AK Parti'nin hesap hataları

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
AK Parti'nin hesap hatalarıAK Parti'ye daha doğrusu Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan'a yakın Akşam Gazetesi üç gün önce “İstikrar oylarıyla en az 276” manşetiyle çıktı.
Alt başlıktaki destekleyici cümle ise ‘7 Haziran'dan beri yaşanan süreç' diye başlayıp ‘tek parti iktidarına yönlendirecek' diye bitiyordu. Aynı manayı taşıyan onlarca cümle kısa bir tarama ile çıkarılabilir. Yazılı basında ve sosyal medyada partiyle özdeş birçok isim, seçmenin ilk seçimde nedamet getirip iktidarı tekrar AK Parti'ye vereceğini ileri sürüyor.

Başta Erdoğan olmak üzere karar vericilerin bu teze inanıp koalisyon görüşmelerinde ipe un serdiği anlaşılıyor. ‘Deneyen bir ihtimal elde eder, denemeyen zaten kaybetmiş' yaklaşımı içinde ülke erken seçime götürülüyor. MÜSİAD'ın bile ‘ekonomi yeniden seçimi kaldıramaz' dediği bir ortamda AK Parti'yi seçime motive eden başka unsur görünmüyor.

Yöneticilerin en büyük şanssızlığı, çevresine, konuşamayan ya da patronun istediğini söyleyen adamların doluşmasıdır. Erdoğan da bunlara bakarak karar veriyorsa kendine ama en çok da ülkeye zarar veriyor demektir. Şablona uymayanlar ise bir şekilde dışlanarak tasfiye ediliyor. Böyle bir ekibin kurduğu karar.com sitesinde ilginç analizler yayınlanıyor. Dün de ‘bu dille seçime gidilmez' başlığıyla bir analiz yayınlandı. Özetle “Unutmayalım...

Son seçimde 2 milyonu AK Partili ve “dindar” karakterde Kürt seçmeni, 1 milyonu “beyaz Türk” olan toplam 3 milyon seçmen bir hamlede HDP'li oldu. Bu büyük kopuşu körüklemenin, AK Parti'de kalan Kürt seçmeni de retorik şehvetiyle farkında olarak ya da olmayarak kovalamanın anlamı yoktur. Bu kopuşun nihayete ermesinin Türkiye'nin geleceği için telafisi imkânsız zararı vardır.” diyordu.

Yeni seçimde AKP, can havliyle kaybettiği seçmeni geri çağıracak ya da daha önce oy kendisine vermemiş kitleleri ikna edecek. ‘AK Parti gitti, kaos geldi' düz mantığı ile bu işi yapabileceklerini sananlar yanılıyor. Daha önce şehit haberlerine sansür uygulayan yandaş medyanın kaosu kayıtlara geçirmek için yaptığı yayınlar ters tepiyor. ‘Kaosa kim sebep oldu?' sorusunu soran seçmene, AKP “bana oy vermeyerek sen yaptın” cevabı veriyor. Kitle psikolojisi açısından yanlış, aynı zamanda ‘bidon kafalılar' zihniyetini hatırlatan bir cevap.
Terör vatandaşın canını yakıyor. 13 yıldır ülkeyi tek başına yöneten partinin yayın organı statüsündeki Sabah Gazetesi “PKK şehirlere 80 bin silah yığdı” manşeti atıyor. İnsan hafızasının zayıflığından yararlanmak istiyorlar ancak gözden kaçırdıkları bir hatırlatıcı var: her gün candan can gidiyor. Şehirlere silah yığılırken bunu önleme sorumluluğunu taşıyanlar kimi kime şikâyet ediyor? ‘Terör yükseliyor, sert önlemler ve milliyetçi söylemlerle oyları yükseltiriz' hevesi varsa; dayanaksız bir beklenti olduğunu söyleyebiliriz. 90'lı yıllarda bu politikayı deneyen Tansu Çiller'in DYP'si ilk seçimde oylarının yaklaşık üçte birini kaybederek üçüncü parti haline geldi ve iktidardan düştü.
DYP ile AKP, kırsal kesimden en fazla oyu alan parti olarak benzeşiyor. Yani şehit cenazelerinin en fazla gittiği mahalleler. 7 Haziran'dan beri hayatını kaybeden şehitlerin evlerini gözünüzde canlandırın; tamamı fakirliğin sembolü gecekondu ya da köy evi. Şehit vermeyenlerin de kendisini kolayca özdeşleştireceği aileler.

‘Yarın benim çocuğumu da aynı son bekliyor' diye kaygılanan insanları, hamasetle ikna mümkün olsaydı, emin olun ‘Tansu Bacı' yapardı. Dün Facebook'ta bayrak asılı gecekondusunun önünde konuşan bir şehit yakınının videosu 801 bin kere seyredilmişti. Çözüm sürecinin mimarlarından Bakan Yalçın Akdoğan şehit cenazesinde linç edilmek istendi. Eskiden ‘vatan sağ olsun' diye gözyaşını içine akıtan aileler şimdi başka şeyler söylüyor. O sese kulak vermeyenlerin hesabı tutmaz.

Bülent Korucu

Alıntı :https://twitter.com/?lang=tr
 
Üst