- Katılım
- 27 Ağu 2013
- Mesajlar
- 1,370
- Puanları
- 0
AKIL VE DERECELERİ
İnsanı insan yapan, onun her türlü faaliyetlerine mânâ kazandıran ve ilâhî emirler karşısında insanın yükümlülük ve sorumluluk altına girmesini sağlayan akıldır.
Akıl, Allah-u Teâlâ’nın kullarına lütfettiği en büyük nimetlerden birisidir. Buna rağmen vahiy nuru, peygamber nuru olmadan hakikatı bilemez, doğru yolu bulamaz.
Aklı göze benzetirsek, din güneş mesabesindedir. Göz ne kadar keskin olsa da, gece karanlığında hiçbir yeri göremez, hiçbir işe yaramaz.
Aklın en büyük desteği dindir. Akl-ı selim, din ile birleştiği zaman, Hakk ve hakikatı tasdik eder ve Allah-u Teâlâ’nın methine mazhar olur.
“O kullarım ki, sözü işitip de onun en güzeline uyarlar. İşte bunlar Allah’ın kendilerine hidayet ettiği kimselerdir. İşte bunlar öz akıl sahiplerinin tâ kendileridir.” (Zümer: 18)
AKIL DÖRT KISIMDIR
1. Akl-ı meaş2. Akl-ı mead
3. Akl-ı nûrânî
4. Akl-ı kül
Şimdi bunların detaylı izahlarına başlamadan önce hülasasını verelim sonra izahlarına başlayalım.
Satır ilim sahipleri “Akl-ı meaş”, “Akl-ı mead” ve “Akl-ı nûrânî” ye kadar çıkar ve orada kalır.
“Akl-ı kül” akıllar ise sadır ilmine dayanır. O akla Allah-u Teâlâ dilediğini ulaştırır.
Bu Dört Derecenin Hülâsası:
Akl-ı meaş’ta olanlar;Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin, Hadis-i şerif’lerinde haber verdiği ve “Binde biri cennete, dokuzyüzdoksandokuzu cehenneme.” buyurduğu cehennemliklerdir.
Akl-ı mead’da olanlar;
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin Hadis-i şerif’lerinde ümmetinin yetmişüç fırkaya ayrılacağını, yetmişikisinin cehenneme gideceğini haber verdiği dalâlet fırkalarından olanlardır.
Akl-ı nûrânî’de olanlar;
Yetmiş üç fırkaya ayrılan müslümanların o bir kurtuluş fırkasına dahil olanlardır.
Akl-ı kül’de olanlar;
artık onlar O’nun öz kulu olmuşlardır. O bir kul iken sahibi onu efendi yapmıştır.
Hatem-i Veli Ömer ÖNGÜT -K.S.- Hazretleri
http://www.hakikat.com/nur/tsvf/tsvf15.html