka karşılığını göreceksin.” Kullar, amellerinin karşılığını mutlaka görecekler. Eğer hayır işlemişlerse, mükâfat, kötülük işlemişlerse azap göreceklerdir.
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâ üç kimseyi kıyâmet günü Arş’ın gölgesinde gölgelendirir: 1- Meşakkatli vakitlerde abdest alanı. 2- Karanlıkta câmiye, cemaate gideni. 3-Aç kimseyi doyuranı.”

Hikmetler
Mehmet Oruç
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
İlmin faydalı olması için

İbn-i Hacer-i Askalânî hazretleri buyuruyor ki:
İsrâiloğullarından birisi çok ilim elde etmişti. Fakat ona ilmi fayda vermemişti. Allahü teâlâ, zamanın Peygamberine; “Git ona şöyle de: Bundan daha çok ilim de elde etmiş olsan, şu üç şeyle amel etmedikçe, ilmin sana fayda vermez:
1- Dünyânın malını, mülkünü ve süsünü sevme. Çünkü sen, henüz sevâb yeri olan Cennette değilsin.
2- Şeytana uyma. Çünkü şeytan, mü’minlerin dostu değildir.
3- Allahü teâlânın kularından birisine eziyet etme. Zira mü’mine eziyet etmek, mü’minin işi ve san’atı değildir” diye vahyetti.
İbrahim aleyhisselâma; “Allahü teâlâ seni, ne yaptın da kendisine halîl (dost) edindi?” diye suâl edilince buyurdu ki:
“Üç şey sebebiyle beni, Allahü teâlâ kendisine dost edindi:
1- Allahü teâlânın emrini, Allahü teâlâdan başkalarının emrine tercih ettim.
2- Allahü teâlânın benim için kefil olduğu rızkım husûsunda hiç endişe etmedim.
3- Sabah olsun, akşam olsun, misâfirsiz yemek yemedim.”
Resûl-i ekrem efendimiz buyurdu ki: “Üç şey, sahibini azaptan kurtarır. Üç şey helake götürür. Üç şeye, âhirette üç tane derece vardır. Üç şey de günahlara kefârettir. Sahibini azaptan kurtaranlar şunlardır: Gizlide açıkta Allahü teâlâdan korkmak. Fakir ve zengin iken, orta hâl üzere bulunmak. Rızâ ve gadab hâlinde adâlet üzere olmak.
Helake götüren üç şey şunlardır:
1- Şiddetli cimrilik. 2- Nefsine tâbi olma. 3-Kişinin kendisini beğenmesi.
Âhirette üç derece şunlardır:
1- Selâmı yaymak. 2- Misâfire ve aç olana yemek yedirmek. 3- İnsanlar uykuda iken, gece namaz kılmak.
Günahlara kefâret olan üç şeye gelince, şunlardır:
1- Şiddetli soğuklarda sünnetlerine riâyet etmek sûretiyle güzelce abdest almak. 2- Cemâatle namaza devam etmek. 3- Namaz kıldıktan sonra, diğer namazı kılmak için beklemek.”



 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
“İnsanlar dört kısımdır”

Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri buyurdu ki: “İnsanlar dört kısımdır:
1- Dili ve kalbi olmayan. Kötü dille ve kötü kalbli insanlardır. Bunlar, günahkâr, dünyâya aldanmış ve ahmak kimsedir. Böyle kimselerden olmaktan ve onlar arasında bulunmaktan sakınmalıdır. Çünkü onlar, azâba uğrayacak kimselerdir.
2- Dili olup, kalbi olmayan kimse. Bu; güzel, hikmetli konuşur, fakat onunla amel etmez. Sâdece insanları Allahü teâlânın emirlerine da’vet eder. Kendisi ise bunları yapmaktan kaçar. Tatlı ve hoş konuşmalarıyla seni aldatmamaları için onlardan uzak dur. Yoksa onların günahlarının ateşi seni de yakar; kalblerinin pis kokusu ise seni öldürür.
3- Kalbi olup dili olmayan kimse; bu öyle bir mü’mindir ki, Allahü teâlâ onu mahlûkundan gizlemiştir. Ona nefsinin ayıplarını göstermiş, kalbini nûrlandırmış, insanlarla lüzumundan fazla görüşmenin sıkıntılarını, lüzumsuz konuşmanın kötülüğünü ona göstermiştir. Bu, Allahü teâlânın velî kulu olup, Allahü teâlâ onu muhafaza buyurur. Böyle bir kimse ile beraber ol. Onun hizmetinde bulun. Böyle yaparsan, Allahü teâlâ seni sever.
4- Âlimdir. İlmi ile amel eder. Bu kimse, Allahü teâlâyı ve âyetlerini, azamet ve kibriyâsına delâlet eden delîlleri bilir. Allahü teâlâ onun kalbine, herkesin bilmediği ince ve derin ilimleri koymuştur. Onun kalbini böyle ilimlere açık kılmıştır. Böyle bir zâta muhalefet etmekten ve ona sırt çevirip ondan uzaklaşmaktan çok sakın. Onun nasihatlerini terk etmekten çok kork. Sonra bil ki, zühdün aslı, her türlü haramlardan sakınmaktır. Zîrâ vera’ı olmayanın yani şüphelilerden sakınmayanın zühdü doğru olmaz.”
Sâlih Merkadî’den nakledildi: “O, bir beldeye uğramıştı. O beldeye; ‘Ey diyar! Nerede senin evvelki halkın? Nerede seni bina edenler? Nerede senin önceki sakinlerin?’ diye sorunca; sahibi görünmeyen bir ses ona şöyle dedi: Onların eserleri kayboldu. Vücûdları toprak altında çürüdü. Amelleri boyunlarına asıldı...”



 
Üst